Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. … –
DAVA : Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/03/2023
Mahkememize açılan Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatif tarafından müvekkili aleyhine Kayseri … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu takibe dayanak olarak kesin maliyet bakiye borcu, kira borcu ve şerefiye borcunun gösterildiğini, müvekkili tarafından takibe itiraz edildiğini, akabinde davalı tarafça Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas … karar sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğini ve kira alacağı açısından 15.050,00-TL asıl alacak 626,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.676,00-TL’nin müvekkilinden tahsiline hükmedildiğini ve bu miktarın kooperatife ödendiğini, kooperatifin … tarihli … sayılı yönetim kurulu kararında kesin hesabın 106.303,00-TL borç çıkarıldığını, müvekkilinin çıkarılan bu kesin maliyet hesabını ödediğini, ödemenin yapıldığı bilirkişi heyeti tarafından da tespit edildiğini, takibe ve davaya konu kesin maliyet alacağının davalı kooperatif yönetim kurulunun … tarihli … numaralı kararı ile oluşturulan teknik heyet tarafından … tarihinde hazırlanan ve daire maliyetini 143.423,75-TL olarak belirlenen ikinci kesin maliyet hesabı raporuna dayandığını, kooperatif tarafından çıkarılan ikinci kesin maliyet için alınmış genel kurul kararı bulunmadığını, dolayısıyla ikinci defa hazırlanan kesin maliyet hesabının bir genel kurul kararına dayanmadığını, kesin maliyet raporunun geçersiz olduğunu, Çevre Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’da tam olarak müvekkilinin durumunu kapsar şekilde düzenlemelere yer verildiğini, müvekkilinin kooperatiften teslim almış olduğu dairesinin tapusunu aldığını ve daha sonra bu dairenin bir başkasına devrini gerçekleştirdiğini, ayrıca müvekkilinin ilgili daireye ilişkin olarak mesken bedeli de dahil olmak üzere tüm ödemelerini yaptığını, kooperatifin ibranamesi ve borcu bulunmadığına dair taahhütnamesinin mevcut olduğunu, kanun çerçevesinde tüm şartları yerine getirdiği halde borç çıkarmasının yasaya aykırı olduğundan bahisle öncelikle telafisi imkansız zararlara sebebiyet verilmemesi açısından Kayseri … Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin tedbiren durdurulmasına, müvekkilinin Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası, Kayseri … Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ve Kayseri … Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası açısından müvekkilinin borcunun bulunmadığının tespitine, ödeme yapılan kısımlar için istirdat, devam eden takipler açısından ise menfi tespit taleplerinin kabulüne, yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde; müvekkilinin Kayseri ilinde konut yapı kooperatifi olarak faaliyet göstermekte olduğunu, davalının kooperatifin üyesi olduğunu ve kooperatife olan borçları nedeniyle hakkında Kayseri … Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığını, ödeme emrine davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu, sonrasında Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi … esas … karar sayılı dosyasında itirazın iptali davası açtıklarını ve mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, davalı borçlu üyeye taşınmaz teslimi yapıldığını, kooperatifin yetkili organlarında dayanak kararlar alındığını ve konut kesin maliyet bedeli raporu ile davalı üyenin borcunun çıkarıldığını, alınan kararlar çerçevesinde davalıya gerekli ihtarnameler gönderildiğini ve borcun muaccel hale geldiğini, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğundan dolayı mahkemece iptal edildiğini, davacı yanın çevre kanunu ile ilgili yapılan değişikliği esas göstererek bahse konu davayı açmasının anayasanın 2. maddesine ve geriye yürümezlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğinden bahisle davacı tarafından açılmış kötü niyetli davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca yargılama Tek Hakim tarafından yürütülmüş ve sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizde açılan ve sonuçlanan davada dava değeri 500 Bin TL’nin altında olması nedeniyle 7251 sayılı kanunla değişik 6102 Türk Ticaret Kanununun 4/2. maddesi uyarınca basit yargılama usulü uygulanmıştır.
Dava şartı arabuluculuk faaaliyeti kapsamında taraflar anlaşmaya varamamışlardır.
