Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1370 E. 2023/369 K. 15.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Menfi Tespit (Kooperatifler Kanunu’na Eklenen Geçici 11. Maddeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit (Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddeden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kooperatife olan tüm borç ve edimlerini zamanında yerine getirdiğini, dolayısıyla müvekkilinin davacı kooperatife karşı herhangi borç ve yükümlülüğü bulunmadığını, zira müvekkilinin tapusunu aldığını, daha sonra kendisi aleyhine davalı kooperatif tarafından müvekkili hakkında Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibin henüz kesinleşmediğini, davalı kooperatifçe kesin hesap maliyeti adı altında müvekkilini borçlu çıkarmak adına icra takibi düzenlendiğini, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda kooperatif : “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.” şeklinde tanımlandığını, müvekkilinin kooperatife borcunun kalmadığına ilişkin hususların taraflar arasında ihtilafa yol açtığını, bu ihtilafın da önlenmesi adına müvekkilinin iş bu davanın açılmasının zorunlu hale geldiğini, müvekkilinin tapusunu aldıktan sonra kooperatif nezdinde herhangi bir borcu kalmadığı ve ileride de yine kooperatife karşı herhangi bir borcu ve edimi kalmadığını, ayrıca Kooperatif Kanunu’nun geçici 11. maddesi hükmü gereğince de müvekkili aleyhine başlatılan tüm icra işlemleri ile müvekkili aleyhine açılan alacak davaları nedeniyle müvekkilinin davalı kooperatife borcunun bulunmadığının tespitine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açtığı bu davaya konu olabilecek kesinleşmiş bir icra takibi, haciz, satış ve tahliyenin varlığı bulunmadığını, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, müvekkili kooperatife herhangi bir borcunun da olmadığını belirterek işbu davanun dava şartı yokluğu ve hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine, davacının durumunun söz konusu kanun hükümlerine uymadığının tespiti ile davanın esastan reddine, tüm yargılama giderleri ile birlikte vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine, Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı taraf, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına, Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasına, kooperatif ana sözleşmesine, genel kurul tutanakları ve hazirun cetvellerine, mevcut kooperatif yönetimin yaptığı kesin hesaplara ve geçmiş yönetimin yaptığı kesin hesaplara ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davalı tarafça kooperatif ana sözleşmesine, kooperatifin olağan ve olağanüstü genel kurul toplantı tutanaklarına, kooperatifin tüm defter, kayıt ve evraklarına, muhasebe kayıtlarına, kesin maliyet hesaplarına, tebligatnameler ve eklerine, keşif ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Müflis kooperatife müzekkere yazılarak, davacının üyelik dosya örneğinin gönderilmesi, davacının peşin bedelli, sabit fiyatlı üye olup olmadığı sorularak böyle bir uygulama varsa buna ilişkin genel kurulu veya yönetim kurulu kararlarının, kayıt ve belge örneklerinin gönderilmesi, davacının üyelik nedeniyle borç ve ödemelerini gösterir hesap dökümlerinin, davacının üyelikten istifasına, ihracına veya çıkarılmasına dair dilekçe, ihtar, yönetim kurulu ve genel kurul kararı varsa bunların örneğinin gönderilmesi, müflis kooperatifin ana sözleşmesi, genel kurul kararları, hazirun cetvellerinin, daha önce çıkarılan maliyet raporlarının, davacıya tahsis edilen daire ile maliyet raporunun gönderilmesi ve davacının daha önce tespit edilen maliyet bedelini ödeyip ödemediğinin bildirilmesi, bilirkişi incelemesi yaptırılmasının gerekmesi halinde kooperatifi kayıt ve defterlerinin bilirkişi incelemesine, hazır bulundurulacağı açık adresin ve bu adreste defter ve kayıtları bilirkişiye sunacak görevli kişinin adı soyadı ve telefon numarasının bildirilmesi istenilmiştir. Davalı vekilince 09/01/2023 tarihli dilekçesi ekinde istenen belgeler ibraz edilmiştir.
Kayseri Valiliği Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı kooperatifin tebliğe yarayışlı adresinin ne olduğu sorulmuş ve tadilatlarıyla birlikte ana sözleşmesinin, tüm genel kurul toplantı tutanakları ile hazirun tutanaklarının tasdikli suretlerinin gönderilmesi istenilmiştir. 03/01/2023 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. madde kapsamında davacının davalı tarafa borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya mahkememiz görevlidir.
6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca yargılama tek hakim tarafından yürütülmüş ve sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizde açılan ve sonuçlanan davada dava değeri Bir milyon TL’nın altında olması nedeniyle 7251 sayılı kanunla değişik 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 4/2. maddesi uyarınca basit yargılama usulü uygulanmıştır.
Eldeki dava; 15/06/2022 tarih ve 31867 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddesi uyarınca açılmış menfi tespit davasıdır.
Anayasa Mahkemesi’nin *** Karar sayılı ilamında; “24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na 10/6/2022 tarihli ve 7410 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle eklenen geçici 11. maddenin birinci fikrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, kalan kısmının 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usûlleri Hakkında Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince oy birliği ile iptaline” şeklinde karar vermiştir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 138. maddesinde; “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde; “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331.maddesinde;” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir eder.”
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30.maddesinde; “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” denilmektedir.
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun *** tarihli ilamı)
Yukarıda belirtildiği gibi derdest davaların konusuz kalması değişik şekillerde vuku bulabilir. Bu durum taraflardan birinin işlem ve eylemi nedeniyle gerçekleşmişse dava tarihindeki haklılık durumunu belirlemek nispeten kolaydır. Ancak somut dosyada görüldüğü üzere kanun koyucunun bir tasarrufunun (kanun) anayasaya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi tarafından kanunun iptal edilmesi nedeniyle gerçekleşmişse her iki tarafa da kusur izafe edecek bir durum söz konusu olamayacağından Anayasa’nın 138. maddesinde belirtilen ana ilke ve TMK’nun 4. maddesinde yer alan “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir” hükmü gereğince hakimin her bir tarafın yaptığı yargılama giderini kendi üzerinde bırakması keza tarafların leh ve aleyhine vekalet ücretine hükmetmesi hakkaniyete daha uygun düşecektir.
Öte yandan dava tarihindeki haklılık durumunun araştırılması bazen işin esasına yeniden girmeyi gerekli kıldığından, yargılamayı tekrar başa saracağı ve uzun süre derdest tutmak gibi arzu edilmeyen sonuçlar doğurur ki, bu durum HMK’nun 30. maddesinde “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” şeklinde tarif edilen usul ekonomisi ilkesine de uygun düşmeyecektir.
Yasama organının çıkardığı Kanun’un Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle konusuz kalan davada yargılama giderlerinden sorumluluk ideal (tabi) hukuk açısından devlete ait ise de mer’i hukuk sistememizde bu yönde düzenleme bulunmamaktadır.
Tüm dosya kapsamına göre; 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin *** Karar sayılı ilamı ile iptaline karar verildiğinden, eldeki davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın konusuz kalması nedeni ile ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince davanın reddi nedeniyle alınması gereken 179,90-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 80,70-TL’nın harçtan mahsubu ile bakiye 99,20-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
7-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dava dosyasının tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya mahkememiz arşivine kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/05/2023

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır