Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/613 E. 2023/760 K. 11.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR : 1- … – …
2- … – … …

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Ve Yönetim Kurulu Kararlarının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan ticari şirket (genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının iptali istemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketlerde *** tarihleri arasında temsile yetkili yönetim kurulu başkanı olarak göründüğünü, ancak bu görev için Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gerekli başvuru ekranlarını ve diğer gerekli evrakları müvekkilinin kendisinin imzalamamış olduğunu, bunların bilgisi ve rızası dışında müvekkilinin abisi olan … tarafından imzalandığını, müvekkili tarafından abisi hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, Kayseri 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin *** Karar sayılı dava dosyası ile Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden ilgili belgeler getirtilerek incelendiğini ve müvekkilinin abisi …’nun müvekkili yerine imza attığının tespit edildiğini, özel belgede sahtecilik suçunu işlediği yönünde hüküm kurulduğu ve bu hükmün kesinleştiğini, davalı şirketlerin SGK ve Vergi Dairelerine 3.500.000,00-TL’nın üzerinde borcu bulunduğunu, şirketlerin ilgili kamu kurumlarına olan bu borcundan TTK hükümlerine göre müvekkilinin davalı şirketlerdeki gerçeği yansıtmayan ancak resmi kayıtlara göre var olan görevinden dolayı sorumluluğunun bulunduğunu, ancak müvekkilinin yönetim kurulu başkanı olmak gibi bir rızası olmayıp adına sahte olarak yapılmış başvuru ve bu başvurularda kullanılan sahte imzalardan dolayı müvekkil davalı şirketlerde yönetim kurulu başkanı olarak göründüğünü belirterek davalılardan Tasfiye Halinde … ve Özel Güvenlik A.Ş.’nin; Kayseri 5. Noterliği’nin 26/04/2018 tarih *** sayı ile tasdikli *** tarihli genel kurul kararının, Kayseri 5. Noterliği’nin *** sayı ile tasdikli *** sayılı yönetim kurulu kararının, Tasfiye Halinde … ve Koruma Hiz. A.Ş.’nin; Kayseri 5. Noterliği’nin *** sayı ile tasdikli 25/04/2018 tarihli genel kurul kararının, Kayseri 5. Noterliği’nin *** sayı ile tasdikli *** sayılı yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılara usulüne uygun meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara katılmamışlardır. Davalıların HMK’nun 128/1. maddesi gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı tespit edilmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafından Kayseri 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin *** Karar sayılı dava dosyasına, Kayseri 5. Noterliği’nin *** sayılı kararlarına, Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına ve tanık anlatımlarına delil olarak dayanılmıştır.
Davalılar yasal süresi içinde delil bildirmemişlerdir.
Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalılar … ve …’nin en son tarihe kadar (*** tarihleri de dahil olmak üzere) yaptığı tüm genel kurul toplantı tutanaklarından ve her bir genel kurul toplantısına ait hazirun cetvellerinden ve tadilatlarıyla birlikte ana sözleşmesinin, ayrıca Tasfiye Halinde … ve Özel Güvenlik A.Ş.’nin; Kayseri 5. Noterliği’nin *** sayı ile tasdikli *** tarihli genel kurul kararının ve Kayseri 5. Noterliği’nin *** sayı ile tasdikli 25/04/2018 tarihli 2018/7 sayılı yönetim kurulu kararının, Tasfiye Halinde … ve Koruma Hiz. A.Ş.’nin; Kayseri 5. Noterliği’nin *** sayı ile tasdikli *** tarihli genel kurul kararının ve Kayseri 5. Noterliği’nin *** sayı ile tasdikli 25/04/2018 tarihli 2018/7 sayılı yönetim kurulu kararının birer suretinin eksiksiz ve okunaklı birer suretlerinin gönderilmesi, ayrıca davalı kooperatifin tebliğe elverişli güncel kayıtlı adresinin bildirilmesi istenilmiştir. 28/07/2022 tarihli yazı ile bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kayseri 11. Asliye Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak bu mahkemenin *** Karar sayılı dosyasından verilen *** tarihli kararın kesinleşip kesinleşmediğinin sorularak, kesinleşme şerhli gerekçeli karar örneği ile birlikte tüm dava dosyasının Uyap kayıt örnekleri istenmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı’na, SGK Kayseri İl Müdürlüğü’ne, Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne, Melikgazi Belediyesi’ne, Kocasinan Belediyesi’ne, Talas Belediyesi’ne, Kaski Genel Müdürlüğü’ne ve KEPSAŞ’a ayrı ayrı müzekkereler yazılarak davalı şirketler adına davacı … tarafından bu güne kadar yapılan iş, işlem, beyan ve başvurular olup olmadığı sorulmuş, varsa buna ilişkin kayıt ve belge örneklerinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkerelerimize cevap verilmiştir.
Bir kısım kurum ve kuruluşlardan davacının imza incelemesine esas ıslak imzalı belge asılları müzekkere ile istenilmiştir. Kayseri 5. Noterliği’ne müzekkere yazılarak, Tasfiye Halinde … ve Özel Güvenlik A.Ş.’ne ait *** yevmiye sayılı 25/04/2018 tarihli genel kurul kararına ilişkin tasdik evraklarının, tüm dayanak ve eklerinin aslının, *** yevmiye sayılı *** sayılı şirket yönetim kurulu kararına ilişkin tasdik evraklarının tüm dayanak ve eklerinin aslının gönderilmesi, yine Tasfiye Halinde … ve Koruma Hizmetleri A.Ş.’ne ait 26/04/2018 tarihli ve 05632 yevmiye sayılı genel kurul kararına ilişkin tasdik evraklarının, tüm dayanak ve eklerinin aslının, 26/04/2018 tarihli ve 05630 yevmiye sayılı 25/04/2018 tarihli 2018/7 sayılı şirket yönetim kuruluna ilişkin tasdik evraklarının, tüm dayanak ve eklerinin aslının incelenmek üzere gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize verilen cevaptan noterlikte belge asıllarının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında davacı tanığı … usulünce mahkememizde dinlenmiştir.
Davacı tanığı … duruşmada; “… ve Özel Güvenlik A.Ş. ve … Koruma Hizm. A.Ş. firmalarının esas sahibi … ve İlker Horoz’dur, onlardan önce bu şirketlerin genel başkanı rahmetli babaları …’du. Ben onların her türlü işlerine baktım, pis işlerini de yaptım. Ben 2018 yılında Sincan Cezaevi’nden çıktım. O tarihlerde … ve … şirketleri batmıştı. Kardeşim ise mobilya imalatçısıydı ama o dönem belinden sakatlanmıştı, çalışamıyordu. … bana camgöz diye hitap ederdi. … bana “Camgöz, yeni bir şirket kuracağız, devletten teşvik alacağız, bu şirkette çalışıyor gözükmesi için 10-15 tane adam ismi lazım, bunların sigortasını yapacağız. Devlet teşviki alacağız. Daha sonra bunları işten çıkartacağız, ama işten çıkardığımız zaman bize maddi ve manevi tazminat davası açmamaları lazım.” dedi. Bunun üzerine ben davacı kardeşim dahil belki 50 kişi ile konuştum. Onlara sigortalarının 5-6 ay yapılacağını ama işten çıkışı verildikten sonra şirkete karşı maddi manevi dava açmamaları gerektiğini söyledim. Bunu kardeşime de söyledim. Çünkü kardeşim o zaman çalışmıyordu ve sakatlanmıştı. Ben kendimi sigortalı yaptıramadım çünkü o tarihte ceza evinden firariydim. Sonra benim söylediğimi kabul edenleri ve davacı kardeşimin kimliğini alıp bunlara götürdüm. Bunlar kimliklerin fotokopisini çektiler ama kimliklerin üzerinde oynama yapmışlar bunu nasıl yaptıklarını bilmiyorum. Kardeşimin kimliğinin üzerinde benim fotoğraflarım çıkıyor. Bunu ben yapmadım, hayatta da böyle bir şey yapmam. Ben bu kimlikleri onların avukat diye getirdikleri ismi Celil olan birisine vermiştim. Kimliklerin üzerinde nasıl oynama yapmışlar bilmiyorum. Ben kimlikleri verdikten 2 gün sonra avukat olan Celil Burak At Çiftliği’ne geldi, …’nun da çiftlikte olduğunu düşünerek oraya gelmiş bana …’yu sordu. Ben de ameliyatlı evde yatıyor dedim. O zaman bana bir kağıt gösterdi. Şunlara …’nun yerine sen imza at dedi. En üstteki kağıdı okudum, maddi manevi hiçbir tazminat istemiyorum şeklinde bir şey yazıyordu diğerlerini okumadım, avukat olan kişi bana ben avukatım sen bana güvenmiyor musun deyince alttaki kağıtları avukat tek tek eli ile kaldırdı imza atılacak kısmını açtı ben de …’nun yerine imzaladım. Alttaki kağıtlarda ne yazdığını görmedim. Ben …’nun davalı şirketlerden üzerine hisse devri yapılacağını, bu şirketlerin yasal temsilcisi yapılacağını bilmiyordum. Zaten böyle bir şey yapacak olsam para alırdım. Başkaca da bir bilgim yoktur. Bunu daha sonra öğrenince Antalya F Tipi Cezaevi’nden firar ettim, böyle yaptıkları için gidip Burak At Çiftliği’ni kurşunladım. Benim bildiklerim bunlardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, davalı Tasfiye Halinde … ve Özel Güvenlik A.Ş.’nin 25/04/2018 tarihli genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının ve davalı Tasfiye Halinde *** ve Koruma Hizmetleri A.Ş.’nin *** tarihli genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti ve iptali istemine ilişkindir
Davaya bakmaya mahkememiz yetkili ve görevlidir. Zira davalı şirketlerin işlem merkezi Kayseri’dir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca davanın niteliği itibarı ile dava, mahkememiz heyeti tarafından sonuçlandırılmıştır.
Dosya kapsamına göre davalılar arasında HMK’nun 57. maddesi anlamında ihtiyari dava arkadaşlığı mevcut olduğu, birlikte görülse de bu tür davalarda davalı sayısınca dava bulunduğu, bu nedenle her bir davalı yönünden ayrı ayrı dava harcı yatırılması gerektiği, eldeki dava açılırken birer kere 87,70-TL miktarında başvuru ve dava harcı alındığı görülmekle alınan harçların dava dilekçesinde başlık bölümünde yazılı 1 nolu davalı hakkında açılan dava yönünden alındığının kabul edilerek dava dilekçesinde 2 nolu davalı hakkında açtıkları dava yönünden maktu başvuru harcını ve peşin dava harcını yatırması için davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süreye uyulmadığı takdirde dava dilekçesinde davalılar bölümünün 2. sırasında ismi yazılı Tasfiye Halinde … ve Koruma A.Ş. hakkındaki davanın Harçlar Kanunu’nun 30 ve 32. maddesi ile HMK’nun 150. maddesi gereğince yasal süresi içinde yenileninceye kadar işlemden kaldırılacağının huzurdaki davacı vekiline usulünce ihtar edilmiştir. Davacı tarafça 12/12/2022 tarihinde eksik harçlar yatırılmıştır.
Taraflar arasında uyuşmazlık konuları davalı Tasfiye Halinde … ve Özel Güvenlik A.Ş.’nin 25/04/2018 tarihli genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının, davalı Tasfiye Halinde *** ve Koruma Hizmetleri A.Ş.’nin ***tarihli genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının yok hükmünde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davacı taraf Tasfiye Halinde … ve Özel Güvenlik A.Ş.’nin; Kayseri 5. Noterliği’nin *** sayı ile tasdikli *** tarihli genel kurul kararının, Kayseri 5. Noterliği’nin *** sayı ile tasdikli *** sayılı yönetim kurulu kararının, Tasfiye Halinde … ve Koruma Hiz. A.Ş.’nin; Kayseri 5. Noterliği’nin *** sayı ile tasdikli 25/04/2018 tarihli genel kurul kararının, Kayseri 5. Noterliği’nin *** sayı ile tasdikli *** sayılı yönetim kurulu kararının altında davacıya atfen atılı imzaların davacının el ürünü olmadığı gerekçesiyle söz konusu kararların yok hükmünde olduğunun tespit ve iptalini talep etmektedir.
Mahkememizce yapılan tahkikatta dava konusu edilen belge asıllarına ulaşılamamış, bu nedenle de imza incelemesi yaptırılamamıştır.
Celp olunan Kayseri 11. Asliye Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak bu mahkemenin *** Karar sayılı dosyasının incelenmesinde ceza yargılaması sırasında da söz konusu belge asıllarına ulaşılamadığı görülmüştür.
Kayseri 11. Asliye Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak bu mahkemenin *** Karar sayılı dosyası üzerinden yapılan ceza yargılaması neticesinde … hakkında özel belgede sahtecilik suçundan yapılan yargılama sonunda ” Sanık …’nun, katılan …’nun abisi olduğu, sanığın katılanın bilgisi ve rızası dışında katılan adına şirket açtığı, bu şirket üzerinde sahte imza ile katılanı yönetim kurulu başkanı yaptığını, katılanın bu durumu olaydan yaklaşık iki ay kadar önce evine SGK’ndan gelen icra kağıtları sonucunda öğrendiği, *** tarihinde SGK’na gittiğinde 3 milyon TL şirketin ve kendisinin borcu olduğunu öğrendiği, böylelikle bilgisi ve rızası dışında katılan adına şirket açıp kendisini borçlandıran, maddi ve manevi zarara uğratan abisi olan sanık …’dan şikayetçi olduğu, sanık savunmasında söz konusu imzaları katılanın bilgisi dahilinde attığını bildirip ayrıca ilgili şirketin avukatının “şuralara imza at bişey olmaz” şeklinde telkinde bulunması sebebiyle imzaladığını beyan ettiği, böylelikle Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden ilgili belgelerin getirtilerek adli emanete alındığı, belgelerin incelenmesinde sanığın, katılan adına hazırlanmış şirketle ilgili başvuru ve diğer evraklara imza attığının görüldüğü, … ve Özel Güvenlik Hizmetleri Turizm Hayvancılık Sanayi ve Ticaret A.Ş. isimli firmayla ilgili belgeleri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müracaat esnasında imzalayarak verdiği her ne kadar ilgili belgelerin aslı temin edilememiş ise de belgelerle ilgili aslı gibidir şeklinde Noter tasdiği bulunduğu, sanık her ne kadar savunmasında üzerine atılı suçlamayı kabul etmemiş ise de; sanığın suçtan ve suçluluktan kurtulmaya matuf savunmalarına itibar edilmeyerek, böylelikle tüm dosya kapsamından sanığın, katılanın bilgisi ve rızası dışında Özel Belgede Sahtecilik suçunu işlediği anlaşılmış olup; sanık …’nun işlemiş olduğu özel belgede sahtecilik suçundan eylemine uyan TCK’nun 207/1. maddesi gereğince cezalandırılmasına, sanığın eylemini bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı suçu birden fazla kez işlemesi nedeniyle cezasının 5237 sayılı TCK’nun 43/1. maddesi gereğince artırılmasına, sanık hakkında taktiri indirim uygulanmasına, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin *** Karar sayılı İptal Kararı doğrultusunda sanık hakkında TCK’nun 53. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına, sanık hakkında daha önceden hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 50, 51 ve 5271 sayılı CMK’nun 231/5 maddelerinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına” karar verildiği ve bu hükmün *** tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusu üzerinde durulmasında yarar vardır.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 74. maddesinde düzenlenmiş olup, hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır.
Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını, aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise kişi ilişkilerinin medeni hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır.
6098 sayılı TBK’nun 74. maddesinde: “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmü yer almaktadır.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir.
Bilindiği gibi kesin hüküm, ilişkin olduğu konuda uyuşmazlığı ortadan kaldırır. Bu yüzdendir ki, açılan bir dava hakkında kesin hüküm bulunmaması bir yargılama koşuludur. Özellikle bir ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptaması, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturur. Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hâkiminin hukuk hâkiminden çok daha elverişli bir konumda olmasıdır.
Vurgulamakta yarar vardır ki, hukuk usulü bir şekil hukukudur. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi, ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi, yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir.
Bunun sonucunda, hukuk hâkimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hâkimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O hâlde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hâkimini bağlamasına, TBK’nun 74. maddesi bir engel oluşturmaz.
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun *** K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkememizce, Kayseri 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin *** Karar sayılı dosyasından verilen 25/02/2020 tarihli kesinleşmiş hükümdeki tespitlerin TBK’nun 74. maddesi kapsamında mahkememizi bağlayıcı olduğu, davalı şirketlerin uyuşmazlık konusu edilen genel kurul ve yönetim kurulu kararlarında davacıya atfen atılı bulunan imzaların davacının el ürünü olmadığı, bu belgelerin sahtecilik yolu ile oluşturulduğu, bu nedenle de dava konusu edilen yukarıda anılan tüm kararların davacı yönünden yok hükmünde olduğu görüş ve kanaatine varılarak iptallerine karar verilmek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
DAVANIN KABULÜ ile;
1-Davalı …’nin:
a-Kayseri 5. Noterliği’nin *** yevmiye sayısı ile tasdik edilen 25/04/2018 tarihli, 2018 yılı olağan üstü genel kurul kararının İPTALİNE,
b-Kayseri 5. Noterliği’nin ***yevmiye sayısı ile tasdik edilen 25/04/2018 tarihli, 2018/7 sayılı yönetim kurulu kararının İPTALİNE,
2-Davalı …’nin:
a-Kayseri 5. Noterliği’nin *** yevmiye sayısı ile tasdik edilen 25/04/2018 tarihli, 2018 yılı olağan üstü genel kurul kararının İPTALİNE,
b-Kayseri 5. Noterliği’nin *** yevmiye sayısı ile tasdik edilen 25/04/2018 tarihli, 2018/7 sayılı yönetim kurulu kararının İPTALİNE,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 269,85-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 80,70-TL’nın harçtan mahsubu ile bakiye 189,15-TL harcın …’nden alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 269,85-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 80,70-TL’nın harçtan mahsubu ile bakiye 189,15-TL harcın …’nden alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 80,70-TL başvurma harcı, 80,70-TL peşin harcın davalı …’nden ve davacı tarafça yatırılan 80,70-TL başvurma harcı, 80,70-TL peşin harcın davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 334,00-TL tebligat gideri, 53,50-TL e-tebligat ve 5,00-TL KEP gideri olmak üzere toplam 392,50-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince davacı tarafça yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde davacı tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adresine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine, davalı tarafça yatırılan gider avansı olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca taktir edilen 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca taktir edilen 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
11-Hükmün mahiyeti gereği davalılar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
12-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya mahkememiz arşivine kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/09/2023

Başkan …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip …
E-imzalıdır