Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/50 E. 2022/804 K. 24.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığını; davalının başlatmış olduğu ilamsız icra takibine karşı itiraz süresini elinde olmayan nedenlerden (müvekkilin annesinin hastanede bitkisel hayatta yoğun bakım ünitesinde yatıyor olması hasebiyle, davalı ile aralarındaki akrabalık ilişkisi nedeniyle davalının babasının, icra dosyası ile ilgili yanlışlık olduğu noktasında müvekkili oyalaması sebebiyle) ötürü kaçırmış olması nedeniyle işbu menfi tespit davasını açmak zaruretinin hasıl olduğunu, davalı tarafça icra takip dayanağı olarak sunulan müvekkilinin el yazısı ile bir kısım hesaplamaları içeren belgenin sanki bir borç ikrarı imiş gibi değerlendirilmesi suretiyle icra takibi başlatıldığını, ancak söz konusu takip dayanağı belgeye bakıldığı vakit bu belgede müvekkilinin el yazısı ile bir kısım rakamları alt alta yazmak suretiyle topladığı hususunu içerdiğinin aşikar olduğunu; işbu el yazılı belge nedeni ile müvekkilinin davalıya borçlu olduğu yönünde bir kanaat hasıl olmasının ise mümkün olmadığını beyanla takip dayanağı belge nedeniyle karar kesinleşinceye kadar halihazırda satış talebi yapılmış olduğundan satış işlemlerinin durdurulmasına, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmesini, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ve takip dayanağı belge nedeniyle müvekkilin borçlu olmadığının tespiti ile söz konusu icra takibin iptaline, dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere davacı müvekkili lehine kötüniyet tazminatı hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle, taraflar arasında adi ortaklık bulunduğunu, tarafların tacir olmadığını, davaya bakmaya asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, davacı ile müvekkilinin dayı-yeğen olduklarını, taraflar arasında 2019 yılında *** İlçesi, *** Mahallesi’nde yapılan çiftçilik faaliyetlerinden dolayı kısmi adi ortaklık olduğunu, davacı ile yapılan bu ortaklığın sadece üretilen yoncaya ortaklık olarak taraflar arasında anlaşıldığını, yoncanın üretilmesi için yapılan tüm maddi masrafların müvekkili tarafından karşılandığını, bu masrafların davacıya yükletilmediğini, davacının da emeğine karşılık yonca hesabından kendisinin 107.850,00-TL aldığını kabul ettiğini, davacının şahsi borçlarının ödenmesi için müvekkilinin kendisine ait traktörü sattığını ve satım bedelinin de alıcılar tarafından direkt olarak davacı …’a ödendiğini, bu hususta davacının müvekkiline olan borçları için tarafların defalarca görüştüklerini, davacının her seferinde müvekkiline çektirdiği kredi borçlarını ve diğer borçlarını ödeyeceğini, müvekkilinin mağduriyetini gidereceğini belirttiğini, davacının müvekkiline olan borçları ile ilgili taraflar son görüşme tarihi olan *** tarihinden daha önceki bir tarihte, aynı yerde ***’e ait işyeri olan Çiftçi Malları Koruma Derneğine ait büroda daha önce toplandıklarını ve bu ortamda tarafların ortak tanıdığı ve köylüsü olan ***’ın yanında ve Çiftçi Malları Koruma Derneği’nde katip olarak görevli olan *** yanında hesaplamalar yapıldığını, davacı ile bu ilk görüşmede davacının müvekkiline olan borçlarını kabul ettiğini, davacının müvekkiline olan borçlarının listesinin çıkartıldığını, taraflar arasında sadece sulama borusu hesabının sonraya bırakıldığını, tarafların son olarak sulama borusu hesabını ve davacının müvekkiline olan borçlarını, davacının müvekkiline ne zaman ödeyeceği, sadece üretilen yoncaya ortaklık olarak taraflar arasında anlaşılmış olup, yoncanın üretilmesi için yapılan tüm maddi masrafların müvekkili tarafından karşılandığını, bu masrafların davacıya yükletilmediğini, davacının da emeğine karşılık yonca hesabından kendisinin 107.850.00-TL aldığını kabul ettiğini, davacı borçlu hakkında yapılan icra takibinin ilamsız takip olduğunu, icra dosyasından davacıya ödeme emri bizzat kendisine *** tarihinde tebliğ edildiğini, borçluya itiraz hakları icra müdürlüğünce kullandırıldığını ancak davacının, müvekkiline borçlu olduğu için itiraz etmediğini, icra takibinin kesinleştiğini belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına ve takip dayanağı yapılan belgeye, ses ve görüntü kayıtlarına, banka kayıt ve dekontlarına, banka hesap dökümlerine, tarım kredi kooperatifi kayıtlarına, tanık anlatımlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanmışlardır.
Taraflar delil olarak dayandıkları bir kısım kayıt ve belge örneğini dilekçelerinin ekinde dava dosyasına sunmuşlardır.
Kayseri Genel İcra Dairesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı takip dosyasının Uyap kayıt örnekleri celp edilmiştir. İncelenmesinde Niyazi Ünalmış tarafından … aleyhine adi ortaklıktan kaynaklandığı belirtilen 316.000,00-TL’nın tahsili amacıyla *** tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu davacıya *** tarihinde tebliğ edildiği, takibin derdest olduğu görülmüştür.
Davacının ve davalının T.C. kimlik numaralarının belirtilmesi sureti ile *** Vergi Dairesi’ne ayrı ayrı müzekkere yazılarak tarafların ticari faaliyetleri nedeni ile vergi yükümlüsü olup olmadığı, öyle ise bilanço esasına göre mi yoksa işletme esasına göre mi defter tuttuklarının, İşletme esasına göre defter tutuyor olmaları halinde 213 sayılı vergi usul kanununun 177. Ve ilgili maddelerine belirtilen esnaf işletme sınırının altında kalıp kalmadığının (faaliyetlerinin esnaf işletmesi sınırının içinde olup olmadığının) sorulmasına, ilgili kayıt ve belge örnekleri istenilmiştir. *** tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Tarafların T.C. kimlik numaraları ve açık kimlik bilgileri belirtilerek ***Başkanlığı’na müzekkere yazılarak tarafların ticaret odasına kayıtlarının olup olmadığının varsa faaliyet alanlarının ve kayıt tarihleri sorulmuştur. *** tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır.
Adi ortaklık; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir (TBK md 620/1). Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzel kişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur.
Buna göre adi ortaklığın unsurları; kişi, müşterek amaç, müşterek amaç uğruna birlikte çaba (affectio societatis), katılım payı (sermaye) ve sözleşme bağı şeklinde belirtilebilir.
Dosya kapsamından taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu, adi ortaklıktan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla davalının davacı aleyhine ilamsız icra takibi başlattığı, davacının ise söz konusu icra takibinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti istemiyle eldeki davayı açtığı görülmektedir. Mahkememizce ticaret odasına ve vergi dairelerine yazılan müzekkere cevaplarından tarafların tacir olmadıkları tespit edilmiştir. Adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin davalara bakma görevi genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerine aittir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 28/04/2014 tarihli, 2014/3147 Esas ve 2014/6366 Karar sayılı emsal kararı).
TTK’nun 4. maddesine göre; ticarî davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar (nispi ticari davalar)dır.
Mutlak ticari dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nun 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır.
Nisbi ticari dava ise; her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nisbi ticari dava olarak adlandırılmaktadır.
TTK’nun gerekçesinde; ticari davalar ile ticari olmayan hukuk davalarını ayırmada kullanılan kıstasın “bir yandan her iki tarafın tacir sıfatı ve uyuşmazlığın konusunu teşkil eden işin bu sebepten dolayı ticari sayılması keyfiyeti, diğer yandan tarafların sıfatına bakılmaksızın sadece işin ticari mahiyeti” olduğu açıklanmıştır.
Bu anlamda bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur. Davanın taraflarının incelenmesinde; tarafların tacir olmadığı, dolayısı ile eldeki davanın nısbi ticari dava olmadığı görülmektedir.
TTK’nun 5. maddesine göre aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, Asliye Ticaret Mahkemesi, ticari davalara bakmakla görevlidir. Dava konusu uyuşmazlık mutlak veya nısbi ticari dava niteliğinde olmadığından, mahkememizin görevi içine girmemektedir. Uyuşmazlığın ticari dava olmaması ve Borçlar Kanunu’ndan doğması nedeniyle genel görevli mahkeme olan Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi bu davanın yargılamasını yapmakta görevlidir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Değişiklik Yapılmasına Dair 6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nun 5. maddesinin 3. fıkrası ile Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü itirazından çıkarılmış, görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
HMK’nın 114. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre, görev dava şartıdır. Aynı Kanun’un 115/1. maddesi gereği mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
İzah edilen nedenlerle açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsiz olması nedeni ile HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddesi gereğince GÖREVE İLİŞKİN DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli KAYSERİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-HMK’nun 20. maddesi gereği iş bu kararın kesinleştiği tarihten veya kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini istememesi durumunda dosyanın ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

24/10/2022

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır