Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/575 E. 2023/172 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … – ***
DAVALI : … – … …
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının katlanması gereken vergi yükünü hak ediş ödemelerinde yükleniciye KDV’nin tevfikat yapmaksızın tam olarak ödendiğini belirterek sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde 104.852,77 TL’nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen yasal 2 haftalık kesin süre içerisinde cevap dilekçesi sunmamıştır. Davalı tarafın HMK’nın 128/1. maddesi gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı tespit edilmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair *** tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi ***’nin mahkememize sunmuş olduğu *** tarihli bilirkişi raporunda özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu hizmetin 9/10 oranında KDV tevkifatına tabi olduğunu, davacının KDV tevkifatını yaparak vergi dairesine ödemek konusunda vergi sorumlusu olduğu, ancak davacının tevkifat yapmadan davalıya ödeme yaptığı, vergi dairesine ödeme yapmadığını, kendi sorumluluğunu yerine getirmediğinden kaynaklı olarak vergi kanun ve tebliğ hükümlerine göre tevkifat yapılmayan KDV tutarının vergi dairesince davacıdan tahsil edildiğini, vergi dairesince yapılan tahsilat fazla ve yersiz vergi olmayıp vergi sorumlusunun sorumluluğunu yerine getirmediğinden kaynaklı davacı bakımından zarar olduğunu, davalı yan bakımından ise tevkif edilen KDV nin vergi dairesinden iade talebi konusunda zaman aşımının dolduğunu, vergi tekniği bakımından; davalının davaya konu KDV yi faturalarında hesaplanan KDV olarak beyan ettiğinden iş bu KDV bakımından davacıya herhangi bir borcunun olamayacağı, davacınında davaya konu KDV tevkifatı bakımından davalıdan alacaklı olamayacağını, huzurdaki davanın “kimse kendi kusurundan yararlanamaz” ilkesi kapsamında değerlendirmesinin Sayın Mahkemede olduğunu mahkememize bildirmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davalının katlanması gereken vergi yükünü hak ediş ödemelerinde yükleniciye KDV’nin tevfikat yapmaksızın tam olarak ödendiğini belirterek sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde alacak talep edildiği anlaşılmıştır. Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkememiz dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yapmıştır. Alınan bilirkişi rapor ve mevzuat hükümlerince davacının talebi değerlendirilmiştir.
Bir hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Taraflar arasında malvarlıklarının değişimi bir sözleşmeye dayanır ise sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez. Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda borçlunun borcunu anlaşmaya uygun bir şekilde yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun davranmazsa alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Sebepsiz zenginleşmede ise; sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi sözkonusudur. Sebepsiz zenginleşme alacaklıya 2.derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder.
Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Bunun bir sonucu olarak da, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde tarafların sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunması olanaklı değildir. Nitekim, aynı ilkeler HGK. *** K.sayılı kararlarında da benimsenilmiştir.
Mahkememiz taraflar arasında taşıma sözleşmesi bulunduğu anlaşılmakla sözleşmeye ait hükümler ve KDV’ye dair mevzuat çerçevesinde değerlendirilmiştir.
– Dava ile ilgili mevzuat hükümleri:
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu
Mükellef:
Madde 8 – 1. Katma Değer Vergisinin Mükellefi:
a) Mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanlar,
b) İthalatta mal ve hizmet ithal edenler,
c) Transit taşımalarda gümrük veya geçiş işlemine muhatap olanlar,
ç) (Ek: 29/3/2018-7104/2 md.) Müzayede mahallerinde yapılan satışlarda bu satışları yapanlar,
d) PTT İşletme Genel Müdürlüğü ve radyo ve televizyon kurumları,
e) (Değişik: 14/3/2007-5602/10 md.) Her türlü şans ve talih oyunlarını tertip edenler,
f) (Mülga: 14/3/2007-5602/11 md.)
g) 1 inci maddenin 3 üncü fıkrasının (c) bendine giren hallerde bunları tertipleyenler veya gösterenler,
h) Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakları kiraya verenler,
ı) İsteğe bağlı mükellefiyette talepte bulunanlardır.
