Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/800 E. 2023/268 K. 17.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …-
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan ticari şirket (genel kurul kararının iptali istemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nın davalı şirketin %25 hissedarı olduğunu, bu şirket hissesinin kendisine şirketin kurucu ortaklarından olan müteveffa babası …’dan miras kalmış olduğunu, müvekkilinin 20 yaşında şirket hissedarı olduğunu, diğer hissedarlardan olan ve aynı zamanda yönetim kurulu başkan yardımcısı olan …’nın ise müvekkilinin hem öz amcası olduğu ve aynı zamanda da yan yana evlerde oturduklarını, diğer ortakların … ve …’nın ise müvekkilinin kuzenleri olduğunu, ancak hem müvekkilinin amcası olan yönetim kurulu başkanı yardımcısı …’nın hem de diğer ortak ve aynı zamanda yönetim kurulu başkanı olan …’in, müvekkilinin hissedar olması akabinde kendisini adeta dışladıklarını ve şirket yönetim ve genel kurul toplantılarına katılmasını önlediklerini, şirketin yönetiminden üretim ve kar dağıtımından, sermaye artırımlarından çalışma usul esaslarından haberdar olmasını önlediklerini ve son olarak yasaya ve usule aykırı olarak, müvekkiline toplantı gün ve gündemini göndermeksizin ve şirket hissedarlarından …’nın öz yeğeni olmasına rağmen kasten kötü niyetli olarak ve diğer ortaklarla birlikte hareket etmek suretiyle haberdar etmeksizin işbu davaya konu olan … tarihli olağanüstü genel kurul toplantısını yaptıklarını, yine yasaya aykırı şekilde kanuna, ana sözleşmeye, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı kararlar aldıklarını belirterek davanın kabulü davalı şirketin … tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının ve alınan tüm kararların dava süresinde alınan kararların uygulamasının tedbiren durdurulmasına, dava sonunda iptaline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hak düşürücü süre itirazında ve zaman aşımı def’inde bulunduklarını, dava dilekçesinde HMK’nun 119/1-b maddesi gereğince dava dilekçesinin zorunlu unsurlarından olan davacının açık adresinin yazılı olmadığını, müvekkili şirketin genel kurul toplantısının TTK’nun 414. maddesinde belirtilen hususların sırasıyla yerine getirilerek eksiksiz gerçekleştirildiğini, genel kurul toplantısına çağrının usulüne uygun yapıldığını, olağanüstü genel kurul sonuç kararlarının da davacıya tebliğ edildiğini, şirketin sermaye arttırımına ihtiyacının olduğunu, uzman kişilerce rasyolar hesaplama yapıldığını ve bu hesaplama sonucunda sermaye arttırımına gidildiğini, şirketin mali durumu, güncel enflasyon oranları, döviz/TL kur farkı gibi nedenlerle rasyolar hesap gereği sermaye arttırımı ile birlikte kar payı dağıtılmaması değerlendirilerek kar payı dağıtımından vazgeçildiğini, kar payı dağıtmama kararının tüm ortaklar yönünden uygulanmakta olduğunu, davacının bilgi alma hakkının engellenmediğini, davacının oyunun genel kurul kararını etkilemediğini, davacının kötüniyetle iptal davası açtığını, davacının mevcut davayı açmakta çıkarı bulunmadığını, haberdar olduğu genel kurul kararı ile ilgili menfaatinin de olmadığını, aksine şirket (çoğunluk) üzerinde baskı oluşturmak, kişisel isteklerinin yerine getirilmesi için menfaat aracı olarak kullandığını belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça davalı şirket defter ve kayıtları, davalı şirketin Maliye ve vergi dairesi müdürlüğü bünyesindeki tüm mali kayıtlarına, Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına, Kayseri 4. Noterliği’nin *** tarihli ve ***yevmiye numaralı ihtarnamesine, Kayseri 4. Noterliği’nin *** yevmiye numaralı vekaletnamesine, şirket ortaklarının ekonomik ve sosyal durum araştırmasına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davalı tarafça davacının ikamet belgesine, davacıya daha önce yapılan tebligatlara, Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına, şirket resmi internet sitesinde yapılan ilanlara, … tarihli olağanüstü genel kurul kararı ve ekine,*** tarihli bir önceki genel kurul kararı ve ekine, Kayseri 10. Noterliği’nin *** tarihli ve *** yevmiye numaralı ihtarnamesine, Kayseri 10. Noterliği’nin *** yevmiye numaralı ikamet belgesi talebine, sermaye artırımı için yapılan rasyolar hesabına, şirket ortaklarına sermaye artırımı iştirakı için gönderilen davetiyelere ve tebligatlara, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** Karar sayılı ilamına, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı karar ilamına, tüm genel kurul kararlarına, vergi beyannamelerine, Ticaret Sicil Gazetesi’ne ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Taraf vekilleri tarafından delil olarak dayandıkları bir kısım belge örnekleri dilekçelerinin ekinde dava dosyasına sunulmuştur.
Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı *** Dış Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nin ana sözleşmesinden, … tarihinde yapılan genel kurul toplantı tutanağından, bu toplantıya ait hazirun cetvelinden, bu genel kurul toplantısının gündem maddeleri, toplantıya çağrı için çıkarılan tebligat evrakları, şirketin en son tarihli tüm ortaklarının kimlerden oluştuğunu, her birinin hisse miktarı ve pay oranlarının ne olduğunu gösteren karar ve belgelerden, en son tarih itibariyle davalı şirketin yönetim kurulunun isim ve adreslerini ve şirketi temsil şeklini gösteren karar, belge ve imza sirküsünden, şirketin güncel merkezinin ve adresinin neresi olduğunu gösteren kayıt ve belgelerden eksiksiz ve okunaklı birer örneklerinin gönderilmesi ve ayrıca dava edilen … tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların müdürlüklerince tescil ve ilan edilip edilmediklerin, edilmişse hangi tarihte tescil ve ilan edildiğinin de bildirilmesi istenilmiştir. 28/09/2022 tarihli yazı ile bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Melikgazi Belediye Başkanlığı’na müzekkere yazılarak “***:1, No:1, Melikgazi/ Kayseri” adresinin aynı adresler mi yoksa farklı adresler mi olduğu sorulmuştur. 23/02/2023 tarihli yazı ile bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Davalı vekiline davalı şirketin tüm ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine hazır edileceği açık adresi ve bu adreste bilirkişi incelemesine sunacak ilgili kişinin adını soyadını ve telefon numarasını bildirmesi istenilmiştir. 02/03/2023 tarihli dilekçe ile davalı vekilince bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalının cevap dilekçesi ekinde bulunan davacıya genel kurul toplantısına çağrı için çıkarılan *** tarihli tebligat zarfı örneğinin eklenmesi ve davacının T.C. kimlik numarası belirtilmesi sureti ile PTT Kayseri Başmüdürlüğü’ne müzekkere yazılarak *** barkot numaralı gönderinin davacıya tebliğine ilişkin tebligat aşamalarını gösterir tüm PTT kayıtlarının gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize *** tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, davalı anonim şirketin … tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının ve genel kurulda alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca davanın niteliği itibarı ile dava, mahkememiz heyeti tarafından sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce 09/09/2022 tarihli ara kararı ile TTK’nun 449. maddesi uyarınca … tarihli davalı şirket olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemli dava açılmış olmakla davalı şirket yönetim kurulu üyelerine, davacının söz konusu genel kurulda alınan kararların yürütmesinin durdurulmasına yönelik tedbir talepleriyle ilgili olarak beyan ve görüşlerini bildirmek üzere işbu ara kararının tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre verilmesine, davalı şirket yönetim kurulu üyelerine tanınan sürenin dolmasından sonra davacı vekilinin … tarihli olağanüstü genel kurul kararlarının uygulanmasının durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesine karar verilmiş ve adı geçen ara kararı davalı şirkete usulünce tebliğ edilmiştir. Davalı vekilince 05/10/2022 tarihli cevap dilekçesi ile bu konuda beyanda bulunulmuştur.
