Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/894 E. 2023/962 K. 30.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : ***
ÜYE : ***
ÜYE : ***
KATİP : ***

DAVACI : ***
VEKİLİ : Av. ***
DAVALI : *** Melikgazi/KAYSERİ

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkili davacı ve davalı şirketin diğer pay sahipleri tarafından 24/04/2019 tarih ve … yevmiye numarasıyla onaylı esas sözleşmesinin tescil ve ilanı ile TTK’nun 335. ve devamı maddeleri çerçevesinde özel eğitim alanında faaliyet göstermek amacıyla kurulduğunu, müvekkili davacının esas sözleşme ile 3 yıllığına yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, yine esas sözleşme ile 3 yıl süre ile münferiden temsile yetkili olarak belirlendiğini ve ilk 1 yıl için yönetim kurulu başkan vekili olarak seçildiğini, daha sonra Kayseri 6. Noterliği’nin 19/11/2019 tarih ve … sayı ile tasdikli (temsil kararı), 17/11/2019 tarih ve *** sayılı yönetim kurulu kararı ile müvekkil davacının (yönetim kurulu başkan vekili) temsil yetkisinin sona erdiğini, davalı şirketin özel eğitim alanında faaliyet göstermek üzere belirtilen şekilde kurulduktan sonra, kurulduğu yıl bir bina kiralayarak özel eğitim kurumu olarak faaliyetine başlamışsa da çok kısa süre sonra ülkemizde ve tüm dünyada etkili olan covid-19 pandemisi nedeniyle okulların kapatılarak eğitime ara verilmesinden dolayı henüz yeni kurulan okulun bir anda kapatıldığını, faaliyetini icra edemediğini, esasında olaylar bu şekilde başlamakla birlikte şirketin kuruluşundan bugüne kadar kararların belirli bir grup tarafından alındığını, yönetimin bir kısım ortakların tekelinde şekillendiğini, hal böyle olunca şirketin doğru yönetilememesi nedeniyle şirketin aktifini aşan borç altına girdiğini, faaliyetine devam etme imkanının kalmadığını, genel kurul olağan toplantısının ise sürekli ve devamlı şekilde yapılamadığını, müvekkili davacının davalı şirket kurulduğundan beri kar payı, huzur hakkı ve sair hiç bir maddi gelir elde etmediğini, müvekkili davacının her ne kadar şirketin yönetim kurulu üyesi olarak seçilmiş gibi görünse de izah edilen nedenlerle yönetim kurulu toplantılarının usulüne uygun olarak yapılmadığını, ayrıca davalı şirket tarafından tutulması gereken defter ve kayıtlarda usulüne uygun olarak tutulmadığından, şirketin gelir, gider, bilanço ve sair hakkında bilgi edinemediğini, inceleme yapamadıklarını, davalı şirketin devamı halinde gerek müvekkili davacıya gerekse de diğer menfaat gruplarına maddi ve manevi zararları olacağını belirterek davanın kabulü ile, yargılama süresince telafisi güç veya imkansız zararlar doğmaması için gerekli olan tüm tedbirlerin alınmasına, bu yönde ihtiyati tedbir kararlarının verilmesine, davalı şirket … Hizmetleri A.Ş.’nin TTK’nun 531. maddesi gereğince feshine, davalı şirketin feshinin mümkün olmaması halinde müvekkili davacının şirket ortaklığından gerçek pay bedellerinin ödenmesi suretiyle çıkarılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı şirkete usulüne uygun meşruhatlı dava dilekçesi ekli davetiye tebliğine rağmen, cevap dilekçesi sunulmamış ve duruşmalara katılmamıştır. Davalının HMK’nun 128/1. maddesi gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı tespit edilmiştir.

DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça şirket esas sözleşmesine, yevmiye defterine, defteri kebire, envanter defterine, damga vergisi defterine, yönetim kurulu karar defterine, pay defterine, genel kurul toplantı ve müzakere defterine, davalı şirket nezdinde tutulan bütün kayıt ve belgelere, maliye ve vergi kayıtlarına, banka kayıtlarına, kira sözleşmesine, Milli Eğitim Bakanlığı kayıtlarına, ticaret sicil müdürlüğü kayıtlarına, Ticaret Sicil Gazetesi ilanlarına, tanık anlatımlarına, keşif, bilirkişi incelemesi, yemin ve isticvap deliline dayanılmıştır.
Davalı taraf yasal süresi içinde delil bildirmemiştir.
Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak; Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı … Hizmetleri A.Ş.’nin kayıtlı güncel adresi, ortaklarının kim ve hisselerinin ne olduğu, şirket müdürünün ve yetkili temsilcisinin kim veya kimler olduğu, temsil şeklinin nasıl olduğu sorulmuş, şirket esas sözleşmesinin, genel kurul ve yönetim kararlarının en son tarih itibari ile hazirun cetveli örneğinin ve sorulan sorulara diğer ilişkin kayıt, karar ve belge örneklerinin gönderilmesi istenilmiştir. 24/10/2023 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
SGK Kayseri İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı, … vergi numaralı, *** mersis numaralı … Hizmetleri A.Ş.’nin kuruluşundan bugüne kadar kayıtlı çalışan sayısının kaç olduğu, en son tarih itibari ile güncel kayıtlı çalışanının bulunup bulunmadığı ve borcu olup olmadığı, varsa miktarı sorulmuştur. 19/10/2023 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı’na müzekkere yazılarak Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı, … vergi numaralı, … mersis numaralı … Hizmetleri A.Ş.’nin vergi kaydının olup olmadığı, şirketin faal olup olmadığı, vergi kaydının resen terkin edilip edilmediği ve borcu olup olmadığı, varsa miktarının ne kadar olduğu sorulmuş, sorulan hususlara ilişkin, özellikle terkin işlemine ilişkin tutanak, karar ve belgelerin okunaklı bir suretinin gönderilmesi istenilmiştir. Kaleönü Vergi Dairesi Müdürlüğü ile Erciyes Vergi Dairesi Müdürlüğü’nce 12/10/2022 tarihli yazılar ile ve Gevher Nesibe Vergi Dairesi Müdürlüğü’nce 18/10/2023 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Melikgazi, Kocasinan, Talas, Hacılar ve İncesu Tapu müdürlüklerine ayrı ayrı müzekkere yazılarak Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı, … vergi numaralı, … mersis numaralı … Hizmetleri A.Ş.’nin üzerine kayıtlı taşınmazların olup olmadığı sorulmuş, varsa ilgili belgelerin okunaklı bir suretinin gönderilmesi istenilmiştir. Hacılar Tapu Müdürlüğü, İncesu Tapu Müdürlüğü ile Talas Tapu Müdürlüğü’ne yazılan müzekkerelere 12/10/2022 tarihli yazılar ile cevap verilmiş, şirket adına tapu kaydı olmadığı bildirilmiştir. Kocasinan Tapu Müdürlüğü’nden gelen 13/10/2022 tarihli yazı cevabında şirket adına tapu kaydı olmadığı belirtilmiştir. Kocasinan Tapu Müdürlüğü’nden gelen 13/10/2022 tarihli yazı cevabında şirket adına tapu kaydı olmadığı belirtilmiştir. Melikgazi Tapu Müdürlüğü’nden gelen 13/10/2022 tarihli yazı cevabında da şirket adına tapu kaydı olmadığı belirtilmiştir.

Kayseri Türkiye Noterler Birliği’ne müzekkere yazılarak Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı, … vergi numaralı, … mersis numaralı … Hizmetleri A.Ş.’nin üzerine kayıtlı araç/araçlar olup olmadığı sorulmuş, varsa ilgili belgelerin okunaklı bir suretinin gönderilmesi istenilmiştir. 19/10/2022 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ve Melikgazi İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ayrı ayrı müzekkere yazılarak davalı şirketin faaliyetlerinin devam edip etmediği sorulmuş, bu müdürlüklerin nezdindeki davalı şirkete ait tüm kayıt, belge, karar örneklerinin olup olmadığının mahkememize bildirilmesi istenilmiştir. Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nce 14/03/2023 tarihli yazı ile Melikgazi İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nce 02/03/2023 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Uyap sistemi üzerinden davalı şirketin malvarlığı olup olmadığı araştırılmıştır.
