Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/870 E. 2022/279 K. 11.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM :***
KATİP :***

DAVACI : ***
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVALI : 1- ***
DAVALILAR : 2- ***
3- ***
VEKİLLERİ : Av.

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan tazminat (rücuen tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … (TC:***)’in özel güvenlik görevlisi olarak ***tarihleri arasında Kayseri Şube Müdürlüğü’nde özel güvenlik işlerini yürüten çeşitli özel güvenlik şirketlerinde çalışmış ve en son çalıştığı *** Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti. – *** Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti, iş ortaklığı tarafından *** tarihinde iş akdi fesh edildiğini, … tarafından kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, genel-bayram tatili ücreti ve diğer işçilik alacaklarının tahsili talebiyle Kayseri 2. İş Mahkemesi’nin *** Esas sayılı dosyası ile müvekkilim kurum ile ***Güvenlik Eğitim Alarm ve Koruma Hizmetleri Limited Şirketi, *** Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Ticaret Limited Şirketi ve *** Hizmetleri Limited Şirketi’ne karşı alacak davası açıldığını, yapılan yargılama sonucunda Kayseri 2. İş Mahkemesi’nin *** Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, karar aleyhine istinaf başvurusunda bulunulduğunu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 2017/1556 Esas ve 2017/3186 Karar sayılı kararı ile yerel mahkeme kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, mahkeme kararının davacı … vekili tarafından Kayseri 4. İcra Dairesi’nin … sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, … Güvenlik Eğitim Alarm ve Koruma Hizmetleri Limited Şirketi icra borcunun kendi dönemine ait olan 7.522,80-TL’nı icraya yatırdığını, bakiye borç olarak kalan 10.552,62-TL’nın 5.000,00-TL’nın … Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Ticaret Limited Şirketi tarafından yatırıldığını, İcra Dairesi’nce davacıya gönderilen bakiye borç muhtırası üzerine dosya hesabında gözüken bakiye 5.552,60-TL icra borcunun *** tarihinde davacı tarafından ödendiğini, söz konusu ödenen kısım için davalı şirketlere yazılı bildirim yaparak sorumlu oldukları tutarların ödenmesinin istendiğini ve ödenmediğini, davacı ile davalı şirketler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmelerine davacı kurumun bina ve eklentilerinin güvenlik hizmetleri için çalıştırılacak personelin tüm sorumluluğunun firmaya ait olacağı ve sözleşme konusu işlerin yapılması ve çalıştırılan işçiler bakımından İş Kanunu ve mevzuatın işverenlere yüklediği yükümlülükleri yerine getirmekten şirketlerin sorumlu olacağı, tüm işçilik alacaklarından yüklenici şirketlerin sorumlu olacağı hususunun sözleşmenin eki sayılan teknik, idari ve genel şartnamelerde de belirtildiğini, ayrıca firmalara sözleşme gereğince ödenen, sözleşme bedeli içerisinde tüm işçilik alacaklarının da yer aldığı hususunun yine sözleşmelerde belirtildiğini, bu nedenle davacı tarafça özel güvenlik görevlisi …’e ödenen bedelin davalılardan rücuen tahsilini talep etmek gerektiğini, dava dışı işçinin *** dönemi için … Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti. – … Hizmetleri Ltd. Şti. – *** Sistemleri Özel Güvenlik Ticaret Ltd. Şti. iş ortaklığında, *** dönemi için … Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti – … Hizmetleri Ltd. Şti’nde çalıştığını, söz konusu dönemler için ilgili şirketler ile davacı idare arasında hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, dava dışı özel güvenlik görevlisi …’in işe başladığı tarihten işten ayrıldığı tarihe kadar, davacı bünyesinde ihale ile özel güvenlik hizmetlerinde bulunan, farklı şirketlerde görev aldığını, sözleşmeler incelendiğinde, sözleşme konusu işlerin yapılması ve çalıştırılan işçiler bakımından İş Kanunu veya benzer mevzuatın işverenlere yüklediği yükümlülüklerin yerine getirmekten firmaların sorumlu olduğu açık olduğunu, ayrıca adı geçen firmalar ile davacı idare arasında imzalanan sözleşmelere göre faiz oranlarının belirlendiğini, faiz oranının belirlenmediği sözleşmelerde ise ticari faizin uygulanacağını, bu nedenle adı geçen firmaların, davacı tarafından işçiye ödenen bedelden sorumlu olup, sözleşme ile öngörülen faiz oranı üzerinden davacıya rücuen ödeme yapılması gerektiğini belirterek, …’e ödenen işçilik alacaklarının yukarıda isimleri belirtilen firmalarla imzalanan sözleşmeler gereği ödeme tarihinden itibaren uygulanacak sözleşme faiziyle, faiz belirtilmeyen sözleşmelerde ticari faiziyle birlikte davalı şirketlerden sorumlulukları oranında müştereken ve müteselsilen rücuen tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar … Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti., STK Özel Güvenlik Ltd. Şti. ve … Hizmetleri Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmelerinde yetkili yer belirlendiğni ve yetkili yer sözleşmesi yapıldığını, buna göre taraflar arasında çıkacak herhangi bir uyuşmazlıkta yetkili yer mahkemesi olarak Ankara mahkemelerinin belirlendiğini, yetkisiz yerde açılan işbu davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesini, İş Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asıl işverenin alt işveren ile birlikte sorumlu olduğunun düzenlendiği, ayrıca asıl işverenin alt işverene rücu etmesine imkân veren bir kanun maddesinin olmadığını, davacının yaptığı ödemeden davalıların huzurdaki dava ile haberdar olduklarını, alacaklının zararını tanzim eden davacının davalılara rücu ettiğini ancak herhangi bir ihbar ve bildirimde bulunmadığını, bu durumun dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, davacının dava dışı işçiye ödemeyi ne için, nasıl ne miktarda yaptığı davalılar tarafından bilinmediğini, davalı şirketlerin davacıdan ihale ile iş aldıklarını, ihaleyi kazanan davalı şirketlerin mevcut işçilerle çalışmaya devam ettiğini ancak davacının ihaleye çıktığı işçi sayısını zaman içerisinde düşürdüğünü, mesela 200 işçi ile ihale ettiği iş başladıktan bir müddet sonra, depolarını kapattığını, depolarını kapatınca işçilerin açıkta kaldığını, 200 işçi ile başlayan işin 100 işçiye kadar düştüğünü, davacı tarafın deponun kapanacağını davalılara bir gün önceden bildirerek işçilere bilgi verme, tutanak tutma, ihbar önelleri v.s için davalıların zamanının kalmadığını, bu nedenle bilirkişinin kusur huşunda inceleme yapması gerektiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin ya da teknik ve idari şartnamelerin hiç birisinde asıl işverenin işçilik alacakları yönüyle davalılara rücu edebileceği yönünde bir düzenleme bulunmadığını, davalıların ihale ile iş aldığını ve ihale şartnamesinde yazmayan hiç bir kalemi işçilere ödemesinin mümkün olmadığını, İhale makamının kıdem tazminatı yönünden davalı şirketlere herhangi bir ödeme yapmadığını, bu nedenle söz konusu alacağın ihale makamı olan davacı tarafından ödenmesinin gerektiğini, aksi durumun ihale şartnamesine aykırılık oluşturduğunu, “Kamu İhale Kanunu’na Göre İhale Edilen Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımları Kapsamında İstihdam Edilen İşçilerin Kıdem Tazminatlarının Ödenmesi Hakkında Yönetmelik” gereği kıdem tazminat ödemelerinin asıl işveren olan kamu kurumu tarafından ödeneceğini ve hizmet tespitine ilişkin usulün gösterildiğini, bu hususun 6552 sayılı Kanunun gerekçesinde ayrıntılı bir şekilde açıklandığını, ihale konusu işin maliyetini hesaplarken kıdem tazminatını bu hesaplamaya dâhil edemediği ve alt işverenler nezdinde büyük sorunlara yol açtığının belirtildiği, madde gerekçesi dahi alt işverenin yükünün azaltılmasından bahsederken hala müşterek ve müteselsil sorumlu olunduğunun iddiasının hukuka aykırı olduğunu, davacının sebepsiz zenginleştiğini, davacının ödediği vergilerin davalılardan talep edilemeyeceğini, alacak var ise zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddin karar verilmeni, yargılama giderleri ve vekalet davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca Kayseri 2. İş Mahkemesi’nin *** Esas ve ***Karar sayılı dava dosyasına, Kayseri 4. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, ödeme belgelerine, taraflar arasında imzalanan … Alımına ilişkin Sözleşmeler ve eki olan teknik ve idari şartnamelere, davalı şirketlerin kayıtlarına, TMO Genel Müdürlüğü kayıtlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri 2. İş Mahkemesi’nin … Karar sayılı dava dosyası celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı Toprak Mahsulleri Ofisi’ne müzekkere yazılarak dava dışı …’in iş alımına ilişkin sözleşme ve şartname örnekleri celp edilmiştir.
SGK Kayseri İl Müdürlüğü’nden dava dışı işçi …’in SGK hizmet döküm cetveli celp edilmiştir.
Davalı şirketlere müzekkere yazılarak dava dışı işçi …’in iş yeri sicil dosyalarının gönderilmesi istenmiş, davalılar müzekkereye cevap vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklı asıl işverenin alt işverenden rücuen alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalıların yetki ilk itirazının ve zaman aşımı def’inin haklı olup olmadığı, dava dışı güvenlik görevlisi …’e yaptığı ödemeler nedeni ile davacının davalılara rücu hakkının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davacı ile davalı şirketler arasında düzenlenen Hizmet Alımına Ait Sözleşmelerde ( 37/1.1. maddesinde) açıkça anlaşmazlıkların çözümünde Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunun düzenlendiği görülmüştür.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde HMK’nın 17. maddesi uyarınca geçerlidir. Yalnızca tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilir. Bu yeni düzenleme, 01/10/2011 tarihinden sonra açılacak davalar bakımından uygulanmakla birlikte, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 27/06/2019 tarihli, 2019/1311 Esas ve 2019/1058 Karar sayılı kararında “Davacı TMO Genel Müdürlüğü tacir olduğu gibi davalı şirketler de tacirdir. Bu durumda dava, tacirler arasında hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.” denildiği görülmekle davacının tacir sayılması gerektiği anlaşılmış ve HMK’nun 17. maddesinde tarafların yetki konusunda sözleşme ile anlaşmaları halinde sözleşmede belirtilen mahkemede dava açılması gerektiği belirtilmiştir.
Yapılan açıklamalar ışığında eldeki dava değerlendirildiğinde; her iki tarafı da tacir olan davacı ile davalı şirketler arasında hizmet alımına ait sözleşmelerde Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunun düzenlendiği, HMK’nun 17. maddesinde gereği bu şekilde tacirler arasında yetki konusunda bir anlaşma olması halinde anlaşılan mahkemede dava açılması gerektiği, ilk itiraz olan yetki itirazının davalılar vekili tarafından yasal süresi içinde cevap dilekçesinde ileri sürdüğü dikkate alındığında, taraflar arasındaki imzalanan yetki sözleşmesi uyarınca davalıların yetki ilk itirazlarının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine, davaya bakmaya Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili mahkeme olduğuna, hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının yetkili Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, HMK’nun 20. maddesi gereği işbu kararın kesinleştiği tarihten veya kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini istememesi halinde dava dosyasının el alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davalıların yetki ilk itirazlarının kabulü ile mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Davaya bakmaya Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili mahkeme olduğuna,
3-Hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının yetkili ANKARA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
4-HMK’nun 20. maddesi gereği işbu kararın kesinleştiği tarihten veya kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini istememesi halinde dava dosyasının el alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
5-Davaya yetkili mahkemede devam edilmesi halinde yargılama harçları, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin yetkili mahkemede hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/04/2022

Katip ***
E-imzalıdır

Hakim ***
E-imzalıdır