Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/858 E. 2022/979 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACILAR : 1- …
VASİSİ : …
2- …
3- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 4- …
VEKİLİ : Av. …
MİRAS BIRAKAN : …

DAVA : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan maddi ve manevi tazminat (ölüm sebebiyle açılan tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın … tarihinde, … Bulvarı istikametinden …Caddesi’ni takiben … Bulvarı istikametine seyri esnasında, … Caddesi kavşağını kendisine kırmızı ışık yandığı esnada kırmızı ışığa rağmen geçmek isterken aracının ön kısımları ile … Caddesi’ni takiben … Mezarlık istikametine seyreden, … idaresindeki ve yeşil ışıkta geçen … plakalı aracın sağ arka kapı kısımlarına çarpması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası gerçekleştiğini, …’ın … plakalı araçta yolcu olduğunu, kazanın gerçekleşmesinde herhangi bir kusurunun olmadığını, kazaya karışan … plakalı aracın davalı …Sigorta A.Ş. nezdinde ve … plakalı aracın davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde trafik sigortasının bulunduğunu, müteveffa …’ın … doğumlu olup, kaza anında 21 yaşında olduğunu, vefat nedeniyle babası … ve kız kardeşleri … ve …’ın müteveffanın maddi ve manevi desteğinden mahrum kaldığını, müteveffa …’ın kaza tarihinde genç yaşta olduğunu, kalıpçı inşaat ustası olarak çalıştığını, müteveffanın yakın çevresinde sevilen ve saygı duyulan beyefendi kişiliği ile hayranlık uyandıran bir kimse olduğunu, ölümünün uzak yakın herkesi büyük bir hüzne boğduğunu, müteveffanın annesinin küçük yaşta vefat ettiğini, babasının cezaevinde hükümlü olduğunu, kendisi cezaevindeyken oğlunun bu ani vefatının davacı …’ı üzdüğünü, ailenin söz konusu kaza nedeniyle oldukça mağdur durumda kaldıklarını, tüm davacıların büyük bir üzüntü duyduklarını, davalı sürücünün kaza sonrası umursamaz bir tavır sergilediğini, davacıların destekten yoksun kalma zararlarının karşılanması için dava öncesi davalı sigorta şirketine başvurduklarını ancak davalı sigorta şirketinin ödeme yapmadığını belirterek, davacı baba … için şimdilik 100,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden ve diğer davalılardan haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme olarak tahsiline karar verilmesini, ölüm nedeniyle davacılardan baba … için 150.000,00-TL, … için 100.000,00-TL ve Fadime Başer için 100.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte toplam yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davalılar … ve …’ dan ortaklaşa ve zincirleme olarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı …’ya dava dilekçesi usulünce tebliğ edildiği halde bu, davalı yasal süresi içinde cevap dilekçesi sunmamıştır. Bu nedenle HMK’nun 128. maddesi uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülen tüm iddiaları inkar ettiği kabul etmiştir. Bu davalının vekili yargılama sırasında davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın esasa dahi girilmeden müvekkili yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, zira bu davalının … Araç Kiralama Şirketi’nin sahibi olduğunu, bu davalının kazaya karışan … plakalı aracın maliki olduğunu ancak işleteni olmadığını, kazaya karışan aracın diğer davalı …’ya parça parça ama kesintisiz olmak üzere 6 aylığına kiraya verildiğini, bu davalının işleten sıfatı kalmadığından pasif husumet ehliyetinin olmadığını ve dava konusu zarardan da sorumlu olmayacağını, müteveffanın babası olan …’ın hükümlü olup cezaevinde bulunduğunu, cezaevinde bulunan ve cezaevinde bulunduğu süre boyunca gideri olmayan bir kişinin destekten yoksun kalmış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yine diğer davacı iki kardeşin ise evli olup 29 ve 30 yaşlarında olduklarını, davacılar ile müteveffa arasında salt kan bağı olmasının destekten yoksun kalındığının ispatı için yeterli olmadığını, davacıların müteveffaya karşı olan ekonomik bağlılığını ispatlamaları gerektiğini, bu itibarla davacıların destekten yoksun kaldığı iddiasıyla maddi tazminat taleplerinin yerinde olmadığını, kazanın olduğu an itibariyle her iki aracın bulunduğu yolda da uyarı sinyal ışıkları şeklinde ışıkların yanıp söndüğünü, sarı yanıp sönen uyarı ışığına rağmen müteveffanın içerisinde yolcu olarak bulunduğu … idaresindeki aracın aşırı hız yaparak kavşağa yaklaşırken dahi yavaşlamaması sebebiyle işbu elim kazanın gerçekleştiğini, bununla birlikte müteveffanın içerinde bulunduğu aracın sürücüsünün ehliyetinin bulunmadığını, yine müteveffanın emniyet kemerinin takılı olmamasının müterafik kusur olarak değerlendirilmesi gerektiğini, kusur oranı saptanırken bu hususların gözetilmediğini ve hatalı kusur tespiti yapıldığını, bununla birlikte dava dilekçesinde müteveffanın yolcu olması sebebiyle hiçbir kusurunun bulunmadığı iddia edilmişse de müteveffanın araç şoförünün ehliyetsiz olduğunu bilmesine rağmen araca binmiş olması ve emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle tazminatta indirime gidilmesi gerektiğini, davalının manevi zararlar açısından da muhatap olmadığını zira kaza nedeniyle kendisine atfedilebilecek hiçbir kusur söz konusu olmadığını, manevi zararlardan da kazaya kusuru ile sebebiyet veren diğer davalının sürücü ve işleten sıfatıyla sorumlu olduğunu, kazayla ilgili kusuru bulunmayan ve husumet yöneltilemeyecek müvekkilinin manevi tazminat yönünden sorumlu olmayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, İstanbul Anadolu Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddinin gerektiğini, davacının dava açmadan önce Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca başvuru yaparken sunması gereken belgelerin tamamını sunmadığını, davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olup, kaza sonrası kamu görevlileri tarafından tutulan kaza tespit tutanağında sigortalı sürücüye kusur atfedilmediğini, davacı …’ın cezaevinde olduğunu, dolayısı ile müteveffadan destek göremeyeceğini, diğer davacıların ise müteveffanın yetişkin kardeşleri olup, destek paylarının olmadığını, müteveffanın emniyet kemeri takmaması nedeni ile hesaplanacak tazminattan müterafik kusur indiriminin yapılması gerektiğini, ceza dosyasında uzlaştırma var ise bu hususun re’sen gözetilmesi gerektiğini, davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği için aleyhinde yarılama gideri ve vekâlet ücreti hükmedilmemesi gerektiğini ve faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı …Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmadığını, bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının dava tarihinden önce Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun usulüne uygun olmadığını, belgelerin eksik olduğunu, bu nedenle de davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, tazminat hesabının aktüeryal yönteme göre yapılması gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere kusur oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’ne sevk edilmesi gerektiğini, müteveffanın davacıya desteğinin bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, müteveffanın gelirinin belge ile ispatlanması gerektiğini, aksi takdirde asgari ücretin esas alınmasının gerektiğini, müteveffanın yolcu olduğu karşı aracın şoförünün ehliyetsiz olduğunu ve müteveffanın emniyet kemeri kullanmadığı dikkate alınarak müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, ceza dosyasında uzlaşma olması durumunda, davanın hiçbir araştırmaya gerek kalmadan reddinin gerektiğini, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması, ayrıca faizin yasal faiz olması gerektiğini, faiz türünün de yasal faiz olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca trafik Kaza tespit tutanağı ve krokisine, Kayseri … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dava dosyasına, tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmasına, ölü muayene ve otopsi tutanağına, … plaka sayılı araca ait ruhsat ve trafik tescil kayıtlarına, … plaka sayılı araca ait ruhsat ve trafik tescil kayıtlarına, …Sigorta A.Ş nezdindeki … plaka sayılı araca ZMMS poliçesine, … Sigorta A.Ş. nezdindeki … plaka sayılı araca ZMMS poliçesine, hasar dosyalarına, araç kiralama sözleşmelerine, kiralık araç bildirim sistemi kayıtlarına, tanık anlatımlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmışlardır.
Taraflarca bir kısım delilleri dilekçelerinin ekinde sunulmuştur.
Müteveffa …’ın nüfus aile kayıt tablosu örneği Uyap sisteminden çıkarılarak dosyamız arasına alınmıştır.
Gerçek kişi olan davalıların adrese dayalı kayıt sistemindeki adres bilgileri Uyap sisteminden çıkarılarak dosyamız arasına alınmıştır.
Türkiye Noterler Birliği’ne müzekkere yazılarak; a) … plakalı aracın kaza tarihi olan … tarihinde kimin adına tescilli olduğunun sorulmuş ve araç tescil kaydının gönderilmesi istenilmiştir. b) … plakalı aracın kaza tarihi olan … tarihinde kimin adına tescilli olduğunun sorulmuş ve araç tescil kaydının gönderilmesi istenilmiştir. c) … plakalı aracın kaza tarihinde … adına kayıtlı olması halinde ilgili kişinin bilinen tüm kimlik bilgilerinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize … tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davacılar ile davalılardan …ve …’ın ekonomik, sosyal ve gelir durumlarının tespiti için adresleri itibariyle yetkili Emniyet birimine ayrı ayrı müzekkere yazılmıştır. Bu müzekkerelerimize cevap verilmiştir. Bu müzekkeremize Melikgazi İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından … ve … tarihli yazı ile, Kocasinan İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından … tarihli yazı ile ve Tomarza İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından … tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Kayseri Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … tarihinde meydana gelen … kaza numaralı kaza tespit tutanağına konu olan trafik kazasına ilişkin kamera kaydı olması halinde CD formatındaki örneğinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize … tarihli yazı ile cevap verilmiştir. Gelen yazı içeriğinden davaya konu olan trafik kazasına ilişkin kamera kaydının olmadığı görülmüştür.
Davacıların T.C. kimlik numarası ve açık kimlik bilgilerinin belirtilmesi suretiyle SGK Kayseri İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacıların murisi …’ (T.C. no:…)ın … tarihinde trafik kazası geçirmesi nedeniyle vefat etmesinden dolayı SGK tarafından davacılara rücua tabi maaş veya gelir bağlanıp bağlanmadığının, ödeme yapılıp yapılmadığının sorularak varsa, maaş veya gelir bağlama ya da ödeme yapma kararının, peşin sermaye değerinin hesaplanmasına ilişkin hesap çizelgelerinin, bunlara dayanak kayıt ve belge örneklerinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize … tarihli yazı ile cevap verilmiştir. Gelen yazı içeriğinden …’ın … tarihinde trafik kazası sonucu vefat etmesinden dolayı SGK tarafından davacılara rücua tabi maaş veya gelir bağlanmadığı görülmüştür.
… Sigorta A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … plakalı araç ile … plaka sayılı aracın … tarihinde karıştığı kaza nedeni ile açılan hasar dosyasının, sigorta poliçe örneğinin, alınmış ise ekspertiz raporunun, davacıların dava açmadan önce KTK’nun 97. maddesi uyarınca başvuru yapımış olması halinde başvuru dilekçesinin ve dilekçenin evrak kayıt tarihinin, davacılara ödeme yapılmış ise ödeme belgesinin ve varsa ibraname örneğinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize… tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
…Sigorta A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … plaka sayılı araç ile … plaka sayılı aracın … tarihinde karıştığı kaza nedeni ile açılan hasar dosyasının, sigorta poliçe örneğinin, alınmış ise ekspertiz raporunun, davacıların dava açmadan önce KTK’nun 97. maddesi uyarınca başvuru yapımış olması halinde başvuru dilekçesinin ve dilekçenin evrak kayıt tarihinin, davacılara ödeme yapılmış ise ödeme belgesinin ve varsa ibraname örneğinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize … tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Kayseri … Sulh Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas ve … Karar sayılı dosyada davacı … tarafından mahkememizde açılan işbu davaya ilişkin husumete izin başvurusunda bulunulup bulunulmadığı sorularak, başvuruda bulunulmuş ve talep hakkında bir karar verilmiş ise kararın bir örneğinin Uyap sistemi üzerinden gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize … tarihli yazı ile cevap verilmiştir. Cevabi yazı ekinde bu mahkemenin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı davacı kısıtlı …’ın mahkememizin işbu esas sayılı dosyası üzerinden görülen davada temsili için vasisi Sibel Kaygısız’a husumete izin ve yetki verildiği görülmüştür.
Kayseri … Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas ve … Karar sayılı dava dosyasında verilen gerekçeli karar kesinleşti ise dosya aslının gönderilmesi, karar kesinleşmediyse soruşturma ve yargılama aşamasında alınan tüm ifadelere ilişkin tutanaklarının, kusur raporlarının, iddianame ve gerekçeli kararın bir örneğinin Uyap sistemi üzerinden gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize … tarihli yazı ile cevap verilmiş ve dava dosyası fiziken gönderilmiştir.
