Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/907 E. 2023/309 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***
HAKİM : ***
KATİP : ***

DAVACI : ***
VEKİLİ : Av. ***
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av. ***
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, iş sağlığı ve güvenliği alanında faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin, müvekkilinden iş güvenliği ve iş sağlığı konularında hizmet aldığını, müvekkili şirketin, kendisinden talep edilmiş olan tüm hizmetleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini ve vermiş olduğu hizmetler neticesinde faturalar tanzim ettiğini, tanzim edilmiş olan faturaların bedelleri davalı borçlu şirket tarafından ödenmediğini, bunun üzerine İstanbul 31. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu şirket takip dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde “alacaklı gözüken tarafa hiçbir borcu yoktur” iddiası ile borca itirazda bulunduğunu, davalı borçlu şirket tarafından işbu takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğini belirterek, sonuç olarak; davalı borçlunun İstanbul 31. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, vaki itiraza rağmen davayı yetkili olmayan mahkemede ikame ettiğini, HMK’ nun 6. maddesi, ve İİK’nun yetki hususunu düzenleyen hükümleri çerçevesinde, açılan davanın görüleceği yerin, davalının ikametgahı olan Bünyan olduğunu, bu nedenle esasa girilmeksizin yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili ve görevli Kayseri Bünyan Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla gönderilmesini, müvekkili şirketin, davacı şirketten iş güvenliği ve iş sağlığı hizmeti aldığını, hizmet aldığı döneme ilişkin faturaya havi borçlarını ödediğini, davacı tarafın, cari hesap alacağından bahisle dava ikame ettiğini, hangi döneme ilişkin olduğunu açıklamadığını belirterek, açılan haksız ve yersiz davanın yetkisizlik kararı verilerek Bünyan Nöbetçi Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’ne gönderilmesine, esasa yönelik olarak ise, haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini takip konu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere davacı tarafın kötüniyet tazminatını müvekkili şirkete ödemesi hususunda karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini savunmuştur.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair *** tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi Prof. Dr. …’ın mahkememize sunmuş olduğu tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafça davalıya düzenlenen faturalardan 10.196,90 TL tutarlı 14 adet faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edildiğini, davacı tarafça takip dosyasına sunulan 2.678,10 TL tutarlı 6 adet faturanın ise davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığını, davalının ticari defterlerinde kayıtlı olan faturaların tamamının nakit olarak ödendiğini, ancak herhangi bir ödeme belgesi sunulmadığını, davacının takip dosyasına sunduğu hesap ekstresinde davalıdan 3.164 TL tutarında havale ile tahsilat yapıldığı kayıtlı olduğunu, netice itibariyle davacının ispatlanan 10.196,90 TL tutarındaki faturasından davacının dosyaya sunduğu ve kabulünde olan 3.164 TL tahsilat mahsup edildiğinde davacının davalıdan bakiye 7.032,90 TL alacağı hesaplandığını, bu tespitin haricinde davacının davalıya düzenlediği faturalara dayalı satışı; davalının da davacıya yaptığı ödemeleri ispatlaması gerekmekte olduğunu,
*** tarihli celsede Gerek Vergi Dairelerinden gelen yazı cevapları ile dava ve takip konusu faturaların örtüştürülmesi ve gerekse davalının rapora karşı itirazlarının denetlenerek karşılanması için önceki raporu veren bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi Prof. Dr. …’ın mahkememize sunmuş olduğu *** tarihli ek raporda özetle mahkemenin ara kararında belirtilen vergi dairelerinden gelen yazı cevapları ekindeki Bs formlarının incelendiğini, söz konusu formlar KDV hariç fatura tutarının 5.000 TL üzerinde olması durumunda vergi idaresine yapılan bildirimlerde kullanılmakta olduğunu, Kök Taporumuzda belirttiğimiz faturalar içinde 5.000 TL beyan sınırının üzerinde fatura bulunmadığını, Davalı taraf davacıdan alınan hizmetler karşılığında ödeme kayıtlarının ticari defterlerde yer aldığını belirttiğini, davalının bu iddiasına yönelik olarak dosyaya ödeme belgesi sunmadığını, bu durumda davacının ticari defterlerinin de incelenmesi gerektiğinin düşünüldüğünü mahkememize bildirmiştir.
*** tarihli celsede davacının ticari defterlerinden mahkememizin *** tarihli duruşmadaki ara kararı uyarınca inceleme yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi ***’ın İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi vasıtası ile mahkememize sunmuş olduğu *** tarihli raporda özetle; Dosya kapsamında yer alan bilgi ve tespitler ışığında Davacının, davalıdan takip tarihi itibari ile 5.915,59TL asıl alacak, 18,83TL işlemiş faiz olmak üzere 5.934,42TL alacaklı olduğunu mahkememize bildirmiştir.
Dava, davacı vekili tarafından ilk olarak İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açılmış, mahkemenin … esas sırasına kaydedilen davada, … esas … karar sayılı ilam ile mahkemenin yetkisizliğine, Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğuna karar verilmiş, dava dosyası mahkememize gönderilmiş ve yukarıda yazılı olan esas sırasına kaydedilerek yargılamasına devam edilmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Davacı dava dilekçesiyle, açık hesap ilişkinden kaynaklı alacaklı olduğunu, davalının ödeme yapmadığını belirterek yapılan takibe itirazın iptali dilemiştir. Davalı ise davanın reddini dilemiştir.
Davaya konu İstanbul 31. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyası üzerinde yapılan incelemede; alacaklısının mahkememize ait işbu dava davacısı borçlusunun yine mahkememize ait işbu dava davalısı olduğu, alacaklı tarafından borçlu aleyhine toplam 10.167,42 TL üzerinden takip yapıldığı, ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, borçlu tarafından itiraz ettiği itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verilmesini görüldü.
Davacı ticari defter incelemesinde davacının davalıdan 5.358,45 TL alacaklı olduğu davacının ticari defterini usule uygun tutulduğu tespit edilmiştir.
Davalı defterlerinin incelenmesi davacı tarafından davalıya düzenlenen 10.196,90 TL faturanın kayıtlı olduğu, *** tarihli 446,35 TL’lik faturaların kayıtlı olmadığı görülmüştür.
HMK’nın 222. maddesi uyarınca, tarafların ticari defterlerinin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Belirtilen bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın yukarıda belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ise ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.
Somut olayda hizmet alımına ilişkin davalı defterinde yer alan kayıtlar dikkate alındığında davacı ilgili fatular yönünden hizmet verdiği ispatlanmıştır.
Vade farkı faturasında dair değerlendirmede;
Vade farkı istenebilmesi için, taraflar arasında bu yönde yazılı bir sözleşmenin ya da bu doğrultuda oluşmuş bir teamülün bulunması şarttır (Y.İ.B.K.’nun 27.6.2003 gün ve E:2001/1, K:2003/1 Sayılı ilamı). Teamülün mevcut olduğunun kabulü için ise en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının davalı tarafça itirazsız ödenmiş olması gerekmektedir.(HGK’nın 2004/19-470 E. 2004/462 K. sayılı kararı)
Somut olayda davacı tarafça düzenlenen vade farkı faturası yönünden taraf ticari defterler ve sunulan deliller uyarınca taraflar arasında bu yönde yazılı bir sözleşmenin ya da bu doğrultuda oluşmuş bir teamülün olmadığı görülmüştür.
Fatura üzerindeki vade farkına ilişkin ibareler sözleşme hükmü olarak değerlendirilemez. Davacının, satım sözleşmesinden kaynaklanan faturaya bağlı alacağını geç tahsil etmesi her halükarda vade farkı ödenmesini gerektirmez. Faturada vade farkı talep edileceğine dair kayıtlara dayanılarak talepte bulunulması da mümkün değildir. (Yargıtay İBHGK’nun *** K sayılı kararı)
Açıklanan gerekçelerle vade farkı faturası kabul edilmemiştir.
Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinden davacının kendi defterine göre 5.934,42 TL alacaklı olduğu ve bundan da 4.748,05 TL vade farkı faturası düşüldükten sonra bakiye 1.167,54 TL alacağı bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememiz davacı tarafa yemin teklifi hatırlatılmış ve davalı usule uygun yemin etmiştir.
İcra inkar tazminatına dair değerlendirmede;
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih *** Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ticari defter kayıtları dikkate alındığında alacak likid olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Faize ait değerlendirmede;
Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğundan 818 sayılı BK’nun 101.maddesinde; “Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur” hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı TBKnun 117.maddesinde bu hüküm ”Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer” şeklinde düzenlenmiştir. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması ile gerçekleşir.
Anılan yasal düzenleme çerçevesinde takip öncesi temerrüd bulunmadığından davalı takip ile temerrüde düşeceğinden işlemiş faiz talebi uygun görülmemiştir.
Davacı kötü niyetli görülmediğinden davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, davalının İstanbul 31. İcra Dairesi’nin *** esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile 1.167,54 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar ticari avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Haksız itiraz sebebiyle 1.167,54 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 121,76 TL harcın mahsubu ile bakiye 58,14 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 152,46 TL’sinin davalıdan bakiye 1.167,54 TL’sinin ise davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
6-Davacı tarafından peşin yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ve 121,76 TL peşin harç olmak üzere toplam 176,16 harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan talimat, bilirkişi, posta, müzekkere, tebligat elektronik tebligat gideri olmak üzere toplam 1.613,60 TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 186,37 TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
9-AAÜT’ye göre hesap edilen 1.167,54 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
10-AAÜT’ye göre hesap edilen 8.938,96 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
11-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
12-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra İstinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/04/2023

Katip ***
¸e-imzalı

Hakim ***
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*