Mahkememizce *** tarihli ara kararı ile davacının ihtiyati tedbir talebi üzerine dosya kapsamı itibarı ile ihtiyati tedbir isteğinin haklılığı konusunda yaklaşık ölçüde kanaat verici delil bulunmadığı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdükleri iddiaların yargılamayı gerektirdiği, mevcut durum itibarı ile yaklaşık ispat sağlayıcı delil olmadığı nedeniyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Tarafların uyuşmazlık konuları; dava konusu … tarihli şirket genel kurul toplantısı için davacıya çağrının usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, davacının genel kurul kararının iptali davası açma hakkının bulunup bulunmadığı, uyuşmazlık konusu genel kurulda alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı, genel kurul kararlarının iptalinin gerekip gerekmediği, davalının hak düşürücü süre itirazının ve zaman aşımı definin makbul olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Dava dilekçesinde davacının açık adresinin yazılı olmadığına dair itirazın irdelenmesinde:
Bu aşamada öncelikle davalı tarafın, dava dilekçesinde HMK’nun 119/1-b maddesi gereğince dava dilekçesinin zorunlu unsurlarından olan davacının açık adresinin yazılı olmadığına yönelik itirazının değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 119/1. maddesinin (b) alt bendinde; davacıya, davacının adı, soyadı ve adreslerini dava dilekçesinde göstermek yükümlülüğü getirilmiştir. Şüphesiz Kanun’un açık hükmü gereğince, dilekçede davacı ve davalının açık adreslerinin yazılması zorunludur. Davacı vekille temsil edilse dahi davacının adresinin bilinmesi gerekir. Çünkü en azından tarafın avukatının temsil görevinin bir şekilde sona ermesi hâlinde, tebligatların asıl tarafa çıkartılabilmesi için bu adres bilinmelidir; keza vekille temsil edilse dahi doğrudan tarafa yönelik işlemlerde de yine bu adresin bilinmesi önemlidir (Özekes, M.: HMK Bakımından Dava Dilekçesinde Eksiklik Halinde Yapılması Gereken İşlemler, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2014, s. 271). Ancak davacının adresi bir şekilde dosyada yer almış, bununla birlikte dilekçede davacı taraf kısmında açıkça gösterilmemesi hâlinde dava dilekçesinde davacının adresi açıkça yazılı olmasa dahi, dava dosyasından kolayca ve tereddüt uyandırmayacak şekilde anlaşılıyorsa o zaman eksiklikten söz edilemez ( Özekes M., s. 272). Öte yandan dava bir vekil aracılığıyla açılır ve dava dilekçesi ile birlikte mahkemeye sunulan vekâletnamede davacının adresi yazılı ise ayrıca dava dilekçesinde davacının adresinin yazılı olmaması bir eksiklik değildir (Pekcanıtez/ Özekes/ Akkan/ Korkmaz:, s.1120). Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 20/06/2019 tarihli ve 2017/23-3007 E., 2019/745 K., sayılı kararında ve 09/07/2020 tarihli ve 2017/19-1310 E., 2020/567. sayılı kararında da benimsenmiştir.
Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava dilekçesinde davacının T.C. kimlik numarası yazdığı halde davacının adresi yer almamaktadır. Ancak davacı vekili tarafından, dava dilekçesi ekinde sunulan 07/03/2022 tarihli vekâletnamede davacının adresinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda dosya içeriğinden davacının adresinin neresi olduğu tereddüt uyandırmayacak şekilde belli olmakla, dava dilekçesinde 6100 sayılı HMK’nun 119/1-b maddesi anlamında eksiklikten söz edilemeyeceği kabul edilmelidir. Hâl böyle olunca davalı tarafın, dava dilekçesinde HMK’nun 119/1-b maddesi gereğince dava dilekçesinin zorunlu unsurlarından olan davacının açık adresinin yazılı olmadığına yönelik itirazına itibar edilmemiştir.