Davacı vekiline, davalı şirketin varsa mal varlığı ile ilgili açıklamalarda bulunmak, taşınmazları varsa tapu kayıt bilgilerini, araçları varsa plakalarını, banka hesapları varsa ilgili banka ve şube adını ve hesap ve iban numaralarını, bunun dışında şirketin başkaca menkul malı, alacağı varsa bu konularda bildirimde bulunmak üzere süre verilmiştir. Davacı vekili 09/03/2023 tarihli dilekçesi ile davalı şirketin hiç bir menkul ve gayri menkul malvarlığı olmadığını, şirketin defter ve kayıtlarının nerede olduğunu bilmediklerini beyan etmiştir.
Davalı şirket yetkilileri ***’a mernis adreslerine ihtaratlı tebligat çıkartılarak, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi incelemesine hazır edileceği açık adresini bu adreste ticari defter ve kayıtları bilirkişi incelemesine sunacak ilgili kişinin adı, soyadı ve telefon numarasını bildirmesi için tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre verilmiştir. Adı geçenlere usulünce tebligat yapıldığı halde verilen kesin süre içinde herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
Davalı şirket yetkilileri … ve …’a mernis adreslerine ihtaratlı tebligat çıkartılarak, tebligat evrakına “mahkememizce yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi ihtimaline nazaran böyle bir karar verildiği takdirde şirketin son yetkilileri olması sıfatıyla kendilerinin tasfiye memuru olarak atanma ihtimali ve buna engellerinin bulunup bulunmadığı, buna engel mazeretleri varsa mahkememize bildirmeleri için tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süreye uyulamadığı takdirde tasfiye memuru olarak görev yapmalarına engel durumlarının ve buna itirazlarının olmadığının kabul edileceğinin” ihtarat olarak yazılmıştır. Adı geçenlere usulünce tebligat yapıldığı halde verilen kesin süre içinde herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
Yargılama sırasında davacı tarafından bildirilen tanıklar usulünce dinlenmiştir.
Davacı tanığı … duruşmada; “Davacı benim damadım olur. Kendisi sosyal bilgiler öğretmenidir. Tam zamanını bilmiyorum tahminen 4 yıl kadar önce davacı damadım davalı şirketin ortakları ile çalışmaya başladı. Sonra da “Bunlar yeni bir yer kuruyorlar. Bana da ortaklık teklif ettiler. ben ortak olacağım, bana para lazım.” dedi. Ben davacıya 10.000,00-TL temin edip verdim. Davacının eşi olan kızımdan duyduğuma göre bankadan da kredi çekmişler. Bu şirkete damadım ortak olmuş. Sonrasında damadım bu şirket nezdinde açılan kurs merkezinde öğretmenlik yaptı ama ne çalıştığının karşılığını aldı, ne de şirketten kar payı alabildi. Uzun bir süre öğretmen olan kızımın kazandığı ile geçinmek zorunda kaldılar. Bu nedenle de yaklaşık 2 yıl önce damadım bu şirkette çalışmayı bıraktı. Diğer ortaklara şirket ortaklığından ayrılmak istediğini söyledi ancak diğer ortaklar şirketten ayrılmak için damadımdan para istemişler. Damadım da istenen parayı bulamadı ve onlara veremedi. Fiilen 2 yıldır davalı şirkette çalışmasa da resmiyette ortaklığı devam ediyor. Bu şirketin kurs merkezi ve merkezi Büyükşehir Belediyesi’nin yakınlarındadır. Bir kere gitmiştim. Ben, damadım orada öğretmenlik yaptığı zaman gitmiştim. Şu an davalı şirketin faal olup olmadığını kurs merkezinin çalışıp çalışmadığını bilmiyorum. Benim bildiklerim bunlardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı Fatma Yetüt duruşmada; “Ben davacının annesi olurum. Davacı oğlum sosyal bilgiler öğretmenidir. Yaklaşık 2 yıl kadar davalı şirketin ortaklarının açtığı kurs merkezinde çalıştı. Daha sonra şirketin diğer ortakları oğluma ortak olmayı teklif etmişler. O da kabul etti. Ortak olmak için kredi çekti. 2 sene şirketin kurs merkezinde öğretmen olarak çalıştı. Ne öğretmenlikten dolayı maaş alabildi, ne de şirketten kar payı alabildi. Para istediğinde diğer ortaklar şirketin borcu var veremeyiz demişler. Oğlum para alamadığı için ekonomik olarak zor zamanlar yaşadı. Kredi borcunu ben ödedim. Eşi ile ayrılma noktasına geldi. Daha sonra bu şirketin kurs merkezinde çalışmayı bıraktı. Ben bu şirketin yerini dışarıdan gördüm. İçine hiç girmedim. Şirketin yeri Talas İlçesi’ndedir. Daha sonra davacı şirket ortaklığından ayrılmak istediğini diğer ortaklara söylemiş. Diğer ortaklar ise oğluma şirketten ayrılmak istiyorsan şirketin borçları var, payına düşen borcu ödemen gerekir demişler. Davacı oğluma borç çıkarmışlar. Davalı şirketin faal olup olmadığı, çalışıp çalışmadığı konusunda benim bir bilgim yok. Benim bildiklerim bunlardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava; anonim şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca davanın niteliği itibarı ile mahkememiz heyeti tarafından basit yargılama usulüne göre yargılama yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Feshi istenen davalı şirket, Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün *** sicil numarasında bir anonim şirkettir.
