Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/886 E. 2022/737 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: … tarihinde davacı şirkete ait … numaralı poliçe ile sigortalı …’e ait … Mah. … Sok. No:… … /Kayseri adresinde bulunan binanın kapı yanında bulunan su saatine bağlanan … ‘ye ait temiz su borusunda meydana gelen patlama sonucu sigortalı taşınmazda hasar meydana geldiğini, hasar sebebiyle … tarihinde 1.800,00TL hasar bedelinin davacı şirket tarafından ödendiğini, TTK m.1472 gereğince davalının ilgili zararlardan sorumlu olduğunu, rücuen tahsili amacıyla Kayseri … Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı tarafça itiraz edilerek takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri, arabuluculuk ücreti ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın görevsiz mahkemede açıldığını, usulden reddi gerektiğini, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, hak düşürücü süre söz konusu olduğunu, davanın usulden reddi gerektiğini, davalı idare tarafından hasarın meydana geldiği yerde yapılan incelemede hasara neden olan içme suyu şebeke hattının site içerisinde ve müteahhit tarafından çekilmiş olan hat olduğunun tespit edildiğini, bu hattın kalitesiz ve uygun olmayan borulardan olduğundan arıza verdiğini, meydana gelen arızanın site içerisinde aboneye ait olan boruda olduğu ve boru hattının davalı idare tarafından çekilmediğini, idarenin sorumluluğunun ve kusurunun bulunmadığını, olayın davalı idare tarafından yapılan bir çalışma esnasında veya çalışma sonrasında meydana gelmediğini, dava dışı …’ün idareye herhangi bir başvurusunun bulunmadığını, söz konusu taşınmazın mimari projesinin istenmesi gerektiğini, müteahhidin tespit edilerek davanın ihbarını talep ettiklerini, dava dışı 3.şahsın zarar gören eşyalarının neler olduğu, bunlardan hangisinin yenilediği ya da hangisin tamir ettirerek satışa sunduğu yada zarar gördüğünü iddia ettiği eşyalarını yenileyip yenilemediğini bilmediklerini, bilirkişi marifetiyle bu hususların tespit edilmesini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava dışı 3.şahsin kusurlu olup olmadığı ve kusurlu ise kusurdaki etkisinin araştırılmasını, zararın poliçe kapsamında olup olmadığının araştırılmasını, ekspertiz raporunun denetime muhtaç olduğunu, zarara uğradığı iddia edilen eşyalar için sovtaj kesintisi yapılıp yapılmadığının anlaşılamadığını, bu nedenlerle davanın reddini, %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
İşbu dava dosyası Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararının miktar itibariyle kesin olması üzerine Kayseri … Tüketici Mahkemesine tevzi edilmiş ve Kayseri … Tüketici Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararı ile Mahkememize tevzii edilmiştir.
Dava, konut sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Somut olayda dosya içerisinde fotoğraflarda sigortalı taşınmazın konut vasfında olduğu görülmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Dolayısıyla eldeki davada, davacı sigorta şirketinin sigortalısı davayı açmış olsa idi, hangi mahkeme görevli olacak idi ise sigorta şirketinin açmış olduğu iş bu davada da aynı mahkeme görevli olmalıdır.
TTK’nın 4. maddesine göre; ticarî davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar (nispi ticari davalar)dır.
Mutlak Ticari Dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır.
Nisbi ticari dava ise; her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nisbi ticari dava olarak adlandırılmaktadır.
TTK’nın gerekçesinde; ticari davalar ile ticari olmayan hukuk davalarını ayırmada kullanılan kıstasın “bir yandan her iki tarafın tacir sıfatı ve uyuşmazlığın konusunu teşkil eden işin bu sebepten dolayı ticari sayılması keyfiyeti, diğer yandan tarafların sıfatına bakılmaksızın sadece işin ticari mahiyeti” olduğu açıklanmıştır.
Bu anlamda bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’ un 3/1-k maddesinde tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, 3/1-l maddesinde ise tüketici işlemi ; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmış olup , aynı yasanın 73/1 maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli kılınmıştır.
6502 sayılı kanunun 83/2 maddesine göre, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğini düzenlemiştir.
Davacı sigorta şirketine sigortalı olan …’e konut sigortası kapsamında konutunda su patlaması sebebiyle ödeme yaptığı ve rücusunu talep ettiği anlaşılmıştır. Dava dışı sigortalı bir tüketicidir, su hizmetlerini veren davalıdır. Bu nedenle görevin Tüketici Mahkemesine ait olduğu anlaşılmıştır. Anılan açıklamalar uyarınca Kayseri … Tüketici Mahkemesi görevlidir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsiz olması ve davaya bakmaya Kayseri … Tüketici Mahkemesi’nin görevli olması nedeni ile HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
2-HMK 21. maddesi gereğince iş bu kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde Kayseri … Tüketici Mahkemesi ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı olması nedeniyle görevli mahkemenin tayini (mercii tayini) için dava dosyasının Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine,
3-HMK’nun 20. maddesi gereğince Kayseri … Tüketici Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine ilişkin mercii tayini kararı verilirse, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini istememesi durumunda HMK’nun 321/2. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama harçları, vekalet ücreti ve yargılama giderinin görevli mahkemede değerlendirilerek hüküm altına alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu miktar itibariyle kesin olmak üzere Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi….

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*