Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/945 E. 2022/93 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/945 Esas
KARAR NO : 2022/93
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … .
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : … .
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/12/2021
KARAR TARİHİ : 27/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin alacağının tahsili amacı ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas saylı takip dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, borçlu şirketin müvekkiline borcu olmadığını iddia ederek borca, faize ve ferilerine itiraz ettiğini, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, itirazın haksız ve dayanaksız olduğunu, davalı şirketin kuruluş ve adres değişiklik, tescil giderleri ve serbest muhasebeci mali müşavirlik hizmetleri ücretinin 2.500,00 TL’sini ödediğini ancak 7.385,83 TL borcunu ödemediğini ileri sürerek davanın kabulü ile davalının Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden takibin devamına, haksız itiraz eden borçlu şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirketin muhasebecisi olarak görev yapmakta olduğunu, yapılan hizmetlerin tamamının şirketleri tarafından davacı yanında çalışan … isimli çalışanına şirketlerinin vakıfbank hesabından ödendiğini, müvekkili şirketin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, bilakis davacının muhasebecilik görevlerini yerine getirmediğini savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67/1. Maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
TTK’nın 4. maddesine göre; ticarî davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar (nispi ticari davalar)dır.
Mutlak Ticari Dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır. Taraflar arasındaki var olduğu iddia edilen ilişkinin satım sözleşmesinden kaynaklanması ve satım sözleşmesinin TTK’ nın 4/1 maddesinde düzenlenmemesi, Borçlar Kanunu’nda düzenlenmesi nedeni ile davanın mutlak ticari dava olmadığı anlaşılmıştır.
Nisbi ticari dava ise; her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nisbi ticari dava olarak adlandırılmaktadır.
TTK’nın gerekçesinde; ticari davalar ile ticari olmayan hukuk davalarını ayırmada kullanılan kıstasın “bir yandan her iki tarafın tacir sıfatı ve uyuşmazlığın konusunu teşkil eden işin bu sebepten dolayı ticari sayılması keyfiyeti, diğer yandan tarafların sıfatına bakılmaksızın sadece işin ticari mahiyeti” olduğu açıklanmıştır.
Bu anlamda bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için; davaya uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı Gevher Nesibe Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından mahkememize sunulan 28/12/2021 tarihli müzekkere cevabından davacının muhasebe ve defter tutama faaliyetinden dolayı mükellef olduğu mahkememize bildirmiştir.
Davanın taraflarının incelenmesinde, davacının tacir olmadığı görülmektedir.
Davacı vekili, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olan davacı müvekkilinin sunduğu hizmet bedelinin ödenmemesi nedeniyle kaynaklanan alacaklarının tahsilini talep etmektedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık tacirler arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanmamaktadır. Zira mali müşavirlik sözleşmesinin diğer tarafı olan Serbest Mali Müşavir tacir değildir. Zira 03/01/1990 Tarih ve 20391sayıl Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin “Ticari Faaliyette Bulunamama” başlıklı 43.maddesine göre meslek mensupları, Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunmazlar. Meslek mensupları kendi mesleki faaliyetleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunamazlar. Ticari mümessillik, ticari vekillik ve acentelik yapamazlar. Adi ve kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirketlerde komandite ortak olamazlar. Limited ve anonim şirketlerin yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığı görevinde bulunamazlar. Bu nedenle tacir de değillerdir. (Aynı yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin : 2018/694 Esas, 2018/511 Karar sayılı ilamı ve 2017/2890 Esas 2017/2092 Karar sayılı ilamı)
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Değişiklik Yapılmasına Dair 6335 Sayılı Kanunun 2. Maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 3. fıkrası ile Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü itirazından çıkarılmış, görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
HMK’nın 114. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre, görev dava şartıdır. Aynı Kanunun 115/1. maddesi gereği mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. HMK’nın 138. maddesine göre, mahkeme dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebilir.
Dosya kapsamına göre, dava konusu edilen uyuşmazlığın TTK’nın 4. maddesine göre, ticari dava olmadığı, bu nedenle de mahkememizin görevi alanına girmediği, Asliye Hukuk Mahkemelerinin bu uyuşmazlığı çözmekte görevli olduğu, 6335 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra mahkememiz ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi haline getirildiği, görev ilişkin usul hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, görevin kamu düzeniyle ilgili olduğu, HMK’nın 115. ve 138. maddeleri gereği mahkemenin görev hususunu kendiliğinden araştırmakla yükümlü olduğu ve davanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebileceği dikkate alındığında, mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-H.M.K’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın USULDEN REDDİNE,
2-Hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli KAYSERİ NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-HMK.’nun 20. maddesi gereği kararın kesinleştiği tarihten veya kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, HMK’ nın 331/2. maddesi gereğince dava dosyanın re’sen mahkememizce ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’ nde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/01/2022

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*