Dava, davacının davalı kooperatife borçlu olmadığının tespiti ve fazladan ödediğini iddia ettiği bedellerin istirdadına ilişkindir.
Eldeki dava; … tarih ve … sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddesi uyarınca açılmış menfi tespit davasıdır.
Anayasa Mahkemesi … tarih … esas … karar sayılı ilamında; “24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na 10/6/2022 tarihli ve 7410 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle eklenen geçici 11. maddenin birinci fikrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, kalan kısmının … tarihli ve … sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usûlleri Hakkında Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince oy birliği ile iptaline” karar vermiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama kapsamında … tarihli ön inceleme duruşmasında;
Davacı vekili “Biz davamızı 7410 sayılı yasa ile Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddeye istinaden açmıştık ancak bu yasa Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi, bu nedenle davamız konusuz kaldı, biz davanın açılması nedeniyle karşı taraftan vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinde bulunuyoruz.” şeklinde,
Davalı vekili “cevap dilekçemizi tekrar ederiz, öncelikle davanın reddine, mahkemeniz aksi kanaatte ise Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı dikkate alınarak konusuz kalmaya karar verilecek ise aleyhimize yargılama giderlerine hükmedilmemesini talep ediyoruz,” diyerek beyanda bulunmuşlardır.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 138. maddesinde; “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. Maddesinde; “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331.maddesinde;” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir eder.”
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30.maddesinde;” Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” denilmektedir.
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir. (Hukuk Genel Kurulunun 2013/10-1860 Esas, 2015/1451 Karar ve 27.05.2015 tarihli kararı)
Yukarıda belirtildiği gibi derdest davaların konusuz kalması değişik şekillerde vuku bulabilir. Bu durum taraflardan birinin işlem ve eylemi nedeniyle gerçekleşmişse dava tarihindeki haklılık durumunu belirlemek nispeten kolaydır. Ancak somut dosyada görüldüğü üzere kanun koyucunun bir tasarrufunun (kanun) anayasaya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi tarafından kanunun iptal edilmesi nedeniyle gerçekleşmişse her iki tarafa da kusur izafe edecek bir durum söz konusu olamayacağından Anayasa’nın 138. maddesinde belirtilen ana ilke ve TMK’nın 4 maddesinde yer alan “ Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir” hükmü gereğince hakimin her bir tarafın yaptığı yargılama giderini kendi üzerinde bırakması keza tarafların leh ve aleyhine vekalet ücretine hükmetmesi hakkaniyete daha uygun düşecektir.
Öte yandan dava tarihindeki haklılık durumunun araştırılması bazen işin esasına yeniden girmeyi gerekli kıldığından, yargılamayı tekrar başa saracağı ve uzun süre derdest tutmak gibi arzu edilmeyen sonuçlar doğurur ki, bu durum HMK’nın 30. maddesinde “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür”. şeklinde tarif edilen usul ekonomisi ilkesine de uygun düşmeyecektir.
Yasama organının çıkardığı Kanun’un Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle konusuz kalan davada yargılama giderlerinden sorumluluk ideal(tabi) hukuk açısından devlete ait ise de mer’i hukuk sistememizde bu yönde düzenleme bulunmamaktadır.
Tüm dosya kapsamına göre; 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin …. tarih … esas … karar sayılı ilamı ile iptaline karar verildiğinden, eldeki davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-15/06/2022 tarih ve 31867 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin … tarih … esas … karar sayılı ilamı ile iptaline karar verilmesi nedeniyle, KONUSUZ KALAN DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gerekli 179,90-TL ilam harcının, dava açılışı sırasında tahsil edilen 1.814,63-TL peşin harçtan mahsubuna, artan 1.634,73-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran davacıya iadesine,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin 780,00-TL’sinin davacıdan, 780,00-TL’sinin ise davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-HMK’nun 331/3. maddesi gereğince davacı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
6-TMK’nun 4. maddesi uyarınca hakkaniyet gereğince tarafların lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra İstinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal iki haftalık süresi içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. …
Katip …
Hakim …