Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/574 E. 2023/827 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas -***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***
HAKİM : ***
KATİP : ***
DAVACI : ***
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVALI : 1- ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 2- ***
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …’in davalı … adına müvekkili şirket ile … tarihli satış sözleşmesi ile makine ekipman satın alımı hususunda anlaştıklarını, sözleşmeye konu satış bedelinin 635.000,00 TL olduğunu, tarafların sözleşmeye konu bedelin 100.000,00 TL’sinin nakit ve kredi kartı ile kalan 535.000,00 TL’nin ise 3 adet çek ile ödeneceği hususunda anlaşıldığını, 3 adet e arşiv fatura kesildiğini, 3 adet çekin müvekkiline teslim edildiğini 50.000,00 TL’de nakit ödeme yapıldığını, ancak bakiye 50.000,00 TL bakiye borcun ödenmediğini, davalılara bakiye borcun ödenmesi için ihtar çekildiğini, ödeme yapılmadığından dolayı Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıların icra takibine borçları olmadığını ileri sürerek itiraz ettiklerini ve takibin durmasına karar verildiğini, davadan önce yapılan arabuluculuk görüşmelerinin de sonuçsuz kaldığını ileri sürerek; davanın kabulü ile, itirazın iptaline, haksız itirazda bulunan davalar aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraflara dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen yasal 2 haftalık kesin süre içerisinde cevap dilekçesi sunmamışlardır. Davalı tarafların HMK’nın 128/1. maddesi gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacakları tespit edilmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair … tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi …’nin mahkememize sunmuş olduğu*** tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davalının mübrez 2021 yılı yevmiye-kebir-envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, yevmiye defterinin kapanış tasdikinin süresinde yapıldığı, 2021 yılı envanter defterinin yazdırılmadığı tespit edilmiştir. Yazdırılmayan envanter defterinden dolayı defterlerin içerdiği kayıtların birbirini doğrulama teyidi yapılamadığı için defterlerin HMK 222/2 ye uygun olmadığı tespit edilmiştir. Davalı defter kayıtlarına göre davacı hesabının 117.360,00-TL alacaklı göründüğü, ancak davacı kabulünde de olan 535.000,00-TL lik çekli tahsilat davalı kayıtlarında 470.000,00-TL görünmektedir. Davacı alacağından davalı lehine oluşan 65.000,00-TL fark düşüldüğünde; davacı asıl alacağı 52.360,00-TL hesap ve tespit edilmiştir. İhtarname ve takipte talep edilen asıl alacak 50.000,00 TL’dir. Takip öncesi işlemiş ticari faiz hesabı, ihtarmenin tebliğinden 3 gün sonrası olan 12.01.2022 ila takip tarihi 02.02.2022 arasında yapılarak; işlemiş ticari faiz tutarının 496,23-TL olacağı hesap ve tespit edilmiştir. Takipte talep edilen tutar 527,74-TL dir.
” şeklindeki görüş ve kanaatlerini mahkememize bildirmiştir.
***tarihli celsede HMK’nun 266. Maddesi, HMK’nun 267. ve 268. maddesi gereğince dava dosyasının davalının adresinin bulunduğu yerin bağlı bulunduğu bilirkişi listesinden re’sen seçilecek bir muhasebeci-mali müşavir bilirkişileri seçilmesine, bilirkişiye HMK 268 maddesi gereği davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapması, raporuna esas alacak olup da dosya içinde bulunmayan kayıt ve belgeler olursa birer suretinin raporuna eklemesi için yetki verilmesine, bilirkişiye dava dosyamızın uyap kayıtlarının incelenerek rapor tanzim etmesinin istenmesine, ancak gerekmesi halinde dava dosyasının aslının talimat mahkemesi kanalı ile bilirkişiye tevdi edilmesine ve bilirkişi tarafından rapor ibraz edildiğinde dava dosyası ile birlikte mahkememize iade edilmesi istemi ile bu mahkemeye talimat yazılmasına, HMK’nın 273/1. maddesi gereği mahkememizce toplanan tüm deliller ve tüm dosya kapsamı incelenmek suretiyle; tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle, davacının defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerini olup olmadığı usulüne uygun tutulup tutulmadığı, davacının lehine veya aleyhine delil olma durumu bulunup bulunmadığı, davacı ile davalı arasında ticari ilişkiye dair kayıt olup olmadığı, davacının davalıdan dava konusu olan sözleşmeden ve faturadan dolayı alacaklı olup olmadığı, hususlarında açıklamalı rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş bilirkişi Uğur Özen’in mahkememize sunmuş olduğu *** tarihli raporda özetle; 52.360,00 TL davacı firmanın, dava tarihi itibariyle davalı firmadan
davacı şirketin Ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda tespit edildiğini mahkememize bildirmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sözleşmeden dolayı borcu bulunduğunu ve ödemediğinden bahisle yapılan takibe itirazın iptali dilemiştir.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklısının iş bu dosyasının davacısı ve borçluları ise iş bu davanın davalıları olduğu, davacı tarafından 50.000,00 TL asıl alacak,
527,74
TL işlemiş 10.01.2022 tarihinden itibaren ticari reeskont faizi
50.527,74
TL üzerinden takip yapıldığı ve takibin itiraz sonrası durduğu, takibin dayanağı sağım makinası satışı ve ihtar olarak gösterildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında satış sözleşmesinin incelenmesi, davalı … adına davalı … ile davacı arasında imzalandığı, davacının bir kısım makina ve ekipmanı davacıya sattığı görülmüştür. Davacı …’in sözleşme imza yapma yetkisine dair davalı … tarafından imzalanmış yetki belgesi sunduğu görülmüştür. Davacının sözleşme kapsamında faturalar kestiği görülmüştür.
Davacının sunmuş olduğu noter ihtarında 50.000,00 TL kalan bakiyenin 3 gün içinde ödenmesini talep ettiği görülmüş, ihtarın ise 08.01.2023 tarihinde davalı …’e tebliğ edildiği görülmüştür.
HMK’nın 222. maddesi uyarınca, tarafların ticari defterlerinin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Belirtilen bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın yukarıda belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ise ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.
Davacı defterlerinin incelenmesinde davacının söz konusu sözleşmeden kaynaklı 52.360,00 TL alacaklı olduğu ancak davacı taraf kendi alacağının 50.000,00 TL olduğunu beyan ettiğinden bu alacak esas alınmıştır. Davalı …’in defterinde ise defterinden ise davacının 52.360,00 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Usulüne uygun tutulsun veya tutulmasın ticari defterler sahibi aleyhine delil teşkil edeceğinden, somut olayda birbiri ile uyumlu ticari defterler uyarınca davacının taleple bağlı kalınarak 50.000,00 TL alacaklı olduğu görülmüştür. Sözleşmeden ve faturalardan kaynaklı borcun ödendiğini veya malın iade edildiğini eldeki davada davalı … tarafından ispat edilmesi gerektiğinden HMK 6. Maddesi gereğince ödemeyi veya iadeyi ispat edemediğinden davacının davalıdan alacaklı olduğundan davanın … yönünden kabulüne asıl alacak yönünden karar verilmiştir.
-Faize ait değerlendirmede;
Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğundan 818 sayılı BKn un 101.maddesinde; “Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur” hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı TBKnun 117.maddesinde bu hüküm ”Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer” şeklinde düzenlenmiştir. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması ile gerçekleşir.
Somut olayda davacı taraf takip talebinde işlemiş ticari reeskont faizi uygulandığını ve işleyecek faizin icari reeskont faizi olduğunu belirtmiştir. Davacının ihtarındaki 3 günlük süre tebliğ tarihine eklenmek ve icra takibe kadar değişen oranlarda reeskont faizi hesaplanması gerekmektedir. Söz konusu tutarların temerrüd tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık değişen oranlarda reeskont faizi işletilmesi sureti ile ve (ana para x yıllık faiz oranı x geciken gün sayısı) / (365 gün x 100) formülü ile yapılan hesaplama sonucu davacının işlemiş faiz alacağının 409,72 TL olarak hesaplamış olup ve bilirkişi raporunda hesaplanmanın ticari avans faizi alındığı ve hatalı olduğundan esas alınmamıştır.
-İcra inkar tazminatına dair değerlendirmede;
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece hükmedilen asıl alacak miktarı davalı ticari defterlerinde yapılan inceleme ile de sabit olmuş ve bu miktar alacağın varlığı saptanarak hüküm kurulmuştur. Davalı bu miktar borçlu olduğunu kendi ticari defterleri ile dahi bilebilecek durumda iken takibe itiraz etmiş olduğundan hükmedilen miktarın likid bir alacak olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedililmiştir.
– Davalı … yönünden incelemede;
Türk Hukuk Lûgatında kelime anlamı “bir şahıs veya bir şeyin hâli” olarak tanımlanan sıfat (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Ankara 2021, Cilt I, s. 977), dava konusu subjektif hak olan dava hakkı ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti, davayı takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka yöneliktir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine ait olduğundan davacı sıfatı (aktif husumet), yani davacı olma yetkisi de o hakkın sahibine ait olacaktır. Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek kişi ise, o hakka uymakla borçlu olan kişiye (davalı sıfatı, pasif husumet) ait olacaktır (Kuru, Baki: Medenî Usul Hukuku El Kitabı, Ankara 2020, Cilt I, s. 332).
Mahkemece taraflar arasındaki dava konusu hakkın esasına yönelik karar verilebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu subjektif hakkın özüne ilişkin bir maddî hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur.(Hukuk Genel Kurulunun 24.02.2022 tarihli, 2019/(17)4-854 E., 2022/200 K. sayılı kararı)
Davalı …’in sözleşmeyi … adına yaptığı görülmüştür. 6098 sayılı TBK’nın 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçlarının doğrudan doğruya temsil olunanı bağlayacağı hükmü getirildiği, buna göre yetkili temsilci tarafından yapılan hukuki muamelede doğan alacak ve borçlardan temsil olunanın sorumlu olacağı belirtmiştir. Somut olayda davalı … temsilci sıfatıyla sözleşme imzaladığından kendisinden dava konu alacak talep edilemez ve kendisine husumet düşmediğinden ilgili yönünden talep reddedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-Davacının davalı …’e karşı ikame etmiş olduğu davasının reddine,
2-Davacının davalı …’e karşı ikame etmiş olduğu davasının kısmen kabulü ile, davalının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile takip tarihi itibariyle 50.000,00 TL asıl alacak 409,72 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 50.409,72 TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihiden tahsil tarihine kadar ticari avans faizini geçmemek kaydı ile reeskont faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Haksız itiraz nedeniyle itirazın iptaline karar verilen 50.409,72 TL’nin takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı …’den alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Davacının davalı …’e karşı ikame etmiş olduğu davası yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 269,85 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 610,25 TL harçtan mahsubu ile çıkan 340,40 TL harcın peşin harç olarak ele alınmasına,
5-Davacının davalı …’e karşı ikame etmiş olduğu davası yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 3.443,48 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 340,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.103,08 TL harcın davalı …’den alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.600,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı … alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
7-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL başvurma harcı ve 340,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 421,10 TL harcın davalı …’den alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi ücreti, posta, müzekkere, tebligat, Kep reddiyat gideri olmak üzere toplam 3.269,50 TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 3.260,65 TL’sinin davalı …’den alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılar tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda mahkememizce herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
10-AAÜT’ye göre hesap edilen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacı tarafa verilmesine,
11-AAÜT’ye göre hesap edilen 8.084,43 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
12-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra İstinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/09/2023

Katip ***
¸e-imzalı

Hakim ***
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*