Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/576 E. 2023/618 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle, davalı borçlu … aleyhine … tarihinde 28.000,00 – USD (YirmiSekizBinAmerikanDoları) borcun tahsili için icra takibi başlatılmış olduğunu, ödeme emri davalıya … tarihinde tebellüğ etmiş olup davalı borçlu … tarihinde ödeme emrine haksız olarak borca itiraz etmiş olduğunu, davalı borçlunun itirazı hukuka aykırı olup davalı kötüniyetli olarak zaman kazanmak için borca itiraz ettiğini, borca itirazının akabinde yapılan araştırmalar neticesinde borçlu üzerine kayıtlı taşınmazları kaçırmak kastıyla üçüncü kişilere muvazaalı olarak devretmiş olduğunu, borca konu senet ödeme emriyle beraber borçluya gönderilmiş olduğunu, kendisine ait imzası ikrar olunan belge müvekkiline teslim edilmiş fakat borçlu tüm çabalara karşı ödeme yapmaktan imtina etmiş son çare olarak icra takibi başlatılmış olduğunu, hali hazırda borçlunun itirazı incelendiğinde borca itiraz edilse de imza hususunda herhangi bir itirazda bulunulmamış olduğunu, öncelikle davalının adına kayıtlı gayrimenkul ve menkullerine teminatsız olarak devri engeller mahiyette ihtiyati tedbir konulmasına, mahkememizin işbu talebi reddetmesi halinde ise, mezkur malvarlığına davalıdır şerhi konulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine başlatılan Kayseri … Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine vaki itirazımız üzerine, davacı-alacaklı tarafından açılmış bulunan işbu itirazın iptali davası, usule ve yasaya aykırı olduğundan davanın reddini talep ettiklerini, haksız olarak açılmış huzurdaki davayı hiçbir şekilde kabul etmediklerini beyan ederek öncelikle usule ilişkin itirazları ve öncelikle dava görevli mahkemede açılmadığını, taraflar arasında mevcut ilişkinin ticari iş olduğu ve görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunu, ek olarak arabuluculuk dava şartı yerine getirilmeden açılan mezkur davanın, dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddini, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı-davacının takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, kambiyo senedi vasfı taşımayan icra takibine konu senet sebebiyle itirazın iptaline ilişkindir.
İtirazın iptaline konu senette keşide tarihi olmadığı, davacı tarafça kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile takip yapılmadığı görülmüştür
Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Bonoda şekil şartları TTK’nun 776. maddesinde sayılmıştır. Bunlar; “Bono” ya da “Emre Muharrer Senet” ibaresi, “kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi”, “vade”, “ödeme yeri”, “lehtar”, “keşide yeri”, “keşide tarihi” ve “keşidecinin imzası”dır. TTK’nun 592.maddesine göre açığa senet düzenlenmesi mümkün ise de, bononun zorunlu şartlarının eksik olması halinde senedin bono niteliği kaybolur.
TTK’nun 776. Maddesi uyarınca bononun zorunlu unsurlarını taşımaması nedeniyle dava konusu senedin kambiyo senedi vasfında olmadığı ve davacının Türk Ticaret Kanununun 778. maddesi atfıyla bonolar için de uygulanan ve poliçelerde sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen 732. maddesine dayalı bir isteminin de söz konusu olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Buna göre davacı senede kambiyo senedi olarak değil, ancak bir ispat vasıtası olarak dayanabilecektir.
Varılan sonuçlar bir arada değerlendirildiğinde; takip konusu senedin TTK’nun 776. Maddesi uyarınca bononun zorunlu şekil şartlarını taşımaması nedeniyle kambiyo senedi vasfına haiz değil ise de, imzası inkar edilmediğinde adi yazılı belge niteliğindedir. (aynı yönde Yargıtay 11. HD’sinin 2018/1058 E-2019/6703 K sayılı kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 08/12/2015 tarih ve 2015/7177 E – 2015/16420 K ve Yargıtay 19. HD’sinin 2018/2332 E-2018/6301 K sayılı kararları)
Asliye Ticaret Mahkemeleri 5235 sayılı Kanun’un üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Bir davanın ticari nitelikte olup olmadığı, bir diğer ifade ile asliye ticaret mahkemesinde görülüp görülmeyeceğinin belirlenmesi işi de Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre yapılmalıdır. Öğretide de benimsenen görüşe göre ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinin 1. bendinin (a) alt bendi uyarınca bu Kanun’da düzenlenen hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Nispi ticari davalar ise konusu ne olursa olsun, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıdır (TTK.m.4/1). Kanuni düzenleme uyarınca sadece mutlak ya da nispi ticari davalar asliye ticaret mahkemesinde görülürken, bunlar dışında kalan davalar (istisnalar saklı kalmak kaydıyla) asliye hukuk mahkemelerinde görülmelidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında senet medeni usul hukuku anlamında adi senet hükmünde olmadığı tartışma bulunmamaktadır.
Dosya kapsamına göre davacı senede bir kambiyo senedi olarak değil bir ispat vasıtası olarak dayanmakta, davalı da bu çerçevede alacak iddiasında bulunmaktadır. Bu durumda somut olay bakımından adi senet ile ilgili Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin tartışılması ve değerlendirilmesi gerekmemektedir.
Bilindiği üzere TTK’nun 14. maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir”. Aynı yasanın 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” Yine aynı Kanun’un 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, 507 sayılı Kanun hükümlerinin saklı tutulduğu belirtildikten sonra Bakanlar Kurulu’nun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
Somut olayda davalı tacir değildir. Davalı tacir olmadığı dikkate alındığında Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde ifadesini bulan tanıma göre bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işletmediği anlaşıldığından, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, bu haliyle davanın nispi ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Değişiklik Yapılmasına Dair 6335 Sayılı Kanunun 2. Maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 3. fıkrası ile Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü itirazından çıkarılmış, görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
HMK’nun 114. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre, görev dava şartıdır. Aynı Kanun’un 115/1. maddesi gereği mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. HMK’nın 138. maddesine göre, mahkeme dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebilir.
Takip konusu bono, üzerinde düzenleme tarihi ve düzenleme yeri belirtilmediğinden kambiyo senedi vasfını haiz bulunmamaktadır.
Bu durumda, uyuşmazlığın çözümünde kambiyo senetlerine ilişkin kuralların dolayısıyla Türk Ticaret Kanununa ilişkin hükümlerin tartışılması gerekmeyeceğinden davanın mutlak ticari dava niteliğinde olduğu söylenemez. Davalı tacir olmadığından, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/2865 E., 2019/12307 K. ilamı ).
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
-Davaya bakmaya Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması ve Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK 21. maddesi gereğince iş bu kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı olması nedeniyle görevli mahkemenin tayini (merci tayini) için dava dosyasının Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine,
3-HMK’nun 20. maddesi gereğince Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine ilişkin merci kararı verilirse, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini istememesi durumunda HMK’nun 321/2. maddesi gereğince talep halinde davanın açılmamış sayılmasına karailmesine,
4-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama harçları, vekalet ücreti ve yargılama giderinin görevli mahkemede değerlendirilerek hüküm altına alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. …

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı