Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/297 E. 2023/965 K. 31.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM :***
KATİP : ***

DAVACI : ***
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVALI : ***
VEKİLLERİ : Av.
Av. ***

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin jeneratör işi ile uğraştığını, davacı şirket ile davalı şirket arasında 18.12.2019 tarihli 1 Adet jeneratör satışını içerir 17.110,00 EURO bedelli sözleşme imzalandığını, davacı şirket ile davalı şirket arasında imzalanan 18.12.2019 tarihli sözleşmenin 8. Maddesinde “Dövize bağlı ödemelerde, fiili ödeme tarihindeki T.C. Merkez Bankası dolar-euro efektif satış kuru dikkate alınarak TL’ye çevrilerek belirlenecektir.” denildiğini ve buna ilişkin olarak davacı davacı şirket tarafından 27.12.2021 tarihli 10.415,95 TL bedelli kur farkı faturası düzenlendiğini, Yargıtay kararlarına göre kur farkı talebi için bu hususun sözleşmede açıkça belirtilmesi ya da asıl faturada açıkça döviz karşılığının yazılması gerektiğini, davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşmelerden de açıkça anlaşılacağı üzere söz konusu hususun hem sözleşmede belirtildiğini hem de asıl faturada açıkça döviz karşılığı yazıldığını, davalı tarafça her ne kadar kısmi ödemeler yapılmış olsa da borcun tamamının kapatılmadığını, davacının alacağının sadece kur farkı faturasından kaynaklanmayıp, taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir cari ve açık hesap ekstresi ile de sabit olduğunu, bunun üzerine Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … no’lu dosyası ile icra takibine girişildiğini, davalının haksız ve kötüniyetli itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının icra dosyasına yaptığı tüm itirazlarının iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere haksız ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ile yargılama masraflarının davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Dava dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği anca davalının cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
DELİLLER:Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Kayseri Genel Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının celp edildiği, takip alacaklısının … Ve Pazarlama Anonim Şirketi ve takip borçlusunun … Mühendislik Elektrik İnşaat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, 18.12.2019 tarihli sözleşme, faturalar ile cari ve açık hesaplardaki alacak iddiası ile genel haciz yoluna özgü icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 11/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 15/03/2022 tarihinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu, itiraz evrakının davacıya tebliğine ilişkin dosyada belge olmadığı, dolayısı ile işbu davanın süresi içinde açıldığı görülmüştür.
Davalının bağlı bulunduğu Boğazlıyan Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak 2019 Aralık ayı, 2020 Ocak ayı ve 2021 Aralık ayı Form BA beyanname örnekleri celp edilmiştir.
Davacının bağlı olduğu Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak 2019 Aralık ayı, 2020 Ocak ayı ve 2021 Aralık ayı Form BS beyanname örnekleri celp edilmiştir.
Tüm deliller toplandıktan sonra davalının ticari defterlerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dava dosyası talimat yolu ile Boğazlıyan Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilerek rapor alınmış, Boğazlıyan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/137 talimat sayılı dosyasından alınan 09/01/2023 tarihli raporda özetle;
•Davalı yanın yasal defterleri TTK’nın 64 ve 213 Sayılı VUK’un ilgili maddeleri gereğince usulüne uygun olarak tuttuğunu,
•Davalı yanın yasal defterlerinin TTK’nın 69 ve 213 Sayılı VUK’un ilgili maddeleri gereğince açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yapılmış olduğunu,
•Davalı yanın yasal defterlerinin 213 Sayılı VUK’un ilgili maddeleri gereğince muhasebe usul ve tekniklerine uygun tutulduğunu, davalı yanın yasal defterler ile belgelerinin birbirini teyit etmiş olduğundan TTK’nın 85 ve HMK’nın 222.maddesi çerçevesinde davalı lehine delil niteliğinde olacağı kanaatine varıldığını,
•Davalı yanın yasal defterlerine göre davacı … ve Pazarlama A.Ş.’nin davalı … Mühendislik Elektrik Ticaret Ltd. Şti. ‘nden 149.378,90.-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, rapora karşı davacı vekilinin beyan ve itiraz dilekçesi sunduğu, davalı vekilinin 23/01/2023 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunduğu görülmüştür.
Davacının ticari defterlerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, Mali Müşavir Bilirkişi *** tarihli bilirkişi raporunda özetle;
-Davacının *** yıllarına ait yevmiye ve kebir defterlerinin e-defter olduğu ve beratlarının süresinde yüklendiği, envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, defterlerin içerdiği kayıtların birbirini doğruladığı, defterlerin bu haliyle HMK 222/2 ye uygun olduğunun,
-Davacının ticari defterlerinde davalının takip edildiği cari hesabın takip tarihi 03.03.2022 itibari ile 16.426,69-TL borç bakiyesinin olduğu, yani davacının 16.426,69-TL alacaklı olduğu hesap ve tespit edildiğinin,