Mahkememiz eldeki davaya bakmaya görevli ve yetkilidir.
Şirketin feshi istemiyle açılan davada kural olarak husumet feshi istenen şirkete yönetilmesi gerekir. Bununla birlikte, Yargıtay 11. HD’nin emsal niteliğindeki *** Karar sayılı kararında somut olayda olduğu üzere iki ortaklı olan dava konusu limited şirketin tüm ortaklarının yer aldığı davada, husumet yöneltilen ortağın, feshi istenen şirketi temsil ettiği kabul edilmektedir. Eldeki davada taraf teşkili sorunu bulunmamaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesi ile adli yardım talebinde bulunmuştur. Mahkememizce 07/10/2022 tarihli ara kararı ile dava dosyasında davacının adli yardımdan faydalanmasını gerektirir yeterli hiç bir belge bulunmadığından, davacının davalı şirketin ortağı olduğu kanaati ile mahkememizde adli yardım talebinin kabulü yönünde bir kanaat oluşmadığından, davacı tarafın adli yardım talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça HMK’nun 337/2. maddesi uyarınca bu karara karşı yasal süresi içinde itiraz yoluna gidilmemiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık konuları, davalı anonim şirketin haklı sebeple feshi koşullarının, feshin mümkün olmaması halinde davacının davalı şirket ortaklığından çıkma payı verilerek çıkartılması veya duruma uygun düşen başka bir çözüm bulunması koşullarının bulunup bulunmadığı konularında toplanmaktadır.
Dava, 6102 sayılı TTK’nun 531. maddesi hükmü uyarınca davalı anonim şirketin haklı sebeplerle feshi istemine ilişkindir.
6762 sayılı TTK’nun 549/1.b.4. maddesi ile 551/2. maddesi hükmünde öngörülen şartların gerçekleşmesi ve haklı nedenlerin bulunması halinde limited şirketler bakımından şirketin feshi, ortağın şirketten çıkması veya çıkarılmasının istenebileceği kabul edilmişken, anonim şirketler bakımından haklı nedenlerle anonim şirketin feshine olanak tanıyan bir düzenleme bulunmamakta idi. 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 531. maddesi hükmü ile anonim şirketler bakımında da haklı sebeplerle şirketin feshine olanak tanıyan düzenleme getirilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 531. maddesi “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir” hükmünü havidir. Anılan hüküm uyarınca sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri ancak haklı sebeplerin varlığını kanıtlamaları halinde şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceklerdir. Haklı nedenler kanunla tanımlanmadığı için her somut olayın özelliğine göre mahkemelerce taktir edilecektir.
