Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1314 E. 2023/656 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO :…

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatif tarafından çıkarılan kesin maliyet bedelini ödediğini , davalı kooperatif tarafından kendisine Kayseri İli, … İlçesi, … Mah. … Ada, … Parsel, … Kat, … nolu isabet ettiğini ve tapusunu aldığını, davalı kooperatifin haksız ve kanuna aykırı olarak yeniden kesin maliyet bedeli çıkarıldığını ve müvekkile borç çıkardığını, bu sebeple yasa kapsamında müvekkilinin davalı kooperatife 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun geçici 11. maddesi kapsamında müvekkilinin yönetim giderleri hariç hiçbir ad altında davalı kooperatife üyelikten kaynaklanan borcunun bulunmadığını, belirterek menfi tespit talebinin kabulü ile müvekkilinin davalı kooperatife 1163 sayılı yasa geçici 11. madde kapsamında yönetim giderleri hariç hiçbir ad altında hiçbir borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesi, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı kooperatife yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatife süre gelen usulsüzlüklerin bir kısım şikayetler yapıldığını, bu şikayetler neticesinde Çevre ve Şehircilik ve İklim Bakanlığından inceleme amaçlı müfettiş gönderildiğini, yapılan müfettiş incelemesi sonucunda davalı kooperatifin YK ve DK üyelerinin bakanlıkça tedbiren görevden el çektirildiğini, bu sırada kooperatif ortaklarının %10ortakları olağanüstü genel kurul çağrısı ile kooperatife kayyım atanmasını talep ettiğini, Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile mahkemece kooperatifin GK’unu yapmak üzere kayım görevlendirildiğini ve daha sonra 2022 Eylül ayında yapılan GK toplantısı ile yeni yönetim seçildiğini, seçilen yeni yönetime eski kooperatife yöneticileri tarafından hiç bir evrak teslim edilmediğini, 7410 sayılı Çevre Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. madde ile yeni bir düzenleme yapıldığını, bu düzenleme ile Kooperatif Kanunu’nun temeli olan eşitlik ilkesi yok sayılmış ve kooperatiflerin tüm finansal düzeni bozulmuş olup dairesini teslim alamayan kooperatif ortakları ise dairelerini alamayacak duruma geldiklerini, ilgili kanun maddesinin bir çok açıdan Anayasa’ya aykırı olduğunu ve müvekkili kooperatif yönünden uygulama alanının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir. 6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca yargılama Tek Hakim tarafından yürütülmüş ve sonuçlandırılmıştır. Mahkememizde açılan ve sonuçlanan davada dava değeri 500 Bin TL’nin altında olması nedeniyle 7251 sayılı kanunla değişik 6102 Türk Ticaret Kanununun 4/2. maddesi uyarınca basit yargılama usulü uygulanmıştır.
Eldeki dava; 15/06/2022 tarih ve 31867 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddesi uyarınca açılmış menfi tespit davasıdır.
Anayasa Mahkemesi 16/02/2023 tarih 2022/126 esas 2023/29 karar sayılı ilamında; “24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na 10/6/2022 tarihli ve 7410 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle eklenen geçici 11. maddenin birinci fikrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, kalan kısmının 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usûlleri Hakkında Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince oy birliği ile iptaline” karar vermiştir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 138. maddesinde; “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. Maddesinde; “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331.maddesinde;” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir eder.”
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30.maddesinde;” Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” denilmektedir.
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir. (Hukuk Genel Kurulunun 2013/10-1860 Esas, 2015/1451 Karar ve 27.05.2015 tarihli kararı)
Yukarıda belirtildiği gibi derdest davaların konusuz kalması değişik şekillerde vuku bulabilir. Bu durum taraflardan birinin işlem ve eylemi nedeniyle gerçekleşmişse dava tarihindeki haklılık durumunu belirlemek nispeten kolaydır. Ancak somut dosyada görüldüğü üzere kanun koyucunun bir tasarrufunun (kanun) anayasaya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi tarafından kanunun iptal edilmesi nedeniyle gerçekleşmişse her iki tarafa da kusur izafe edecek bir durum söz konusu olamayacağından Anayasa’nın 138. maddesinde belirtilen ana ilke ve TMK’nın 4 maddesinde yer alan “ Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir” hükmü gereğince hakimin her bir tarafın yaptığı yargılama giderini kendi üzerinde bırakması keza tarafların leh ve aleyhine vekalet ücretine hükmetmesi hakkaniyete daha uygun düşecektir.
Öte yandan dava tarihindeki haklılık durumunun araştırılması bazen işin esasına yeniden girmeyi gerekli kıldığından, yargılamayı tekrar başa saracağı ve uzun süre derdest tutmak gibi arzu edilmeyen sonuçlar doğurur ki, bu durum HMK’nın 30. maddesinde “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür”. şeklinde tarif edilen usul ekonomisi ilkesine de uygun düşmeyecektir.
Yasama organının çıkardığı Kanun’un Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle konusuz kalan davada yargılama giderlerinden sorumluluk ideal(tabi) hukuk açısından devlete ait ise de mer’i hukuk sistememizde bu yönde düzenleme bulunmamaktadır.
Tüm dosya kapsamına göre; 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 16/02/2023 tarih 2022/126 esas 2023/29 karar sayılı ilamı ile iptaline karar verildiğinden, eldeki davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-Davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 179,90 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 170,78 TL peşin harç ve 1.181,45 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.352,23 TL harçtan mahsubu ile artan 1.172,33 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri davacı üzerinde bırakılmasına
4-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
7-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra İstinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*