Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/789 E. 2023/336 K. 08.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : 1- … – ***
2- … – … ***
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
Av. … –
Av. … –
Av. … –
Av. … –

DAVALI : … ***
VEKİLİ : Av. … –

DAVA İHBAR OLUNAN : ***

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan istirdat (ticari satımdan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar aleyhinde davalı tarafça … tarihinde Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas numarasıyla icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin *** tarihinde davacılara tebliğ edildiğini, davacıların hukuki bilgi eksikliği nedeniyle gerekli itirazları yapamadığından takibin kesinleştiğini, araçlarına ve banka hesaplarına haciz konulduğundan haciz baskısı altında borcun ödenmek zorunda kalındığını, davacıların icra tehditi altındayken *** tarihinde itirazi kayıtla icra dosyasına 121.942,82- TL ödediğini, davacıların borçlusu olmadığı borcu ödemek zorunda kaldığını ve menfi tespit ve istirdat davası açma hakkının saklı tuttuğunu icra dairesine bildirdiğini, takibe dayanak yapılan senedin taraflar arasındaki alım satımdan kaynaklı alacaklara teminat olarak 400.000,00-TL bedelle ve ödeme tarihi ile alacaklı satırı boş olarak düzenlendiğini, nitekim davalı alacaklının kendi cari hesap ekstresine göre davalı tarafça bir hesap çıkararak alacaklı olduğunu düşündüğü 100.000,00- TL bakımından davaya konu senedi takibe koyduğunu, davalının tahsil etmeye çalıştığı alacağın cari hesap alacağı olduğunu, davalı tarafın cari hesaptan kaynaklı alacağını kambiyo takibinin sağladığı takip kolaylığından da yararlanmak için elindeki 400.000,00-TL’lık teminat senedine dayanarak talep ettiğini, davaya konu Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulan bononun ödenmesi için davalı alacaklı vekili Av. …’dan ödemeye esas dosya hesabının istendiğini, Av. … tarafından *** numaralı telefondan davacı şirketin sahibi …’ın *** numaralı telefonuna *** günü saat 16:20’de whatsapp ile hesap özeti gönderildiğini, takibe konu borcun mücerret borç ikrarı olan bonodan değil açıkça aralarındaki cari hesaptan kaynaklı olduğunun görüldüğünü, davalı alacaklı vekilinin bu davacıya gönderdiği hesap özeti incelendiğinde; taraflar arasındaki mal satışlarının *** tarihli *** numaralı 113.954,20-TL bedelli fatura, 09/09/2017 tarihli *** numaralı 19.258,74-TL bedelli fatura, 15/09/2017 tarihli*** numaralı 164.493,58-TL bedelli fatura, 23/09/2017 tarihli *** numaralı 68.447,17-TL bedelli fatura, 28/09/2017 tarihli … San. Tic. A.Ş. /A 042354 numaralı 170.777,00-TL bedelli fatura olmak üzere toplam 536.930,69-TL olarak gösterildiğini, hesap özetinin ödeme hanesinde 520.000,00-TL’nın ödendiği ve 16.930.69-TL bakiye borç kaldığının görüldüğünü, taraflar arasında herhangi bir sözleşme olmadığı halde davalının borcu dövize tahvil edilerek hesaplama yaptığını ve bakiye borcun çok üzerinde bir meblağ ile icra takibi başlattığını, cari hesap ekstresinin altında davalı yazısıyla 536.930,69-TL’lık fatura borcunun, davalı tarafça satış tarihindeki kur üzerinden 157.116,00-USD şeklinde dövize tahvil edildiği, sonrasında 157.116,00-USD’lık döviz borcunun da 3.9495-TL kur üzerinden 620.529,00-TL’lık borca dönüştürüldüğünün görüldüğünü, borcun dövize tahvilinin mümkün olmadığını, dayanak faturalara göre borcun döviz borcu değil, TL borcu olduğunu, cari hesap özetinin alt kısmında ise 620.529,00-TL’ndan davacının ödediği 520.000,00-TL düşülmek suretiyle 100.529,00-TL bakiye borç çıkarıldığını ve takibe konu senedin 100.000,00-TL üzerinden takibe konulmasının nedenin bu şekilde açıklandığını, davalı vekili tarafından takip konusuyla ilgili olarak davacıya gönderilen cari hesap özeti altındaki açıklamalardan takip konusu senedin alacaklı tarafından sebebe (cari hesap alacağının tahsiline) bağlanmış olduğunu, soyut bir borç ikrarını göstermediğini, bir başka ifade ile whatsapp üzerinden gönderilen cari hesap özetinde bonoya ilişkin açıklamalar değil, davalı ile davacı arasındaki alışverişten kaynaklı 25/01/2018 tarihli cari hesap özeti olduğunu, davacıya whatsapptan gönderilen bu belge ile davalı tarafın takip dosyasında takibe koyduğu bonoyu cari hesap özetinde gösterilen mal alışverişinden kaynaklı ilişkiye (sebebe) bağladığını, takibe dayanak yapılan senet taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayanan alım-satım akdinden kaynaklı ilişkiye