Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/898 E. 2022/647 K. 19.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bir dönem ortağı olduğu dava dışı … Plastik San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından davalı bankadan genel kredi sözleşmesi uyarınca kredi kullandırıldığını, söz konusu kredinin teminatını teşkil etmek üzere … tanzim tarihli, 4.000.000,00-TL bedelli şirket ortaklarından …’ın borçlu olduğu, lehtarının müvekkili olan ve tüm şirket ortakları tarafından ciro edilen ancak ödeme tarihi belirtilmemiş olan senet düzenlenerek davalı bankaya teslim edildiğini, davalı banka ile dava dışı şirket arasındaki ticari ilişki devam ederken işbu şirketin ekonomik darboğaza girdiğini ve ödemelerini ifa etmekte sıkıntı yaşamaya başladığını, bu nedenle dava dışı konkordato talepli olarak Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı yargılama dosyasının ikame edildiğini, davalı bankanın ise bu şirketten adi alacağı bulunması nedeniyle söz konusu dava dosyasına müdahil olarak katıldığını, söz konusu yargılama dosyası kapsamında mahkemece ihtiyati tedbir kararı ile şirket hakkındaki tüm takiplerin ve davaların durmasına karar verildiğini, ancak bankanın şirketten alacağını, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının sadece şirket hakkında olması, şirket yetkilileri hakkında icrai işlem yapılmasının önünde her hangi bir engel bulunmaması nedeniyle şirket ortaklarının borçlu olarak yer aldığı … tanzim tarihli 4.000.000,00-TL olan senedin vade tarihini … tarihi olarak doldurulduğunu, ve asıl alacak şirket borcu olan 1.342.000,00-TL üzerinden Kayseri … Müdürlüğü’nün … Esas (birleşmeden önceki esası Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas) sayılı icra takibini başlattığını, davalı bankaya, icra takibine dayanak olan borca mahsuben 556.547,26-TL ödeme gerçekleştirildiğini, dava dışı şirket tarafından Kayseri … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine de dayanak olan borca istinaden yapılan tüm ödemelere rağmen davalı bankaca yapılan tahsilatların icra müdürlüğüne bildirilemediğini ve cebri icra işlemlerine devam edildiğini belirterek müvekkili davacının Kayseri … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası kapsamında davalı bankaya yapılan ödeme miktarı olan 556.547,26-TL borçlu olmadığının tespitine ve davalı bankanın kötü niyetli olarak yapmış olduğu tahsilatları icra dosyasına bildirmemiş olması nedeniyle bu miktarın % 20 ‘sinden az olmamak üzere icra kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar davacı tarafın borçlu olmadığının tespitini talep etmişse de huzurdaki davanın ikamesinde davacının hukuki yararı olmadığını, davalı tarafça ödemelerin yapıldığı konusunda ihtilaf bulunmadığını, zira müvekkili bankanın ödemeleri inkar etmediğini tam aksine yapılan ödemeleri icra dosyasına bildirdiğini, yine huzurdaki dosyanın konusunun maddi hukuka ilişkin olmayıp takip hukukundan kaynaklandığını, bu kapsamda davacının işbu davayı ikame etmesinde hukuki menfaati olmadığını, yapılan ödemeleri icra dosyasına bildirilmiş olup bu hususun artık maddi vakıa teşkil ettiğini, maddi vakıaların ise tek başına tespit davalarına konu edilemeyeceğini, öte yandan; davacı taraf her ne kadar 556.547,26-TL tutarında ödeme yapıldığını beyan etmişse de; yapılan ödemelerin tamamı davacı tarafından yapılmadığını, bu kapsamda yalnızca davacının yapmış olduğu ödemelerin işbu davaya konu edilmesini; dava dışı şahıslarca yapılan ödemenin nazara alınmamasını talep ettiklerini, zira dava dışı şahıslarca yapılan ödemelerin huzurdaki dava ile bir bağlantısı bulunmadığını, başka bir deyişle; mahkemeden yalnızca davacı … adına olumsuz tespit hükmü kurmasını talep ettiklerini, mahkemenin aksi kanaatte olduğunu kabul edecek olunması halinde bu kapsamda dava dilekçesinde yer alan dava dışı şahıslar yönünden de inceleme yapılacağı da kabul edilirse bu sefer de aktif husumet yokluğu doğacağını belirterek davanın hukuki yarar bulunmaması nedeni ile usulden reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine mahkemece aksi kanaatti olunması halinde davanın konusuz kalması sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca Kayseri … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına ve bu dosyadan alınan kapak hesabına, banka dekontlarına, Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …tarihli, … Esas ve … Karar sayılı gerekçeli kararına, … Plastik San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin ticari defter ve kayıtlarına, banka defter ve kayıtlarına, bilirkişi incelemesine ve yemine delil olarak dayanmışlardır.
Kayseri … Dairesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı takip dosyasına müzekkere yazılarak takibin açıldığı tarihi gösteren sayman mutemet alındısı, takip talebi, ödeme emri, ödeme emrinin borçluya tebliğine ilişkin tebliğ mazbatası, borçlu tarafından kısmi ödeme yapılmış olması halinde ödeme belgesi ve takip dayanağı olan belgenin bir örneği ile dosya kapak hesabının yapılarak uyaptan gönderilmesi istenmiştir.
Dava dilekçesi ile birlikte sureti verilen genel kredi sözleşmesinin okunaklı örneğinin eklenerek … Kayseri … Şubesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak ekte gönderilen genel kredi sözleşmesi/sözleşmelerini (tam sayfalarını içerir şekilde) ve kefaletin tüm sayfalarının okunaklı örneği, hesap kat ihtarının muhataplara tebliğ şerhli örneğinin, yapılandırma sözleşmelerinin örneğinin, bu kredi sözleşmesi ile ilgili hesap dökümlerinin ve hesap özetinin, faiz genelgesinin gönderilmesi istenmiş, … tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, davalı alacaklıya haricen yapılan ödeme nedeniyle menfi tespit iptali istemine ilişkindir.
Davacının dava konusu edilen 556.547,26-TL miktarında davalıya ödeme yaptığı tarafların kabulündedir.
Tarafların uyuşmazlık noktaları ana başlıklarıyla; dava konusu ödemelerin davalı alacaklı tarafından dava tarihinden önce icra takip dosyasına bildirilip bildirilmediği, davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı ve davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Bu aşamada, menfi tespit konulu eldeki davada, ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesi gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, senedin teminat senedi olduğunu ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
Aynı ilkeler, HGK’nun 17/12/2003 gün ve 2003/19-781 E., 2003/768 K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Eldeki davada davalı banka tarafından davacı …, dava dışı …, …ve … Plastik San. Ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine Kayseri … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden toplam 1.356.202,83-TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlattığı, bu takip nedeniyle 556.547,26-TL miktarında davalı bankaya ödeme yapıldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Anılan takip dosyasının incelenmesinde … tarihinde Uyap sistemi üzerinden verilen dilekçe ile davacı vekili Av. … tarafından takip dosyasına “… dosya borçlusu şirket adına bankamıza haricen gönderilen; … tarihinde tahsil harcı borçluya ait olmak üzere 5.386,71-TL, … tarihinde tahsil harcı borçluya ait olmak üzere 5.386,71-TL, …tarihinde tahsil harcı borçluya ait olmak üzere 5.386,71-TL, … tarihinde tahsil harcı borçluya ait olmak üzere 5.386,71-TL, … tarihinde tahsil harcı borçluya ait olmak üzere 500.000,00-TL, … tarihinde tahsil harcı borçluya ait olmak üzere 35.000,00-TL borç ödemeleri yapılmış olup, yapılan tahsilatları dosyamıza bildiriyoruz.” şeklinde beyanda bulunduğu görülmektedir. İşbu menfi tespit davasının açıldığı tarih ise …’dir. Davalı alacaklının haricen tahsil ettiği borçlu tarafın kısmi ödemesi eldeki dava açıldıktan sonra icra dosyasına bildirdiği açıktır. Dava tarihi itibarı ile haricen tahsil edilen kısmi alacak takip dosyasına bildirilmeksizin takibin devam ettiği dikkate alındığında davacının menfi tespit davası açmakta haklı olduğu kanaatine varılmıştır.
İlke olarak her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî sebeplere göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması, eş söyleyişle davanın esası hakkında karar verilmesinde hukukî yararın kalmaması hâlinde bu olayın hükümde göz önüne alınması ve böyle bir durumda mahkemenin, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermesi gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olgu nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir.
Tüm bu genel açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde; davalı alacaklının haricen tahsil ettiği borçlu tarafın kısmi ödemesi eldeki dava açıldıktan sonra icra dosyasına bildirdiği açıktır. Bu durumda davanın esası hakkında bir karar verilemeyecektir. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m. 331/1). O hâlde mahkememizce, bu husus gözetilerek, davacının talebi hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti konularında HMK’nın 331/1. maddesine göre davacının davayı açıldığı tarihteki haklı olduğu dikkate alınarak davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmek gerekmiştir.
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere, menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. Somut uyuşmazlıkta davalının icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğuna ilişkin delil bulunmamaktadır. Bu nedenle koşulları bulunmadığından davacının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Öte yandan, 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (I) sayılı tarifenin, “Yargı Harçları” başlığı altında düzenlenen “Karar ve ilam harcı” başlıklı III. kısmının 1. fıkrasında, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden tarifede gösterilen oranda nispi karar ve ilam harcı; 2-(a) fıkrasında ise, 1’inci fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlar ve davanın reddi kararlarında maktu karar ve ilam harcı alınacağı hükme bağlanmıştır.
Bu durumda; konusu belli bir değerle ilgili bulunan davada esas hakkında karar verilmesi halinde nispi harç alınacağı; usule ilişkin nihai kararlarla, davanın konusuz kalması halinde verilecek kararlarda ise maktu harç alınacağı kuşkusuzdur (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 28/12/2021 tarihli, 2021/2913 Esas ve 2021/13762 Karar sayılı ve 27/12/2021 tarihli, 2021/7990 Esas ve 2021/13624 Karar emsal kararları). Bu nedenle maktu harç alınmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın konusuz kalması nedeni ile ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Koşulları bulunmadığından davacının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınmış 9.504,44-TL harcın mahsubu ile fazla yatan 9.423,74-TL harcın karar kesinleştiğine ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
6-Davacı tarafça yapılan 59,30-TL başvuru harcı ve 80,70-TL maktu karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 140,00-TL’nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan e-tebligat gideri 38,50-TL, tebligat gideri 0,60-TL KEP gideri olmak üzere toplam 39,10-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansından artan olması durumunda karar kesinleştiğinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
10-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 79.220,20-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Kararın mahiyeti gereği davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …

Başkan …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip …
E-imzalıdır