Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/980 E. 2023/129 K. 06.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …,
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av. … – ***

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan genel kurul kararının iptali (kooperatif genel kurul kararının iptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı, dava dilekçesinde özetle; … günü saat 17:30’da Tasfiye Halinde bulunan S.S. … Yapı Kooperatifi’nin 2020 yılı olağan genel kurulu toplantısının Mimarsinan Bahçelievler Mahallesi, 2194. Sokak, No:2/A, Melikgazi/ Kayseri adresinde, bakanlık temsilcilerinden …’ın katılımı ile saat: 18:00’da başladığını, fakat diğer bakanlık temsilcisi …’un toplantının başlaması üzerinden yaklaşık 2 saat sonra saat:20:00 gibi toplantı salonuna geldiğini, *** sayılı Yapı Kooperatiflerinin Genel Kurulularında Bakanlık Temsilcisi Görevlendirilmesi İle İlgili 2019/11 Sayılı Genelge’nin 3. bölümü, 12. maddesinin 7, 8, 9. fıkralarında bu konuların düzenlenmiş olup, “başlayan toplantıya 1 saat geç kalan bakanlık temsilcisi toplantıya katılamaz” hükmüne aykırı bir şekilde bakanlık temsilcisi …’un toplantıya katılarak tutanağa imza attığını, ayrıca imzalanan bu tutanak sanki iki temsilci de saaat:18:00 da hazır olarak başlamış ve diğer iddia edilin hususlar gerçekleşmemiş gibi itirazlarına rağmen tutanağın imza edildiğini, toplantının kanuna uygun olarak çağrı yapılmadığı, çağrıların 01/09/2021 günü postaya verildiği, çağrının toplantı gününden en az 30 gün önce ve en çok 2 ay içinde yapılması, toplantı gün ve saati ile yerinin ve gündem maddelerinin bildirilmesi zorunlu olduğunu, çağrı tarihi ile toplantı gününün bu 30 günlük süreye dahil olmadığını, sürelerin hesabında duyuru ve toplantı günleri hesaba katılmadığını, (Anasözleşme madde 28) bakanlık temsilcisini uyarmasına rağmen toplantıya başladığını, ortaklar cetvelinde yer alan … isimli ortağın toplantıda bulunmamasına ve toplantıda temsil edilmesine yönelik vekalet vermemesine karşın kooperatifte daha önce bekçilikte yapmış olan …’nin babası … kooperatif başkanı Hatem Sukut tarafından toplantıya çağırıldığını ve yönetim tarafından düzenlenen temsil vekalet evrakına bilgisizliği yüzünden kendine imza attırılarak yönetime destek olma adına usulsüz vekaletle ve Hatem Sukut’un yönlendirmesiyle oğlunu temsil ettiğini ve toplantı tutanağında da *** tarafından …’in denetim kuruluna bilgisizliği sebebiyle yedek üye olarak yazdırıldığını, burada ortaklar cetveli ve vekaletlerin görevlilerce usulüne uygun kontrol edilmediğini, kanunlara aykırı hareket edildiğini, Kooperatif Kanunu’nun 24. maddesinde “Yönetim Kurulunun gelir gider farklarının dağıtım şekli hakkındaki tekliflerini ihtiva eden yıllık çalışma raporu ile bilanço ve denetçilerin 66 ncı madde hükümleri hakkında ne uygun olarak tanzim edecekleri rapor genel kurulun yıllık toplantısından en az 15 gün öncesinden itibaren bir yıl süre ile Kooperatif merkezinde ve varsa şubelerinde ortakların tetkikine amade tutulur. Talep eden ortaklara bilanço ve gelir gider farkı hesaplarının birer suretinin verilmesi mecburidir. Ortakların bilgi edinmek hakkı, anasözleşme veya kooperatif organlarından birinin kararı ile bertaraf edilemez veya sınırlandırılamaz.” şeklindeki hükme aykırı hareket edildiğini, yine bilançonun Kooperatifler Kanunu’nun öngördüğü açık seçik bir biçimde görüşülme şartına aykırı olarak genel kurulun 5. maddesinin 2. defa görüşülmesinde üyelerin bilgisizliğinden ve yönetimin yanlış yönlendirmesinden kaynaklı olarak ibra edilip kabul edildiğini, toplantı gündeminin ilk 7 maddesinin bakanlık temsilcilerinden …’ın gözetiminde başladığını, yönetim kurulu faaliyet ve denetleme raporları, bilanço ve gelir gider cetvellerinin sunulması maddelerinin görüşüldüğünü, yönetim ve denetim kurulunun ibrasının oy çokluğu ile reddedildiğini, başkaca aday olmadığından yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçiminin yapılamadığını, gündemin 7. maddesinin görüşülmesinden sonra diğer bakanlık temsilcisi …’un toplantıya katıldığını ve daha önce görüşülen gündem maddeleri hakkında iki bakanlık temsilcisinin kooperatifin üyelerini yönlendirici telkinlerde bulunduğunu, genel kurulda oy birliği olmamasına rağmen ilk 7 maddenin her birinin tekrar görüşülüp oylandığını, genel kurul gündemin 9. maddesinde yer alan kesin hesapla ilgili ödeme yapmayanların durumunun görüşülmesi maddesinden üyelere yüklenen ağır borçların zaman olarak da esas olarak da hukuksuz olduğunu, zira kesin hesabın yönetimin her istediğinde değil ferdileşme öncesi ön şart olarak çıkarılabileceğini, zaten tapularında teslim edildiği tasfiye sürecinde olunduğu kesin hesabınsa tapu teslimi sonrasında ve tasfiye halindeyken çıkarıldığı, kötü niyetli olduğu, dolayısıyla ilgili madde ile üyelerden kesin hesap adı altında ek ödeme alınmaya çalışıldığını, oysa Kooperatifler Kanunu’nun 52. maddesindeki “Değişik: 8/6/1981 – 2475-1 md.) Ortakların şahsi sorumluluklarının ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümleri ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4’ünün rızası gereklidir.” hükmüne aykırı olduğu belirtmesine rağmen üyelerin bilgisizliği ve temsilcilerin telkiniyle oylama yapılarak kabul edildiğini, yine bu maddenin devamında yer alan ve gündem maddesi olmayan, gündeme bağlılık ilkesinin genel kurul toplantılarında esas olmasına rağmen buna aykırı olarak gündeme ek madde ekleneceği taktirde nisap miktarı aranarak toplantı öncesi önerge verilmesi gerekirken, üye …’un kendi başına 9. maddeye gelindiğinde, 2019/06 yönetim kurulunun 2018 tarihli genel kurulunun 11. maddesi gerekçeli kararı ve noter ihtarıyla üyelikten çıkarılan 28 eski ortağın 2 yıl önce verilen karara rağmen kararın görüşülmesi ve tekrar ortak yazılması hususu maddesinin gündem dışı ve kanuna aykırı olduğunu belirtmesine rağmen oylama yapılarak her iki maddenin de bakanlık temsilcilerinin yönlendirmesi ve oy çokluğu ile kabul edildiğini, kaldı ki, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesinde “3 aylık süre içinde genel kurula ve mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarma kararları kesinleşir” hükmünün açık olduğunu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na, ana sözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olarak düzenlenen bu genel kurul toplantısına üye ve katip üye sıfatıyla katıldığını ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi gereği genel kurulun gündem maddelerine muhalif şerh düşürdüğünü beyanla, … tarihli Tasfiye Halinde S.S. … Yapı Kooperatifi Olağan genel kurulu toplantısının ve alınan kararların iptaline ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin 1 numaralı başlığı altında bakanlık temsilcilerinden … isimli bakanlık temsilcisinin toplantıya başlanıldığı saatten yaklaşık iki saat sonra ve maddeler görüşülmüşken toplantıya dahil olduğu ve sanki toplantıya başından katılmış gibi toplantı tutanağına imza attığı gibi gerçek dışı ve mesnetsiz iddiaları kabul etmenin mümkün olmadığını, toplantının çağrısının kanuna uygun olarak yapıldığını, kooperatif üyesi oğlunun vekaleti olmadan genel kurulda oy kullandığı iddiaları hakkında …’nin dinlenmesiyle savunmalarının ispatlanacağını, davacının tüm itirazlarına rağmen bakanlık temsilcisinin genel kurul toplantısına geç katıldığı, yönlendirmeler yaptığı, ilk 7 maddenin tekrar görüşülmeye açılıp yeniden oylandığı iddialarına ilişkin tanıklarının olduğunu, sunulan 10/2021 tarihli olağan genel kurul tutanağında da görüleceği üzere davacının katip üye sıfatı ile hiçbir ihrazi kayıt olmaksızın genel kurul toplantı tutanağını imzaladığını, kaldı ki bakanlık temsilcileri toplantılarının usulüne uygun yapılması amacıyla hazır bulunuyorken, bakanlığı temsilen hazır bulunan temsilcilerin usulsüzlük yaptığının kabulünün mümkün olmadığını, aksini iddia eden davacının iddiasını somut deliller ile ispatlaması gerektiğini, kişilerin bilgisizliklerinden faydalanıldığı iddiaları gerçek dışı olup 11’e 2 oy gibi üstünlükle kişiler bilgilendirilerek ibra edildiğini, davacının asılsız, gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan iddialarını kabul etmediklerini, bakanlık temsilcilerinin genel kurulda toplantı ile ilgili kendisine sorulan soruları cevaplamak, toplantının kanun ve sözleşmeye uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetlemekle yükümlü olduğunu, genel kurulda bakanlık temsilcilerinin yönlendirme ve telkinde bulunduğu, ilk 7 maddenin daha öncesinde görüşülmesine rağmen bakanlık temsilcilerinin yönlendirmeleri üzerine toplantı yeniden başlamış gibi yeniden görüşüldüğü iddialarını kabul edilemeyeceğini, ispat külfetinin davacıda olduğunu, bakanlık temsilcilerinin ihrazi kayıt sunmak isteyen bir ortağın talebini geri çevirmesi mümkün olmadığını, aksine davacının böyle bir ihrazi kayıt sunmak istemediğini, müvekkili konut yapı kooperatifi tarafından ortaklara gönderilen ve davacı dahil diğer ortaklara gönderilen kesin maliyet bedellerini gösterir evraktan da anlaşılacağı üzere ortaklardan ek ödeme değil kesin hesaptan kalan borçlar talep edildiğini, ana sözleşmenin 61, 62 ve 63. maddeleri ve Kooperatifler Kanunu gereğince talep edilen bu meblağda ortakların 3/4’ünün rızasının aranmadığını, davacının genel kurulun iptali ve yok hükmünde olduğunun tespiti ve olmadığı takdirde alınan kararların iptali demek suretiyle taleplerinin ne olduğunun net olarak açıklanmadığını, genel kurulun yok hükmünde olduğuna ilişkin talebin hukuki gerekçeleri ile genel kurulda alınan kararların iptaline ilişkin talebin hukuki gerekçelerinin farklı olup, her iki talebin aynı dava dilekçesinde ve aynı gerekçelerle istenmesinin usule aykırı olduğunu, ayrıca bu taleplerin ön koşulu olan ve genel kurulun devamı esnasında divana verilmesi gereken yani alınan kararlara ilişkin, hangi maddelere ve hangi gerekçelerle itiraz edilip muhalefet şerhinin ayrı ayrı her maddeye ilişkin ayrı ayrı ve her madde açısından itirazlarını içerir şekilde olması gerekirken, davacı ve bir kısım üyelerin genel kurul tutanağına toplu olarak vermiş oldukları dilekçelerin, hangi maddelere ve hangi gerekçelerle muhalefet ettiklerini belirtmediklerini ve sadece “muhalefet şerhi demek” suretiyle açık, hangi maddeye itiraz ettiğinin belirtilmediğini ve itiraz gerekçelerini yazılmadığını, bu davada genel kurul kararlarının iptal davası olan ön koşulu olan, genel kurulu yapılırken divan heyetine müracaat etme şartının gerçekleşmediğini, bu nedenle öncelikle davanın reddini talep ettiklerini, yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarılan ortağın, ortaklıktan çıkarıldığına dair karar genel kurulda onaylanmadığı sürece ortaklıktan çıkarmanın hüküm ifade etmeyeceğini, dolayısı ile ortaklıktan çıkartılanın ancak çıkarma kararı genel kurulda onaylanmayan ortakların da kooperatifin alacaklarında hakkı olduğu gibi borçlarından da sorumluluğunun devam ettiğini, tüm bu belirtilenler karşısında hiçbir hukuki dayanağı olmayan mesnetsiz iddialarla dolu dava dilekçesini kabul etmediklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca … tarihli Tasfiye Halinde S.S. … Yapı Kooperatifi olağan genel kurulu toplantı tutanağına, olağan genel kurul çağrı mektubu ve mektuba ait postaya verildi bilgisine, tanık, yemin ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri Valiliği Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı kooperatifin tadilatlarıyla birlikte ana sözleşmesinin ve tüm genel kurul kararlarının, ayrıca tüm genel kurul kararlarının (… tarihli genel kurul toplantısı dahil), … tarihli genel kurul toplantısına ilişkin ilan ve bildirilen gündem maddeleri ile ilgili yazı ve belge örneklerinin, bu genel kuruluna ait hazirun cetveli örneğinin ve genel kurulda vekaleten oy kullananlara ilişkin vekalet örneklerinin gönderilmesi, ayrıca davalı kooperatifin kooperatifin kayıtlı adresinin, … tarihi itibarı ile ve halen ortak sayısının kaç olduğunun bildirilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize 03/11/2021 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davalı kooperatife müzekkere yazılarak; a)***tarihi itibarı ile ve halen ortak sayısının kaç olduğu, davacının kooperatifin ortağı olup olmadığı sorulmuş, b)Kuruluşundan … tarihine kadar kooperatifin mevcut üyelerinin kimler olduğu, üyelikten ayrılanların üyeliklerinin hangi sebeplerle son bulduğu, üyeliği bitmiş üyelere tapu verilip verilmediği sorulmuş ve buna ilişkin bilgilerin tablo halinde verilmesi, c)… tarihli genel kurul toplantısına davet için üyelere tebligat çıkarılıp çıkarılmadığı, gündemin ilan edilip edilmediği sorularak tebligat evraklarının ve ilan örneklerinin, ayrıca … tarihli genel kurul toplantı tutanağının ve eklerinin, … tarihli genel kurul toplantısının hazirun cetveli örneğinin, bu toplantıda okunan yönetim kurulu faaliyet raporu ve denetim kurulu raporunun gönderilmesi, d)Davacının üyelik dosyasının örneğinin gönderilmesi, e)Kuruluşundan bu yana kooperatifin yönetim kurulu başkan ve üyelerinin kimler olduğunun, her birinin göreve başladıkları ve görevlerinin sona erdiği tarihlerin belirtilmek suretiyle tablo halinde bilgilerin tablo halinde verilmesi, ı)Kuruluşundan bu yana kooperatifin yıl sonu itibari ile hazırlanan ayrıntılı mizanların gönderilmesi, i)Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmasının gerekmesi halinde kooperatif defter ve kayıtlarının bilirkişi incelemesine hazır edileceği açık adresin ve bu adreste defter ve kayıtları bilirkişiye sunacak görevlinin adı, soyadı ve telefon numarasının bildirilmesi istenmiştir.
Davacı, dava dilekçesi ekinde delil olarak dayandığı bir kısım belge örneklerini sunmuştur.
Yargılama sırasında taraflarca bildirilen tanıklar usulünce dinlenmişlerdir.
Davacı tanığı … duruşmada “Ben davalı kooperatifin ortaklarındanım. … tarihinde yapılan genel kurul toplantısına ben de katıldım. Toplantıda Hatem Sukut yönetim kuruluna aday oldu. Davacı …, “Hatem Sukut hakkında devam eden ceza davası vardı, bu nedenle aday olması mümkün değildir” diye itiraz etti. Ancak başka aday da çıkmadı. Toplantı başladı, istiklal marşı okundu, saygı duruşunda duruldu. Bilançolar okundu. Gündemin 6. 7. maddesine kadar gelinmişti. Toplantıya 12 kooperatif üyesi katılmıştı. Ben kooperatifin 82 üyesi var niye az kişi var diye düşündüm. Bu 12 kişiden 7 kişi bilançonun faaliyet raporunun oylanmasında ret oyu verdiler. Ben de ret oyu verdim. O zamana kadar genel kurul toplantısında tek bakanlık temsilcisi vardı. Toplantı başladıktan yaklaşık 1 saat kadar yani gündemin 6. ve 7. maddesi oylandıktan sonra bir başka bakanlık temsilcisi daha geldi. Bu gelen bakanlık temsilcisi “eğer oylamazsanız kooperatife kayyım atanır, şimdi bir bekçi varken kooperatife 3 bekçi atanır bunların maaşı olur, kayyımın maaşı da olur, kayyımın maaşı çok olur, bunun maliyetini de sizler çekersiniz” gibi sözlerle üyelerin oylarını etkiledi, görüşlerini değiştirdi. Tekrar baştan oylamaya geçildi. Herkes yeniden oylamaya geçildiği sırada korktuğu için kabul ettiler. Biz reddedenler azınlıkta kaldık. Ben toplantıya katılan üye sayısının 12 olduğunu saydım. Çünkü kabul ve ret çıkan oylardan da bu belli. Toplantıda bana toplantıya katılan bazı üyeler başkan sen ol dediler, ben freni patlamış kamyonun başına geçmem deyip kabul etmedim. Sonradan yapılan oylama sonucu daha önce ret oyu veren bazı üyelerin görüşünü değiştirip kabul oyu vermesi üzerine ben sinirlendim. Toplantı sonucunu beklemeden toplantı salonunu terk ettim. Toplantıda … vardı ama ben onunla ilgili vekalet konusunda bilgi sahibi değilim. Benim bildiklerim bunlardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … duruşmada “Benim oğlum … davalı kooperatifin üyelerinden biridir. Ben de davalı kooperatifte bekçi olarak çalıştım. 4,5 sene çalıştım. Yaklaşık 3 sene önce bu işten ayrıldım. … tarihli genel kurul toplantısına kooperatif başkanı … beni de çağırdı. Bana sen kooperatifte bekçilik yaptın, benim para yediğimi yemediğimi sen bilirsin, gel toplantıda bulun, dedi. Toplantıya tahminen 12 kişi miydi 15 kişi miydi o kadar insan geldi. Fazla kalabalık değildi. Oğlum … Kıbrıs’da olduğu için gelmedi. Oğlum Zafer, genel kurul toplantısına katılmak için bana vekalet vermedi ama evi satmak için bana vekalet vermişti. Zaten bu evi de … kendisi sattı. Benim ara paramı bana verdi, kalan parayı da kendisi aldı. Ben toplantının başından sonuna kadar bulundum. Önce toplantıya 1 memur geldi yani Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nden bir bakanlık temsilcisi geldi. Oylama başladı. 7’ye 5 oylanan maddeler reddedildi. Arkasından 20-25 dakika kadar sonra başka bir memur daha geldi. Oylamaları tekrar yaptırdı. Bu sefer yapılan oylamada daha önce reddedilen maddeler kabul edildi. … kooperatif başkanı seçildi. Ben bu toplantıda oğlum … adına oy kullandım. Vekaletim yoktu ama kooperatif başkanı Hatem Bey çağırdı, ben de oy kullandım. Oğlum bana evin satış vekaletini vermişti o yüzden kooperatif başkanı da toplantıya çağırınca ben de oy kullandım. Ben toplantıya vardığımda kooperatif başkanı … bana bir imza attırmıştı. O attırdığı imza demek ki dosya içinden bana gösterilen 16/09/2021 tarihli … ve …’nin imza ve isimlerinin bulunduğu vekaletname fotokopisi bu belgeye attırmış. Ben oğlumun yani …’nin kooperatife böyle bir vekaleti ne zaman bıraktığını bilmiyorum. Oğlum 2 senedir Kıbrıs’tadır. Benim bildiklerim bunlardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Davalı kooperatifçe yapılmış olan … tarihli genel kurul toplantısının ve genel kurulda alınmış kararların iptali istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesine göre davaya bakmaya mahkememiz yetkili ve görevlidir. Zira davalı kooperatifin işlem merkezi Kayseri’dir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca davanın niteliği itibarı ile dava, mahkememiz heyeti tarafından sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizde evvelce yapılan yargılama sonunda *** Karar sayılı gerekçeli karar ile “…Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede dosya kapsamına göre; … tarihli olan olağan genel kurulu toplantısı için 84 ortağa çağrı yapıldığı, 84 ortaktan 10 ortağın asaleten ve 5 ortağın vekaleten olmak üzere toplantıya toplam 15 ortağın katıldığı görülmektedir. Genel kurul toplantı yeter sayısının ortakların 1/4 oranında toplantıya katılmasıyla ve karar yeter sayısının ise toplantıya katılan ortakların yarısından bir fazlasının oyu ile sağlanabilir olduğu dikkate alındığında, buna göre dava konusu genel kurul tarihi itibarı ile davalı kooperatifin 84 ortağı olduğu tespit edildiğinden toplantı yeter sayısının 21 olduğu, dava konusu genel kurul toplantısına ise asaleten ve vekaleten toplam 15 ortağın katıldığı, bahsi geçen genel kurulda yönetim ve denetim kurulu faaliyet raporu, yönetim ve denetim kurullarının ibrası, yeni yönetim ve denetim kurullarının seçimi ve 2019 yılına ait aidatların tespiti kararların oy çokluğu ile kabul edildiği dikkate alındığında 01/10/2021tarihli genel kurul toplantısında toplantı ve karar yeter sayısının mevcut olmadığı” gerekçesiyle davanın kabulü ile Tasfiye Halinde S.S. … Yapı Kooperatifi’nin … tarihli olağan genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan tüm kararların mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce icra kılınan istinaf incelemesi sonucunda *** Karar sayılı karar ilamı ile “1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 81/4. maddesi ise “Anasözleşme ile özel bir nisap belirlenmemiş ise, tasfiye halinde kooperatiflerin genel kurul toplantılarında nisap aranmaz. Kararlar oyçokluğu ile verilir.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur.” hükmünü içermektedir. Dosyada mevcut anasözleşmenin 87. maddesinin 9. fıkrasında “Gayrimenkul satışının görüşüldüğü toplantılar hariç olmak üzere, tasfiye süresince yapılacak genel kurul toplantılarında toplantı nisabı aranmaz” hükmüne; yine anasözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrasında “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuların görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması şarttır. İlk ve müteakip toplantılarda aynı nisap aranır.” hükmüne; 2. fıkrada ise “Genel kurulda kararlar, ortakların en az 1/4 ünün hazır olması şartıyla oylama sırasında mevcudun yarıdan fazlasının oyu ile alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, BK’nın 19 ve 20. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/5104 Esas 2017/2157 Karar) Davalı kooperatifin tasfiye halinde bulunması nedeniyle Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşme hükümleri uyarınca taşınmaz satışının görüşüleceği toplantılar haricinde toplantı nisabı aranmayacağı anlaşılmaktadır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/6150 Esas 2019/1622 Karar)
Somut olaya gelindiğinde davalı kooperatifin ortaklar listesinde kayıtlı 84 ortağı bulunduğu, dava konusu genel kurul toplantısının başında 10 ortağın asaleten, 5 ortağın vekaleten olmak üzere toplam 15 ortağın hazır bulunduğu, kooperatifin tasfiye halinde bulunması nedeniyle Kooperatifler Kanunu’nun 81/4. ve anasözleşmenin 87/9. maddeleri uyarınca taşınmaz satışının görüşüleceği toplantılar haricinde toplantı nisabı aranmadığından, toplantı nisabı yönünden alınan kararlarda hukuka aykırı bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla davalının istinaf talebinin kabulü ile davacının iptal talebine ilişkin şartların mevcut olup olmadığının araştırılarak bu yöndeki iddialarına ilişkin deliller toplanarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmesi gerekmiştir.” nedenleri ile mahkememizin *** Karar sayılı gerekçeli kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İade edilen dava dosyası mahkememizin *** Esas sırasına kaydedilmiş ve yeniden yargılama yapılmıştır.
Davalı kooperatif yönetim kuruluna seçilen …’un adli sicil kaydının celbi için adli sicil müdürlüğüne ve Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılmıştır.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı ilamı ve dosya kapsamına göre HMK’nun 266. maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 267. ve 268. maddesi gereğince dava dosyasının re’sen seçilecek bir muhasebeci-mali müşavir ve bir nitelikli hesap bilirkişisinden oluşturulan bilirkişi kuruluna tevdine, bilirkişilere davalı kooperatifin HMK’nun 268. maddesi gereği tarafların defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapması, raporuna esas alacak olup da dosya içinde bulunmayan kayıt ve belgeler olursa birer suretinin raporuna eklemesi için yetki verilmesine, HMK’nun 273. maddesi gereğince toplanan deliller davacıların iddiaları, davalı tarafın savunmaları, davalı kooperatifin defter ve kayıtları, dinlenen tanık anlatımları, mahkememizce celbedilen ve taraflarca sunulan tüm deliller, beyan ve belgeler incelenmek sureti ile dava konusu edilen … tarihli genel kurul toplantısının gündem maddeleri yönünden gerek şekli bakımdan toplantı ve karar sayısı yönünden gerekse içerik bakımından ana sözleşmeye, afaki iyi niyet kurallarına, kanuna ve dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı yönlerinden hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişilere yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Nitelikli Hesap uzmanı bilirkişi *** ile Mali Müşavir/Muhasebeci Prof. Dr. ***’dan oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen ***tarihli raporda özetle; “1) Davalı kooperatifçe … tarihinde saat:17:30 itibariyle genel kurul toplantısı yapılmasına karar verilmiş olduğu, bu toplantı ilanının *** tarihinde postaya verilmiş olduğu, bu nedenle toplantıdan 30 gün önce ilan verilmesi şartını taşımadığı ve çağrının usulsüz olduğu ancak bu usulsüz olduğu ancak bu usulsüzlüğün tek başına anılan genel kurulda alınan kararların geçersiz veya yoklukla malul olduğu sonucunu doğurmayacağı, kooperatif ortağı … adına vekaleten babası … tarafından oy verilmesi hadisesinde babası olması nedeni ile Kooperatif Ana Sözleşmesi’nin 24/3. maddesi gereğince kooperatif ortaklığı şartının aranmayacağı, bunun yanı sıra yazılı izin şartının da *** tarihli yazılı izin evrakı ile sağlanmış olduğu, genel kurul toplantı gündeminde 9. maddede yer alan hususların sonradan eklendiği davacı tarafından iddia edilmişse de *** tarihli gündem maddelerini içerir evrak incelendiğinde toplantıda oylanan 9. maddede “kesin hesapla ilgili ödeme yapmayanların durumunun – görüşülmesi” maddesi ile düzenlendiği görülmektedir. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı karar gereği, kooperatifin tasfiye halinde bulunması nedeniyle Kooperatifler Kanunu’nun 81/4. ve yine Ana Sözleşme’nin 87/9. maddesi gereğince taşınmaz satışının görüşüleceği toplantılar haricinde toplantı nisabı aranmadığından, toplantı nisabı yönünden alınan kararlarda hukuka aykırı bir durum bulunmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle değerlendirme yapılmamıştır. Bakanlık komiserlerinden …’un toplantıya 1 saat sonra katılmış olduğu iddiasına ilişkin olarak genel kurul toplantı tutanağında herhangi bir bilgi yer almadığı gibi saat kaç itibariyle katılmış olduğu, oylamanın hangi aşamasında toplantıya dahil olduğu hususlarında bir bilgi yer almamaktadır, bu hususta dosya içerisinde tanık anlatımları bulunmaktadır, tanık anlatımları hususunda ise takdir yetkisi mahkemeye aittir.” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davacının davalı kooperatifin ortağı olduğu ve uyuşmazlığa konu … tarihli genel kurul toplantısında davacının “katip-üye” sıfatı ile yer aldığı tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık; … tarihli genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararlarının iptal sebeplerinin mevcut olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar görülmektedir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin ret oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir. Emredici nitelikte olan bu yasal düzenlemenin, davalı kooperatif anasözleşmesinin 36. maddesinde de de aynen tekrarlandığı görülmektedir.
Dava açma koşulu olarak aranan muhalefetin, oylama öncesinde gündem ve görüşmelere yönelik düşünce açıklamak ve eleştiriyi getirmek suretiyle değil, oylama sonrasında ve oylama sonucuna yönelik olarak yapılması gereklidir. Ret oyu kullanılmasına rağmen, üyenin muhalefet şerhini oylama sonrasında yazdırmaması halinde, HMK’nun 114/2. madde hükmü yollaması ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. ve anasözleşmenin 36. madde hükmünde aranan dava şartlarının gerçekleşmediği gözetilerek, HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği de tartışmasızdır (Yargıtay 23. H.D. *** Karar).
Yine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin *** sayılı kararında da da belirtildiği üzere; oylama öncesi yapılan görüşme sırasında sonradan alınacak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımamaktadır. Muhalefetin, görüşülen öneriye değil, alınan karara karşı yapılması gerekmektedir. Diğer anlatımla, dava açma koşulu olarak aranan muhalefetin, oylama öncesinde gündem ve görüşmelere yönelik düşünce açıklamak ve eleştiri getirmek suretiyle değil, oylama sonrasında ve oylama sonucuna yönelik olarak yapılması gerekmektedir.
Kooperatiflerde genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapılması veya yapılmaması halinin müeyyidesinin bu toplantıda alınan kararların yokluğu mu, yoksa iptal edilebilirliği mi olduğu hususu Türk ve yabancı doktrinde tartışmalı olup, çoğunluk düşüncesi, hukuki işlemlere güvenlik getirme amacı da dikkate alınarak bu nevi sakatlıkların müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğu yönündedir.
