Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/859 E. 2023/461 K. 05.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan alacak (satım sözleşmesinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirket arasında akdedilen … tarihli satış sözleşmesine istinaden 2013 model Caterpillar marka, 324D tipi ekskavator iş makinesinin davalı tarafından davacıya satıldığını, davacının iş makinasını kullanmaya başlamasından 2 gün sonra aracın yağ pompalarının arızalı olduğu ve yağ akıttığının gözlemlendiğini, bunun üzerine aracın davacı tarafından tamir edilmek üzere tamirciye götürüldüğünü, ilk etapta ciddi bir arıza olmadığını düşünen davacının aracı kendi imkanları ile tamir ettirmek istediğini ancak yetkili firma tarafından kendisine araçta ciddi bir problem olduğu ve tamir masraflarının yüksek olacağının bildirildiğini, bunun üzerine davacı tarafından aracın ayıplı olduğunun anlaşıldığını ve … tarihli ihtarname ile durumun satıcı firmaya bildirildiğni, ancak satıcı firmanın 23/06/2020 tarihli ihtara cevabında araçta herhangi bir arıza ve ayıbın bulunmadığı bildirerek taleplerinin karşılanmayacağını bildirdiklerini, davalı şirket tarafından davacıya satışı yapılan makine için davacı tarafından yapılan masrafların işbu davayı açarak TBK’nun 219 ve devamı maddeleri gereğince davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etme zorunluluğunun hasıl olduğunu belirterek davanın kabulü ile satılandaki ayıp nedeni ile davacının yapmak zorunda kaldığı masraflar olarak 750,00-TL’nın satılanın ayıplı olarak davacıya teslim edilmesi nedeni ile davacının yoksun kaldığı kazanç kaybı olarak 500,00-TL’nın davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görev itirazları olduğunu, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, hak düşürücü sürenin geçtiğini, alacağın zaman aşımına uğradığını, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, satılanın davacıya ayıpsız olarak teslim edildiğini, satılanın kullanıcı hatasına bağlı olarak arızalandığını, davacının zararın varlığını objektif kriterlere göre yazılı delillerle ispat etmek zorunda olduğunu belirterek davanın görev yönünden, süresinde ayıp ihbarında bulunulmaması nedeniyle, satılanda ayıp bulunmaması nedeniyle reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça satış sözleşmesine, faturalara, ihtarnamelere, fotoğraflara, keşif ve bilirkişi incelemesine, tanık anlatımlarına ve yemine delil olarak dayanılmıştır.
Davalı tarafçaticaret sicil ve vergi kayıtlarına, iş makinesi satış sözleşmesine, faturaya, ihtarnamelere, tanık anlatımlarına, ticari defter ve kayıtlara, bilirkişi incelemesine ve yemine delil olarak dayanılmıştır.
Taraflarca delil olarak dayanılan bir kısım kayıt ve belgeler dilekçelerinin ekinde dava dosyasına sunulmuştur.
Davacının tacir olup olmadığının araştırılması amacıyla Tatvan Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacının; a-Davacının ticari faaliyetler dolayısı ile vergi mükellefi olup olmadığının, varsa faaliyet alanının, işyeri adresinin, vergi kayıt tarihinin, b-Davacı ticari faaliyetler nedeniyle vergi mükellefi ise bilanço esasına göre mi yoksa işletme hesabı esasına göre mi defter tuttuğunun, c-Davacı ticari faaliyetleri nedeniyle vergi mükellefi ise vergi usul kanunun 177 maddesi ve ilgili sair mevzuat hükümlerine göre alış-satış ve gayri safi iş hasılatının esnaf işletmesi sınırında kalıp kalmadığının, ikinci sınıf tüccar ise VUK’un 177. maddesi uyarınca alış-satış ve gayri safi iş hasılatının miktarının ne olduğunun bildirilmesi ve ilgili kayıt ve belgelerin tasdikli örneklerinin mahkememize gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize 14/12/2021 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Kayseri 12. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı iş makinesi satış sözleşmesinin örneği istenmiştir.
Taraflarca bildirilen tanıklar, yargılama sırasında usulünce dinlenmişlerdir.
Davacı tanıkları … ile …’ın beyanlarının alınması için Tatvan Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır.
Talimat yolu ile dinlenen davacı tanığı … özetle; “Ben tır şoförü olarak çalışmaktayım. Davacıyı da Tatvan İlçesi’nde hafriyatçı olduğu için tanırım. Kendisinin davalı şirketten almış olduğu ekskavatör iş makinesinin pompasının arızalı olması nedeniyle çalışmadığını biliyorum. Önce Tatvan’dan ve Van’dan ustalar iş makinesinin tamiri amacı ile geldiler, ancak yapamadılar. Bunun üzerine Van İli’ne götürdüler. Orada tamir edilemeyince benim Tatvan – İstanbul arası tekstil nakliyatı yaptığım sırada davacı benden iş makinesini Ankara’ya tır ile taşımamı istedi. Bedel karşılığında da ben davacıya ait iş makinesini Ankara’da sanayiye götürdüm. Bildiğim kadarıyla orada da tamiri yapılamadı. Ardından Adana İli’ne tamir için götürdüler diye biliyorum. Tüm bu süreçte davalı şirketin davacının zararını gidermeye yönelik bir eyleminin bulunup bulunmadığını da bilmiyorum.”şeklinde beyanda bulunmuştur.
Talimat yolu ile dinlenen davacı tanığı … özetle; “Davacı benim kardeşim olur. Biz kendisi ile ortak iş yaparız. Bizler hafriyat, bina yıkımı, nakliyat gibi işler yapıyoruz. 2020 yılının Haziran ayında bir internet sitesinden davalı şirkete ait bir ekskavatör beğendik ve davacı abim Kayseri’ye iş makinesini satın almak için gitti. Makineyi aldıktan sonra Tatvan’da iş yerimize getirdi. Getirdikten bir süre sonra iş makinesi bir saat kullanıldıktan sonra çalışmamaya başladı. İçinde iş makinesine ait bıçak ( kova ) yokmuş. Ayrıca makinenin iç aksamları genel olarak yanmış. Abim bunu Kayseri’den alırken orada çalıştırma imkanları olmadığı için fark etmemişti. O gün davalı şirket yetkilisi ile abim iletişime geçti, kendisi de Ahlatlıymış. Bir hafta içerisinde Ahlat’a geleceğim, görüşürüz, dedi. Geldiğinde de Bingöl’de bulunan yerlerine iş makinesini teslim edebileceğimizi söyledi. Ancak ertesi günü telefonları açmadığı gibi, aramalarımıza da dönmedi. Bunun üzerine bizler Van’daki yetkili servise götürdük, orada 75 – 80 gün kadar kaldı. Parça değişimi için bizden 18.000,00-Euro bedel istediler, bizlerin de onu ödeyecek maddi gücümüz olmadığı için yetkili serviste yaptıramadık. Ancak Ankara’ya bir kaç kez götürdük. En son ise Adana İli’ne aracı götürdük ve orada usta bir parça bulup tamir ettirdik. Ancak tam anlamıyla araçtan verim alamıyoruz. Zaten tamir edilene kadar maddi manevi çok zarar ettik. Bu süreçte davalı şirket yetkilisi de hiç bir şekilde bizim zararımızı karşılamadı.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Davalı tanığı … duruşmada; “Ben iş makinesi tamircisi olarak çalışmaktayım. Ben satılan makineyi biliyorum. 2020 yılının Nisan-Mayıs gibi … firmasına ait dava konusu Caterpillar markalı iş makinasını tamir etmiştim. Makine … firmasının depoda duruyordu. 2020 yılı Mayıs, Haziran gibi bir tane alıcı ekskavatör makineyi satın almak istemiş. Alıcının … olup olmadığını hatırlamıyorum, ancak şantiye alanında aracı denediler. Kendi gitti, alıcı kişi kontrol edip satın aldı. Ben alıcıya bu aracın yağ bakımları yapılmadı, sistem temizliği yapılması gerekir dedim. Bakımları yaptırdıktan sonra kullanın dedim. Daha sonra yaklaşık satımdan 10-15 gün sonra alıcı beni aradı, makinada arıza olduğunu söyledi. “Sen yanlış yerleri söktürüyorsun, benim atölyeme getir, ben yapayım.” dedim. Kendisi “Ben yaparım.” dedi. Bana aracın kolunun bir