Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***
BAŞKAN : ***
ÜYE : ***
ÜYE : ***
KATİP : ***
DAVACI : ***
İFLAS İDARE
MEMURLARI : 1-***
2-***
3-***
DAVALILAR : 1- ***
2- ***
3- ***
4- ***
5- ***
DAVA : Yargılanmanın Yenilenmesi
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***
Mahkememizde görülmekte olan yargılanmanın yenilenmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı iflas idare memuru dava dilekçesinde özetle; mahkememizin … Esas ve … Karar sayılı nihai kararına karşı iflas idaresince temyiz yoluna başvurulduğunu, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin … Karar sayılı ilamı ile temyiz talebinin reddine karar verildiğini, bu şekilde mahkememiz kararının kesinleştiğini, mahkememizce müflis şirketin iflasıyla birlikte İİK’nun 194. maddesi mucibince ikinci alacaklılar toplanmasından 10 gün sonrasına kadar durma kararı verilmesi gerekirken bunun yapılmadığını, iflas ile birlikte yetkisi kısıtlanan ve davaları takip yetkisi ortadan kalkan müflis şirket yetkilisi Ekrem Sarıalan’ın huzuruyla davanın görüldüğünü ve karara bağlandığını, oysa mahkemece davanın İİK’nun 194. maddesi gereği ikinci alacaklılar toplanmasından 10 gün sonrasına kadar durmasına karar verilmesi, ikinci alacaklılar toplanmasının üzerinden 10 gün geçtikten sonra davayı takip yetkilisi olan iflas idaresinin davaya katılımını sağlayıp iflas idare memurlarının huzuruyla davanın görülüp karara bağlanması gerektiğini, aynı şekilde Yargıtay’ca süresinde yapılmadığı gerekçesiyle temyiz başvurusunun reddine karar verilmesinin, beraberinde iflas idaresinin davaya hiç dahil edilmeden tüm yargılama sürecinin devam ettirilip sonuçlandırıldığı anlamına gelmekte olduğunu belirterek HMK’nun 375/1-c maddesi gereğince vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması halinin yargılamanın iadesi sebebi ile hüküm altına alındığını, ikinci alacaklılar toplantısı yapılmadan ve iflas idaresi davaya dahil edilmeden yargılamaya devam edilip dosyanın karara bağlandığını belirterek yargılamanın iadesi talebinin kabulüne, mahkememizin … Esas ve … Karar sayılı kesinleşmiş kararının kaldırılarak usulüne uygun olarak iflas idare memurlarının dosyaya dahil edilmesi ile yargılamanın yapılarak davamızın ve tüm taleplerimizin kabulüne, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalılara tahmiline karar verilmesini iflas idaresi adına talep etmişlerdir.
CEVAP : Davalılara usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmiş, davalılarca herhangi bir cevap vermemiştir. Davalı tarafın HMK’nun 128/1. maddesi gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı tespit edilmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafından Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … İflas sayılı dosyasına, Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dava dosyasına, tanık anlatımlarına, ticari defter ve kayıtlara, keşif ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davalılar tarafından yasal süresi içinde delil bildirmemiştir.
Mahkememizin *** Karar sayılı dava dosyası mahkememiz arşivinden çıkarılarak dosya arasına alınmış ve incelenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir.
Dava değeri dikkate alınarak 6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca yargılama mahkememiz heyeti tarafından yazılı yargılama usulüne göre yürütülmüştür.
Mahkememizin yargılamanın iadesine konu … Esas ve … Karar sayılı dosyasında dava değeri olan ve paranın alım gücü dikkate alınarak HMK’nun 378/2. maddesi uyarınca takdiren 10.000,00-TL nakdi teminat yada aynı miktarda süresiz kesin banka teminat mektubunun, yargılamanın yenilenmesini isteyen tarafça mahkememiz veznesine depo edilmesine için kesin süre verilmiştir. Davacı tarafça 20/01/2023 tarihinde teminat tutarı mahkememiz veznesine depo edilmiştir.
Mahkememizin … Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacı … Mimarlık Mühendislik Dayanıklı Tüketim Malları Gıda Hayvancılık Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından davalılar *** aleyhine açılan davada, taraflar arasında *** tarihinde ***Mahallesi, *** pafta, *** ada, 3 parseldeki arsa için kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı, davacının bina yapım işlerine başladığı, sözleşmeye göre ruhsat işleri yapılınca arsa hisselerinin devrinin davalılar tarafından davacı şirket lehine gerçekleştirilecek olduğu, ancak bu zamana kadar devir işlemlerinin yapılmadığı, binanın sıva aşamasına geldiği ancak davalıların ilgili kuruluşlara imza atmadığı, bunun sonucu da tadilat ruhsatı alamadığı, ihtar çekmelerine rağmen gerekli işlemin yapılmadığı, vekaletlerin devredilmediği, davalıların üzerine düşen edimini yerine getirmemesi nedeniyle inşaatında zamanında ve sözleşmede belirtilen sürede bitirilemeyeceği ileri sürülerek, sözleşme şartlarından doğan tapuların devir işlemlerinin gerçekleştirilmesine ve gerekli vekaletlerin verilmemesine neden oldukları zararlar sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00-TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin talep ve dava edildiği, mahkememizce yapılan yargılama sonunda *** tarihli, ***Esas ve … Karar sayılı gerekçeli karar ile davacı yüklenicinin verilen kesin süreye rağmen ruhsat yenilenmesi ve tadilat işlemlerini gerçekleştirmediği, sözleşme kapsamındaki edimlerini yerine getirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizin bu kararı, davacı müflis şirket iflas idaresi memuru temyiz etmiştir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nce icra edilen temyiz incelemesi neticesinde 10/11/2022 tarihli … Karar sayılı ilamı ile “Dosya arasında bulunan Kayseri 5. İcra Dairesi’nin … tarihli yazısında, davacı müflis şirketin … tarihinde düzenlenen ikinci alacaklılar toplantısında, isimleri tespit edilen avukatların iflas idaresine seçilmek üzere icra hukuk mahkemesine bildirilmesine karar verildiği, ilgili mahkemece Av. ***’ın iflas idaresine üye olarak seçildiği bildirilmiştir. Bahsi geçen *** tarihli ikinci alacaklılar toplantısı tutanağı dosya arasına getirtilmiştir. Mahkemece, bu yazıya istinaden adı geçen avukatlara sırasıyla *** tarihlerinde gerekçeli karar tebliğ edilmiştir.
Bu durumda, yasal temyiz süresi söz konusu tebligatların yapıldığı tarih itibariyle başlar. Sonraki tarihlerde yapılan alacaklılar toplantılarında atanan yeni iflas idaresi memurlarına gerekçeli kararın bir kez daha tebliğ edilmiş olması, işlemeye başlayan temyiz süresini etkilemez ve yeni bir temyiz hakkı vermez.
Somut olayda, hüküm az yukarıda adı geçen iflas idaresi memurlarınca, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nun 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre içerisinde temyiz edilmemiş olup, temyiz dilekçesi yeni atanan iflas idaresi memurları tarafından süresi geçirildikten sonra … tarihinde sunulmuştur. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01/06/1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.” gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 08/07/2015 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı hükmünün davacı müflis şirket iflas idare memurunca temyiz edildiği, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 10/11/2022 tarihli, … Karar sayılı ilamı ile; “…davacı müflis şirket iflas idaresi memurunun temyiz isteminin süre yönünden reddine, …” karar verildiği, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nce temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi nedeniyle bu hükmün, 10/11/2022 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce yargılamanın yenilenmesi kavramının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
Kesin hükme bağlanmış olan bir davaya bakılamayacağına ilişkin kuralın en önemli istisnası yargılamanın yenilenmesi yoludur.
Yargılamanın yenilenmesi, bazı ağır yargılama hatalarından ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün sona ermesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur (Baki, Kuru: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt V, s. 5165).
Belirtmek gerekir ki, karar kesinleşmiş olsa dahi bazı yargısal hatalar çok ağır olabilir, toplum vicdanını derin bir şekilde zedeleyebilir ve hukuk düzenine duyulan güveni ortadan kaldırabilir. Bu ağır ve kabulü zor hataların karar kesinleştikten sonra anlaşılması hâlinde dahi, kararı ayakta tutmaya çalışmak, kesinleşmenin amaçladığı hukukî güvenliği zedeleyecek, hukuk barışını bozacak, adalet hissine dokunacaktır. Yargılama sırasında meydana gelen hatalar ve eksiklikler çok ağır ise bu tür kararlara karşı olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın iadesi (veya yargılamanın yenilenmesi ya da iade-i muhakeme) yolu kabul edilmiştir (Muhammet, Özekes: Pekcanıtez Usûl Medeni Usûl Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2323, 2324).
Yargılamanın iadesi sebepleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 375. maddesinde (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun m. 445) sınırlı olarak sayılmıştır. Bunun dışındaki bir sebepten dolayı, yargılamanın iadesi yoluna gidilemez. Bir başka anlatımla, maddede sayılan yargılamanın iadesi sebepleri kıyas yolu ile genişletilemez (Kuru, s. 5171).
Yargılamanın iadesi, 6100 sayılı HMK’nun 374. maddesinde de belirtildiği üzere kesin olarak verilen veya kesinleşmiş hükümlere karşı istenilebilir. Dolayısıyla, bir karar henüz kesinleşmemiş ise 6100 sayılı HMK’nun 375. maddesinde sayılan sebeplerden biri mevcut olsa bile, hüküm kesinleşmeden önce yargılamanın iadesi yoluna gidilemeyecektir.
6100 sayılı HMK’nun 375. maddesinde yargılamanın iadesi sebepleri; “(1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hakimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmi makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması (Eklenmiş ibare RGT: 31/07/2018 RG No: 30495 Kanun No: 7145/19) veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.
(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hallerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.” şeklinde belirtilmiş, 376. maddede ise taraflar dışında üçüncü kişilerin hükmün iptalini istemesi durumu düzenlenmiştir.
Resmi Gazete’nin 26/01/1943 tarihli ve 5314 sayılı nüshasında yayımlanan 25 Kasım 1942 tarihli ve 41/23 E-K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre: “Mahallî mahkemelerince verilen kararlar aleyhine vukubulan temyiz taleblerinin müruru müddetten dolayı reddi hakkındaki Temyiz kararlarına karşı iadei muhakeme talep olunup olunamıyacağı hususunda Temyiz Birinci Hukuk Dairesi’nin 11/9/1942 tarih ve 2711-2035 ve Temyiz Dördüncü Hukuk Dairesi’nin 10/11/1942 tarih ve 40 numaralı ilâmları arasında husule gelen içtihat ihtilâfımın halli Dördüncü Hukuk Dairesi Reisliği’nin 199 numaralı yazısiyle istenilmesine ımebni toplanan Tevhidi içtihat Heyeti Umumyesi’nde keyfiyet müzakere edilerek; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun iadei muhakemeye mütedair faslındaki maddeliri metin ve ruhundan mezkür fasılda ancak davanın esası hakkındaki kararların yeniden muhakeme yapılmak suretiyle iptal veya tadil edilebilmesi bahis mevzuu olduğu yoksa Temyiz Mahkemesince esasa müteallik bir hükmün tetkiki neticesinde verilen tasdik, nakız yahut temyiz istidasının reddi gibi kararların bu mevzu haricinde kaldığı açıkça anlaşılmakta olup temyiz yoluyla verilen o gibi mukarreta karşı yalnız tashihi karar usulü vaz ve kabul edilmiş bulunmasına ve esası halletmeyen Temyiz mukarreratına karşı muhakemenin iadei istenilmek için emsali muhakeme usulllerinde mevcut olmayan bu hususa dair kanunda bir sarahat bulunmak lazım gelip mezkür usul kanunu ise aslın hilafı olan bir sarahatı ihtiva etmemesine ve esas hakkındaki hükümlere mahsus olan bir yolun temyizen tetkik neticesinde verilen mukarreta karşı kıyas yoluyla kabul ve tatbiki cihetine gidilemiyeceğine ve içtihadın tevhidi müzakeresine mevzu teşkil eden hadiselere benzer hallerde zarar görenler Temyiz Mahkemesinden eski hale getirme talebinde bulunmak yahut Temyiz kararına mesnet teşkil eden vesikada yapılan sahtelikten dolayı suçlu olan kimselerle suç ortakları aleyhine tazminat davası açmak hususlarında muhtar bulunmalarına göre o gibi kararlara karşı Temyiz Mahkemesinden iadei muhakeme istenemeyeceği oyların üçte ikisini geçen çoğunluğu ile karar altına alındı.” şeklindedir. İlgili Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, değiştirilmediği müddetçe, mahkemeleri bağlayıcı nitelikte etki doğurmaktadır (Yar.K. m. 45/3).
Açıklanan bu maddi ve hukukî olgular ışığında uyuşmazlığın değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargılamanın yenilenmesi istemine konu davada davacının, yargılama sırasında iflasına karar verilen davacı şirketin iflas idaresinin davaya hiç dahil edilmeden tüm yargılama sürecinin devam ettirilip sonuçlandırıldığını ileri sürerek HMK’nun 375/1-c maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesini talep ettiği görülmektedir. Oysa ki, mahkememizin 08/07/2015 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı hükmünün davacı müflis şirket iflas idare memurunca temyiz edildiği, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 10/11/2022 tarihli, … Karar sayılı ilamı ile; “Dosya arasında bulunan Kayseri 5. İcra Dairesi’nin … tarihli yazısında, davacı müflis şirketin … tarihinde düzenlenen ikinci alacaklılar toplantısında, isimleri tespit edilen avukatların iflas idaresine seçilmek üzere icra hukuk mahkemesine bildirilmesine karar verildiği, ilgili mahkemece Av. …’ın iflas idaresine üye olarak seçildiği bildirilmiştir. Bahsi geçen … tarihli ikinci alacaklılar toplantısı tutanağı dosya arasına getirtilmiştir. Mahkemece, bu yazıya istinaden adı geçen avukatlara sırasıyla … tarihlerinde gerekçeli karar tebliğ edilmiştir. Bu durumda, yasal temyiz süresi söz konusu tebligatların yapıldığı tarih itibariyle başlar. Somut olayda, hüküm az yukarıda adı geçen iflas idaresi memurlarınca, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nun 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre içerisinde temyiz edilmemiş olup, temyiz dilekçesi yeni atanan iflas idaresi memurları tarafından süresi geçirildikten sonra … tarihinde sunulmuştur. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01/06/1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.” gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında bu nedenle anılan hususun yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Dolayısıyla somut olay ve dosya kapsamına göre yukarıda açıklanan nedenler doğrultusunda, mahkememizce davacı tarafından ileri sürülen yenilenmesi sebeplerinin HMK’nun 375. maddesinde sayılan sebeplerden olmaması nedeni ile HMK’nun 379/1-c ve 379/2. maddeleri uyarınca davanın esasına girilmeden yargılamanın iadesi isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı tarafından ileri sürülen yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin HMK’nun 375. Maddesinde sayılan sebeplerden olmaması nedeniyle HMK’nun 379/1-c ve 379/2. maddeleri uyarınca DAVANIN ESASINA GİRİLMEDEN YARGILAMANIN YENİLENMESİ İSTEMİNİN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alındığından, peşin harcın mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Kararın mahiyeti gereği davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince davacı tarafça yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde davacı tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adresine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine, davalılar tarafından yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kararın mahiyeti gereği davacı lehine ve koşulları bulunmadığından davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dava dosyasının tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya mahkememiz arşivine kaldırılmasına,
Dair, davacı iflas idaresi memurunun yüzüne karşı, davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
05/06/2023
Başkan ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Katip ***
E-imzalıdır