Doktrinde haklı sebeple fesih için, şirketin kötü yönetilmesi, pay sahipleri arasında anlaşma ve uzlaşma imkanının kalmaması, pay sahiplerinin haksız ve keyfi olarak farklı muameleye tabi tutulmaları, şirketin amacına hizmet etmemesi, kar dağıtmayarak ortakları açlığa mahkum etmek, şirket imkanlarının çoğunluk pay sahiplerine tahsisi, çoğunluğun hakim olduğu diğer şirketlere şirket imkanlarının kaydırılması, şirket imkanlarının yanlış kullanılması ve israfı, genel kurul ve yönetim kurulunun kilitlenmesi sürekli olarak gereksiz yere toplantıya çağrılması, azlığa karşı manevi güç ve baskı uygulamak, azlığın meşru taleplerinin sürekli ret edilmesi, pay sahiplerinin şirketteki hareket kabiliyetlerinin ortadan kalması şeklinde örneklemeler yapıldığı görülmektedir.
Doktrinde haklı sebeplerin görünüm biçimlerini “çoğunluk gücünün kötüye kullanılmasına ilişkin sebepler”, “kişisel sebepler” ve “ortaklığa ilişkin sebepler” olarak üç büyük gruba ayırdıkları ve örneğin eşitlik veya hakların sakınılarak kullanılması gibi azınlığın korunmasına ilişkin temel ilkelerin ihlalini, pay sahiplerinin mali nitelikteki ve/veya yönetime katılma haklarını ihlal eden uygulamaları, pay sahibinin kişisel uyuşmazlık çıkarmasını veya bazen onun kişiliğinde diyelim iflas, ölüm, kısıtlanma gibi gerçekleşen bazı nedenleri, ortaksal yükümlülüklerin ihlalini, pay sahiplerinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranılmasını, taraflar arasında imzalanmış bulunan pay sahipleri sözleşmesinin ihlalini, nihayet şirketin kötü yönetilmesini, amacını elde etmesinin olanaksızlaşmasını ve/veya organlarının karar alma yeteneğini yitirmesini haklı sebebe örnek olarak verdikleri gözlemlenmektedir (Ömer Teoman, Yaşayan Ticaret Hukuki Mütalaalar 15. Kitap 2012-2013, s. 294).
İlbasmış, çoğunluğun gücünü kötüye kullanması, şirketin amacına ulaşılmasının imkansızlığı, sermaye kaybı, işletme konusunu değiştirilmesi, genel kurulu ve yönetim kurlunun işlevsizliği, kötü yönetim ve kişisel nedenleri haklı sebep olarak sınıflandırıp açıklamaktadır (İlbasmış s. 69-160).
Çamoğlu ise; haklı sebep için istenilen devamlılık unsurunun bazı durumlarda gerekli olmadığını, tek bir sebebin bile bazen haklı sebep olarak kabul edilebileceğini belirterek “yöneticiler tarafından yapılan bir gümrük yolsuzluğu, milletlerarası terör listesindeki bir kişi ya da kuruluşla işbirliği veya gıda üretimi yapan bir firmanın bilinçli olarak halk sağlığına aykırı ürünler imal ettiğinin saptanmasını” örnek olarak vermiştir (***, Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshinde Hakimin Takdir Yetkisi, Batider, Yıl:2015, C.XXXI, S:1, s. 7).
Azınlığın haklarının devamlılık arz edecek şekilde çoğunluk tarafından ihlal edilmesi bu suretle ortaklık ilişkisinin çekilmez hale getirilmesi yanında sahtecilik gibi, yöneticilerin suça bulaşarak ortaklığın ceza kovuşturması ile karşı karşıya bırakılması veya kayıtlarda yapılan usulsüzlüklerle vergi veya ceza kovuşturmasına uğramak gibi nedenler de Çamoğlu’nun belirttiği gibi ortaklığın feshi için tek başına sebep oluşturabilir.
Anonim ortaklık bir sermaye ortaklığı olduğundan kural olarak pay sahiplerinin kişisel özelliklerinin ortaklığın işleyişinde rol oynamayacağı kabul edilmiştir. Bu yüzden, çok sayıda pay sahibinin bulunduğu büyük çaplı anonim ortaklıklarda kişisel sebepler tek başına haklı sebep teşkil etmez. Ancak aile şirketlerinde ve küçük ortaklıklarda kişi ortaklıklarıyla önemli benzerlik söz konusudur. Bu bakımdan somut olayın ve şirket tipinin özelliklerine göre, bir sermaye ortaklığı olan anonim ortaklıkta dahi, istinaden kişisel sebeplerin de haklı sebep sayılarak ortaklığın feshine, davacı pay sahiplerinin ortaklıktan çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verileceği kabul edilmelidir (11. H.D., ***, K:***; Yargıtay 11. H.D. E:*** sayılı Kararı).
Çamoğlu; iletişim kopukluğu, güven ortamını zedeleyen olgular, şiddetli geçimsizlik, ihanet gibi kişi ortaklıklarına özgü nedenlerin az ortaklı kapalı anonim şirketler açısından haklı sebep olarak değerlendirilebileceği görüşündedir ( Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshinde Hakimin Takdir Yetkisi s. 8).
Nomer, şahsi ilişkilerin bir sermaye şirketi olan anonim ortaklıklarda fesih sebebi olarak görülmesinin mümkün olmadığı, şirket ortakları arasındaki ihtilaf ve şahsi çekişmelerin ancak şahıs şirketi olan kollektif ve komandit ortaklıklarda haklı sebep olarak nitelendirilebileceği görüşündedir (Füsun Nomer Ertan, Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi Üzerine Düşünceler, İÜHFM, C.LXXIII, S:1, s. 426).
Kaşrak, doktrin ve yargı uygulamalarını açıkladıktan sonra ; şahsi sebeplerin dışlanmasının TMK’nun 4. madde sindeki hakimin bu kavramı doldurmasına ilişkin metoduna aykırı olduğunu, davalı şirketin yapı ve özellikleri dikkate alınarak ileri sürülen şahsi sebeplerin şirketin işleyişine etki ederek ilişkinin mevcut haliyle devamını objektif ve sürekli olarak çekilmez hale getirip getirmediğinin incelenmesi sonucunda haklı sebebin değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir (Esra Kaşrak, Anonim Şirketlerin Haklı Sebeple Feshine Şahsi Sebeplerin Değerlendirmeye Alınıp Alınamayacağı Hususunun Hakimin Takdir Yetkisi Bakımından Değerlendirilmesi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.XXIII, Yıl:2019, S:3, s. 186).
Yargıtay’ın kararlarında vurguladığı gibi sermaye şirketi olan anonim ortaklıkta kural olarak pay sahipleri arasındaki ihtilafların haklı sebep oluşturması mümkün değildir. Ancak kapalı aile ortaklıklarında pay sahipleri arasındaki çekişmeler tarafların ortaklığı sürdürmelerini imkansız hale getirmiş ise haklı sebep sayılabilirler.

Hakim fesih talep eden ortağın veya ortakların menfaati ile fesih halinde zedelenmesi muhtemel bütün menfaatleri karşılaştırmalıdır.
Kanunda tanımlanmadığına göre hâkim TMK’nun 4. maddesi çerçevesinde her somut olayda haklı sebebin varlığını takdir edecektir.
Somut olay adaleti gerçekliği ile şirketin yapısı ortaklığın işlevsel halini gözeterek vakıaların haklı sebep düzeyine ulaşıp ulaşmadığını araştırıp takdir etmelidir. Takdir hakkının sınırının kanuni dayanağın amacı ile uygun kullanılması gerekir.
Haklı nedenin tespitinde anonim şirketin ortaklık amacının da gözetilmesi gerekir. Bilindiği üzere anonim şirketler ortaklarına kâr dağıtmak amacıyla kurulmuş kâr amacını güden ortaklık türüdür. Bu nedenle sürekli zarar etme, kâr dağıtmamayı şirket politikası haline getirerek azınlığın kârdan pay alma hakkını sürekli engellemek, kâr dağıtımı yapmamak sureti ile ortaklarını kazanç elde etmesi engellenirken çoğunluğun kararı ile çoğunluğa çeşitli isimler altında ödentiler yaparak örtülü kazanç aktarımı yapmak, haklı sebep sayılabilir.
Diğer taraftan, hâkim bu değerlendirmeyi yaparken fesih davası açmanın davacı ortaklar için en son çare olup olmadığını da denetlemelidir.
Örneğin; çekişmeyi yaratan genel kurul kararı aleyhine iptal davası açma imkanı varsa veya ortaklık esas sözleşmesinde başka bir hukuki olanağın kullanılması mümkün iken bu yola gidilmeden fesih davası açılması, davanın reddini gerektirebilir.
Bu nedenle fesih davasının ikincil dava ve son çare olduğu da söylenebilir
Yasaman; Federal Mahkemenin 50 yıllık uygulamasında haklı sebeple fesih davasının en son çare olarak düşünülmesi gerektiği, azınlığın ortaklıklar hukuku çerçevesinde bütün imkanlarını kullanarak hakkını kullanması gerektiği, bütün bunlara rağmen bir sonuç alamıyorsa ortaklığın feshinin istenebileceği yolunda kararların istikrar kazandığını belirtmektedir (Hamdi Yasaman, Anonim Ortaklıkların Haklı Nedenle Feshi, s. 716-717).
Haklı nedenlerle fesih davasının açılabilmesi için, haklı nedenlerin ortaya çıkmasında davacı ortağın kendi eylem ve işlemlerinin katkısının bulunmaması, diğer bir anlatımla feshe dayanak gösterilen haklı nedenlerin diğer ortaklardan kaynaklandığının kanıtlanması gerekir. Hiç kimsenin kendi eylem ve işlemlerine dayanarak kendisi lehine sonuç çıkaramayacağı ilkesi de bunu gerektirmektedir (Yargıtay 11. H.D. 06/02/2014 gün ve E:2012/9510 K:2014/2041 sayılı Karar).
Her hak gibi azınlığa tanınan bu hakkın kullanılması da TMK’nun 2. maddesindeki iyi niyet esasına tabi olacaktır. Yani azınlığın bu hakkı kullanması iyi niyet kuralı çerçevesinde korunmaya değer değilse ve talep iyi niyete dayanmıyorsa mahkemece koşullar oluşsa bile (iyi niyete dayanmadığı için) fesih talebi reddedilecektir.
Buna karşılık fesih koşullarının oluşması için çoğunluk pay sahiplerinin kusurlu davranışlarının bulunması şart değildir (İlbasmış, s. 52).
Dava tarihleri itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 531. maddesinde “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” hükmü düzenlenmiş olup, anılan hüküm uyarınca sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri ancak haklı sebeplerin varlığını kanıtlamaları halinde şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceklerdir. Haklı nedenler kanunla tanımlanmadığı için her somut olayın özelliğine göre mahkemelerce takdir edilecektir. Pay sahibinin hakkını sürekli ve ciddi şekilde ihlal eden durumlar, şirketin ortak amacının gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı haller haklı sebep olarak kabul edilmelidir.
Bununla birlikte haklı nedenlerle fesih davasının açılabilmesi için, haklı nedenlerin ortaya çıkmasında davacı ortakların kendi eylem ve işlemlerinin katkısının bulunmaması, diğer bir anlatımla feshe dayanak gösterilen haklı nedenlerin diğer ortaklardan kaynaklandığının kanıtlanması gerekir. Hiç kimsenin kendi eylem ve işlemlerine dayanarak kendisi lehine sonuç çıkaramayacağı ilkesi de bunu gerektirmektedir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı ilamları)
.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin ve İsviçre Federal Mahkemesi yerleşmiş içtihatlarında haklı nedenle fesih davasındaki son çare özelliğinin haklı sebebin oluşması aşamasında gözetilmesi yönündedir. Diğer bir anlatımla son çare olma sadece haklı nedenle fesih davasında fesih kararının son çare olduğu anlamına gelmeyecek, haklı nedenle fesih sebebi olarak ileri sürülen hususlar azınlığa tanınan başka haklar kullanılarak ortadan kaldırılarak azınlık hakları sağlanabilecek ise ileri sürülen bu hususlar fesih için haklı sebep olmayacaktır. Bu kapsamda yapılan değerlendirme ile;
Davacı yanca, şirketin kötü yönetildiği, uzun yıllardır faaliyette bulunmadığı, kar payı dağıtılmadığı ve azınlık pay sahiplerinin yönetime katılma, bilgi alma ve denetleme hak ve yetkilerinin engellendiği hususları davalı şirketin feshine gerekçe gösterilmiştir.