Kayseri … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dava dosyası fiziken celp edilmiş ve dosyamız arasına alınmıştır. İncelemesinde; müteveffanın …, müştekinin …, katılan sanığın … , sanığın …, suç tarihinin … olduğu, taksirle ölüme neden olma, taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçlarından dolayı yapılan yargılama sonunda sanık …’ün 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık …’nın 2 ay 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesi’nin … Esas ve … Karar sayılı ilamı ile mahkeme kararının düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği ve kararın … tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında taraflarca bildirilen tanıklar usulünce dinlenmişlerdir.
Davacılar tanığı … duruşmada; “Ben …’ın teyzesiyim, …’ın oğlu … meydana gelen trafik kazasında vefat etti, … inşaatlarda dış cephe işi yapıyordu, annesi vefat eti, babası … ile birlikte kalıyordu, kardeşleri … ve … evlidir, evleri ayrıdır, zaman zaman onlarda kalıyordu, … şimdi cezaevinde, dolandırıcılık suçundan mahkum oldu, oğlu … ona bakıyordu, olay ile ilgili başkaca bir bildiğim yoktur, ayrıca tanıklık ücreti talebim yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacılar tanığı …, Tomarza Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmak suretiyle dinlenmiştir. Davacılar tanığı … talimat mahkemesinde “Taraflardan davacı … gelinim olur. Meydana gelen olay sebebi ile vefat eden kişi gelinimin kardeşidir. Gelinimin ölen kardeşi güzel bir iş sahibi değildi ancak inşaatlarda çalışırdı. Vefat eden kişinin davacılara maddi destek olup olmadığını bilmiyorum. Ancak kendi halinde birisiydi. Sigorta şirketi ya da kazaya sebebiyet veren kişilerden davacılar herhangi bir ödeme almadılar. Benim bilgim ve görgüm bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı … tanığı … duruşmada; “Ben kazayı görmedim. Kayınbiraderim …, belediye de çalışmaktadır. Oturduğu ev kendisine aittir. Kaza tarihinde ben … ‘ın işlettiği rent a car firmasında çalışıyordum. Şu anda markette çalışıyorum. … plakalı aracı …’ya 5-6 aylığına kiralamıştık. Emniyet Müdürlüğü’nde tutulan kabis sistemine bildirdik, ancak Maliye’ye bildirmedik. Ticari defterlere işlemedik. Olay ile ilgili başkaca bir bildiğim yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … plakalı aracın 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin KABİS kayıtlarının gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize … tarihli yazı ile cevap verilmiştir. Cevabi yazıda istenilen kayıt örnekleri gönderilmiştir.
İlgili delillerin dosyaya kazandırılmasından sonra Adli Tıp Kurumu, Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi’ne dava dosyası ve eklerinin gönderilerek davaya konu; tarafların iddia ve savunmaları, trafik kaza tespit tutanağı, tüm dava dosya içeriği incelenmek suretiyle … tarihli trafik kazasının oluşumunda kim veya kimlerin ne oranda kusurlu olduğu hususunda açıklamalı oransal rapor düzenlenmesi, kusur oranları belirlenirken yalnız kazanın gerçekleşmesine etki eden kural ihlalleri üzerinden oransal değerlendirme yapılması, emniyet kemerinin takılmaması gibi bir durum var ise bu husus kazanın gerçekleşmesine etki etmeyip, kaza sonucu oluşan zararın artmasına etki eden bir husus olacağından bu gibi kural ihlallerinin dikkate alınmamasının istenilmiştir.
Adli Tıp Kurumu, Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen … tarihli raporda özetle; “Davalı sürücü …’nın % 80 (Yüzde seksen) oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ün % 20 (Yüzde yirmi) oranında kusurlu olduğu” belirtilmiştir.
HMK’nun 266. maddesi gereğince re’sen seçilecek bir aktüerya bilirkişisine dosyanın tevdi ile, HMK’nun 273. maddesi gereğince dosyadaki tüm belgeler uyarınca talebe konu zarar iddialarının aktüerya hesabının yapılarak hüküm vermeye ve denetime el verişli açıklamalı rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Görevlendirilen aktüer bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli raporda özetle; “1- Davacı baba …’ın destek zararının; işleyecek aktif dönem zararı 40.423,55-TL, işleyecek aktif dönem zararı 416.278.26-TL olmak üzere toplam 456.701,81-TL olduğu, … kaza tarihinde ölüm halinde kişi başına ZMMS poliçe limitinin 430.000,00-TL olduğu, alınan kusur raporunda her iki davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan araç sürücülerinin kusurlu bulunduğu, bu nedenle her iki aracın ZMMS teminatından dolayı ayrı ayrı 430.000,00-TL olmak üzere toplam limitin 860.000,00-TL olduğu, ancak her bir davalı sigorta şirketinin en fazla 430.000,00-TL poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere teminat sorumluluğunun bulunduğu” belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma zararına yönelik maddi tazminat istemi ile manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Dava değeri dikkate alınarak 6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca yazılı yargılama usulüne göre yargılama mahkememiz heyeti tarafından yürütülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya mahkememiz görevlidir. Zira dava ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketine karşı açılmıştır.
Davacılar tarafından dava açılırken adli yardım talebinde bulunulmuştur. Mahkememizce … tarihli ara kararı ile davacıların adli yardım talebinin reddine karar verilmiş ve bu ara kararı kesinleşmiştir.
Dava dilekçesinde harca esas değer olarak 350.200,00-TL gösterildiği, talep edilen 300.000,00-TL manevi tazminattan sonra maddi tazminat için 200,00-TL kaldığı, oysa davacılar vekilinin dava dilekçesinin 4. sayfasında baba … için 100,00-TL destekten yoksun kalma zararı talep ettiğini belirttiği görülmekle aradaki 100,00-TL’lık farkın neyden kaynaklandığını açıklaması için HMK’nun 31. maddesi uyarınca davacılar vekiline süre verilmiştir. Davacılar vekili … tarihli dilekçesinde “Müvekkiller için toplam 350.000,00-TL manevi tazminat talep etmiştik. … için 100,00-TL destekten yoksun kalma zararı talebimiz vardır. Harca esas değer sehven 350.200,00-TL olarak belirlenmiştir. Doğru olan 350.000,00-TL manevi tazminat ve 100,00-TL maddi tazminat olmak üzere toplam 350.100,00-TL’dır.” şeklinde bildirimde bulunmuştur.
Davacı …, dava tarihinde kısıtlı olup, işbu davada husumete izin kararı alması için Kayseri …Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı dosyasına başvurmak ve başvuru yaptığına dair havaleli dilekçe örneğini sunmak için 4 hafta kesin süre verilmesine, aksi taktirde davacı … yönünden davanın HMK’nun 114/1-d ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden red edileceği davacılar vekiline usulünce ihtar edilmiştir. Davacılar vekili … tarihli dilekçesinde Kayseri … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dosyasına müracaat edilerek husumete izin kararı talep ettiklerini bildirmiştir. Kayseri … Sulh Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas ve … Karar sayılı dosyada davacı … tarafından mahkememizde açılan işbu davaya ilişkin husumete izin başvurusunda bulunulup bulunulmadığı araştırılmıştır. Bu müzekkeremize … tarihli yazı ile verilen cevabi yazı ekinde bu mahkemenin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı davacı kısıtlı …’ın mahkememizin işbu esas sayılı dosyası üzerinden görülen davada temsili için vasisi Sibel Kaygısız’a husumete izin ve yetki verildiği görülmüştür. Böylece bu konuda yasal bir noksanlık bulunmadığı anlaşılmıştır.
İşbu davada üç ayrı davacı olduğu, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, ihtiyari dava arkadaşlarının her birinin davasının birbirinden bağımsız olması nedeni ile her bir davacının başvurma harcı yatırması gerektiği, somut olayda ise harç makbuzunun incelenmesinde tek başvurma harcının yatırıldığı görülmekle, davacılar vekiline eksik kalan diğer 2 davacı yönünden 59,30-TL x 2 = 118,00-TL başvurma harcını mahkememiz veznesine yatırması için 1 hafta kesin süre verilmiş, kesin süre içinde eksik başvurma harcı yatırılmadığı taktirde dosyadaki başvurma harcının, harç makbuzunda adı geçen … için yatırılmış sayılacağı ve diğer davacılar yönünden davanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kayıt edileceği, Harçlar Kanunu’nun 30. ve 32.maddeleri ile HMK’nun 150. maddesi uyarınca müteakip işlemlerin yapılmayarak davanın işlemden kaldırılacağı davacılar vekiline usulünce ihtar edilmiştir. Davacılar vekili … tarihli dilekçesinde eksik başvuru harçlarını yatırdıklarını bildirmiş ve makbuz örneklerini sunmuştur.
Taraflar arasında uyuşmazlık; … tarihinde meydana gelen trafik kazasında kusurun kim veya kimlerde olduğu, kusur oranının ne olduğu, söz konusu trafik kazası sonucu …’ın vefat etmesi nedeni ile davacı …’ın davalılardan talep edebileceği maddi (destekten yoksun kalma) tazminat ve manevi tazminat, diğer davacıların ise manevi tazminat alacağının olup olmadığı, var ise miktarının ne olduğu, davacıların belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının olup olmadığı, davacıların dava öncesi KTK’nun 97. maddesine uygun başvurusunun olup olmadığı, davacıların dava öncesi zorunlu arabuluculuk başvurusunun olup olmadığı, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddinin gerekip gerekmediği, mahkememizin bu davaya bakmakta yetkili olup olmadığı, davalıların dava tarihinden önce temerrüde düşüp düşmediği noktalarında toplanmaktadır.
KTK’nun 97. maddesine ilişkin dava şartının değerlendirmesinde;
Trafik kazalarında hukuki sorumluluk ve sigorta konusu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup sözü geçen Kanun’un 85. maddesinin 1. fıkrasında bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsünün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracın işleteninin ve bağlı bulunduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, aynı maddenin 5. fıkrasında işleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, 91. maddesinin 1. fıkrasında işletenlerin, bu kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu öngörülmüştür. Kanunun bahsi geçen düzenlemesinden, zorunlu mali sorumluluk sigortacısının, trafik kazasına karışan aracın işleteni veya araç işleticisi teşebbüs sahibi olan sigortalısına bu kaza sebebiyle isabet eden hukuki sorumluluğu poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak üstlendiği anlaşılmaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı” başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir.” Dosya içesindeki bilgi ve belgelerden davacı tarafın dava açılmadan önce davalı sigorta şirketlerine başvurduğu anlaşılmıştır.
Zorunlu arabuluculuk dava şartının değerlendirmesinde;
Davalı …Sigorta A.Ş. vekili davacı …’ın dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmadığını ileri sürmüş ise de dosyada mevcut ara buluculuk tutanağında davacının davalı sigorta şirketleri yönünden arabuluculuğa başvurduğu ve tutanağın davalı adına Av. … tarafından elektronik ortamda imzalandığı anlaşılmakla davalı vekilinin dava şartı itirazı yerinde değildir.
Belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar olup olmadığının değerlendirmesinde;
Davacılar vekili dava dilekçesinde …’ın destekten yoksun kalma davası yönünden özetle “…6100 sayılı Yasa’nın 107. maddesi uyarınca toplanacak delillere, uzman bilirkişiden alınacak tazminat hesap raporuna göre, davacının tazminat tutarı belli olduktan sonra peşin harcı yatırmak suretiyle maddi (destekten yoksun kalma) zararının davalılardan tahsiline karar verilmesi dileğinde bulunuyoruz…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar bulunmadığını savunmuştur.
Bilindiği üzere; İsviçre ve Alman Hukukunda yer alan “belirsiz alacak davası”, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Hukukumuza kazandırılmıştır.
6100 sayılı HMK’nun “Belirsiz alacak ve tespit davası” başlığı altındaki 107/1. maddesinde “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.”; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Belirsiz alacak davasında davacı alacağını dava açtığı sırada belirleyememektedir. Ancak dava sırasında alacağın tespiti, yani belirlenebilir hale gelmesi üzerine yeni bir dava açmasına gerek kalmaksızın, aynı davada alacağının tamamını talep edebilmektedir. Başlangıçta belirsiz olan alacak en geç ispat aşamasında; delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hakimin takdiri ile belirlenebilir hale gelmektedir. Talep sonucu belirlendikten sonra belirsiz alacak davası eda davasına dönüşmekte ve eda davasından bir farkı kalmamaktadır.
Her ne kadar davacı dava dilekçesinde talep sonucunu açık bir şekilde yazmak zorunda ise de, bu talebini dava açarken tam olarak belirleyemediği hallerde davacının bu durumda zarar görmemesi ve hak arama hürriyetinin olumsuz etkilenmemesi gerekir. (Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Belirsiz Alacak Davası, Ankara-2011 baskı, sayfa 33).
Bu çerçevede; eğer talep sonucunun belirlenebilmesi için bilirkişi incelemesi gerekiyorsa ve hakimin takdiri söz konusuysa belirsiz alacak davası açılabilecektir.
