Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/629 E. 2023/717 K. 17.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : ***
KATİP : ***

DAVACI : ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av. ***

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
KARAR YAZIM TARİHİ : ***
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının muafiyetli genişletilmiş kasko sigortacısı olduğunu, müvekkili sigortalı … adına kayıtlı bulunan 38 … plakalı Peugeot marka araç ile …’ın sevk ve idaresindeyken *** tarihinde … adına kayıtlı 38 … plakalı Honda marka motorsiklete park halindeyken çarparak maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiğini, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** Karar sayılı kararı ile ZMMS şirketi bakımından limitle sınırlı olmak üzere hasar bedeli olarak yasal faizi ile birlikte 50.000,00-TL’nın davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verildiğini ve kararın 02/04/2022 tarihinde kesinleştiğini, anılan dosyanın davalısının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin *** Esas sayılı dosyası ile icra takibine başladığını, müvekkili …’in sigorta şirketinin limiti kadar ödeme yapması sonrası kalan 30.761,81-TL’nı ödediğini, hal böyle iken müvekkili ve davalı sigorta şirketi arasındaki genişletilmiş muafiyetli kasko sözleşmesi gereğince iş bu rücu davasını açma gereğinin hasıl olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla arabuluculuk başvuru tarihi 06/04/2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizle birlikte şimdilik 23.000,00-TL tazminatın rücuen taraflarına ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigorta sözleşmesinden doğan her türlü tazminat davasının, hak sahibinin zararı ve tazminat yükümlülerini öğrendiği tarihten itibaren iki yıl sonra zaman aşımına uğradığını, davaya konu kazanın *** tarihinde gerçekleştiğini, 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan işbu davanın reddinin gerektiğini, davacının işbu davayı kısmi, belirsiz dava olarak ikame etmesinde hukuki menfaatinin bulunmadığını, nitekim davacının huzurdaki dava bakımından talep ettiği hasar bedeli tutarının net bir şekilde tespit edilebilir bir zarar kalemi olduğunu, nitekim daha evvel davalı şirkete başvurusu kapsamında da kısmi nitelikte bir talep değil net bir tutarın talep edildiğini, davalı şirket nezdinde *** tarihleri arasında Motorlu Kara Taşıtları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalanan 38 … plaka sayılı aracın *** tarihinde karıştığı iddia edilen kazada hasarlanan 38 … plaka sayılı aracın hasar bedelinin karşılanması amacıyla ödenen tutarın iadesi nedeniyle, davacı yanca işbu davanın açıldığını, davaya konu tazminat taleplerin öncelikle ZMMS poliçesinden karşılandığını, kaza tarihindeki ZMMS poliçesi teminatının 36.000,00-TL olup, 36.000,00-TL üzerindeki miktarlarda davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun doğacağını, İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları A.1. maddesi gereği; davalı şirketin sorumluluğunun yalnızca Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası limitlerini aşan zararlarda ve yalnızca aşan kısım için söz konusu olacağını, ZMMS limitini aşmayan hasarlardan, davalı şirketin sorumlu tutulmasının anılan genel şartlar karşısında mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, trafik kazası sonucu kasko poliçesi kapsamında ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Dosyanın incelemesinde; davacıya ait 38 … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibarı ile davalı … A.Ş. tarafından muafiyetli genişletilmiş kasko poliçesiyle sigortalandığı, davacının adına kayıtlı bulunan 38 … plakalı aracın *** tarihinde … isimli dava dışı şahsın 38 … plakalı aracı ile çarpışması dolayısı ile Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama sırasında davacı lehine hükmedilen tazminatın kasko sigortalısı davacı tarafından dava dışı …’a Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibi neticesinde ödenmesi nedeni ile rücuen davalı sigorta şirketinden tahsili talep edilmektedir.
Görülmekte olan davada; davalı sigorta şirketi ile davacı arasında, 15/03/2019 tanzim tarihli, 15/03/2019 başlangıç ve 15/03/2020 bitiş tarihli, *** poliçe numaralı genişletilmiş kasko sigortası poliçesi düzenlendiği, sigortalı aracın taraflar arasındaki sigorta poliçesi kapsamında hususi araç olarak yer aldığı anlaşılmaktadır. Yine dava dilekçesi ekinde bulunan davacıya ait 38 … plaka sayılı aracın ruhsat örneğinde de aracın kullanım amacının “hususi” yazdığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının zaman aşımı definin ve hukuki yarar yokluğuna ilişkin dava şartı itirazının haklı olup olmadığı, davacının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına yaptığı ödemenin kasko poliçesine dayanarak davalıya rücu ederek ondan tahsilini talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın halli için bu husustaki yasal düzenlemelere değinilmesinin faydalı olacağı değerlendirilmiştir.
HMK’nun 1. maddesine göre göreve kuralları, kamu düzenine ilişkindir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı hükme bağlanmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesindeki “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” yönündeki düzenlemeyle Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar “(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a)Bu Kanunda,
b)Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c)11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d)Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e)Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f)Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında TTK’nun 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanunu’nun havale hakkındaki 457-462 ve vedia hakkındaki 463-482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispi nitelikteki ticari davalar yönünden de Ticaret Mahkemesi görevlidir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2.fıkrasında, bir yerde Ticaret Mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 3. maddesi ise, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü içermektedir.
*** tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanun’un kapsamı “Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nun 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Sonuç olarak; dosyadaki bilgi ve belgelerin yukarıdaki yasal hükümlere ilişkin açıklamalar göz önüne alınarak incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; kasko sigorta poliçesine ve ruhsat örneğine göre davacıya ait aracın hususi araç olduğu, ticari araç olmadığı, davacının ticari işletmesiyle ilgisi bulunmaması nedeniyle taraflar arasında ki uyuşmazlığın TTK kapsamında nispi ticari dava niteliğinde de olmadığı, yine TTK’nda düzenlenen hususlardan doğmayan uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliğinde de bulunmadığı, hal böyle olunca da, Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakma hususunda görevli olmadığı, taraflar arasında ki ilişkide davacının 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici olması nedeniyle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı emsal karar ilamları).
Mahkemenin görevli olması HMK’nun 114/1-c. maddesi gereğince bir dava şartıdır ve 115. maddesi gereğince mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
Mahkememizce açıklanan sebeplerle göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Tüketici Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmiş, HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Tüketici Mahkemesinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Tüketici Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca göreve ilişin dava şartı yokluğu nedeni ile HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli KAYSERİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyamızın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde dava dosyasının ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK’nun 331/2. maddesi gözetilerek davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama harçları, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
17/07/2023

Katip ***
E-imzalıdır

Hakim ***
E-imzalıdır