Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/88 E. 2021/829 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO: ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … -TC NO: … …
VEKİLİ : Av. … –
Av. … –

DAVALI : ***
VEKİLİ : Av. … –

DAVA :Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/10/2021
Mahkememize açılan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kardeşi …’ın ile dava dışı … A.Ş. arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi’ne davacının müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile imza attığını, asıl kredi borçlusu …’ın davalı bankadan almış olduğu çekleri ödemediğini ve dava dışı bankanın çek yapraklarının sorumluluk tutarı ödemesi sebebiyle ödenen bedellere ilişkin Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … (kapatılan Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün …) Esas sayılı dosyası ile davacı ve kardeşi …’a karşı icra takibi başlattığını, akabinde dava dışı bankanın 26/09/2019 tarih ve … nolu alacağın temliki sözleşmesi ile Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasının … Yönetim A.Ş.’ye devredildiğini, … Yönetim A.Ş.’nin … tarihli genel kurul kararı ile temlik alan şirket … Yönetim A.Ş. adı altında birleşmesi sebebiyle davacı tarafça husumetin … Yönetim A.Ş.’ye yöneltildiğini ancak davacının söz konusu kredi sözleşmesinde kefil olması ve ödenen çek yaprak bedellerine ilişkin kredi sözleşmesinin kefalet bölümünde davacının gayri nakdi alacaktan sorumlu olacağına dair açık bir hüküm olmaması sebebiyle davacının söz konusu takibe ilişkin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiğini, dava dışı banka tarafından başlatılan ve sonrasında temlik edilen takibin konusunun kredi sözleşmesinden kaynaklı davalı bankanın ödenmeyen çek bedellerine ilişkin kanunen ödemekle sorumlu olduğunu, ödediği çek yaprak bedellerinin davacı ve asıl kredi borçlusu …’dan tahsil edilmesine ilişkin olduğunu, davacının icra dosyasında diğer borçlu olan …’ın bankadan kullanmış olduğu genel kredi sözleşmesinde kefilliğinin bulunmakta olduğunu, çek yaprak bedelinden kefilin de sorumlu olacağına ilişkin herhangi bir hükmün bulunmadığını, kefilin çek yaprak bedelinden sorumluluğunun olması için GKS’de veya kefilin kefaletinde düzenlenen sözleşmede ayrıca ve açıkça hüküm bulunması gerektiğini ancak davacının kefil olmak suretiyle akdetmiş olduğu genel kredi sözleşmesinde bu yönde bir hükmün bulunmaması sebebiyle davacının aleyhine başlatılan icra takibinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, alacaklı olduğunu ileri süren dava dışı bankanın ve temlik alan varlık yönetim şirketinin takibe konu çek yaprak bedeli veya çek tazmin borcunun kefalet kapsamında olmadığını bilmemesini ileri sürerek basiretli bir tacir sayılan banka veya varlık yönetim şirketince ileri sürülemeyeceği dikkate alındığında davacının aleyhine başlatılan icra takibinin kötü niyetli olduğunun, alacaklı varlık yönetim şirketinin aleyhine takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzeri davacının uğramış olduğu zarar için davacı lehine tazminata hükmedilmesini ve davacının akdetmiş olduğu Genel Kredi Sözleşmesindeki kefalet koşulları itibarıyla kefalet kapsamında olmayan çek yaprak bedelini veya çek tazmin borcunu içerir icra takibinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, davanın kabulü ile bankaya borçlu olmadığının tespitine, davacı hakkında başlatılan takibin yanıltıcı, haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle davalı … yönetim şirketi aleyhine icra takibinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, davalının cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
DELİLLER:
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, takip alacaklısının … A.Ş. ve takip borçlusunun … ve … olduğu, tazmin edilmiş çek yaprağı ve ferileri ile … numaralı krediden kaynaklı genel haciz yoluna özgü icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davacıya … tarihinde tebliğ edildiği, icra dosyasının davalıya temlik edildiğine ilişkin belge olmadığı görülmüştür.
… Yönetim A.Ş.’ye müzekkere yazılarak … … A.Ş.’den devir ve temlik alınan Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının dayanağı olan … … A.Ş. ile asıl borçlu … ve kefil … arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi, Kefalet Taahhütnamesi, hesap kat ihtarnamesini ve hesap kat ihtarnamesinin asıl borçlu ve kefil … yönünden tebliğ mazbatası, hesap kat ihtarnamesinin masraf belgesi ve faiz uygulamasına ilişkin tebliği göndermesi istenilmiş, gelen yazı cevabı ile; söz konusu alacak ile ilgili şirket arşivinde herhangi bir belge olmadığını, temlik eden … A.Ş’den temin edilen belgelerin mahkememize gönderildiği görülmüştür.
… … A.Ş.’ye müzekkere yazılarak … … A.Ş. ile asıl borçlu … ve kefil … arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi, Kefalet Taahhütnamesi, hesap kat ihtarnamesini ve hesap kat ihtarnamesinin asıl borçlu ve kefil … yönünden tebliğ mazbatası, hesap kat ihtarnamesinin masraf belgesi ve faiz uygulamasına ilişkin tebliğin gönderilmesi istenilmiş, gelen yazı cevabı ile; davalı banka ile dava dışı asıl borçlu … arasında 20/09/2013 tarihli Genel Nakdi ve Gayrinakdi kredi sözleşmesi imzalandığı, davacı …’ın iş bu sözleşmenin 65.000,00 TL’sine kadar müteselsil kefil olarak imzaladığı görülmüş, istenilen belgeler gönderilmiştir.
Davalı vekili 27/03/2021 tarihli dilekçesi ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … (Kayseri Kapatılan 6. İcra Dairesi’nin …) Esas sayılı dosyasının davalı tarafından temlik alındığına dair 26/09/2019 tarih ve … yevmiye nolu temlik sözleşmesini sunmuş ve temlik eden … A.Ş’den temlik alındığını bildirmiştir.
Tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bankacı bilirkişi … ***/2021 tarihli raporunda özetle;
1-Asıl borçlu açısından :
Bankanın dava dışı asıl borçludan icra takip tarihi itibariyle taksitli krediden kaynaklanan 15.546,20 TL asıl alacak + 856,24 TL kat öncesi işlemiş faiz + 989,36 TL işlemiş temerrüt faiz +49,49 TL BSMV Toplam 17.441,27 TL ve 9 adet çek için banka sorumluluk tutarı ödemesinden kaynaklanan 10.586,00 TL asıl alacak + 803,15 TL işlemiş faiz + 40,16 TL BSMV Toplam 11.429,31 TL olmak üzere toplam 28.870,58 TL nakit ve çek yapraklarından kaynaklanan 14.190,00 TL gayrınakdi alacağının bulunduğu,
Bankanın dava dışı asıl borçludan dava tarihi itibariyle taksitli krediden kaynaklanan 15.546,20 TL asıl alacak + 856,24 TL kat öncesi işlemiş akdi faiz + 21.030,59 TL işlemiş temerrüt faizi + 1.051,53 TL BSMV toplam 38.484,56 TL ve dava tarihine kadar tazmin edilmiş çek kredilerinden kaynaklanan 18.686,00 TL asıl alacak +32.199,59 TL işlemiş temerrüt faizi + 1.620,36 TL BSMV toplam 52.713,60 TL olmak üzere toplam 91.198,16 TL nakit ve çek yapraklarından kaynaklanan 6.450,00 TL gayrınakdi alacağının bulunduğu,
2- Davacı açısından :
Çek kredileri bakımından: Banka ile dava dışı asıl borçlu … arasında imzalanan Genel kredi sözleşmesinde çek yapraklarından kaynaklanan krediler ile ilgili hüküm bulunmadığından bankanın dava dışı asıl borçludan çek kredilerinden kaynaklanan alacaklarına davacının kefaletinin bulunmadığı,
Taksitli kredi bakımından: Bankanın dava dışı asıl borçludan taksitli krediden kaynaklanan alacaklarına davacının kendi temerrüt tarihine göre:
– İcra takip tarihi itibariyle 15.546,20 TL asıl alacak + 856,24 TL kat öncesi işlemiş faiz + 554,84 TL işlemiş faiz +27,74 TL BSMV Toplam 16.985,03 TL,
– Dava tarihi itibariyle 15.546,20 TL asıl alacak +1.411,08 TL takip tarihine kadar işlemiş akdi faiz + 27,74 TL BSMV+ 20.041,23 TL işlemiş temerrüt faizi + 1.002,06 TL BSMV Toplam 38.028,32 TL tutarlarındaki alacaklarına davacı …’ın müteselsil kefaletinin bulunduğu yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekilinin beyan dilekçesi sunduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 72.maddesinde düzenlenen icra takibi sonrası menfi tespit talebine ilişkindir.
Davalı, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasını temlik almış olup, 27/03/2021 tarihli dilekçesi ekinde temlik belgesini sunmuştur.
Davacı, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına dayanak olan Genel Kredi Sözleşmesi’nde kefil konumundadır. Davacının kefaletinin incelenmesinde, davacının kefil olduğu meblağın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefalet türünün ve kefalet tarihinin el yazısı ile yazılıp imalandığı, uyaptan temin edilen nüfus kaydına göre davacının ***2021 tarihinde evlendiği yani kefalet tarihi olan … tarihinde bekar olduğu, dolayısı ile TBK’nun 583. maddesinde düzenlenen kefaletin geçerlilik şartlarının yerine geldiği yani davacının usulüne uygun bir şekilde kefil olduğu görülmüştür ve davacı imzasını inkar etmemektedir.
İcra takibinde (takip talebinde) talep edilen alacaklar incelendiğinde; asıl alacak 1 adı altında tazmin edilmiş çek yaprağı tutarının işlemiş temerrüt faizi 1 adı altında söz konusu asıl alacağın işlemiş temerrüt faizinin, vergiler toplamı adı altında söz konusu alacağın BSMV’sinin, asıl alacak 2 adı altında kullandırılan kredinin asıl alacağının, kat tarihine kadar işlemiş akdi faiz 2 adı altında bu kredinin işlemiş akdi faizinin, işlemiş temerrüt faizi 2 adı altında bu kredinin işlemiş temerrüt faizinin, vergiler toplamı 2 adı altında bu kredinin BSMV’sinin talep edildiği görülmektedir. Buna göre icra takibinde talep edilen alacaklar, mahkememizce çek tazmin kredisi ve kredi borcu olmak üzere iki ayrı başlık halinde irdelenmiştir.
Çek Tazmin Kredisi Yönünden;
Çek tazmin kredisi yönünden davacının borçtan sorumlu olması için sözleşmede açık hüküm olması gerekir. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavramların ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.
Kefalet sözleşmesi davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 581 ila 603 üncü maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kefalet sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu’nun 581. maddesinde “kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşme” şeklinde tanımlanmıştır. Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Müteselsil kefalet ise aynı Kanun’un 586. maddesinde yer almıştır.
Bu maddeye göre;
“Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.
Alacak, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınmışsa, rehnin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz. Ancak, alacağın rehnin paraya çevrilmesi yoluyla tamamen karşılanamayacağının önceden hâkim tarafından belirlenmesi veya borçlunun iflas etmesi ya da konkordato mehli verilmesi hâllerinde, rehnin paraya çevrilmesinden önce de kefile başvurulabilir.”
Görüldüğü gibi kefalet sözleşmesi kişisel bir teminat sözleşmesidir. Diğer sözleşmeler gibi kefil ile alacaklının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile meydana gelir. Bu sözleşme ile kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir.
Kefalet borcunun feri karakteri, ferdileştirilmiş bir borç için tekeffülü zorunlu kılmaktadır.
Gerek öğretide, gerekse uygulamada sınırları belli olmak şartıyla devamlı, değişik içerikli, birden ziyade yükümlülüğü içeren borç ilişkileri için geçerli olarak kefil olunabileceği kabul edilmektedir. Kefaletin asıl borçlunun çeşitli yükümlülüklerinden sadece birisi için verilmesi zorunlu değildir. Azami miktar ile sınırlı olmak üzere kefilin borçlunun belirli birden fazla yükümlülüğünü aynı kefalet sözleşmesinde tekeffül etmesi mümkündür. Ancak kefil olunan yükümlülüklerin neler olduğunun kefalet sözleşmesinden anlaşılması gerekir.
Yeni Borçlar Kanunu’nda da borcun ferdileştirilmesi ile ilgili bir düzenleme bulunmamakla beraber, kefaletin fer’iliği yanı sıra BK 582/3 fıkrası ile kefilin korunması da kefil lehine olan, kefalette asıl borcun ferdileşmesi gerektiği görüşünü desteklemektedir.
Kefalet sözleşmesinde kayıtsız, şartsız olarak bir kredi borcunun tekeffülü hâlinde dahi kefil, belli bir kredi borcunu bazı hususlara uyulması şartıyla tekeffül ettiğini iddia edebilecektir.
Bir kimse bir kredi borcuna kefil olduğu hâlde, gerçekte bir kredi tahsisinin söz konusu olmaması, kredi olarak zikredilen hususun aslında bir borca katılmadan ibaret bulunması hâlinde, kefil olunan belli ferdileştirilmiş borç tahakkuk etmemiş demektir (Reisoğlu, Seza: Türk Kefalet Hukuku, Ankara 2013, s:36 vd.).
5411 sayılı Bankalar Kanunu’nda “gayri nakdi kredi” kavramı tanımlanmamıştır. Ancak, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca; muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmak; çekin karşılığının kısmen bulunması durumunda ise, kalan meblağı tamamlamakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili bu hususun, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmünde olduğu açıklanmıştır. Bu ödeme külfeti, sözü edilen Kanun gereğince bankalara yükletilmiş olduğundan, borçlunun bankadaki mevduatının bankaca müşterisine verilen her çek yaprağı için yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü zorunludur. Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu veya çek hesabı açma sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedeli veya karşılıksız çek bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisi, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi, istenebilir olduğunu da göstermez (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27.12.2017 tarih, 2016/1 E., 2017/6 K. sayılı kararı).
Tüm bu açıklamalardan ve yasal düzenlemelerden ortaya çıkan sonuç, kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiği, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığı, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğu, Çek Kanunu’nun ödeme yükümlülüğü maddesi uyarınca, hesap sahibi ile banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdî kredi sözleşmesi hükmünde bulunduğu, henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceği, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağı, bu nedenle çek depo bedelinden hesap sahibinin sorumluluğunun bulunduğu ancak kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden yahut tazmin kredisinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerektiğidir. Eldeki kredi sözleşmesinde ise depo talebinin yakut tazmin kredsinin müteselsil kefilleri de kapsayıp kapsamayacağı hususunda açık bir hüküm bulunmamaktadır.
İzah edilen nedenle icra takibinde talep edilen çek tazmin kredisinin asıl alacağı olan 10.586,00 TL’nin tamamı, işlemiş temerrüt faizi 1 başlıklı 1.465,03 TL’lik faiz alacağının tamamı, vergiler toplamı 1 başlıklı 73,23 TL’lik alacağın tamamı yönünden davacının borçtan sorumlu olmadığı sonucuna varılmıştır. Nitekim Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2020/1076 Esas 2020/1160 Karar sayılı emsal kararı da bu yöndedir.
Kredi Borcu Yönünden;
Dava dışı banka tarafından sunulan GKS’de davacının kefil olduğu, kefaletin TBK’nun 583.maddesine uygun olarak alındığı görülmüştür. Davacı, kefalet limiti kadar borçtan sorumludur. Mahkememizce alınan 24/06/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre 00385TT00000016524 numaralı taksitli kredi nedeni ile davacının dava tarihi itibari ile taleple bağlılık kuralına göre 15.546,20 TL asıl alacak, 856,24 TL kat öncesi işlemiş faiz, 554,84 TL temerrüt faizi ve 27,74 TL olmak üzere 16.985,03 TL borcunun bulunduğu hesaplanmıştır. Davalı ise icra takibinde 15.546,20 TL asıl alacak, 856,24 TL kat öncesi işlemiş faiz, 1.388,88 TL temerrüt faizi ve 69,44 TL BSMV talep etmiştir. Bilirkişi raporu ile davalının icra takibinde (1.388,88 TL – 554,84 TL) = 834,04 TL işlemiş temerrüt faizi ve 69,44 TL BSMV’yi fazladan talep ettiği, yine icra takibinde talep edilen 124,20 TL masrafın belgesinin dosyada bulunmadığı, yani davacının 834,04 TL işlemiş faiz, 69,44 TL ve 124,20 TL masraf için davalıya borcunun olmadığı anlaşılmış ve 834,04 TL işlemiş faiz, 69,44 TL ve 124,20 TL masraf yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Davacı, davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Her ne kadar davanın kısmen kabulü ile takipte istenen bir kısım alacaklar yönünden davacının davalıya borçlu olmadığına karar verilmiş ise de icra takibinde talep edilen alacakların bir kısmının haksız olması, davalının tazminata mahkum edilmesi için yeterli değildir. Davalı aleyhinde tazminata hükmetmek için davalının takip başlatmakta haksız olmasının yanında ayrıca kötü niyetli olması gerekir. Somut olayda davacının borcun bir kısımından sorumlu olmadığı ancak yargılama ile ortaya çıkmış; davanın kısmen kabulüne karar verilen kısmı için takip başlatma kötü niyetli olduğuna dair delil sunulmamıştır. İzah edilen nedenlerle, davacı tarafın şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İzah edilen nedenlerle mahkememizce aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
1.a) Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas (kapatılan Kayseri 6.İcra Dairesi’nin … Esas) sayılı dosyasında icra takibinde talep edilen 10.586,00 TL’lik çek tazmin kredisinin asıl alacağının tamamı,
1.b) İşlemiş temerrüt faizi 1 başlıklı 1.465,03 TL’lik faiz alacağının tamamı,
1.c) Vergiler toplamı 1 başlıklı 73,23 TL’lik alacağın tamamı,
1.d) İşlemiş temerrüt faizi 2 başlıklı 1.388,88 TL’lik faiz alacağının 834,04 TL’si,
1.e) Vergiler toplamı 2 başlıklı 69,44 TL’lik BSMV alacağının tamamı,
1.f) 124,20 TL masrafın tamamı olmak üzere genel toplamda 13.151,94 TL için davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının fazlaya ilişkin menfi tespit talebinin reddine,
2-Davacının şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 898,40 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 514,20 TL’nin mahsubu ile eksik 384,20 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) kabul ve red oranına göre 576,58 TL’sinin davalıdan alınarak ve 743,42 TL’sinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan başvurma harcı 59,30 TL, peşin harç 514,20 TL, tebligat ve müzekkere gideri 92,70 TL, bilirkişi ücreti 650,00 TL olmak üzere toplam 1.316,20 TL yargılama harç ve giderinin kabul ve red oranına göre 574,92 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yatırılan herhangi bir harç ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta mahkememizce bir karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen kısım üzerinden 4.080,00 TL nısbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca red edilen kısım üzerinden 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/10/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.