Bu açıklamaların ışığında somut olaya baktığımızda; destekten yoksun kalma istemine ilişkin eldeki davanın belirsiz alacak davası olduğu açıktır. Davalı sigorta şirketleri, azami poliçe limitine kadar gerçek zararın tazmininden sorumlu olup, davanın taraflarının ya da hakimin davanın başında gerçek zararı hesap etmesi mümkün değildir. Yani alacak belirlenebilir değildir. Gerçek alacak, tazminat bilirkişi raporu ile belirlenebilir hale gelecektir. Bu durumda, davacı …’ın destekten yoksun kalma davası yönünden belirsiz dava açmakta hukuki yararının olduğunun kabulü ile, işin esasına girilmiştir.
Yetki ilk itirazının değerlendirmesinde;
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde yasal süresi içinde yetki ilk itirazında bulunmuştur.
6100 Sayılı HMK ‘nun 6/1. maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişiliğin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm aksine kesin yetki kaydı olmayan tüm davalar için genel yetki kaydıdır.
Trafik kazası aynı zamanda haksız fiil teşkil eden bir eylem olduğundan 6100 sayılı HMK’nun 16. maddesinde ise; “Haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir yetkilidir” hükmü yer almaktadır.
Uyuşmazlık Karayolları Trafik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinden kaynaklandığından ve bu sigorta türü 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinde düzenlendiğinden diğer bir yetki kuralı da bu yasada yer almakta olup, “Motorlu araç kazalardan dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar sigortacının merkez veya şubesinin, veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinin birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” hükmü ile sigortanın merkez ve şubeleri, sigorta sözleşmesini yapan acenta veya kazanın meydana geldiği yerin yetkili kabul edilmiştir. Aynı hüküm ZMSS genel şartlarının C.7. maddesinde de tekrar niteliğinde yer almaktadır.
Somut olayda olduğu üzere bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacılar bu mahkemelerden birinde dava açma hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacılar, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçmektedir. (aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 23/09/2013 tarih 2013/9042 Esas 2013/12620 Karar)
Dava konusu uyuşmazlıkta haksız fiile ilişkin 6100 Sayılı HMK’nun 16. maddesinde yer alan haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi kuralı dikkate alındığında; dava dilekçesine, trafik kaza tespit tutanağına ve dosyamız içindeki diğer kayıtlara göre kazanın meydana geldiği yer ve sigorta şirketlerinden destekten yoksun kalma tazminatı talep eden davacı …’ın yerleşim yeri Kayseri’dir. Buna göre mahkememiz yetkilidir. Dolayısıyla yukarıda anlatılan yasal hükümlere ve kanunda belirlenen yetki kurallarına göre; kazanın meydana geldiği yer ve sigorta şirketlerinden destekten yoksun kalma tazminatı talep eden anılan davacının ikametgahı yetki kuralına göre mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmış ve davalı … Sigorta A.Ş.’nin yetki ilk itirazının reddine karar verilmiştir.
Kusur durumunun değerlendirmesinde;
Davaya konu trafik kazası … günü saat 01.20 sıralarında sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile …Caddesi üzerinden … Bulvarı istikametinden … Bulvarı istikametine seyir halinde iken olay mahalli sinyalize kavşaktan kendisine hitaben yanan kırmızı fasılalı ışıkta geçiş yaptığı sırada, aracının ön kısmıyla, seyrine göre solundan … Caddesi’ni takiben kavşaktan kendisine hitaben yanan sarı fasılalı ışıkta geçiş yapan sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin sağ arka kapı kısmına çarpması sonucu meydana gelmiştir.
Kaza, meskun mahalde, platform genişliği 35 metre olan, asfalt kaplama, düşeyde eğimsiz, yatayda düz, kuru zeminli, aydınlatması olan orta refüjle bölünmüş yolda, dört yönlü sinyalize kavşakta, açık havada, gece meydana gelmiştir. Kaza tespit tutanağında kaza yerindeki azami hız sınırının 50 km/saat olduğu, … plakalı otomobilin seyir yönüne kavşak girişinde sarı fasılalı ışığın olduğu, … plakalı otomobilin seyir yönüne kavşak girişinde kırmızı fasılalı ışığın olduğu, … plakalı araca ait çarpma öncesi 45 metre fren izinin olduğu, müteveffa yolcu …’ın emniyet kemeri durumunun belirsiz olduğu tespiti vardır.
Adli Tıp Kurumu, Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen … tarihli raporda özetle; “Davalı sürücü …’nın sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahalde seyri sırasında kendisine hitaben kırmızı fasılalı ışığın yandığı olay mahalli kavşağa geldiğinde, kırmızı fasılalı ışığı dikkate alarak durması, gerekli ve yeterli kontrolleri yapması, gelen araçların hız ve yakınlığını dikkate alarak uygun zamanda kavşağa girmesi, seyir istikametine göre yolun solundan seyreden otomobile ilk geçiş hakkını vermesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyip sol tarafından gelen otomobile rağmen hatalı biçimde ve hızlı seyirle kavşağa girmesiyle, ilk geçiş hakkını bırakmadığı otomobile çarpması sonucu meydana gelen olayda kusurludur.
Dava dışı sürücü …’ün sevk ve idaresindeki otomobil ile seyri sırasında olay mahalli kavşağa yaklaştığı esnada kendisine hitaben yanan sarı fasılalı ışığı dikkate alarak seyrini kontrollü ve müteyakkız sürdürmesi gerekirken buna riayet etmeyip seyir hızıyla tedbirsizce kavşaktan geçişi sırasında seyrine göre sağından kavşağa giren otomobil ile çarpışması sonucu meydana gelen olayda kusurludur.
Sonuç olarak; davalı sürücü …’nın % 80 (Yüzde seksen) oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ün % 20 (Yüzde yirmi) oranında kusurlu olduğu” şeklinde tespitte bulunulmuş olup Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin … tarihli raporu, gerek kaza tespit raporu, savcılık soruşturma dosyası, Kayseri … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dava dosyası ve diğer tüm delillerle ve gerekse olayla uyumlu olduğundan mahkememizce benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Mütefarik kusura ilişkin değerlendirmede;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zararı doğuran fiile razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır.
Buna göre, zarar görenin zarar katılması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (Eren, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (Kılıçoğlu, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418)
Yukarıda da açıklamalar dikkate alındığında, davacının müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılabilmesi için zararın bu nedenle artması zarar ile mağdurun eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir.
Dosya kapsamından kaza sırasında davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olan … plakalı araçta yolcu olarak bulunan müteveffa yolcu …’ın trafik kaza tespit tutanağında emniyet kemeri durumunun belirsiz olduğu tespitinin bulunduğu, bunun aksini gösterir delil bulunmadığı, bu nedenden dolayı mütefarik kurur indirimi yapılamayacağı değerlendirilmiştir. Ancak müteveffa …’ın sürücü belgesine sahip olmayan dava dışı …’ün sevk ve idaresindeki araca binmiş olması nedeniyle mütefarik kusuru vardır. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları doğrultusunda hükmedilecek maddi tazminat miktarından Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi uyarınca taktiren %20 oranında mütefarik kusur indirimi yapılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Dava konusu edilen maddi zarar istemlerine ilişkin değerlendirmede;
Destekten yoksun kalma tazminatı; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinin 3. bendinde düzenlenmiş olup, “Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir”. Bu maddeye göre, haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan, ancak bu haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi güçlü olasılık içinde bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır.
İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesine göre; ”Destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için destek ile tazminat talebinde bulunan kişi arasında bir destek ilişkisi bulunmalıdır. Burada bahsedilen destek ilişkisi hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar. Destek ilişkisinin varlığında destek olunanın ihtiyaçlarının sürekli ve düzenli olarak karşılanması yer almaktadır. Burada ifade edilmek istenen süreklilik ve düzenlilik hali yardımın belirlenen zamanlarda ve belirli miktarlarda yapılması değil, eğer destek ölmeseydi yardımların devam edeceğine dair bir beklentinin bulunmasıdır. Eğer yardım devamlı destek saiki ile değil de, tek seferlik, geçici, düzensiz ya da gelişigüzel zamanlarda yapılıyor ve ileride yardımın devam edeceğine dair bir beklenti yaratmıyorsa, bu durumda desteğin sürekli ve düzenli olduğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır”.
Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili hükümlerinden anlaşıldığı üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı, ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kimselere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi sonucu destekten yararlanan kimselerin uğradıkları zararın peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki durumlarına kavuşturulmasıdır. Eş deyişle amaç; destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.
Somut uyuşmazlık irdelendiğinde müteveffa …’ın babası olan davacı …’ın desteği olduğu, ölümüyle birlikte bu davacının destekten yoksun kalma zararlarının bulunduğu değerlendirilmiştir. Davacı …’ın destekten yoksun kalma zararının davalı sigorta şirketleri tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi sakatlık/ölüm teminat limiti kapsamında kaldığı görülmektedir.
Her ne kadar davalı sigorta şirketleri davacı … ve davacı …’ın destekten yoksun kalma zararlarının bulunmadığını savunmuşlarsa da adı geçen bu davacıların eldeki davada sadece manevi tazminat istemiyle dava açtıkları, destekten yoksun kalma tazminatı ise istemedikleri görülmüştür.
Aktüer bilirkişi raporuna ilişkin değerlendirmede;
Mahkememizce görevlendirilen aktüer bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli raporda özetle; “1- Davacı baba …’ın destek zararının; işleyecek aktif dönem zararı 40.423,55-TL, işleyecek aktif dönem zararı 416.278.26-TL olmak üzere toplam 456.701,81-TL olduğu, … kaza tarihinde ölüm halinde kişi başına ZMMS poliçe limitinin 430.000,00-TL olduğu, alınan kusur raporunda her iki davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan araç sürücülerinin kusurlu bulunduğu, bu nedenle her iki aracın ZMMS teminatından dolayı ayrı ayrı 430.000,00-TL olmak üzere toplam limitin 860.000,00-TL olduğu, ancak her bir davalı sigorta şirketinin en fazla 430.000,00-TL poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere teminat sorumluluğunun bulunduğu” belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin … tarih … Esas … Karar sayılı kararıyla 2918 sayılı KTK’nun 90. ve 92. maddelerinde “Genel Şartlara” atıf yapan cümlelerin iptaline karar verilmiş ve bu karar 09/10/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasıyla birlikte, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nce zarar görenlerin cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatı alacağının hesaplanmasında TRH 2010 ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi benimsenmiş olup TRH 2010 yaşam tablosunun uygulamasından vazgeçilmemiştir (Yargıtay 17. H.D.’nin 22/12/2020 tarihli, 2019/5206 Esas ve 2020/8874 Karar sayılı ilamı).
Yukarıda sözü edilen tüm nedenlerden ötürü aktüer bilirkişinin raporundaki hesaplama yönteminin Yargıtay’ın istikrar kazanmış yerleşik uygulamaları doğrultusunda olduğu dikkate alınarak davalıların aksine itirazlarına itibar edilmemiştir.
Aktüer bilirkişinin raporu; dosya içinde bulunan delillere ve yerleşik Yargıtay uygulamalarına uygun, ayrıca denetime elverişli olduğundan mahkememizce benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Davacının talep arttırım dilekçesi incelendiğinde;
Davacı … yönünden davacılar vekili … tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde 100,00-TL olan destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminat taleplerini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bilirkişi raporunda davalılar … Sigorta Anonim Şirketi, …Sigorta Anonim şirketi, …ve … açısından alacağın 456.701,81-TL olduğu tespit edildiğinden bilirkişi raporu doğrultusunda olmak üzere; her iki sigorta şirketi açısından poliçe sorumluluk limitlerinin ayrı ayrı 430.000,00’er TL olması nedeniyle davalı sigorta şirketleri açısından ayrı ayrı 430.000,00’er TL ile sorumlu tutulmak şartıyla arttırarak, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna gidilmek üzere taleplerini 456.701,81-TL olarak arttırdıklarını ve bu alacağın muacceliyetinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalılardan alınıp müvekkiline ödenmesini talep ettiklerini beyan etmiş ve tamamlama harcını yatırmıştır.
Davalıların sorumluluğu ve husumet itirazına ilişkin ilişkin değerlendirmede;
İşleten tanımı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “işleten” tanımı; “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenlemeler karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Dava konusu olayda kazaya karışan … plakalı aracın trafik kaza tarihi olan … tarihi itibarı ile davalı … adına trafikte kayıtlı olduğu, … ve … tarihli kira sözleşmeleri ile bu aracın davalı … tarafından dava dışı … (… İnovasyon) … Firması’na uzun süreli olarak kiralandığı anlaşılmaktadır. Celp olunan Kabis kayıtları bu durumu doğrulamaktadır. Buna göre; yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında davalı … yönünden işleten sıfatı bulunmadığından maddi ve manevi tazminat davalarının pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu trafik kaza tarihi olan … tarihi itibarı ile kazaya karışan … plakalı aracın davalı …Sigorta A.Ş. nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu, kaza sırasında bu aracın davalı …’nın sevk ve idaresinde bulunduğu, yine kazaya karışan, dava dışı …’ün sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”; 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son. maddesinde ise, “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir. Yine, aynı sorumluluk olgusu Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de benzer düzenlemeye yer verilmiştir. Trafik kazaları haksız fiil niteliğinde olup somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık bu yönüyle haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Davalı …’nın sorumluluğu ise haksız fiil hükümlerine dayanmaktadır. Buna göre davacı …’ın trafik kazasından kaynaklanan maddi zararını araçların sürücüsü olan davalıdan ve araçların ZMMS poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketlerinden talep etmesinin mümkün olduğu, davalı sigorta şirketlerinin sorumluluğunun ZMMS poliçesi teminat limiti ile sınırlı olduğu, yine tüm davacıların manevi zararlarını araçların sürücüsü olan davalıdan talep edebileceği değerlendirilmiştir.
Temerrüt tarihi ve faiz türü yönünden yapılan değerlendirmede;
Davalı sigorta şirketleri kazaya neden olan araçların ZMMS sigortacısı olup, 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları’nın B 2/a maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Bu durumda, ilke olarak davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmış ise bundan 8 iş günü sonrasında, başvuru yapılmamış ise dava tarihi itibarıyla, belirlenen tazminat alacağının tamamı için anılan tarihlere uygun faiz uygulanması gerekir.
Eldeki davada …’ın, dava açmadan önce davalı sigorta şirketlerine başvurduğu, KTK’nun 98/I. maddesi hükmü uyarınca, sigortacılar maddede belirtilen belgelerin iletildiği tarihten itibaren 8 iş günü sonrasında temerrüte düşeceğinden davalı sigorta şirketleri yönünden temerrüt tarihi … olarak tespit edilmiştir.
Trafik kazaları haksız fiil niteliğinde olup somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Haksız fiilin faili ihtara veya ihbara gerek olmaksızın zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylemin işlendiği tarihten itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Haksız fiil faili olan borçlu temerrüde düştüğünden artık faiz haksız fiil tarihinden itibaren ve yasal faiz istenebilir. Davalı davalı …’nın ise araç sürücüsü olması nedeniyle haksız fiil hükümlerine göre meydana gelen zararlardan kaza ve zarar tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte sorumludurlar.
Dava dilekçesinde reeskont faiz talep edilmiştir. Davalı sigorta şirketleri nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olan kazaya karışan araçların celp olunan trafik kayıt örneğinin incelenmesinde aracın cinsinin hususi otomobil olarak belirtildiği, ZMMS sigorta poliçelerinde de bu araçların kullanım amacı ve şekli bölümünde hususi otomobil olduğunun yazdığı, ticari araç olmadıkları görülmüştür. Dava dilekçesinde maddi tazminat davası yönünden reeskont faizi talep edilmiş olsa da, kazaya karışan araçların niteliğinin hususi otomobil olması değerlendirildiğinde ticari faiz talep edilemeyeceğinden yasal faize hükmedilmiştir.
Dava konusu edilen manevi zarar istemlerine ilişkin değerlendirmede;
Zaman itibarı ile somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde “Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünü zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedelsel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarında da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca 22/06/1966 tarih ve 2/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda manevi tazminat, bir ceza ya da gerçek anlamda bir tazminat olmayıp, zarara uğrayan kişinin manevi ıstırabını bir nebze dindiren, ruhsal tahribatını onaran bir araç olabileceğini belirtmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan bütün delilere göre kazanın oluş şekli, kazanın oluşumunda davalı sürücü …’nın % 80 oranında ve dava dışı sürücü …’ün % 20 oranında kusurlu olduğu, müteveffanın ise kazaya etken kusurunun bulunmadığı, sadece sürücü belgesiz araç kullanan …’ün aracına binmekle müteveffanın mütefarik kusurunun olduğu, bu kaza nedeniyle davacı …’ın oğlu ve diğer davacıların kardeşleri olan …’ın vefat ettiği, bu nedenle davacıların 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinin 2. fıkrası uyarınca manevi tazminat talep etmekte haklı oldukları kanaatine varılmıştır.
Davaya konu trafik kazasında kusur durumu, davalı tarafın tam kusurlu olması, bu kaza nedeniyle davacı …’ın oğlu ve diğer davacıların ise kardeşleri olan …’ın vefat etmesi, bu olay nedeniyle davacıların duyduğu elem ve üzüntüler, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihine göre paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkeleri, TBK’nun 56. maddesinin hükmü ve yukarıda sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararı bir arada değerlendirildiğinde davacının manevi tazminat talebinde haklı olduğu değerlendirilmiş ve davacıların davalı …hakkındaki manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 100.000,00-TL, davacı … için 50.000,00-TL ve davacı … için 50.000,00-TL manevi tazminatın trafik kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak ayrı ayrı bu davacılara verilmesine, sübut bulmadığından dolayı davacıların davalı …hakkındaki fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine, yine yukarıda “Davalıların sorumluluğu ve husumet itirazına ilişkin ilişkin değerlendirmede;” başlığı altında yapılan açıklamalar doğrultusunda dava konusu olayda kazaya karışan … plakalı aracın trafik kaza tarihi olan … tarihi itibarı ile davalı … adına trafikte kayıtlı olduğu, ancak … ve … tarihli kira sözleşmeleri ile bu aracın davalı … tarafından dava dışı … (… İnovasyon) … Firması’na uzun süreli olarak kiralandığı, celp olunan Kabis kayıtları bu durumu doğruladığı anlaşılmakla sözü edilen bu hukuki ve fiili durumlar ışığında davalı … yönünden işleten sıfatı bulunmadığından davalı … hakkındaki manevi tazminat davalarının pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre;
Yargılama sonunda tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacı …’ın davalılar …Sigorta A.Ş., … Sigorta A.Ş. ve …hakkındaki maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 456.701,81-TL destekten yoksun kalma tazminatından desteğin gerekli sürücü belgesine sahip olmayan kişinin aracına binmiş olması nedeni ile Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi uyarınca taktiren %20 oranında mütefarik kusur indirimi yapılarak neticeten 365.361,44-TL maddi tazminatın davalı …Sigorta A.Ş. ve davalı … Sigorta A.Ş.’nin ZMMS poliçelerinin ölüm-sakatlık teminat limiti ile sınırlı ve temerrüt tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sorumlu olmaları, davalı …’nın ise trafik kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olması koşulu ile bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, sübut bulmaması nedeniyle davacı …’ın davalılar …Sigorta A.Ş., … Sigorta A.Ş. ve …hakkındaki fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin ve hükmedilen tazminata reeskont faizi işletilmesine yönelik isteminin reddine, davacı …’ın davalı … hakkındaki maddi tazminat davasının pasif husumet yokluğundan reddine, davacıların davalı …hakkındaki manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 100.000,00-TL, davacı … için 50.000,00-TL ve davacı … için 50.000,00-TL manevi tazminatın trafik kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak ayrı ayrı bu davacılara verilmesine, davacıların davalı …hakkındaki fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin ise reddine, yine davacıların davalı … hakkındaki manevi tazminat davalarının pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
Yasal düzenlemeler gereği, TBK’nun 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı red edilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceğinden, mütefarik kusur nedeni ile yapılan indirimden dolayı red edilen kısım için davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmemiştir. (Yargıtay 17. HD.’nin 22/05/2017 gün ve 2014/24976 Esas 2017/5714 Karar sayılı emsal kararı)
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … Esas ve … Karar sayılı ilamı uyarınca davacı taraf, davalı …’ın aracını uzun süreli kiraya verdiğini ve araç malikinin işleten olmadığını davadan önce bilebilecek durumda olmadığından maddi ve manevi tazminat davalarının pasif husumet yokluğundan reddi nedeniyle davalı … lehine vekalet ücreti takdir edilmemiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … tarihli … Esas ve … Karar sayılı emsal içtihadı da dikkate alınarak davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak her bir davacı yönünden lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3/2. maddesinde “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” hükmü yer almaktadır. Bu husus dikkate alınmak suretiyle ret edilen talep yönünden vekalet ücretine hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı …’ın davalılar …Sigorta A.Ş., … Sigorta A.Ş. ve …hakkındaki maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile 456.701,81-TL destekten yoksun kalma tazminatından desteğin gerekli sürücü belgesine sahip olmayan kişinin aracına binmiş olması nedeni ile Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi uyarınca taktiren %20 oranında mütefarik kusur indirimi yapılarak neticeten 365.361,44-TL maddi tazminatın davalı …Sigorta A.Ş. ve davalı … Sigorta A.Ş.’nin ZMMS poliçelerinin ölüm-sakatlık teminat limiti ile sınırlı ve temerrüt tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sorumlu olmaları, davalı …’nın ise trafik kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olması koşulu ile bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
2-Davacı …’ın davalılar …Sigorta A.Ş., … Sigorta A.Ş. ve …hakkındaki fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin ve hükmedilen tazminata reeskont faizi işletilmesine yönelik isteminin REDDİNE,
3-Davacı …’ın davalı … hakkındaki maddi tazminat davasının PASİF HUSUMET YOKLUĞUNDAN REDDİNE,
4-Davacıların davalı …hakkındaki manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile davacı … için 100.000,00-TL, davacı … için 50.000,00-TL ve davacı … için 50.000,00-TL manevi tazminatın trafik kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak ayrı ayrı bu davacılara verilmesine,
5-Davacıların davalı …hakkındaki fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin REDDİNE,
6-Davacıların davalı … hakkındaki manevi tazminat davalarının PASİF HUSUMET YOKLUĞUNDAN REDDİNE,
7-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince hükmedilen maddi tazminat yönünden alınması gereken 24.957,84-TL nispi karar ve ilam harcından davacıdan peşin olarak alınan 1.196,11-TL peşin harç ile ıslah harcı olarak yatırılan 1.560,00-TL’nın mahsubu ile bakiye eksik kalan 22.201,73-TL karar ve ilam harcının davalılar …Sigorta A.Ş., … Sigorta A.Ş. ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince hükmedilen manevi tazminat yönünden alınması gereken 13.662,00-TL nisbi karar ve ilam harcının davalı …’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-14. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.400,00-TL arabuluculuk ücretinden (yargılama gideri) davanın kabul ve red oranına göre 1.120,00-TL’nın davalılar …Sigorta A.Ş., … Sigorta A.Ş. ve …’dan ve bakiye 280,00-TL’nın davacı …’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Maddi tazminat yönünden davacı tarafça başvurma harcı olarak yatırılan 59,30-TL peşin harç olarak yatırılan 1.196,11-TL, ve talep arttırım harcı olarak yatırılan 1.560,00-TL olmak üzere toplam 2.815,41-TL harcın davalılar …Sigorta A.Ş., … Sigorta A.Ş. ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
8-Manevi tazminat yönünden davacı … ve davacı … tarafından başvurma harcı olarak yatırılan 59,30-TL x 2 = 118,00-TL harcın davalı …’dan alınarak ayrı ayrı (59,30’ar TLolarak) bu davacılara verilmesine,
9-Davacı … tarafından maddi tazminat davası için yapılan 138,00-TL e-tebligat, 2,40-TL KEP gideri, 343,69-TL tebligat gideri, 945,00-TL Adli Tıp Kurumu fatura bedeli, 131,00-TL talimat gideri ve 800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.360,09-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesap edilen 1.888,07-TL’nın davalılar …Sigorta A.Ş., … Sigorta A.Ş. ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, bakiye yargılama giderinin bu davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davacıların davalı … hakkında yaptığı yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı … tarafından yapılan posta gideri 29,30-TL ve e-tebligat gideri 20,70-TL olmak üzere toplam 50,00-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
11-Davalılar …Sigorta A.Ş., … Sigorta A.Ş. ve …tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
12-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
13-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat davasının kabul edilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 54.150,60-TL nispi vekalet ücretinin davalılar …Sigorta A.Ş., … Sigorta A.Ş. ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
14-Davacı … tarafından açılan maddi tazminat davası yönünden mütefarik kusur nedeni ile yapılan indirimden dolayı red edilen kısım üzerinden davalılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
15-Davacı … tarafından açılan maddi tazminat davası yönünden Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … E., … Karar sayılı ilamı uyarınca bu davacının kazaya karışan … plakalı aracın uzun süreli kiraya verildiğini ve araç malikinin işleten olmadığını davadan önce bilebilecek durumda olmadığından davalı … lehine lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
16-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 16.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak bu davacıya verilmesine,
17-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak bu davacıya verilmesine,
18-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak bu davacıya verilmesine,
19-Davalı …kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’ın manevi tazminat davasının reddedilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı …’ya verilmesine,
20-Davalı …kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’ın manevi tazminat davasının reddedilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı …’ya verilmesine,
21-Davalı …kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’ın manevi tazminat davasının reddedilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı …’ya verilmesine,
Dair, davacılar vekili Av. …, davalı …vekili Av. …, davalı … vekili Av….’un yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …

Başkan …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip …
E-imzalıdır