Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/222 E. 2023/793 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : ***
KATİP : ***

DAVACI : ***
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVALI : ***
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVA : Ayıplı Malın Misli ile Değişimi (Ticari Satımdan Kaynaklanan),
DAVA TARİHİ : ***

Birleşen Dosya Bilgileri : Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi *** Esas *** Karar
DAVACI : ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av.
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
KARAR YAZIM TARİHİ : ***

Mahkememize açılan Ayıplı Malın Misli İle Değişimi (Ticari Satımdan Kaynaklanan), İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … San. Tic. Ltd. Şti, davalı … Ürünleri İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’den … tarihinde 546 adet beyaz ve karışık ahşap renklerin olduğu 122*280*18-mm ebatlarında Glospan malzeme ile … tarihinde 561 adet 122*280*18 mm ebatlarında Glospan Lake Beyaz malzeme satın aldığını, ürünlerin müvekkili şirket tarafından imalatçı firmalara satılmak üzere toptan satın alındığını, malların müvekkili şirkete karton kutular/paketler halinde teslim edildiğini, teslim sırasında gerekli gözden geçirme ve muayene işlemlerinin yapılarak istenen sayı ve ebatta malzemenin geldiğinin görüldüğünü, 30/03/2020 tarihinde ise davalı şirket tarafından müvekkili şirket adına dava dışı … İnşaat Taah. San. Tic. Ltd. Şti’ne 1130 adet 122*280*18 mm ebatlarında Glospan Lake Beyaz malzeme sevk edildiğini, dava dışı firma tarafından ilk parti olarak 105 adet ürünün kullanılmak üzere kesildiğinde parçalar arasında renk uyuşmazlığı olduğunu fark ettiklerini, bu durumun şirket yetkilisi …’e 07.07.2020 tarihinde bildirildiğini ve ürünlerin müvekkili şirkete teslim edildiğini, müvekkili şirket yetkilisi …’ün aynı gün durumu davalı şirkete bildirerek malların iade alınmasını istediğini, davalı firmanın malları iade alacaklarını ve ayıpsızı ile değiştireceklerini söylediğini, kendilerinin de üretici olmadığını, üretici firma ile görüşeceklerini söyleyerek müvekkilini oyaladığını, ayıplı malların geri alınarak ayıpsızı ile değiştirilmesini sağlamak için şirket yetkilisi …’ün İstanbul’a giderek davalı şirket yetkilileri ile görüştüğünü, şirket yetkilisi …’ün 2020 yılı sonlarında Covid 19 salgını sebebiyle vefat etmesiyle davalı şirket müvekkilinin değişim taleplerini cevapsız bıraktığını, akabinde müvekkili şirket ile davalı arasında yazışmalar yapılsalar da herhangi bir sonuç alamadıklarını, 16/03/2020 tarih ve USE20200000000034 numaralı, 16/03/2020 tarih ve USE20200000000035 numaralı, 28/03/2020 tarih ve USE20200000000037 numaralı ve 28/03/2020 tarih ve USE20200000000038 numaralı faturalara konu ayıplı malların ayıpsız misliyle değiştirilmesine, dava konusu ürünlerin satıcının stoklarında bulunmaması veya üretiminin mevcut olmaması halinde aynı veya farklı markalı kalite, sınıf ve niteliği itibariyle muadil ürünlerle değiştirilmesine, yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde; dava konusu ürünlerin hiç birinin teslim tarihi olan 13.03.2022 tarihinde ayıplı olmadığını, davacı tarafın teslimin üzerinden iki yıl geçtikten sonra ürünlerin ayıplı olduğunu iddia etmesinin Medeni Kanunun 2. maddesine aykırı olduğunu, ürünlerin saklama ve depolama koşullarından dolayı bozulduğunu veya ayıplı hale geldiğini, hangi ortamda ve hangi şartlarda bekletildiğinin bilinmediğini, davacı tarafın usulüne göre ayıp ihbarı yapmadığını veya mahkemeden delil tespiti istemediğini, müvekkilinin ürünlerin tamamını ayıpsız şekilde davacıya teslim ettiğini, davacı tarafın bütün taleplerinin zaman aşımına uğradığını, satışın üzerinden iki yıllık yasal garanti süresi geçtikten sonra davanın açıldığını, davacının ayıp ihbarını yazılı delillerle ispat etmek zorunda olduğunu, davacı tarafın basiretli bir tacir gibi davranarak aldığı ürünleri yasal zorunluluk olan 8 gün içerisinde ürünleri incelemek/inceletmek suretiyle kontrol edip varsa bir ayıp müvekkiline bildirmesi gerektiğini ancak 8 günlük ihbar süresinin çoktan geçtiğini, ürünlerde açık ayıp mevcut olduğunu, basit göz muayenesi ile bile anlaşılabildiğini, ayıbın gizli ayıp olmasının imkansız olduğunu, ayrıca davacının aldığı ürünlerden bakiye yaklaşık 20.000-TL tutarı ödemediğini, açılan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, ayıplı olduğu iddia edilen malların ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebine ilişkindir.
Birleşen Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … karar sayılı dosyasının dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya mart 2020 tarihinde toplamda 425.220,00-TL’lik MDF sattığını, malların davalıya teslim edildiğini, davalının da bu balların bedeli olarak 400.000,00-TL’lik çek verdiğini, kalan 25.220,00-TL için herhangi bir evrak vermediğini, alacağın tahsili için Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı tarafın Kayseri 1. ATM’nin 2022/222 esas sayılı dosyasıyla müvekkiline karşı ayıplı malların ayıpsız misli ile değişimi talebiyle dava açıldığını ileri sürerek; davalının Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına çarptırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … karar sayılı dosyasının cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça müvekkiline gönderilen Glopsan lake boyalı mdf panel ürünlerin tarafların anlaştığı niteliklere haiz olmadığını, müvekkiline gönderilen ürünlerin ayıplı olduğunu, davacının iddialarının yersiz olduğunu üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini savunarak reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca yargılama Tek Hakim tarafından yürütülmüş ve sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizde açılan ve sonuçlanan davada 7251 sayılı kanunla değişik 6102 Türk Ticaret Kanununun 4/2. maddesi uyarınca basit yargılama usulü uygulanmıştır.
Dava şartı arabuluculuk faaaliyeti kapsamında taraflar görüşmüş ancak anlaşmaya varamamışlardır.
Kayseri Genel İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının uyap kayıtları, tarafların Ba Bs formları, vergi dairesi kayıtları, tarafların ticari defter kayıtları, sevk irsaliyeleri ve tarafların dayandığı tüm deliller toplanmış, mahallinde keşif icra edilmiş ve bilirkişi heyetinden ayrıntılı rapor alınmıştır.
Kayseri Genel İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında; Alacaklının UNS İnşaat … Ltd. Şti. , borçlunun … … Ltd. Şti. olduğu, 25.030,01-TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun yaptığı itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya mübrez 23/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda; Glospan SAMBA olarak adlandırılan 114 adet plakada, renk ton farklılığı görülmediği, koruma jelatini, plakadan ayırdıktan sonra, jelatin yapışkanı plaka yüzeyinde kaldığı, bunun gizli ayıp olarak değerlendirildiği, Glospan KOYU PEMBE olarak adlandırılan 249 adet plakada, renk tonu farklılığı görülmediği, Glospan ÇİMEN YEŞİLİ olarak adlandırılan 36 adet plakada, renk tonu farklılığı görülmediği, Glospan AÇIK TERRA olarak adlandırılan 36 adet plakada, renk ton farklılığı görülmediği, koruma jelatini plakadan ayırdıktan sonra jelatinin plaka yüzeyinde kaldığından gizli ayıp olarak değerlendirildiği, Glospan KOYU TERRA olarak adlandırılan 249 adet plakada renk ton farklılığı görülmediği, koruma jelatini plakadan ayırdıktan sonra jelatinin plaka yüzeyinde kaldığından gizli ayıp olarak değerlendirildiği, Glospan SİMLİ KREM olarak adlandırılan 36 adet plakada renk ton farklılığı görülmediği, koruma jelatini plakadan ayırdıktan sonra jelatinin plaka yüzeyinde kaldığından gizli ayıp olarak değerlendirildiği, Glospan GOBAN CEVİZ olarak adlandırılan 19 adet plakada renk ton farklılığı görülmediği, koruma jelatini plakadan ayırdıktan sonra jelatinin plaka yüzeyinde kaldığından gizli ayıp olarak değerlendirildiği, Glospan BEYAZ LAKE olarak adlandırılan 1462 adet plakada, renk ton farklılığı görüldüğü, dosyaya ibraz edilen ve BA/BS formlarından ve taraf beyanlarından asıl dosyada davalı, birleşen dosyada davacının takip tarihi itibariyle ticari ilişkiden kaynaklı 25.030,01-TL alacaklı olduğu, asıl dosyada davacı, birleşen dosyada davalıya teslim edilen ticari ürünlerin gizli ayıplı olarak teslim edildiği, tacirler arasındaki ticari alım satımdan kaynaklanan ihbarların yazılı şekilde yapılması gerekeceği, whatsapp yazışmaları ve telefon görüşmelerinin yasal mevzuat karşısında ayıp ihbarının ispatında değerlendirilemeyeceği görüş ve kanaatinde olduklarını bildirmişlerdir.
Tarafların rapora karşı yaptığı itiraz üzerine alınan 10/05/2023 havale tarihli bilirkişi raporunda; ilk keşifte incelenen plakalarda renk ton farklılığı tespit edildiği bu durumun gizli ayıp olduğu, … firmasının OSB deposunda birinci keşif günü incelenen levha adet sayısı heterojen olan bütün halde yaklaşık 37 palet bulunduğu ek olarak kesili parçaların olduğu bir palet bulunduğu, toplam 37 adet parçalanmamış plaka levhalardan oluşan paletlerde yaklaşık olarak 1436 levha bulunduğu, … firmasının doğu sanayi deposunda 2. keşif günü incelenen plakalarda renk ton farklılığı tespit edildiği bu durumun gizli ayıp olduğu, … firmasının doğu sanayi deposunda 2. keşif günü incelenen ve numune alınan plakalarda renk ton farklılığı tespit edildiği bu durumun gizli ayıp olduğu, davaya konu Glospan Beyaz Lake mdf levhaların aynı usul ile fabrika koşullarında üretilmiş orijinal muadillerinin bulunması halinde Chroma Meter ile deneyi yapılarak renk ton farklılaşmasının asıl sebebinin bulunabileceği, orijinal numune olmadığı için beyaz levhalardaki sararmanın kullanılan ve usulüne uygun içerikte olmayan boyadan mı, kalitesiz yüzey jelatininden mi veya başka bir sebepten mi kaynaklandığının belirlenemediği kanaatinde olduğunu bildirmiştir.
Eldeki davada tarafların tacir olduğu, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklandığı hususu tartışmasızdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. maddesinde düzenlenmiş ve “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” denilmiştir.
Tacirler arasında satışa konu malın ayıplı çıkması halinde, alıcının yasal haklarını kullanabilmesi için (6102 sayılı TTK’nun 18/1-c) maddesindeki süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunması zorunludur. Bu süreler, satılan malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise iki gün, açıkça belli değilse sekiz gündür.
Somut olayın incelenmesinde, tacir olan yanlar arasında glopsan malzeme ve glopsan lake beyaz malzeme alım- satımını içeren sözleşmenin 2020 yılı mart ayında yapıldığı, sözleşme uyarınca satıma konu ürünlerin alıcı davacıya 14/03/2020 tarihinde teslim edildiği, alıcı davacının teslim edilen ürünlerin ayıplı vaziyette olduğunu, süresi içerisinde davalı satıcıya ayıp ihbarında bulunduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı ve teslimi yapılan toplamda 4 adet faturaya konu ürünün ayıpsız misli ile değiştirilmesini, bunun mümkün olmaması halinde muadil ürünlerle değiştirilmesini talep ettiği görülmektedir.
Tarafların tacir olup, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle olaya dava tarihi itibariyle 6098 sayılı Borçlar Kanunu (TBK) ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Bununla birlikte satım sözleşmesinde malın ayıplı olması halinde özel hükümler öngörülmüştür (TTK m. 23/1,c). Dolayısıyla tacirler arası satım sözleşmelerine Borçlar Kanunu hükümleri ile birlikte TTK ‘nun 23/I. maddesi hükmü de uygulanacaktır.
Bu noktada uyuşmazlığın temelini oluşturan “ayıp ve ayıba karışı tekeffül” kavramları üzerinde durmakta yarar vardır:
Ayıba ilişkin hukuki düzenleme, dava konusu uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesinde yer almaktadır. Düzenlemede “Satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” denilmektedir.
Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır.
Ayıba ilişkin diğer sınıflandırma, ayıbın açık ve gizli olup olmamasına göre yapılmaktadır. Açık ayıp hemen ilk bakışta ya da yüzeysel bir muayene ile tespit edilebilen ayıptır. Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değilse de ayıp meydana çıkar çıkmaz hemen ihbar etmelidir (Domaniç, H.: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C.I, İstanbul 1988, s.155; Yavuz, N.: Ayıplı İfa, 2.b., Ankara 2010, s. 107; Karakaş, C.F.: Ticari Satımda Ayıp İhbarının Süresi ve Şekli, XXII. Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, Ankar 2006, s.172). Derhal kavramı, halin icabına uygun fazla vakit geçirmeden bildirim olarak anlamak gerekir. Ancak TTK’nun 23. maddesinde malın muayene ve ihbar yükümlülüğü düzenlenmiştir. Eğer alıcı iğfal edilmiş ise yani maldaki ayıp ondan bilerek saklanmış ise Kanunun öngördüğü çözüm satıcı bakımından ağırlaştırılmış bir sorumluluğu gerektirmektedir. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 225. maddesine göre alıcıyı iğfal etmiş olan satıcı, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz.
TTK ve TBK’ndaki düzenlemelerin birbirlerine paralel düzenlemeyi içerdiği gözetildiğinde:
Ayıba ilişkin bu genel açıklamadan sonra belirtmek gerekir ki satıcının ayıptan sorumluluğuna da “ayıba karşı tekeffül” denmektedir. Ayıba karşı tekeffül şartlarının gerçekleşmesi durumunda alıcının kendisine tanınan hakları kullanabilmesi için Kanun tarafından kendisine yükletilmiş olan külfetleri yerine getirmelidir. Külfet, alıcının satın aldığı malı muayene etmesi ve bir ayıbın ortaya çıkması halinde bunu satıcıya ihbar etmesidir. Alıcı külfetleri yerine getirmediği takdirde ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanamaz.
Külfet teknik anlamda bir yükümlülük veya borç değildir. Külfet, mülkiyetten farklı olarak herhangi bir borç yaratmayan, yerine getirilmediği takdirde o konuda sağlanmış olan hakların kaybedilmesi sonucunu doğuran bir davranış olarak tanımlanabilir. Burada muayene ve ihbar külfetini yerine getirilmemesi halinde alıcının satılanı kabul etmiş sayılacağına dair yasal bir karine söz konusudur. Dolayısıyla külfetlerin yerine getirilmemesi seçimlik hakların kullanılmasına engel olur, alıcı malı o haliyle kabul etmiş sayılır.
Ticari satımlarda muayene ve ihbar külfeti TTK’nun 23/c. maddede düzenlenmiştir. Bu hükme göre “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.” Ancak ayıp ihbarının bu süre içinde satıcıya ulaşması şart değildir. Bu süre içinde satıcıya ulaşmasa bile alıcı haklarını korumuş olur. TTK’nun 23/c. maddesinde gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde Türk Borçlar Kanunu’nun 223. maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 223/2. maddesinde ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde bildirimin derhal yapılması aksi halde alıcı malı ayıp ile beraber kabul edilmiş sayılacaktır.
Alıcı ihbar külfetini yerine getirmiş ise zamanaşımı süresi içinde Türk Borçlar Kanunu’nun 227. maddesinin kendisine tanınan hakları dava yoluyla talep edebileceği düzenlenmiştir.
Ayıp ihbarının yasal sürede yapılıp yapılmadığını kimin kanıtlaması gerektiğini bulabilmek için hukukumuzda “ispat yükü”nün nasıl düzenlendiğine bakmak gerekmektedir.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir.
Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür.
İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır ( 6100 sayılı HMK m.187/1).
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Hâkimin kendisine ispat yükü düştüğünü bildirdiği taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir.
Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; taraflar arasında 2020 yılı mart ayı içerisinde glospan malzeme alım satımı hususunda sözleşme yapıldığı ve yine aynı ay içerisinde ürünlerin davacı alıcıya teslim edildiği, bu hususta taraflar arasında anlaşmazlık bulunmadığı, dava dilekçesinde davacının ilk olarak 105 adet ürünün kullanılmak üzere kesildiğinde parçalar arasında renk uyuşmazlıkları olduğunu fark ettiklerini, bu durumun ilk olarak 07/07/2020 tarihinde davacı şirket yetkilisine bildirdiklerini, davacı şirket yetkilisi …’ün de aynı gün davalı şirkete bildirim yaptığını, bu tarihten itibaren davalı şirket ile yazışmalar yapıldığını, yapılan görüşmelerden sonuç çıkmaması üzerine işbu davayı açtıklarını beyan etmiş ise de, TTK 18/3 maddesinde belirtildiği üzere noter ihtarı, iadeli taahhütlü mektup, telgraf ya da güvenli elektronik imza kullanılarak davalıya bildirim yapıldığına dair bir iddia bulunmadığı gibi bu yönde bir delil de sunulmadığı, whatsapp yoluyla yapılan bildirimin satıcının ayıba karşı tekefül sorumluluğuna gidilebilmesi için yeterli olmadığı, davalı tarafça da bu hususun yargılamanın her aşamasında dile getirildiği, usulüne uygun ayıp ihbarında bulunmayan davacının ayıba karşı tekeffül hükümlerinden de yararlanamayacağı ortadadır.
Açıklanan nedenlerle TTK’nun 23. maddesine göre alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmek ile ve bu inceleme sonucu malın ayıplı çıkması halinde durumu satıcıya bildirmekle yükümlü olduğu, 8 günlük muayene ve ihbar yükümlülüğüne uymayan alıcının malı o hali ile kabul etmiş sayılacağı, ayıplar için kanunun kendisine tanıdığı hakları kaybedeceği, süresinde usulünce ayıp ihbarında bulunmayan davacının TBK’nun 227/1. maddesinden de yararlanamayacağı, yargılama sırasında keşif icrası suretiyle alınan teknik bilirkişinin de yer aldığı raporda ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu tespit edilmiş olsa da sonradan ortaya çıktığı tarihte derhal bildirimde bulunma yükümlülüğü bulunduğu halde davacının arızayı öğrendikten sonra yasal süresinde ihtar çekmeyerek bu yükümlülüğe uymadığından davalının sözleşmeye aykırı davrandığı kanıtlanmadığı anlaşılmakla sonuç olarak asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin *** Karar sayılı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin *** Karar sayılı emsal ilamları).
Birleşen dava yönünden ise taraflar arasında zikredilen alışverişin yapıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın gönderilen ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıp hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı yönünde olduğu, bu hususta asıl dosyada mahkememizce değerlendirme yapıldığı, asıl davada alıcının ürünleri mevcut hali ile kabul etmiş sayılmasına karar verildiğinden bakiye borcu da ödemesi gerektiği anlaşılmakla Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, alacak likit olduğundan birleşen davalının %20 icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrasının tesisi uygun görülmüştür.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davanın REDDİNE,
BİRLEŞEN … ESAS SAYILI DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davanın Kabulü ile davalı/borçlu … Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile takibin kaldığı yerden devamına,
2-Alacak likit olduğundan 5.006,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Asıl dava yönünden yargılama giderleri;
-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gerekli 269,85-TL ilam harcının, dava açılışı sırasında tahsil edilen 6.574,84-TL peşin harçtan mahsubuna,
-Davacı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT (21 Eylül 2023 tarihli tarife karar tarihinde henüz yayınlanmadığından) hükümleri uyarınca 56.900,00-TL vekalet ücretinin davacı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak kendisini vekille temsil eden davalı … Ürünleri İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi’ne ödenmesine,
Birleşen dava yönünden yargılama giderleri;
-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gerekli 1.709,80-TL ilam harcından davanın açılışı sırasında tahsil edilen 446,92 TL mahsup edildiğinde bakiye karar harcı 1.262,88 TL’nin, asıl davanın açılışı sırasında tahsil edilen (bakiye) 6.304,99-TL peşin harçtan mahsubuna, artan 5.042,11-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde birleşen dosya davalısı davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne iadesine,
-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davalı … Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak hazineye gelir kaydına,
-Davacı tarafın yaptığı 80,70-TL başvurma harcı, 446,92-TL peşin harç, 318,50-TL olmak üzere toplam 846,12-TL yargılama giderinin davalı … Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak davacı … Ürünleri İç Ve Dış Ticaret Limited Şirketi verilmesine,
-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca (21 Eylül 2023 tarihli tarife karar tarihinde henüz yayınlanmadığından) 9.200,00-TL vekalet ücretinin birleşen davalı … Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak kendisini vekille temsil eden birleşen davacı … Ürünleri İç Ve Dış Ticaret Limited Şirketi’ne ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal iki haftalık süresi içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 20/09/2023

Katip ***
e-imzalı

Hakim ***
e-imzalı