Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/212 E. 2022/455 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
Ret
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/06/2022

Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi sonrası mahkememize açılan menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı asil dava dilekçesinde özetle; alacaklı vekilinin isteği üzerine kayseri … Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile adına icra takibi başlatıldığını, gönderilen ödeme emrinin hak ve hukuka aykırı olduğunu, şahsa borcunun olmadığını, şahsın tanıdığı kişiye para verdiğini ondan alamayınca kendisine yöneldiğini, kendisine yardımccı olmasını istediğini hanımının kendisini boşayacak intihar etmediği düşünüyorum diyerek kendisine duydu sömürüsü yaptığını ve kendisine ”sen çakma bir senetle bana borçlan ve ben eşime gösteriyim yuvam yıkılmasın” dediğini, kendisine zarar vermesin diye borçlu gibi kendisinden senet aldığını, daha sonra bu karşılıksız senedi takibe koyduğunu, kendisi hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı dosyası ile şikayette bulunduğunu, şikayet dosyasında borçlu olan …’un olayı aynen doğruladığını, ayrıca diğer borçlu gözüken kişinin de olayı doğruladığını, tanıklarından olayı doğruladığını, ayrıca diğer borçlu gözüken kişinin olayı doğruladığını, telefon ve whatsapp kayıtları ile durumun sabit olduğunu, bu belgeleri savcılık evrakında mevcut olduğunu, kendisinin şahısla herhangi bir ticari ilişkinin olmadığını, karşılıksız senedi takibe koyduğunu ve kendisi hakkında mallarını sattırmak için Kayseri … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dava dosyası ile satış istendiğini, mallarının satıldığından mağdur olacağını, dava sonuna kadar Kayseri … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … sayılı satış dosyasının durdurulması için ihtiyati tedbir karar verilmesini, borçlu olmadığının tespitini, takibin iptalini, kötü niyetli takip yapıldığını ve %30 kötü niyet tazminatının ve masrafların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde; açılmış bulunan dava kambiyo senetlerinden kaynaklanan bir menfi tesbit davası olduğunu, davaya mesnet olarak gösterilen Kayseri … Dairesinin … takip sayılı dosyasında senet miktarının 74.000 TL olduğunu, davacının iş bu takibe itiraz edip, bu kadar miktar borçlu olmadığının tesbitini talep ettiğini, dava değeri olarak 3000 TL gösterip harcını da buna göre ödediğini, amacının takibi uzatmak olan davacının bu usulsüzlüğü bilerek yaptığını, menfi tesbit davası konusunun belli bir değerle (parayla) ilgili bulunduğundan HMK 16/1. maddesine göre değer ölçüsüne göre harca tabii olup, borçlu davacının borçlu olmadığını iddia ettiği miktar üzerinden nisbi harç yatırması gerektiğini, kısmi menfi tesbit davası da açılamayacağını, davacı yana eksik harcın tamamlattırılmasını ve davaya ondan sonra devam edilmesi gerektiğini, görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, İİK’nun 72. maddesi uyarınca menfi tesbit davası bir hukuk davası olduğunu, 6100 Sayılı yasaya göre dava konusu alacağın miktarına bakılmaksızın Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi) görevli olmakla (HMK 2/1) menfi tesbit davalarıda Asliye Mahkemelerinde açılacağını, takip dosyasındaki bonoya karşı borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesi talep edilerek açılan menfi tesbit davası ticari dava niteliğinde olduğundan bu davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret mahkemesi olduğunu, görev hususu kamu düzenine ilişkin bulunmakla mahkemece resen dikkate alınacağını, görev şartı yokluğu nedeniyle davanı usulden reddini talep ettiklerini, davacının bahsettiği … C. Savcılığının dosyası ile alacaklı müvekkilinin bir ilgisi olmadığını, iyi niyetli davacı davanın uzamasına matuf olarak savcılık dosyasını da yanlış bildirmiş olduğunu, doğru soruşturma dosyasını kendilerinin bildirdiğini, bahsedilen dosyanın Soruşturma numarasının … olduğunu, bu dosyanın da soruşturmaya yer olmadığına dair kararı verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, davacının bu soruşturma dosyasına vaki şikayeti ile …, kardeşi … , bu şikayeti etmiş, eniştesi … ve onun oğlu … ‘yı tanık olarak dinletmiş ve buradaki asılsız beyanlarla dolaylı olarak müvekkilinin alacaklı davalının aleyhine delil yaratmaya çalıştığını, Cumhuriyet Başsavcılığının takipsizlik kararı vererek davacının haksızlığını açıklandığını, davacının bu defa iş bu şahısları bu davada tanık olarak bildirdiğini, bu tanıkların dinlenmelerine muvafakatlarının olmadığını beyan ettiklerini, davanın bonodan dolayı davalının borçlu bulunmadığının tesbitine ilişkin olduğunu, bonolara karşı ileri sürülen her türlü iddia ve savurmanın HMK 201.mad. Hükmü uyarınca yazılı delille isbatının gerektiğini, tedbir talebinin de, %30 tazminat talebinin de o nisbette haksız ve mesnetsiz olduğunu, bu nedenlerle davanın usul yönüyle, görev yönüyle, esas yönüyle reddini karar verilmesini, harç ve masraflarının davacıya tahmil edilerek ücreti vekalete hükmedilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, bonoya dayalı olarak davacı hakkında yapılan icra takibi sebebiyle davacının, davalıya borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca yargılama Tek Hakim tarafından yürütülmüş ve sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizde açılan ve sonuçlanan davada dava değeri 500 Bin TL’nin altında olması nedeniyle 7251 sayılı kanunla değişik 6102 Türk Ticaret Kanununun 4/2. maddesi uyarınca basit yargılama usulü uygulanmıştır.
Eldeki dava dosyasının, Kayseri … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı ile Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderildiği, bu mahkemece verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi ile dosyanın mahkememizin … esas sırasına kaydı yapıldığı görüldü.
… C. Başsavcılığı Hazırlık Bürosu’nun … soruşturma sayılı dosyasının uyap kayıtları, … C. Başsavcılığı Sahtecilik ve Dolandırıcılık Suçları Soruşturma Bürosu’nun … soruşturma sayılı dosyasının uyap kayıtları, Kayseri … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının uyap kayıtları, Kayseri … Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının uyap kayıtları, Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı kayıtları ve tarafların dayandığı tüm deliller toplanmıştır.
Tarafların uyuşmazlık noktalarının ana başlıklarıyla; davaya ve takibe konu senet nedeniyle davacının, davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.
Davacı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı (Kuru-El Kitabı), İstanbul 2013, s. 346).
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233).
Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nun 72/6. maddesi gereğince bedele dönüşen istemin temeli menfi tespit davasıdır.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise, hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nun 6. maddesi gereğince davacı tarafa aittir. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372).
Aynı ilkeler, HGK’nun 17/12/2003 gün ve 2003/19-781 Esas, 2003/768 Karar sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (İnan, Nurkut: Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları, Ankara, 1969, s.16). Başka bir deyişle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir. Dava neticesinde borçlu olunmadığının tespiti hâlinde ise davacı (borçlu) hakkında bir icra takibi başlatılması engellenmiş olacak veya başlatılan ve devam eden icra takibi iptal edilerek, davacının mevcut olmayan bir borcu ödemesi engellenmiş olacaktır.
Bedelsizlik iddiası, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı TTK) 687. maddesi anlamında bir kişisel def’îdir. Bedelsizlik bir kişisel def’î olduğundan düzenleyen tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. Ancak borçlu, hamilin senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak şartıyla hamile karşı da bedelsizlik def’îni ileri sürebilir.
Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davasının yasal dayanağı TBK’nun 77. ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmedir. Zira kambiyo senetlerinde geçerli olan mücerretlik (soyutluk) ilkesi gereğince, temel alacağın mevcut olmaması veya geçersiz olması, kambiyo senedinin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmamakta; buna karşılık temel ilişkideki sakatlık, kambiyo borçlusuna, borçlu olmadığının tespitiyle birlikte, alacaklıya karşı sebepsiz zenginleşme def’îni dermeyan etme hakkını vermektedir.
Kambiyo senedinin düzenlenmesinde en önemli unsur temel alacağın varlığıdır. Ancak temel alacağın senedin tanzimi anında mutlak surette varlığı gerekli değildir. Başka bir deyişle kambiyo senedinin metninde muayyen bir meblağın yazılması gerekli ise de bu husus temel alacağın da muayyen olmasını gerektirmez; temel alacak doğduğu anda, senette yazılı olan miktardan az ise, senet kısmi bedelsizliğe uğrar (İnan, s. 45). Bu itibarla taraflar arasında temel ilişkinin varlığına rağmen, temel alacağı doğmamış ancak doğması mümkün ya da şarta bağlanmış bir alacak için veyahut da cezai şarta ilişkin olarak kambiyo senedi düzenlenebilir. Bu şekildeki bir alacağa bağlı olarak düzenlenen senet, vadesi gelmesine rağmen alacak doğmamışsa, o an için bedelsizdir. Fakat bu bedelsizlik geçici bir süre için olup, alacak doğunca senedin bedelsizliği alacak miktarı kadar ortadan kalkacaktır (Ertekin, Erol/Karataş, İzzet: Uygulamada Ticari Senetler, Ankara, 1998, s. 693). Bu kapsamda kambiyo senedinin teminat amacıyla verildiği iddiası da temelinde bedelsizliğe dayalı bir iddiadır. Ancak kural olarak kambiyo senedinin teminat olarak verilmesi senedin doğrudan bedelsizliğine yol açmaz; teminat altına alınan borcun yerine getirilmesi ve teminat ihtiyacının ortadan kalkması ile senet bedelsiz hâle gelir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir.
Bono TTK’nın 776 ve devamı maddelerinde,mücerret borç ikarını içeren kambiyo senedi olarak düzenlenmiştir
Uyuşmazlığın çözümü açısından; ayrıca ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, eş söyleyişle ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusunu düzenleyen kurallar üzerinde de durulması gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesine göre; “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.” Dolayısıyla ceza mahkemesince verilen beraat kararı; kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıyacaktır. Bu doğrultuda maddi vakıanın tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayıcı olup ceza mahkemesince bir maddi vakıanın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-92 E 2018/1362 K sayılı kararı).
Öte yandan, ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması mümkün bulunmamaktadır (Hukuk Genel Kurulu’nun 11/10/1989 tarihli ve 1989/11-373 E., 1989/472 K.; 27/04/2011 tarihli ve 2011/17-50 E., 2011/231 K.; 09/04/2014 tarihli ve 2013/4-1008 E., 2014/490 K.; 07/07/2021 tarihli ve 2017/4-1332 E., 2021/973 K. sayılı kararları).
Az yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığında Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre senet bir kredi-ödeme aracı olup, bir borcun tasfiyesi için verilir. Davacı taraf “davalı benim tanıdığım kişiye para vermiş ondan alamayınca bana geldi, aman bana yardımcı ol hanımım beni boşayacak intihar etmeyi düşünüyorum diyerek ben de duygu sömürüsü yaptı ve bana sen bir çakma senetle bana borçlan ve ben eşime göstereyim yuvam yıkılmasın kendine zarar vermesin diye borçlu gibi göstererek elimden senet almıştır. Daha sonra bu karşılıksız senedi takibe koymuştur” şeklindeki iddialarını HMK 200 ve devamı maddelerinde düzenlenen yazılı belgeler ile ispatlayamamıştır.
… Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan başvuru sonucunda “dolandırıcılık” suçundan yapılan soruşturmada … E. … sor.karar sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş, bu karara yapılan itiraz üzerine Kayseri … Sulh Ceza Hakimliği … D.İş karar sayılı ilamı ile itirazın reddine karar verilmiştir.
Neticeten davacının Kayseri :… Müdürlüğünün … sayılı icra takip dosyasına konu edilen kambiyo senedi nedeniyle borçlu olmadığını yazılı belge ile ispatlayamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gerekli 80,70-TL ilam harcının, dava açılışı sırasında tahsil edilen 59,30-TL peşin harç ve 1.204,44-TL tamamlama harcından mahsubuna, artan 1.183,04-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran davacıya iadesine,
3-Davacı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca 10.420,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil eden davalıya ödenmesine,
6-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203.maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra İstinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal iki haftalık süresi içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. …

Katip …

Hakim …