Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/570 E. 2023/1008 K. 13.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …-

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın, davalı …’nin hem şirket hisselerinin yarısına sahip ortağı hem de münferiden temsile yetkili müdür olduğunu, müvekkili tarafından ortağı olduğu …’ne … tarihlerinde ve yine 2 tarihte daha yapmış olduğunu, ödemelerin şirkete ait muavin defterinde şirketin diğer ortağı ve müdürler kurulu başkanı olan … tarafından yatırılmış gibi kaydedildiğinin fark edildiğini, söz konusu yanlış tutulan kayıtlara ilişkin müvekkilinin, … Ltd. Şti. ve şirket ortağı …’ a gönderilen 06/06/2022 tarihli ihtarnamede gerek de 17/07/2022 tarihli … Ltd. Şti. olağan genel kurul toplantısı tutanağında ödemelerle ilgili durumu beyan ettiğini, ancak müvekkilininin beyanlarına ve itirazlarına karşılık tutulan kayıtlarda herhangi bir değişiklik yapılmadığını, müvekkilinin yine davalı şirkete karşı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas numaralı dosya üzerinden başlatılan bilgi alma ve inceleme hakkının ihlaline ilişkin davada da bu hususların ileri sürüldüğünü, yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucu Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** tarihli ilamı “Davacının bilgi alma ve inceleme isteminin kısmen kabulü ile, *** tarihleri arasındaki dönem için; Şirket ortaklarının şirketten şahsi borç-alacak durumları, sermaye borçları ve ödemeleri, Şirketin yapılan alım satımlarının piyasa şartlarına uygun olup olmadığı, … Et ve Et Ürünleri İnşaat Sanayi Limited Şirketi ile yapılan faaliyetlerin incelenmesi, Şirketin mal varlığının ve hesaplarının incelenmesi, Şirket adına bankalardan çekilen kredilerin incelenmesi ve Şirketçe kesilen küçükbaş ve büyükbaş hayvan deri ve sakatat randımanlarının incelenmesi konularında davacının bilgi alma hakkının kullandırılmasına” şeklinde karar verildiğini, ilamın yerine getirilmesi amacıyla Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas numaralı icra takibi başlatıldığını, icra dosyası kapsamında gerçekleşen 11/04/2023 tarihli ilamın içeriğine uygun olarak ticari defter ve kayıtların tesliminde/incelemesinde müvekkili tarafından fark edilen usulsüzlüklerin teslim tutanağına icra müdürü vasıtası ile kaydettirildiğini, bu usulsüzlüklerin arasında müvekkilinin davalı şirket hesabına yatırmış olduğu ödemelerin kendi adına kayıtlara geçmemesinin de yer aldığını belirterek şirketin muavin defterinde şirket ortağı olan … tarafından şirkete yatırılmış gibi tutulan kayıtların gerçeği yansıtmadığını, davalı şirkete banka yolu ile gönderilen yukarıda bilgileri verilen ödemelerin müvekkil tarafından yapıldığının tespit edilmesini akabinde yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …’ın müvekkili … Ltd. Şti.’nin ortağı ve münferit imzayla yetkili kılınmış müdürü olduğunu, TSG’nin *** tarihli nüshasında yapılan ilanda davacı …’ın … Ltd. Şti. genel kurulunun … tarih ve 22 nolu kararıyla münferiden temsile yetkili müdür olarak atandığını, … Ltd. Şti.’nin genel kurulunun *** tarih ve 22 nolu karar örneğinin sunulduğunu, kararın tetkikinden …’ın müdür olarak atandığını, ancak kesinlikle münferiden temsile yetkili kılınmadığını, nitekim Kayseri Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün anılan tarihte müdür olarak atanan kişiye temsil yetkisi de verilmesi gerektiğini bildirerek ikinci bir genel kurul kararı almasını istediğini, aynı gün … tarihinde 24 nolu genel kurul kararını aldıklarını, imzaları elden dolaştırmak suretiyle temin ettiklerini, davacıya münferiden temsil yetkisi verilip tescil ve ilan için Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurulduğunu, başvuru üzerine tescilin yapıldığını ve … tarih ve … sayılı gazetede ilan edildiğini, 6100 sayılı HMK’nun 119/1-b, d, ğ maddelerinde dava dilekçesinde taraf adreslerinin belirtilmesi, dava konusunun değeri ile talep sonucunun netleştirilip açık bir şekilde ifade edilmesi zorunlu kılındığını, ancak dava dilekçesinde davacı asil ile davalı şirketin adreslerini bildirilmediğini, dava dilekçesinde belirtilenler haricinde”… yine 2 tarihte daha yapmış olduğu ödemelerin ..” şeklinde tanımlanan ve ne olduğu kesinlikle anlaşılamayan alacakların da tespiti istendiğini, dahası talep sonucu somut alacak tutarı açıkça 800.000 * 1.200.000 * 800.000 * 700.000 * 580.000 -4.080.000,00-TL olarak görüldüğü halde peşin nispi harç noksan yatırıldığını belirterek; 6100 sayılı HMK’nun 119/1-b, d, ğ maddeleri kapsamındaki eksikliklerin giderilmesi ve noksan dava harcının tamamlanması için davacı …’a kesin süre verilip, süre gereğinin yerine getirilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına; davacı …’ın eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından HMK’nun 114/1-h ve 106/2. maddeleri delaletiyle 115/2. maddesi gereğince usulden reddine; dava konusu paraların davacı …’ın şahsına ait olup da müvekkili ştah Ltd. Şti.’ne borç olarak verilmiş paralar olmaması ve sessiz kalmak suretiyle dava açma hakkını kaybetmiş olması nedenleriyle esas yönden de reddine; yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça Kayseri 7. Noterliği 06/06/2022 tarihli ***yevmiye numaralı ihtarname, …’nin 2020-2021 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağı, Ticaret Sicil Gazetesi evraklarına delil olarak dayanılmıştır.
