Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/380 E. 2023/714 K. 17.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : ***
KATİP : ***

DAVACI : ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av.

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
KARAR YAZIM TARİHİ : ***

Mahkememize açılan itirazın iptali (ticari satımdan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaının yıllardır ambalaj işi ile uğraştığını, davalı şirketin pasta, baklava ve benzeri ürünlerin konulup satılabileceği kutu ihtiyacının doğması üzerine davacı şirket ile sözlü olarak anlaşmaya vardıklarını, anlaşma sırasında bir kağıda el yazısı ile istenilen ürünleri yazdıklarını, bu şekilde aralarındaki ticari ilişkinin kurulduğunu, bunun üzerine davacı adına işlem yapan oğlu Şevket ile davalı şirket muhasebecisi Sevda’nın iletişime geçtiklerini, Sevda’nın Şevket’ten görüşmeleri sırasında el yazısı ile yazılan sipariş listesini talep ettiğini, fiyat üzerine de anlaşma sağlayan taraflar arasında ticari ilişkinin kurulduğunu ve istenilen ürünlerin davacı tarafından üretilmeye başlandığını, davacının anlaşmaya uygun olarak ürünleri ürettiğini ve teslim ettiğini, sözlü anlaşmanın akabinde davacının anlaşma konusu 8 kalem ürünü ürettiğini, davalı şirket muhasebecisi Sevda’nın dışında, davalı şirket nam ve hesabına işlem yapan şirket yöneticisi Mustafa ile davacı adına işlem yapan oğlu Şevket irtibat halinde olduklarını, üretim sürecinin uzun bir süreç olmadığı için (birkaç günlük bir süreç olduğu için) tarafların anlaşma sağlandıktan sonra yalnızca ödeme aşamasında iletişime geçtiklerini, tarafların ürünlerin teslimi konusunda mutabık kaldıklarını, ürünlerin davacı tarafından davalı şirkete teslim edildiğini, davacının üzerine düşen edimi yerine getirdiğini, anlaşma konusu ürünlerin davalı şirket deposuna bizzat davacının çalışanları tarafından teslim edildiğini, ilgili depoda malzemeleri davalı şirketin depo şefinin teslim aldığını, davacının üzerine düşen edim yükümlülüğünü yerine getirdiğini ve ürünleri üretip teslimini gerçekleştirdiğini, fakat, davalı şirketin faturanın kendilerine iletilmesinin akabinde ödeme yapmayarak üzerine düşen edimi yerine getirmediğini, davalı şirket yetkilisinin borcu kabul ettiğini, davalı şirket yetkilisi Mustafa’nın, Şevket ile yaptığı görüşmelerde borcu açıkça kabul ettiğini fakat ödeme günü konusunda anlaşmazlık yaşadıklarını, davacı adına işlem yapan Şevket’in, malların tesliminden sonra fatura bedelinin ödenmesini istediğini, davalı şirket yetkilisinin ise borç hakkında herhangi bir uyuşmazlıktan bahsetmeksizin yalnızca ödeme tarihini 90 günlük vade ile ödeyeceğini ifade ettiğini, davacının bu hususu kabul etmemesi üzerine davalı şirketin borcu ödemediğini, davalı tarafça faturanın kabul edildiğini ve süresinde itiraz edilmediğini, davacı tarafça ihtar çekildiğini ve icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin iade faturası kestiğini, bu fatura hukuka aykırı olduğunu belirterek, tedbir taleplerinin kabulüne, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline ve takibin devamına, takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ve davalı arasında, ticari bir ilişki olmayıp takibe dayanak faturanın ise iptal edildiğini, faturanın, sözleşmenin ifa aşaması ile ilgili olması nedeniyle mutlaka bir sözleşmeye dayanılması gerektiğini, sadece faturanın tebliğ edilmesi ve tebliğden itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmemesi akdi ilişkinin varlığının kanıtı olmadığını, davacı …’nın, davalı tarafça yapılan ödemeleri dikkate almadan bilgileri dahilinde de bulunmayan bir fatura bedeli üzerinden icra takibi yaptığını, icra takibi neticesinde takibe dayanak fatura iptal edilerek itiraz edildiğini, davacının sunmuş olduğu görsellerin tamamının *** Matbaacılık’la olan ticari ilişkinin ispatını destekleyen görseller olduğu halde davacı tarafından görselin başlık kısmı kesilerek delillere eklendiğini, taraflar arasında yazılı sözleşmenin bulunmaması halinde, faturadan da söz etmek olasılığı bulunmadığını, davalının borcu bulunmaması nedeniyle usule itirazlarının kabulü ile borcun olmadığının tespitini, davacı tarafından açılan mesnetten ve gerçekten uzak davasının reddi ile %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini yine alacağın %10′u oranında para cezasına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına, whatsap kayıtlarına, teslim fişine, ihtarlara, ticari defterlere, tanık anlatımlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davalı tarafça Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına, … Matbaacılık’a ait fiyat teklif önerisine, tediye makbuzlarına, ihtara cevaba, ibra sözleşmesine ticari defterlere, tanık anlatımlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası uyaptan celp edilmiş, takip alacaklısının … ve takip borçlusunun Kayseri *** Maddeleri Ticaret Ve Sanayi Limited Şirketi olduğu, toplam 69.665,34 TL’lık alacağın tahsili ile genel haciz yoluna özgü icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya *** tarihinde tebliğ edildiği, davalının *** tarihinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu, işbu davanın süresi içinde açıldığı görülmüştür.
Kayseri Ticaret Odası Başkanlığı’na müzekkere yazılarak davacının *** kaydı olup olmadığının, varsa faaliyet alanı sorulmuş, ilgili kayıt ve belge örnekleri istenilmiştir. *** tarihli gelen yazı cevabı ile …’nın oda kaydının bulunduğu bildirilmiş ve ilgili kayıt ve belgeler gönderilmiştir.
Kayseri Esnaflar Odası Başkanlığı’na müzekkere yazılarak davacının/davalının Esnaflar Odası’na kaydı olup olmadığının, varsa faaliyet alanı sorulmuş, ilgili kayıt ve belge örnekleri istenilmiştir. 10/05/2022 tarihli gelen yazı cevabı ile …’nın Kayseri Esnaflar ve Sanatkarlar Sicil Müdürlüğü’nde bulunan kayıt bilgileri gönderilmiştir.
Gevher Nesibe Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacının tacir olup olmadığı araştırılmıştır. 06/05/2022 tarihli gelen yazı cevabı ile davacının bilanço hesabı esasına göre defter tutan tacir olduğu görülmüştür.
Gevher Nesibe Vergi Dairesine ve Erciyes Vergi Dairesine müzekkere yazılarak, davacının ve davalının 2022 yılı ocak ayına ilişkin form bilanço alım (BA) ve form bilanço satım (BS) belgelerine dair kayıt dökümleri celp edilmiştir.
Mahkememizce deliller toplandıktan sonra HMK’nun 267. ve 268. maddesi gereğince dava dosyasının re’sen seçilecek bir muhasebeci-mali müşavir bilirkişiye tevdine, HMK’nun 273. Maddesi gereğince tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığının, açılış ve kapanış tasdiklerinin olup olmadığı, e-defterlerin Gib sisteminden doğruluğunun sorgulanması, iddia, savunma, tarafların ticari defter ve kayıtları, Ba-Bs formları, noter ihtarları ve diğer tüm deliller değerlendirilerek *** tarihli, 68.218,12-TL tutarlı faturanın tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, bu fatura nedeni ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, varsa alacak miktarının kaç Tl olduğu, davacının icra takibinden önce davalıyı temerrüte düşürüp düşürmediği, davalının temerrütü varsa temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar işlemiş yasal faiz miktarının kaç TL olduğu, davacının takipte talep ettiği noterlik ihtar masrafının, işlemiş faizin ve varsa toplam alacak miktarının kaç TL olduğu, takip tarihinden dava tarihine kadar olan sürede ve dava tarihinden sonra ödeme veya tahsilat olup olmadığı, varsa tarih ve miktarlarının neler olduğu hususlarında hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Mali Müşavir Bilirkişi *** tarihli raporda özetle; “Davacı …’nın ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, TTK’nun 64. maddesine göre yasal süresinde yapılmış açılış tasdikleri bulunduğu, (dava tarihinin kapanış tasdik süresinden önce olduğu için aranmadığı) davalı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, TTK’nun 64. maddesine göre yasal süresinde yapılmış GİB sistemine yüklenmiş berat kayıtlarının bulunduğu, davalı şirket tarafından takibe konu faturaya süresi içerisinde itiraz edilmediği, davalı şirket tarafından düzenlenen iade faturasına davacı tarafından süresi içinde ihtarda bulunduğu ..bilahare ihtarda bulunulmasa dahi mal bizatihi satıcının rızasıyla kendisine teslim edilmedikçe faturaya itiraz etmemenin sonuçlarının kendiliğinden doğamayacağı kanaatiyle), takibe konu fatura alacağı için 04/02/2022 tarihinde ihtar çekilerek davalıyı temerrüde düşürüldüğü kabulü ile hesaplama yapılmıştır. 68.218,12-TL takibe konu 07/01/2022 tarihli fatura bedeli 1.225,12-TL temerrüt tarihi olan *** tarihleri arası hesaplanan temerrüt faizi, 22,10-TL 04/02/2022 tarihli ihtar masrafı olmak üzere takip tarihi itibariyle davacının 69.665,34-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.” şeklinde rapor sunmuştur. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Mahkememizin *** usulünce dinlenilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı alacağının tahsiline yönelik olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67/1. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca dava değeri itibarı ile tek hakim tarafından basit yargılama usulüne göre yargılama yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların uyuşmazlık konuları; takibe konu edilen nedenlerle davacının davalıdan alacağının olup olmadığı, davalının icra takibine vaki itirazlarının haklı olup olmadığı, bu itirazalrın gerekip gerekmediği, icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatı koşullarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Vergi dairesinden gelen cevabi yazı ve ekleri incelendiğinde gerçek kişi davacının ticari faaliyetlerinin tacir işletmesi kapsamında olduğu, ticari şirket olan davalının ise yasa gereği tacir olduğu dikkate alındığında eldeki davada mahkememizin görevli olduğu değerlendirilmiştir.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası uyaptan celp edilmiştir. incelenmesinde; … tarafından Kayseri Tanzim İhtiyaç Maddeleri Ticaret Ve Sanayi Limited Şirketi aleyhine *** tarihli, 68.218,12-TL tutarlı faturaya dayalı olarak 68.218,12-TL asıl alacak, 1.225,12-TL işlemiş temerrüt faizi ve 222,10-TL noter masrafı olmak üzere toplam 69.665,34 TL’lık alacağın tahsili ile genel haciz yoluna özgü icra takibi başlatıldığı, takip talebinde “Alacağın tahsiline kadar %…. faizi, masraf ve vekalet ücreti ile tahsili, kısmi ödemelerde TBK’nun 100. maddesine göre yapılmasını talep ederim.” yazdığı, ödeme emrinde ise “Alacağın tahsili tarihine kadar yasal faizi, masraf ve vekalet ücreti ile tahsili istemidir, …” ifadelerinin yazmakta olduğu, ödeme emrinin davalı borçluya 20/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekilinin 21/02/2022 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itiraz üzerine icra müdürlüğünce 22/02/2022 tarihinde “Borçlunun İİK’nun 62. maddesi uyarınca müdürlüğümüze yaptığı itirazın 7 günlük yasal sürede olduğu ve itiraz süresinde yapılmış olmakla takibin yukarıdaki borçlu yönünden İİK’nun 66. maddesi uyarınca tamamen durdurulmasına, itiraz vekil marifetiyle yapılmış ise Tebligat Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca bundan sonraki tebliğlerin vekillere yapılmasına, itiraz ile birlikte tebliğ masrafı ödenmiş ise dilekçesinin bir örneğinin alacaklı, varsa vekiline gönderilmesine, ödenmemiş ise dairemize müracaatında elden alacaklı, varsa vekiline elden tebliğine,
” şeklinde karar verildiği ve icra takibinin durması üzerine işbu davanın süresi içinde açıldığı görülmüştür.
İİK’nun 67/1. maddesine göre “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” buna göre eldeki dava yasal süresi içinde açılmıştır.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. ve devamı maddelerinde düzenlenen itirazın iptali davalarının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan ispat külfetiyle ilgili kurallar itirazın iptali davasında da geçerlidir. Taraflar iddia ve savunmalarını HMK’nda belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir. İtiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bu dava icra takibine sıkı sıkıya bağlıdır ve takibe bağlılık alacağın hem miktarı hem de kaynağı yönünden mevcuttur.
HMK’nun “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” şeklindedir.
7251 sayılı Kanunu’nun 23. maddesi ile yapılan değişiklik ile 6100 sayılı Kanun’un 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun *** K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nun m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının mal veya hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve mal veya hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde mal veya hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (mal veya hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nun 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara uyuşmazlık konusu dönemlere ilişkin tüm ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeleri, bu mümkün değilse bilirkişi incelemesine hazır edilecek açık adresini bildirmeleri için kesin süre verilmiş, kesin süreye uyulmaması halinde HMK’nun 222. ve devamı maddeleri gereğince ticari defterlerini ve kayıtlarını sunmayan tarafın ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmekten kaçınmış sayılacağı ve ticari defter ve kayıt deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı, yani ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağı usulüne uygun biçimde ihtar edilmiştir. Taraflarca defterlerinin bilirkişi incelemesine hazır edileceği açık adresi süresinde bildirmiştir. Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporda özet olarak; “… Davacı …’nın ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, TTK’nun 64. maddesine göre yasal süresinde yapılmış açılış tasdikleri bulunduğu, (dava tarihinin kapanış tasdik süresinden önce olduğu için aranmadığı), TTK’nun 64. maddesine göre yasal süresinde yapılmış GİB sistemine yüklenmiş berat kayıtlarının bulunduğu, davalı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu,davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre takip dayanağı faturanın 07/01/2022 tarih ve 18811 yevmiye ile kayıtlı olduğu, bu faturaya istinaden davalının 24/02/2022 tarihli 68.218,12-TL tutarlı iade faturası düzenlediği, ancak davalı şirket tarafından takibe konu faturaya süresi içerisinde itiraz edilmediği, davalı şirket tarafından düzenlenen iade faturasına davacı tarafından süresi içinde ihtarda bulunduğu (…bilahare ihtarda bulunulmasa dahi mal bizatihi satıcının rızasıyla kendisine teslim edilmedikçe faturaya itiraz etmemenin sonuçlarının kendiliğinden doğamayacağı kanaatiyle), takibe konu fatura alacağı için 04/02/2022 tarihinde ihtar çekilerek davalıyı temerrüde düşürüldüğü kabulü ile hesaplama yapıldığı” bildirilmiştir. Bilirkişi raporlarındaki bu tespitler rapor ekindeki ticari defter kayıtları ve dosya kapsamıyla uyumlu, hüküm vermeye ve denetime elverişli görülerek mahkememizce benimsenmiştir.
Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp sözleşmenin ifası safhasıyla ilgili olduğundan, faturanın sözleşmeyi değiştirir nitelikte olmaması ve sözleşmeye uygun biçimde düzenlenmesi gerekir. Bu nedenle, sözleşmeye aykırı düzenlenmiş faturaya itiraz edilmemesi aleyhe sonuç doğurmaz. Ancak fatura kabul edilerek ticari defterlere işlenmiş ise, faturadaki miktar ve nevide malı teslim aldığını aleyhine fatura düzenlenen davalının kabul etmiş sayılacağından tarafların ticari defter kayıtlarına itibar edilmesi gerekmektedir. Ticari defterlerin kesin delil olması da bu sonucu gerektirir. Zira, faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa dahi, karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır. Takip konusu faturayı 07/01/2022 tarihinde ticari defterlerine işleyen davalı ancak 24/02/2022 tarihinde iade faturası düzenlemiş, ancak iade faturası davacı tarafından kabul edilmemiştir. Davalı TTK’nun 21/2. maddesinde öngörülen yasal 8 günlük süre içinde iade faturası düzenlemediğinden, takibe dayanak fatura alacağını davacı, kesin delil sayılan ticari defterler ile ispatlamıştır. Yine davalı takibe dayanak bu faturayı 2022/01 dönemine ait “BA” formuna da işleyerek vergi dairesine beyan etmiştir. Her ne kadar davalı taraf, tanık anlatımları ile savunmalarını ispata çalışmışsa da; ispat yükü üzerine düşen taraf ancak ispata “elverişli” deliller ile iddiasının haklılığını kanıtlayabilir. Nitekim kanun koyucu HMK’nun 200. maddesinde belli miktarın üzerindeki uyuşmazlıklar yönünden bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukukî işlemlerinin senetle ispatını zorunlu kılmış olup bu miktar dâhilinde kalan bir alacağın takdiri bir delille ispatı mümkün olmayacaktır. Dava tarihi itibarı ile kanunda yazılı bu miktar 6.640,00-TL olmuştur. Bu durumda dava taraf kendi ticari defter kaydının aksini tanıkla ispat edemeyecektir. Bu nedenle tanık anlatımlarına itibar edilmemiş, bilirkişi raporundaki ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan tespitlere itibar edilmiştir. Davalının tanığı olan Ahmet Fatih Kuvvet imzalı tediye makbuzları ve ibra sözleşmesinde davacıdan sadır olan imza bulunmadığından bunlarla kendi ticari defter kayıtlarının ve BA belgesinin aksini ispat etmesi de mümkün olmamaktadır.
6098 sayılı TBK’nun 117. maddesinin I. bendine göre sözleşme ilişkisinden kaynaklanan alacaklara temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp, borçlunun ihtarla temerrüde düşürülmesi gerekir. Ya da aynı maddenin II. bendi uyarınca taraflarca ödeme tarihinin kesin olarak belirlenmesi gerekir. Dosya kapsamında, davacı tarafından icra takibinden önce davalıya gönderilen temerrüt ihtarı olmadığı gibi taraflar arasında kesin vade de belirlenmemiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. maddesindeki ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları ile ilgili olarak yer alan düzenlemenin 2. ve 4. bentlerinin ise ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde uygulanması mümkün olup, tacirler arasındaki satım sözleşmesinde bu maddenin uygulanmasının imkanının olmaması nedeniyle somut olayda bu madde hükmünün uygulanması mümkün görülmemiştir. (Yargıtay 19. H.D.’nin *** Karar sayılı emsal kararı). Kayseri 6. Noterliği’nin *** yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davacı, davalıya takip dayanağı fatura tutarını ödemesi için ihtarın tebliğinden itibaren 3 günlük süre vermiştir. Bu ihtar davalıya *** tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacının verdiği 3 günlük ödeme süresi eklendiğinde temerrüt tarihinin *** tarihinin de cumartesi gününe denk gelmesi nedeniyle HMK’nun 93. maddesinin 2. cümlesi hükmü gereği temerrüt tarihi 15/02/2023 olacaktır icra takibi ise bir gün önce *** tarihinde başlatılmıştır. Somut durumda davalı icra takip tarihinde temerrüde düşmüştür. Bu durumda yukarıda yer alan yasal düzenlemeler gereğince davalının icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğü dava tarafça ispatlanmamıştır. Dolayısıyla davacının takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi alacağı istemi haklı değildir, başka bir anlatımla davalının işlemiş faiz alacağına yönelik borca itirazı, mahkememizce haklı görülmüştür.
Takip talebinde takibe konu asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz uygulanması istenmiş ancak oranı kısmı “%…” yani boş olup belirtilmemiştir. Ödeme emrinde ise “Alacağın tahsili tarihine kadar yasal faizi, masraf ve vekalet ücreti ile tahsili istemidir, …” yazmakta olup faiz türünün yasal faiz olduğu açıkça yazılmış olup davalı borçluya bu ödeme emri tebliğ edilmiştir. İcra takibinde, oranı ve niteliği belirtilmeksizin faiz talep edilmiş olup, bu durumda davacının yasal faiz istediği kabul edilerek, takip tarihinden tahsil tarihine kadar olan dönemde asıl alacak yönünden yasal faize hükmetmek gerekmiştir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 24/04/1996 tarihli, 1995/7191 Esas ve 1996/4205 Karar sayılı emsal kararı).
Mahkememizce esas hakkında karar verilmesinden sonra davacı vekili 17/07/2023 tarihli dilekçesinde “… 17/07/2023 tarihli duruşma ile karara bağlanmıştır. Her ne kadar duruşma tutanağının 2 nolu ara kararı ile “asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yasal faiz işletilmesine” şeklinde hüküm kurulmuş olsa da, tarafımızca takip talebinde TTK m.1530 gereğince temerrüt faizi talep edilmiştir. Hesaplanan faiz de temerrüt faizi oranınca belirlenmiştir. Kayseri Genel İcra Dairesi … Esas sayılı dosyaya konu ödeme emri ve takip talebi işbu dilekçe ekinde sunulmakla taleple bağlılık ilkesi gereğince anılan kararın düzeltilmesi gerekmektedir. ..” şeklindeki ifadelerle hükmün tavzihini (tahsisini) talep etmişse de; az yukarıda yapılan açıklamalar ışığında takip tarihinden tahsil tarihine kadar asıl alacağa davacının yasal faiz istediği kabul edilerek, takip tarihinden tahsil tarihine kadar olan dönemde asıl alacak yönünden yasal faize hükmetmek gerekmekte olup, davacı vekilinin bu isteminin yasal bir dayanağı da yoktur. Anılan dilekçede dahi temerrüt faizinin türü ve oranı belirtilmiş değildir. Bu nedenle mahkememizce tashih şerhi düzenlenmesine gerek duyulmamıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında; davanın kısmen kabulü ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalının vaki itirazının kısmen iptali ile 68.218,12-TL asıl alacak ve 222,10-TL ihtar gideri olmak üzere toplam 68.440,22-TL üzerinden ödeme emrinde yazılı koşullarla icra takibinin devamına, 68.218,12-TL asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, sübut bulmadığından dolayı davacının fazlaya (1.225,12-TL işlemiş temerrüt faizi alacağına) ilişkin itirazın iptali isteminin reddine karar verilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
İİK’nun 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Takibe konu edilen ticari defter kayıtlarından ve faturadan dolayı davacının davalıdan alacaklı olduğu, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu görülmekle itirazın iptaline karar verilen 68.440,22-TL’nın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerekmiştir. Davanın kabulüne karar verilmiş olması yanında, davacının takipte kötü niyetli olduğunu ispata yönelik delil bulunmadığından dolayı yasal koşulları bulunmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
1-Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalının vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile 68.218,12-TL asıl alacak ve 222,10-TL ihtar gideri olmak üzere toplam 68.440,22-TL üzerinden ödeme emrinde yazılı koşullarla İCRA TAKİBİNİN DEVAMINA,
2-68.218,12-TL asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yasal faiz işletilmesine,
3-Davacının fazlaya (1.225,12-TL işlemiş faiz alacağına) ilişkin itirazın iptali isteminin REDDİNE,
4-İtirazın iptaline karar verilen 68.440,22-TL’nın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Koşulları bulunmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 4.659,97-TL nispi karar ve ilam harcından dava açılırken davacıdan peşin olarak alınan 841,38-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.818,59 -TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) kabul ve ret oranına göre 1.527,59 TL’nın davalıdan, bakiye 32,41-TL’nın davacı taraftan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça yapılan 80,70-TL başvurma harcı, 841,38-TL peşin dava harcı olmak üzere toplam 922,08-TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davacı tarafça yapılan 49,50-TL e-tebligat, 168,00 TL posta masrafı, 5,00-TL 1 adet dava dosyası gideri, 1.200,00-TL bilirkişi gideri, 1,50- TL KEP ücreti, olmak üzere toplam 1.424,00-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 1.394,41-TL’nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafça yapılan ve bilirkişi giderinden oluşan 1.200,00-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 24,92-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
11-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 10.914,90-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/2. maddesi gereğince davanın ret olunan kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 1.447,22 -TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dava dosyasının tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya mahkememiz arşivine kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/07/2023

Katip *** Hakim ***
E-imzalıdır E-imzalıdır
l