teminat olarak verildiğinden TTK’nun 776/1-b. maddesinde öngörülen mücerret borç ikrarını içermediğini, davalının bu senedi hangi mal ve hizmet karşılığında aldığını işletme defterine kaydetmiş olmasının gerektiğini, davalı tarafından kısmen icra takibine konularak tahsil edilen senedin bir teminat senedi olmasına rağmen davalı tarafından senede malen kaydı konularak illi hale getirildiğini, dolayısıyla da artık sebepten mücerret bir senet olmadığını, malen kaydını taşıyan bononun siparişi alınan mal karşılığında düzenlenmiş olduğunun anlaşılması halinde, siparişe konu malların davacı borçluya teslim edilmiş olduğunun imzalı sevk irsaliyesi ile alacaklı tarafından ispatının gerektiğini, davacının “malen” kaydını taşıyan bononun “teminat” sendi olduğunu iddia ederek menfi tespit davası açmış olması halinde, ispat yükü senedin düzenlenme sebebini talil eden davacıda olduğunu ancak bu durumda davacı borçlu iddiasını ispat için davalı alacaklının ticari defter ve kayıtlarına dayanır, davalı alacaklı da senede bağlı borç ilişkisinin ticari ilişkiden kaynaklanmadığını savunursa; tacirin borçlarının ticari olması karinesinin istisnası olarak TTK’nun 19/1. maddesinde belirtilen durumları ispat yükünün davalı alacaklıya düştüğünü, davalının vekili tarafından whatsapp üzerinden gönderilen cari hesap özetinde “***’a çekilen çek” ifadesi ile *** San. Tic. A.Ş.’ne 170.777,00-TL ödeme yapılarak davacıya borç kaydedildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkide üçüncü kişi konumunda bulunan ve davacıya davalı adına mal gönderip ödemesinin davalı tarafından yapıldığı belirtilen … San. Tic. A.Ş.’ne karşı herhangi bir alacak iddiasında bulunmaması açısından davanın ihbar edilmesi gerektiğini, davacının ödemelerini Kuveyt Türk Bankası Ankara Şubesi’nin *** numaralı 20/02/2018 tarihli 120.000,00 TL bedelli, *** numaralı … tarihli 130.000,00 TL bedelli, *** numaralı 20/03/2018 tarihli 130.000,00 TL bedelli, *** numaralı 20/04/2018 tarihli 130.000,00-TL bedelli çekler ile ödediğini, kesilen faturalar ve çek ile ödenen meblağ esas alındığında davacının bakiye borcunun 537.011.77-TL – 520.000.00-TL = 17.011,77-TL kaldığını, buna rağmen 100.000,00-TL üzerinden takip başlatıldığını belirterek haksız tahsil edilen meblağ için şimdilik 20.000,00-TL’nın davacıya iadesine, haksız takip sonucu itibarı zedelenen davacı şirket lehine 10.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 25/06/2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini 104.930,23-TL olarak açıklamış ve 1.450,40-TL tamamlama harcını 25/06/2018 tarihli *** sayılı makbuz ile tamamlamıştır.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …’ın icra dosyasında ödeme yapan kişi olmadığını dolayısı ile istirdat davası açmak için aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, davacı sıfatının ödemeyi yapan diğer davacı *** Ltd. Şti.’ne ait olduğunu, davaya ve takibe konu senedin teminat senedi olmadığını, davacı böyle bir iddia ileri sürüyorsa bu iddiasını yazılı delille ispatlaması gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ödeme emrine, ihtirazi kayıtla ödeme dilekçesine, icra takip dosyasına121.942,82-TL ödendiğine dair Halkbank dekontuna, Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün *** tarihli tahsilat makbuzuna, teminat olarak verilen 400.000-TL’lık senede, davalı tarafından doldurularak takibe konulan teminat senedinin fotokopisine, davalı alacaklı vekili tarafından *** numaralı telefondan davacı şirketin sahibi …’ın *** numaralı telefonuna *** günü saat 16.20’de watsapp ile gönderilen hesap özetine, davacı şirketin sahibi …’ın *** numaralı telefonuna 26/01/2018 günü saat 16.20 de watsapp ile gönderilen mesajların telefon kayıtlarının incelenmesine, ***2015) ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davalı tarafça Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına ve takibe dayanak bonoya delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası celp edilmiştir. İncelenmesinde; takip alacaklısının … Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti., takip borçlusunun … Sistemleri Tic. Ltd. Şti. ve … olduğu, *** tarihli 400.000,00-TL bedelli bir adet senede dayanılarak 100.000,00-TL asıl alacak üzerinden kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı, dosya borcunun davacı … Sistemleri Tic. Ltd. Şti. tarafından ihtirazi kayıtla 07/03/2018 tarihinde ödendiği ve dosyanın infaz edilerek hacizlerin fek edildiği görülmüştür.
*** Bankası A.Ş. Ankara Şube Müdürlüğü’ne *** tarihli 130.00,00- TL bedelli çeklerine ilişkin; çeklerin müşteri çeki mi olduğu yoksa davacı şirkete ait çek hesabı olup olmadığının ve hesap numarası sorulmuş, 12/07/2018 tarihli gelen yazı cevabı ile; ilgili çek hesabınının *** ait olduğu, ilgili *** nolu çekin *** tarihinde Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. (şube kodu:219) takas merkezince ibraz edildiği, ilgili *** nolu çekin 20/03/2018 tarihinde Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. (şube kodu:219) takas merkezince ibraz edildiği, ilgili *** nolu çekin 20/04/2018 tarihinde Akbank T.A.Ş. (şube kodu :7) takas merkezince ibraz edildiği, ilgili *** nolu çekin … tarihinde … Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti. tarafından tahsil edildiği anlaşılmıştır.
Akbank T.A.Ş. Kayseri Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak; *** Ortaklığı hesabına ait *** numaralı çekin kim tarafından ibraz edildiğinin ve ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuştur. Keşidecisi … Ortaklığı olan *** nolu çekin 20/04/2018 tarihinde … Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti. tarafından ibraz edilip bedelinin tahsil edildiği anlaşılmış olup ilgili çek örneği mahkememize gönderilmiştir.
Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. Eski Sanayi Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak; … Ortaklığı hesabına ait … numaralı ve … numaralı çekin kim tarafından ibraz edildiğini ve ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş, var ise çeklerin okunaklı birer örneğinin gönderilmesi istenilmiş, 16/08/2019 tarihli gelen yazı cevabı ile … nolu 20/02/2018 keşide tarihli ve … nolu 20/03/2018 keşide tarihli çeklerin müşterileri olan … tarafından takastan tahsil edilmek üzere şubelerine teslim edildiğini, söz konusu çeklerin bedellerinin elektronik ortamda takasdan tahsil edilerek müşterinin hesabına geçtiği anlaşılmış, çeklerin birer örneği mahkememize gönderilmiştir.
Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş. Ankara Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak; … Ortaklığı hesabına ait … çek numaralı … tarihinde ibraz edilerek …’ne ödenen çekin okunaklı fotokopisinin gönderilmesi istenilmiştir. 15/08/2018 tarihli gelen yazı cevabı ile … nolu çekin okunaklı fotokopisi mahkememize gönderilmiştir.
Davacı vekilinin 25/06/2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini 104.930,23-TL olarak ıslah ettiği ve harcını yatırdığı görülmüştür.
Davacı vekilinin talebi üzerine davanın … San. Tic. A.Ş.’ne tebliğine karar verilmiş ancak davanın ihbar edildiği üçüncü kişinin adresinde tanınmaması, Yargıtay kararlarına göre davanın tarafı olmayan üçüncü kişiye Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapılmasının mümkün olmaması ve davacının bu şirketin tebliğe elverişli adresini bildirmemesi nedeni ile dava dışı üçüncü kişiye tebligat yapılamamıştır.
Tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davacının ticari defter ve belgelerinde inceleme yaptırılması için Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/33 talimat sayılı dosyasında S.M.M.M. Bağımsız Denetçi *** 31/08/2019 tarihli raporunda özetle; “Davacı ticari defterlerinin TTK hükümleri gereği usulüne uygun şekilde tutulmuş olduğu, davacının ticari defterlerinde davalıya takip tarihi olan … itibariyle borç miktarının 16.930,69 TL olduğu, takip konusu edilen 08/09/2017 tanzim, 03/01/2018 vade tarihli, 400.000,00 TL bedelli bononun davacı kayıtlarında yer olmadığı, davacı tarafından davalıya verilerek ticari defterlerinde kayıt altına alınmış olan,
Kuveyt Türk /Ankara 0837462 nolu 20/02/2018 vadeli 120.000,00-TL miktarlı,
Kuveyt Türk /Ankara 0837464 nolu … vadeli 130.000,00-TL miktarlı,
Kuveyt Türk /Ankara 0837463 nolu 20/03/2018 vadeli 130.000,00-TL miktarlı ve
Kuveyt Türk /Ankara 0837465 nolu 20/04/2018 vadeli 140.000,00-TL miktarlı olmak üzere 520.000,00-TL bedelli çeklerin davalıya ödenmiş olduğu,
Davacının borç miktarı olan 16.930,69-TL yerine davalıya faiz ve icra masrafları hariç (100.000,00-TL – 16.930,69-TL) 83.069,31-TL fazla ödeme yaptığı, davacının dava ve takip konusu edilen bononun borç karşılığı olarak değil, teminat karşığılı olarak verildiği iddiasına ilişkin hukuki değerlendirmenin mahkemeye bırakıldığı yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir. 05/11/2019 tarihli duruşmada bilirkişi raporu taraflara elden tebliğ edilmiştir.
Davalı vekili 05/11/2019 tarihli duruşmadaki beyanında: “Raporda aleyhe olan hususları kabul etmiyorum, takibe dayanak bonoda açıkça malen kaydı yazmaktadır, bu mal teslim edildiğine ilişkin bir karinedir, bononun bedelsiz kaldığının ispat yükü davacıda olup bono hükmünde yazılı bir belge ile ispatlaması gerekmektedir, müvekkilimize ait ticari defterleri incelemek için ibraz etmeyeceğiz, davacı tarafça münhasıran tarafımıza ait defterlere dayanılmadığından defterlerimizi sunmamız aleyhimize değerlendirilemez, mevcut delil durumuna göre davacı davasını ispat edememiştir, davanın reddine karar verilmesini isterim.” şeklinde imza karşılığı beyanda bulunmuştur.
Davacı vekilinin davalının beyanlarına karşı ve bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi verdiği görülmüştür. Dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda müvekkilinin ticari defterlerinin usulüne uygun şekilde tutulmuş olduğu, toplam 520.000,00-TL bedelli çeklerin davalıya ödenmiş olduğu ve müvekkilinin takip tarihi itibarı ile borç miktarı olan 16.930,69-TL yerine davalıya faiz ve icra masrafları hariç 83.069,31-TL fazla ödeme yaptığını, müvekkilden haksız yere fazladan tahsil edilen 104.930,23-TL’nın ödendiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle müvekkile iadesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, çeke dayalı başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile kesinleşen icra dosyasına haciz baskısı altında ödenen bedelin İİK’nun 72. maddesi gereğince istirdadı ve ticari itibarın zedelendiği iddiasıyla açılmış manevi tazminat talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca yargılama tek hakim tarafından yürütülmüş ve sonuçlandırılmıştır.
Dava değeri itibarı ile 7251 sayılı kanunla değişik 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 4/2. maddesi uyarınca basit yargılama usulü uygulanmıştır.
Taraflar arasında uyuşmazlık Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibine konu edilen ve ihtirazi kayıtla ödenen dosya borcundan dolayı davacı tarafın davalıya borcunun olup olmadığı, davacıların davalıdan istirdat adı altında bir alacağının olup olmadığı, davacıların davalıdan manevi tazminat talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Mahkememizde evvelce yapılan yargılama sonunda 03/12/2019 tarihli, *** Karar sayılı gerekçeli karar ile menfi tespit davalarında ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu, takibe konu bonoda ihdas nedeninin malen olması karşısında davacının bononun teminat olarak verildiği iddiasını ispat edecek somut ve kanunun aradığı yazılı bir delil sunamadığı, bononun ticari deftere kaydının zorunlu olmadığı, kambiyo senedinin ticari deftere kayıt edilmemesinin, o senetten doğan hakların kaybedilmesi anlamına gelmeyeceği, davacı şirketin buna ilişkin iddialarının nazara alınamayacağı, diğer davacının avalist olması ve icra dosyasına ödeme yapan olmaması karşısında dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı, icra takibi ile talep edilen komisyon bedelinin protesto edilen senet için talep edileceğinden buna ilişkin davalının isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı şirket yönünden kısmen kabulüne diğer davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 07/10/2020 tarihli, *** Karar sayılı karar ilamı ile takip konusu bononun teminat senedi olduğu, boş olarak davalıya verilmesine karşın anlaşmaya aykırı olarak düzenlendiği ya da mal karşılığı alınmadığı yönündeki iddialar yönünden davacı tarafça dosyaya herhangi bir yazılı belge sunulamadığı, bu şekilde ispat yükü üzerinde üzerinde olan davacı tarafça söz konusu iddiaların kanıtlanamadığı, haksız bir icra takibi sonucunda davacı tarafın ticari itibarının zedelendiği ve aval veren konumundaki davacı … tarafından icra dosyasına yapılan herhangi bir ödeme bulunmadığı, bu gerekçeye dayalı mahkememizin 03/12/2019 tarihli, *** Karar sayılı gerekçeli kararnda usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili, kararı temyiz etmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce icra edilen temyiz incelemesi sonunda 14/06/2022 tarihli, *** Karar sayılı ilam ile “… 1- Davacı, davalıyla aralarındaki ticari ilişki gereği bakiye bir borcun kaldığını ancak takip tutarı kadar olmadığını iddia etmiştir. Bu iddiasını ispata yönelik davacı vekilince dava dilekçe ekinde davalı şirket vekilinin WhatsApp uygulamasında 26/01/2018 tarihinde gönderildiği iddia edilen “cari hesap ekstresi” başlıklı davalı şirket anteti içeren fotokopi belge sunulmuştur. Davalı vekiline bu belgenin onun tarafından gönderilip gönderilmediği sorularak davalı vekilince gönderildiğinin tespiti halinde belge altında el yazısıyla kaleme alınan kur farkı ve çekle yapıldığı iddia edilen ödemeye ilişkin notla ilgili Yargıtay’ın yerleşik uygulaması da nazara alınarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davacıların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. …” nedenleriyle Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 07/10/2020 tarihli, *** Karar sayılı karar ilamının davacılar yararına bozulmasına karar verilmiştir.