Davacı tarafça dilekçesi ekinde sunulan kayıt ve belgelere, …’nin ve davacının banka hesap kayıtlarına, …’nin ticari defter ve kayıtlarına, tanık ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Taraflarca delil olarak dayandıkları bir kısım kayıt ve belgeler dilekçeleri ekinde dava dosyasına sunulmuştur.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının Uyap kayıt örnekleri müzekkere yazılarak istenilmiştir.
Mahkememizin … Esas – … Karar sayılı dosyasından gerekçeli karar örneğinin alınarak dava dosyamıza eklenilmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava; davacı tarafından şirket hesabına yapıldığını ileri sürdüğü ödemelerin davalı şirkete ait muavin defterinde, şirketin diğer ortağı ve müdürler kurulu başkanı olan … tarafından yatırılmış gibi kaydedildiği nedeniyle anılan bu ödemelerin davacı tarafından yapıldığının tespiti istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya mahkememiz görevlidir.
6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca yargılama tek hakim tarafından yürütülmüş ve sonuçlandırılmıştır.
Davanın dava tarihi itibarı ile dava şartı arabuluculuk faaliyetine tabi olmadığı görülmüştür.
Taraflar arasında uyuşmazlık konuları; davalı şirkete banka yolu ile gönderilen ödemelerin davacı tarafından yapılıp yapılmadığı, davacının tespit davası açmakta hukuki yararın bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
Tespit davası, hukukî ilişkide bir kaygı, güvensizlik ve endişe olan hâllerde başvurulabilecek bir araçtır. Bu dava ile hukukî ilişki hakkındaki kuşku ve tereddütler giderilebilir. Tespit davaları hakların istikrarını temin etmekle toplumsal bir yarar sağlar. Bu davanın amacı hukukî belirsizliği gidermek, yani hukukî ilişkilerin taraflar açısından belirli hâle getirmekten (hukukî belirliliği sağlamaktan) ve bu yolla hukukî barışı sağlamaktan ibarettir (Kuru, Baki/Budak, Ali Cem: Tespit Davaları, 2. Baskı, 2010, s. 68, 69).
Tespit davası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 106. maddesinde;
“(1) Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
(2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
(3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu hükümden hareketle; mahkeme tarafından tespit davasının esasına girilerek davacının talebi hakkında bir hüküm verilebilmesi için usul hukukundaki genel dava şartlarına ek olarak, dava konusunun bir hakka veya hukukî ilişkiye yönelik olması ve davacının tespit davası açmakta hukukî yararının bulunması gerekmektedir.
16. Belirtmek gerekir ki, her türlü hukukî ilişki ve hakkın varlığı yahut yokluğu, tespit davasına konu edilebilir. Buna karşılık, bir hukukî ilişki niteliğinde olmayıp maddi vakıadan ibaret olan ilişkilerin tespiti için açılan tespit davası dinlenmez. Yine, somut bir olaya ilişkin olmayan soyut hukukî sorunların da tespit davasına konu edilmesi mümkün değildir (Kuru/Budak, s. 81).
Tespit davasının ikinci özel şartı ise, davacının hukukî ilişkinin hemen tespitinde hukukî yararın bulunması gerekliliğidir.
Medeni usul hukukunda hukukî yarar, mahkemede bir davanın açılabilmesi için, davacının bu davayı açmakta ve mahkemeden hukuksal korunma istemekte bir çıkarının bulunması gerektiğine ilişkin ilke anlamına gelir. Davacının davayı açtığı tarih itibariyle dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalıdır.
Hukukî yarar dava şartlarından olup, davacının dava açmakta hukuken korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Bu şart, dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan, olumlu dava şartları arasında sayılmaktadır. Bu nedenle menfaate, davanın dinlenebilmesi (mesmu olması, kabule şayan olması) şartı da denilmektedir (Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, s.19-21).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Dava şartları” başlıklı 114. maddesinin gerekçesinde de “…Maddenin birinci fıkrasının (h) bendinde ise davacının dava açmakta hukukî yararının bulunmasının bir dava şartı olduğu hususu açıkça vurgulanmıştır. Burada sözü edilen hukukî yarardan maksat, davacının sübjektif hakkına hukukî korunma sağlanması hususunda mahkemeye başvurmasında hâli hazırda hukuken korunmaya değer bir yararının bulunmasıdır. Bir başka ifadeyle, davacı hakkına kavuşmak için, hâli hazırda mahkeme kararına muhtaç bir konumda değilse onun hukukî yararının bulunduğundan söz etmek mümkün değildir…” şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.
Bir davada, hukukî yarar (menfaat) ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olacağı her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu ilkeden hareketle bir davada hukukî menfaatin bulunup bulunmadığı mahkemece, tarafların dava dosyasına sunduğu deliller, olay veya olgular çerçevesinde yargılamanın her aşamasında ve kendiliğinden gözetilmelidir. Böylelikle kişilerin haksız davalar açmak suretiyle dava hakkını kötüye kullanmasına karşı bir güvence de sağlanmış olmaktadır (Pekcanıtez, Hakan: Medeni Usul Hukuku, C.II, 15. Baskı, İstanbul 2017, s. 946-949).
Tespit davası bakımından hukukî yararın bulunup bulunmadığı değerlendirilirken üç şartın birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır. Bu şartlar şunlardır;
a) Davacının bir hakkı veya hukukî durumu, güncel (hâlihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalıdır. Söz konusu tehdidin genellikle davalıya ait beyanların yahut davranışların sonucu olduğu kabul edilmektedir. Aynı zamanda, davacıya yönelen tehdidin barındırdığı tehlike güncel bir nitelik taşımalıdır.
b) Bu tehdit nedeniyle, davacının hukukî durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalıdır. Daha önce de ifade edildiği gibi, tespit davasına hukukî ilişkilerde yaşanan kaygı, güvensizlik ve endişe durumlarında başvurulmalıdır. Belirtmek gerekir ki, davacının hukukî durumuna ilişkin her türlü tehdit değil; ancak zarara yol açacağına kanaat getirilen bir tehdit sebebiyle tespit davası açılabilir.
c) Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen (icraya konulamayan) tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Tespit davası neticesinde verilen hükümler, kesin hüküm niteliği taşımakla birlikte, davacıya icra yetkisi vermez. Bu sebeple, davacının hukukî belirsizliğini ortadan kaldırmak için tespit hükmünün en uygun ve en elverişli olduğu durumlarda, davacının tespit davası açmasında hukukî yararının bulunduğu sonucuna varılabilir.
Buna göre, tespit hükmü davacının içinde bulunduğu hukukî belirsizliği gidermek için bir fayda sağlamadığında ve istenen hukukî koruma için diğer dava türlerinden birinin açılması gerekli olduğunda, hukukî yarar şartının yerine getirildiği söylenemez (Gürsel, İlke: Çalışma Koşullarında Tek Taraflı Esaslı Değişikliğin Yargı Kararıyla Tespiti ve Bunun hukukî Sonuçları, İş Hukukunda Genç Yaklaşımlar III, Koç Üniversitesi Hukuka Genç Yaklaşımlar Konferans Serisi No.7 İş Hukuku, 2018, s. 201, 202).
Nitekim davacının eda davası açabileceği hâllerde tespit davası açmak hususunda kural olarak hukukî yararının bulunmadığı kabul edilmektedir. Buradaki temel gerekçe ise, eda davasının tespit ve eda olmak üzere iki bölümden oluşması; eda davası sonucunda verilecek hükmün aynı zamanda bir tespit de içermesi nedeniyle aynı hak/hukukî ilişki için ayrı bir tespit davası açılmasının usul ekonomisine aykırı düşmesidir. Özetle, tespit davası ile istenen, eda davası ile tamamen elde edilebiliyorsa davacının tespit davası açmakta hukukî yararının bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun *** Karar sayılı emsal ilamı, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı emsal karar ilamı).
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; eldeki davada, davacı tarafından şirket hesabına yapıldığını ileri sürdüğü ödemelerin davalı şirkete ait muavin defterinde şirketin diğer ortağı ve müdürler kurulu başkanı olan … tarafından yatırılmış gibi kaydedildiği nedeniyle anılan bu ödemelerin davacı tarafından yapıldığının tespiti istemektedir. Davalı şirketin defterlerinde dava dışı … tarafından yatırılmış gibi kaydedildiği iddia olunan davacı ödemeleri hakkında ilgilisi hakkında eda davası açılabilecekken ve eldeki tespit davası ile istenen sonuca, eda davası ile ulaşılmasının mümkün olduğu, bu nedenle de davacının tespit davası açmakta hukukî yararının bulunmadığı sonucuna görüş ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle HMK’nun 114/1h ve 115/2. maddeleri uyarınca hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-HMK’nun 114/1h ve 115/2. maddeleri uyarınca hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gerekli 269,85-TL peşin harcın dava açılırken peşin olarak alınan 1479,90-TL’nın mahsubu ile bakiye 89,95-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde ilgili tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın reddi nedeniyle taktir olunan 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya mahkememiz arşivine kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/11/2023

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır