Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/2 E. 2023/337 K. 08.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 1- … – …,
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 2- … – …,

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit (kambiyo senetlerinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takip alacaklısı …’ün vekili marifetiyle, müvekkili … ve diğer takip borçlusu … aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından 880.000,00-TL asıl alacak üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının takip dayanağı olarak … tanzim ve … ödeme tarihli bononun gösterildiğini, müvekkili ile lehine senet düzenlenen davalı … arasında takip dosyasında belirtilen miktarda bir alacak borç ilişkisi bulunmadığını, takip dayanağı gösterilen bononun incelenmesinde açıkça görüleceği üzere borç miktarı kısmında, rakam ile “880.000,00-TL” ve yazı ile “sekiz yüz seksen TL” yazılı olduğunun anlaşıldığını, ancak davalı takip alacaklısı tarafından TTK hükümlerine ve yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı olarak, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından 880.000,00-TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldığını, TTK’nun 676. maddesinde “Poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulur.” hükmünün yer aldığını, bu kanun hükmü gereğince senet metninde yer alan ve yazı ile belirtilen rakam üzerinden icra takibi yapılması gerekirken, rakamla belirtilen kısım üzerinden takip yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, davalı takip alacaklısının müvekkilinden icra dosyası takip talebinde belirtilen miktarda alacaklı olmadığından dolayı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasından 100.000,00-TL bedel üzerinden ihtiyati haciz talep ettiğini, bu işlemin dahi müvekkilinin böyle bir borcu olmadığını gösterdiğini, müvekkilinin daha fazla mağdur olmaması için icra takibindeki yasaya aykırılık çok açık biçimde belirli olduğundan müvekkilden teminat aranmaksızın Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından devam eden icra takibinin ve icra dosyasından yapılacak olan gayrimenkul satış işlemlerinin ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini müvekkilinin lehine senet düzenlenen …’e, takip dosyasında belirtilen miktarda bir borcunun bulunmaması ve TTK’nun 676. maddesi gereğince senet metninde yazı ile “Sekiz yüz seksen TL” olarak belirtilen borç miktarının üzerindeki bedelden dolayı, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasından borçlu olmadığının tespiti için işbu davayı açma zorunluluğu doğduğunu belirterek Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibinin ve taşınmaz satışının, müvekkilinden teminat aranmaksızın ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmasına, müvekkilinin davalılara Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından, takip mesnedi olan 880,00-TL bedelli bono sebebiyle, bu miktar dışında kalan 879.120,00-TL anapara, faizi ve diğer ferileri bakımıından borçlu olmadığının tespitine, kötüniyetle hareket ederek müvekkilinin hayatına onarılmaz zararlar veren davalıların %20’den aşağı olmamak üzere ayrı ayrı tazminata mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalılara ayrı ayrı yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillinin ailesinin 2014 tarihinde Alternatifbank A.Ş.’nden kredi çektiğini ve taşınmazını da ipotek ettirdiğini, 2015 tarihinde davacı Avukat …’e noterden vekâletname verdiğini ve dava dosyasında avukatlık görevi yapması için kendisinin vekil olarak tayin ettiğini, ayrıca ilgilenmesi için 35.000,00-TL dosya masrafı ve vekâlet ücreti verildiğini, davacının davayı kazandığını belirtmesi üzerine müvekkilinin söz konusu kararı görmek için ısrarcı olduğunu, bunun üzerine davacı Avukat … tarafından kendisine bankanın ipoteğin kaldırılması hakkında mahkemeye dava açıldığını ve davayı kazandıklarını belirten bir karar yolladığını ve vekalet ücreti aldığını, davacı tarafından müvekkiline Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin … Karar sayılı gerekçeli kararı olduğunu iddia ettiği kararın, davacının kendisinin yazmış olduğunu, davacının bu sahte kararı müvekkilinin ailesine teslim ettiğini, müvekkilinin kendisine verilen evrakın mahkeme kararı olduğunu görerek davayı kazandığını ve taşınmazın kendisinde kalacağını düşünerek ilgili ipotekli taşınmazda birçok bakım ve tadilat yaparak masraf ettiğini, davayı kazandıklarını zanneden müvekkilinin ailesinin davaya konu olan taşınmazın banka ipoteği sebebiyle banka tarafından alındığını öğrendiğini, davacının yazmış olduğu Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Karar sayılı tapu iptali ve tescili konulu dava dilekçesinde bu sahte kararı delil olarak mahkemeye sunacak kadar da ileri gittiğini, delilleri değerlendiren Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Karar numaralı gerekçeli kararında “Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin … Karar sayılı bir dosyasının bulunmadığını, ipoteğin kaldırılmasına ilişkin de açılan herhangi bir dava bulunmadığını” belirttiğini, “Davacı tarafın dilekçesinde bahsetmiş olduğu Aile Mahkemesi dosyasının esas ve karar numarası birbirini tutmadığından, Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin hem … Karar sayılı dosyası hem de … Karar sayılı dosyasının dosya arasına alındığını ve incelendiğini, bu dosyalarda davanın konusunun boşanma olduğunu, ipoteğin kaldırılmasına yönelik olmadığını, davacıların eşlerinin de dosyalarda taraf olmadığını, davacı tarafın başkaca dosya numarası da bildirmediği gibi Uyap üzerinden yapılan genel dava sorgulamasında davacıların eşlerinin herhangi bir davalarının da bulunmadığının görüldüğünü”, davacı tarafından kendisine verilen kararla birlikte ilgili satışı gerçekleştiren bankaya gittiğinde böyle bir kararın bulunmadığını, taşınmazın artık bankaya ait olduğunu belirtmeleri sonrasında müvekkili ve ailesinin zor durumda kaldığını, hem davacı avukata vermiş oldukları paranın hem de ilgili taşınmazın satışı nedeniyle 880.000,00-TL zarar ettiklerini, bu konuda Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunulduğunu, davacı hakkında Kayseri 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, davacının müvekkili ve ailesinin uğramış olduğu zarara karşılık dava konusu senedi verdiğini, müvekkilinin davacıya avukatlık mesleğini yaptığını düşünerek güvendiğini, davacı tarafın kötü niyetli hareket ettiği hususunda bir duraksama olmaması gerektiğini, müvekkilini bu denli zarara uğratmak isteyen davacının müvekkilinin alacağının tahsil edilmesini engellemek için üzerine kayıtlı tek taşınmazı icra takibinden hemen önce satmak istediğini, ancak müvekkili tarafından ihtiyati haciz alındığı için taşınmazın üzerine haciz konulduğunu, akabinde dava konusu senette karşı davacı tarafça imzaya itiraz (Kayseri 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Karar sayılı dava dosyası) ve kıymet takdirine itiraz (Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Karar sayılı dava dosyası) davaları açılmış olup, tüm davaların davacının aleyhine sonuçlandığını, davacı tarafın dava dilekçesinde 100.000,00-TL üzerinden ihtiyati haciz talep edilmesinin kendi iddialarına delil olarak sunmaya çalışmışsa da başarılı olmalarının mümkün bulunmadığını, ihtiyati haciz talebinin fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle yapıldığını ve teminat yatırılması hususunda imkanlar çerçevesinde talepte bulunulduğunu, davacı tarafın müvekkili ve ailesine karşı bu eylemleri ile zarar vermeye çalıştığını belirterek haksız ve kötü niyetli davanın reddine, davacı tarafın kötü niyetli hareket etmesinden dolayı davacı aleyhine müvekkili lehine dava konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’e usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen yasal süresi içinde cevap dilekçesi vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır. HMK’nun 128. maddesi uyarınca bu davalı tarafından, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına, takip dayanağı olan bonoya, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş dosyasına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanmıştır.
Davalı … tarafından Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına, Kayseri 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasına, Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Karar sayılı dava dosyasına, Kayseri 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Karar sayılı dava dosyasına, tanık anlatımlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davalı … yasal süresi içinde delil bildirmemiştir.
Mahkememizin … D. İş sayılı ihtiyati haciz dosyası, Uyap sisteminden dava dosyamıza eklenmiştir.
Kayseri Genel İcra Dairesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı takip dosyasının akıbeti sorulmuş ve dosyanın tüm Uyap kayıtlarının ayrıca takibe dayanak senedin ön ve arka yüzünün bir örneğinin mahkememize gönderilmesi istenilmiştir. İlgili takip dosyası ve senedin örneği Uyap sistemi üzerinden mahkememize gönderilmiştir.
Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Karar sayılı dosyası üzerinden verilen hükmün kesinleşip kesinleşmediğinin sorulmuş ve bu dosyanın tümUyap kayıt örnekleri istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kayseri 6. İcra Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Karar sayılı dosyası üzerinden verilen hükmün kesinleşip kesinleşmediği sorulmuş ve bu dosyanın tüm Uyap kayıt örnekleri istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
İstanbul 10. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak 2015/3692 Esas sayılı icra takip dosyasının akıbeti sorulmuş ve bu dosyanın Uyap kayıt örnekleri istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kayseri Genel İcra Dairesi’ne müzekkere yazılarak Kayseri Kapatılan 2. İcra Müdürlüğü’nün *** Talimat sayılı dosya akıbeti sorulmuş ve bu dosyanın Uyap kayıt örnekleri istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kayseri 4. Aile Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Karar sayılı dava dosyasının akıbeti sorulmuş ve bu dava dosyasının tüm Uyap kayıt örnekleri istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Karar sayılı dava dosyasının tüm Uyap kayıt örnekleri istenilmiştir. İlgili dava dosyasının Uyap kayıt örnekleri sistem üzerinden gönderilmiştir.
Melikgazi Tapu Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak Melikgazi İlçesi, *** bağımsız bölüm sayılı depolu fırın niteliğindeki taşınmazın tedavüllü tapu kayıt örneğinin ve bu taşınmazın Alternatif Bank tarafından ***’e 13/05/2020 tarihinde satışına ilişkin resmi senet örneği istenilmiştir. ***tarihli yazı ile bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Davalı … vekiline Melikgazi İlçesi, *** Parsel, zemin kat, 7 bağımsız bölüm sayılı depolu fırın niteliğindeki taşınmazın Alternatif Bank’dan geri almak için hangi bankadan kredi çektiklerini, kredi çekenlerin ve varsa kefillerinin kimler olduğunun ve bu krediye ilişkin açıklayıcı bilgilerini bildirmek üzere süre verilmiştir. Adı geçen davalı vekili tarafından bu konuda bildirimde bulunulmuştur.
Davalı … vekilince bildirimde bulunulduktan sonra kredi veren Emlak Katılım Bankası A.Ş.’ne müzekkere yazılarak ne kadar kredi kullanıldığını ve çekilen kredi karşılığında faiz ve masrafları ile birlikte kredi çekenlerin toplam bankaya olan borçlarının kaç TL olduğu sorulmuş, varsa ödeme planının gönderilmesi, ayrıca kredi kullanımı ile ilgili diğer kayıt ve belgelerin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize *** tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davacının ve davalıların açık kimlik bilgileri ile T.C. kimlik numaralarının belirtilmesi sureti ile Kayseri Baro Başkanlığı’na müzekkere yazılarak ***sicil numaralı Avukat … hakkındaki *** tarihli karar ile disiplin soruşturma evraklarının örneğinin gönderilmesi istenilmiştir. *** tarihli yazı ile bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kayseri 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dava dosyasının akıbeti sorulmuş, bu dava dosyasının tüm Uyap kayıt örnekleri istenilmiştir. İlgili dava dosyasının Uyap kayıt örnekleri sistem üzerinden gönderilmiştir.
Yargılama sırasında davalı … tanıkları usulünce dinlenmiştir.
Davalı tanığı … duruşmada; “Davalılardan … benim ağabeyim olur. Bu davaya konu olaylar ile ilgili ben de olayların içinde olduğumdan dolayı bilgi sahibiyim. 2015-2016 yıllarında komşumuz ve sürekli güvendiğimiz bir insan olan davacı …’e annem ve teyzem fırın ile alakalı olarak vekalet verdi. Bu fırın babam ile amcamın fırınıdır. Bu fırın tapuda babamın adına kayıtlıdır. İş yerinin ruhsatı da babam adına kayıtlıydı. Belli bir yaşa geldikten sonra iş yeri ruhsatını ağabeyim …’e devretti mi orasını bilemiyorum, ancak iş yeri ile ağabeyim ilgileniyor. Babamın vekaletini almıştı. Bu fırında ailece çalışıyoruz. Ben de 7/24 olmak üzere 25 senedir bu fırında çalışıyorum. Aradan bir süre geçtikten sonra fırına iş yerini boşaltın diye avukatlardan bir kağıt geldi. Bu kağıt banka avukatından geldi. Biz …’i aradık, 15-20 dakika sonra fırına geldi. Zaten bankadan avukat ve icra memurları burayı boşaltın diye gelince ağabeyim …i aradı. … geldikten sonra “Bu böyle olamaz, biz mahkemeyi kazandık, siz rahat olun, hiç bir şey yapamazlar” dedi. Komşumuz olduğu için biz O’na inandık. Aradan zaman geçti biz araştırmaya başladık. Öncesinden fırına gelip dosya veriyordu ve “Hayırlı olsun, kazandık” diyordu. Daha sonra araştırdık, bu dosyanın sahte olduğunu öğrendik. Fırına gelen avukat, ağabeylere sorunca bu ortaya çıktı. Sonra …’i hiç bir şey söylemeden arayıp yanımıza çağırdık. Ona dosyayı gösterdik; hangisi doğru dedik. Önce bize “Onlar yalan söylüyorlar” dedi. Aradan 2-3 dakika geçti derin bir nefes aldı, “Onlar doğru söylüyor” dedi. Kendisinin bize verdiği dosya ile gerçek dosyayı gösterdik. Önce kendisinin verdiğinin doğru olduğunu söyledi, sonra gerçek olarak ona gösterdiğimiz dosyanın doğru olduğunu kabul etti. Nasıl yapabildin diye ona sorduk. … bize “O zaman paraya ihtiyacım vardı” dedi. Hiç bir zaman dava açmamış. Bize dava açmadığını o zaman üzülmeyin diye size söyleyemedim dedi. 10 bin 20 bine değer mi diye sordum: “Ben bunu telafi edeceğim, mağduriyetinizi gidereceğim” dedi. Nasıl gidereceğini sorduğumda bana bir kaç gün müsaade verin dedi. 15-20 dakika orada konuştuk, ayrıldık. Akşama tekrar buluştuk. … bize Mersin’de büyük bir iş yaptığını ondan alacağı olduğunu 2 daireyi satıp sizin mağduriyetinizi gidereceğim dedi. Mersin’e gideceğim 2 gün bekleyin dedi, biz duramadık. Sürekli haber bekliyorduk. Sonra … “Evimi ipotek ettirip kredi çekelim” dedi. Hatta önce “Krediyi siz çekin, ben öderim” dedi. Hiç birimize zaten kredi çıkmıyordu. Kullanılmış kredimiz de vardı. Ondan sonra … evime kredi çekelim dedi. Hatta aylık ben 15-20 bin TL öderim dedi. Kardeşim ile … tapuya gittiler. …’in yanında kardeşim Metin Tüysüz vardı. Bana telefonla “Abla bu kredi filan çekmeyecek herhalde, gittim 2 saat bekledim, gelmedi” dedi. Ben de o zaman sen de çık gel dedim. 1-2 gün sonra … bizi aradı. Onun yanına konuşmaya gittik. Konuşmaya ağabeyim … ile beraber gittik. Bize “Sizin zararınızı karşılayacağız” dedi. Biz de artık sana güvenmiyoruz söylediklerinizin arkası boş çıkıyor dedik. Bize evrak vermeyi teklif etti. Ne kadarlık olduğunu sordu. Biz bankayı aradık. Bu bizim kefillik borcumuzdu, yani mahkemeyi kaybedip fırının elden gitme davasının nedeni olan borçtu, banka önce bize 750.000,00-TL demişti. Bir kaç gün sonra tekrar aradığımızda bu kez 880.000,00-TL borcun olduğunu söylediler. … özür diledi, “Elimden ne geliyorsa yapacağım” dedi. Senedi imzaladı, mahkemelik olduğumuz banka avukatının söylediği rakamı yani 880.000,00-TL’lık senet imzaladı. “Bu konuşma burada kalsın. Bu senede bile gerek kalmayacak. Ben borcu ödeyeceğim, çünkü param gelecek” dedi. Ben …’e elinde hazır paran varsa önden 200-300 bin TL parayı icrayı durdurmak için götür ver yoksa fırın satılacak dedim. O da yok hiç bir şey yapamazlar satamazlar ama yakında param gelecek dedi. Bu görüştüğümüz yer …’in avukatlık ofisiydi. Daha sonra babam ile kardeşim oraya geldi. Biz babamdan kalp hastası olduğu için bazı şeyleri saklıyorduk. Babam da konuştu. …, babama “Veli Amca, ben her şeyi halledeceğim. Siz bana güvenin” dedi. Sonra bürosundan ayrıldık. Senet metnini … kendisi doldurdu. Senet üzerine imzayı attı, senedi kendi yazdı. Hatta ben senedin fotoğrafını çekeyim istedim, ayrıca imza atarken de fotoğrafını çekeyim istedim, ancak bu sonradan aklıma geldi. Senet alınırken …’e karşı herhangi bir zorlama olmadı. … kazanacağız dediği davayı dava açmadığı için kazanamadık. Biz fırını kefillik yüzünden kaybettik. O yüzden fırına bu borç geldi. Babam, arkadaşına kefil olmuş. Fırını ipotek vermiş. Ancak kefillik sırasında eş muvafakatı yokmuş, yani annem ile teyzem kefilliğe imza atmamış, haberimiz bile yoktu. Biz, alacaklı bu bankaya borcu ödemek için bize kredi çıkmadığından bir akrabamıza kredi çektirdik ve o parayla bankanın borcunu ödüyoruz, halen ödemeye devam ediyoruz. Hatta …’den aldığımız evrakı da o akrabamıza güvence altına almak için verdik. Ne kadar kredi çekildiğini tam bilmiyorum. İlk olarak bu bankaya 500.000,00-TL civarında borcumuz vardı. Ancak dava açılmadığından aradan geçen zaman ve faizler de eklenerek en son sorduğumuzda banka 880.000,00-TL borcunuz var demişti. Hatta bankadan ilk borç geldiğinde … “Sakın ödemeyin, biz mahkemeyi kazandık” demişti. Biz şu an dükkanımızdayız. Banka tarafından dükkanın satışı yapılmadan akrabamıza kredi çektirip borcu ödemeye başladığımız için fırının satışı yapılmadı. İpotek dışında bu fırının üzerinde başka haciz olup olmadığını bilmiyorum. Benim bildiklerim bunlardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … duruşmada; “Davalılardan … benim oğlum olur. Davalı … ise amcamın oğlu olur. Ben Birlik Market isimli firmaya kefil oldum. Bunlar arsa almışlar. 400 Milyon TL’lık açıkları varmış. Bunlar benim oğlumla birdir. Aile dostumuzdur. Bunlar A Bank isimli bankadan kredi çektiler. Ancak bir sene içinde bunlar iflas ettiler. Biz bankayla başbaşa kaldık. Banka bizi icraya verdi. Öbür arkadaşlar kredi borcunu ödeyemediler. Kamil Bey’i biz avukat tuttuk. Davacı … bizim davaya hiç girmemiş. Sahte evraklarla bizi oyaladı. Çocuklar internetten baktılar. Davacı davayı kazandık demişti ama çocuklarım internetten baktığında öyle birşey olmadığını söylediler. Ben nereden nasıl bakıldığını bilmiyorum bu işlerden anlamıyorum. Sonra hanımların da vekaletini davacıya verdik. Davacı mülkte hanımların da hakkı var diye onların da vekaletini istedi. O yüzden vekaletini verdik. Sonra banka avukatı hacze gelince biz banka avukatı ile görüşüp anlaşık, ancak davacı … sizin verilecek paranız çok mu dedi, bize bankaya parayı ödetmedi. Daha sonra biz başka bankadan 880.000,00-TL kredi çektik ve A Bank’ın borcunu şu an halen ödüyoruz. 300.000,00-TL borcu kaldı. A Bank’ın alacağı nedeni ile icra memurları bizim fırınımızı kapatmaya geldiler. Bizim hiç haberimiz yoktu. Davacı icra memurlarına “Siz fırına gitmeyin ben oranın anahtarını alıp size getiririm” demiş. İcra memurları fırına geldiklerinde bunu anlattılar. Biz …’i de oraya çağırdık, geldi. Ben davacıya bu bizim işimiz ne olacak dedim. Kendisi “Ben bunu halledeceğim” dedi. Ofisine bizi çağırdı. Oğlum Murat, oğlum Şener, kızım Canan ve ben ofisine gittik. Önümüzde davacı senet çıkardı. İmzaladı, bize verdi. “Siz bankadan kredi çekin, A Bank’ın borcunu ödeyin, ben de size ödeyeceğim” dedi. Davacı bize 880.000,00-TL’lık senet verdi. Sonra davacı yanımıza hiç gelmedi, bizim bankadan çektiğimiz kredi ile ilgili hiç ödeme yapmadı. Bu olaydan önce benim bir senedim vardı, tahsili için …’e vekalet verdim. … senedin borçlusundan paraları almış bana vermedi. Kendi yemiş. Daha önce de böyle bir olay oldu. Benim bildiklerim bunlardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … duruşmada; “Biz aile fırınıyız, tüm aile akrabalar birlikte çalışıyoruz. Babam …’ün ***’e kefil olmasından dolayı bu market 6 ay içinde battı. Biz de bu avukat olan …’i tuttuk. Kefillikte annemle teyzemin imzası yoktu. …’e biz dava açsın diye elden para verdik. Bize “Bu davayı biz kazanırız” dedi. “Annenizin, teyzenizin imzası yok bu kefillik geçersizdir, bankacılar imza atmış, bu usulsüz olmuş” dedi. Bizim fırınımızı kefil olunan A Bank ihaleye çıkarttı. Ben, abim … ve … üçümüz beraber ihaleye gittik. Orada bankanın avukatı eğer anlaşmak isterseniz buyurun gelin bankanın alacağını öderseniz fırını size devredelim dedi. Biz miktarı sorduğumuzda 200.000,00-TL ama banka 180.000 – 150.000,00TL’na kadar düşer size yardımcı olurlar, dedi. Biz …’e böyle birşey varsa hiç uğraşmayalım parayı bankaya verelim dedik. … “Yok, bu dava %100 bizim, siz gidin işinize gücünüze bakın bunu kafanıza takmayın artık, bu dava bende” dedi. 1-2 ay geçtikten sonra bize belgeler getirmeye başladı. Davayı kazandığımıza dair belgeler getiriyordu. Bize işte şöyle gidiyoruz, böyle gidiyoruz, şu kadar daha masraf lazım kafanızı takmayın artık kazandık, gözünüz aydın, diyordu. İstanbul’a abim … ile beraber gittiler. İstinaftan davayı kazandığımıza dair kağıt getirdi. Seri numaralı belgeler getirdi. Biz burada 15 tane avukata götürüp sorduk hepsi de gözünüz aydın kazanmışsınız dediler. En sonunda bir avukat abimiz Uyap’tan girdiğinde bu belgenin Bursa’daki bir boşanma davası ile ilgili olduğunu buldu. Sonra bizim fırınımızı icra memurları kapatmaya geldi. Avukatımız … yanımızdaydı. Biz davacıya abi ne oluyor hani biz davayı kazanmıştık dedik. O da bize “Bunlar usulsüzlük yapıyor, böyle yapmaya hakları yok” dedi. İcra müdürü beni köşeye çekti; siz bu avukatı araştırın, avukatınız size yalan söylüyor dedi. Çünkü Cuma günü bizim avukatımız … icra müdürünü kendi aramış siz gelmeyin anahtarı biz size teslim edeceğiz demiş. Biz o ara bankanın müdürü ile elimizde belge var diye zıtlaşıyoruz. O da bize bizim elimizde belge var diyor. Kazandığımıza dair belge var diye whatsapp’dan o bize belge fotoğrafı atıyor, biz de ona atıyoruz. 2-3 gün sonra …’in ofisine ben, babam …, abim … ve kız kardeşim Canan Tüysüz ofisine gittik. Orada babam davacıya oğlum sen niye böyle yaptın dedi. O da “Abi ben davanın sürecini kaçırdım, para bana lazımdı, o an o paranızı kullandım, şu anki zararınız ne ise ben her şekilde karşılayacağım” dedi. Hatta Mersin’de bir müteahhit arkadaşı varmış. Ortağı mı yoksa iş arkadaşı mı orasını bilmiyorum. Davacı ben o arkadaşımdan 500.000,00-TL nakit alıp size getireyim dedi. Biz davacıya abi biz sana artık nasıl güvenelim, sana güvencimiz kalmadı dedik. Davacı da bize banka sizden ne istiyor diye sordu; “880.000,00-TL ise ben size 880.000,00-TL’lık evrak vereyim, kendim doldurayım imzalayım” dedi. Hatta “Siz kredi çekebilirseniz bankadan kredi çekin, kredi taksitlerini aylık ben ödeyim” dedi. Biz de bizim üzerimize kredi çıkmıyor diye amcam … üzerine bankadan 880.000,00-TL’lık kredi çektik. Fırının tapusunu da amcam …’ün üzerine yaptık. Kredi borcunu ödeyince tekrar tapuyu alacağız. Bana dosyadan gösterdiğiniz … düzenleme tarihli senedi inceledim. O gün ofisine gittiğimizde davacı … senedi ben doldurayım imzamı da atayım sıkıntı olmaz dedi. Senedi bire bir kendi doldurdu ve bize verdi. Davacı senedi bize …’ün bankadan kredi çekmesinden sonra verdi. Zaten aldığımız senedi teminat olarak …’ün oğluna verdik, fırının tapusu babam ile amcamın adınaydı. A Bank 1 sene fırını kapattı, 1 sene gelir kaybımız oldu, emlakçılarda, sahibinden.com.’da fırının satış ilanı çıktı. Benim bildiklerim bunlardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, kambiyo yolu ile başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığına yönelik menfi tespit istemlerine ilişkindir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca dava değeri itibarı ile mahkememiz heyeti tarafından yazılı yargılama usulüne göre yargılama yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce *** tarihli ara kararı ile “1-Davacı vekilinin icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında davacının teminatsız olarak satış işleminin durdurulması, olmadığı taktirde teminat karşılığında satışın durdurulması istemlerine yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine, 2-Davacı vekilinin icra veznesine girecek paranın alacaklıya verilmemesine yönelik ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, dava değeri olan 879.120,00-TL’nin taktiren %20 oranında nakdi teminat ya da süresiz teminat mektubu vermesi karşılığında Kayseri Gayrimenkul Satış İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında ihtiyati tedbiren hacizli taşınmazın satışı sonrasında icra veznesine girecek paranın davalı alacaklıya ödenmemesine,” karar verilmiş, ancak davacı tarafından ara kararında sözü edilen teminat verilmediğinden ihtiyati tedbir kararı infaz edilmemiştir.
Davacı vekili; takip alacaklısı olan davalı …’ün, müvekkili … ve diğer takip borçlusu davalı … aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından 880.000,00-TL asıl alacak üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, takip dosyasının takip dayanağı olarak … tanzim ve … ödeme tarihli bononun gösterildiğini, müvekkili ile lehine senet düzenlenen … arasında takip dosyasında belirtilen miktarda bir alacak borç ilişkisi bulunmadığını, takip dayanağı gösterilen bononun incelenmesinde açıkça görüleceği üzere borç miktarı kısmında, rakam ile “880.000,00-TL” ve yazı ile “sekiz yüz seksen TL” olduğunun anlaşıldığını, TTK’nun 676. maddesinde “Poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulur.” hükmünün yer aldığını belirterek kanun hükmü gereğince, senet metninde yer alan ve yazı ile belirtilen rakam üzerinden icra takibi yapılması gerekirken, rakamla belirtilen kısım üzerinden takip yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin lehine senet düzenlenen davalı …’e, takip dosyasında belirtilen miktarda bir borcunun bulunmaması ve TTK’nun 676. maddesi gereğince senet metninde yazı ile “Sekiz yüz seksen TL” olarak belirtilen borç miktarının üzerindeki bedelden dolayı, müvekkilinin davalılara Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından, takip mesnedi 880,00-TL bedelli bono sebebiyle, bu miktar dışında kalan 879.120,00-TL anapara, faizi ve diğer ferileri bakımıından borçlu olmadığının tespitine, kötüniyetle hareket ederek müvekkilinin hayatına onarılmaz zararlar veren davalıların %20’den aşağı olmamak üzere ayrı ayrı tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili; müvekkillinin ailesinin 2014 tarihinde Alternatifbank A.Ş.’nden kredi çektiğini ve taşınmazını da ipotek ettirdiğini, 2015 tarihinde noterden davacı Avukat …’e vekâletname verildiğini ve kendisinin vekil tayin ettiğini, ayrıca ilgilenmesi için bir miktar dosya masrafı ve vekâlet ücreti verdiğini, davacı avukatın sözü edilen bu davayı kazandığını belirtmesi üzerine müvekkilinin söz konusu kararı görmek için ısrarcı olduğunu, bunun üzerine davacı Avukat … tarafından kendisine bankanın ipoteğin kaldırılması hakkında mahkemeye dava açıldığını ve davayı kazandıklarını belirten bir karar yolladığını ve vekalet ücreti aldığını, davacı tarafından Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin … Karar sayılı gerekçeli kararı olduğunu iddia ettiği mahkeme kararının, davacının kendisinin yazdığı sahte karar olduğunu ve davacının bu kararı müvekkilin ailesine teslim ettiğini, ancak sonradan davayı kazandıklarını zanneden müvekkilinin ailesinin davaya konu olan taşınmazın banka ipoteği sebebiyle banka tarafından alındığını öğrendiğini, davacının yazmış olduğu Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Karar sayılı tapu iptali ve tescili konulu dava dilekçesinde bu sahte kararı delil olarak mahkemeye sunacak kadar ileri gittiğini, Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Karar numaralı gerekçeli kararında “Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin … Karar sayılı bir dosyasının bulunmadığını, ipoteğin kaldırılmasına ilişkin de açılan herhangi bir dava bulunmadığını” belirttiğini, “Davacı tarafın dilekçesinde bahsetmiş olduğu Aile Mahkemesi dosyasının esas ve karar numarası birbirini tutmadığından, Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin hem … Karar sayılı dosyası hem de … Karar sayılı dosyasının dosya arasına alındığını ve incelendiğini, bu dosyalarda davanın konusunun boşanma olduğunu, ipoteğin kaldırılmasına yönelik olmadığını, davacıların eşlerinin de dosyalarda taraf olmadığını, davacı tarafın başkaca dosya numarası da bildirmediği gibi Uyap üzerinden yapılan genel dava sorgulamasında davacıların eşlerinin herhangi bir davalarının da bulunmadığının görüldüğü” şeklinde tespitte bulunduğunu, davacı tarafından kendilerine verilen söz konusu mahkeme kararıyla birlikte ilgili satışı gerçekleştiren bankaya gittiğinde böyle bir kararın bulunmadığını, taşınmazın artık bankaya ait olduğunu öğrendiklerini, sonrasında müvekkili ve ailesinin zor durumda kaldığını, hem davacı avukata vermiş oldukları paranın hem de ilgili taşınmazın satışı nedeniyle 880.000,00-TL zarar ettiklerini, bu konuda Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunulduğunu, davacı hakkında Kayseri 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, davacının, müvekkili ve ailesinin uğramış olduğu zarara karşılık dava konusu senedi verdiğini, müvekkilinin davacıya avukatlık mesleğini yaptığını düşünerek güvendiğini, davacının kötü niyetli hareket ettiğini, müvekkilini bu denli zarara uğratmak isteyen davacının müvekkilinin alacağının tahsil edilmesini engellemek için üzerine kayıtlı tek taşınmazı icra takibinden hemen önce satmak istediğini, ancak müvekkili tarafından ihtiyati haciz alındığı için taşınmazın üzerine haciz konulduğunu, akabinde dava konusu senette karşı davacı tarafça imzaya itiraz (Kayseri 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Karar sayılı dava dosyası) ve kıymet takdirine itiraz (Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Karar sayılı dava dosyası) davaları açılmış olup, tüm davaların davacının aleyhine sonuçlandığını, davacı tarafın dava dilekçesinde 100.000,00-TL üzerinden ihtiyati haciz talep edilmesinin kendi iddialarına delil olarak sunmaya çalışmışsa da başarılı olmalarının mümkün bulunmadığını, ihtiyati haciz talebinin fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle yapıldığını ve teminat yatırılması hususunda imkanlar çerçevesinde talepte bulunulduğunu, davacı tarafın müvekkili ve ailesine karşı bu eylemleri ile zarar vermeye çalıştığını belirterek davanın reddine, davacı tarafın kötü niyetli hareket etmesinden dolayı davacı aleyhine müvekkili lehine dava konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istediklerini savunmuştur.
Dava konusu senet üzerindeki yazı, rakam ve imza inkarı ve tahrifat iddiasının olmadığı tarafların kabulündedir.
Taraflar arasında uyuşmazlık ana başlıklarıyla; takibe ve davaya konu senetteki borç miktarında rakam ve yazı ile yazılan bedel arasında fark bulunması nedeni ile rakam ile yazılı bedele mi yoksa yazı ile yazılan bedele mi itibar edileceği, dava konusu edilen miktar yönünden davacının davalılara borcu olup olmadığı, davacının kötüniyet tazminatı isteminin, davalı …’ün ise %20 oranında tazminat isteminin yasal koşullarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için gerekli ve uygulanması gereken hukuki kurum ve kuralların ne olduğunun tespitinde yarar vardır.
Karine, sözlük anlamı bakımından karışık bir iş veya sorunun anlaşılmasına ve çözümlenmesine yarayan durum, ipucu, belirtidir. En genel anlamıyla karine, bilinen bir olgudan bilinmeyen bir olgunun çıkarımıdır. Dolayısıyla karine, bilinen bir olaydan, bilinmeyen diğer bir olayın veya hukuki durumun varlığı veya yokluğu sonucunun çıkarılmasına olanak vermektedir. Genel olarak karineler, fiili ve kanuni olmak üzere iki grupta toplanmaktadır. Bu bağlamda, fiili karineler, bir hukuk kuralı ile bağlı olmaksızın, hâkimin insanlar ve yaşam konusunda ortaya çıkan tecrübe kurallarından yararlanarak belli olmayan olaylar hakkında sonuç çıkarmasına yaramaktadır. Bu yönüyle fiili karineler, hâkimin kanaat edinmesine yardımcı olmaktadır. Görüldüğü üzere, fiili karinelerin temelinde tecrübe kuralları (yaşam deneyi kuralları) yatmaktadır (Umar, B./Yılmaz, E.: İsbat Yükü, İstanbul 1980, s.165 vd.; Başözen, A.: Medeni Usul Hukukunda İlk Görünüş İspatı, Ankara 2010, s.63 vd.; Topuz, G.: Medeni Usul Hukukunda Karinelerle İspat, Ankara 2012, s.50, 56, 121 vd.; Alongoya, Y.: Senede Karşı Senetle İspat Kuralı ve “Hayatın Olağan Akışı” Kavramı, Prof. Dr. Necip Kocayusufpaşaoğlu İçin Armağan, Ankara 2004, s.528; Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt: II, Ankara 2001, s.2006 vd.).
Fiili karinenin her şeyden önce usul hukukuna özellikle de ispat hukukuna ait olduğu kabul edilmektedir. Fiili karineler somut ihtilaflarda gereklidir, iddia edilen bir olayın gerçekten o tarz ve şekilde olup olmadığını anlamak için somut olaylarda ispat zorluklarında hâkime yardım eder. Fiili karineler mahkeme pratiğinde tipik görünümlerini genel yaşam tecrübelerinde bulurlar. Doğrulukları somut olayda hâkim tarafından değerlendirilir (Taşpınar, S.: Fiili Karinelerin İspat Yükünün Dağılımındaki Rolü, AÜHFD C.XLV, S.1-4, s.537).
Nitekim Yargıtay da kararlarında tecrübe (yaşam deneyi) kurallarına dayanmakta ve bu konuda genellikle “hayatın olağan akışı” kavramını kullanmaktadır (Hukuk Genel Kurulu’nun ***. sayılı kararları).
Delillerin gösterilmesi ve bunun hâkim tarafından ispat vasıtası olarak kabulünden sonraki aşamada delillerin değerlendirilmesi gündeme gelmektedir. Kural olarak (kanunda gösterilen istisnalar dışında), hâkim delilleri serbestçe değerlendirecektir.
Bu kapsamda delillerin takdiri, hâkimin vicdani kanaatinin esas olduğu bir aşamayı ifade etmektedir (Konuralp, H.: Medeni Usul Hukukunda İspat Kurallarının Zorlanan Sınırları, Ankara 1999, s.46 vd.).
Öte yandan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri, poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise, ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir (TTK m.778, 818).
6102 sayılı TTK’nun 778. maddesi yollaması ile bonolarda da uygulanması gereken aynı Kanunun 676. maddesi;
“(1) Poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulur.
(2) Poliçe bedeli yalnız yazıyla veya yalnız rakamla birden çok gösterilmiş olup da bedeller arasında fark bulunursa, en az olan bedel geçerli sayılır.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, bono bedeli senede sadece rakamla veya sadece yazı ile yazılmış olabileceği gibi, hem yazı ile ve hem de rakamla yazılmış olabilir. Rakam ve yazı ile gösterilmiş olan miktarlar birbirine tevafuk etmeyip değişik iseler yazı ile gösterilen miktar üzerinden bono keşide edilmiş sayılır (Doğanay, İ.: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, II. Cilt, İstanbul 2004, s.1791,1792).
Yukarıda yapılan açıklamalar, dosya kapsamı itibariyle taraflar arasındaki maddi ve hukuki olguların gerçekleşme biçimi, kambiyo hukuku ilkeleri ve hayatın olağan akışı kavramı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının davalı tarafın ailesinin avukatlığını yaptığı, davaya konu kambiyo senedinin davacı tarafından düzenlendiği, senedin rakam ve yazı ile yazılan bedelleri ile alacaklı ve borçlu isimlerinin tek bir seferde davacı tarafından yazıldığı, senette herhangi bir tahrifat bulunmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.
Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Karar sayılı dava dosyasının Uyap kayıtlarının incelenmesinde bu mahkemenin *** tarihinde kesinleşen gerekçeli kararında “Tüm dosya kapsamından, davacıların malikleri olduğu Kayseri İli, *** parsel sayılı taşınmaz hakkında talimat yoluyla Kayseri 2. İcra Müdürlüğü’nün *** Talimat sayılı dosyasıyla satış yapıldığı, davacıların eşleri tarafından taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması talepli dava açıldığı, ipoteğin kaldırılması davası kabul edildiğinden dolayı taşınmazın satışının yapıldığını ve taşınmazın davalı adına tescil edildiği ileri sürülerek, davalı adına kayıtlı taşınmazın tapusunun iptali için iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacılar, dava dışı eşleri tarafından Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin … Karar sayılı dosyasında, dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına yönelik dava açıldığını, açılan bu davanın kabul edildiğini ve fakat henüz kesinleşmediğini, fakat buna rağmen satış işlemi neticesinde taşınmazın davalı adına tescil edildiğini iddia ederek taşınmazın tescilinin iptalini talep etmiştir. Davacı tarafın dilekçesinde bahsetmiş olduğu Aile Mahkemesi dosyasının esas ve karar numarası birbirini tutmadığından, Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin hem … Karar sayılı dosyası hem de … Karar sayılı dosyası dosya arasına alınmış, incelenmiş, bu dosyalarda davanın konusunun boşanma olduğu, ipoteğin kaldırılmasına yönelik olmadığı, davacıların eşlerinin de dosyalarda taraf olmadığı, davacı tarafın başkaca dosya numarası da bildirmediği gibi uyap üzerinden yapılan genel dava sorgulamasında davacıların eşlerinin herhangi bir davalarının da bulunmadığı görülmüştür. Açıklanan bu durum karşısında davacı tarafın iddiasını ispat edemediği düşünülmüş ve aşağıdaki gibi hüküm kurmak sonuç ve kanaatine varılmıştır.” tespitine varıldığı görülmektedir.
Kayseri 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasının Uyap kayıtlarının incelenmesinde; davacı avukat …’in; ipoteğin fekki davası açmak üzere, Kayseri 1. Noterliği’nce düzenlenen*** yevmiye sayılı vekâletname ile katılanın (müştekinin) babası … ve amcası Remzi Tüysüz’ün vekilliğini üstlenip, masraf ve vekâlet ücretine mahsuben 35.000,00-Türk lirası aldığı hâlde, bir kısım usulsüzlükler yaptığı, bu cümleden olarak; bahse konu davayı açmayıp gereğine tevessül etmediği gibi talebe rağmen aldığı miktarı iade etmeyerek uhdesinde tuttuğu, bahsi geçen davayı açtığından ve kazandığından bahisle, gerçeğe aykırı olarak bir kısım mahkeme ilâmları düzenleyip şikâyetçiye gönderdiği nedeniyle yargılanması için kamu davası açıldığı, davalı …’ün bu dosyada katılan (müşteki) ve davacı …’in sanık olduğu, *** tarihli, … Esas ve *** sayılı gerekçeli kararda “Sanığın Kayseri Barosu’na kayıtlı olarak avukatlık yaptığı ve kaydın sonlandırılma nedeni hususlarında bilgi verilmesi için Kayseri Baro Başkanlığına yazılan müzekkereye yanıt verildiği, sanığın baro yönetim kurulunun***tarihinde aldığı kararı ile Avukatlık Kanunu’nun 72. maddesi 1-d ve Avukatlık Kanunu Yönetmeliği’nin madde 25. gereğince baro levhasından kaydının silinmesine karar verildiği, akabinde de 09/01/2020 tarihinde Baro levhasından ve Uyap sisteminden kaydının silindiğinin bildirildiği, her ne kadar sanık avukat şikayet tarihi olan 21/02/2020 tarihinde avukatlık mesleği sonlanmış isede, vekaletname aldığı ve yine bu süreçte dava açma ve bunun için katılandan para aldığı tarihlerde avukatlık mesleğini icra ettiği, Avukat …’in, İpoteğin fekki davası açmak üzere, Kayseri 1. Noterliği’nce düzenlenen *** yevmiye sayılı vekâletname ile katılanın babası … ve amcası Remzi Tüysüz’ün vekilliğini üstlendiği, yine Kayseri 6. Noterliği’nin *** sayılı vekaletname ilede katılan …’ün vekilliğini üstlendiği, masraf ve vekâlet ücretine mahsuben 35.000,00-Türk lirası aldığı hâlde, buna ilişkin davaları açmadığı gibi sonrasında bu davaları açmış gibi göstererek bir kısım mahkeme ilamlarını watsapp üzerinden katılana gönderdiği, bu mahkeme ilamlarının dosyada mevcut Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın *** sayılı fezlekesi ile ayrıntısı ile belirtildiği şekilde;
-Kayseri 4. Aile Mahkemesinin *** karar,
– Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ***
-Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin *** karar,
-Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı ilamlar olduğu, bu ilamların yapılan araştırmasında bu kararların tamamının farklı mahkeme kararları şeklinde oluşturulduğunun yapılan yazışmalar ile tespit edildiği, ancak bu sahte oluşturulan mahkeme ilamlarının elde edilemediği, sadece katılanın sunduğu bir kısım watsapp görüntülerinin mevcut olduğu anlaşılmış,
Bu şekilde sanığın bahse konu davayı açmayıp gereğine tevessül etmediği gibi, bu süreçte katılandan önce 23.000,00-TL parayı elden nakit olarak aldığı, sonrasında katılana davayı açtım merak etmeyin diyerek katılanı oyalamaya başladığı, sonrasında katılanın davaya ilişkin mahkeme kararı sorunca, sanığın yukarıda belirtilen farklı şekilde oluşturulmuş mahkeme karar örneklerini katılana verdiği, bu kararları teslim ettiğinde de sanığın katılandan 12.000,00-TL daha aldığı, sonrasında katılana ait işyerinin Alternatif Bank’a ait vekillerce boşaltılması talebi üzerine katılanın yaptığı araştırmalarda, sanık avukatın herhangi bir dava açmadığı gibi, kendisine sunulan mahkeme kararlarınında gerçek olmadığını öğrendiği, bu şekilde sanığın aldığı vekaletlere rağmen dava açmayarak ve katılanın verdiği paraları uhdesinde tutarak icrai hareketlerle üzerine atılı görevi kötüye kullanma suçunu işlediği, sanığın ilk etapta dava açacağını söyleyerek 23.000,00-TL aldığı sonrasında da davayı kazandığını söyleyerek kendi oluşturduğu mahkeme ilamlarını sunarak katılandan 12.000,00-TL para aldığı bu şekilde atılı suçu aynı suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kez işlediği anlaşılmakla sanığın müsnet suçtan cezalandırılmasına karar vermek gerekmiş, her ne kadar sanık hakkında ayrıca hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de, meydana gelen olayda eylemin kül halinde görevi kötüye kullanma suçu kapsamında kaldığı anlaşılmakla bu suçtan hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş, yine sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de; yukarıda açıklaması yapılan 4 adet mahkeme kararının tamamen farklı şekilde oluşturulduğu, bu kararların bir kısmının watsap üzerinden katılana gğönderildiği söz konusu ilamların fotokopi olduğu, sanık tarafından oluşturulmuş belgelere ulaşılamadığı, bu haliyle bu belgelerin resmi belge niteliğinde bulunmadığından suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı anlaşılmakla bu suçtan sanığın beraatine karar vermek gerekmiş …” şeklinde hüküm kurulduğu görülmüştür.
Celp edilen icra takip dosyası, dava dosyaları, banka kayıtları ve tapu kayıtları ve tanık anlatımlarından davalılardan …’ün babası olan …’ün Alternatif Bank’tan çekilen bir krediye kefil olduğu ve fırınını ipotek verdiği, kredi borcunun ödenmemesi üzerine banka tarafından icra takibine geçildiği, davacının Kayseri Barosu’na bağlı serbest avukat olduğu, davacının bu konuda dava açması içen davalıların ailesinden ilgili kişiler tarafından davcıya vekaletname ve bir miktar para verildiği, davacının davayı açmadığı halde davalılara ve onların ailesine davayı kazandıklarını söyleyip gerçek olmayan mahkeme kararları örneği gönderdiği, banka tarafından fırında satış işlemlerine başlanması üzerine davacının dava açmadığını, ancak zararlarını karşılayacağını bildirerek davalı … lehine takip ve davaya konu bonoyu keşide edip verdiği, davalılar ve ailesince de yakınları olan …’e kredi çektirerek Alternatif Bank’a olan borcu ödemeye başladıkları anlaşılmıştır. Emlak Katılım Bankası A.Ş.’nden gelen *** tarihli müzekkere cevabı ve eklerinin incelenmesinde …’ün bu bankadan kullandığı kredinin geri ödeme planına göre faiz ve sair giderleri ile birlikte geri ödeyeceği miktar 862.967,79-TL olduğu, bankaya ipotek şerhli olmak üzere sözü edilen fırının *** tarihinde …’e tapudan devrinin yapıldığı görülmektedir. Emlak Katılım Bankası A.Ş.’nden gelen müzekkere cevabı, dosyadaki diğer deliller ve tanık anlatımları davalı tarafın savunmasını doğrulamakta, taraflar arasındaki olayların bu şekilde geliştiğini göstermektedir.
Takip dayanağı senedin bedel hanesinde rakam ile “880.000,00-TL” ve yazı hanesinde “Sekiz yüz seksen TL” yazmaktadır. Kural olarak 6102 sayılı TTK’nun 778. maddesi yollaması ile bonolarda da uygulanması gereken aynı Kanunun 676. maddesine göre; “Poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulur”. Ancak, somut olayda fırını tekrar almak için bankadan çekilen kredinin maliyeti 862.967,79-TL iken davacının vekillik görevlerini yapmadığı için davalı taraf ve ailesinin bu nedenle oluşan zararını gidermek için 880,00-TL bedelli bono verdiğinin, davalıların ve ailesinin içine düştükleri mali durumu ve zararları ile izah edilemeyecek nitelikte olup, aksi yöndeki iddia hayatın olağan akışına (genel hayat tecrübelerine) aykırıdır. Hayatın olağan akışına dayanan kişinin, artık iddiasını ispatla yükümlü olmadığı açıktır. Dolayısıyla davacının davalı … lehine 880,00-TL bedelli bono düzenleyip verdiği kabul edilemez. Takibe dayanak yapılan senetteki borçlanma konusundaki bedel iradesi 880.000,00-TL olduğu yönündedir. Takibe dayanak bononun bedel hanesinde rakamla ve yazıyla yazılan bedel konusunda oluşturulan farklılık dikkate alınarak sırf şekli açıdan uyuşmazlığın ele alınması, TTK’nun 676. maddesine göre yazı ile gösterilen bedel üstün tutulması adalete aykırı olacağı gibi hayatın olağan akışına (genel hayat tecrübelerine) aykırıdır. Bu nedenle davanın reddine karar vermek gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/06/2019 tarihli, 2017/19-827 Esas ve 2019/689 Karar sayılı emsal ilamı).
Davalı … vekili, cevap dilekçesinde davacı aleyhine müvekkili lehine tazminata hükmedilmesini istemiştir. Bu davalı vekilinin müvekkilinin lehine tazminata hükmedilmesine yönelik istemine gelince; İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca menfi tespit davasının reddine karar verilmesi halinde borçluyu, alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmasından doğan zararı için tazminata mahkum eder. Menfi tespit davasının reddine karar verildiğinde, borçlunun tazminata mahkum edebilmesi için, alacaklının borçluya karşı bir icra takibi yapmış olması ve borçlunun bu icra takibinin durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı almış ve bu ihtiyati tedbir kararının uygulanmış (infaz edilmiş) olması gerekmektedir (Kuru, Baki; İcra ve İflas Hukuk El Kitabı, İkinci Baskı, Ankara 2013, s. 376-377).
Somut olayda, davalı … vekili %20’den az olmamak üzere tazminat talep ettiği, mahkememizce icra takibinin durdurulması yönünde verilmiş bir ihtiyati tedbir kararının olmadığından icra takibinin durdurulmadığı, bu nedenle davacı yönünden takip işlemlerine devam edilmesini engelleyici bir durum olmadığı, mahkememizce her ne kadar icra veznesine girecek paranın davalı alacaklıya ödenmesini engeller nitelikte teminat karşılığında bir ihtiyati tedbir kararı verilmişse de davacı tarafından teminat yatırılmadığı için bu tedbir kararın hiç infaz edilmediği, dolayısıyla ihtiyati tedbir nedeniyle davalı alacaklının alacağına geç kavuşmasının söz konusu olmadığı anlaşıldığından, İİK’nın 72/4. maddesi gereğince bu davalının tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları bulunmadığından davalı tarafın İİK’nun 72/4 maddesi uyarınca %20’den aşağı olmamak üzere tazminat isteminin reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 179,90-TL karar harcının peşin alınan 15.013,18-TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 14.833,28-TL’nın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Kararın mahiyeti gereği davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde ilgili taraflarca numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
7-Kararın mahiyeti gereği davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
8-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın reddi nedeniyle hesap ve taktir olunan 114.703,20-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
9-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden bu davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
10-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dava dosyasının tarih ve işlem sırasına göre düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya mahkememiz arşivine kaldırılmasına,
Dair, davacı vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, davalı …’ün yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/05/2023

Başkan …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip …
E-imzalıdır