Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/800 E. 2021/1141 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : ***
ÜYE : ***
ÜYE : ***
KATİP : ***

DAVACI : ***
VEKİLLERİ : Av.
Av.

ASLİ MÜDAHİL : 1- ***
VEKİLLERİ : Av.
Av.
Av.
Av.
Av.
Av.
ASLİ MÜDAHİL : 2- ***
ASLİ MÜDAHİL 3- ***
KAYYIM :

DAVA : İflasın Ertelenmesi Süresinin Uzatılması
DAVA TARİHİ : ***
BİRLEŞEN ***ESAS *** KARAR SAYILI DAVA DOSYASINDA:
DAVACI : ***
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVALI : HASIMSIZ

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan iflasın ertelenmesi süresinin uzatılması ve konkordato (adi konkordatodan kaynaklanan (İİK 285 ila 308/h)) davalarının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: *** Esas sayılı asıl dava dosyasında; davacı vekili dava dilekçesinde; mahkememizin … Esas ve *** Karar sayılı kararı ile müvekkili kooperatif hakkında bir yıl süre ile iflasın ertelenmesine karar verildiği, davacı kooperatifin verilen iflasın ertelenmesi süresini en iyi şekilde değerlendirdiğini, kayyım denetiminde kanuna, ana sözleşmeye ve daha önce sunulan iyileştirme projelerine uygun şekilde faaliyetlerini sürdürdüğünü belirterek, kooperatifte meydana gelen gelişmeler özetlenerek sonuç olarak davacı kooperatifin borca batık olması ve iyileştirme projelerini gerçekleştirme seviyesi ve sunulan kayyım raporlarının olumlu olması dikkate alınarak daha önce verilen tüm ihtiyati tedbirlerin aynen devamına ve iflasın ertelenmesinin bir yıl süre ile uzatılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen ***Esas *** Karar sayılı dava dosyasında; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil … Kooperatifi’nin 1999 yılında *** Yapı Kooperatifi olarak kurulduğunu ve *** tarih ve 5526 sayılı TTSG ile yapılan isim değişikliği ile kooperatifin mevcut unvanına kavuşmuş olduğunu kooperatifin kuruluş ve esas sözleşme değişikliklerini gösteren TTSG örnekleri ekte sunulduğunu, müvekkili kooperatifin 2003 yılında kurulduğunu, kuruluş ana sözleşmesinin *** tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlandığını, müvekkili kooperatifin bir yapı kooperatifi olup, Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşmesindeki amaçları doğrultusunda üyeleri için Kayseri İli, ***İlçesi’nde üyelerine daire tahsis etmek üzere inşaatlar yapmakta olduğunu, kooperatifin üye sayısını artırmak gibi bir amacının olmadığını, kooperatifin tek amacının borçlarını ödeyerek yarım inşaatlarını tamamlayarak henüz dairelerini teslim edemediği mevcut üyelerine ve arsa sahiplerine dairelerini teslim edebilmek olduğunu, davacı kooperatifin 368 ortağı olduğunu, dairesi henüz teslim edilmeyen ortak sayısının 21 olduğunu, bu 21 kişiden hariç olmak üzere dairesi teslim edilip henüz tapusunu almayan üye sayısı ise 22 olduğunu, kooperatifin toplam 2 blok inşaatı bulunduğunu, inşaatı tamamlanan bloklardan yaklaşık 440 ortağın dairelerinde oturmakta olduklarını, henüz hiç inşaatı başlanmamış üye bulunmamakta ve inşaatı devam eden üye sayısının ise 22 olduğunu, müvekkil kooperatifin Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** Esas sayılı dosyası üzerinden almış olduğu tedbirler ile bir çok inşaatı bitme seviyesine geldiğini ve kesin hesap maliyetlerinin tahsili aşamasına geçildiğini, ancak 5 yıllık sürenin geçmesi ile tedbirlerin kalktığını, kooperatif tarafından tamamlanan inşaatların üyelere devrinde kesin hesap maliyet borçlarının ödenmesi için bir çok üyenin bankalardan kredi kullanmasının gerektiğini, muaccel borçlarını ödeyemeyecek olan kooperatifin üzerine gelecek haciz baskısını durdurmasının mümkün olmadığını, Kayseri Ticaret ve Bölge Asliye Mahkemesince incelenen dosyalarda açılan davalarda kök maliyetlerin kabul edildiğini, ek maliyetlerin reddedildiğini, ancak ret sebebi müvekkili koopetatifin ek maliyetleri istemeyeceği yönünde olmayıp 11653 sayılı Koop. Kanunu’nun 23. maddesinde yer alan eşitlik kuralının ihlali olduğunu, özetle müvekkili kooperatifin mahkemelerce verilen kararlar doğrultusuna yeniden ek maliyet çıkartabileceğini ve bunu üyelerden talep edebileceğini, müvekkili kooperatifin iflasın ertelenmesi sürecinde 120 daireyi üyelere teslim ettiğini, Denizbank’a 10.000.000,00-TL’na yakın borç ödediğini, açılan itirazın iptali dosyalarının sonuçlanması ile bir kısım istifa eden üyelere çıkma paylarını ödediğini, yapılacak 2 blok inşaattan A bloku %51 seviyesine, B bloku ise %13,5 seviyesine getirdiğini, müvekkili kooperatifin yarım kalan inşaatları bitirecek ve borçlarını ödeyecek malvarlığına sahip olduğunu, kooperatifin tek ihtiyacı olduğu şeyin zaman olduğunu, kooperatifin bir kısım üyelerinin kesinleşen mahkeme kararında maliyet hesaplarını ödememekte ve bu nedenle de halen davalar açılmakta olduğunu, kooperatifin kuruluşundan itbaren tamamen amaçları doğrultusunda faaliyet gösterdiğini, normal şartlarda rahatlıkla inşaatlarını tamamlayıp amacına ulaşabileceğini, fakat 2011 yılından önceki dönemde, aidat gelirlerinin çok üzerinde banka kredisi kullanarak inşaat yapmış olması ve yüklenici şirket *** A.Ş.’nin mali sıkıntıya düşmesi sebebiyle gelirlerinin önemli bir kıstrını faiz giderlerine ayırmak zorunda kalması ve akabinde 300’den fazla üyesinin aidat ve kesin hesap borçlarını ödememeleri sebebiyle mali krize girdiğini, iflasın ertelenmesi sürecinde kooperatifin tam iyileşme sağlayamamasının sebebinin 300’den fazla kooperatif ortağının, tapularını aldıkları halde, bunu fırsat bilerek üyeliklerini ve bakiye borçlarını inkar etmesi sebebiyle ödeme yapmaya yanaşmamaları olduğunu, bu sorunu aşmak için yoğun çalışmalar yapıldığını, Kayseti Ticaret Mahkemelerinde derdest 300’den fazla davanın, Kayseri Genel İcra Dairesi’nde 500’den fazla takiplerinin bulunduğunu, ekte sundukları gelir tablosu ve proforma gelir tabloları, Denizbank’a ödenecek istifa eden üyelere yapılması gelen ödemeler, arsa sahiplerine yapılması gereken ödemeler ve aynı anda inşaat maliyetleri incelendiğinde müvekkili kooperatifin gelirleri ile muaccel borçlarını ödenmesinin ve bu sırada faaliyetlerine devam etmesinin mümkün olmadığını beyanla, öncelikle 7101 sayılı karla değişik İİK’nun 285, 286, 287, 288, 204 ve m. 295 hükümleri gereğince tensiple birlikte, ihtiyati tedbir yoluyla ve tensiben İİK’nun 286. maddesinde belirtilen evrakların tam ve eksiksiz sunulması nedeni ile müvekkilinin ticari faaliyetlerine devam edebilmesi ve mal varlıklarının korunabilmesi için her bit müvekkil adına tensiben 3 ay geçici mühlet verilmesine, yapılacak konkordato akdinin başarılı olup olmayacağı konusunda inceleme yapmak ve İİK’nun 287 ve devamı maddelerinde sayıları görevleri ifa etmek için geçici tensiben konkordato komiseri görevlendirilmesine, müvekkili hakkında, 6787 sayılı yasaya ilişkin alacak ve icra takipleri dahil olmak üzere, yapılmış ve yapılacak olan tüm icra takiplerinin, ihtiyati haciz, haciz, tahliye, teslim, takas, blokaj, temlik, mahsup, protesto, hapis hakkına ilişkin satış ve muhafaza tedbirlerinin. tensiben durdurulmasına ve yapılacak olanların tensiben yasaklanmasına, tehinin pataya çevrilmesine ilişkin haciz işlemlerinden dolayı satış ve muhafaza işlemlerinin tensiben durdurulmasına, İİK’nun 288. maddesi gereğince geçici mühlet süresi içerisinde müvekkili için 1 yıllık kesin mühlet kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: *** Esas sayılı asıl dava dosyasında; itiraz eden ve müdahale talebinde bulunan *** A.Ş. vekili dilekçesinde özetle; davacı şirketin iyi niyetli olmadığını, iflasın ertelenmesine karar verilmesi halinde alacaklılar zor durumda bırakacağını, verilen tedbir kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İtiraz eden ve müdahale talebinde bulunan *** dilekçesinde özetle; 2003 yılında davacı kooperatife üye olduğunu, 2015 yılında üyelikten ayrılana kadar aidatlarını düzenli olarak ödediğini, 2013 yılında son kuralarının çekildiğini, ancak 2015 yılına kadar olan sürede dairelerin teslim edilmediğini, davacı kooperatiften alacaklı olduğunu ancak davacı kooperatifçe ödeme yapılmadığını belirterek davanın reddine ve davacı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen ***Esas *** Karar sayılı dava dosyasında; müdahale talep eden alacaklı olmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: *** Esas sayılı asıl dava dosyasında; dava, TTK.nun 377 ve İİK.nun 179, 179/a, 179/b maddeleri gereğince davacı kooperatif tarafından açılmış iflasın ertelenmesi süresinin uzatılması talebine ve birleşen ***Esas *** Karar sayılı dava dosyasında; İİK’nun 285 ve devamı maddeleri uyarınca konkordatonun tasdiki isteğine ilişkindir.
Mahkememizde evvelce yapılan yargılama sonunda *** tarihli, *** Esas ve *** Karar sayılı gerekçeli karar ile davacı kooperatifin erteleme sürecini başarılı bir şekilde değerlendirdiği, erteleme süresinin uzatılması yönünde, hem bilirkişilerin, hemde kooperatif kayyımının aynı görüşte olduğu ve buna ilişkin somut, gerçekleşmiş, rakamsal verilere dayalı görüş ve beyanlarını sundukları, kooperatifin erteleme sürecinin başlangıcı olan 2014 yılı ile 2018 yılı arasındaki 4 yıllık süre içerisinde borçlarını %44 azalttığı, aktifin pasifi karşılama oranının arttığı, davacı kooperatifin ilk tedbir kararı verilmesinden bu güne kadar yüklü miktarlarda borç ödediği, borca batıklık miktarını azalttığı, borçlarının tamamını ödeyemese dahi borca batıklıktan çıkma olanağının devam ettiği, alacaklıların büyük çoğunluğu ile anlaşma sağlayarak, protokol imzaladığı, borçlarını büyük ölçüde ödediği, iflasın ertelenmesinde, erteleme süresi içerisinde tüm borçların ödenip, kooperatifin hiçbir borcunun kalmaması şeklinde bir amacın söz konusu olamayacağı, sağlıklı bir şekilde çalışan kooperatiflerde-şirketlerde dahi bir kısım borçların bulunmasının olağan olduğu, dolayısıyla kooperatifin tüm bu gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda iyileşme ümidini devam ettirdiği ve iyileşme ümidini devam ettirdiğine ilişkin kanaatin, somut, gerçekleştirilmiş, bilimsel verilere dayalı ve denetlenebilir rakamsal veriler ile desteklendiği, çok az sayıda müdahil alacaklı ile, henüz tam bir anlaşma protokolü sağlanamadığı, ancak kısmi ödemelerin devam ettiği, yeni uzatma döneminde de bu borçların ödenebilme olanağının mevcut olduğu, bu süreç içerisinde bu miktarlarda borç ödemesi yapan alacaklıların büyük bir çoğunluğunu tatmin eden erteleme sürecini başarılı bir şekilde değerlendiren kooperatifin iflası yerine erteleme sürecinin uzatılması alacaklıların da yararına olduğu erteleme sürecini başarılı bir şekilde değerlendiren, borca batıklık miktarında azalma olan, borçlarını büyük ölçüde ödeyen, iyileştirme projesinin büyük bir kısmını başarı ile gerçekleştiren davacı kooperatifin iflasın ertelenmesi süresinin uzatılması koşullarını taşıdığı kanaatine varıldığından talebinin kabulü ile bir yıl süre ile iflasının ertelenmesinin uzatılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizin *** tarihli, *** Esas ve *** Karar sayılı kararı *** A.Ş. ve *** vekillerince temyiz edilmiştir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nce icra kılınan temyiz incelemesi neticesinde bu dairenin *** tarihli, *** Esas ve *** Karar sayılı ilamı ile “Somut olayda, hakkında iflasın 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilen davacı kooperatif, erteleme süresi sonunda koşulların devam ettiğini ve iyileşme ihtimalinin kuvvetli olduğunu ileri sürerek, erteleme süresinin 1 yıl daha uzatılmasını talep etmektedir. *** tarihli ihtiyati tedbir kararı ile *** tarihli bilirkişi raporu arasında geçen süre zarfında; davacının iyileştirme projesinin asli unsurlarını teşkil eden, devam eden inşaatların tamamlanması ile kooperatif hissesine düşen 19 bağımsız bölümün satılması suretiyle elde edilecek gelire ilişkin kaynağın mevcut koşullarda (inşaatın halen su basmanı seviyesinde olması ve tapu kaydındaki takyidatlar) sağlanması olasılığı bulunmadığı ayrıca ortaklardan alınacak %10’luk ek ödeme ile sağlanacak kaynağa ilişkin kararın da ortaklarca kabul edilmeyip aleyhine davalar açılmış olması nedenleriyle proje gereklerinin yerine getirilemeyeceğinin açık olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, iyileştirme projesinin asli unsurlarını gerçekleştirme ihtimali bulunmayan davacı kooperatifin erteleme süresinin uzatılması talebinin reddi ile borca batık olduğu husunda tartışma bulunmayan kooperatifin iflasına karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” gerekçesiyle müdahiller *** ve *** vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay ilamına karşı davacı vekilince karar düzeltme yoluna gidilmiş, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 07/10/2021 tarihli, 2021/4423 Esas ve 2021/702 Karar sayılı ilamıyla, karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilince işbu dava derdest iken *** tarihinde davacı şirket adına konkordato talebinde bulunulmuş, işbu dava mahkememizin *** Esas sırasına kaydedilmiş, aralarındaki hukuki ve fiili bağlantı sebebiyle ve davacı vekilinin talebi üzerine mahkememizin işbu dosyası ile birleştirilmiştir.
Dosyaya sunulan tüm delil, belge ve beyanlar, gelen yazı cevapları, ticaret sicil kayıtları, alınan kayyım dönemsel raporları, Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiştir.
*** Esas sayılı asıl dava dosyası yönünden yapılan değerlendirme: Dava, borca batık durumda olan davacı kooperatif hakkında verilen iflasın ertelenmesi süresinin uzatılması istemine ilişkindir.
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur (İİK’nun179. maddesi). İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir.
İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hâkimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK’nun 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir.
Öte yandan somut verilere dayalı, çelişmeyen öngörüler içeren, özellikle sermaye ve/veya kârlılık artışını netleştiren unsurların varlığının, proje için vazgeçilmez hususlar olduğu gözden kaçırılmamalı; iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun bu yolla tespiti cihetine gidilmelidir. Hâkim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir.
Asıl dava dosyasında, hakkında iflasın 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilen davacı kooperatif, erteleme süresi sonunda koşulların devam ettiğini ve iyileşme ihtimalinin kuvvetli olduğunu ileri sürerek, erteleme süresinin 1 yıl daha uzatılmasını talep etmektedir. *** tarihli ihtiyati tedbir kararı ile mahkememizce önceki yargılama sırasında alınan *** tarihli bilirkişi raporu arasında geçen süre zarfında, davacının davacının iyileştirme projesinin asli unsurlarını teşkil eden, devam eden inşaatların tamamlanması ile kooperatif hissesine düşen 19 adet bağımsız bölümün satılması suretiyle elde edilecek gelire ilişkin kaynağın inşaatın halen su basmanı seviyesinde olması ve tapu kaydındaki takyidatların devam etmesi nedeniyle mevcut koşullarda sağlanması olasılığı bulunmadığı ayrıca ortaklardan alınacak %10’luk ek ödeme ile sağlanacak kaynağa ilişkin kararın da ortaklarca kabul edilmeyip aleyhine davalar açılmış olması nedenleriyle proje gereklerinin yerine getirilemeyeceğinin açık olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda mahkememizce, iyileştirme projesinin asli unsurlarını gerçekleştirme ihtimali bulunmayan davacı kooperatifin erteleme süresinin uzatılması talebinin reddi ile borca batık olduğu husunda tartışma bulunmayan davacı kooperatifin iflasına karar verilmesi gerekmiştir.
Birleşen *** Esas ve *** Karar sayılı dava dosyası yönünden yapılan değerlendirme: Konkordato talebinde bulunan davacı kooperatif yönünden, konkordatonun tasdiki şartlarının oluşup oluşmadığı, davacı kooperatifin böyle bir talepte bulunup bulunamayacağı, konkordato projesinin başarıya ulaşma ihtimali olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
İcra ve İflas Kanununun 285. maddesine göre, borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep edebilir. Buna göre sermaye şirketleri ile birlikte gerçek kişiler de mahkemeden konkordato talebinde bulunabilir. Yasa koyucu konkordato talebini, vade konkordatosu ve indirim konkordatosu olarak ikiye ayırmıştır. Yani borçlarını vadesinde ödeyemeyen veya ödeyememe riski bulunan borçlu şirket veya borçlu şahıs, mahkemeye başvurarak borçlarının ödenmesi için vade verilmesi veya borçlarından indirim yapılması talebiyle konkordato ilan edebilir.

2004 sayılı İİK’nun 287. maddesinde geçici mühlet düzenlenmiştir. İİK’nun 287/4. fıkrasında, geçici mühletin 3 ay olduğu, mahkemece bu üç aylık süre dolmadan borçlunun veya geçici komiserin yapacağı talep üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatabileceği, 287/5. fıkrada ise, 291. ve 292. maddelerin geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanacağı belirtilmiştir. 291. maddede, borçlunun mali durumunun düzelmesi nedeniyle kesin mühletin kaldırılması, 292. maddede ise, kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddi ile iflasın açılmasına yer verilmiş, 291/2. fıkrada, mahkemenin kesin mühletin kaldırılmasına karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet edeceği, diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet edeceği belirtilmiş, 292. maddenin son fıkrasında yine benzer düzenlemeye yer verilmiştir. Geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğurur (İİK m.288/1.). İİK’nun 287. maddesinde, geçici mühlet kararı ile birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacı ile geçici konkordato komiseri görevlendirileceği belirtilmiştir. Konkordato komiserlerinin görevleri ise aynı yasanın 290. maddede ayrıntılı şekilde belirtilmiştir. Konkordato komiserinin görevleri arasında, mahkemenin istediği konularda ve uygun göreceği sürelerde ara raporları sunmak da sayılmıştır.
*** tarihinde kabul edilerek, 15 Mart 2018 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren, “İcra Ve İflas Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un 13. ve devamı maddelerinde, 2004 sayılı İİK’nun “Konkordato ile Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması” üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış, iflasın ertelenmesi kaldırılarak konkordato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur. Geçici mühlet başlığını taşıyan 287/1. fıkrada, mahkemenin konkordato talebi üzerine 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297’nci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı düzenlenmiştir. Yasanın 288/1. fıkrasında, geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağına yer verilmiş, İİK’nun 294. maddesinde, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları, 297. maddesinde ise kesin mühletin borçlu bakımından sonuçlarına ilişkin düzenleme yer almıştır. Kanun koyucu, 7101 Sayılı Kanun’da, uygulama alanını genişleterek konkordatoyu, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulabilmek için başvurabileceği bir hukuki çare olarak betimlemiştir. Konkordato öncelikle borçlu tarafından talep edilmektedir. Borçlu ise, iflasa tabi olan veya olmayan bir gerçek veya tüzel kişi olabilmektedir. 15/03/2018 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanunun 65. maddesi ile, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 179/a, 179/b, 179/c, 298/a ve 329/a maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Aynı yasanın 62. maddesinde, 6102 sayılı TTK’nun iflasın ertelenmesi üst başlığını taşıyan 377. maddesi, başlık kısmı ile birlikte değiştirilmiş, değişiklikle, maddenin üst başlığı, konkordato olarak yer almış ve maddede, yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklının, 376. maddenin üçüncü fıkrası uyarınca yapacağı İflas talebi ile birlikte veya bu kapsamda yapılan iflas yargılaması sırasında 2004 sayılı Kanun’un 285. ve devamı maddeleri gereğince konkordato da talep edebileceği belirtilmiştir. 52. maddede ise, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 63. maddesinde de, mali durumun düzeltilmesi mümkün görülmesi halinde yönetim kurulu veya alacaklılardan birinin konkordatoda talep edebileceğine dair düzenlemeye gidilmiştir. 7101 sayılı yasanın 46. maddesi ile, 2004 sayılı İİK’na 14 nolu geçici madde eklenmiş ve geçici maddede, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan iflasın ertelenmesi ve konkordato talepleri hakkında talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına devam olunacağına yer verilmiştir.
İsviçre İİK’nda, konkordato mühletinin amaçlarından biri olarak açıkça, “borçlunun iyileşmesi” kavramına yer verildiği, buna göre geçici mühletin, açıkça iyileşme ümidi görülmüyorsa, yani konkordatonun tasdikine gerek kalmaksızın iyileşme yahut konkordato ihtimali yoksa kaldırılacağı, İİK’nda ise, 287. maddedeki borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin “konkordatonun başarı şansı” kavramı altında ifade edildiğine yer verilmiştir.
İİK’nun 289. maddesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verileceği düzenlenmiştir. Borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” kavramı altında ifade edilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, Av. Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt). İİK’nun 289/3. fıkrasında, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde bir yıllık kesin mühlet verileceği belirtilmiştir.
Konkordato talebi, sadece zaman kazanmaya yönelik bir talep olmayıp, sürekli ve kalıcı bir iyileşme olasılığını konkordato projesi yardımıyla inanılır kılmalıdır. Bu sebeple ön proje sadece dilek ve temenniler içeren soyut bir belge olarak anlaşılmamalı, mahkeme tarafından kesin mühlet verilebilmesi için ön projenin nasıl başarılı olacağı açıklanmalıdır.
Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut konkordato talebini değerlendirmek gerekecektir.
Davacı kooperatifin konkordato ön projesinde halen 2 blok halinde 98 daire yapılacak arsası olduğu, bunlardan 21 adet dairenin kooperatif üyelerine verileceği, 26 adet dairenin arsa sahiplerine verileceği ve 51 adet dairenin kooperatife kalacağı, gayrimenkul değerleme uzmanın A blokta inşaatın fiilen %41,8 oranında tamamlandığına dair rapor verdiği, A bloktaki 51 daireden 22 adedinin arsa maliklerine verileceği, 7 adetinin ise üyelere verileceği, kalan 22 daireden 9 tanesinin yapacağı ve yapmış olduğu işler karşılığında müteahhide verildiği, kalan 13 dairenin ise inşaat finansmanında kullanılacağı, gayrimenkul değerleme uzmanın B blokta inşaatın fiilen %3,5 oranında tamamlandığına dair rapor verdiği, B blokta 47 daire yapılacağı, 4 adetinin arsa sahiplerine, 14 adetinin üyelere verileceği, kalan 29 dairenin ise inşaat finansmanında kullanılacağı belirtilmektedir. Konkordato talep (dava) dilekçesinde kooperatifin vadesi gelmiş borçlarını ödeyememesinin ve aciz haline düşmesinin yegane sebebinin dairesini teslim almış olan 378 kooperatif ortağının çıkartılan kesin hesap maliyetlerini ödemekte direnmeleri olduğu, kooperatif tarafından 378 kooperatif ortağına karşı ilk dört taksit için icra takibi başlattığı, takiplere yapılan itirazlar üzerine de itirazın iptali davaları açıldığı, kooperatifin tek, zamana ihtiyacı olduğu bildirilmektedir. Kooperatif vade konkordatosu talep ettiğini rehinli banka kredi borçlarını mahkemenin konkordatonun tasdik kararının kesinleşmesinden itibaren anapara üzerinden yasal faiz işletilerek ve faizlerin en son ödenmek üzere 48 aylık sürede 3’er aylık eşit taksitler halinde ödemeyi, adi borçlarını ise mahkemenin konkordatonun tasdik kararının kesinleşmesinden itibaren yasal faiz işletilerek ve faizlerin en son ödenmek üzere 48 aylık sürede 3’er aylık eşit taksitler halinde ödemeyi, alacaklıların işlemiş faiz alacaklarından vazgeçmiş sayılacağı öngörülmektedir.