İade edilen dava dosyası mahkememizin *** Esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizde yapılan duruşmada usul ve yasaya uygun olan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14/06/2022 tarihli, *** Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak 26/01/2018 tarih itibari ile davacı …’nin yetkilisi ve ortağının … olup olmadığının sorulmuş ve buna ilişkin kayıt ve belge örneklerinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize 14/11/2022 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Mevcut dosya kapsamı, alınan beyanlar ve dosyanın safahati dikkate alınarak HMK’nun 266. maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 267. ve 268. maddesi gereğince dava dosyasının re’sen seçilecek bir nitelikli hesap bilirkişisine tevdine, HMK’nun 273. maddesi gereğince 16.930,69-TL’nın icra dosyasına ödeme tarihi olan 07/09/2018 tarihi itibari ile tahsil harcı, asıl alacak, başvurma harcı, vekalet ücreti, işlemiş faiz, masraf gibi asıl alacak ve fer’ilerini gösterir şekilde kapak hesabı yapması konusunda bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Görevlendirilen nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi *** tarafından düzenlenen 28/03/2023 tarihli raporda özetle; ” Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’ne ait … Esas sayılı dosyada; 1) 16.930,69 TL asıl alacak olması halinde, 4,52-TL takip öncesi faiz, 50,79-TL komisyon ücreti, 2.038,32-TL icra vekalet ücreti, 1.429,13-TL takip sonrası faiz, 35,90-TL başvuru harcı, 84,93-TL peşin harç, 5,20-TL vekalet harcı, 687,93-TL tahsil harcı (olmak üzere toplam 913,96-TL harç) olmak üzere toplam 21.267,47-TL hesap edilmiştir. 2) 100.000,00-TL asıl alacak olması halinde; 26,77-TL takip öncesi faiz, 300,00-TL komisyon, 10.776,14-TL icra vekalet ücreti, 35,90-TL başvuru harcı, 501,63-TL peşin harç, 5,20-TL vekalet harcı, 4.063,24-TL tahsil harcı (olmak üzere toplam 4.605,97-TL harç) olmak üzere toplam 115.708,82-TL hesap edildiği” belirtilmiştir.
Eldeki davada istirdat ve manevi tazminat istemleri bulunmakla mahkememizce öncelikle istirdat davası bakımından bir değerlendirme yapılması uygun bulunulmuştur.
Somut olayda davacıların senetteki durumları birbirinden farklı olup, davacı … senette keşideci ve diğer davacı … avalist olduğundan her iki davacı bakımından farklı değerlendirmeye gidilmiştir.
Davacı …’ın açmış olduğu istirdat davasına ilişkin değerlendirmede;
Davacı …’ın dava konusu senette avalist olduğu görülmektedir. TTK’nun 778/3. maddesinde bonolar hakkında da uygulanacağı kabul edilen 702/2. maddesi, “Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir.” hükmünü amirdir. Yani aval veren, kendi imzasına ve senedin zorunlu unsurlarının bulunmadığına dair şekli itirazları hariç, esas ilişkiye (senedin teminat senedi olduğuna) dair herhangi bir itiraz ve def’ide bulunamaz. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın *** Karar sayılı içtihadı da bu yöndedir. Kaldı ki …, dava konusu borcu ödeyen kişi de değildir, bu nedenle bu davayı açmakta hukuki yararı yoktur. İzah edilen nedenle bu davacının istirdat davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı …’nin açmış olduğu istirdat davasına ilişkin değerlendirmede;
İstirdat davası, özü itibari ile menfi tespit ve alacak davalarını bir arada bünyesinde barındıran bir dava tipi olduğundan, ispat bakımından menfi tespit davasına özgü kurallar üzerinde durulmalıdır.
