Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/619 E. 2023/238 K. 10.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : ***
ÜYE : ***
ÜYE : ***
KATİP : ***

DAVACI : ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : ***
İFLAS İDARE
MEMURULARI : 1-AV.
2-AV.
3-AV.
VEKİLİ : Av. ***

DAVA : Masa Alacağı (Ek Sıra Cetveline Kaydedilen Alacağın Masa Alacağı Olduğunun Tespiti Ve Pay Cetveline Kaydedilmesi İstemli)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan ek sıra cetveline kaydedilen alacağın masa alacağı olduğunun tespiti ve pay cetveline kaydedilmesi istemiyle açılan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı müflis şirket ile müvekkili şirket arasında taşeronluk sözleşmesinin imzalandığını ve müflis şirketin iflastan önce Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş Esas sayılı dosyasından Ankara İli, *** İlçesi, *** Mahallesi, ***Cadde, No:2, adresinde ve imarın 38895 ada, 1 parseli üzerindeki inşaatların son durum seviye ve imalat hakediş bedellerinin tespitinin yapıldığını, bu tarihten sonra davalı şirketin iflas etme ihtimali olması nedeniyle inşaatların durdurulduğunu ve müvekkili şirketin de hakedişlerini alamadığını, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı müflis şirket hakkında verilen *** tarihli iflas kararına istinaden iflas dosyasının açıldığını ve ilk alacaklılar toplantısında müflis şirkete faaliyet izni ile birlikte inşaat ve imalatlarının devamına karar verildiğini ve taraflar arasında düzenlenen *** tarihli sözleşme uyarınca inşaatlara yeniden başlandığını, 3 blokun inşaatının tamamen bitirildiğini, oturuma hazır hale getirildiğini, bir blokun ise inşasına kısmen devam edildiğini, netice itibari ile Ankara 13. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin *** D. İş Esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile müvekkili şirketin iflastan sonra yapmış olduğu iş yüzdesinin %13,54 olduğu, bu doğrultuda 12,87 daireyi almayı hak ettiğini, daire verilmemesi durumunda ise 3.867.246,00-TL tutarında bedelin ödenmesine hak kazandığının tespit edilmesi üzerine taraflarından öncelikli olarak söz konusu dairelerin müvekkili şirket adına tesciline, aksi takdirde masa borcu olarak 3.867.246,00- TL bedelin ödenmesine ilişkin iflas masasına talepte bulunduklarını, şirket alacağının miktar olarak tamamen kabul edilmesine karşın alacağın ödenmediğini ve sıra cetvelinde dördüncü sıraya kaydının gerçekleştirildiğini, iflas idaresi tarafından masa borcu olan müvekkili şirket alacağına sıra cetvelinde yer verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle iflas idaresinin müvekkili şirketin alacağı hakkında *** tarihli ek sıra cetvelinde vermiş olduğu kararının kaldırılması ile bahse konu alacağın masa alacağa olarak pay cetveline kaydedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı iflas idaresi vekili cevap dilekçesinde özetle; Kayseri Genel İcra Dairesi Müdürlüğü’nün *** sayılı iflas dosyası (Kapatılan Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün *** İflas dosyası ile tasfiyesi yürütülmekte olan Müflis … Yatırım A.Ş.’nin Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** tarihli, … Esas ve ***Karar sayılı kararı ile iflasına karar verildiğini, iflas kararının ***tarihinde kesinleştiğini, İİK’nun 226. maddesine göre iflas masasının kanuni temsilcisinin iflas idaresi olduğunu, buna karşılık iflas idare memurlarına davacı tarafın dava dilekçesi tebliğ edilmediğini, tebligatın müflis şirketin tasfiyesinin yürütüldüğü Kayseri Genel İcra Dairesi Müdürlüğü’nün *** İflas dosyasına yapıldığını, oysa ki mahkemenin *** tarihli tensip tutanağının 5 nolu ara kararıyla dava dilekçesinin tüm ekleriyle birlikte bir örneğinin davalı iflas idare memurlarına tebliğine karar verilmişse de bu ara kararın gereği yerine getirilmediğini, iflas dairesine yapılan tebligatın iflas idaresine yapılması gereken tebligatın yerine geçemeceğini, dava dilekçesi ve tensip zaptının iflas idaresine usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğini, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı kararında “İflasına karar verilmiş şirketin yetkilerinin tamamı iflas idaresine geçtiğinden, tebligatın iflas idaresine yapılması, iflas idaresi olarak da iflas idare memurlarının tümüne tebliğ edilmesi gerektiğinin …” ifade edildiğini, iflas idare memurlarına dava dilekçesi ve tensip tutanağı tebliğ edilmeden cevap dilekçesi sunma ve delil bildirme süreleri işlemeye başlamayacağını, davacı tarafın iflas idaresince *** tarihli ek sıra cetvelinde iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilen 3.867.246,00-TL alacağının 4. sırada değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, bahse konu alacağının iflas alacağı değil masa borcu niteliğinde olduğunu bu sebeple alacağının sıra cetvelinde gösterilmesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu pay cetvelinde gösterilmesi gerektiğini iddia etttiğini, mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması gereken hususun davacı tarafın talep ettiği alacağın iflas alacağı (borcu) mı yoksa masa alacağı (borcu) mı olduğu noktasında toplandığını, öncelikle işbu davanın İİK’nun 235. maddesinde düzenlenen sıra cetveline itiraz (alacak kayıt kabul) davası olmadığını, bu dava neticesinde talep edilen alacağın masa alacağı (borcu) olduğu kanaatine varılırsa bu hususun tespiti ile birlikte dava konusu alacak miktarının masa borcu olarak iflas masasından alınıp davacı tarafa ödenmesine karar verilmesinin gerekeceğini, zira işbu davanın iflastan sonra doğduğu iddia edilen alacağın tahsili istemine ilişkin olduğunu, sıra cetveline itiraz davalarının konusunun ise bir miktar paranın ödenmesi değil yalnızca bir miktar paranın iflas masasına kayıt ve kabul talebinden ibaret olduğunu, bu sebeple sıra cetveline itiraz davalarında bir miktar paranın ödenmesine değil salt sıra cetveline kayıt ve kabulüne karar verilir olduğunu, alacağın miktarına veya alacağın miktarı ile birlikte sıraya ilişkin itiraz söz konusu ise İİK’nun 235. maddesi gereği görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, bu noktada alacağın işçilik alacağı, tüketici alacağı veya ticari alacak olup olmadığının bir öneminin bulunmadığını, oysa işbu dava bakımından görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğunu, tüm bu hususların işbu davayı, sıra cetveline itiraz davalarından ayırt etmekte olduğunu, mahkemece tensip tutanağında işbu davanın sıra cetveline itiraz davası olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğunu, işbu davanın genel alacak davası niteliğinde olduğunu ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarının da bu yönde olduğunu, bu sebeple işbu dava bakımından görevsizlik kararı verilmesinin gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte olup da dava konusu uyuşmazlık bakımından kendini görevli addediyorsa bu durumda; işbu dava maktu harca değil nispi harca tabi olup bu sebeple mahkemece davacı tarafa kesin süre verilip eksik harcın tamamlanmasının istenmesi gerektiğini, işbu dava konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkin dava olduğundan zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, davacı tarafın işbu davayı açmadan evvel arabuluculuk yoluna başvurmadığını, bu sebeple mahkemece davacı tarafa kesin süre verilip arabuluculuk anlaşamama tutanağının aslının dava dosyasına kesin süre içerisinde sunmasının istenmesi, sunmadığı takdirde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin gerektiğini, iflas idaresince davacının talebinin sıra cetveline kayıt ve