Yargıtay 11. ve 23. Hukuk Daireleri’nin yerleşik uygulamasına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. ve anasözleşmenin 28. maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasanın 53. maddesinde, çağrıda usulsüzlük halinin genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun çağrıda usulsüzlük halinde bunun müeyyidesini yokluk olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır.
Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden tarafın, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır.
Öte yandan, genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmaması ve gelmemeleri halinde, toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa bu durum, kararın yok sayılmasını gerektirir. “Yokluk”, hukuki işlemin kurucu unsurlarında eksiklik bulunması halinde söz konusu olabilecek bir haldir. Kurucu unsurları ihtiva etmeyen bir sözleşme kurulmamış, meydana gelmemiş sayılır (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 1998, İstanbul, sf 307). Kanuni nisapla toplanmayan ya da karar alınmayan bir genel kurul toplantısı için bu husus değerlendirilebilir. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi, açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıda bir fazlasına itibar olunur” hükmünü; ana sözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası, “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortaklardan genel kurula katılma hakkına sahip olanların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması gerekir. İlk toplantıda nisap temin edilmediği takdirde ikinci toplantıda nisap aranmaz.” hükmünü; 2. fıkrada ise “Genel kurulda kararlar, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile alınır.” hükmünü içermektedir.
Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, TBK’nun 26 ve 27. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır. Yok hükmünde olan kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. Sonradan icazetle dahi geçerli hale gelmezler. Emredici nitelikteki bu kurallara aykırılık halinde alınan kararlar yok hükmündedir ve süre şartına bağlı olmaksızın her zaman geçersizliği ileri sürülebileceği gibi mahkemece de bu husus re’sen dikkate alınır (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin *** sayılı kararları).
Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki, genel kurul kararlarını sakatlayan hukuka aykırılıklar bakımından Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları gereğince kararlar yoklukla malul, mutlak butlanla malul ve iptal edilebilir kararlar olarak üçe ayrılmaktadır. Emredici kurallara aykırı kararlar bakımından kararın şekil ve kurucu unsurları bakımından emredici kurallara aykırılık halinde (örneğin, toplantı ve karar yeter sayılarının bulunmaması) yokluk yaptırımı ile karşı karşıya kalacağı, maddi-öze ilişkin kanunun emredici kurallarına aykırılık halinde ise (örneğin, kararın ahlaka ve adaba aykırı olması, konusunun imkansız olması, kesin hükme ve kanunun emredici madde hukuk kurallarına aykırı olması) alınan kararların mutlak butlanla malul olacağı, kişisel hakları ilgilendiren ana sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı kararların ise iptal edilebilir kararlar olduğu kabul edilmektedir.
Yokluk halinde, hukuki işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeniyle şeklen dahi olsa mevcudiyet (varlık) kazanamamaktadır. Hukuken yok olan bir işleme hiçbir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün değildir. İptali kabil kararlar ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlal edildiği kararlardır. İptali gereken kararlar, baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğururlar.
Bu kapsamda kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak toplantı yeter sayısı oluşmadan alınan kararların yok hükmünde olduğu bu kararlar bakımından taraflarca açıkça ileri sürülmemiş olsa dahi kararların yok hükmünde olduğunun hakim tarafından re’sen nazara alınacağı bu kararlar bakımından dava açan kooperatif üyesinin genel kurula katılmış olması, karşı oy kullanması ve karara karşı muhalefet şerhinin tutanağa yazdırılmasına ilişkin koşulların aranmayacağı, yok hükmünde olan kararların baştan itibaren hukuk aleminde varlık kazanmayacağı kabul edilmektedir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı, yine *** Esas ve *** Karar sayılı ilamlarında aynı husus vurgulanmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 81/4. maddesi ise “Anasözleşme ile özel bir nisap belirlenmemiş ise, tasfiye halinde kooperatiflerin genel kurul toplantılarında nisap aranmaz. Kararlar oyçokluğu ile verilir.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur.” hükmünü içermektedir. Dosyada mevcut anasözleşmenin 87. maddesinin 9. fıkrasında “Gayrimenkul satışının görüşüldüğü toplantılar hariç olmak üzere, tasfiye süresince yapılacak genel kurul toplantılarında toplantı nisabı aranmaz” hükmüne; yine anasözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrasında “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuların görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması şarttır. İlk ve müteakip toplantılarda aynı nisap aranır.” hükmüne; 2. fıkrada ise “Genel kurulda kararlar, ortakların en az 1/4 ünün hazır olması şartıyla oylama sırasında mevcudun yarıdan fazlasının oyu ile alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, TBK’nun 19 ve 20. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı emsal kararı) Davalı kooperatifin tasfiye halinde bulunması nedeniyle Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşme hükümleri uyarınca taşınmaz satışının görüşüleceği toplantılar haricinde toplantı nisabı aranmayacağı anlaşılmaktadır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı emsal kararı)
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede dosya kapsamına göre; davalı kooperatifin ortaklar listesinde kayıtlı 84 ortağı bulunduğu, dava konusu genel kurul toplantısının başında 10 ortağın asaleten, 5 ortağın vekaleten olmak üzere toplam 15 ortağın hazır bulunduğu, kooperatifin tasfiye halinde bulunması nedeniyle Kooperatifler Kanunu’nun 81/4. ve anasözleşmenin 87/9. maddeleri uyarınca taşınmaz satışının görüşüleceği toplantılar haricinde toplantı nisabı aranmadığından, toplantı nisabı yönünden alınan kararlarda hukuka aykırı bir durumun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı, dava dilekçesinde bakanlık temsilcilerinden …’un genel kurul toplantısına 1 saat gecikmiş olduğunu, ancak toplantıya saatinde katılmış gibi tutanak düzenlendiğini ileri sürmüştür. Davalının savunmalarında bu iddianın kabul edilmediği görülmektedir. Dinlenen tanıklardan …, ikinci bakanlık temsilcisinin genel kurul toplantısı başladıktan yaklaşık bir saat sonra geldiğini beyan ederken, diğer tanık … ise ikinci bakanlık temsilcisinin genel kurul toplantısı başladıktan 20-25 dakika sonra geldiğini ifade etmiştir. Genel kurul tutanağında her iki bakanlık temsilcisinin katılımının olduğu, bu şekilde genel kurulda oylama yapıldığı, oylamanın tekrar edildiğine ilişkin bir ifade yazmamaktadır. Tutanakta davacının iddialarını destekler bir kayıt bulunmamaktadır. Tanık anlatımlarında da ikinci bakanlık temsilcisinin toplantıya ne kadar süre geç geldiği konusunda ittifak yoktur. Yine tanık anlatımlarında oylaması tekrarlandığı bildirilen gündem maddelerinin hangisi olduğu konusunda da ittifak yoktur. Çelişkili tanık beyanları dışında davacının bu iddiasını destekler yasal delil bulunmadığından mahkememizce buna yönelik iptal sebebine itibar edilmemiştir.
Hazirun cetveli incelendiğinde dava dışı kooperatif üyesi …’nin isminin karşısında “vekalet” ifadesi ile imza olduğu görülmektedir. Tanık olarak dinlenen … duruşmada oğlu olan …’ye vekaleten oy kullandığını bildirmiştir. …’nin vekaleten oy kullanmasında hukuka aykırı bir durum yoktur. Mahkememizce davacının buna yönelik iptal sebebine itibar edilmemiştir.
Davacı, dava dilekçesinde toplantıya çağrının usulüne uygun olmadığını iddia etmiştir. Çağrıda usulsüzlük tek başına genel kurulda alınan kararların geçersiz ya da yoklukla batıl olduğunu göstermez. Çağrıdaki usulsüzlük sadece bu nedenle genel kurul toplantısına katılamayan üyeye iptal davası açma hakkı verir. Dosya kapsamında çağrıdaki usulsüzlüğün genel kurulda alınan kararların sonucunu etkileceyeğini gösterir bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkememizce davacının buna yönelik iptal sebebine itibar edilmemiştir.
Davacı, dava dilekçesinde kooperatif yönetim kuruluna seçilen …’un resmi belgede sahtecilik suçundan ceza aldığını, yeniden yönetim kuruluna seçilemeceğini ileri sürmüştür. Mahkememizce Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin *** Karar sayılı kesinleşme şerhli gerekçeli karar örneği celp olunmuştur. İncelenmesinde … hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan davada TCK’nun 158/1-d maddesi uyarınca cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmüştür. Anayasa Mahkemesi’nin *** tarihli emsal kararında “HAGB, erteleme ve kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar gibi hükmün ve cezanın bireyselleştirilmesi kurumlarından biridir. Hâkim, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurmakla beraber hükmü açıklamamakta ve sanığı belirli bir süre denetim altında tutmaktadır. Sanık, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemediği ve mahkemece öngörülen denetimli serbestlik tedbirine uygun davrandığı takdirde açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet hükmü ortadan kaldırılmaktadır. Hüküm, açıklanması hâlinde kanun yolu denetimine tabi olacağından mahkemenin sanığın suçlu olduğuna dair söz konusu kanaatinin kanun yolu mercilerinde bozulması ve buna bağlı olarak kişinin isnat edilen suçtan beraat etmesinin de mümkün olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle denetim sürecinde kişinin suçluluğunun sabit olmadığı, dolayısıyla suçlu sayılamayacağı, masum olduğu açıktır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarında HAGB kurumunun niteliği değerlendirilmiş, HAGB kararı ile kurulan hükmün belirli bir süre sanık hakkında hüküm ifade etmediği ve herhangi bir sonuç doğurmadığı belirtilmiştir. Yine sanığın bulunduğu hâl üzere bırakıldığı, aynen yargılanan kimsenin durumunda kaldığı ve yapılan yargılamanın geçici bir süre askıda kaldığı vurgulanmıştır. Yargılanan kimsenin askı süresi boyunca sanık sıfatı devam etmekte ise de hiçbir şekilde bu kimsenin hükümlü sayılamayacağı değerlendirmesinde bulunulmuştur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun *** sayılı; *** sayılı; *** sayılı kararları). HAGB, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı mahkûmiyeti bulunmayan kişilerin toplumda suçlu olarak damgalanmaması ve yararlı bir birey olarak tekrar topluma kazandırılması amacıyla belli koşullara bağlı olarak tanınan bir imkândır (AYM, E.***, 17/6/2015). Anayasa Mahkemesinin birçok kararında (örneğin bkz. Ali Gürsoy, B. No: 2012/833, 26/3/2013); HAGB’nin -sanığa yüklenen suça ilişkin yargılama sonunda cezaya hükmedilmesi hâlinde- hükmün açıklanmasının belirli koşulların gerçekleşmesine bağlı olarak ertelenmesi anlamına geldiği belirtilmiştir. 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesine göre, yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası ise HAGB kararı verilebileceği, anılan maddenin (5) numaralı fıkrasında HAGB’nin kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade ettiği, öte yandan aynı Kanun’un 223. maddesinin (1) numaralı fıkrasında belirtilen hüküm niteliğindeki kararlar arasında HAGB kararının sayılmadığı vurgulanmıştır. HAGB’nin uyuşmazlığın esasını karara bağlamadığı, yargılamayı hükümle sonuçlandıran bir karar niteliğinde olmadığı ve bu kapsamda nihai bir sonuç da doğurmadığı değerlendirilmiştir. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi HAGB kararının suçluluğu tespit eden bir karar olarak kabul edilmesinin başta masumiyet karinesi olmak üzere temel hakları ihlal edebileceğine dikkat çekmiştir (Ümmügülsüm Salgar [GK], B. No: 2016/12847, 21/10/2021, § 85). Diğer taraftan idari uyuşmazlığın çözümüne esas teşkil etmesi bakımından salt kişinin yargılanmış olmasından ve HAGB’ye dair karardan söz edilmesi masumiyet karinesinin ihlal edildiğinden bahsedebilmek için yeterli değildir. …” denilmekle HAGB’nin sanığa yüklenen suça ilişkin yargılama sonunda cezaya hükmedilmesi hâlinde hükmün açıklanmasının belirli koşulların gerçekleşmesine bağlı olarak ertelenmesi anlamına geldiği, HAGB’nin uyuşmazlığın esasını karara bağlamadığı, yargılamayı hükümle sonuçlandıran bir karar niteliğinde olmadığı ve bu kapsamda nihai bir sonuç da doğurmadığı vurgulanmıştır. Buna göre hakkında ceza mahkemesi tarafından verilen HAGB kararının Kooperatifler Kanunu’nun 56. maddesi ve ana sözleşmenin 43/4 maddesi anlamında bir mahkumiyet kararı olmadığından dolayı …’un yönetim kurulu üyeliğine seçilmesine engel olmadığı değerlendirilmiştir.
Burada son olarak dava konusu genel kurulun 9. numaralı kararına yönelik iptal isteminin irdelenmesi uygun bulunmuştur.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 46. maddesinde gündemde olmayan bir maddenin ne şekilde gündeme ilave edileceği düzenlenmiş olup, maddenin 2. fıkrasında 4 kişiden az olmamak üzere 1/10 oranındaki ortak tarafından toplantıdan 20 gün önce yazılı olarak bildirilecek hususların gündeme ilavesinin zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Maddenin 3 fıkrasında ise, gündemde olmayan hususlar görüşülemeyeceği, ancak, kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/10’unun gündem maddelerinin görüşülmesine geçilmeden önce yazılı teklifte bulunmaları halinde, hesap tetkik komisyonunun seçilmesi, bilanço incelemesinin ve ibranın geriye bırakılması, çıkan veya çıkarılan ortaklar hakkında karar alınması, genel kurulun yeni bir toplantıya çağrılması ve kanun, anasözleşme ve iyiniyet esasları ile genel kurul kararlarına aykırı olduğu ileri sürülen yönetim kurulu kararlarının iptali, yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin azli ve yerlerine yenilerinin seçilmesi ile ilgili hususlar, genel kurula katılanların yarıdan bir fazlasının kabulü ile gündeme alınabileceği belirlenmiştir. Somut olayda, ilan edilen gündemin “kesin hesapla ilgili ödeme yapmayanların durumunun görüşülmesi” başlıklı 9. maddesinin görüşülmesi sırasında “… Ortaklardan *** söz alarak 2019 yılında yapılan geçici maliyet hesabı neticesinde *** karar no’lu yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarıldığı belirtilen toplam 28 kişi hakkında alınan kararın düzeltilerek bu 28 kişinin ortaklığının devam ettiğinin bu sebeple sehven alınan*** karar no’lu kararın iptaline ilişkin yönerge genel kurula sunuldu. Yapılan oylama sonucu 2 ret oya karşılık oy çokluğu ile kabul edildi.” şeklindeki karar hakkında herhangi bir gündem maddesi bulunmamaktadır. Diğer yandan gündeme eklenen bu husus 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 46/3. maddesinde sayılanlardan olmadığı gibi, gündem maddelerinin görüşülmesi başlamadan önce de yeterli sayıda üyenin teklifi ile de gündeme alınmadığından, aksine gündem maddelerinin görüşülmesi başlandıktan sonra *** isimli tek bir üyenin teklifi ile gündemde olmayan konunun görüşülerek karara bağlanması doğru görülmemiştir. Bu açıkça Kooperatifler Kanunu’nun 46/3. maddesi hükmüne aykırıdır. Gündemin 11 maddesinde “… … söz alarak ***’un resmi belgede sahtecilik suçu bulunduğunu bildiğini belirterek bu sebeple kanunen başkan olamayacağını söyledi. Ayrıca işbu toplantıda alınan tüm kararlara muhalif olduğunu, muhalif şerhinin bulunduğunu tutanağa da bu şekilde derç edilmesini istedi. …” şeklindeki ifadeden davacının genel kurulda alınan tüm kararlara karşı muhalefet şerhinin olduğu görülmüştür. Dolayısıyla davacının davalı Tasfiye Halinde S.S. … Yapı Kooperatifi’nin … tarihli olağan genel kurul toplantısının 9. Maddesinde ortaklardan …’un teklifi ile gündemde olmayan yönetim kurulunun *** sayılı kararı ile 28 kişinin ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin yönetim kurulu kararının iptaline yönelik olarak verilen kararın iptaline karar vermek gerekmiştir.
Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulü ile davalı Tasfiye Halinde S.S. … Yapı Kooperatifi’nin … tarihli olağan genel kurul toplantısının 9. maddesinde ortaklardan …’un teklifi ile gündemde olmayan yönetim kurulunun *** sayılı kararı ile 28 kişinin ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin yönetim kurulu kararının iptaline yönelik olarak verilen kararın iptaline, sübut bulmadığından dolayı davacının fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalı Tasfiye Halinde S.S. … Yapı Kooperatifi’nin … tarihli olağan genel kurul toplantısının 9. maddesinde ortaklardan …’un teklifi ile gündemde olmayan yönetim kurulunun *** tarihli ve 2019/06 sayılı kararı ile 28 kişinin ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin yönetim kurulu kararının iptaline yönelik olarak verilen kararın İPTALİNE,
2-Davacının fazlaya ilişkin istemlerinin REDDİNE,

3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60-TL ilam harcının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,

4-Davacı tarafça yatırılan 59,30-TL başvurma harcı 59,30-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça davanın kabul edilen kısmı yönünden yapılan bozma öncesinde 240,00-TL tebligat gideri, 60,50-TL posta gideri ve 0,60-TL Kep gideri olmak üzere toplam 301,10-TL yargılama gideri ile, bozma sonrasında alınan e-tebligat gideri 18,00-TL, tebligat gideri 84,00-TL, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere genel toplamda 1.903,10-TL’ nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davanın reddedilen kısmı yönünden davacı tarafından ayrıca yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
8-Davacının eldeki davada kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden dolayı davanın kabul edilen kısmı yönünden davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın reddedilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacının yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/03/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
E-imzalıdır E-imzalıdır E-imzalıdır E-imzalıdır