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı (Kuru-El Kitabı), İstanbul 2013, s. 346).
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233).
Menfi tespit davalarında genel ispat yükü alacaklı konumunda olan davalı tarafta bulunmaktadır. Ancak menfi tespit davasının kambiyo senedinden kaynaklanmış olması durumunda, ispat yükü yer değiştirerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11/04/2018 tarihli *** karar sayılı içtihadında da açıkça belirtildiği üzere menfi tespit davacısının üzerindedir.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki İlişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372).
HMK’nın 201. maddesinde “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Senede karşı ileri sürülen hukuki işlemlerin senetle ispatı zorunludur (HMK m. 200). Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, ispat sınırından az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir.
Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır.
Bonoda bulunması zorunlu olan şekil şartları 6102 sayılı TTK’nun 776. maddesinde sayılmıştır. Bu unsurların yanı sıra, yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlar da bulunmaktadır.
Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir.
Seçimlik unsurlardan birisi de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Eş söyleyişle “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehtarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu, senedin bono niteliğini etkilemez. Zira, bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla, ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, iddiasını kanıtlama yükümlülüğü altına girer.
Takip dayanağı bononun tanzim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 680. maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkündür. Tamamen doldurulmamış bononun tedavüle çıkarılırken anlaşmalara aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile kanıtlanmadığı sürece, bono üzerinde yazılı vade, tanzim gibi tarihler gerçekliğini ve varlığını korur. (Yargıtay HGK. 26.02.2003 tarih ve *** K. sayılı kararı)
Somut olayda davacı, davalıyla aralarındaki ticari ilişki gereği bakiye bir borcun kaldığını ancak takip tutarı kadar olmadığını iddia etmiş, imzası inkar edilmeyen senette malen kaydı olmasına rağmen davacı senedin teminat senedi olduğunu ileri sürmüştür. Davalı ise senedin teminat senedi olmadığını ileri sürmüştür. Bu iddiasını ispata yönelik davacı vekilince dava dilekçe ekinde davalı şirket vekilinin WhatsApp uygulamasında *** tarihinde gönderildiği iddia edilen “cari hesap ekstresi” başlıklı davalı şirket anteti içeren fotokopi belge sunulmuştur. Davalı vekili Av. …,14/11/2022 tarihli duruşmada “… Whatsapp üzerinden gönderildiği ifade edilen ve delillendirilen belge bizim tarafımızdan gönderilmiştir. Cari hesap ekstresi ve gönderi de takibe konu bonoya ya da icra dosyasına hiçbir atıf yapılmamıştır. Bononun sebepten mücerretliğini ortadan kaldıracak hiçbir durum söz konusu değildir. …” şeklinde beyanda bulunmuş ve beyanının doğruluğunu imzası ile tasdik etmiştir. Bu durumda senetteki bedel kaydına ilişkin ispat yükü davalı üzerine geçmiştir. Mevcut durumda belge altında el yazısıyla kaleme alınan kur farkı ve çekle yapıldığı iddia edilen ödemeye ilişkin notla ilgili Yargıtay’ın yerleşik uygulamasının nazara alınması gerekmiştir.
Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılmış olması gerekir. Kur farkında vade farkı istemleri gibi teamülün olup olmadığı önemli değildir. Kur farkı alacağı talep edilebileceği hallerde kur farkı alacağının ödeme tarihindeki kurun dikkate alınarak hesaplanması gerekmektedir (Yargıtay 19. H.D., 11/09/2018 tarihli, *** Karar sayılı ilamı).
Bunun yanı sıra TBK’nun 99. maddesi uyarınca konusu para olan borç ülke parası ile ödenecek olmakla birlikte başka para birimi ile ödenmesi kararlaştırılması halinde ise sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç değer üzerinden ülke parasıyla da yapılabilecektir. Görüldüğü gibi başka para birimi ile ödenmesi kararlaştırılan borca ilişkin olarak aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadığı durumlarda borçlu bir seçimlik hakka sahiptir. Dilerse ülke parası ile dilerse kararlaştırılan para birimi ile ödeme yapabilir.
