Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/989 E. 2023/815 K. 18.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … – … …
2- … – … …
3- … – … …
4- … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyası üzerinden muris …’ın borçlu sıfatıyla imzasının olduğu 150.000,00 TL miktarlı *** vade tarihli senet uyarınca müvekkiller aleyhine icra takibi başlatıldığını, kesinleştirilerek davacıların tüm malvarlığı üzerine haciz işlemleri gerçekleştirildiğini, ancak davacıların davalı şirkete bir borcu bulunmadığını, takibe konu 150.000,00 TL miktarlı 17/03/2020 tanzim tarihli ve 29/12/2020 vade tarihli senedin sahte olup senette yer alan imzanın davacıların murisi …’a ait olmadığını, davacılardan …’ın dava dilekçesi ekinde sunulan veraset ilamından anlaşılacağı üzere muris …’ın mirasçılarından olmamasına rağmen aleyhine söz konusu senetten kaynaklı icra takibi başlatıldığını, bu nedenle de …’ın davalı şirkete borcu bulunmadığını belirterek öncelikle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, icra takibinin durdurulmasına, davacıların Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra dosyasına konu 150.000,00 TL miktarlı 17/03/2020 tanzim tarihli ve 29/12/2020 vade tarihli bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davaya konu senetler ile Kayseri Genel İcra dairesi’nin … esas sayılı dosyasının davacılar yönünden iptaline, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere her bir davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın esas konusunun davacıların murisi olan … ile davalı şirket arasında imzalanan ev satış sözleşmesinden kaynaklandığını, davalı şirket tarafından Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, *** mahalle/köyündeki, *** numarali ada 10 nolu parsel üzerine inşa edilen apartmanın 5 numaralı bağımsız bölümünün davacılar murisi …’a devredildiğini ve bu devir işleminden kalan bakiye borç olan 150.000,00 TL için muris …’dan senet alındığını, borçlu-murisin davalı şirket yetkililerine senedi imzaladığına dair haber vermesi üzerine murise ait iş yerinde borçlunun diğer oğlu … tarafından senedin davalı şirkete teslim edildiğini ve şirket yetkililerin huzurunda … tarafından da imzalandığını, nitekim borçlunun diğer oğlu olan …’ın da işbu senet üzerine avalist olarak imza attığını, ancak borçlu muris …’ın vefat etmesi üzerine ev satışından kaynaklı ödemelerin gerçekleşmediğini, davalı şirketin tüm çağrılarına rağmen bakiye borcun kapatılmadığını, bunun üzerine davaya konu senedin işleme konulduğunu, huzurda görülen davada ki hiç bir davacının icra takibine ve senede itiraz etmediklerini, nitekim tamamının senede konu borcun kaynağını bildiğini ve kabul ettiklerini, ne var ki dava dışı mirasçı … tarafından senet üzerinde ki murise ait imzaya yapılan itiraz neticesinde imzanın borçlu murise ait çıkmadığını, bunun üzerine senet üzerinde avalist olarak imzası bulunan ve senedi davalı şirket yetkilisine bizzat teslim eden … ile yapılan görüşmede bu kişi tarafından borcun tamamen üstlenildiğini ve taraflar arasında anlaşılan bedel 05.08.2022 tarihinde davalı şirket hesaplarına gönderildiğini ve karşılıklı olarak ibra yapıldığını, davacı …’ın işbu davada aktif husumet yokluğunun mevcut olduğunu, …’ın, takip tarihinde 18 yaşından küçük olan kızı …’ın velisi sıfatıyla icra dosyasında yer aldığını, haliyle … için başlatılmış bir icra takibi bulunmadığını belirterek yalnızcı davacıların davalı şirkete borçlu olmadığı iddialarıyla sınırlı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, davalı şirketin kötü niyetli olmaması sebebiyle davacıların kötü niyet talebinin reddine, davanın açılmasına davalı şirketçe sebebiyet verilmediğinden davacıların yargılama giderleri ve sair taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, Kayseri 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ve Kayseri 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/2017 Esas sayılı dosyalarının uyap üzerinden celp edilmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.Davanın yasal dayanağını İİK’nun 72. maddesi oluşturmaktadır.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca dava değeri itibarı ile tek hakim tarafından basit yargılama usulüne göre yargılama yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Davacının ihtiyati tedbir istemi mahkememizin 03/11/2022 tarihli ara kararı ile reddedilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ana başlıklarıyla keşidecisi … olan … ödeme tarihli 150.000,00 TL bedelli bonodan kaynaklı davacıların davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava ve takibe konu bononun üzerindeki davacıların murisine atfen atılı imzaların davacıların murisine ait olup olmadığı konusunda Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen Kayseri 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/2017 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda murise ait olmadığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu, dava konusu bono ve icra takibi nedeni ile davacıların davalıya borçlu olup olmadığı, davaya konu bono üzerindeki imzanın davacılar murisinin el ürünü olmadığının, durumda bonoyu geçersiz kılıp kılmayacağı noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, alacağın dayanağını teşkil eden kambiyo senedinin hukuksal niteliğini irdelemekte yarar vardır.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine dayanır.
Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye, bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan bu ilişki “kambiyo ilişkisi” olarak anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur.
Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl/temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra, hemen belirtmelidir ki bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 779/1).
Bu aşamada, menfi tespit konulu eldeki davada, ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesi gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, senedin teminat senedi olduğunu ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
Aynı ilkeler, HGK’nun *** Karar sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Dava konusu bonoda davacılar murisi … keşideci, dava dışı mirasçı … kefil, davalı lehtar olup, ihdas nedeni olarak “nakden” kaydı bulunmaktadır. Davalı, kovuşturma aşamasında verdiği ifadesinde muris ile ev satımı konusunda anlaştıklarını, senet düzenlediklerini, dava dışı mirasçı …’ın kefil sıfatıyla sonradan dahil olduğunu ve davacıların murisi öldükten sonra …’ın borcu ödediğini, ceza mahkemesince yapılan imza incelemesinde kefil sıfatıyla atılan imzaların …’a ait olduğu, İcra hukuk mahkemesinde yapılan imza incelemesinde ise keşideciye ait imzaların muris …’a ait olmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde davacılar, kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitini istediği davalı ise borcun ödendiğini, davacıların borcunun bulunmadığını , kötüniyet tazminatının reddini ve yargılama giderleri ve vekalet ücreti konusunda taraflarının sorumlu olmamasını talep etmiştir.
Dosya kapsamına göre, davacılar murisi tarafından imzalanmayan bonodan dolayı davalıya borçlarının olmadığı icra hukuk mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğu, davacılardan … adına başlatılmış doğrudan bir takip olmadığı, takip dosyasında …’a gönderilen ödeme emrinin davacılardan …’ın takip tarihi itibariyle küçük olması ve velisine yapılmış tebligat olması sebebiyle eldeki dava yönünden …’ın pasif husumetinin bulunmadığı ve diğer davacıların takip konusu senetten dolayı borcu bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 72/5. maddesinde borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan icra takibinin haksız ve kötüniyetle yapılmış olması durumunda istem üzerine takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere borçlunun dava nedeniyle uğradığı zararın alacaklıdan tahsiline karar verileceği öngörülmüştür.
Ancak, menfi tespit davasını kazanan borçlu lehine tazminata karar verilebilmesinin bazı şartları vardır. Öncelikle, alacaklının yapmış olduğu icra takibi ile borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlamış olması gerektiğinden, borçlu aleyhine yapılmış bir icra takibinin bulunması gerekmektedir. Bu bakımından borçlu aleyhine yapılmış bir icra takibi yoksa tazminatta söz konusu olmayacaktır. Ayrıca, borçlunun menfi tespit davası sırasında bu konuda istemde bulunması yanında borçluyu dava açmaya zorlayan icra takibinde alacaklının haksız ve kötü niyetli olması gerekmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki burada alacaklının icra takibinde sadece haksız olması yeterli olmayıp, yasa maddesindeki açık düzenleme uyarınca aynı zamanda takibin kötüniyetle yapılmış olması da zorunludur.
Takibin haksızlığı, alacaklının hiç ya da talep ettiği miktarda bir alacağı bulunmadığı hâlde icra takibine girişmesi hâlinde söz konusu olur. Madde metninde yer alan kötüniyetle ise alacaklının haksız olduğunu bildiği hâlde sırf borçluyu zarara uğratmak amacıyla takibe girişmesi hâlinde gerçekleşir.
Bu yasal düzenleme doğrultusunda davacı borçlu lehine tazminata hükmedilebilmesi için davacıyı menfi tespit davası açmaya zorlayan icra takibinde davalı alacaklının haksız ve kötü niyetli olduğu konusunda kanaat verici delil bulunmadığı, İİK’nun 72/5. maddesinin yasal koşulları bulunmadığından davacıların %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı isteminin reddine, davalının yargılama giderlerinin davacılara yükletilmesi hususunda ki talebi konusunda ise davacılar adına açılmış icra takibi dosyasının varlığı her ne kadar davalının borcun dava dışı … tarafından ödendiğini kabul etmişse de takipten dolayı ve yapılan ödemeden dolayı davacıların muhatap olabileceği muhtemel davalar da göz önüne alınarak dava açmakta menfaatleri olduğu anlaşılmakla yargılama giderlerinden davalının sorumlu olacağı kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı … ‘ın davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Davacılar …, … ve … yönünden kabulü ile, davacıların Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına konu keşidecisi … kefil … ve lehtarı … Ltd. Şti olarak görünen *** vade tarihli 150.000,00 TL bedelli bono nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine,
3-Kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-İİK’nın 72/5. Maddesi uyarınca takibin davacılar yönünden derhal durdurulmasına bu konuda derhal müzekkere yazılmasına,
5-Ret edilen kısım yönünden; 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gerekli 269,85 TL ilam harcından, dava açılışı sırasında tahsil edilen 2.667,43 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan harcın 2.397,58 TL olarak değerlendirilmesine,
6-Kabul edilen kısım yönünden; 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 10.246,50 TL harçtan davacılar tarafından peşin olarak yatırılan ve mahsuptan geriye kalan 2.397,58 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan bakiye 7.848,92 TL karar harcının davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
7-Davacılar tarafından yatırılan başvurma harcı 80,70 TL ile mahsuptan geriye kalan 2.397,58 TL peşin harç olmak üzere toplam 2.478,28 TL harcın davalıdan alınarak davacılar …, … ve …’a verilmesine,
8-Davacı tarafça yapılan 42,00 TL posta ücreti ve 46,00 TL elektronik tebligat masrafı olmak üzere toplam 88,00-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 84,50-TL’nın davalıdan alınarak davacılar …, … ve …’a verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
11-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın red edilen kısmı için hesap ve taktir olunan 6.195,20 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalıya verilmesine,

12-Davacılar …, … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın kabul edilen kısmı için hesap ve taktir olunan 23.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
13-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra İstinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/09/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır