Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/814 E. 2022/361 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ :Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında devam eden ticari ilişki nedeniyle davalı şirketin takibe konu … tarih ve … seri numaralı faturanın kesildiğini, davalı şirketin müvekkilinden mıcır ve yükleme hizmeti aldığını ancak bedelini ödemediğini, icra takiben konu borcun ödenmemesi üzerine taraflarınca Kayseri … Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın ödeme emrini tebliğ alması akabinde icra dosyasına sunmuş olduğu itiraz dilekçesi ile kötü niyetle ve zaman kazanmak amacıyla borca itiraz ettiğini, davalı tarafça müvekkili şirkete takibe konu fatura için 10.000,00 TL ödeme yaptığının anlaşıldığını, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini ileri sürerek; davanın kabulü ile, itirazın iptaline, icra takibinin bakiye 15.242,33 TL üzerinden devamına, borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı yana bir borcu bulunmadığını, fatura içeriğinin müvekkili tarafından kabul edilmiş olmadığını, itirazın iptali davasının icra dosyası ile sıkı sıkıya bağlı olduğunu, davanın kısmi olarak açılmasında olanak bulunmadığını, mal ve hizmetin bir kısmına ilişkin 10.000,00 TL tutarında davacıya gönderildiğini, kabul anlamına gelmemekle dava konusu alacağın likit olduğundan söz edilemeyeceğini savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair … tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi Prof. Dr. … ‘ın mahkememize sunmuş olduğu … tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı taraf davalıya … tarihli … seri numaralı ve 23.415,92 TL bedelli açık fatura düzenlendiğini, bu fatura davalı tarafça kabul edilerek Ba formu ile vergi idaresine beyan edildiğini, bahse konu fatura davacının ticari defterlerinde davalıdan alacak olarak kaydedildiğini, davalı taraf ticari defterlerini sunmadığından faturanın kayıtlı olup olmadığının tespiti yapılamadığını, ancak Yargıtay içtihatlarında faturanın Ba formu ile vergi idaresine beyan edilmesi satışın gerçekleşmesi olarak kabul edilmekte olduğunu, bu durumda satış ispatlanmış olup davalının ödemeleri ispatlaması gerektiğini, davacı taraf davalı adına düzenlemiş olduğu faturaya dayalı Kayseri … Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile … tarihinde ilamsız icra takibi başlattığını, takip talebinde her ne kadar 23.415,92 TL talep edilmiş ise de davacı tarafın davalıdan 10.000 TL tahsilat yapıldığını, davalıdar olatnı alacağının 13.415,92 TL olduğunu … tarihli dilekçesinde belirttiğini, davacının ticari defterlerinde … tarihinde davalıdan 10.000 TL tahsil edildiğine ilişkin kayıt olduğunu ve ödeme belgesinin de rapor ekinde olduğunu, hal böyle olunca davacının davalıya 23.415,92 TL tutarında satış yaptığını, bu satış karışlığında takip tarihinden önceki bir tarihte 10,000 TL tahsil ettiği ve bakiye 13.415,92 TL alacağı kaldığı sonucuna varıldığını, davalının takip tarihinden sonra ve dava tarihinden önce ve dava tarihinden sonra herhangi bir ödeme iddiası bulunmadığını, bu konuda davacının ticari defterlerinde de bir kayıt olmadığını, davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir bilgi dosyaya sunulmadığını, taraflar arasında mal ve hizmet tedarikine yönelik bir sözleşme de dosyada bulunmadığını, hal böyle olunca davalının takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğünü, alacağa takip tarihinden itibaren taleple bağlılık kuralı gereği yasal faiz uygulanması gerektiğini, mahkememize bildirmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı dava dilekçesiyle, faturadan kaynaklı alacaklı olduğunu, davalının ödeme yapmadığını belirterek yapılan takibe kısmi ödeme nedeniyle itirazın iptali dilemiştir.
Davalı ise cevabında faturaya konu malın teslim edilmediğini ve 10.000,00 TL ödeme yaptıklarını belirtmiştir.
Davacı taraftan dava tarihi itibariyle kısmi ödeme nedeniyle asıl alacak ve fer’ileri noktasında açıklama yapması talep edilmiş ve davacı davasının bir kısmını asıl alacak bir kısmı işlemiş faiz olarak açıkladığı görülmüştür.
Davaya konu Kayseri … Dairesi’ne ait … esas sayılı icra takip dosyası üzerinde yapılan incelemede; alacaklısının mahkememize ait işbu dava davacısı … İnşaat Hayvancılık ve Kentsel Dönüşüm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., borçlusunun … Ticaret A.Ş. olduğu, alacaklı tarafından borçlu aleyhine toplam 26.603,70 üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin borçlu tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, borçlunun süresi içerisinde takibe itiraz ettiği, takibin durdurulmasına karar verildiği ve 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içerisinde işbu itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Davacı ticari defter incelemesinde davacının davalıdan 13.415,92 TL alacaklı olduğu ve ödemenin takip öncesi yapıldığı davacının ticari defterini usule uygun tutulduğu tespit edilmiştir.
HMK’nın 222. maddesi uyarınca, tarafların ticari defterlerinin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Belirtilen bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın yukarıda belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ise ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.
Somut olayda davalı taraf ticari defterleri sunmaktan kaçınmış olduğundan, davacının defteri usule uygun tutulduğundan, davalının BA formu ile vergi dairesine beyan etmesi karşısında davacı şirketin faturalara konu mal ve /veya hizmetin davalıya teslim edildiğini dolayısıyla faturadan kaynaklanan alacağının varlığını ispat ettiği, bu suretle fatura bedellerinin ödendiğini veya malın iade edildiğini eldeki davada davalı tarafından ispat edilmesi gerektiğinden HMK 6. Maddesi gereğince ödemeyi veya iadeyi ispat edemediğinden davacının davalıdan alacaklı olduğu ve ödemeyi davalı ispat edemediğinden davanın kabulüne asıl alacak yönünden kabul edilmiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ticari defter kayıtları ve BA formu dikkate alındığında alacak likid olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Faize ait değerlendirmede;
Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğundan 818 sayılı BK’nun 101.maddesinde; “Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur” hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı TBKnun 117.maddesinde bu hüküm ”Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer” şeklinde düzenlenmiştir. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması ile gerçekleşir.
Anılan yasal düzenleme çerçevesinde takip öncesi temerrüd bulunmadığından davalı takip ile temerrüde düşeceğinden ve işlemiş faiz talebi uygun görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-Davanın kısmen kabulü ile, Kayseri … Dairesinin … Esas sayılı icra takip dosyasını davalının yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, dava tarihi itibariyle 13.415,92 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, asıl alacağın tahsil edilene kadar yasal faiz uygulanmasına, işlemiş faiz istemine ilişkin istemin reddine,
2-Haksız itiraz sebebiyle 13.415,92 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 916,44 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 127,29 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 789,15 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 1.161,73 TL’sinin davalıdan bakiye 158,27 TL’sinin ise davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
6-Davacı tarafından yapılan 1 müzekkere gideri 12,00 TL, 6 elektronik tebligat gideri 35,00 TL ve bilirkişi ücreti 800,00 TL olmak üzere toplam 847,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda mahkememizce herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
9-AAÜT’ye göre hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
10-AAÜT’ye göre hesap edilen 1.826,41 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*