Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/815 E. 2022/703 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında … tarihinde … plakalı …. model … … markalı … motor, … şasi no’lu araç için noter huzurunda satış sözleşmesi yapıldığını, satış öncesi yapılan görüşmelerde davalı tarafından; aracın motorunun yeni değiştirildiğinin, üstelik onarımı yapan yer tarafından aracın motorunun 1 yıl garantili olduğunun davacıya iletildiğini, satış sözleşmesi gerçekleştikten çok kısa bir süre sonra davacı aracı kullandığı esnada aracın arıza verdiğini ve çalışmadığını, bunun üzerine davacının, davalı tarafından aracın motorunun yaptırıldığı …Otomotive aracın götürüldüğünü, burada davacıya, aracın motorunun değiştirilmediğinin, aracın motorunda ağır sorunlar olduğu halde buraya getirildiğinin ve motorun onarımının davalı tarafından istenmediğinin, aracı satma niyetinde olduklarını ve bu sebeple aracın hareket edebilir duruma getirilmesinin istendiğinin kendilerine iletildiğini, bunun üzerine davalıya ihtarname gönderilerek durumdan haberdar edildiğini, davalının bu talepleri hukuka aykırı olarak reddettiğini, davacı tarafından aracın … tarihinde … Otomotive götürülerek, araçtaki sorununun tespiti ve onarımı yoluna gidildiğini, buradaki usta tarafından araçtaki sorunların; yağ filtrelerinde talaş olduğu ve motorun 3. silindirinin yatak sardığı şeklinde tespit edildiğini, ayrıca araçtaki hasarın tespiti amacıyla … Sigorta Ekspertiz Hizmetleri Ltd. Şti.’ ye aracın ekspertizinin yaptırıldığını, eksper tarafından hazarlanan Hasar Ekspertiz Raporunda motor krank milinin 3. Koldan yatak sardığı, arıza yapan motorun yağ pompasının yağlama kanallarına yeteri kadar yağ basmamasından dolayı motorun yatak sardığının ortaya konduğunu, davalı tarafından araçta satış öncesi görüşmelerde, satılanda bildirilen niteliklerin bulunmadığını, söz konusu aracın nitelik ve/veya niceliğini etkileyen, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcı davacının beklediği faydaları ortadan kaldıran ve önemli ölçüde azaltan maddi, ekonomik ayıplar bulunduğunu, aracın motorunun yatak sarmasının davalının kusurlu hareketlerinden kaynaklandığını ve araç satış görüşmelerinde satıcı tarafından araçta var olan eksikliklerin davacıya bildirilmediği gibi, davacıya araç hakkında yanıltıcı beyanlarda bulunulduğunu, davacının aracı aldığı tarih ile motorda meydana gelen arıza tarihi incelendiğinde zaman farkının çok kısa olduğunu, ayrıca bu sürede, pandemi koşulları sebebiyle aracın kullanılmadığını, işbu sebeple araçta meydana gelen arızanın satış sözleşmesi öncesine dayandığının kabulü gerektiğini, … Sigorta Ekspertiz Hizmetleri Ltd. Şti. Tarafından hazırlanan Hasar Ekspertiz Raporu’nda, motorun revizyon işlemlerinin gerektiği gibi yapılmamasına bağlı olarak arızanın meydana gelebileceğinin belirtildiğini, bu sebeple araçtaki arıza sebebiyle meydana gelen onarım masraflarının davalıdan tahsilini isteme zarureti hasıl olduğunu, aracın yapım sürecinde, davacının kazanç kaybına uğradığını belirterek ayıplı malın tamir ücreti olan 42.849,29 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, ayıplı aracın onarım süresi boyunca davacının yoksun kaldığı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, bilirkişilerce tespit edilecek değer sonrası artırılmak üzere şimdilik 500 TL kazanç bedelinin davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddiasının ”ayıplı mal” hukuki sebebine dayanmakta olduğunu, satışa konu aracın da servis aracı olduğundan bahisle ticari araç olduğunu, iş bu davaya bakmakla görevli olan mahkemenin Tüketici Mahkemesi veya Ticaret Mahkemesi olduğunu, bu nedenle esasa girilmeksizin dosya hakkında görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, dava konusu aracın, davalı tarafından okul servisi olarak çalıştırılmış bir araç olduğunu, pandemi sürecinin uzun sürmesi sebebiyle okulların beklenenden daha fazla süre ile kapalı kalması üzerine davalının aracını sahibinden.com internet sitesi aracılığıyla satışa çıkardığını, davacı tarafın araca talip olduğunu ve yapılan pazarlıklar neticesinde taraflar satış bedeli konusunda anlaşıldığını, davacı tarafın otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir tacir olup, davacının kendisine ait bir oto galerisi mevcut olduğunu, yapılan görüşmeler neticesinde davacı tarafın aracı, oto galerisinin yanında bulunan ekspertiz firmasına ve motor ustasına göstererek aracı muayene ettirdiğini, beğendiğini ve aracın devir işlemlerinin … tarihinde tamamlandığını, aracın pilot garage ekspertiz ve özmen motorlu araçlara davet edilip incelendiğine dair yazışmaların ekte sunulduğunu, hal böyle iken, bizzat otomotiv sektöründe faaliyet gösteren ve galerici olan davacının aracı ”muayene etmeden” ”incelemeden” almış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu iddianın TTK gereği basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne de aykırılık teşkil ettiğini, kaldı ki davacının iddia ettiği arızanın, aracın devrinden 3 ay sonra meydan geldiğini, 10 yaşında ve 300.000 km’nin üzerinde olan bir aracın satışından 3 ay sonra meydana gelen bir arızanın, ”maldaki ayıp” olarak nitelendirilmesinin hukuken mümkün olmadığını, bu parametrelerin arıza ile satış arasındaki illiyet bağını kestiğini, davacının aracın satış anında motor arızası bulunduğunu iddia etmekte ise de bu iddianın somut durumla örtüşmediğini, motor arızasının basit bir muayene ile tespit edilebilecek önemli bir arıza olduğunu, yukarıda da değinildiği üzere, davacının aracı inceleyerek, beğenerek ve muayene ettirerek aldığını, kaldı ki servis aracı olarak çalışan bir aracın, gizli bir motor arızasının mevcut olmasının mümkün olmadığını, … Tur kaşeli ve imzalı yazının tetkiki neticesinde görüleceği üzere, bu aracın okul servisi olarak sorunsuz şekilde kullanıldığını, yine …Oto kaşeli ve imzalı servis formunda da araca yapılan bakım işlemlerinin belirtildiğini ve aracın herhangi bir motor arızası bulunmadığının tespit edildiğini belirterek davanın reddi ile, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı araç satımından kaynaklı ayıp nedeniyle tazminat ve kazanç kaybı dilemiştir.
Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4 ve 5. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 6. maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2 nci maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanunun üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Bir davanın ticari nitelikte olup olmadığı, bir diğer ifade ile asliye ticaret mahkemesinde görülüp görülmeyeceğinin belirlenmesi işi de Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre yapılmalıdır. Öğretide de benimsenen görüşe göre ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinin 1. bendinin (a) alt bendi uyarınca bu Kanunda düzenlenen hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Nispi ticari davalar ise konusu ne olursa olsun, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıdır (TTK.m.4/1). Kanuni düzenleme uyarınca sadece mutlak ya da nispi ticari davalar asliye ticaret mahkemesinde görülürken, bunlar dışında kalan davalar (istisnalar saklı kalmak kaydıyla) asliye hukuk mahkemelerinde görülmelidir.
Bu anlamda tarafların tacir olup olmadıkları ve işin ticari işletme ile ilgili olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere T.T.K.nun 14. maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı yasanın 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” Yine aynı yasanın 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, 507 S.K. hükümlerinin saklı tutulduğu belirtildikten sonra Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1-Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi usul Kanununun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2-Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Somut olayda vergi dairesi yazı cevaplarında davacının ve davalının işletme hesabına göre defter tuttuğu gelirinin VUK 177. Maddesinde belirtilen hadlerin altında olduğunun belirtildiği görülmüş olunup tarafların bu anlamda esnaf olduğu/tacir olmadığı sabittir. Dava konusu aracın ise minibüs vasfında ticari araç olduğu görülmüştür.
Bir davanın ticaret mahkemesinde görülme koşulları kanunda açıkça bellidir. Dava konusu aracın ticari nitelikte olması onun ticaret mahkemesi görevli hale getirmez, kanunda belirlenen şartları oluşması gerekmektedir. Taraflar tacir olmadığı anlaşılmakla görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
Zira, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi … E. ve … K. Sayılı ilamında asliye hukuk mahkemesinde ticari nitelikte taksinin ayıplı olmasında taksi olarak çalışan araç maliki olan davacının tacir olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesince görevlilik kararını uygun bulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsiz olması ve davaya bakmaya Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması nedeni ile HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
2-HMK 21. maddesi gereğince iş bu kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı olması nedeniyle görevli mahkemenin tayini (mercii tayini) için dava dosyasının Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine,
3-HMK’nun 20. maddesi gereğince Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine ilişkin mercii tayini kararı verilirse, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini istememesi durumunda HMK’nun 321/2. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama harçları, vekalet ücreti ve yargılama giderinin görevli mahkemede değerlendirilerek hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. …
Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*