-Takip öncesi faiz talebinin olmadığı tespit edildiği belirtilmiştir. Raporun taraflara tebliğ edildiği, rapora karşı davalı vekilinin 26/03/2023 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki açık hesap ilişkisindeki faturaların alınan raporlarda karşılıklı çakıştırılamadığından dosyada yeniden rapor alınmış, mali müşavir bilirkişi … 25/08/2023 tarihli raporda özetle;
1. Davacı tarafın davalı hakkında başlatmış olduğu icra takibinde davalıdan 16.426,49 TL alacak talebinde bulunduğunu, davacının dosyadaki ticari defter kayıt suretlerinde davalıdan 16.426,49 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğunu,
2. Davalının ticari defterlerinde ise takip tarihi itibariyle davacıya 149. 738,90 TL borçlu gözüktüğünü, ancak davalı tarafın 18.05.2022 tarihinde 100 numaralı düzeltme yevmiye maddesi ile davacıya ola borcunu revize ettiğini ve 16.426,49 TL olarak düzelttiğini, bu kayıtla birlikte taraf defterlerinin birbirini teyit ettiğini ve davacının ticari defterlerinde davalıdan 16.426,49 TL alacak; davalının ticari defterlerinde davacıya aynı tutarda borç gözükür hale geldiği yönünde rapor sunmuştur. Bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, rapora karşı davalı vekilinin itiraz dilekçesi sunduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafın süresinde itirazı üzerine İİK 67.maddesi uyarınca bir yıllık yasal süresi içinde açılmış itirazın iptali davasıdır.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca dava değeri itibarı ile tek hakim tarafından basit yargılama usulüne göre yargılama yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların TTK’da düzenlenen şirketlerden olduğu anlaşılmakla eldeki davaya bakmaya mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların uyuşmazlık konularının; takibe konu edilen nedenlerle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, davalının icra takibine vaki itirazlarının haklı olup olmadığı, bu itirazlarının iptalinin ve takibin devamının gerekip gerekmediği, icra inkar tazminatının koşullarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir. (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219, 223). İcra dosyasında itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ edildiğine ilişkin bir belge bulunmadığı gibi, eldeki davanın bir yıllık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. ve devamı maddelerinde düzenlenen itirazın iptali davalarının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan ispat külfetiyle ilgili kurallar itirazın iptali davasında da geçerlidir. Taraflar iddia ve savunmalarını HMK’nda belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir. İtiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bu dava icra takibine sıkı sıkıya bağlıdır ve takibe bağlılık alacağın hem miktarı hem de kaynağı yönünden mevcuttur.
HMK’nun “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” şeklindedir.
7251 sayılı Kanunu’nun 23. maddesi ile yapılan değişiklik ile 6100 sayılı Kanun’un 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiştir.
Yine az yukarıda değinildiği üzere HMK’nun 222. maddesinin 3 . fıkrası “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü çerçevesinde davacının usulüne uygun tutmuş olduğu defterleri kendi lehine delil olduğu kabul edilmiştir. Ayrıca davalının ticari defterlerinin, davacının ticari defterlerini doğruladığı anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında; davanın kabulü ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalının vaki itirazının iptali ile icra takibinin aynı koşullarda devamına karar verilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih *** Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ticari defter kayıtları dikkate alındığında alacak likid olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın KABULÜ ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasına davalının vaki itirazının iptali ile; takip tarihi itibariyle 16.426,49 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına,
2-Haksız itiraz sebebiyle asıl alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya tarafa verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 1.122,09 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 198,40 TL peşin harcın mahsubu ile eksik 923,69 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından peşin yatırılan 198,40 TL peşin harç ve 80,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 291,10 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti 4.200,00 TL, posta ve tebligat ücreti 228,25 TL olmak üzere toplam 4.428,25 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda mahkememizce herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-AAÜT’ye göre hesap edilen 16.426,49 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
9-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
10-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra İstinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
31/10/2023

Katip ***
e-imzalıdır

Hakim ***
e-imzalıdır