2. (Değişik : 3/6/1986 – 3297/2 md.) Vergiye tabi bir işlem sözkonusu olmadığı veya katma değer vergisini fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde; düzenlediği bu tür vesikalarda katma değer vergisi gösterenler, bu vergiyi ödemekle mükelleftirler. Bu husus kanuna göre borçlu oldukları vergi tutarından daha yüksek bir meblağı gösteren mükellefler için de geçerlidir. (Değişik üçüncü cümle: 29/3/2018-7104/2 md.) Bu gibi sebeplerle fazla veya yersiz hesaplanan ve Hazineye ödenen vergi, Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslara göre işlemi yapan mükellefe iade edilir. (Ek cümle: 29/3/2018-7104/2 md.) Şu kadar ki söz konusu iadenin yapılabilmesi için işlemle ilgili beyanların düzeltilmesi ve fazla veya yersiz hesaplanan verginin satıcı tarafından alıcıya geri verilmesi şarttır.
Vergi sorumlusu: Madde 9 – (Değişik : 24/6/1994 – 4008/30 md.)
1. Mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir. (Ek cümleler: 28/11/2017-7061/41 md.) Şu kadar ki Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayanlar tarafından katma değer vergisi mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin katma değer vergisi, bu hizmeti sunanlar tarafından beyan edilip ödenir. Maliye Bakanlığı elektronik ortamda sunulan hizmetlerin kapsamı ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
2. Fiili ya da kaydi envanter sırasında belgesiz mal bulundurulduğu veya belgesiz hizmet satın alındığının tespiti halinde, bu alışlar nedeniyle ziyaa uğratılan katma değer vergisi, belgesiz mal bulunduran veya hizmet satın alan mükelleften aranır.
Belgesiz mal bulundurdukları veya hizmet satın aldıkları tespit edilen mükelleflere, bu mal ve hizmetlere ait alış belgelerinin ibrazı için tespit tarihinden itibaren 10 günlük bir süre verilir. Bu süre içinde alış belgelerinin ibraz edilememesi halinde,belgesi ibraz edilemeyen mal ve hizmetlerin tespit tarihindeki emsal bedeli üzerinden hesaplanan katma değer vergisi,alışlarını belgeleyemeyen mükellef adına re’sen tarhedilir.Bu tarhiyata vergi ziyaı cezası uygulanır.
Ancak belgesiz alınan mal ve hizmetleri satanlara,bu satışlarla ilgili olarak,vergi inceleme raporuna dayanılarak katma değer vergisi tarhiyatı yapıldığı takdirde,ziyaa uğratılan vergi ve buna ilişkin ceza ayrıca alıcılardan aranmaz.
3. (Ek: 16/6/2009-5904/9 md.) 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara teslimine ait katma değer vergisinin ödenmesinden lisanslı depo işleticileri sorumludur.
KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİ
2. Vergi Sorumlusu
2.1. KDV’de Tevkifat Uygulaması
3065 sayılı Kanunun (9/1) inci maddesine göre, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutma yetkisine sahiptir.
Vergi alacağını güvence altına almak amacıyla düzenlenen bu madde sadece ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayanlar için öngörülmüş değildir. Maliye Bakanlığı, bunların dışında gerekli gördüğü diğer hallerde de verginin ödenmesinden işleme taraf olanları sorumlu tutabilecektir.
Maddede belirtilen işlemlere taraf olanlar, kendine mal teslim edilen veya hizmet ifa edilen kişi ve/veya kurumlardır. Bunlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten mükellef gibi sorumlu olacaklardır.
KDV tevkifatı ihtiyari bir uygulama olmayıp, Maliye Bakanlığınca tevkifat uygulaması kapsamına alınan işlemlerde alıcılar tarafından tevkifat yapılması zorunludur. Diğer taraftan, Maliye Bakanlığınca tevkifat kapsamına alınmamış işlemlerde alıcılar tarafından tevkifat yapılması mümkün değildir.
2.1.1.KDV Tevkifatının Niteliği
KDV tevkifatı uygulaması, teslim veya hizmet bedeli üzerinden hesaplanan verginin, teslim veya hizmeti yapanlar tarafından değil, bu işlemlere muhatap olanlar tarafından kısmen veya tamamen vergi sorumlusu sıfatıyla beyan edilip ödenmesidir.
“Tam tevkifat” işlem bedeli üzerinden hesaplanan verginin tamamının işleme muhatap olan alıcılar tarafından beyan edilip ödenmesi; “kısmi tevkifat” ise hesaplanan verginin Maliye Bakanlığınca belirlenen kısmının, işleme muhatap olan alıcılar tarafından, diğer kısmının ise işlemi (teslim veya hizmeti) yapan tarafından beyan edilip ödenmesidir.
2.1.1.1. Beyan
Tevkifat, genel bütçeli idareler hariç, tevkifata tabi işlemin yapıldığı dönemde vergi sorumlularına ait 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilir.
Tevkifat kapsamındaki işlemlerde vergiyi doğuran olay bakımından özellikli bir durum söz konusu olmayıp, bu işlemlere ilişkin KDV’nin beyan dönemi 3065 sayılı Kanunun 10 uncu maddesine göre tespit edilir.
Bu kapsamda, işleme ait fatura veya benzeri belge izleyen ay içinde düzenlense dahi sorumlu sıfatıyla beyan, işlemin vuku bulduğu dönemin beyan süresi içinde yapılır. Kısmi tevkifat uygulamasında satıcının mükellef sıfatıyla 1 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edeceği kısım da aynı dönemde beyan edilir.
Hizmet işlemlerinde, hizmetin ayın sonunda tamamlanması halinde de fatura izleyen ayda düzenlense bile yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılır. İşlem bedelinin ödenmemesi, işleme ait faturanın süresinde düzenlenmemesi, alıcıya geç gelmesi veya hiç gelmemesi tevkifatın yapılıp yukarıda belirtilen süre içinde sorumlu tarafından beyan edilmesine engel değildir.
Genel bütçeli idareler dışındaki vergi sorumluları tevkif ettikleri vergiyi, vergi sorumlularına ait 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan ederler. Bunların başka faaliyetleri nedeniyle KDV mükellefiyetlerinin bulunmaması ve dolayısıyla 1 No.lu KDV Beyannamesi vermemeleri bu uygulamaya engel değildir.
2 No.lu KDV Beyannamesi sadece tevkifata tabi işlemlerin olduğu dönemlerde verilir. Gerçek usulde KDV mükellefleri (KDV1 vergi türünden mükellef sicilinde kayıtlı olanlar), tevkifata tabi tutulan KDV’nin beyanında 1015B Beyanname kodlu KDV2 Beyannamesini, gerçek usulde KDV mükellefiyeti bulunmayanlar (Genel bütçeli idareler dışındaki kamu kurum ve kuruluşları dahil) ise söz konusu verginin beyanında 9015 Beyanname kodlu KDV2 Beyannamesini kullanırlar.
Genel bütçeli idareler, tevkif ettikleri KDV için sorumlu sıfatıyla beyanname vermezler, tevkif edilen KDV doğrudan bunların muhasebe birimlerince gelir kaydedilir.
Ayrıca, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşların tevkifat uygulaması kapsamındaki alımlarına ait bedellerin, genel bütçe ödenekleri dışındaki bir kaynaktan karşılanması halinde tevkif edilen KDV, söz konusu idare, kurum ve kuruluşlar tarafından 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilip ödenecektir.
Tevkifat, bu Tebliğ kapsamında olan mal ve hizmetleri satın alan ve adına fatura ve benzeri belge düzenlenen sorumlu tarafından yapılarak, yukarıdaki belirlemeler çerçevesinde 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilip ödenecek veya doğrudan muhasebe birimlerince ilgili Bütçe hesabına gelir kaydı yapılacaktır.
KDV mükellefiyeti bulunmayan BSMV mükelleflerinin, 2 No.lu KDV Beyannamesini kurumlar vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairesine vermeleri gerekmektedir.
Ancak, bankaların tevkif ettikleri vergiyi ödemeyi yapan şubeler itibarıyla, şubelerin bağlı bulundukları vergi dairesine beyan edip ödemeleri de mümkündür.
Bu tercihi yapan bankaların, durumu bir dilekçe ile önceden genel müdürlüğün bağlı olduğu vergi dairesine yazılı şekilde bildirmeleri gerekmektedir. Bu bildirime ait yazının bir örneği, genel müdürlük tarafından şubelere gönderilir, şubeler tarafından da kendi bağlı oldukları vergi dairelerine ibraz edilmek suretiyle sorumlu sıfatıyla beyan, şubeler tarafından yapılmaya başlanır.
2.1.1.2. İndirim
2 No.lu KDV Beyannamesinde herhangi bir surette indirim yapılması mümkün olmadığından tevkif edilen KDV’nin tamamının beyan edilerek vergi dairesine ödenmesi gerekmektedir.
Tevkifat uygulayan alıcının KDV mükellefiyetinin bulunması ve tevkifat uyguladığı teslim veya hizmeti indirim hakkı tanınan işlemlerde kullanacak olması halinde, sorumlu sıfatıyla (Ek ibare:RG-25/10/2022-31994) kanuni süresinde beyan edilen tutar, beyanın yapıldığı ay içinde verilmesi gereken 1 No.lu KDV Beyannamesinde indirim konusu yapılabilir. Bu indirimin dayanağı 2 No.lu KDV Beyannamesi olacaktır.
Kısmi tevkifata tabi işlemlerde, işlem bedeli üzerinden hesaplanan KDV;
– Satıcı tarafından beyan edilecek kısmı, (Değişik ibare:RG-15/2/2019-30687) takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla işleme ait fatura veya benzeri belgenin defterlere kaydedildiği döneme ilişkin olarak verilmesi gereken,
– Sorumlu sıfatıyla (Ek ibare:RG-***) kanuni süresinde beyan edilen kısmı ise 2 No.lu KDV Beyannamesinin verildiği ay içinde verilmesi gereken,
– (Ek satır:RG-***) Sorumlu sıfatıyla kanuni süresinden sonra beyan edilen kısmı ise bu beyana ilişkin ödemenin yapıldığı döneme ait, 1 No.lu KDV Beyannamesinde indirim konusu yapılır.
Örnek: Satıcı (B), alıcı (A)’ya 12 Mayıs’ta 1.000 TL karşılığında bakır tel teslim etmiş, genel oranda KDV’ye tabi bu teslimle ilgili olarak 13 Mayıs’ta düzenlediği faturada hesaplanan KDV, tevkif edilecek KDV ve tahsil edilecek KDV tutarlarını, Tebliğin (I/C-2.1.3.4.2.) bölümündeki açıklamalara uygun olarak, sırayla 180 TL, 126 TL ve 54 TL olarak göstermiştir.
(A), bu alışla ilgili 2 No.lu KDV Beyannamesini 24 Haziran’a kadar vermek zorundadır. Bu ödevini yerine getirmişse, söz konusu beyanname ile sorumlu sıfatıyla beyan edeceği 126 lirayı, 24 Haziran’a kadar vermesi gereken Mayıs dönemi 1 No.lu KDV Beyannamesinde indirim konusu yapabilecektir. (Değişik cümle:RG-25/10/2022-31994) 2 No.lu KDV Beyannamesi yanlışlıkla süresinden sonra 20 Ağustos tarihinde verilirse ve tevkif edilen 126 TL tutarındaki KDV 5 Eylül tarihinde ödenirse söz konusu KDV, en erken ödemenin yapıldığı Eylül dönemine ilişkin 1 No.lu KDV Beyannamesinde indirim konusu yapılabilecektir.
Mükellef (A)’nın satıcıya ödediği/borçlandığı 54 TL tutar ise (Değişik ibare:RG-***) vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla alış faturasının defterlere kaydedildiği dönemde indirim konusu yapılabilecektir.
Satıcının bu teslimle ilgili faturayı süresinden sonra düzenleyip (A)’ya intikal ettirmesi sorumlu sıfatıyla beyanın 24 Haziran’a kadar yapılmasına engel değildir. Bu durumda hesaplanan verginin sorumlu sıfatıyla beyan edilecek olan 126 TL tutarındaki kısım 24 Haziran’a kadar 2 No.lu KDV Beyanname ile bildirilecek, satıcıya ödenmesi gereken 54 TL tutarındaki kısım ise vergiyi doğran olayın gerçekleştiği (Değişik ibare:RG-***) takvim yılını takip eden takvim yılı geçmemek şartıyla faturanın defterlere kaydedildiği dönem için verilecek 1 No.lu Beyannamede indirim konusu yapılabilecektir.
2.1.3. Kısmi Tevkifat Uygulaması
2.1.3.1. Kısmi Tevkifatın Mahiyeti ve Tevkifat Uygulayacak Alıcılar
Tebliğin (I/C-2.1.3.2) ve (I/C-2.1.3.3) bölümleri kapsamındaki işlemlerde, işlem bedeli üzerinden hesaplanan KDV’nin tamamı değil, bu işlemler için izleyen bölümlerde belirlenen orandaki kısmı, alıcılar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecek; tevkifata tabi tutulmayan kısım ise satıcılar tarafından mükellef sıfatıyla beyan edilip (beyannamede ödenmesi gereken KDV çıkması halinde) ödenecektir.
Kısmi tevkifat uygulanacak işlemler, söz konusu bölümlerde belirtilenlerle sınırlı olup, bunlar dışındaki işlemlerde işleme muhatap olanlar tarafından kısmi tevkifat yapılmayacaktır.
Kısmi tevkifat uygulaması kapsamında KDV tevkifatı yapmak üzere sorumlu tutulabilecekler aşağıda iki grup halinde sayılmış olup, tevkifat uygulaması kapsamındaki her bir işlem bazında tevkifat yapması gerekenler, söz konusu gruplardan birine veya ikisine veyahut söz konusu gruplar kapsamında olan bazı sorumlulara atıf yapılmak suretiyle Tebliğin ilgili bölümlerinde belirtilmektedir.
a) KDV mükellefleri (sadece sorumlu sıfatıyla KDV ödeyenler bu kapsama dahil değildir)
b) Belirlenmiş alıcılar (KDV mükellefi olsun olmasın):
– 5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar, il özel idareleri ve bunların teşkil ettikleri birlikler, belediyelerin teşkil ettikleri birlikler ile köylere hizmet götürme birlikleri,
– (Değişik:RG-3/6/2021-31500)(65) Yukarıda sayılanlar dışındaki, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle kurulan kamu kurum ve kuruluşları,
– Döner sermayeli kuruluşlar,
– Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,
– Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları,
– Bankalar,
– (Ek:RG-16/2/2021-31397)(64) (Değişik:RG-3/6/2021-31500)(65) Sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri,
(Ek:RG-16/2/2021-31397)(64) Sendikalar ve üst kuruluşları,
– (Ek:RG-16/2/2021-31397)(64) Vakıf üniversiteleri,
– (Ek:RG-16/2/2021-31397)(64) Mobil elektronik haberleşme işletmecileri,
– (Ek:RG-15/2/2017-29980) Büyükşehir belediyelerinin su ve kanalizasyon idareleri,
– Kamu iktisadi teşebbüsleri (Kamu İktisadi Kuruluşları, İktisadi Devlet Teşekkülleri),
– Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar,
(Ek:RG-31/1/2018-30318) Türkiye Varlık Fonu ile alt fonlara devredilen kuruluşlar,
– Organize sanayi bölgeleri ile menkul kıymetler, vadeli işlemler borsaları dahil bütün borsalar,
– Yarıdan fazla hissesi doğrudan yukarıda sayılan idare, kurum ve kuruluşlara ait olan (tek başına ya da birlikte) kurum, kuruluş ve işletmeler,
– Payları Borsa İstanbul (BİST) A.Ş.nde işlem gören şirketler,
– Kalkınma ve yatırım ajansları.
Okul aile birlikleri ve Sağlık Bakanlığına bağlı aile hekimliği kurumları, Tebliğin (I/C-2.1.3.1/b) ayrımı kapsamında değerlendirilmez.
Belirlenmiş alıcıların birbirlerine karşı yaptıkları teslim ve hizmetlerde (şirketleşenler dahil profesyonel spor kulüplerince yapılanlar hariç), KDV tevkifatı uygulanmaz.
5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşların tevkifat uygulaması kapsamındaki alımlarına ait bedellerin, genel bütçe ödenekleri dışındaki bir kaynaktan ödenmesi tevkifat uygulamasına engel değildir.
Bu kapsamda tevkif edilen vergiler, vergi sorumlularına ait 2 No.lu KDV Beyannamesi ile yetki alanı içerisinde bulunulan vergi dairesine, Tebliğin (I/C-2.1.1.1)bölümündeki açıklamalara göre beyan edilip kanuni süresi içerisinde ödenir.
KDV mükellefiyeti bulunmayanların, Tebliğin (I/C-2.1.3.1/b) ayrımı kapsamında olmamak kaydıyla, kısmi tevkifat uygulaması kapsamındaki alımlarında tevkifat uygulaması söz konusu olmayacaktır.
Örnek: KDV mükellefiyeti bulunmayan apartman yönetimlerine verilen özel güvenlik hizmetlerinde ya da KDV mükellefiyeti bulunmayan konut yapı kooperatiflerine verilen yapı denetim hizmetlerinde, tevkifat uygulanmayacaktır.
(Ek paragraf:RG-21/5/2016-29718) 213 sayılı Kanuna göre, mücbir sebebin başladığı tarihten sona erdiği tarihe kadar geçen sürede, mücbir sebepten yararlanan mükelleflerin vergi ödevleri ertelenmektedir. Bu kapsamda beyanname verme yükümlülükleri ileri tarihe ertelenen mükelleflerin, mücbir sebep halinde bulunduğu süre içerisinde kısmi tevkifat kapsamındaki alımlarında tevkifat uygulanmaz. (Ek cümle:RG-5/2/2021-31386) Şu kadar ki, işleme taraf satıcı mükellefin de mücbir sebep kapsamında bulunması halinde, söz konusu alımlarda genel hükümler çerçevesinde tevkifat uygulamasına devam olunur.
-Mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesi;
Davacının 3065 sayılı katma değer vergisi kanunu 9/1 maddesi kapsamında ve katma değer vergisi genel uygulama tebliği I-C-2 maddesi kapsamında vergi sorumlusu olduğu, tebliğin aynı maddesinin muhtelif alt bentlerinden taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu hizmet ifasının 9/10 oranında tevkifata tabi olduğu tespit edilmiştir.
Diğer bir anlatımla davalının davacıya vermiş olduğu hizmete ilişkin düzenlediği fatura üzerindeki hesaplanan KDV nin 9/10′ nun, kdv dahil fatura tutarından davacı tarafından tevkif edilerek (kesinti yapılarak) bakiye tutarın davalıya ödenmesi, yapılan kesintinin (tevkif edilen kdv’nin) ise yine davacı tarafından davalı adına vergi dairesine vergi sorumlusu sıfatı ile ödenmesi gerektiği tespit edilmiştir.
Ancak davacının KDV kanunu ve tebliği kapsamında vergi sorumlusu sıfatı ile kesinti yaparak vergi dairesine ödeme yapmadığı, vergi dairesininde yine kanun ve tebliğ hükümleri çerçevesinde vergi dairesine ödenmeyen kdv’ yi davacıdan tahsil ettiği tespit edilmiştir.
Huzurdaki dava ise davacının davalıya kesinti yapmadan ödediği kdv içerisinde yer alan vergi dairesine ödediği kdv’nin (9/10 oranında kesinti yapması gerekirken kesmediği) rucuen talebidir.
İlgili yasal mevzuatta huzurdaki davaya konu edilen durumda davalıya rucu edileceği/edilebileceği/edilebilirliği düzenlenmemiştir. İlgili yasal mevzuatta bu durumun tersi yani davalının kesintiye uğramasına rağmen davacının kesintiyi vergi dairesine ödememesi durumu düzenlenmiştir. Ancak talebin ve rızanın davalı taraftan gelmesi halinde işlemin düzeltilmesinde de yasal bir engel yoktur. Bununla birlikte tevkif edilen (kesinti yapılan) kdv’ nin davalı tarafından vergi dairesinden talep etmesine dönük yasal zaman aşımı da geçmiştir. Diğer bir ifade ile davalı mezkur düzeltme işlemlerini yaptığında veya davacıya ödeme yaptığında mükerrer kesintiye uğrayacaktır. Zira davaya konu dönem 2015-01 ila 2019-10 dönemi olduğu tespit edilmiştir. Tevkifatlı kdv iade talebi tevkifin yapıldığı yılı takip eden yılın başından itibaren 2 yıl olup, son tevkifat dönemi olan 2019-10 dönemine ilişkin talebin *** itibarı ile zaman aşımı dolmuştur.
Bununla birlikte somut olay fazla ve yersiz ödenen vergi olmayıp, vergi sorumlusunun hatalı işleminden dolayı yine vergi sorumlusunun uğradığı bir zarardır. KDV kanunu ve tebliği davalının (satıcının) belge düzenine bakmaksızın, davacının (alıcının) vergi sorumlusu sıfatı ile tevkifatı yaparak vergi dairesine ödeme yükümlülüğü altına almıştır (KDV Tebliğ I/C-2.1: KDV tevkifatı ihtiyari bir uygulama olmayıp, Maliye Bakanlığınca tevkifat uygulaması kapsamına alınan işlemlerde alıcılar tarafından tevkifat yapılması zorunludur).
Hal böyle olunca KDV kanunu ve tebliğ kapsamında tevkifatın yapılmamasındaki tek kusurlunun davacı olduğunun kabulü gerekmektedir. Davacının davalıdan sebepsiz zenginleşme ve sözleşme hükümlerine göre alacak talep etmesi mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-Davacının davasının reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 179,90 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 1.790,63 TL harçtan mahsubu ile artan 1.610,73 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kararın mahiyeti gereği davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
7-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra İstinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/03/2023
Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*