Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/514 E. 2023/467 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Kayseri …’de mobilya işi ile iştigal ettiğini, … plakalı 2010 model …marka otobüs cinsi aracı 220.000,00 TL bedel ile satın aldığını, aracın arızalanması nedeni ile müvekkilinin aracını … Otomotiv isimli iş tamirhaneye getirdiğini, yapılan kontroller sonucu aracın kilometresinin yaklaşık olarak %40 eksik gösterdiğini, Kayseri … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin…D.İş sayılı dosya ile tespit yapıldığını, tespit dosyası ile alınan rapora istinaden davalıya Kayseri … Noterliği’nin … tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ayıba karşı satıcının tekeffül borcu sebebiyle satılan araçta bulunan ayıpların giderleri, müspet ve menfi zararların karşılanması gerektiğinin bildirildiğini taraflarına herhangi bir ödeme yapılmadığını, davadan önce yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 20.000,00 TL’nin satış tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi davalı tarafa tebliğe çıkarılmamış bu nedenle davalı tarafın davaya cevap vermesi için başlaması gereken süresi henüz başlamamıştır.
GEREKÇE: Davacı araç satımından kaynaklı ayıp nedeniyle tazminat ve kazanç kaybı dilemiştir.
Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4 ve 5. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 6. maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2 nci maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanunun üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Bir davanın ticari nitelikte olup olmadığı, bir diğer ifade ile asliye ticaret mahkemesinde görülüp görülmeyeceğinin belirlenmesi işi de Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre yapılmalıdır. Öğretide de benimsenen görüşe göre ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinin 1. bendinin (a) alt bendi uyarınca bu Kanunda düzenlenen hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Nispi ticari davalar ise konusu ne olursa olsun, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıdır (TTK.m.4/1). Kanuni düzenleme uyarınca sadece mutlak ya da nispi ticari davalar asliye ticaret mahkemesinde görülürken, bunlar dışında kalan davalar (istisnalar saklı kalmak kaydıyla) asliye hukuk mahkemelerinde görülmelidir.
Bu anlamda tarafların tacir olup olmadıkları ve işin ticari işletme ile ilgili olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere T.T.K.nun 14. maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı yasanın 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” Yine aynı yasanın 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, 507 S.K. hükümlerinin saklı tutulduğu belirtildikten sonra Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1-Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi usul Kanununun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2-Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Somut olayda …Mal Müdürlüğü azı cevabında ve yapılan UYAP sorgulamalarında davalının basit usul ticari kazanç vergi mükellefi olduğu ve defter tutmadığının bildirildiği görülmüş olunup davalı tarafın bu anlamda esnaf olduğu/tacir olmadığı sabittir. Dava konusu aracın ise otobüs vasfında ticari araç olduğu görülmüştür.
Bir davanın ticaret mahkemesinde görülme koşulları kanunda açıkça bellidir. Dava konusu aracın ticari nitelikte olması onun ticaret mahkemesi görevli hale getirmez, kanunda belirlenen şartları oluşması gerekmektedir. Taraflar tacir olmadığı anlaşılmakla görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
Zira, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi … E. ve … K. Sayılı ilamında asliye hukuk mahkemesinde ticari nitelikte taksinin ayıplı olmasında taksi olarak çalışan araç maliki olan davacının tacir olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesince görevlilik kararını uygun bulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-H.M.K’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın USULDEN REDDİNE,
2-Hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli KAYSERİ NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-HMK.’nun 20. maddesi gereği kararın kesinleştiği tarihten veya kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, HMK’nın 331/2. maddesi gereğince dava dosyanın re’sen mahkememizce ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’ nde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. …

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*