Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***
BAŞKAN : ***
ÜYE : ***
ÜYE : ***
KATİP : ***
DAVACI : ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 1- ***
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVALI : 2-***
VEKİLİ : Av.
DAVA : Yargılanmanın Yenilenmesi
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***
Mahkememizde görülmekte olan yargılanmanın yenilenmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; mahkememizin … Karar sayılı ilamı ile davalı bankalar yönünden davanın reddine karar verildiğini, müvekkili şirketin Denizli İli’nde tekstil imalatı ve ticareti yaptığını, bir kısım iplik ihtiyacını iplik ithali ile dava dışı … A.Ş. serbest bölge şirketinden karşılamak istediğini, iki şirketin iplik alım satımı ve teslimi konusunda anlaşma sağladığını ve buna dair satıcı … A.Ş. tarafından proforma faturalar düzenlediklerini, iplik bedeli için davacı şirketin kabul veren muhatap olduğu, satıcı şirketin de keşideci ve lehdar olduğu dava konusu poliçeleri düzenlediğini, satıcı şirketin iplikleri göndermediğini, bu nedenle menfi tespit davası açıldığını, yargılamanın iadesi istenen bozma öncesi eski esası Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Karar sayılı dosyası ile poliçenin bedelsiz olduğu, iplik satan Mimotaş Şirketine borçlu olmadığının tespitine, aval veren banka tarafından haricen davalı bankalara ödemesi yapıldığı için de davalı şirketten istirdatına karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini ancak henüz istirdatın yapılmadığını, davalı bankaların poliçeleri temlik cirosu ve teslim yolu ile devraldığını,*** Şirketine karşı ileri sürülebilecek bedelsizlik definin temlik alan bankalara da ileri sürülebileceğini belirtip Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** Karar sayılı davanın yargılamasının yenilenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılara usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmiş, davalı taraf davaya herhangi bir cevap vermemiştir. Davalı tarafın HMK’nun 128/1. maddesi gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı tespit edilmiştir.
Davalı *** A.Ş. vekili duruşmaya katılarak davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafından Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** Karar sayılı dava dosyasına, davalı bankaların alacağı temlik aldığına ilişkin belge ve kayıtlara, Denizli 6. Noterliği’nin *** tarihli ve *** yevmiye sayılı ihtarına, Denizli 6. Noterliği’nin *** yevmiye sayılı ihtarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davalılar tarafından yasal süresi içinde delil bildirmemiştir.
Mahkememizin *** Karar sayılı dava dosyasının Uyap kayıtları incelenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir.
Dava değeri dikkate alınarak 6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca yargılama mahkememiz heyeti tarafından yazılı yargılama usulüne göre yürütülmüştür.
Mahkememizde evvelce yapılan yargılama sonunda davacı tarafça masraf yatırılmadığından davalıya tebligat yapılamadığı, *** tarihli duruşmaya taraflar gelmediğinden dolayı HMK’nun 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilerek, *** Karar sayılı gerekçeli karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar karar verilmiştir. Mahkememizin bu kararı davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nce icra edilen istinaf incelemesi sonunda, *** Karar sayılı karar ilamı ile “Mahkemece HMK’nun 150/1. maddesi gereği dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verebilmek için tarafların öncelikle usulüne uygun duruşmaya davet edilmesi gereklidir. Davacı taraf usulüne uygun bir şekilde duruşmaya davet edilmemiştir. Mahkemece masraf yatırılmadığından davetiye çıkarılamadığı gerekçesi belirtilmişse de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114. maddesinin (g) bendinde, gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış olup aynı Kanun’un 115. maddesinin 1. fıkrasında, mahkemenin bu koşulun mevcut olup olmadığını kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında ise, bu şartın noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür.
7251 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle değişik HMK’nun “Harç ve gider avansının ödenmesi” başlıklı 120. maddesinde;
“(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
(2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.
(3) Taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen delil avansına ilişkin 324 üncü madde hükümleri saklıdır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
03/04/2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde:
“(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder.
(2) Adli yardım talebiyle açılan dava ve işlerde adli yardım konusunda bir karar verilinceye kadar harç, gider ve delil avansı alınmaz. Kanunlardaki özel hükümler saklıdır.
(3) Gider avansının yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. Dava şartı olan gider avansının yatırılmaması veya tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğundan reddedilir.”
Öyle ise mahkemece yukarıdaki düzenlemeler gözetilerek öncelikle davacı tarafa gider avansını yatırması için kesin süre verilmesi, avansın yatırılması halinde taraflara usulüne uygun davetiye çıkarılması, gider avansının süresinde yatırılmaması halinde ise davanın HMK’nun 114/g ve 115/1. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir.” nedenleriyle mahkememizin *** Karar sayılı gerekçeli kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı karar ilamı davalı Şekerbank A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce icra edilen temyiz incelemesi sonunda, *** Karar sayılı ilamı ile “HMK’nun 362/1-g maddesinde; HMK’nun 353. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı düzenlenmiştir. Bu nedenle bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesinin kararına karşı yapılan istinaf başvurusu hakkında verdiği kararın temyizi mümkün olmadığından temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.” nedeniyle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı temyiz yoluna başvurulamayacağından dolayı temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
İade edilen dava dosyası mahkememizin *** Esas sırasına kaydedilmiştir.
Yeniden yapılan yargılama sırasında dava dosyanın incelenmesinde, dava açılırken *** tarihinde aynı tarihli makbuz ile 29,20-TL peşin harç alındığı, dava değerinin 564.331,12-USD olduğu görülmekle dava değeri olan 564.331,12-USD’nın dava tarihi itibari ile T.C. Merkez Bankası efektif satış kuruna göre 1 USD = 2,9895-TL’ndan hesaplanan 1.687.067,88-TL X %068,31 = 28.810,90-TL peşin dava harcından daha önce yatırılan 29,20-TL’nın mahsubu ile bakiye 28.781,70-TL peşin dava harcını yatırmak üzere Harçlar Kanunu’nun 30. ve 32. maddesi uyarınca davacı tarafa gelecek celseye kadar kesin süre verilmiş, kesin süreye uyulmadığı takdirde ilgili harcın yatırılması sureti ile yasal süresi içinde yenileninceye kadar HMK’nun 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği davacı vekiline usulünce ihtar edilmiştir. Davacı vekili tarafından 28/04/2023 tarihinde 28.810,90-TL tamamlama harcı yatırılmıştır.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı karar ilamı ve dosya kapsamına göre davacı tarafça daha önce yatırılan 200,00-TL avansın tebligat ve istinaf aşamasında tüketildiği, davacı tarafça gider avansı yatırılmadığı anlaşılmakla HMK’nun 114/1-g bendine göre davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olmasının dava şartlarından olduğundan, yürürlükteki HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 4/1. maddesindeki “Davacı, taraf sayısının 5 katı tutarında tebligat ücreti ile diğer iş ve işlemler için 150,00-TL toplamı gider avansı olarak öder” hükmüne göre taraf sayısının eldeki dosyada 3 olduğundan 58,00 x 15 = 870,00 TL tebligat gideri ve diğer iş ve işlemler için tarifede ön görülen 150,00 TL olmak üzere toplam 1.020,00-TL gider avansını yatırması için davacı tarafa HMK’nun 114/1-g, 115/2 ve 120.maddesi ile HMK yönetmeliğinin 45. maddesi uyarınca kesin süre verilmiş, kesin süreye uyulmadığı takdirde dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verileceği davacı vekiline usulünce ihtar edilmiştir. Davacı vekili tarafından *** tarihinde 1.020,00-TL gider avansı yatırılmıştır.
Mahkememizin … Karar sayılı ve *** karar sayılı dosyaların uyap sisteminden bu dosyamıza eklenmiş ve yargılama sırasında incelenmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık konuları, mahkememizin *** Karar sayılı dava dosyasında yargılamanın yenilenmesi koşullarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce yargılamanın yenilenmesi kavramının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
Kesin hükme bağlanmış olan bir davaya bakılamayacağına ilişkin kuralın en önemli istisnası yargılamanın yenilenmesi yoludur.
Yargılamanın yenilenmesi, bazı ağır yargılama hatalarından ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün sona ermesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur (Baki, Kuru: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt V, s. 5165).
Belirtmek gerekir ki, karar kesinleşmiş olsa dahi bazı yargısal hatalar çok ağır olabilir, toplum vicdanını derin bir şekilde zedeleyebilir ve hukuk düzenine duyulan güveni ortadan kaldırabilir. Bu ağır ve kabulü zor hataların karar kesinleştikten sonra anlaşılması hâlinde dahi, kararı ayakta tutmaya çalışmak, kesinleşmenin amaçladığı hukukî güvenliği zedeleyecek, hukuk barışını bozacak, adalet hissine dokunacaktır. Yargılama sırasında meydana gelen hatalar ve eksiklikler çok ağır ise bu tür kararlara karşı olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın iadesi (veya yargılamanın yenilenmesi ya da iade-i muhakeme) yolu kabul edilmiştir (Muhammet, Özekes: Pekcanıtez Usûl Medeni Usûl Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2323, 2324).
Yargılamanın iadesi sebepleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 375. maddesinde (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun m. 445) sınırlı olarak sayılmıştır. Bunun dışındaki bir sebepten dolayı, yargılamanın iadesi yoluna gidilemez. Bir başka anlatımla, maddede sayılan yargılamanın iadesi sebepleri kıyas yolu ile genişletilemez (Kuru, s. 5171).
Yargılamanın iadesi, 6100 sayılı HMK’nun 374. maddesinde de belirtildiği üzere kesin olarak verilen veya kesinleşmiş hükümlere karşı istenilebilir. Dolayısıyla, bir karar henüz kesinleşmemiş ise 6100 sayılı HMK’nun 375. maddesinde sayılan sebeplerden biri mevcut olsa bile, hüküm kesinleşmeden önce yargılamanın iadesi yoluna gidilemeyecektir.
6100 sayılı HMK’nun 375. maddesinde yargılamanın iadesi sebepleri; “(1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hakimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmi makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması (Eklenmiş ibare RGT: 31/07/2018 RG No: 30495 Kanun No: 7145/19) veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.
(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hallerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.” şeklinde belirtilmiş, 376. maddede ise taraflar dışında üçüncü kişilerin hükmün iptalini istemesi durumu düzenlenmiştir.
Yargılamanın iadesi talebine konu dava dosyası mahkememizin *** Karar karar sayılı davasıdır. Bu dava dosyasının incelenmesinde; davacı vekilinin, müvekkilinin davalılardan … A.Ş. ile pamuk ipliği alımı konusunda anlaşma yaptıklarını, müvekkilinin bu doğrultuda *** vade tarihli 350.000,00-USD, 05/11/2008 vade tarihli 150.000,00-USD ve *** vade tarihli 100.000,00-USD bedelli poliçeleri vermesine karşılık bu davalının sadece 14.848 kg pamuk ipliği teslim etiğini böylece poliçelerin 564.411,11 USD’lik kısmının bedelsiz kaldığını, diğer davalıların bu durumu bildikleri halde poliçe bedellerini ödediklerini belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava ettiği, davalılardan … A.Ş. vekilinin mal teslimi için vade tarihinin gelmediğini belirterek davanın reddini istediği, davalı her iki bankanın vekillerinin de müvekkili bankaların iyi niyetli olduğunu söyleyerek davanın reddi gerektiğini savundukları görülmüştür.
Mahkememizin *** Karar karar sayılı gerekçeli kararı ile “Mahkememizce davalı ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişiler *** ve arkadaşından alınan raporda davalı şirketin 2007 ve 2008 dönemine ait ticari defterleri incelenmiş ve yapılan incelemede defterlerin kapanış tastiklerinin olmadığı ve usulüne uygun olarak tutulmadığı, davacıya ait faturalara defterlerde rastlanmadığı, davacıya kısmen teslim edilen mal miktarının 14.848,6 kg olup malın bedelinin 35.588,00-USD olduğu, poliçe bedelleri olarak davalı şirkete 600.000,00-USD ödeme yapıldığı, davacının malın teslim edilmemesi nedeni ile bedelsiz kalan 564.412,00-USD’nı istemekte haklı olduğu, taraflar arasındaki alım satım sözleşmesine göre davalı şirketin sözleşmeye göre vadeden istifade etmediği, sözleşmede böyle bir vade konulmadığı, bu yüzden davalının sözleşme hükmü gereğince mal teslim borcunu hemen yerine getirmesi gerektiği, davacınında dava tarihinden önce davalıyı usulüne uygun olarak tememrüde düşürmediği bu nedenle davalı … Şirketi’nin dava tarihi itibarı ile temerrüde düştüğü belirtilmiştir. Mahkememizce davaya konu poliçelerin önlü arkalı fotokopilerinin incelenmesinde borçlusunun …, alacaklısının *** Şti. olduğu, poliçeye Yapı Kredi Bankası, Halk Bankası ve Garanti Bankası tarafından aval verildiği ve poliçe arkasında da … A.Ş.’nin cirosunun bulunduğu görülmüştür.Böylelikle bu ciroda davalı … A.Ş.’nin temlik cirosu yaptığı, TTK’nun 599. maddesi uyarınca ciro yolu ile devralan davalı bankaların hamil sıfatı ile kişisel defilerden sorumlu tutulabilmesi için poliçelerin bedelsiz olduğunu bile bile borçlunun zararına hareket ettiğinin kanıtlanması gerektiği, davacının bu konuda tanık dinletme talebinin olmadığı, bu nedenle davacı delil listesinde sadece delillere dayanması sebebi ile yemin teklifi hatırlatılmış kesin süre içerisinde yemin teklifinde bulunmadığı görülmüştür.
Davacı davalıya alım satım akti nedeni ile verdiği poliçelerin bedelsiz kaldığı, bu nedenle ve poliçelerin de ödenmesi nedeni ile davalılardan istirdadını istediği, taraflar arasındaki alım satım aktinin davalı … ile yapılıdığı davalının sözleşme gereğince mal teslim yükümlülüğünü yerine getirmediği, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı fakat düzenlenen fatura örneklerinden malın miktarı, ödeme şekli, teslimat adresi birim fiyatlarının tespit edildiği, davalıya malın teslimi konusunda da herhangi bir vade verilmediği, bu yüzden ödemezlik def’inde haklı olmadığı, malın bedelinin ödenmesi ile de teslim borcunun doğduğu, söz konusu bedelin de davacı tarafça ödenmekle davalının teslim borcunun muaccel hale geldiği anlaşılmakla bilirkişi raporuna göre sadece söz konusu poliçelerden dolayı 14.848,6 kg pamuk ipliği teslim ettiği, bu malın bedelinin de 35.588,00-TL olduğu, davacının zaten dilekçesinde bu teslimi kabul ettiği, yargılama şaması sırasında da 600.000,00-USD ödendiği anlaşılmakla teslim edilen 35.588,00-USD’lik bedelin düşümü ile bedelsiz kalan poliçe miktarının 564.412,00-USD olarak tesbit edildiği, davacının dava dilekçesinde bu miktarı 564.411,12-USD olarak istediği ve talebi ile bağlı kalınması gerektiği, bu nedenle davacının 564.411,12-USD’lik bedeli istemekte haklı olduğu, mahkememizce sehven teslim edilen mal miktarı raporda 35.588,00-USD olarak belirtilmesine rağmen 35.668,00-USD olarak alındığından söz konusu bedelsiz kalan poliçe miktarı 564.331,12- USD olarak hesaplandığı anlaşılmıştır. Davalı bankalar yönünden ise davacının TTK’nun 599. maddesi uyarınca davacının sözleşmeden doğan şahsi defii poliçeleri temlik alan hamillere karşı ileri süremeyeceği, ancak hamillerin poliçe iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiklerinin ispatlanması gerektiği, davalının aşamalardaki beyanlarında mahkememize açılan davada, poliçe bedelinin bir kısmının ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiğini, bu tedbir kararının bankalara bildirildiğini, artık bankaların malın teslim edilmediğini savunamayacakları ve poliçenin bedelsiz olduğunu bilmediklerini ileri süremeyeceklerini iddia etmiştir.
Bu kapsamda,TTK’nun 599. maddesi gereğince, poliçenin ciro yolu ile devrinde, devralan hamilin poliçenin bedelsiz olduğunu bile bile borçlunun zararına olarak poliçeyi devralması halinde, kötüniyetli kabul edileceği, ancak yasal karinenin hamilin iyiniyetli olarak poliçeyi devraldığına ilişkin bulunduğu, aksine hamilin kötüniyetini kanıtlama görevinin borçluya ait olduğu, iyiniyetin varlığının devir anına göre belirleneceği, dava dilekçesindeki açıklamalar ve tüm dosya kapsamındaki belgelere göre, davalı hamil bankalardan Garanti Bankası’na iskonto yolu ile cironun *** tarihinde yapıldığı ve bankanın bu tarihte senedi ciro yolu ile devraldığı, davalı Şekerbank’ın ise yine bilirkişi raporu ve dosya kapsamındaki bilgiler ile davalı … A.Ş. kayıtları ve havale kayıtlarına göre *** tarihinde iskonto yolu ile senedi devraldığı, davacının bu tarihte senedin bedelsizliğine ilişkin açılmış bir davası veya aldığı bir tedbir kararı bulunmadığı davanın *** tarihinde açıldığı, tedbir kararının *** tarihinde verildiği, dolayısıyla senedin ciro yolu ile devralınmasından yaklaşık 7 ay sonra alınan bir tedbir kararının devir anında hamilin senedin bedelsizliğini bildiği ya da bilmesi gerektiği kanaatini doğurmayacağı, kaldı ki davacının kendi dava dilekçesinde de senedin çok önceden ciro edildiğini kabul ettiği, dolayısıyla devirden çok sonra alınan tedbir kararının senedin bedelsiz olduğunun davalı tarafça bilindiği ya da bilinmesi gerektiği sonucunu doğurmayacağı, hamilin kötüniyetinin yerleşik Yargıtay kararları gereğince her türlü delille, bu arada yemin delili ile de ispatlanabileceği, davacının hamillerin kötüniyeti yönünden herhangi bir delil ve belge ibraz edemediği, dinlenmesi istediği tanıkların başka konulara ilişkin olduğu, kötüniyetin ispatı konusunda hiçbir delil ve belge ibraz edilmediği anlaşılmakla, davacının dava dilekçesi ve delil listesinde yemin deliline de dayandığı gözetilerek yemin teklif hakkı hatırlatılmış, ancak davacı vekili davalılara süresinde yemin teklif etmediğinden, davalı hamil bankaların kötüniyetini ispatlayamadığından, davalı bankalar yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiş olup, davalı … A.Ş. yönünden ise düzenlenen poliçelere rağmen kısmi teslimat yapıldığı, bakiye poliçe bedelleri gereğince mal teslimi yapılmadığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla ve poliçe bedelleri hamillere ödemmiş olması nedeniyle, menfi tespit davası İİK’nun 72. maddesi gereğince istirdat davasına dönüştüğünden, aleyhine açılan davanın ise kabulü ile bedelsiz kalan poliçe bedellerinden mal tesliminin vadesi önce gelen poliçeye ilişkin olduğu ve bu poliçeyi kısmen bedelsiz kalacağının kabulü ile, bedeli daha önce dolan 350.000,00-USD’lik poliçeden teslim edilen kısım düşülmek suretiyle, bu poliçeden bakiye kalan kısım ve bedelsiz kalan diğer poliçelerin toplamı olan 564.411,00-USD nedeniyle *** vadeli, 350.000,00-USD bedelli poliçeden dolayı karşılıksız kalan 314.331,12-USD alacağın ödenme tarihi olan ***tarihinden itibaren faiz işleyeceği, ancak kısa karara sehven senedin vade tarihi olan *** tarihinin yazıldığı, 100.000,00-USD alacağın ödenme tarihi olan *** ve 150.000,00-USD alacağın ise ödenme tarihi olan *** tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca USD cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte davalı … A.Ş.’nden tahsiline, söz konusu poliçelerden dolayı her hangi bir takip yapılmadığı anlaşılmakla tarafların inkar ve kötüniyet tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, mahkememizin *** tarihli, … Karar sayılı kararı taraflarca temyiz edilmiş ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın *** Karar sayılı kararı ile davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, Garanti Bankası’nın davaya konu olan poliçelerden *** vade tarihli 350.000,00-USD bedelli olanını *** tarihinde iskonto ettiği ve bedelini davalı … A.Ş.’ne ödediği anlaşıldığından dolayısıyla davalı Garanti Bankası hakkında açılan davanın bedeli bu poliçe bedeli kadar olduğundan mahkemece davanın reddilmesi nedeniyle davalı banka lehine vekalet ücreti hesabı yaparken bu miktarın göz önüne alınması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmamasının doğru görülmemesi nedeniyle bozulmasına karar verilmiş, bozma ilamı doğrultusunda Garanti Bankası A.Ş. lehine 350.000,00-USD’nin dava tarihindeki toplam bedeli olan 1.278,80-TL üzerinden nispi vekalet ücreti hesaplanmış, işbu karar tarihindeki toplam bedeli olan 447.580,00-TL üzerinden nisbi vekalet ücreti hesaplanmış Şekerbank A.Ş.’nin ise bir temyizi olmayıp davacı taraf lehine bu konuda kazanılmış hak oluştuğundan davalı Şekerbank A.Ş. yönünden ise Yargıtay bozma ilamında bir saptama yapılmayıp davacı tarafın tüm temyiz itirazları reddedildiğinden lehine ilk karardaki miktar olan 31.792,08-TL vekalet ücreti takdir edilmiştir.” gerekçesiyle “Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 1-Davalı Garanti Bankası Kayseri Şubesi ve Şekerbank A.Ş. Kayseri Şubesi aleyhine açılan davaların reddine, 2-Davanın davalı … Tekstil San. Tic. A.Ş. yönünden kabulü ile 314.331,12-USD alacağın *** tarihinde 100.000,00-USD alacağa *** tarihinde, 150.000,00-USD alacağın ise *** tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca USD cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsiline, 3-İnkar ve kötüniyet tazminatları taleplerinin reddine, …” karar verilmiştir. Mahkememizin bu kararı taraflara tebliğ edilmiş, yasal süresi içinde bu karara karşı kanun yollarına başvuru yapılmamış ve karar kesinleşmiştir.
Eldeki davada ise yargılamanın yenilenmesini isteyen davacı Erteks Kadife Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili, Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** tarihli, *** Karar sayılı kararı ile poliçenin bedelsiz olduğuna, müvekkili şirketin … Tekstil San. Tic. A.Ş.’ne poliçeler nedeniyle borçlu olmadığına, aval veren banka tarafından haricen davalı bankalara ödemesi yapıldığı için de davalı şirketten istirdadına karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, ancak henüz istirdatın sağlanamadığını, müvekkili şirketin dava konusu poliçelerden dolayı borçlu olmadığını, poliçe konusu olan ipliklerin satıcı temlik eden şirket tarafından gönderilmediğini, poliçelerin bedelsiz olduğunu, bu şahsi def’ilerini alacağı devir yoluyla … Tekstil San. Tic. A.Ş.’nden temlik sözleşmesi ile temlik alan davalı bankalara karşı ileri sürdüklerini, davalı bankalara ödemesi yapılan dava konusu poliçe bedelinin istirdadı ile temlik alan davalı bankalardan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesi için bu davayı açtıklarını, davalı bankaların dava konusu poliçeleri temlik cirosu ve teslim yoluyla değil, alacağın temliki yolu ile devraldıklarını, bankaların davaya cevap dilekçelerinde yazılı olduğu üzere işlemin, yurtdışı satış iskonto kredi işlemi olduğunu, bu işlemin ise ancak alacağın temliki hükümlerine göre yapılabildiğini, yapılan temlik sözleşmesi gereği davalı bankalar tarafından temlik yolu ile devralınan dava konusu alacak nedeniyle … Tekstil San. Tic. A.Ş.’ne karşı ileri sürülebilen şahsi def’ilerin, temlik alana karşı da ileri sürülebileceğinden temlik edene karşı ileri sürdükleri bedelsizlik def’ini temlik alana da ileri sürmenin ve poliçe bedelinin müvekkiline geri ödenmesini talep etmenin zorunlu olduğunu, davalı bankalardan ihtarnameler ile alacağın devrine ilişkin belge örneklerini istediklerini, davalı bankaların bu belge örneklerini müvekkiline göndermediklerini, bu ihtarnamelerle istenilen belgelerin müvekkilinin elinde olmayan bu yeni deliller gereği yargılamanın yenilenmesini talep etmenin zorunlu olduğunu bildirerek kesinleşen Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** Karar sayılı kararının yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılarak davalı bankalara ödenen 546.311,00-USD’nin davalılara yapılan ödeme miktarı ile sorumlu olmak üzere ödeme tarihinden itibaren işleyen devlet bankalarının USD cinsinden bir yıl vadeli mevduata uyguladığı en yüksek oranda mevduat faiziyle birlikte, fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının davalı bankalardan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Öncelikle 6100 sayılı HMK’nın 375/1-ç bendinde yer alan “Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması” sebebine ilişkin açıklama yapmakta yarar bulunmaktadır.
Yargılama sırasında aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması yargılamanın yenilenmesi sebebidir. Yeni bir belgenin ele geçirilmiş olmasının yargılamanın yenilenmesi sebebi teşkil edebilmesi için, belgenin davanın bakıldığı sırada mevcut olması, hükmü etkileyecek nitelikte olması, belgenin hükmün verilmesinden sonra ele geçirilmesi, belgenin yargılama sırasında bir mücbir sebepten veya lehine hüküm verilen tarafın eyleminden dolayı elde edilememiş olması gerekmektedir (Kuru, s. 5176 vd.). Sadece mevcut belgenin sonradan bulunmuş olması vakıası, başlı başına yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilemez. Mücbir sebepten maksat, tarafın elinde olmayan ve bütün çabalarına rağmen aşamadığı bir engel ile karşı karşıya kaldığını iddia ve ispat etmelidir.
Açıklanan bu maddi ve hukukî olgular ışığında uyuşmazlığın değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargılamanın yenilenmesi istemine konu davada davacının, … Tekstil San. Tic. A.Ş.’nden alacağın devrine ilişkin davalı bankalar nezdindeki kayıt ve belgelere delil olarak dayanmadığı görülmüştür. Bu belgeye taraflarca delil olarak dayanılmaması nedeniyle mahkemece celp edilmemiştir.Yargılamanın yenilenmesi istemine konu davada davacının ve hatta taraflardan herhangi birinin bu kayıt ve belgelere delil olarak dayanmış olması halinde bunların celp edilmesi mümkün olacaktı. Dolayısıyla işbu dayanak delil ve belge, HMK’nun 375/1-ç bendi gereğince davacı tarafça kararın kesinleşmesinden sonra ilk defa elde edilmiş, öğrenilmiş delil ve belge vasfında değildir. Bu itibarla somut olayda aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin bulunmadığı, bu nedenle anılan hususun yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Dolayısıyla somut olay ve dosya kapsamına göre yukarıda açıklanan nedenler doğrultusunda, mahkememizce davacı tarafından ileri sürülen iade sebeplerinin HMK’nun 375. maddesinde sayılan sebeplerden olmaması nedeni ile HMK’nun 379/1-ç ve 379/2. maddeleri uyarınca davanın esasına girilmeden yargılamanın iadesi isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Kısa kararda bu kararının hüküm kısmının 1. bendinde maddi hata nedeniyle “HMK’nun 379/1-ç” yerine sehven “HMK’nun 379/1-c” olarak yazılmış olup bu maddi hata tashih şerhi yazılarak düzeltilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı tarafından ileri sürülen iade sebeplerinin HMK’nun 375. maddesinde sayılan sebeplerden olmaması nedeni ile HMK’nun 379/1-c ve 379/2. maddeleri uyarınca DAVANIN ESASINA GİRİLMEDEN YARGILAMANIN İADESİ İSTEMİNİN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 179,90-0-TL maktu karar ve ilam harcının 29,20-TL peşin olarak alınan harçtan ve 28.810,90-TL tamamlama harcından mahsubu ile bakiye artan 28.660,20-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Kararın mahiyeti gereği davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince davacı tarafça yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde davacı tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adresine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine, davalılar tarafından yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kararın mahiyeti gereği davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Davalı Şekerbank A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince yargılamanın yenilenmesi isteminin reddi nedeniyle hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Şekerbank A.Ş.’ne verilmesine,
8-Koşulları bulunmadığından davalı Garanti Bankası A.Ş. lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dava dosyasının tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya mahkememiz arşivine kaldırılmasına
Dair, davacı vekili ve davalı Şekerbank vekilinin yüzüne karşı, davalı Garanti Bankası A.Ş.’nin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/05/2023
Başkan ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Üye***
E-imzalıdır
Katip ***
E-imzalıdır
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :***
KARAR NO :***
TASHİH ŞERHİ
Mahkememiz dosyasının incelenmesinde, her ne kadar mahkememizin *** tarihli gerekçeli kararının hüküm kısmının 1. bendinde; “1-Davacı tarafından ileri sürülen iade sebeplerinin HMK’nun 375. maddesinde sayılan sebeplerden olmaması nedeni ile HMK’nun 379/1-c ve 379/2. maddeleri uyarınca DAVANIN ESASINA GİRİLMEDEN YARGILAMANIN İADESİ İSTEMİNİN REDDİNE, …” şeklinde yazılmışsa da ” HMK’nun 379/1-ç” yerine maddi hataya binaen “HMK’nun 379/1-c” yazıldığı görülmekle bu bendin “”1-Davacı tarafından ileri sürülen iade sebeplerinin HMK’nun 375. maddesinde sayılan sebeplerden olmaması nedeni ile HMK’nun 379/1-ç ve 379/2. maddeleri uyarınca DAVANIN ESASINA GİRİLMEDEN YARGILAMANIN İADESİ İSTEMİNİN REDDİNE, …” şeklinde HMK’nun 304/1. maddesi gereğince maddi hatanın düzeltilerek hükmün tashihine ve işbu tashih şerhinin gerekçeli kararın suretlerinin altına eklenmesine oy birliği ile karar verildi. 30/05/2023
Başkan ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Katip ***
E-imzalıdır