Konkordato ön projesinde ve dava dilekçesinde kooperatife kalacak dairelerin inşaat finansmanında kullanılmak için müteahhide verileceği belirtilmekte olup borçların ödenmesinin bu şekilde inşaatların tamamlanması ile kooperatife kalacak dairelerden karşılanması hedeflenmektedir. Davacı kooperatif ortaklarından önemli bir nakit veya fon akışının gerçekleştiğine ilişkin bir delil bulunmadığı gibi, davacı vekili dava dilekçesinde ortakların kesin maliyet bedelini ödemekte direnç gösterdiklerini, bu nedenle kooperatif ortakları hakkında icra takipleri başlattıklarını, borca itiraz etmeleri üzerine de mahkemeye itirazın iptali davası açtıklarını, halen yargılaması devam eden davaların olduğunu belirtmiştir. İflas erteleme davası kapsamında iyileştirme projesinde de devam eden inşaatların tamamlanması ile kooperatif hissesine düşen bağımsız bölümlerin satılması suretiyle elde edilecek gelirle borçların ödenmesi hedeflenmiş, bunun dışında ilave bir kaynak yaratılmamıştır. Davacı kooperatifin konkordato ön projesinde kooperatife ait taşınmazın kat karşılığı anahtar teslimi müteahhide verildiği, bu konuda sözleşme düzenlendiği, inşaatın sözleşmeye göre belirlenen tarihte bitirileceği yönünde dosyaya sunulmuş bir delil, hatta beyan dahi bulunmamaktadır. Konkordato talep dilekçesinde bulunan gayrimenkul değerleme uzmanın A blokta inşaatın fiilen %41,8 oranında tamamlandığı ve B blokta inşaatın fiilen %3,5 oranında tamamlandığı tespit edilmiştir. İflas erteleme davası kapsamında ilk olarak verilen 19/09/2014 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile konkordato talep tarihine kadar geçen 7 yıl gibi uzun süre zarfında; davacının iyileştirme projesinin ve konkordato projesinin temelini oluşturan, devam eden inşaatların tamamlanması ile kooperatif hissesine düşen bağımsız bölümün satılması suretiyle elde edilecek gelirle borcun ödenmesi olasılığının bulunmadığı görülmektedir. Uyulan Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 11/03/2021 tarihli, 2021/541 Esas ve 2021/788 Karar sayılı ilamında konkordato projesinde de devam eden inşaatların tamamlanması ile kooperatif hissesine düşen bağımsız bölümün satılması suretiyle elde edilecek gelirlerle borcun ödenmesinin mevcut koşullarda sağlanması olasılığı bulunmadığı kanaati açıklanmıştır. İnşaatlar, aradan geçen 7 yıllık uzun bir süreye rağmen halen bitirilmemiştir. Pandemi sürecinin yaşandığı, döviz piyasasının hareketli olduğu, mal ve hizmet fiyatlarının ciddi ölçüde artma eğilimi içine girdiği bu dönemde davacı kooperatifin 7 yıl boyunca tamamlamayı başaramadığı inşaatları tamamlaması ve kooperatife düşecek daireleri satıp elde edeceği gelirlerle borçlarını ödemesi hayat tecrübelerine göre mümkün görülmemektedir. Kooperatif ortaklarının kesin maliyet bedellerini ödememekte direnç gösterdiği ve kooperatif tarafından ortaklar hakkında icra takipleri başlatılıp davalar açıldığı bildirildiğine göre kooperatif ortaklarından alınacak ödemeler ile gelir sağlanması ve bununla borçların ödenmesi de mümkün görülmemiştir.
Konkordato talebi, sadece zaman kazanmaya yönelik bir talep olmayıp, sürekli ve kalıcı bir iyileşme olasılığını konkordato projesi yardımıyla inanılır kılmalıdır. İİK’nun 290/1-a bendinde konkordato projesinin tamamlanmasına katkıda bulunmanın konkordato komiserinin görevlerinden olduğu düzenlenmiş ise de, proje konkordato talep edene aittir ve gerekli görüldüğü taktirde revize proje sunulması de davacının görevidir. Mevcut durumda alacaklıların konkordatonun tasdikine onay vermek yerine, mal varlığı olan borçlu kooperatif hakkında icra ve iflas takipleri yapmak suretiyle alacağını tahsil etme seçeneğini tercih etmesi de olasıdır. Bu şekilde konkordato projesinin uygulanabilirliği tartışmalı olup, davacının projesini inşaatların tamamlanmasına bağlaması ve çok uzun yıllar boyunca bu konuda hatırı sayılır ilerleme kaydedilmemiş olması karşısında, proje gerçekçi ve sağlam olmadığı gibi, alacaklıların menfaatini de koruyucu değildir. Konkordato mühletlerinin verilmesi şartlarının değerlendirilmesinin somut proje üzerinden yapılması gerekmektedir. Tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda mevcut durum itibariyle konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin olmadığı kanaatine varılmıştır.