kabulüne karar verilmesi yerinde ve hukuka uygun olduğunu, söz konusu alacağın masa alacağı (borcu) niteliğinde değil iflas alacağı niteliğinde olduğunu, zira davacı taraf ile müflis şirket arasında farklı tarihlerde akdedilmiş taşeronluk sözleşmeleri bulunsa da en son, iflas tarihi olan ***’dan önce *** tarihinde akdedilen sözleşmeye istinaden davacı tarafça talep edilen alacağın kaynağı olan imalatların yapıldığını, yani esasında hukuki ilişkinin iflastan önce tesis edildiğini ve her ne kadar borç/alacak iflastan sonra imalatların gerçekleşmesiyle muaccel hale gelmişse de iflastan önce doğduğunu, masa borcu/alacağının ise iflastan sonra doğan borçlar/alacaklar olduğunu, iflastan önce doğan alacağın/borcun, masa alacağı/borcu olarak nitelendirilebilmesinin hukuken mümkün olmadığını, iflas idaresinin masanın menfaatini gözetmekle yükümlü olduğunu ve korunan bu menfaatin de harcı yatırıp alacağını somut delillerle ispat eden alacaklıların menfaati olduğunu, davacının yatırması gereken harcı yatırmayarak davanın açılmasına kendisinin sebebiyet verdiğini, bu nedenle sorumluluğun davacıda olduğunu ve neticede haklı çıkması durumunda dahi yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafından karşılanması gerektiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin her durumda davanın açılamasına sebebiyet veren davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça; müflis … Yatırım A.Ş.’nin yüklenicisi oluğu, Ankara İli, *** Mahallesi, 970. Cadde, No:2, adresinde ve imarın 38895 ada, 1 parseli kain taşınmazlar üzerinde inşaatların yapılması hususunda davacı şirketle imzalanan taşeronluk sözleşmesine, Ankara 5. Sulh Mahkemesi’nin … D. İş sayılı delil tespiti dosyasına, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı *** tarihli iflas kararına, Kayseri Genel İcra Dairesi Müdürlüğü’nün *** sayılı iflas dosyası (Kapatılan Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün *** İflas) sayılı dosyasına, müflis … Yatırım A.Ş. ile davacı … İzolasyon İnş. Prj. Gıda Tur. Oto. Sağ. San. Tic. Ltd. Şti. arasında düzenlenen 30/12/2018 tarihinde 2019 yılında yapılacak imalatlara ilişkin sözleşmeye, taraflar arasında akdedilen *** tarihli sözleşmeye, Ankara 13. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin *** D. İş sayılı delil tespiti dosyasından alınan bilirkişi raporuna, davacı şirketin yaptığı işe dair tüm evrak ve kayıtlar, defter ve kayıtlara, tanık beyanlarına, bilirkişi incelemesine, keşif ve yemine delil olarak dayanılmıştır.
Davalı tarafça; ticari defter ve kayıtlara, bilirkişi incelemesine, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve *** Karar sayılı dava dosyasına, Kayseri Genel İcra ve İflas Müdürlüğünün *** İflas dosyasına delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri Genel İcra Dairesi Müdürlüğü’nün … sayılı iflas dosyası (Kapatılan Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün … İflas) sayılı dosyasına müzekkere yazılarak müflis … Yatırım A.Ş.’nin iflasına ilişkin mahkeme karar örneği, iflasın hangi tarihte ilan edildiği, davacının iflas masasına başvuru tarihi, başvurusuna ilişkin talep dilekçesi ve talebine dayanak yaptığı belge örnekleri, iflas idaresince bu taleple ilgili verilen karar örneği, sıra cetveli ilan edilmiş ise ilana ilişkin gazete fotokopisi, davacının iflas masasına başvurusu esnasında tebliğe elverişli adres gösterip göstermediği ve masraf avansı verip vermediği, sıra cetvelinin davacıya tebliğine ilişkin tebligat mazbatası örneğinin ve tebliğ parçasının, müflis şirketin defter ve kayıtlarının bilirkişi incelemesine hazır edileceği açık adresin, iflas idare memurlarının isim ve adresleri ile tek başına mı birlikte mi temsile yetkili oldukları hususunda gerekli bilgi ve belgelerin gönderilmesi istenmiştir.
Kayseri Genel İcra Dairesi Müdürlüğü’nün … sayılı iflas dosyası (Kapatılan Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün … İflas) sayılı dosyasından mahkememize verilen *** tarihli cevabi yazıda davalı müflis şirketin ile ilgili gerekli ilanların yapıldığını, davacı tarafından alacak kayıt talebinde bulunulduğunu ancak masraf avansının depo edilmediği, iflas idaresince verilen karar ve ikinci alacaklılar toplantı günü davacı vekiline *** tarihinde tebliğ edildiği bildirilmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, ek sıra cetveline kaydedilen alacağın masa alacağı olduğunun tespiti ve pay cetveline kaydedilmesi istemine ilişkindir.
Dava, ilk olarak *** tarihinde Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi’ne açılmıştır. Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin *** Karar sayılı gerekçeli kararı ile “Mahkemenin görevsizliğine, HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesi ve süresinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Kayseri Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine” şeklinde karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusu üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nce icra edilen istinaf incelemesi sonunda *** Karar sayılı karar ilamı ile “Dairemizce yapılan değerlendirmede; dosya kapsamı ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı, şöyle ki, şikayete konu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … İflas dosyasında *** tarihinde düzenlenen ek sıra cetvelinde şikayetçi şirket alacağına yer verilmesinin alacaklarının masa alacağı olduğundan bahisle itirazına ilişkin yapılacak olan incelemenin İİK’nun 142/1. maddesi gereğince genel hükümler doğrultusunda genel mahkemelerde incelenmesi gerektiğinden HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olduğu”
gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kesin olarak reddine karar verilmiştir. Böylece Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin *** tarihli, *** Karar sayılı gerekçeli kararı *** tarihinde kesinleşmiş, davacı vekilinin ***tarihli dilekçesi ile talebi üzerine dava dosyası *** tarihinde mahkememize tevzi olunmuştur.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca dava değeri itibarı ile mahkememiz heyeti basit yargılama usulüne göre yargılama tarafından yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar arasında uyuşmazlık mahkememizin görevli olup olmadığı, davanın zorunlu arabuluculuğa ve nispi harca tabi olup olmadığı, davacının alacağının iflas alacağı mı yoksa masa alacağı mı olduğu noktalarında toplanmaktadır.
İflas tarihinden sonra doğan bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, masa borcu olup olmadığı yönündeki inceleme, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, masa alacaklısı olduğunu iddia eden alacaklı, davalı ise iflas idaresidir. Dava sonunda verilen ve uyuşmazlık konusu alacağı masa borcu olarak kabul eden karar, bütün iflas alacaklılarını bağlar. Masa mevcudunun iflas masrafları ve masa borçlarını karşılayamadığı durumlarda bu masraf ve borçlar iflas alacaklıları arasında taksim edilemez. (İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müraacat Yolları, Öztek Selçuk, yayımlanmamış doçentlik tezi, s. 31 vd) Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı emsal kararı da bu yöndedir.
Bilindiği üzere, HMK’nun 23. maddesinde yer alan “Bölge adliye mahkemesince veya Yargıtay’ca verilen yargı yeri belirlenmesi ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar, davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar.” Bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararlar kesin olup ilk derece mahkemesi hâkimini bağlar. Yargıtay’ca verilen yargı yeri belirlenmesi hakkındaki kararlar ise kesin olup, davaya daha sonra bakacak mahkemeyi bağlar (Akkan M. Pekcanıtez Usul Medenî Usul Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2017, s. 240). Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı ilamında bu konuya işaret edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında eldeki davaya bakıldığında, davacı tarafından evvelce Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi’ne açıldığı, Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin *** Karar sayılı gerekçeli kararı ile “Mahkemenin görevsizliğine, HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesi ve süresinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Kayseri Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine” karar verildiği, bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusu üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nce icra edilen istinaf incelemesi sonunda *** Karar sayılı karar ilamı ile “Dairemizce yapılan değerlendirmede; dosya kapsamı ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı, şöyle ki, şikayete konu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … İflas dosyasında *** tarihinde düzenlenen ek sıra cetvelinde şikayetçi şirket alacağına yer verilmesinin alacaklarının masa alacağı olduğundan bahisle itirazına ilişkin yapılacak olan incelemenin İİK’nun 142/1. maddesi gereğince genel hükümler doğrultusunda genel mahkemelerde incelenmesi gerektiğinden HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olduğu” gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kesin olarak reddine karar verilmiştir. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin mahkememizin görevli olduğuna yönelik *** Karar sayılı karar ilamı HMK’nun 23/2. maddesi uyarınca mahkememizi bağlayıcı nitelikte olup, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi karar ilamı karşısında artık mahkememizce görev konusunun tartışılamayacağı değerlendirilmiştir. Bu nedenle davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
Mahkememizce dava konusu edilen alacağın iflas tarihinden sonra doğan genel nitelikte alacak olması nedeni ile dava tarihi itibari ile 6102 sayılı TTK’nun 5/a maddesi gereğince dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı olması nedeni ile 6325 sayılı Kanun’un 18/a maddesi uyarınca dava dosyasının görevsizlikle mahkememize gönderilmesinden sonra arabulucuya başvurulmuşsa arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini mahkememize sunması için davacı vekiline 1 haftalık kesin süre verilmiş, kesin süreye uyulmadığı takdirde davanın usulden reddine karar verileceği davacı vekiline usulünce ihtar edilmiştir. Davacı vekili tarafından kesin süre içinde arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini mahkememize sunulmamıştır.
Dava şartı medeni usul hukukuna ait bir kurumdur. Bunun amacı bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek; böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır. Dava şartları dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denir. Mahkeme dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit ederse davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hâkim tarafından re’sen gözetilir.

6100 sayılı HMK’nun 114/1. maddesinde, dava şartları açıkça sayılmış ve yine HMK’nun 114/2. maddesi gereğince diğer kanunlarda sayılan dava şartlarına da atıfta bulunmuştur.
6102 sayılı TTK’nun 5/A. maddesinde (Ek:6/12/2018-7155/20 maddesi): “(1) Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır…” şeklinde getirilen düzenleme ile arabuluculuk müessesesine başvurunun bir dava şartı olduğunu benimsenmiştir. İşbu dava söz konusu yasanın yürürlüğe girdiği tarih olan ***da açılmıştır. Dosya incelendiğinde bu aşamadaki eldeki davanın ticari bir dava olduğu ve bir miktar alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu görüldüğünden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartının mahkememizce resen aranması gerektiği anlaşılmıştır. İzah edilen nedenle davacı vekiline arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini sunması için 1 haftalık kesin süre verilmiş ve kesin süreye uymamanın sonuçları usulünce ihtar edilmiş, kesin süre içinde davacı vekilince arabuluculuk son tutanağı sunulmamıştır.
7155 Sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23. maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda dördüncü bölümden sonra gelmek üzere “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığıyla beşinci bölüm eklenmiş ve eklenen 18/A maddesi ile;
(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir…” düzenlenmiştir. Anılan bu madde uyarınca davacı vekiline verilen 1 haftalık kesin süre içerisinde arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini mahkememize sunmadığı anlaşılmıştır. Dava öncesi arabulucuya başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmediği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle 6102 Sayılı TTK’nun 5/A. maddesi ile 6325 Sayılı Kanun’un 18/A. maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-6102 sayılı TTK’nun 5/a ve 6325 sayılı kanunun 18/a maddesi gereğince dava şartı yokluğundan DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 179,90-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kararın mahiyeti gereği davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde ilgili tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine
6-Kararın mahiyeti gereği davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden davanın mahiyeti gereği karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince taktir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
10/04/2023

Başkan ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Katip ***
E-imzalıdır