Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/230 E. 2022/325 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : ***
KATİP : ***

DAVACI : ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av.
ASLİ MÜDAHİL : ***
VEKİLLERİ : Av. ***
Av.

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılıp bitirilen açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu 38 … plaka sayılı … marka otobüs davalı sigorta şirketinden kaskolu olduğu dönemde … tarihinde emniyeti suistimal edilerek çalıntığını, aracın davalı sigorta şirketinden … nolu poliçe ile aracı kaskolattığını, aracın İstanbul’dan ***a kaçırıldığını, araçta yakalama kararı bulunduğundan Doğubayazıt’ta yakalanarak çekildiğini ve yediemin olarak …’a bırakıldığını, aracın çeşitli parçalırının sökülmüş ve kullanılamaz hale geldiğini, bu hususta C. Başsavcılığına suç duyurusunda bulununlduğunu, müvekkil tarafından davalı şirkete Kayseri ***Noterliği’nin ***tarih ve ***yevmiye nolu ihtarı ile hasar bildiriminde bulunduğunu, bu hasar bildiriminde aracın bulunduğu yer bildirildiği eksper gönderilerek hasar tespitinin yapılarak ödemenin yapılmasının istendiğini, davalı kasko şirketinin ihbara cevap vermediğini, ayrıca otobüsün bulunduğu bölgede bulunan eksperleri otobüsü kaçıranlar tarafından tehdit edildiğinden bahisle hasar raporunu almaya gitmediğini, yapılan telefon görüşmeleri ile hasar dosyasının kapatıldığının öğrenildiğini, kasko şirketine defalarca müracaat olduğu ancak herhangi bir sonuç alınmadığını, hasar miktarının tespit edilerek fazlaya ilişkin talep ve haklarının saklı kalmak kaydıyla 5.000,00-TL araç hasar bedelinin davalıdan alınarak müvekkile verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı cevap dilekçesinde özetle; müvekkil sigorta şirketine … poliçe no ile kasko sigortası bulunan 38 … plakalı ruhsatta davacı adına kayıtlı bulunan 2005 model … marka aracın … adlı şahsa ait *** İlçe merkezinde faaliyet gösteren …firmasında çalışmakta iken taraflar arasındaki sözleşme davacı tarafından tek taraflhı olarak feshedildiğive yine aralarında ticari ilişki bulunan ve dava konusu otobüsü satın alacağını söyleyen … adlı şahsın aracın anahtar ruhsatını bizzat davacıdan almak suretiyle sigortalı araca zarar verildiğinin tespit edildiği, bu konuda ceza davacı açıldığını ve sanıklar … ve … aleyhine mahkumiyet kararı verildiğini, araç maliki sigortalının aracın alınıp götürülmemesi için her türlü önlemi aldığından söz edilemeyeceğini, davacı sigortalının araç anahtar ve ruhsatını … adlı şahsa bizzat kendisinin verdiğini, asliye ceza mahkemesi kararı ile de sabit olduğunu, aracın çalınmasının kasko sigortası ile güvence altına alınsa da aracın emniyeti suistimal yani güveni kötüye kullanma ile araç malikinin elinden alınması bu tür sigorta teminatının dışında kaldığını, güveni kötüye kullanma eyleminde malik veya zilyetin rıza ve isteği ile malı verdikten sonra malın kendisine iade edilememesi sonucu zarar doğduğunu, hırsızlıkta ise başlangıçta bir teslim olmadan, rıza dışında mal alınıp götürüldüğünü, davacı sigortalı kaskolu aracın kendi rızası ile dava dışı … adlı şahsa teslim ettiğini, …’ün ise aracın yediemin olarak teslim edildiği … adlı şahısla birlikte zarar vermek suretile aracı alıkoyduğunu, dava açıldığını ve güveni kötüye kullanma suçunun sabit olduğunu, sigortalı araçta meydana gelen zararların kasko sigorta teminatı kapsamında yer almaması sebebeyile açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Asli müdahil T.C. Ziraat Bankası vekili müdahele dilekçesinde özetle; bankaları kredi borçlusu …’na ait 38 … plakalı otobüs üzerinde müvekkil banka lehine rehin olduğunu, davanın bu aracın sigortasından kaynaklı alacak olduğu için ödenecek tazminat miktarının rüçhan alacaklı olan müvekkil bankaya ödenmesi gerektiğini, bu bağlamda müvekkil bankanın … tarih itibariyle alacak miktarı 89.935,00-TL olduğunu, bu meblağın bankalarına ödenmesi varsa geri kalan kısmın davacıya ödenmesi gerektiğini, bu nedenle öncelikle rüçhan alacaklı olan herih alacaklısı müvekkil bankanın davada asli müdahil, kendilerinin de asli müdahil vekili olarak duruşmalara kabulüne, davalarının kabulü ile … tarih itibariyle 89.935,00-TL müvekkili bankaya ödenmesine (paranın ödeneceği gün itibariyle hesap bakiyesinin sorulmasını talep ettiklerini) karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraf vekillerince deliller sunulmuş; Doğubayazıt İcra Dairesi’nin *** Talimat sayılı dosya fotokopisi, ihbar föyü, ekspertiz raporu, Kayseri ***Noterliği’nin***tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi, Doğubayazıt İcra Hukuk Mahkemesi’nin *** Esas sayılı dosya fotokopisi, hasar dosyası, kasko poliçesi, *** Ceza Mahkemesi’nin *** Esas – *** Karar sayılı ilamı, Kayseri *** İcra Dairesi’nin ***Esas sayılı dosyası celbedilmiştir.
Delil olarak gösterilen Kayseri *** İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; dava dışı-alacaklı *** A.Ş. Merkez Şubesi tarafından borçlu … aleyhine kredi sözleşmesi dayanak yapılarak 76.313,70-TL ana para, 6.376,37-TL işlemiş faiz, 318,81-TL BSMV, 132,88-TL muhtıra gideri olmak üzere toplam 83.141,76-TL alacak için taşınır rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya *** tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizde evvelce yapılan yargılamalar sonunda … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı gerekçeli karar ile; … mirasçısı … açısından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, asli müdahil Ziraat Bankası açısından davanın kısmen kabulü ile 29.650,00-TL’nın 10/03/2014 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu hüküm süresi içerisinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nce icra kılınan temyiz incelemesi neticesinde 22/10/2019 tarihli, 2019/478 Esas ve 2019/9779 Karar sayılı ilam ile “Somut olayda, davacı muris …, davaya konu aracı, anahtarı ve ruhsatı ile birlikte dava dışı …’e, aracı satın alacağına inandığından dolayı Kayseri’ye götürmesi için teslim etmiştir. Ancak araç dava dışı *** tarafından, Ağrı’ya götürülerek dava dışı … isimli kişiye verilmiş ve *** tarafından aracın televizyonları sökülmek suretiyle araç hasara uğratılmıştır. Meydana gelen bu olay sonucunda dava dışı *** Mala zarar verme, güveni kötüye kullanma ve emniyeti suistimal suçlarından Kayseri ve *** Mahkemelerinde ayrı ayrı cezalandırılmışlardır. Hal böyleyken, davacı muris Mustafa’nın aracı, dava dışı ***’e kendi rızası dahilinde verdiği, aralarında bir güven ilişkisi olduğu, ***’in ise aracı ***a teslim ettiği bu nedenle, artık meydana fiilin, emniyeti suistimal teşkil eden bir fiil olduğu ve emniyeti suistimal halinin poliçe teminatı dışındaki hallerden olduğu gözetilmeden yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı üzerine iade edilen dava dosyası mahkememizin 2021/210 Esas sırasına kaydedilmiştir.
Yapılan duruşmada usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 22/10/2019 tarihli, 2019/478 Esas ve 2019/9779 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda *** tarihli, *** Esas ve *** Karar sayılı gerekçeli karar ile … mirasçısı … açısından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, ***tarihli ek karar ile de gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1. nolu bendine ”asli müdahil bankanın davasının reddine” ifadesinin eklenmesine karar verilmiştir. Bu hüküm asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nce icra kılınan temyiz incelemesi sonunda 28/12/2021 tarihli, 2021/24387 Esas ve 2021/11159 Karar sayılı ilamıyla “… 10/04/1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının, hükmün gerekçe kısmında kabul edildiği bildirilen bir yükümlülüğün, hüküm fıkrasında karar altına alınmayışının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İBK’nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise, bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK’nun 381-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK’nun 294-297. maddeleri), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK’nun 297/II maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalı ve tereddüt yaratıcı olmamalıdır. Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Somut olayda ise mahkemece kısa kararda asli müdahil hakkında karar verilmediği, gerekçeli kararda ise asli müdahil bankanın talebinin de reddine karar verilmesi gerekir denildiği, bu şekilde gerekçe ile hüküm arasında uyumsuzluk oluştuğu ve bu hususun hükmü çelişkili hale getirdiği, hükmün bu haliyle infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğu açıktır. Kısa kararla gerekçeli karar arasında bu şekilde çelişki oluşması nedeniyle davalı tarafın talebi üzerine ***tarihli ek karar ile HMK 305. madde gereğince asli müdahil hakkında karar verilmesinin zuhulen unutulduğu gerekçesiyle gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1. nolu bendine ”asli müdahil bankanın davasının reddine” ifadesinin eklenmesine karar verilerek asli müdahil aleyhine, davalı lehine yeni bir hak ve yükümlülük getirecek şekilde hüküm kurulmuş olup işlem HMK’nun 305-306. maddeleri uyarınca tavzih yoluyla hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez hükmüne aykırıdır. Bu durumda mahkemece, taraflara yükletilen ödevlerin ve bahsedilen hakların hiçbir kuşku ve tereddüt gerektirmeyecek şekilde çok açık ve icra (infaz) edilebilir nitelikte hüküm kurulmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı üzerine iade edilen dava dosyası mahkememizin ***Esas sırasına kaydedilmiştir.
Yapılan duruşmada usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nce icra kılınan temyiz incelemesi sonunda 28/12/2021 tarihli, 2021/24387 Esas ve 2021/11159 Karar sayılı ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre davacı taraf eldeki dava ile maliki olduğu 38 … plakalı aracın davalı sigorta şirketince kasko sigorta poliçesi ile sigortalandığını, aracın bu dönem içinde 3. kişiler tarafından kaçırılıp emniyeti suistimal edilerek çalındığını, bununla ilgili savcılık soruşturmasının yapıldığını ve ceza mahkemesinde dava açıldığını, aracını alamadığını ileri sürmüş ve bu nedenle araç hasar bedeli olarak tazminat talep etmiştir.
Dava konusu aracın trafik kaydı, sigorta poliçesi ve ekleri, icra takip dosyası, hasar dosyası, savcılık ve mahkeme dosyası ile ilgili kayıt ve belgeler getirtilerek incelenmiş ve dosyamız arasına konulmuştur. Araçla ilgili düzenlenmiş olan kasko sigorta poliçesi incelendiğinde araç üzerinde sigorta poliçesine de yazıldığı üzere, T.C. Ziraat Bankası Kayseri Şubesi rehinli alacaklı yani dain-i mürtehin sıfatına sahiptir. Bu nedenle davacı vekiline dain-i mürtehin hakkı ve sıfatı olan T.C. Ziraat Bankası Kayseri Şubesi’nden işbu davaya açık ve koşulsuz olarak muvafakatını temin etmesi ve buna ilişkin belgesini sunması için süre verilmiştir. Ayrıca bankaya da bu konuda yazı yazılmıştır. Banka’dan verilen *** tarihli cevabi yazıda davaya konu 38 … plakalı araç üzerinde görünen rehin haklarının devam ettiği ancak işbu davaya bankalarının muvafakat vermedikleri açıkça bildirilmiştir.
Dain-i mürtehin sıfatı olan T.C. Ziraat Bankası Kayseri Şubesi vekili *** tarihli müdahale dilekçesinde; alacak miktarı olan 89.935,00-TL’nin bankalarına ödenmesi kaydıyla davaya muvafakat verdiklerini belirterek davaya asli müdahale talebinde bulunmuştur. Dilekçe ekinde müvekkili banka şubesinin imzasını içeren … tarihli yazısını sunmuştur. Bu yazıda dain-i mürtehin hakkı olan T.C. Ziraat Bankası Kayseri Şubesi’nin davacı tarafından mahkememize açılan işbu dava yönünden asli müdahil sıfatı ile katılmalarına ve 89.935,00-TL alacaklarının bankalarına ödenmesi kaydı ile muvafakat ettiklerine dair beyanın bulunduğu görülmüştür.
Yargılama aşamasında davacı … vefat etmiştir. Davacı vekili buna ilişkin yazılı beyanlarını ve Kayseri ***Noterliği’nden düzenlenmiş *** tarih ve ***yevmiye nolu mirasçılık belgesini sunmuştur. Davacı miraçıları yönünden davaya devam edip etmediklerini bildirmesi için ve edeceklerse mirasçıların yeni vekaletnamelerini sunması için davacı vekiline süre verilmiş, davacı vekili Kayseri ***Sulh Hukuk Mahkemesi’nin *** Esas ***Karar sayılı mirasın gerçek reddine ilişkin karar örneğini sunmuştur. Bu karar incelendiğinde yargılama sırasında vefat eden davacı …’nun mirasçılarından … dışındaki yasal mirasçılarının tamamının murisin mirasını reddettikleri ve bu reddin mahkemece tespit ve tesciline karar verildiği görülmüştür. Bu nedenle davacı mirasçılarından sadece mirası reddetmeyen … iş bu davaya devam etmiş ve vekili de yeni vekaletnamesini mahkemeye sunmuştur.
Yapılan yargılama sırasında da davaya devam eden davacı misarçısı … tarafından asli müdahil olan yani daini mürtehin hakkı sahibi görünen T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Kayseri Şubesi’nden iş bu davaya açık ve şartsız olarak muvafakat ettiklerine dair herhangi bir yazı ve delil sunamamıştır.
Gerek bankaca mahkememize gönderilen *** tarihli cevabi yazının içeriği, gerekse banka vekili tarafından sunulan asli müdahale talep dilekçesinin ve ekinde sunduğu … tarihli banka yazısının içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davalı sigorta şirketince kasko sigortası ile sigortalanan 38 … plakalı araç üzerinde T.C. Ziraat Bankası Kayseri Şubesi’nin dain-i mürtehin sıfatı ve hakkının bulunduğu, ancak bankaca bu davaya açıkça muvafakat verilmediği, … tarihli yazı da ise alacaklarının bankalarına ödenmesi kaydı ile yani şartlı olarak muvafakat verildiği, dolayısı ile dain-i mürtehin hakkı olan bankanın işbu davaya açık, kayıtsız ve şartsız olarak bir muvafakatının olmadığı anlaşılmıştır.
Asli müdahil bankanın talep ve davası yönünden bilirkişilerden rapor alınmıştır. Yrd. Doç. Dr. *** ve Yrd. Doç. Dr.***’den oluşan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen*** tarihli raporda özetle; “Dosyadaki bilgi ve belgelere göre meydana gelen zararın Kasko Sigortası Genel Şartları A.5.5.6 da belirtilen teminat dışında kalma durumuna girmediği, diğer A.5.5. de öngörülen hallerden biri kapsamında da olmadığı, bu nedenle sigortacının sigorta zararının karşılaması lazım geldiği, söz konusu zararın 29.650,00-TL olması gerektiği, bu zarar miktarınınsigortacı tarafından daini mürtehine öncelik hakkı oldğu için aracı sattırmış ve alacağının bir kısmını almış olsa dahi, kalan alacağı bakımından tazmin etmesi gerektiği” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu rapora yapılan itirazlar nedeniyle itirazlar yönünden bilirkişilerden ek rapor istenmiştir. Bilirkişi kurulu 19/02/2016 tarihli ek raporlarını düzenleyerek sunmuşlardır. Bilirkişi kurulu ek raporlarında kök raporlarındaki zararın A.5.5.6 kapsamında olmadığına dair kanaatlerinde değişme olmamakla birlikte, 11. Hukuk Dairesi’nin emsal bazı kararlarında salt emniyeti suistimal suçuna bağlı zararların teminat dışında olduğuna ilişkin kararlarının bulunması, yine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin kararlarında da emniyeti suistimalin bir suç oluşturmasa bile genel şart hükmündeki gibi sigortalının bizzat kendisi fiillerinden sorumlu olacağı kişilerle birlikte yaşadığı kişiler yönünden gerçekleştirilen zararları teminat dışında tuttuğu, ancak bu konudaki takdirin mahkemeye ait olduğu, sigortacının ödemesinin sigorta bedeli = sigorta değeri kuralına göre belirtilen zarar görmüş parçaların değeri ile sınırlı olacağı bunların değerinin de kök raporunda 29.650,00-TL olarak hesaplandığı, aracın değerinin düşmesi veya icrada düşük kıymet takdiri ile satılmasının sigortalının sorumluluğuna girmeyeceği, davacı ve asli müdahilin sigorta sözleşmesi nedeniyle en fazla ticari faiz olarak avans faizi talep edebileceği bildirilmiştir.
Dosyaya sunulan tüm delil, belge ve beyanlar, iddia ve cevaplar, asli müdahil bankanın talep dilekçesi, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin hükmüne uyulan bozma ilamı içeriği, bozma ilamından sonra alınan bilirkişi heyetinin raporu ve ek raporu, sigorta poliçesi hükümleri, asli müdahil bankanın daini mürtehin hakkına ilişkin kayıt ve belgeler ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ayrıntılı açıklama, tespit ve hesaplamaları bilirkişi heyetinin raporunda da belirtildiği üzere, sigortalı olan dava konusu 38 … plakalı aracın davalı sigorta şirketi tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalandığı, bu aracın Doğubeyazıt 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin ***Karar sayılı ilamına göre İstanbul’da iken … isimli şahsın aracı satın alacağını belirterek anahtar ve ruhsatını sigortalıdan aldığı, daha sonra aracı Doğubeyazıt’a getirdiği, burada araç üzerindeki birçok parçayı söktükleri sübuta erdiğinden, görevi kötüye kullanma ve mala zarar verme suçlarından cezalandırılmalarına karar verildiği, davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenmiş olan kasko sigorta poliçesinin T.C. Hazine Müsteşarlığı’nca tespit edilen *** tarihli genel şartlara tabii olduğu, bu genel şartların A.5 maddesinde teminat dışında kalan hallere yer verilmiş olup maddenin 6. bendinde ise 5.6. “Araca, sigortalı veya fiillerinden sorumlu bulunduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından kasten verilen zararlar ile sigortalının fiillerinden sorumlu olduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından sigortalı aracın kaçırılması veya çalınması nedeniyle meydana gelen zararlar”ın teminat dışında bırakıldığı belirtilmiş olduğu görülmüştür.
Somut olayda, davacı muris …, davaya konu aracı, anahtarı ve ruhsatı ile birlikte dava dışı …’e, aracı satın alacağına inandığından dolayı Kayseri’ye götürmesi için teslim etmiştir. Ancak araç dava dışı ***arafından, Ağrı’ya götürülerek dava dışı … isimli kişiye verilmiş ve *** tarafından aracın televizyonları sökülmek suretiyle araç hasara uğratılmıştır. Meydana gelen bu olay sonucunda dava dışı *** mala zarar verme, güveni kötüye kullanma ve emniyeti suistimal suçlarından Kayseri ve Doğubeyazıt Asliye Ceza Mahkemelerinde ayrı ayrı cezalandırılmışlardır. Bu durumda, davacı muris Mustafa’nın aracı, dava dışı Cengiz’e kendi rızası dahilinde verdiği, aralarında bir güven ilişkisi olduğu, ***in ise aracı Aydın’a teslim ettiği bu nedenle, artık meydana fiilin, emniyeti suistimal teşkil eden bir fiil olduğu ve emniyeti suistimal halinin poliçe teminatı dışındaki hallerden olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Müteveffa davacı murisine ait aracın davalı şirket nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı olduğu ve asli müdahil T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Kayseri Şubesi’nin dain ve mürtehin olarak poliçede gösterildiği, sigortalı araç üzerinde dain ve mürtehinin de menfaati bulunduğundan hasar tazminatını talep etmeye hakkı bulunduğu, sigortalının talep ettiği tazminat dain ve mürtehinin muvafakati olmadan ödenemeyeceği, dain mürtehin olan ve asli müdahale dilekçesi sunan bankanın ödemenin kendisine yapılması karşılığında davaya muvafakat edeceğini belirttiğinden bu beyanı davaya açıkça muvafakat olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenlerle davacı …’ nun yasal mirasçılarından davaya devam eden …’nun davasının aktif husumet ehliyeti olmadığından müteveffa davacı … mirasçısı …’nun davasının HMK’nun 114/1-d ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Yine yukarıda açıklandığı üzere meydana fiilin, emniyeti suistimal teşkil eden bir fiil olduğu ve emniyeti suistimal halinin poliçe teminatı dışındaki hallerden olduğu, bu nedenle de davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığı nedeniyle asli müdahil bankanın davasının reddine karar verilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle:
1-Müteveffa davacı … mirasçısı …’nun dava açma hakkının ve aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeni ile HMK’nun 114/1-d ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
2-Asli müdahil T.C. Ziraat Bankası A.Ş.’nin davasının reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından davacı taraftan dava açılırken peşin harç olarak alınan 85,40-TL’ndan mahsubu ile fazla yatan 4,70-TL’nın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının asli müdahilden alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından ve asli müdahil tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince taraflar tarafından yatırılan delil avansından artan olması halinde hüküm kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/4. maddesi gereğince hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin asli müdahilden alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı ve asli müdahil lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı asli müdahilin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
25/04/2022

Katip ***
E-imzalıdır

Hakim ***
E-imzalıdır