Netice olarak borçlu kooperatifin mühlet alabilmesi, mali durumunu iyileştirebileceği veya konkordatonun tasdik edileceğinin inandırıcı şekilde ispat edilmesine bağlıdır. Dosya kapsamı, sunulan mali tablolar, konkordato ön projesi, iflasın ertelenmesi süresinin uzatılmasına ilişkin mahkememizin *** Esas sayılı dosyasının içeriği birlikte somut olarak değerlendirildiğinde konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunduğunun inandırıcı şekilde ispatlanamadığı anlaşılmıştır. bu nedenle birleşen dosyada davacının konkordato talebinin reddi gerektiği ancak iflasın ertelenmesi süresinin uzatılmasına ilişkin mahkememizin *** Esas sayılı dosyasında davacı kooperatifin iflasına karar verilmiş olduğundan, konkordato talebi konusuz kalmış ve bu nedenle mahkememizce birleşen dosyada konkordato talebinin konusuz kalması nedeni ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davacı kooperatif vekili *** tarihli duruşmada sözlü olarak vekillikten istifa ettiğini bildirmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 41. maddesinde; “Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevi, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren onbeş gün süre ile devam eder….” şeklindeki hükme yer verilmiştir.
Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Vekilin azli ve istifasının şekli” başlıklı 81. maddesi aynen; “Vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur.” hükmünü, yine aynı Kanunun “Vekilin istifası” başlıklı 82. maddesi “İstifa eden vekilin vekâlet görevi, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam eder.” hükmünü içermektedir.
HMK’nun 81. maddesi uyarınca vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur. HMK’nun 82. maddesinde ise; istifa eden vekilin vekâlet görevinin, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam edeceği öngörülmüştür. Kanun koyucu getirdiği düzenleme ile, vekilin istifası nedeniyle asilin herhangi bir hak kaybına uğramasının önüne geçmek amacıyla istifa ile görevin son bulmasını uygun görmemiştir. Böylelikle asil, vekilinin istifasını öğrenmekle davasının takibi ve gerekli tedbirleri alma imkanı bulacaktır. İstifanın yalnızca mahkemeye bildirilmesi istifanın karşı taraf açısından sonuçlarını doğurması açısından yeterli değildir. Zira avukatın istifa etmesi sebebiyle yargılama başka bir güne bırakılamaz (HMK m. 77/1, c. 1). Bu nedenle mahkememizce yargılamaya devam edilmiş ve karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A- ***Esas sayılı dava dosyasında;
1-Davacının iflas erteleme süresinin uzatılmasına ilişkin talep ve davasının REDDİNE,
2-Davacı kooperatif hakkında iflas erteleme davası kapsamında ve iflas erteleme süresi uzatılması davası kapsamında denetim kayyımının görevleri dışındaki verilmiş olan tüm ihtiyati tedbirler daha önceden kaldırılmış olduğundan yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Denetim kayyımının görevinin de kaldırılmasına bu konuda ilgili mercilere müzekkere yazılmasına,
4-Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ***merkez sicil numarasında kayıtlı davacı … Kooperatifi’nin *** günü saat 10:38 itibari ile İFLASINA,
5-İflas masasının teşkili ve iflas ilanlarının yapılması için dava dosyasındaki mevcut avansla birlikte kararın Kayseri İcra Dairesi’ne gönderilmesine,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcından davacıdan, peşin olarak alınan 29,20-TL harcın mahsubuyla bakiye 30,10-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Davanın mahiyeti nazara alınarak müdahillerce yapılan giderlerin kendileri üzerinde bırakılmasına,
9-Davanın mahiyeti nedeniyle davacı ve müdahiller lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
B-Birleşen 2021/913 Esas sayılı dava dosyasında;
1-Konkordato talebinin konusuz kalması nedeni ile esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Asıl ve birleşen dava dosyasında davacı vekili Av. ***’in duruşmada sözlü olarak vekillikten çekilme beyanının davacı kooperatife ihtaratlı davetiye ile tebliğine, tebligat evrakına duruşma tutanağının bir suretinin eklenmesine,

3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcı, dava açıldığı sırada peşin alındığından bunun mahsubuna, başkaca karar ve ilam harcı alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davanın mahiyeti nedeniyle davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, asıl ve birleşen dosyada davacı vekili Av. *** ile asıl dosyada asli müdahil *** vekili Av. ***’in yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/12/2021

Başkan ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Katip ***
E-imzalıdır