Davalının zaman aşımı def’i ve hak düşürücü süre itirazının irdelenmesinde;
Bilindiği ve TTK’nun 445. maddesi hükmünde belirtildiği üzere; kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olup genel kurul kararlarına karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açılabilir. TTK’nun 446. maddesinin 1. fıkrasının “a” bendinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahibinin genel kurul kararının iptali istemiyle dava açabilecektir.
TTK’nun 445. Maddesine göre iptal davası, genel kurul kararının aleyhine alındığı tarihten itibaren üç ay içinde açılabilir. Bu süre, hak düşürücü niteliktedir, zaman aşımı süresi değildir. Sürenin başlangıcı genel kurul kararının alındığı tarihtir. Süreye ilişkin kural emredici nitelikte olduğundan, aksine bir düzenleme esas sözleşmeye konulamaz. Buna göre, bu süre içinde iptal davası açılmazsa, dava hakkı düşer ve şirketin onayı ile de olsa iptal davası yoluna başvurulamaz. Süreye uyulup uyulmadığı hususu taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi ileri sürülmese de hâkim tarafından resen dikkate alınır.
Somut uyuşmazlıkta iptal davası açma süresi zaman aşımına tabi olmadığından davalının zaman aşımı def’inin eldeki uyuşmazlıkta yeri yoktur. Dava konusu genel kurul toplantısının yapıldığı … tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü sürede, 09/09/2022 tarihinde iptal davası açılmış olmakla davalının hak düşürücü süre itirazı da yerinde değildir. Bu nedenle itibar edilmemiştir.
Genel kurula çağrının usulsüzlüğü ve iptal nedenlerinin irdelenmesinde;
Bu aşamadaki uyuşmazlık konusu, genel kurul kararlarının iptali koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Anonim şirketlerde genel kurulun iptali sebepleri 6102 sayılı TTK’nun 445. maddesinde; “446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya genel kurul çağrısının kendisine tebliğ edilmediğini, genel kurulda alınan sermaye arttırımının davacının sermaye payını azaltma amacına ve kar payı dağıtmama kararının davacının ekonomik durumunu zayıflatma amacına yönelik ve kötü niyetli olduğunu belirterek iptal isteminde bulunmuştur.
6102 sayılı TTK’nun 446-(2) maddesine göre; “Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri”nin iptal davası açabileceği hüküm altına alınmış olmakla, çağrının usulsüzlüğü ancak sonuca etkili olduğu takdirde iptal nedeni olarak kabul edilmelidir.
Eldeki uyuşmazlıkta dosya kapsamına göre, *** tarihli 10581*** sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 245. sayfasında ve yerel gazete olan Kayseri Anadolu Haber Gazetesi’nin 20/05/2022*** tarihli sayısının 9. sayfasında dava konusu … tarihli genel kurulun çağrısı, gündemin ilan edildiği, finansal tabloların şirket merkezinde incelemeye hazır tutulduğu, … tarihli genel kurula çağrı mektubunun davacıya *** barkot numaralı iadeli taahhütlü mektupla gönderildiği, PTT Kayseri Posta Kargo Dağıtım Müdürlüğü’nün 21/03/2023 tarihli cevabi yazısında alma haber kartlı taahhütlü gönderinin PTT tarafından *** tarihinde dağıtıma çıkartıldığı, davacının adresinin kapalı olması nedeniyle davacı alıcıya teslim edilemediğinden adrese gidildiğine dair su sayaç numarası da alınarak ihbar kağıdı bırakıldığı, gönderinin PTT ihbarlı evrak gönderileri deposuna teslim edildiği, yasal bekleme süresine gönderinin teslim alınmadığının bildirildiği görülmüştür. Mahkememizce Melikgazi Belediye Başkanlığı’na müzekkere yazılarak … tarihli genel kurula çağrı mektubuna ilişkin *** barkot numaralı iadeli taahhütlü gönderide yazılı “A*** Caddesi, Çırağan Sitesi, B Blok, Kat:1, No:1, Melikgazi/ Kayseri” adresinin aynı adresler mi yoksa farklı adresler mi olduğu sorulmuştur. 23/02/2023 tarihli yazı ile bu adreslerin aynı yere ilişkin olduğu bildirilmiş, dolayısıyla *** tarihli genel kurula çağrı mektubunun davacının ikamet adresine tebliğe çıkarıldığı anlaşılmıştır. PTT tarafından dağıtım saatinde davacının ikametinin kapalı olması nedeniyle davacının adresine ihbar kağıdı bırakıldığı halde davacı tarafından çağrı mektubuna ilişkin gönderi yasal süresi içinde PTT’den alınmamıştır.
Bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması suretiyle başkasına bir zarar verilmesi hakkın kötüye kullanımını oluşturur. Hemen belirtmelidir ki, hakkın kötüye kullanımı kurumu hukukun şekilciliğinden doğan sertliği gidermek maksadıyla ortaya çıkmıştır. Zira teknik gerçekler dolayısıyla belli kalıplara sokulmuş olan hukuk kuralları tarafından kişilere tanınan yetkilerin olduğu gibi kullanılması, diğer kişiler ve toplumlar için çoğu kez katlanılması güç olan sonuçlar doğurabilecektir. İşte bu noktada TMK’nun 2/II. maddesi önem taşımakta olup, bu hüküm hukukta ortaya çıkabilecek bu gibi gerçek olmayan kanun boşluklarının giderilmesi amacını gütmektedir. TMK’nun 2/I. maddesi hükmü herkesin haklarını, toplumda geçerli doğruluk dürüstlük ve iş ilişkilerinin gerektirdiği karşılıklı güven anlayışına uygun olarak kullanmasını emreder. Hakkın kullanımı ölçütünü Türk Medeni Kanunu’na göre dürüstlük kuralları verir. Bunun yanında ayrıca hak sahibinin başkasını ızrar kastıyla hareket etmiş olup olmadığını araştırmaya gerek yoktur. Önemli olan başkasına zarar vermek kastı değil; hakkın dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanılması sonucunda başkasının zarar görmüş olmasıdır. Dürüst davranma “bir hak sahibinin hakkını kullanırken veya bir borçlunun borcunu yerine getirirken iyi ve doğru hareket etmesi yani dürüst, namuskar, makul, fiilinin neticesini bilen, orta zekalı her insanın benzer hadiselerde takip edecek olduğu yolda hareket etmesi” anlamındadır. O halde bir hak sahibi hakkını kullanırken veya bir borçlu borcunu yerine getirirken yukarıda belirtilen ilkelere uygun hareket etmek durumundadır; aksi halde, haklarını kötüye kullandıkları sonucuna varılabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13/07/2011 tarihli, 2011/4-410 Esas ve 2011/511 karar sayılı emsal kararı). Bu açıklamalara göre ikamet adresine PTT tarafından ihbar kağıdı bırakıldığı halde davacı tarafından genel kurula çağrıya ilişkin gönderiyi yasal süresi içinde PTT’den alınmamış olması karşısında davacının bizzat kendi davranışından kaynaklanan tebliğ edilememe durumundan yararlanması düşünülemez. Davacının bu davranışının kasıtlı veya ihmali olması da önem arz etmez. Zira, bu durum iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil eder.
Doktrinde muhalefet şerhine ilişkin kıstasın katı uygulanmasının hak kaybına neden olduğuna ilişkin eleştiriler olmakla birlikte Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin istikrarlı uygulaması oylamada aykırı oy vermenin yeterli olmadığı yönündedir. Yüksek Mahkeme, mutlaka karardan sonra olmak üzere; ya madde altına ya da tutanak sonuna ya da tutanağa belirtilmek sureti ile yazılmış muhalefetin genel kurul tutanağına eklenmesi sureti ile yapılmasının iptal davası hakkının şartı olduğu kabul edilmektedir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin *** E.-K. sayılı ilamları). Genel kurul toplantısına çağrısı tebligatına ilişkin PTT tarafından ikamet adresine ihbar kağıdı bırakıldığı halde davacı tarafından genel kurula çağrıya ilişkin gönderiyi yasal süresi içinde PTT’den alınmamış, davacı kendisine bu konuda tebligat yapılmasını olanak dışı bırakmış ve … tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına katılmamıştır. Bu halde davacının 6102 sayılı TTK’nun 446-(2) maddesindeki “Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığı” iddiası ile genel kurul kararının iptalini talep etmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Kanun, kötüniyeti korumaz.
Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu genel kurulun hazirun cetveline göre, davaya konu … tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının şirkette toplam 19.100.000 paydan 12.988.000 paya ilişkin %68 oranında pay sahibi olan ortakların katılımı ile yapıldığı, davacının 4.77.000 payının bulunduğu yine dava dışı …’nın 1.337.000 payının bulunduğu, davacı ve dava dışı …’nın … tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına katılmadığı, buna göre davacının da içerisinde yer aldığı %32 orandaki pay sahibinin genel kurul toplantısında hazır bulunmadığı, dava konusu genel kurulda toplantı ve karar nisaplarının mevcut olduğu, söz konusu kararların olağanüstü genel kurullarda alınan mutad kararlar ve tamamı yasada belirtilen iş ve işlemlerden ibaret olduğu, 6102 sayılı TTK’nun 446. maddesinde öngörülen etki kuralı gereğince toplantıya katılmayanların oy oranlarının toplantı ve karar nisaplarını etkilemediği, bu kapsamda dava konusu edilen genel kuruldaki toplantı ve karar nisaplarının kanuna uygun bulunduğu, çağrıya ilişkin bir usulsüzlük bulunduğu varsayılsa bile bu usulsüzlüğün iptal sebebi olması için nisaplara etkisinin olması gerektiği, davacının toplantıya katılmamasının toplantı ve karar nisabını etkilemediği (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin *** K. sayılı emsal ilamı ), kaldı ki, çağrıda usulsüzlük bulunmadığı, davalının genel kurul toplantısına çağrısı tebligatına ilişkin olarak PTT tarafından ikamet adresine ihbar kağıdı bırakıldığı halde davacı tarafından genel kurula çağrıya ilişkin gönderiyi yasal süresi içinde PTT’den alınmadığı, davacı kendisine bu konuda tebligat yapılmasını olanak dışı bıraktığı ve … tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına katılmadığı, mevcut durumda davacının 6102 sayılı TTK’nun 446-(2.) maddesindeki “Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığı” iddiası ile genel kurul kararının iptalini talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu, hukuk sisteminin kötüniyeti korumayacağı, Yüksek Mahkeme içtihatlarına göre mutlaka karardan sonra olmak üzere; ya madde altına ya da tutanak sonuna ya da tutanağa belirtilmek sureti ile yazılmış muhalefetin genel kurul tutanağına eklenmesi sureti ile yapılmasının iptal davası hakkının şartı olduğu kabul edilmekte olduğu dikkate alındığında, davacının çağrının usulsüzlüğünden bahisle iptal davası açmasının iyi niyet kurullarına aykırı sonuç ve kanaatine varılmış ve bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince davanın reddi nedeniyle alınması gereken 179,90-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 80,70-TL’nın harçtan mahsubu ile bakiye 99,20-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Kararın mahiyeti gereği davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde ilgili taraflarca numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
6-Kararın mahiyeti gereği davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davacının davasının reddi nedeniyle hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dava dosyasının tarih ve işlem sırasına göre düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya mahkeme arşivine kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/04/2023

Başkan …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip …
E-imzalıdır