Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/986 E. 2023/443 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***
HAKİM : ***
KATİP : ***
DAVACI : ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : ***
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili bankanın Sivas Cadesi/Kayseri Şubesi müşterilerinden … ile imzalanan genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, asıl borçlunun kredi borcunu ödeyememesi üzerine hesapların kat edildiğini asıl borçlu ile davalı kefile Kayseri 7. Noterliği’nin *** yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilerek davalıya tebliğ edildiğini, müvekkili bankanın TTK ve İİK’nın kendisine vermiş olduğu yükümlülükleri yerine getirdiğini ve kredi müşterisinin hesaplarının kat edildiğini, borçluların gönderilen ihtarnameye rağmen borçlarını ödemediklerini ve alacağın tahsili içi Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibine başlanıldığını, davalının icra dairesine vermiş olduğu dilekçe ile takibin durduğunu, itirazın hiçbir haklı sebebe dayanmadığını, tamamen kötü niyetli olduğunu ve zaman kazanma amacına yönelik olduğunu ileri sürerek; davanın kabulü ile Kayseri Banka Alacakları İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; Açılan davada zorunlu arabuluculuk şartlarına uyulmadığını, arabuluculuk sonu tutanağında kendisine tebligat yapılmadığının açıkça yazlı olduğunu, rehinle temin edilmiş bir alacağın rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip edilebileceğini, davacı tarafından sadece ilamsız takip yoluyla alacağın tahsili yoluna gidildiğini, ilamsız takip yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kefalet sıfatının rehinden sonra geldiğini, takip talebinde belirtilen kredi sözleşmelerinin 2009 yılında imzalandığını, takibe konu edilen borcun hangi tarihte imzalanan ek teminata ilişkin olduğunun açık olmadığını, hangi borçtan sorumlu tutulduğunun belli olmadığı ilamsız takibin iptale mecbur olduğunu, bahsi geçen kredi kartı sözleşmelerinin ise kendisi ile alakalı olmadığını savunarak davanın reddine, %100’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE:
Davacı taraf dava dilekçesiyle, dava dışı … ile genel kredi sözleşmesi imzaladıklarını, davalının müteselsil kefil olduğunu, kredi kullanıldığını ve borcun ödenmediğinden bahisle itirazın iptali dilemiştir.
Davalılar cevap dilekçesi ile davanın reddini dilemiştir.
Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, takip alacaklısının davacı ve takip borçlularının davalı olduğu, banka alacağı ile genel haciz yoluna özgü icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalılara tarihinde tebliğ edildiği, davalının borca itiraz ettiği, takibin durduğu, işbu davanın süresi içinde açıldığı görülmüştür.
Dosya kapsamında temin edilen belgelerde davacı ile dava dışı … ile 10.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzaladıkları, limitin daha sonra 100.000,00 TL’ye yükseltiği, sözleşme tarihinin ***olduğu, davalının ise sözleşmeye müteselsil kefil olduğu ve kafalet limitinin 10.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Asıl borçluya kredili mevduat, ticari kredi, kredi kartı ve teminat mektubu ürünleri kullandırıldığı, davalının kefaleti kredi kartı, taksitli kredi, teminat mektubu ürünlerinde kefaletinin olmadığı, kredi mevduattan kaynaklı kefaleti bulunduğu görülmüştür.
TBK’nun 586/1 maddesinde; ”Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” Hükmü yer almaktadır. Somut olayda davacı bankaca kat ihtarına rağmen ödeme yapılmadığı anlaşıldığından davacı taraf kefile yönelmesinde herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır.
İİK’nun 68/b maddesi “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir.
Davacı alacaklı banka tarafından davalıya ve diğer borçluya çıkarılan noter ihbarnamesinin gönderildiği tarihte yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.” hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Ancak kefil 6098 sayılı TBK’nun 589/1.md. gereği kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir.
Somut olayda, davalıya ve dava dışı asıl borçluya çıkarılan *** tarihli kat ihtarında borçlulara 3 günlük süre verilmiştir, tebligatın 16.05.2019 tarihinde tebliğ edildiğinden 20.05.2019 tarihinde düşürülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu alacağın dayanağı 2009 tarihli genel kredi sözleşmesidir.
Kullanılan kredili mevduat nedeniyle davalının borcunu hesap edilmesi amacıyla bankacı bilirkişiden rapor alınmış, alınan rapordaki hesaplama sözleşmeye ve kanuna uygun olduğu, %31,80 oranındaki temerrüd faizinin kanuna ve mevzuata uygun olması karşısında bilirkişi raporundan belirlenen rapor uygun kabul edilmiştir. Rapora göre dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 10.000,00 TL asıl alacak, 4.884,83 TL işlemiş faiz, 244,24 TL BSMV alacağı bulunduğu görülmüştür.
Davacı davasını 10.000,00 TL olarak belirtmiş ve ve asıl alacağa ilişkin olduğunu beyan ettiğinden taleple bağlı kalınmıştır.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun *** Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkememizce esas gören alacak verilen miktar banka kayıtlarında ve yapılan sözleşmeler uyarınca bilebilecek durumda iken takibe itiraz etmiş olduğundan hükmedilen miktarın likid bir alacak olduğunun kabulü gerekir. Anılan gerekçelerle icra inkar tazminatı uygundur.
Mahkememizce yukarıda tüm yönleriyle açıklanan gerekçelerle YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-Davanın kabulü ile, davalının Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının iptali ile, kredili mevduat hesabından kaynaklanan alacak için dava tarihi itibariyle, 10.000,00 TL asıl alacak ve bu alacağa dava tarihinden tahsil tarihine kadar %31,80 oranında temerrüt faizin ve faizin %5’i oranında BSMV işletilmek suretiyle takibin devamına,
2-İptaline karar verilen 10.000,00 TL’nin takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 683,10 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 628,70 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,

5-Davacı tarafından peşin yatırılan 54,40 TL peşin harç ve 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 108,80 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, posta, bilirkişi, elektronik tebligat ve müzekkere giderleri olmak üzere toplam 1.075,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda mahkememizce herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-AAÜT’ye göre hesap edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
9-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
10-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra İstinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/06/2023
Katip ***
¸e-imzalı

Hakim ***
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*