Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/780 E. 2023/833 K. 02.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : ***
KATİP : ***

DAVACI : ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av.

DAVA : Tazminat (Maddi Hasarlı Trafik Kazası Nedenli)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan tazminat (maddi hasarlı trafik kazası nedenli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, 04/01/2022 tarihinde müvekkiline ait 38 … plakalı araç ile sigortalı …’a ait olan 06 … plakalı aracın karıştığı trafik kazası sonrasında müvekkiline ait araçta hasar meydana geldiğini, bu kazada sigortalı araç sürücüsü …’ın %100 oranında kusurlu bulunduğunu, kaza sonrasında müvekkiline ait araçta meydana gelen hasar için araç yetkili servisine götürüldüğünü, müvekkilinin serviste kaldığı süre boyunca aracını kullanamadığını, kaza sonrasında müvekkiline ait araçta meydana gelen değer kaybının ödenmesi için davalı araca ait sigorta şirketi olan davalı … Anonim Şirketi’ne kendilerince 18/03/2022 tarihli dilekçe ile başvuru yapıldığını, bu başvuru sonrasında belirtilen banka hesabına 6.454,54-TL’nın ödendiğini, müvekkilinin aracındaki değer kaybının sigorta şirketinin ödediği miktardan daha fazla olduğunu belirterek davanın kabulü ile bilirkişi incelemesi sonucunda ortaya çıkacak olan araç değer kaybının sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketten tazminine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Dava vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunduklarını, davacı tarafın belirsiz alacak davası açmada hukuki yararının bulunmadığını, dava konusu araçta meydana gelen değer kaybı bedeli zararının karşılanması nedeniyle açılan bu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, itirazlarının kabul edilmemesi halinde değer kaybı bedelinin Genel Şartlar’a göre hesaplanması gerektiğini, somut olayda zamanaşımı ve poliçe teminat limitinin göz önünde bulundurulmasının gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, kaza tespit tutanağının yalnızca davacı tarafın beyanı ile hazırlanmıdığını, somut olayda sigortalının olay yeri terk olmuş olsa bile müvekkili sigorta şirketi açısından sorumluluğun sadece davacı tarafın beyanı ile hazırlanan tutanak ile belirlenmesinin mümkün olmadığını, dolayısı ile kazaya esas kusur oranlarının tespiti için alanında uzman kusur bilirkişi raporu alınmasını talep ettiklerini, müvekkili şirketin temerrüde düşmediği dikkate alınarak yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulmamasını, her halükarda itirazları doğrultusunda yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER :Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça; trafik kazası tespit tutanağına, kusur raporuna, ekspertiz raporuna, olay yeri fotoğraflarına, servis bakım ve fişlerine, faturalara, sigorta poliçesine, ödeme belgelerine, başvuru belgelerine, ehliyet ve ruhsat kayıtlarına, emsal ekspertiz raporuna ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davalı tarafça; ZMS poliçesine, değer kaybı raporuna, ödeme dekontlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Türkiye Noterler Birliği’ne müzekkere yazılarak 38 … plaka ve 06 … plaka sayılı araçlarının kaza tarihi olan 04/01/2022 tarihli kaza tarihinde ve halen kimin adına tescilli olduğu sorulmuş ve araç tescil kaydının gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize 09/09/2022 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davacının vergi kimlik numarasının belirtilmesi suretiyle … Anonim Şirketi’ne müzekkere yazılarak davalı sigorta şirketi tarfından sigortalanmış olan (poliçe no:***) … (T.C.:…)’a ait 06 … plakalı araç ile davacıya ait 38 … plakalı araca 04/01/2022 tarihinde çarpması sonucu davacının aracında oluşan değer kaybının tazmini için davacının … Anonim Şirketi’ne hangi tarihte başvurduğu ve akıbeti sorulmuş, ZMMS poliçesinin, davacının başvurusunu ve özellikle başvuru tarihini gösterir kayıt ve belgelerin, hasar dosyasının, bu kaza neticesinde davacıya ait 38 … plakalı arata oluşan hasarı gösterir ekspertiz raporu, servis iş emirleri, tutanak ve faturaları, hasara ilişkin fotoğraf ve görüntü kayıtlarının CD veya flasbellek formatında suretlerinin gönderilmesi, bu kaza ve ZMMS poliçesi nedeniyle yapılan ödemeler varsa ödemelere ilişkin kayıt ve belge örneklerinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize 09/09/2022 tarihli yazı ekinde istenilen belgelerin sunulduğu anlaşılmıştır.
Dosya içindeki davacıya ait 38 … plaka sayılı araç ruhsatının okunaklı örneğinin eklenerek Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ne müzekkere yazılarak; davacıya ait 38 … plaka sayılı aracın kaza tarihi olan 04/01/2022 tarihi ve bu tarihinden öncesine ait hasar kayıtlarının olup olmadığı hususunun tespiti ile varsa 04/01/2022 tarihi ve bu tarihinden öncesine ait tüm hasarlara ilişkin olarak sigorta (sigorta şirketinin adı, ZMMS veya kasko gibi sigorta poliçesinin türü, vade tarihi, acente no, poliçe no, hasar dosya no, hasar tarihi gibi) bilgilerinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize 20/09/2022 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Trafik kazası tespit tutanağı yazı ekine eklenmek suretiyle, Kayseri Emniyet Müdürlüğü Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak 04/01/2022 tarihinde meydana gelen kaza tespit tutanağına konu olan trafik kazasına ilişkin kamera kaydı olması halinde cd şekilde gönderilmesi istenilmiştir. 07/09/2022 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
İlgili tüm delillerin toplanmasından sonra Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’na müzekkere yazılarak, dava dosyasının müzekkeremiz ekinde Adli Tıp Kurumu’na gönderilmiştir. İddia, savunma, trafik kaza tespit tutanağı, hasar dosyaları, Sigorta Bilgi Ve Gözetim Merkezi hasar sorgulaması, trafik kayıt örneği, servis fatura ve kayıtları, oluşan hasara ilişkin dosya arasında bulunan fotoğraflar, daha önce düzenlenen ekspertiz raporu ve diğer tüm deliller incelenmek sureti ile; A-04/01/2022 tarihli trafik kazasının oluşumunda kim veya kimlerin ne oranda kusurlu olduğu, B-Davacıya ait 38 … plakalı aracın markası, modeli, özellikleri, dava konusu 04/01/2022 tarihli trafik kazası nedeni ile oluşan hasarları, yapılan onarım işleri, aracın kilometresi, hasar sorgulama kayıtları ve diğer deliller dikkate alınarak kaza tarihi olan 04/01/2022 tarihindeki bu aracın hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten sonra ve tamiratın yapılmasından sonra ki bu aracın ikinci el piyasa rayiç değerinin tespiti ile varsa aradaki farka göre araç değer kaybı zararının kaç TL olduğu konularında açıklamalı rapor düzenlenmesi istenilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’nca düzenlenen 21/12/2022 tarihli raporda özetle; “Kusur yönünden; sürücü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ın kusursuz olduğu, değer kaybı yönünden; dava konusu 38.*** plakalı araçta toplam 6.000,00-TL tutarında değer kaybının olduğu” belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, trafik kazası nedeni ile meydana gelen bakiye araç değer kaybı zararının tazmini istemi ile açılan tazminat davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya mahkememiz görevlidir.
6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca yargılama tek hakim tarafından yürütülmüş ve sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizde açılan ve sonuçlanan davada dava değeri itibarı ile 7251 sayılı Kanun’la değişik 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 4/2. maddesi uyarınca basit yargılama usulü uygulanmıştır.
Dava şartı arabuluculuk faaaliyeti kapsamında taraflar anlaşmaya varamadıkları görülmüştür.
Davalının davacıya davadan önce 6.454,54-TL araç değer kaybı tazminatını ödediği tarafların kabulündedir.
Taraflar arasında uyuşmazlık konuların değerlendirmesinde;
Taraflar arasında uyuşmazlık konuları; davalının yetki ilk itirazının haklı olup olmadığı, 04/01/2022 tarihli trafik kazasının oluşumunda kim veya kimlerin ne oranda kusurlu olduğu, bu kaza nedeni ile davacının bakiye araç değer kaybı zararı olup olmadığı, varsa davalının bu zarardan sorumlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Yetki ilk itirazının değerlendirmesinde;
Davalı sigorta şirketi vekili yasal süresi içinde yetki ilk itirazında bulunmuştur.
6100 Sayılı HMK ‘nun 6/1. maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişiliğin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm aksine kesin yetki kaydı olmayan tüm davalar için genel yetki kaydıdır.
Trafik kazası aynı zamanda haksız fiil teşkil eden bir eylem olduğundan 6100 sayılı HMK’nun 16. maddesinde ise; “Haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir yetkilidir” hükmü yer almaktadır.
Uyuşmazlık Karayolları Trafik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinden kaynaklandığından ve bu sigorta türü 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinde düzenlendiğinden diğer bir yetki kuralı da bu yasada yer almakta olup, “Motorlu araç kazalardan dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar sigortacının merkez veya şubesinin, veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinin birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” hükmü ile sigortanın merkez ve şubeleri, sigorta sözleşmesini yapan acenta veya kazanın meydana geldiği yerin yetkili kabul edilmesine, Aynı hüküm ZMSS genel şartlarının C.7. maddesinde de tekrar niteliğinde yer almaktadır.
Somut olayda olduğu üzere bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacılar bu mahkemelerden birinde dava açma hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacılar, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa ozaman seçme hakkı davalı tarafa geçmektedir. (aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin *** Karar)
Dava konusu uyuşmazlıkta haksız fiile ilişkin 6100 Sayılı HMK’nun 16. maddesinde yer alan haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi kuralı dikkate alındığında; dava dilekçesine, trafik kaza tespit tutanağına ve dosyamız içindeki diğer kayıtlara göre davacının işlem merkezi (yerleşim yeri) Kayseri’dir ve yine dosya içinde mevcut trafik kaza tespit tutanağına göre davaya konu trafik kazası Kayseri İli, Kocasinan İlçesi’nde gerçekleşmiştir. Buna göre yetkili mahkememiz yetkilidir. Dolayısıyla yukarıda anlatılan yasal hükümlere ve kanunda belirlenen yetki kurallarına göre: davacıların ikametgahı yetki kuralına göre ve kazanın meydana geldiği yer bir başka deyişle haksız fiilin meydana geldiği yer kuralına göre mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmış ve davalı … A.Ş.’nin yetki ilk itirazının reddine karar verilmiştir.
Belirsiz alacak davası açılamayacağı itirazının değerlendirmesinde;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
İsviçre ve Alman Hukukunda yer alan “belirsiz alacak davası”, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Hukukumuza kazandırılmıştır. 6100 sayılı HMK’nin 107/I. maddesi “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir” hükmünü içermektedir. Madde hükmünden de anlaşıldığı üzere belirsiz alacak davası davacının, davada talep edeceği miktarı veya değeri tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin objektif şekilde imkânsız olması ya da bunun kendisinden beklenememesi halinde mümkündür. Davacı dava tarihinde davanın miktarını tam ve kesin olarak biliyorsa veya bunu bilebilecek durumda ise, belirsiz alacak davası açılamaz.
Sorun, davacının alacağını tam ve kesin olarak belirleyebilecek bir durumda olması halinde alacağının tahsili için kısmi dava açmasının mümkün olup olmadığında toplanmaktadır.
Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmi dava denir. Diğer bir ifadeyle, bir alacak hakkında daha fazla miktar için tam dava açma imkanı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kısmının dava edilmesi gerekir (Yargıtay HGK *** Karar sayılı ilamı, Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22. Bası,s.286; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 12. Bası, s.320).
Kısmi dava, 6100 Sayılı HMK’nın 109. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin 1.fıkrasında “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir” hükmüne, 2.fıkrasında ise; “Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, kısmi dava açılabilmesi için;
a-Talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olması,
b-Talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmalı bulunması veya açıkça belirli olmaması gerekir.
Şayet, talep konusu taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirlenebilir ise kısmi dava açılamayacaktır. Diğer bir anlatımla; talep konusunun miktarı taraflar arasında “tartışmasız” ise veya taraflar arasında miktar veya parasal tutar bakımından bir tartışma olmakla beraber, tarafların anlaşmasına gerek kalmaksızın, objektif olarak talep konusunun miktarı herkesçe anlaşılabilecek şekilde “belirli” ise, o talep sonucunun sadece bir kısmı dava edilemez. Bu gibi hallerde, kısmi davanın yasaklanmasının sebebi, davacının kısmi dava açmakta hukuki yarar bulunmadığının kabul edilmesidir. Davacının alacağını, küçük parçalara bölüp her biri için ayrı ayrı dava açmasında hukuki yarar değil; aksine, dava hakkının kötüye kullanılması söz konusudur (Pekcanıtez/ Atalay/ Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, s.319-320).
Talep konusu açıkça taraflar arasında tartışmalıysa ya da açıkça belirli değilse açılan belirsiz alacak davasında davacının hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Açılmış olan bir davada alacağın taraflar arasında tartışmalı olup olmadığı ya da açıkça belirli olup olmadığı davalının davaya vereceği cevapla anlaşılabilir. Nihayet hakim, ön inceleme aşamasında bu hususu tespit edebilir. Şayet, davalı davaya cevabında alacağı tartışmalı hale getirmişse artık, açılmış olan belirsiz alacak davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilmeyip işin esası hakkında hüküm kurulması gerekir (Pekcanıtez/ Atalay/ Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası,s.320-321).
Somut olayda da; davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde, davacının belirsiz alacak olarak dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacının araç değer kaybı zararı talebini kesin olarak belirlemesinin mümkün olduğunu, sigortalısının tam kusuru olmadığını, bu nedenle açılan davanın reddini istemiştir. Davalı tarafın davaya cevap dilekçesinden de anlaşılmaktadır ki; davacı alacağı taraflar arasında tartışmalı hale gelmiştir. Böyle bir durumda ve yukarda yapılan açıklamalar ışığında, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının olmadığından söz edilemez. Bu denenle davalı … Anonim Şirketi vekilinin aksi yöndeki itirazlarına itibar edilemeyeceği değerlendirilmiştir.
KTK’nun 97. maddesine ilişkin dava şartının değerlendirmesinde;
Trafik kazalarında hukuki sorumluluk ve sigorta konusu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup sözü geçen Kanun’un 85. maddesinin 1. fıkrasında bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsünün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracın işleteninin ve bağlı bulunduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, aynı maddenin 5. fıkrasında işleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, 91. maddesinin 1. fıkrasında işletenlerin, bu kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu öngörülmüştür. Kanunun bahsi geçen düzenlemesinden, zorunlu mali sorumluluk sigortacısının, trafik kazasına karışan aracın işleteni veya araç işleticisi teşebbüs sahibi olan sigortalısına bu kaza sebebiyle isabet eden hukuki sorumluluğu poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak üstlendiği anlaşılmaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı” başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir.” Dosya içesindeki bilgi ve belgelerden davacı tarafın dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvurduğu anlaşılmıştır.
Zaman aşımı süresinin değerlendirmesinde;
Davalı vekili cevap dilekçesinde, zaman aşımı süresinin göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 109/1-4 maddeleri gereğince, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza günüden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğredikleri günden başlayarak 2 yılda zamanaşımına uğrar.”
TBK’nun 154/2. maddesi hükmüne göre “alacaklı, dava veya defi yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuşsa” zamanaşımı kesilir. Aynı Kanun’un 156/1. maddesi hükmü gereğince, “zamanaşamının kesilmesiyle, yeni bir süre işlemeye başlar.”
Somut olayda, davaya konu trafik kazası 04/01/2022 tarihinde meydana gelmiş; 04/04/2022 tarihinde arabuluculuğa başvurulmuş ve 21/04/2022 tarihinde olumsuzlukla sonuçlanmıştır.
2918 sayılı KTK’nun 109. maddesinin 1. fıkrasında haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı düzenlenirken, 2. fıkrasında ise, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. 2918 sayılı kanunun anılan hükmünün gözden kaçırılmaması gereken yönü, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Sözkonusu yasa hükmü, ceza zamanaşımı uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.
Açıklanan hukuksal durum ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 04/01/2022 tarihli trafik kazasında davacının aracı hasarlanmıştır. Davacı 04/04/2022 tarihinde arabuluculuğa başvurmuş ve 21/04/2022 tarihinde arabuluculuk görüşmeleri olumsuzlukla sonuçlanmıştır. Eldeki dava ise 04/09/2022 tarihinde açılmıştır. 2918 sayılı KTK’nun 109. maddesi uyarınca zaman aşımı süresi içinde dava açılmış bulunmasına göre davalı davalının zaman aşımı süresi ile ilgili savunmalarının yersiz olduğu değerlendirilmiştir.

Kusur ön sorununun değerlendirmesinde;
Uyuşmazlığa konu trafik kazası dava dışı sürücü …’ın 04/01/2022 günü saat 08:30 sıralarında sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olan 06 … plakalı kamyonet ile Kocasinan Bulvarı’nı takiben seyir halindeyken geldiği olay mahallinde, önünde seyir halindeyken, yavaşlayıp duran sürücü … idaresindeki davacıya ait 38 … plakalı otomobile arkadan çarpması sonucu meydana gelmiştir. Maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı ve dosya içeriğinden kazanın, asfalt kaplamalı Kocasinan Bulvarı üzerinde meydana geldiği anlaşılmıştır.
Dava dışı sürücü …, tutanaktaki ifadesinde “…servis yola çıktı aniden, 38 … plakalı araç aniden fren yapınca ben de hızımı azalttım ama duramadım. 38 … plakalı araca vurdum arkadan…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dava dışı sürücü …, tutanaktaki ifadesinde “…servis yola çıktı ben de selektör yaptığım halde durmadı, ben de fren yaptım, durdum. 38 *** plakalı servis yasak bölgede işçi indirdi, arkadaki araç da bana vurdu…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’nca düzenlenen 21/12/2022 tarihli raporda özetle; “Dosya kapsamındaki maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı, kaza sonrası olay mahallinde çekilmiş fotoğraflar ve tespit edilen diğer tüm veriler incelenip durum değerlendirmesi yapıldığında kazanın, yukarıda “olay” bölümünde anlatıldığı şekilde meydana geldiği görüş ve kanaatine varan heyetimizce, aşağıdaki şekli ile rapor tanzimi cihetine gidilmiştir. Mevcut verilere göre; A) Sürücü …, sevk ve idaresindeki kamyonet ile seyir halindeyken, yola gereken dikkatini vermeden ve önünde seyreden araç ile güvenli takip mesafesine özen göstermeden, kontrolsüzce yaklaştığı olay mahallinde, önünden seyir halindeyken, yavaşlayıp duran sürücü …’ın kullandığı otomobile, zamanında etkin tedbir alamadan arkadan çarpmasıyla meydana gelen kazada asli kusurludur. B) Sürücü …, sevk ve idaresindeki otomobil ile seyir halindeyken geldiği olay mahallinde, önüne çıkan araca karşı yavaşlayıp durduğu esnada, geriden kontrolsüzce gelen sürücü …’ın kullandığı kamyonet tarafından çarpılmasıyla meydana gelen kazada, oluşa etken hatalı tutum ve davranışı bulunmadığından sonuçta atfı kabil kusuru yoktur. C) Meydana gelen kazada, 38 *** plakalı araç sürücüsü kusursuzdur. Sonuç olarak; sürücü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ın kusursuz olduğu” bildirilmiştir.
Bu rapor, dosya kapsamındaki trafik kaza tespit tutanağı, hasar dosyası ile diğer deliller ve olayla uyumlu ve denetime elverişli olduğundan mahkememizce benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Araç değer kaybı zararına dair değerlendirmede;
Araç hasarında değer kaybı; aracın hasarsız haldeki 2. el piyasa değeri ile hasarın onarımından sonraki 2. el piyasa değeri arasındaki fark olup, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarında, değer kaybının, araçların modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, davacı tarafın iddiaları, davalının savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek araçların kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değerleri arasındaki farka göre belirlenmesi gerektiği kabul edilmiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı ilamı) Yapılan açıklamalar doğrultusunda değer kaybı hesabının davalı vekilinin cevap dilekçesinde ileri sürdüğü gibi Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları EK-1de bulunan “Değer Kaybı Hesaplanması” yöntemine göre değil, kazalı aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, aracın markası, özellikleri ve model yılı, kullanım amacı, kullanım süresi, yıpranma payı (aracın kilometresi ve önceye ait hasarlar nedeni ile orjinalliğin yitirilip yitirilmediği), aracın gördüğü hasarın ağırlığı ve hasara uğrayan bölgeleri, hasarın giderilmesinde kullanılan parçaların niteliği (orijinal olup olmadığı), tramer kayıtlarına göre araçta meydana gelen hasarlar irdelenerek, emsal satışlar da araştırılmak suretiyle, aracın olay tarihindeki 2. el rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki 2. el rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybının bilirkişi tarafından hesaplanması gerekir.
Somut uyuşmazlığa yönelik olarak Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’nca düzenlenen 21/12/2022 tarihli raporda özetle; “Dava konusu 38 … plakalı aracın; 2013 model, Dacia Marka, Lodgy Laureate 1.5 DCI 90 tip, 180000 Km’deki otomobil olduğu anlaşılmıştır. Optimum Otomotiv Satış Sonrası Çözümleri Tic. A.Ş. tarafından hazırlanan 19/01/2022 tarihli faturada, malzeme tutarının 16.074,33-TL olduğu, 24/01/2022 tarihli faturada tek parça malzeme 802,36-TL olduğu belirtilmiştir. 01/02/2022 tarihli ekspertiz raporunda, malzeme tutarı 16.169,08- TL, işçilik tutarı 4.300,00-TL ve 2.910,43-TL KDV olmak üzere toplam 23.379,51-TL hasarın olduğu belirtilmiştir. Dava konusu aracın geçmiş hasarına ait 01/07/2016 ve 29/07/2016 tarihli ekspertiz raporları görülmüştür.
Değer kaybı; aracın, kaza tarihi itibariyle hasarsız haldeki ikinci el değeri ile onarım görmüş haldeki ikinci el değeri arasındaki farkı ifade eder. Tamir sonrası hasar kaydı Tramer’e işlenecek olmasıyla ikinci el piyasasındaki değeri düşecek olan araçtaki değer kaybı hesaplamasına; marka-modeli, üretim yılı, kullanılmışlık düzeyi, hasar geçmişi, piyasadaki tutunurluğu ve benzeri gibi hususlar ile değişen/onarılan parçaların nitelikleri (her onarım işlemi değer kaybına sebep olmayıp, orjinalliği bozacak boya işlemleri, ana gövde ve ana gövdeye bağlı ya da eklenip-çıkarılabilir parçaların bulunup bulunmadığı), hasarın miktarı ve derecesi (hafif, orta, ağır) ve benzeri unsurlar da etki etmektedir. Bu itibarla; yukarıda belirtilen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı, aracın hasarlı fotoğrafları, ekspertiz raporu, faturalar, kasko değer listesi, aracın geçmiş hasar durumu ve piyasa şartları dikkate alındığında, dava konusu 38 … plakalı aracın; 2013 model, Dacia Marka, Lodgy Laureate 1.5 DCI 90 tip, 180000 Km’deki otomobilin modeli, kaza tarihi, hasar miktarı, hasar durumu, değişen ve onarılan parçalar ile piyasa şartları, geçmiş hasar durumu birlikte değerlendirildiğinde dava konusu araçta 6.000,00-TL’lık değer kaybının olduğu görüş ve kanaatine varan heyetimizce, bu duruma göre zarar aşağıda belirtilmiştir.
– Aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa değeri …………………….. 170.000,00-TL
– Aracın kaza sonrası 2. el piyasa değeri ………………………….. – 164.000,00-TL
Değer Kaybı…………………………………………………………………… 6.000,00-TL
Sonuç olarak yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda; dava konusu 38 … plakalı araçta toplam 6.000,00-TL tutarında değer kaybının olduğuna ” şeklinde belirtilmiştir.
Bu tespit, dosya kapsamındaki trafik kaza tespit tutanağı, dava konusu kaza ile ilgili açılan hasar dosyası, davacıya ait aracın trafik kaydı, servis kayıtları, davaya konu hasar öncesindeki hasarlarına ilişkin tramer kayıtları ve hasar dosyaları ile diğer deliller ve olayla uyumlu olduğundan, dava konusu kazalı aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, aracın markası, özellikleri ve model yılı, kullanım amacı, kullanım süresi, yıpranma payı, aracın kilometresi ve önceye ait hasarları, aracın gördüğü hasarın ağırlığı ve hasara uğrayan bölgeleri, hasarın giderilmesinde kullanılan parçaların niteliği de dikkate alındığında mahkememizce benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre;
Benimsenen ve hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’nca düzenlenen 21/12/2022 tarihli raporda davacının araç değer kaybı zararının 6.000,00-TL olduğu, zarara sebebiyet veren ve tam kusurlu olan aracın davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olmasından dolayı davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, ancak dosya içindeki hasar dosyası örneğinden görüldüğü ve tarafların da kabulünde olduğu üzere; eldeki dava tarihinden önce davalı sigorta şirketi tarafından davacıya araç değer kaybı zararına yönelik olarak 6.454,54-TL tazminat ödemesi yapıldığı, bu durumda davacının tazmin edilmemiş bakiye araç değer kaybı zararının bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından davacıdan peşin olarak alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Kararın mahiyeti gereği davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince davacı tarafça yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde davacı tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adresine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
7-Davalı tarafça yatılan gider avansı olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Kararın mahiyeti gereği davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın reddi nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/2. maddesi gereğince hesap ve taktir olunan 100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/10/2023

Katip ***
E-imzalıdır

Hakim ***
E-imzalıdır