Kayseri Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 12/10/2022 tarihli cevabi yazısında 1 ve 2. yoklamalarında davalı şirketin gayri faal olduğunun tespit edilmesi üzerine vergi dairesince davalı şirketin mükellefiyet kaydının 30/09/2021 tarihinde resen terkin edildiği bildirilmektedir. Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 14/03/2023 tarihli yazı ve eklerinin incelenmesinde davalı şirkete ait okulların kapatıldığı bildirilmiştir.
Dosya kapsamına göre; davacının davalı şirketin 700 payından 100 payının davacıya ait olduğu, bu nedenle TTK’nun 531. maddesi uyarınca davacının şirket sermayesinin 1/10’undan fazlasına sahip olduğundan dava açma hakkının olduğu, davalı şirketin gayri faal olduğu ve şirketin ana sözleşmesinde yazılı amaçlarını gerçekleştirme imkanın olmadığı, şirketin kayden varlığını devam ettirmesinde beklenebilir bir yarar bulunmadığı, bu nedenle de fesih ve tasfiyesi için haklı sebeplerin gerçekleştiğinin anlaşılmakla; davanın kabulü ile Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil sırasında kayıtlı davalı … Hizmetleri Anonim Şirketi’nin TTK’nun 531. maddesi gereğince fesih ve tasfiyesine, Feshine karar verilen davalı şirkete TTK’nun 536/3 maddesi uyarınca şirketin son yönetim kurulu başkanı olan … (TCKN: …)’in tasfiye memuru olarak atanmasına, karar kesinleştiğinde tasfiye memuru tarafından tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan yaptırılmasına, tasfiye memuruna karar kesinleşip görevine başladıktan sonra emek ve mesaisi karşılığında bürüt 10.000,00-TL ücret takdirine, belirlenen ücretin davalı şirketin mamelekinden karşılanmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil sırasında kayıtlı davalı … Hizmetleri Anonim Şirketi’nin TTK’nun 531. maddesi gereğince FESİH VE TASFİYESİNE,
2-Feshine karar verilen davalı şirkete TTK’nun 536/3. maddesi uyarınca şirketin son yönetim kurulu başkanı olan … (TCKN: …)’in atanmasına,
3-Karar kesinleştiğinde tasfiye memuru tarafından tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan yaptırılmasına,
4-Tasfiye memuruna karar kesinleşip görevine başladıktan sonra emek ve mesaisi karşılığında bürüt 10.000,00-TL ücret takdirine, belirlenen ücretin davalı şirketin mamelekinden karşılanmasına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harçtan davacıdan peşin olarak alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça yatırılan 80,70-TL başvurma harcı ile 80,70-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yapılan 8,25-TL KEP gideri, 374,00-TL tebligat gideri, 66,00-TL e-tebligat gideri ve 5,00-TL dosya masrafı olmak üzere toplam 453,25-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde yatıran ilgili tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’nin 7/1. maddesi gereğince hesap ve taktir olunan 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Kararın mahiyeti gereği davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına
Dair, davacı ***’nın yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/10/2023

Başkan ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Katip ***
E-imzalıdır

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TASHİH ŞERHİ

ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : ***
ÜYE : ***
ÜYE : ***
KATİP : ***

Mahkememiz dosyasının incelenmesinde, her ne kadar mahkememizin ***
tarihli gerekçeli kararının hüküm kısmının 2. bendinde;
2-Feshine karar verilen davalı şirkete TTK’nun 536/3. maddesi uyarınca şirketin son yönetim kurulu başkanı olan … (TCKN: …)’ın atanmasına,” şeklinde yazılmış ise de anılan kısa kararda bu bentte “tasfiye memuru olarak” atanmasına sözcüklerinin yazılmasının sehven atlanıldığı anlaşılmakla hüküm kısmının 2. bendinin;
“2-Feshine karar verilen davalı şirkete TTK’nun 536/3. maddesi uyarınca şirketin son yönetim kurulu başkanı olan … (TCKN: …)’in tasfiye memuru olarak atanmasına,” şeklinde HMK’nun 304/1. maddesi gereğince maddi hatanın düzeltilerek hükmün tashihine ve işbu tashih şerhinin gerekçeli kararın suretlerinin altına eklenmesine oy birliği ile karar verildi. 26/11/2023

Başkan***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Katip ***
E-imzalıdır