tanesinin çalışmadığını ve yavaşlık şikayeti olduğunu söyledi. Ben kendisine makinenin bakımını yaptın mı diye sordum; “yok” dedi. Sonra makineyi servise götürüp orada yapacağım dedi. Servise götürdüğünde hidrolik pompa ve valflerin söküleceğini, 100-150 bin TL gibi bir masraf olacağını kendisine servis söylemiş. Ben orada arıza olmadığını, muhtemelen bir yerde pislik olduğunu, getirmesi halinde tamir edeceğimi ve ücret istemediğimi söyledim. Davacının şikayetleri pislikten kaynaklanmaktadır, ayrıca bakımlarını da yaptırmamıştır. Yaklaşık 10-15 gün bakımlarını yaptırmadan kullanmış. Benim bildiklerim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmalarının tespiti, uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması, dava konusu araç üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasının gerekli olması nedeni ile Gaziantep Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmasına, talimat evrakı ile beraber dosya aslının gönderilmesine, bilirkişi olarak iş makineleri konusunda deneyimli bir makine mühendisi ve bir borçlar hukuku mevzuatı alanında nitelikli hesap bilirkişinin mahkememizce re’sen seçilmesine, talimat mahkemesinden belirlenecek keşif gün ve saatinin taraf vekillerine çıkarılacak davetiyeler ile tebliğ edilmesinin,*** Mahallesi, 136090 Cadde, *** Apartmanı, No:4, Daire No:5, Şahinbey/ Gaziantep adresinde bulunduğu bildirilen makine (ekskavatör) üzerine keşif icra edildikten sonra dava dosyasının bilirkişilere tevdii edilmesinin istenilmesine, HMK’nun 273. maddesi gereği tarafların iddia ve savunmaları, iş makinesi üzerine yapılacak teknik incelemeler, dava dosyası içerisindeki fatura, ihtarname örnekleri, makine satış sözleşmesi, tanık anlatımları, diğer tüm deliller incelenmek sureti ile dava konusu ekskavatörün ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise bu ayıbın açık ayıp mı gizli ayıp mı olduğu, davacının hafriyat işi ile uğraşan tacir olduğu gözetilerek davacı bakımından ayıbın hemen mi yoksa kullanmakla mı tespit edilmesinin mümkün olduğu, 6098 sayılı TBK’nun 223 ve 231. maddelerine göre ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, varsa iş makinesindeki ayıbın makinenin kullanımını önemli ölçüde etkileyici nitelikte olup olmadığı, bu ayıbın giderilmesinin mümkün olup olmadığı, mevcut ayıbın giderilmesi için neler yapılmasının gerektiği, bunun parasal maliyetinin yedek parça ve işçilik ücreti KDV dahil kaç TL olduğu, TBK’nun 224/4. maddesi uyarınca semen indirimine gidilmesinin hakkaniyetli uygun bir yol olup olmadığı, öyle olursa ve semen indirimi yapılması gerekirse bu durumda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun *** Karar sayılı emsal ilamında açıklandığı üzere satış bedelinden nisbi yöntem çerçevesinde indirilmesi gereken miktarın hesaplanması için öncelikle fatura (satış) tarihi itibari ile satılan aracın ayıplı ve ayıpsız bedellerinin ayrı ayrı belirlenmesi, taraflarca kararlaştırılan ve satış faturasında yazılı satış bedeli ile ayıplı değerin çarpılması sureti ile elde edilecek rakamın malın ayıpsız değerine bölünmek sureti ile ödenecek satış bedelinin bulunacağı, (satış bedeli x ayıplı satış bedeli (değeri) / ayıpsız satış değeri) metodundan hareketle semen indirimi yapılacak miktarın tespiti hususlarında hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişilere yetki ve görev verilmesi, bilirkişi kurulu tarafından düzenlenecek raporun, dava dosyamız ve talimat evrakları ile birlikte mahkememize iadesinin istenmesine karar verilmiştir.
Mahkememizin yukarıda anılan ara kararı doğrultusunda dava dosyası ve ekleri talimat yolu ile Gaziantep Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmiştir. Talimat yolu ile uyuşmazlık konusu iş makinesi üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
*** ‘den oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle; “Dosyada yapılan incelemeler sonucunda; varsa iş makinesindeki ayıbın makinenin kullanımını önemli ölçüde etkileyici nitelikte olup olup olmadığı, mevcut ayıbın giderilmesi için neler yapılmasının gerektiği, bunun parasal maliyetinin yedek parça ve işçilik ücreti KDV dahil kaç TL olduğu:
Hidrolik sistem arızaları sebebi ile yürüyüş, kule, bum, kol ve kepçe hızı yavaşlayabilir. Pompalarda anormal ses oluşur. Kepçe yavaş kalkar. Kule dönüşü yapmaz veya kule dönüş yapmada zorlanır. Yük altında iş makinesi istediği performansı elde edemez. Hidrolik yağ basıncı ile çalışan bu iş makineleri, yer kazımı, bina yıkımı, ağır inşaat unsurlarının taşınmasında veya hafriyatın kamyon gibi taşıma araçlarına yüklenmesi gibi işlerde kullanıldığından iş makinesinin performansının düşmesine sebep olan bu ayıp iş makinesini önemli ölçüde etkileyici hidrolik sistem arızasının neden kaynaklı olduğunun tespiti yapılmalıdır. Hidrolik sistem arızaları ve arızanın giderilmesi: Yürüyüş, kule, bum, kol ve kepçe hızı yavaş ise hidrolik yağ eksiktir. Hidrolik yağ seviyesi tamamlanmalıdır. Pompalarda anormal ses varsa hidrolik tank süzgeci tıkalıdır ve temizlenmesi gerekir. Hidrolik yağ sıcaklığı aşırı yüksek ise fan kayışı gevşek olabilir, kayış ayarlanmalıdır. Yağ soğutucu kirli olabilir, yağ soğutucu temizlenmelidir, Hidrolik yağ eksik olabilir, yağ seviyesi tamamlanmalıdır. Kepçe yavaş kalkıyor ise, hidrolik yağ eksikliği söz konusudur. Yağ seviyesi tamamlanmalıdır. Kepçe kendi kendine iniyor ise kumanda kolları ayarsız olabilir. Hortum ve bağlantılarda kaçak vardır. Silindirlerde iç kaçak söz konusudur. Davacı dava dilekçesinde yağ kaçağı olduğundan bahsetmiş; ancak yağ kaçağı sebebi ile araçta ne gibi bir arızanın olduğunu belirtmemiştir. Keşif mahal gidildiğinde araç çalışır vaziyette olmasına rağmen alt kısmından yağ damladığı görülmüştür. Bu durumda hortum ve bağlantılarda kaçak olabileceği gibi, silindirlerde de iç kaçak söz konusu olabilir. Damlayan yağların hortum ve bağlantılardan mı, silindir kaynaklı iç kaçak mı olduğu ancak sistemin sökülmesi ile anlaşılabilir. Bu sebeple arızanın sebebinin tespiti için 06/10/2020 tarihli dış servis formundaki bilgilerden yararlanılarak arızanın sebebi tespit edilmeye çalışılmıştır. Dış servis formu incelendiğinde; hidrolik ana valf bloğunun problemli olduğu, problemin siboplarda kitleme ve çatlak kaynaklı olduğu belirtilmiştir. Ayrıca nedeni bilinmeyen hidrolik valf bölgesinde yanma olduğu, bu yanmanın ne kadar zarar verdiğinin tespit edilemediği belirtilmiştir. Hidrolik ana valf blokunda çatlak olması sebebi ile valf bloku kompledeğiştirilmelidir. ¸
TBK’nun 224/4. maddesi uyarınca semen indirimine gidilmesinin hakkaniyetli uygun bir yol olup olmadığı, öyle olursa ve semen indirimi yapılması gerekirse bu durumda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun *** Karar sayılı emsal ilamında açıklandığı üzere satış bedelinden nisbi yöntem çerçevesinde indirilmesi gereken miktarın hesaplanması için öncelikle fatura (satış) tarihi itibari ile satılan aracın ayıplı ve ayıpsız bedellerinin ayrı ayrı belirlenmesi, taraflarca kararlaştırılan ve satış faturasında yazılı satış bedeli ile ayıplı değerin çarpılması sureti ile elde edilecek rakamın malın ayıpsız değerine bölünmek suretiyle ödenecek satış bedelinin bulunacağı, (satış bedeli x ayıplı satış bedeli değeri)/ayıpsız satış değeri) metodundan hareketle semen indirimi yapılacak miktarın tespiti:
¸
olarak hesaplandığı” belirtilmiştir.
Bilirkişi kurulunun … tarihli raporuna karşı vaki beyan ve itirazlar ile görülen lüzum üzerine bilirkişi kurulundan ek rapor aldırılmasına, HMK’nun 281/2. maddesi uyarınca … tarihli rapora karşı davalı vekilinin beyan ve itirazlarının karşılanması, davacının talebinin açılan davada iş makinesinin onarım bedeli ve yoksun kalınan kazanç kaybı olduğu dikkate alınarak onarım bedelinin tespit edilmesi ayrıca sözü edilen iş makinesinin arızalarının giderilmesi için gerekli makul onarım süresinin ne kadar olduğu hususunda hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı ek rapor düzenlemeleri için bilirkişilere yetki ve görev verilmesine, bilirkişilerin ek rapor sunmaları için dava dosyasının içeriğini incelemeleri gerekmekle dava dosyasının bilirkişilere tevdi için Gaziantep Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmasına, karar verilmiştir. Bu ara kararı doğrultusunda Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır.
***’den oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen *** tarihli ek raporda özetle; “Davalı vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi: Bilirkişi raporu bilimsellikten uzak olup denetime de elverişli değildir. İtirazlarının değerlendirilmesi; Bilirkişi raporunda ekskavatörün ne işe yaradığı açıklanmış, parçalarının neler olduğu, görevleri ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Akabinde de hangi testlerin yapılması gerektiği nedenleri ile açıklanmıştır. Ekskavatörün satın alınması esnasında normal bir araç gibi satın alınamayacağı hususu aşikardır. Bilirkişi raporunda belirtilen testlerin yapıldığı veya yapılmadığı yönünde açıkça delil bulunmadığından taralların eşit kusurlu olduğu yönünde tespit yapılmıştır. Gerek ekskavatörün hakkında gerekse yapılması gereken testler hakkında verilen bilgiler denetime elverişli bir rapor olduğunun göstergesidir. Ayıp ihbarının süresinde yapıldığı yönündeki tespiti hukuki olmaktan uzaktır.
Davacının talebinin açılan davada iş makinesinin onarım bedeli ve yoksun kalınan kazanç kaybı olduğu dikkate alınarak onarım bedelinin tespit edilmesi; ana raporumuzun 3. sayfa 8. bölümünde onarım bedeli tespit edilmiştir. Tespit edilen onarım bedelini tekrar sunuyoruz,
Hidrolik ana valf bloğunda çatlak olması sebebi ile valf bloğu komple değiştirilmelidir.
¸
Sözü edilen iş makinesinin arızalarının giderilmesi için gerekli makul onarım süresinin ne kadar olduğunun tespiti; araç Kayseri İli’nden satın alınmış olup, Tatvan İlçesi’ndeki iş alanına götürülmüştür. Tatvan İlçesi’nde iş alanında arızalanan araç Ankara İli’ne tamire götürüldüğü (orada da yapılamadığı Adana İli’ne götürüldüğü) davacı ve tanıkların ortak beyanıdır. İş makinasının Tatvan İlçesi’nde Ankara İli’ne ve/veya Adana İli’ne bir kereye mahsus tamir için götürüldüğünün ve tamir yapıldığının kabulü yapılmalıdır. Ankara İli’nde tamir yapılamadığı akabinde Adana İli’nde tamir yapılması sebebi ile oluşan zaman kaybı davacının iş makinasını tamiri için gerekli araştırmayı yapmamasından kaynaklandığının kabulü yapılarak hesaplamalara katılmamalıdır.
* Tatvan -Ankara iş makinasının nakledilmesi (Tır bulma süresi dahil) …..2 gün
* Tamir Süresi (Yedek parçanın stoklarda olduğu varsayımı ile)………..2 gün
* Ankara-Tatvan iş makinasının nakledilmesi (Tır bulma süresi dahil) …. 2 gün olmak üzere toplam 6 iş günü iş makinası tamir edilmesinden dolayı çalışmadığı tespit edilmiştir.” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, davalı tarafından davacıya satılan malların ayıp olduğundan bahisle onarım bedeli ve yoksun kalınan kazanç bedelin tahsili isteminden ibarettir.
Dava ilk olarak Kayseri 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılmış, bu mahkemenin *** Karar sayılı gerekçeli kararı ile davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu kararın kesinleşmesi ve talep edilmesi nedeniyle dava dosyası *** tarihinde mahkememize tevzi olunmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya mahkememiz görevlidir. Zira davanın taraflarının tacir olduğu ve uyuşmazlığın tarafların ticari faaliyetlerinden kaynaklandığı görülmektedir.
Dava değeri dikkate alınarak 6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca basit yargılama usulüne göre yargılama tek hakim tarafından yürütülmüştür.
Dava şartı arabuluculuk faaaliyeti kapsamında taraflar anlaşmaya varamadıkları görülmüştür.
Taraflar arasında uyuşmazlık; davalı tarafından davacıya satılan iş makinesinin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın açık ayıp mı yoksa gizli ayıp mı olduğu, ayıp ihbarının süresi içinde yapılıp yapılmadığı, davacının davalıdan onarım bedeli ve yoksun kalınan kazanç nedeni ile talep edebileceği zararının olup olmadığı, var ise miktarının ne olduğu, davalının hak düşürücü süre itiraz ve zaman aşımı def’inin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Kayseri 12. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye sayılı “iş makinesi satış sözleşmesi” ile 2013 model Caterpillar marka, 324D tipi ekskavator iş makinesinin 90.000,00-TL bedel karşılığında davalı tarafından davacıya satılmıştır.
Tatvan Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davacı tarafından davalıya, … tarihli iş makinesi satış sözleşmesine istinaden satın aldıkları iş makinesinin teslimini takiben çalıştırılmaya başlanılmasından 2 gün sonra aracın yağ pompalarının arızalı olduğu ve yağ akıttığı, aracın ayıplı olması nedeniyle iş makinesinin onarımının yapılmasının ihtar edildiği görülmüştür.
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan satın aldığı iş makinesinin ayıplı olduğu iddiasına dayanarak ayıplı mal satışından kaynaklanan onarım bedeli ve yoksun kalınan kazanç zararının tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, süresi içerisinde usulüne uygun şekilde ayıp ihbarında bulunulmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık; tacir olan davacının ayıplı ifa ile ilgili olarak süresinde ve usulüne uygun olarak ayıp ihbarında bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Eldeki davada tarafların tacir olduğu, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklandığı hususu tartışmasızdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. maddesinde düzenlenmiş ve “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” denilmiştir.
Tacirler arasında satışa konu malın ayıplı çıkması halinde, alıcının yasal haklarını kullanabilmesi için (6102 sayılı TTK’nun 18/1-c) maddesindeki süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunması zorunludur. Bu süreler, satılan malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise iki gün, açıkça belli değilse sekiz gündür.
Somut olayın incelenmesinde, tacir olan yanlar arasında iş makinesinin alım- satımını içeren sözleşmenin … tarihli olduğu, sözleşme uyarınca satıma konu iş makinesinin davalı satıcı tarafından aynı tarihte alıcı davacıya teslim edildiği, alıcı davacının teslim edilen iş makinesinin ayıplı vaziyette olduğunu, süresi içerisinde davalı satıcıya ayıp ihbarında bulunduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı ve teslimi yapılan iş makinesinin onarım bedeli ve yoksun kalınan kazanç zararının tahsili talep ettiği görülmektedir.
Tarafların tacir olup, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle olaya dava tarihi itibariyle 6098 sayılı Borçlar Kanunu (TBK) ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Bununla birlikte satım sözleşmesinde malın ayıplı olması halinde özel hükümler öngörülmüştür (TTK m. 23/1,c). Dolayısıyla tacirler arası satım sözleşmelerine Borçlar Kanunu hükümleri ile birlikte TTK ‘nun 23/I. maddesi hükmü de uygulanacaktır.
Bu noktada uyuşmazlığın temelini oluşturan “ayıp ve ayıba karışı tekeffül” kavramları üzerinde durmakta yarar vardır:
Ayıba ilişkin hukuki düzenleme, dava konusu uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesinde yer almaktadır. Düzenlemede “Satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” denilmektedir.
Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır.
Ayıba ilişkin diğer sınıflandırma, ayıbın açık ve gizli olup olmamasına göre yapılmaktadır. Açık ayıp hemen ilk bakışta ya da yüzeysel bir muayene ile tespit edilebilen ayıptır. Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değilse de ayıp meydana çıkar çıkmaz hemen ihbar etmelidir (Domaniç, H.: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C.I, İstanbul 1988, s.155; Yavuz, N.: Ayıplı İfa, 2.b., Ankara 2010, s. 107; Karakaş, C.F.: Ticari Satımda Ayıp İhbarının Süresi ve Şekli, XXII. Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, Ankar 2006, s.172). Derhal kavramı, halin icabına uygun fazla vakit geçirmeden bildirim olarak anlamak gerekir. Ancak TTK’nun 23. maddesinde malın muayene ve ihbar yükümlülüğü düzenlenmiştir. Eğer alıcı iğfal edilmiş ise yani maldaki ayıp ondan bilerek saklanmış ise Kanunun öngördüğü çözüm satıcı bakımından ağırlaştırılmış bir sorumluluğu gerektirmektedir. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 225. maddesine göre alıcıyı iğfal etmiş olan satıcı, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz.
TTK ve TBK’ndaki düzenlemelerin birbirlerine paralel düzenlemeyi içerdiği gözetildiğinde:
Ayıba ilişkin bu genel açıklamadan sonra belirtmek gerekir ki satıcının ayıptan sorumluluğuna da “ayıba karşı tekeffül” denmektedir. Ayıba karşı tekeffül şartlarının gerçekleşmesi durumunda alıcının kendisine tanınan hakları kullanabilmesi için Kanun tarafından kendisine yükletilmiş olan külfetleri yerine getirmelidir. Külfet, alıcının satın aldığı malı muayene etmesi ve bir ayıbın ortaya çıkması halinde bunu satıcıya ihbar etmesidir. Alıcı külfetleri yerine getirmediği takdirde ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanamaz.
Külfet teknik anlamda bir yükümlülük veya borç değildir. Külfet, mülkiyetten farklı olarak herhangi bir borç yaratmayan, yerine getirilmediği takdirde o konuda sağlanmış olan hakların kaybedilmesi sonucunu doğuran bir davranış olarak tanımlanabilir. Burada muayene ve ihbar külfetini yerine getirilmemesi halinde alıcının satılanı kabul etmiş sayılacağına dair yasal bir karine söz konusudur. Dolayısıyla külfetlerin yerine getirilmemesi seçimlik hakların kullanılmasına engel olur, alıcı malı o haliyle kabul etmiş sayılır.
Ticari satımlarda muayene ve ihbar külfeti TTK’nun 23/c. maddede düzenlenmiştir. Bu hükme göre “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.” Ancak ayıp ihbarının bu süre içinde satıcıya ulaşması şart değildir. Bu süre içinde satıcıya ulaşmasa bile alıcı haklarını korumuş olur. TTK’nun 23/c. maddesinde gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde Türk Borçlar Kanunu’nun 223. maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 223/2. maddesinde ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde bildirimin derhal yapılması aksi halde alıcı malı ayıp ile beraber kabul edilmiş sayılacaktır.
Alıcı ihbar külfetini yerine getirmiş ise zamanaşımı süresi içinde Türk Borçlar Kanunu’nun 227. maddesinin kendisine tanınan hakları dava yoluyla talep edebileceği düzenlenmiştir.
Ayıp ihbarının yasal sürede yapılıp yapılmadığını kimin kanıtlaması gerektiğini bulabilmek için hukukumuzda “ispat yükü”nün nasıl düzenlendiğine bakmak gerekmektedir.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir.
Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür.
İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır ( 6100 sayılı HMK m.187/1).
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Hâkimin kendisine ispat yükü düştüğünü bildirdiği taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir.
Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Somut olayda davacı kendisine teslim edilen iş makinesinin ayıplı olduğuna dair davacıya bildirimde bulunduğunu iddia etmiştir. Bu durumda, ayıp ihbarının yapıldığını ispat yükü davacı taraftadır.Tatvan Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davacı tarafından davalıya, … tarihli iş makinesi satış sözleşmesine istinaden satın aldıkları iş makinesinin teslimini takiben çalıştırılmaya başlanılmasından 2 gün sonra aracın yağ pompalarının arızalı olduğu ve yağ akıttığı, aracın ayıplı olması nedeniyle iş makinesinin onarımının yapılmasının ihtar edildiği görülmüştür. Davacı davalıya kanunda anılan sürelerde ihbarda bulunduğunu yazılı bir delil ile kanıtlayamamıştır. TBK’nun 231/2. maddesine göre, satıcının alıcıyı iğfal etmiş olduğu söz konusu olmadığı gibi, bu husus ispat edilmiş de değildir. Satın alınan iş makinesinin … tarihinde davacıya teslim edildiği, davacının keşide ettiği Tatvan Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi içeriğine göre … tarihinde satın ve teslim aldıktan 2 gün sonra davacının iş makinesindeki arızayı öğrendiği, buna rağmen davacının … tarihinde Tatvan Noterliği aracıyla davalıya ayıp ihbarında bulunduğu, bu davayı da 25/03/2021 tarihinde açtığı görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle TTK’nun 23. maddesine göre alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmek ile ve bu inceleme sonucu malın ayıplı çıkması halinde durumu satıcıya bildirmekle yükümlü olduğu, 8 günlük muayene ve ihbar yükümlülüğüne uymayan alıcının malı o hali ile kabul etmiş sayılacağı, ayıplar için kanunun kendisine tanıdığı hakları kaybedeceği, süresinde ayıp ihbarında bulunmayan davacının TBK’nun 227/1. maddesinden de yararlanamayacağı, yargılama sırasında keşif icrası suretiyle alınan teknik bilirkişinin de yer aldığı raporda ayıbın açık ya da gizli olup olmadığı tespit edilmediği gibi ayıba dair yapılan açıklamalardan basit bir muayene ile ayıbın tespit edilebileceği, kaldı ki gizli ayıp bulunduğu varsayılsa bile ayıbın sonradan ortaya çıktığı tarihte derhal bildirimde bulunma yükümlülüğü bulunduğu halde davacının arızayı öğrendikten sonra yasal süresinde ihtar çekilmeyerek bu yükümlülüğe de uymadığından davalının sözleşmeye aykırı davrandığı kanıtlanmadığı anlaşılmakla sonuç olarak davanın reddine karar verilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin *** Karar sayılı emsal ilamları).
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gerekli 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının dava açılırken davacıdan alınan 59,30-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Kararın mahiyeti gereği davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 24,20-TL e-tebligat ve posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde ilgili tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
4-Kararın mahiyeti gereği davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/2 maddesi gereğince hesap ve taktir olunan 1.250,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya mahkememiz arşivine kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/06/2023

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır