Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/61 E. 2022/762 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/10/2022

Mahkememize açılan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine Kayseri … Dairesinin … esas sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve kambiyo senetlerine mahsus örnek 10 ödeme emri gönderildiğini, ödeme emrinde borcun dayanağı olarak … günlü … seri nolu 50.000,00-TL miktarlı çeke dayanıldığını, müvekkilinin Tebligat Kanunu madde 21/2. maddesi uyarınca muhtara tebliğ edilen ödeme emrine … tarihinde muttali olduğunu ve icra takibinin kesinleştiğini, kesinleşen icra takibi üzerine müvekkilimizin banka hesaplarına ve taşınmazlarına haciz konulduğunu, müvekkilinin alacaklı görünen tarafa borcu bulunmadığını, takibe konu çek üzerinde tahrifat yapıldığını, çekin gerçek keşide tarihinin … olduğunu, bunun … olarak değiştirildiğini, lehtar kısmının üzeri çizilmek suretiyle hamiline olarak tahrif edildiğini, kambiyo senedinin lehtara verilmesinden sonra senet metninde yapılan değişikliklere tahrifat denildiğini ve bu eylemin cezayı gerektirdiğini, çekin … günü takas odasına ibraz edildiğini, çekin tahrifat sebebiyle süresinde bankaya ibraz edilmediğini, TTK’nun 796. ve 808. Maddeleri gereği alacaklının müracaat hakkını kaybettiğinden dolayı borçlu hakkında bu çekten dolayı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapamayacağını, takip dayanağı belgenin kambiyo senedi vasfı taşımadığını, çek üzerinde bulunan düzeltmelerdeki paraf imzalarının müvekkiline ait olmadığını, çek ibraz için bankaya götürüldüğünde bankaca çekin arkasındaki imzanın keşideciye ait olmadığından dolayı hakkında herhangi bir işlem yapılmadığı şerhinin düşüldüğünü, takibe konu edilen çekin müvekkilinin davalılardan … Proje İnşaat Ltd. Şti.’den satın almaya karar verdiği ancak sonradan vazgeçtiği villaya ilişkin olarak verildiğini, müvekkilinin taşınmazı satın almaktan vazgeçtiği halde çek çeşitli bahanelerle çekin kendisine iade edilmediğini, menfi tespit davalarında ispat yükünün alacaklılarda olduğunu, açıklanan nedenlerle haciz konulan paralar ve taşınmazın borcu karşılamaya yeterli olduğu göz önüne alınmak suretiyle teminatsız olarak icra veznesindeki paranın karar kesinleşinceye kadar alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve akabinde yapılacak yargılama sonucunda çekin hükümsüzlüğü sebebiyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin haksız ve kötüniyetli olması nedeniyle müvekkili lehine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderlerinin davalılara tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının haksız ve asılsız dava dilekçesi ve dilekçe içeriğini kabul etmediklerini, müvekkilinin dava konusu çek nedeniyle alacaklı olduğunu, müvekkilinin diğer davalı … … Ltd. Şti. tarafından ciro edilen … Bankası … seri numaralı … keşide tarihli çeki bankaya sorarak alacağına karşılık aldığını, daha sonra çeki … tarihinde takas odasına ibraz ettiğini ancak çekteki imzanın keşideciye ait olmadığından bahisle herhangi bir işlem yapılmadığını, daha sonra müvekkilinin alacağını tahsil edebilmek için davacı aleyhine Kayseri … Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığını, davacı tarafın çek üzerinde tahrifat yapıldığı iddialarının asılsız olduğunu bu iddiaları kabul etmediklerini, çek üzerindeki paraf imzaların davacıya ait olduğunu, davacının icra takibi başlatılana dek geçen süre içerisinde mahkemeye yada kolluğa başvurmamasının kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, müvekkilinin muhatap bankaya sorarak diğer davalı tarafından ciro edilen çeki araç alım satımı nedeniyle alacağına karşılık aldığını, davacının ihtiyati tedbir talebinin haksız olduğunu, müvekkilini zor durumda bırakmak ve alacağına kavuşmasını engellemek için ihtiyati tedbir talebinde bulunduğundan bahisle öncelikle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, yapılacak yargılama sonucunda davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine karar verilmesini, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki hususları kabul etmediklerini, müvekkiline karşı açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirketin davacıya karşı bir icra takibi başlatmadığını, takibe konu çekin davacıdan sadır olduğunu, imza ve sair itirazı bulunmamakla icra takibi kesinleştiğine göre müvekkiline karşı açılan işbu davanın haksız olduğunu, diğer davalıya karşı borcun olup olmadığı hususunda takdirin mahkemede olduğunu, müvekkili şirket yetkilisinin hiç bir şekilde çekte tahrifat ve sair yapmadığını, bir tahrifat veya düzeltme var ise bu durumun keşidecinin izni dahilinde yapıldığını, açıklanan nedenlerle müvekkili şirket yönünden davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit davasıdır.
Kayseri … Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasının uyap kayıtları, Kayseri C. Başsavcılığı’nın … sayılı soruşturma dosyasının uyap kayıtları, Vergi dairesi Başkanlığı kayıtları, banka kayıtları ve tarafların dayandığı deliller celp edilmiştir.
TTK’nın 4. maddesine göre; ticarî davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar (nispi ticari davalar)dır.
Mutlak Ticari Dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır.
Nisbi ticari dava ise; her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nisbi ticari dava olarak adlandırılmaktadır.
TTK’nın gerekçesinde; ticari davalar ile ticari olmayan hukuk davalarını ayırmada kullanılan kıstasın “bir yandan her iki tarafın tacir sıfatı ve uyuşmazlığın konusunu teşkil eden işin bu sebepten dolayı ticari sayılması keyfiyeti, diğer yandan tarafların sıfatına bakılmaksızın sadece işin ticari mahiyeti” olduğu açıklanmıştır.
Bu anlamda bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
Davacı vekili … tarihli duruşmada; “savcılık dosyasında müvekkilim imza örneği verdi, orada imza incelemesi yapılmaktadır ancak rapor henüz gelmemiştir, davaya konu ettiğimiz çek üzerindeki paraf imzaları müvekkilime ait değildir. Müvekkilim yabancı bir firmada mühendis olarak çalışmaktadır, ekonomik durumu iyidir, müvekkilim … İnşaat firmasından daire satın almak için çeki vermiştir, sonra daireyi almaktan vazgeçmiştir, biz dosyaya çek teslim belgesi sunduk, müvekkilim bu süreçte oyalanıp çek iade edilmiyor, çekin takas sisteminde beklediği keşideciye bildirilmez, keşideci çekin nerede olduğunu bilmez. Müvekkilim kendisi hakkında icra takibi yapıldığından haberdar değildi, tebligat muhtara tebliğ edilmiş, maaş hesabına haciz konulduğunda müvekkil çekin icraya konulduğunu öğrenmiştir, biz çekteki imzayı inkar etmiyoruz, yalnızca çekteki paraflara itiraz ediyoruz. Çek müvekkilimin şahsi kullanımındadır, iş veya işletmesi ile ilgili olmadığı için ticari defter kaydı yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Kayseri Gelir İdaresi Başkanlığı’nın … tarihli … sayılı cevabi yazısında; …’in bakkal ve marketlerde yapılan perakende ticaret faaliyetinden dolayı işletme defterine göre beyanname verdiği, yine Gelir İdaresi Başkanlığı’nın … tarih … sayılı cevabi yazısında; …’in madencilik inşaat petrol ve gaz sahalarında kullanılan makinelerin bakım ve onarımı faaliyetinden dolayı kayıtlı olduğu ancak bu kaydının … tarihinde silindiği, … tarihi itibariyle de …Yatırım Taah. İnş. Ltd. Şti.’nin yetkilisi olduğunun bildirildiği görüldü.
Buna göre davacı …’in 1. sınıf tacir olmadığı, davalı …’in işletme defteri usulüne göre defter tuttuğu ve 2. sınıf tacir (esnaf) olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacı … ve davalılardan … tacir sayılmamaktadır. Hal böyle olunca eldeki davanın nispi ticari dava olmadığı görülmektedir.
TTK’nın 5. maddesine göre aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, Asliye Ticaret Mahkemesi, ticari davalara bakmakla görevlidir. Dava konusu uyuşmazlık mutlak veya nispi ticari dava niteliğinde olmadığından, mahkememizin görevi içine girmemektedir. Uyuşmazlığın ticari dava olmaması nedeniyle genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi bu davanın yargılamasını yapmakta görevlidir.
HMK’nın 114. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre, görev dava şartıdır. Aynı Kanunun 115/1. maddesi gereği mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. HMK’nın 138. maddesine göre, mahkeme dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebilir.
Dosya kapsamı, vergi dairesinden gelen yazı cevapları, duruşmadaki beyanlar birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu edilen uyuşmazlığın TTK’nın 4. maddesine göre, ticari dava olmadığı, bu nedenle de mahkememizin görevi alanına girmediği, Asliye Hukuk Mahkemelerinin bu uyuşmazlığı çözmekte görevli olduğu, 6335 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra mahkememiz ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi haline getirildiği, göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, görevin kamu düzeniyle ilgili olduğu, HMK’nın 115. ve 138. maddeleri gereği mahkemenin görev hususunu kendiliğinden araştırmakla yükümlü olduğu ve davanın her aşamasında görev ile ilgili karar verilebileceği dikkate alındığında, mahkememizin görevsizliği nedeni ile, HMK.’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir. (T.C. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … esas … karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-H.M.K.’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli KAYSERİ NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-HMK.’nun 20. maddesi gereği kararın kesinleştiği tarihten veya kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, HMK’ nın 331/2. maddesi gereğince, talep halinde dava dosyanın mahkememizce ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal iki haftalık süresi içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. …

Katip …

Hakim …