Dosya kapsamı incelendiğinde taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu ve bu kapsamda davalının düzenlediği faturaların Türk Lirası cinsinden olduğu gibi, davalı tarafça ödeme karşılığı verilen çeklerin de Türk Lirası cinsinden olduğu görülmektedir. Davalı taraf, döviz karşılığı satım yapıldığını veya taraflar arasında kur farkı istenebileceğine ilişkin sözleşme bulunduğunu iddia ve ispat etmiş de değildir. Bu durumda davalı, davacı taraftan kur farkı alacağı isteyemez. Mevcut delillere göre takibe konu bononun teminat amaçlı verildiği, davalının cari hesaptan ve kur farkından kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla bu bonoyu icra takibine koyduğu, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacı şirketin davalıya 16.930,69-TL borcunun bulunduğu, icra takibi nedeniyle davacı şirketin takip dosyasına ihtirazı kayıtla 07/03/2018 tarihinde 121.942,82-TL ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Davalı icra takibi yapmakta kısmen haklı olduğundan davacı şirketin borcu olan 16.930,69-TL’nın icra dosyasına ödeme tarihi olan 07/09/2018 tarihi itibari ile tahsil harcı, asıl alacak, başvurma harcı, vekalet ücreti, işlemiş faiz, masraf gibi asıl alacak ve fer’ilerini gösterir şekilde kapak hesabı yapması konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
27/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda tahsil harcının oranının %4,55 olarak alınıp hesaplama yapıldığı, davalı vekilinin 28/03/2023 tarihli dilekçesinde harç oranına itirazda bulunulduğu, 492 sayılı harçlar kanununun genel tebliğine ilişkin 1 sayılı tarifenin “İcra iflas harçları” başlıklı kısmında icra harçları ile ilgili B) bölümünün 1/3-b maddesinde “Hacizden sonra ve satıştan önce ödenen paralardan %9,10 tahsil harcının” alınacağının ön görüldüğü, 492 sayılı harçlar kanununun 23. maddesinde ise “Her ne sebep ve suretle olursa olsun, icra takibinden vazgeçildiğinin zabıtnameye yazılması için vazgeçilen miktara ait tahsil harcının yarısı alınır…” hükmünün bulunduğu, bilirkişinin raporuna emsal aldığı yargıtay kararının harçlar kanunu 23. maddesi uyarınca icra takibinden vazgeçme durumuna ilişkin olduğu, somut uyuşmazlıkta icra takip dosyası kayıtlarının incelenmesinde davalı alacaklının icra takibinden vazgeçtiğine ilişkin beyanının olmadığından Harçlar Kanunu’nun 23. maddesinin uygulanamayacağı, bu nedenle davalı vekilinin rapora tahsil harcı oranına ilişkin itirazının haklı olduğu, tahsil harcı oranının %9,10 olarak hesaplanmasının gerektiği ancak bu hesaplamanın basit bir matematiksel işlem olup nitelikli bir hesaplamayı gerektirmediğinden, yine davacı vekilinin bilirkişi raporlarına karşı itirazlarının ve gerek görülecek sair hususların değerlendirilmesi ve gerektiğinde düzeltilmesinin bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerektirmediğinden HMK’nun 30. maddesinde ifade edilen yargılamanın çabukluğu ve ucuzluğu gereğince bu hesaplamaların mahkememizce bizzat yapılarak bilirkişi raporunda hesaplanan rakamların buna göre düzeltilmesine ve bu konuda bilirkişiden ek rapor alınmamasına karar verilmiş ve bu harç oranı %9,10 üzerinden mahkememizce hesap edilerek 1.856,64-TL olarak bulunmuştur. Bilirkişi raporuna göre davacı şirketin borcu olan 16.930,69-TL’nın icra dosyasına ödeme tarihi olan 07/09/2018 tarihi itibari ile takipte kesinleşen miktarı 20.402,66-TL olup, %9,10 üzerinden mahkememizce hesap edilen 1.856,64-TL tahsil harcının toplanması ve bu toplamdan 501,63-TL peşin harcın mahsup edilmesiyle davacı tarafın ödeme tarihi itibarı ile takip dosyasındaki gerçek borç miktarı 22.300,40-TL olarak hesap edilmiştir. Davacı şirketin takip dosyasına ihtirazı kayıtla 07/03/2018 tarihinde ödeme yaptığı 121.942,82-TL’ndan bu tarih itibarı ile ödemesi gerekli olan 22.300,40-TL mahsup edildiğinde davacı şirketin davalıdan 99.642,42-TL fazla ödemenin istirdatını talep etmekte haklı olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle davacı … Sistemleri ve Ticaret Limited Şirketi’nin istirdat istemine ilişkin davasının kısmen kabulü ile kapatılan Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına bu davacı tarafından takip borçlusu olarak ödenen paranın 99.642,42-TL’nın *** tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine, sübut bulmadığından dolayı davacı … Sistemleri ve Ticaret Limited Şirketi’nin fazlaya ilişkin istirdat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat davasına ilişkin değerlendirmede;
Davacılar, haksız icra takibi nedeni ile davacıların ticari itibarının zedelendiği, bankadaki parası ve menkul mallarına haciz konulduğu iddiası ile tazminat talep etmişlerdir.
Haksız icra takibi sebebiyle manevi tazminat talep edilmesi mümkündür. Manevi tazminat talebi ile hukuka aykırı bir eylem veya işlem nedeniyle borçlunun veya üçüncü kişilerin yaşadığı üzüntünün yol açtığı objektif eksilmenin giderilmesi, kişilik değerlerinde oluşan manevi zararın telafisi talep edilebilmektedir. Bu nedenle manevi tazminat talep edilebilmesi için; haksız icra takibi nedeniyle manevi zarara uğranılmış olması ve bu zarar ile haksız icra takibi arasında illiyet bağının bulunması gereklidir.
Davacılar, haksız icra takibi nedeniyle manevi tazminat talep etmişlerdir. Yapılan yargılamada davalının davacılar hakkında icra takibi başlatmasının tamamen haksız olmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar Mahkememizce icra takibinde talep edilen 99.642,42-TL’nın haksız olduğuna karar verilmiş ise de davalının manevi tazminata mahkum edilmesi için takibin haksız olmasının yanında kötüniyetle icra takibine geçtiğinin, sırf davacıların ticari itibarına zarar vermek kastı ile hareket ettiğinin ispatı gerekmekte olup, davacılar bu konuda delil sunmamışlardır. İcra takibinde talep edilen bir alacağın haksız olması, tek başına onu kötü niyetli haline getirmemektedir. Kötüniyetin ayrıca ispatı gerekmektedir. Davacılar tanık dinletmek istemişlerse de davacıların bu talebi mahkememizce red edilmiştir; zira davacılar tanık listesinde tanığını tazminat davası bakımından değil, senedin teminat senedi olduğu hususunda dinletmek istediklerini açıklamışlardır. Mevcut delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle somut olayın özelliğine göre manevi tazminat koşullarının oluşmaması ve davalının takibinde kötüniyetli olduğunun kanıtlanamamış olmasına göre davacıların manevi tazminat davalarının reddine karar vermek gerektiği kanaati oluşmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davacı … Sistemleri ve Ticaret Limited Şirketi’nin istirdat istemine ilişkin davasının KISMEN KABULÜ ile kapatılan Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına bu davacı tarafından takip borçlusu olarak ödenen paranın 99.642,42-TL’nın 07/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
2-Davacı … Sistemleri ve Ticaret Limited Şirketi’nin fazlaya ilişkin istirdat isteminin REDDİNE,
3-Davacı … Sistemleri ve Ticaret Limited Şirketi’nin MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ REDDİNE,
4-Davacı …’ın İSTİRDAT VE MANEVİ TAZMİNAT DAVALARININ AYRI AYRI REDDİNE,
5-Davacıların dava açarken tek başvurma harcı yatırdığı görülmekle, başvurma harcının istirdat davası için yatırıldığı kabul edilerek manevi tazminat davası için alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcının davacı tarafça peşin yatırılan 512,33-TL peşin harç ile 1.450,40 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.962,73-TL harçtan mahsubuna (kalan 1.782,83-TL),
6-İstirdat davası yönünden alınması gereken 6.806,57-TL karar ve ilam harcının davacıların yatırdığı harç bakiyesi olan 1.782,83-TL’ndan mahsubu ile bakiye 5.023,74-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
7-Davacı … Sistemleri ve Ticaret Limited Şirketi tarafından istirdat davası yönünden yapılan, bozma öncesinde yapılan tebligat, müzekkere ve talimat posta gideri 328,19-TL, bilirkişi ücreti 500,00-TL, başvurma harcı 35,90-TL, mahsup edilen peşin harç tutarı 1.782,83-TL harç ile bozma sonrasında yapılan 27,00-TL e-tebligat gideri, 84,00-TL tebligat gideri, 1.00,-TL KEP gideri ve 1.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.958,92-TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre 3.759,41-TL’nın davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin bu davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı … tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacılar ve tarafından manevi tazminat davası yönünden ayrıca yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davalı tarafından yapılan 100,00-TL tebligat masrafından oluşan yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 13,96-TL’nın davacılardan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
11-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,

12-İstirdat davasında davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca kabul edilen kısım üzerinden hesap ve taktir olunan 15.942,78-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak Davacı …’ne verilmesine,
13-İstirdat davasında davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin (davacı …’nin 5.287,81-TL’lık kısmı ile sınırlı sorumlu olması koşuluyla) davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
14-İstirdat davasında verilen kararın mahiyeti gereği davacı … lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
15-Manevi tazminat davası yönünden; davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca red edilen kısım üzerinden 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
16-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra temyiz incelemesine gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
08/05/2023

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır