Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/790 E. 2022/444 K. 06.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :…
KARAR NO : …

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

…. ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA:
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
B- BİRLEŞEN … ESAS … KARAR SAYILI DAVA DOSYASINDA:
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit (kıymetli evraktan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
… ESAS VE BİRLEŞEN … ESAS – … KARAR SAYILI DAVA DOSYASINDA:
İDDİA: Davacı vekili … tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili …’ın davalı …’ın kayınbabası olduğunu, birleşen dosyada davalı …’ın …’ın kardeşi olduğunu, davalı …’ın davacı kayınbabasının kantin işletmesinde davacının kızı olan eşi … ile birlikte yıllardır çalıştığını, davacı müvekkilin işin yönetimini ve kontrolünü özellikle damadı olan davalı …’a bıraktığını, birleşen dosyada davalı …’ın da aynı kantinde davacının sigortalı işçisi olduğunu, 2016 yılında davacı müvekkilinin kantin işletmesi üzerine bir şirket kurduğunu ve davalı …’a bu şirkette %40 oranında hisse verdiğini, şirket işlerini ve hesaplarını kontrol etmesi için davalı …’a vekaletname dahi verdiğini, davalı …’ın kantin işlerinde ödeme için kullanılacağını söyleyerek keşidecisi davacı müvekkili … olan Türkiye … Bankası … Şubesi’ne ait … numaralı miktarsız ve tarihsiz çeki teslim aldığını, bu çeki müşterilerine verdiğini söylediğini, ancak bu arada eşi ile ailevi sıkıntılar yaşayan davalı …’ın 19 Haziran pazar sabahı evde eşini darp ettikten sonra evdeki tapu ve evrakları aldığı esnada yine müşterilere verilmek üzere davacının kızının evde çekmecesinde bulunan keşidecisi davacı müvekkili … olan Türkiye … Bankası … Şubesi’ne ait … numaralı miktarsız ve tarihsiz çeki davacının kızının çekmecesinden rızası ve bilgisi dışında aldığını, kızı … ‘nin çeki bulamayınca davacı babasına bildirdiğini, bu çek için Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında … tarafından kayıp veya çalıntı gerekçesi ile çek iptali davası açtığını ve ardından çeke ödeme yasağı koydurduğu, davalı …’ın aracı olarak gönderdiği … vasıtasıyla “Elinde … imzalı tarihsiz ve bedelsiz açık çek olduğunu, …’ın üniversitede kantinlerinden birisinin işletme hakkını kendisine vermesini, aksi halde çekin üzerine yüksek bir meblağ yazarak elinde neyi var neyi yoksa hepsini alacağını, bu çekin başka şahıslar eline geçerse sonunun iyi olamayacağını” söyleterek şantaj ve tehditlerde bulunmaya başladığını, bu esnada davacı …’ın yanında bulunan …’ın da yaşanılanlara bizzat şahit olduğunu, davacı müvekkili ve kızının … numaralı çekte ödeme yasağı koydurdukları için bir nebze rahat davranıp davalı …’a “Bu işin sonunda senin başın ağrır, eğer bu kadar boşanmak istiyorsan gel anlaşmalı boşanın, çeki de getir uzlaşalım.” şeklinde konuştuklarını, davalı …’ın … tarihinde boşanma davası açtığını, davalı …’ın müşteriye vermek üzere davacı kayınbabasından aldığı … nolu miktarsız ve tarihsiz çeki … tarihinde sabah saatlerinde bankaya götürerek ve … keşide tarihi ve 500.000,00-TL yazmak suretiyle bankaya ibraz ettiğini, bu çekin yanı sırada ödeme yasağı koydurdukları … nolu çeki de … keşide tarihi ve 600.000 TL miktar yazmak suretiyle bankaya ibraz ettiğini, davalı …’ın kardeşi diğer davalı …’ın davacının kantin işletmesinde çalışan asgari ücretli bir işçi olduğunu, davacının gerek …’a ve gerekse kardeşi …’a 1.100.000,00-TL gibi bir bedel borçlanması, ticaret yapması veya davalıların böyle yüksek miktarda bir bedelle davacı müvekkilinin borç vermesinin hayatın olağan akışına ters olduğunu, ayrıca müvekkilinin davalılar hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı’na resmi evrakta sahtecilik, dolandırıcılık, şantaj ve tehdit suçlarından dolayı suç duyurusunda bulunduğunu, müvekkilinin 1.100.000,00-TL borçlanacak kadar büyük bir ticaret hacmine sahip olmadığını, davalı …’ın yeni ortaklık verdiği damadı olduğunu, diğer davalının da damadının kardeşi olduğunu, davacı müvekkiline verilmiş bir mal veya para olmadığını, davalı …’ın aracı olarak gönderdiği … isimli şahıs vasıtasıyla müvekkilinin yakın akrabası … ve … ile pazarlık yapmak istediği çekleri elinde haksız yere bulundurduğunu itiraf ettiğini, davalı …’ın maksadının bu çekler vasıtasıyla davacı müvekkilinin elindeki malvarlığı değerlerini ve kantin işletmesini alıp kızını da anlaşmalı olarak boşayarak tazminat ödememek olduğunu, bu nedenle davalı … ve kardeşinin kötü niyetli olduğunu, boşanma davasının … tarihinde Kayseri … Aile Mahkemesi’nin … Esasında kayıtlı olduğunu, çekin keşide tarihinin … olduğunu, davacı müvekkilinin boşanma davası açan davalı …’a 3 gün sonrasına çek keşide etmesi kadar hayatın olağan akışına aykırı bir durumun söz konusu olmayacağını, yine … tarihinden çok önce zaten davalı …’ın aracı göndererek tehdit ve şantajda bulunduğunu, bu hususların dahi tek başına çekin yasa ve usule aykırı doldurulduğunu ve sahte bir çek olduğunu ispatlamaya yeterli olacağını, bu çekin gerçek bir çek olmadığını, çek üzerinde sadece müvekkilinin el ürünü olarak imzasının olduğunu, yazı ve rakamların tamamen davalılar tarafından sonradan doldurulduğunu, bu konuda … Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, gerçeğe aykırı doldurulduğunu beyanla Türkiye … Bankası … Şubesi’ne ait, keşidecisi …, çek nosu …, keşide tarihi … olan miktarı 500.000,00-TL olan bir adet çekin öncelikle sahtecilik ve dolandırıcılık iddiasından ve yakın akrabalar arasında olmasından dolayı teminatsız olarak icra takibine konu edilmesinin tedbiren durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, menfi tespit davalarının kabulü ile davacı müvekkilinin davalılara 500.000,00-TL borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli tutum ve davranışlarından dolayı ve bankaya çeki ibraz ederek davacı müvekkilinin ticari itibar ve saygınlığını zedelemiş olmalarından dolayı alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak kaydıyla bir tazminatın davalılardan alınarak davacı müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili … havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı … ile müvekkili …’ın 2009 yılından itibaren gayri resmi ortak olarak kantin işletmeciliği yaptığını, söz konusu bu ortaklığı bilen tanıkların mevcut olduğunu, müvekkili …’ın … tarihine kadar kuruyemiş ve tütün ürünleri perakende ticareti ile uğraştığını, ancak bu tarihte işveren olduğu işletmeyi devrederek davacı kayınbabasının … Üniversitesi’nde işletmiş olduğu iki adet kantinin gayri resmi ortaklığına başladığını, müvekkili …’ın kendi işyerini devrederken almış olduğu devir parasının 25.000,00-TL’nı kayınbabasına ortaklık bedeli olarak verdiğini, davacı tarafın müvekkilin iş güç sahibi olmadığını iddia etmişse de bu iddiaların soyut ve mesnetsiz olduğunu, çünkü müvekkilin davacının da isteği ile kendi işyerini devrettiğini ve davacı ile ortak olunduğunu, uzun süreli gayri resmi ortaklıktan sonra tarafların resmi ortaklığa geçerek müvekkilinin %40 hissesinin olduğu ortaklığın 2016 Ocak ayından itibaren başladığını, müşterilere verilmek üzere müvekkili …’a verildiği iddia edilen çekin keşideci imzasının bizzat davacıya ait olduğunu, dava konusu olan ve bu davanın konusu olmayan çeklerin davacı …’ın şahsına ait olup müvekkili …’a olan borçları için verildiğini, kesinlikle şirket müşterilerine kullanılmak üzere verilmesinin söz konusu olmayacağını, nitekim müşterileri için şirketin nakit ve açık hesap şeklinde ödemelerinin bulunduğunu, ayrıca davacının müşterilere verilmek üzere çekin verildiğini söylemesinin tamamen soyut olduğunu, davacının hangi müşteri için dahi verildiğini söyleyemediğini, davacının davalı …’a olan borçları için söz konusu çeki verdiğini, çekin davacının davalı …’a süre gelen ortaklık sürecinden kaynaklı borçlarından, bu müvekkiline ait gayrimenkulü davacıya devretmesinden ve bu müvekkilinin davacı ile ortak olarak işlettiği … İlçesi, … Mahallesi’nde bulunan … isimli restoranın satışından kaynaklandığını, adı geçen restoranın davacının şahsi borçları nedeniyle …’na 280.000,00-TL’na satıldığını, devir parasının davacının borçları için kullanıldığını, ayrıca Üniversite’nin kira borcu nedeniyle davacıya bir haftalık süre vermesi üzerine ödenmesi gereken kira borcundan dolayı …’ın davacıya 201 adet küçük altın ve 2.000,00-TL nakit parayı davacıya elden verdiğini, davacının borç ve kredilerinden dolayı bu müvekkilinin işyerinden kendi payına düşen gelirleri düzenli bir şekilde alamadığını, davacı ile müvekkili … arasında yapılan istişareler ve birlikte çıkarılan hesap sonucu … ve … seri nolu çekleri davacının davalı …’a verdiğini, davacının onayı ile davalı …’ın bu çek yapraklarını 500.00,00-TL ve 600.000,00-TL olarak doldurduğunu, çek yapraklarının bizzat davacı tarafından imzalanarak davalı …’ın uhdesine verildiğini, davalı … tarafından davacıya elden verilen paralar, 2016 yılında gerçekleşen ev ve işyeri devri, altın ve ortaklıktan gelen kar payı için tarafların aralarında yazılı belge bulunmaması nedeniyle elde yazılı belge olması için bu çeklerin davacı tarafından davalı …’a verildiğini, müvekkili …’ın davalı …’ın keşideci olduğu Türkiye … Bankası … Şubesi’ne ait … ve … seri nolu iki adet çeki kardeşi olan diğer davalı müvekkili …’a ciro ederek verdiğini, söz konusu çeklerin davalı … ve davalı … aralarındaki hukuki işlem olan vefat eden babaları …’tan kalan miras nedeniyle yapmış oldukları miras payının devir sözleşmesi ve …’ın …’a para vermesinin karşılığı olarak davalı …’a ciro ederek verdiğini, davalı …’ın iyi niyetli hamil olduğunu, çekleri ciro yolu ile davalı …’tan aldığını, kişisel def’i ve itirazların davalı …’a karşı ileri sürülemeyeceğini, davacının dava konusu edilen çeki başka bir hukuki işlem için davalı …’a verdiği iddiasını ancak yazılı delil ile ispat edebileceğini beyanla davanın reddine, haksız ve kötü niyetli olarak durdurulan takibin devamına ve %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … Esas sayılı dava dosyalarına, dava konusu çek suretine, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma dosyasına, Kayseri … Aile Mahkemesi’nin … Esas sayılı boşanma dava dosyasına, tanık anlatımlarına, ticari defter ve kayıtlara, SGK kayıtlarına, banka kayıtlarına, bilirkişi incelemesine ve yemine delil olarak dayanmıştır.
Davalılarca Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasına, … işyeri devir belgesine, … gayri menkul satış ve ipoteği içerir tapu senedine, davacıya ait kredi dokümanlarına, … sistemi işyeri üç aylık ciro dokümanına, işyeri kira sözleşmesine, davalılar arasında yapılan miras devir sözleşmesi ve sözleşmeye konu tapu senetlerine, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma dosyasına, tanık anlatımlarına, bilirkişi incelemesine ve yemine delil olarak dayanmışlardır.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak … Soruşturma sayılı dosya akıbeti sorularak, soruşturma tamamlanıp kamu davası açılmış ise mahkeme ve esas numarası bilgileri istenilmiş, ayrıca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise suretinin gönderilmesi ve bu kararın kesinleşip kesinleşmediğinin bildirilmesinin istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kayseri … Aile Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyasının dava dilekçesinden, taraflarca sunulmuş cevap ve beyan dilekçelerinden ve duruşma zabıtlarından birer suretin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir. İncelendiğinde … keşide tarihli, 500.000,00-TL bedelli çeke istinaden davalı … tarafından davacı hakkında 498.710,00-TL çek, 997,42-TL çek komisyonu, 49.871,00-TL çek tazminatı ve 481,60-TL ihtiyati haciz tutarı olmak üzere toplam 550.060,02-TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Takibe dayanak yapılan belge, … … Şubesi’nden verilme, … keşide tarihli, … çek nolu 500.000,00-TL bedelli çektir. Çekin keşidecisi davacı, lehdarı …’tır. … tarafından bu çek davalı …’a ciro edildiği anlaşılmıştır.
Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası celp edilerek incelenmiştir. Bu dosyanın bir kısım belge fotokopileri alındıktan sonra iade edilmiştir.
… Tapu Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel, zemin kat, 1 nolu bağımsız bölümün davalı … tarafından davacı …’a satışına ilişkin resmi satış akit tablosunun ve en son tarihli olacak şekilde tapu kaydının birer suretinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Davacı vekilinin daha önce mahkememize sunduğu … tarihli dilekçesinin 10 nolu bendinde geçen hususla ilgili olarak da … bank … Şubesi Müdürlüğü’ne yazı yazılarak davalı … tarafından kullanıldığı söylenen ilgili taşınmazın satışına dair bankalarında kredi kullandırılıp kullandırılmadığı, kullandırılmış ise buna ilişkin tüm kredi sözleşmesi ve eklerinden, kullanılan kredinin ödendiği kişinin kim olduğunu gösteren banka kayıt ve belgelerinden ayrıca kredi borçlsunun bugüne kadar yaptığı ödemeler varsa ödemelerini gösteren hesap ekstresinden, banka dekont ve makbuzlarından da birer suretlerinin çıkarılıp gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Taraflarca bildirilen tanıklar yargılama sırasında usulünce dinlenmiştir.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı incenmiş, bu soruşturma dosyasında soruşturma tamamlanıp kamu davası açıldığı anlaşılmakla bu kez kamu davasının açıldığı Kayseri … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasının akıbetinin sorulması ve bu davanın takibi için adı geçen mahkemeye müzekkereler yazılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava; çekten kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca davanın açıldığı tarihe göre dava değeri itibarı ile mahkememiz heyeti yazılı yargılama usulüne göre yargılama tarafından yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Dava dilekçesinde ihtiyati tedbir talep edilmekle, … tarihli tensip tutanağıyla dava dilekçesi ve mevcut dosya kapsamı birlikte gözetilerek, menfi tespit talep ve davasına koun olan … Bankası … Şubesi’ne ait, keşidecisi …, … keşide tarihli, … çek nolu, 500.000,00-TL miktarlı çekin bedelinin %20’si oranında nakdi teminat ya da banka teminat mektubu karşılığında davalılar ya da davalılardan birisi tarafından icra takibine konu edilmesi halinde İİK’nun 72/2. maddesi gereğince icra takibinin ihtiyati tedbiren durdurulmasına, teminat karşılığında bu konuda Kayseri … müdürlüklerine yazıların yazılmasına karar verilmiştir.
İhtiyati tedbir kararına davalıların itirazı üzerine duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda … tarihinde davanın çekten dolayı menfi tespit davası olması, dava tarihinin …, dava konusu ve menfi tespit istenen çekle ilgili başlatılmış Kayseri … … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip tarihinin ise … olması, dolayısıyla işbu menfi tespit davasının davaya konu çekle ilgili başlatılmış icra takibinden sonra açılmış olması, İİK’nun 72/3. maddesine göre icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilememesi nedeniyle dava dilekçesinde işbu menfi tespit davasının icra takibinden önce açıldığının davacı tarafça bildirilmesi nedeniyle İİK’nun 72/2. maddesine göre söz konusu ihtiyati tedbir kararının verildiği de gözetilerek yapılan itiraz ve Kayseri …. … Müdürlüğü’nden gelen … Esas sayılı icra takip dosyası kapsamına göre iş menfi tespit davasının icra takip tarihinden sonra açıldığından İİK’nun 72/3. maddesi gereğince mahkememizin … tarihli tensip zaptının (11) nolu ara kararıyla İİK’nun 72/2. maddesine göre verilmiş olan ve çekin davalı tarafça icra takibine konu edilmesi halinde icra takibinin ihtiyati tedbiren durdurulamasına dair tedbir kararının kaldırılmasına ve bu konuda ilgili Kayseri … … Müdürlüğü’ne yazı yazılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından … tarihli dilekçesi ile menfi tespit davası yönünden İİK’nun 72/3. maddesi gereğince ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesine karar verilmesini istemesi üzerine yapılan inceleme sonunda … tarihli ara kararı ile eldeki davanın icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davası olması, iddia edilen hususlar, sunulan beyanlar ile tüm dosya kapsamı birlikte gözetilerek, İİK’nun 72/3. maddesi gereğince taktiren %20 oranında nakdi teminat ya da banka teminat karşılığında davaya konu Kayseri … … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinden dolayı ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmesinin önlenmesine, teminat daha önce dosyaya sunulmuş olmakla yeniden teminat alınmasına gerek olmadığına, bu konuda ilgili icra müdürlüğüne yazı yazılmasına karar verilmiştir.
Az yukarıda sözü edilen ihtiyati tedbir kararına davalı … vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine mahkememizce duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda, … tarihli ara kararı ile mahkememizce verilmiş … tarihli ihtiyati tedbir kararının dosya kapsamına, İİK’nun 72/3. maddesine uygun şekilde ve %20 teminat karşılığında verildiği, tedbir kararında davaya konu icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmediği gerekçesi ile … tarihli müteferrik kararla verilmiş ihtiyati tedbir kararına davalı vekilince yapılmış itirazın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır. Ankara Bölge Adliyesi … Hukuk Dairesi’nin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı karar ilamı ile Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nce … nolu dosya üzerinden verilen … tarihli ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, ihtiyati tedbire itiraz eden davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Davalılar … ve … adına Av. … ve Av. … vekaletname vekaletname ibraz ederek cevap dilekçesi sunmuşlardır. Av. … ve Av. … tarafından verilen … tarihli dilekçede davalı …’ın kendilerini …tarihinde azletmiş olduğunu bildirmişlerdir. En son davalılar adına Av. … tarafından vekaletname sunulmuş ise de, bu vekil tarafından verilen … tarihli dilekçe ile davalı …’ın vekilliğinden istifa ettiğini bildirmiştir.
Davacı vekili tarafından … tarihinde tek dava dilekçesi ile mahkememizin … Esas sayılı dava dosyası üzerinden davalılar … ve … hakkında menfi tespit istemiyle tek dava açılmışken … tarihli celsede ara kararı ile davacının davalı … hakkındaki menfi tespit davasının bu davadan tefrikine ve ayrı bir esasa kaydına, davacının davalı … hakkındaki davasına ise işbu esas üzerinden devamına karar verilmiştir. Davalı … hakkındaki tefrik edilen dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin … Esas sayılı dava dosyası üzerinden davalı … hakkında görülen menfi tespit davasının evvelce yapılan yargılama sonunda … tarihli, … Esas ve …Karar sayılı gerekçeli karar ile davacı tarafça … Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan şikayet üzerine davalının … tarihli savcılık ifadesinde “Benim …’dan herhangi bir alacağım yoktur, benim alacağın abimdendir” şeklinde beyanda bulunduğu, bu beyanını açılan ceza davasında da tekrar ettiği, bu beyanın ikrar mahiyetinde olduğu, dolayısıyla davacının davasını kanıtladığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karar yasal süresi içinde davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nce icra kılınan istinaf incelemesi neticesinde …tarihli, … Esas ve … Karar sayılı karar ilamı ile “Dava dilekçesi incelendiğinde, davacının davalının kötü niyetli olarak hareket ettiğini ileri sürdüğü görüldüğünden, TTK’nun 687. maddesi gereğince çekin keşidecisi olan lehtara karşı ileri sürebileceği defileri hamile karşı ancak hamilin çeki iktisap ederken bile bile borçlu zararına hareket etmesi halinde ileri sürebilecektir. Dolayısıyla davalı tarafın ceza dosyasında vermiş olduğu ifadeden davaya konu kambiyo senedinin bedelinin ödendiği anlamı çıkmadığından, davacı keşidecinin sorumluluğu devam etmektedir. Mahkemece davacı keşideciye davalının kötü niyetli olarak bu çeki iktisap ettiği konusunda ispat imkanı verilmeli, bu dosyadan tefrik edilip ayrı esasa kaydedilen lehtar …’a karşı açılmış davada verilen hüküm ve davalının bu ilişkideki durumu kötü niyetin değerlendirilmesi bakımından dikkate alınmalı ve bütün deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir.” nedenleri ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; mahkememizin … tarihli, … Esas ve …Karar sayılı kararı kaldırılmıştır.
İade edilen dava dosyası mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmiştir.
Davalı … hakkında açılan ve mahkememizce daha önce tefrik edilmiş olan menfi tespit davasının mahkememizin … Esas sırasında derdest olduğu görülmüştür. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin yukarıda sözü edilen karar ilamından sonra yapılan değerlendirmede her iki dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda dosyalar arasında şahsi, fiili ve hukuki bağlantı bulunduğu, yargılamanın çabukluğu ve ucuzluğu ilkesine nazaran her iki davanın birlikte görülmesi, delillerin birlikte değerlendirilmesi ve yargılamalarının birlikte yürütülmesinin usul ekonomisi ilkesine uygun olacağı kanaatine varılmakla … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı gerekçeli karar ile HMK’nun 166. maddesi gereğince davalı … hakkında açılan menfi tespit davasının davalı … hakkında mahkememizin … Esas sayılı menfi tespit dava dosyası ile birleştirilmesine, yargılamanın Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası üzerinden devamına karar verilmiştir.
Dava ve takibe konu çek altında davacıya atfen atılı imzanın davacıya ait olduğu taraflar arasında çekişmeli değildir. Somut uyuşmazlıkta kambiyo senedi niteliğini kaybetmemiş olan çekteki imzanın inkar edilmediği, davalı …’ın beyanına göre bu çekin ticari ilişki nedeniyle ciro yoluyla davalı …’tan davalı davalı …’a geçtiği ve adı geçen davalının yetkili hamil olduğu tartışmasızdır.
Tarafların uyuşmazlık noktalarının ana başlıklarıyla; davaya ve takibe konu çek nedeniyle davacının, asıl ve birleşen dosyadaki davalılara borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı (Kuru-El Kitabı), İstanbul 2013, s. 346).
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233).
Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nun 72/6. maddesi gereğince bedele dönüşen istemin temeli menfi tespit davasıdır.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise, hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nun 6. maddesi gereğince davacı tarafa aittir. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372).
Aynı ilkeler, HGK’nun 17/12/2003 gün ve 2003/19-781 Esas, 2003/768 Karar sayılı ilamında da benimsenmiştir.

Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (İnan, Nurkut: Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları, Ankara, 1969, s.16). Başka bir deyişle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir. Dava neticesinde borçlu olunmadığının tespiti hâlinde ise davacı (borçlu) hakkında bir icra takibi başlatılması engellenmiş olacak veya başlatılan ve devam eden icra takibi iptal edilerek, davacının mevcut olmayan bir borcu ödemesi engellenmiş olacaktır.
Bedelsizlik iddiası, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı TTK) 687. maddesi anlamında bir kişisel def’îdir. Bedelsizlik bir kişisel def’î olduğundan düzenleyen tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. Ancak borçlu, hamilin senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak şartıyla hamile karşı da bedelsizlik def’îni ileri sürebilir.
Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davasının yasal dayanağı TBK’nun 77. ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmedir. Zira kambiyo senetlerinde geçerli olan mücerretlik (soyutluk) ilkesi gereğince, temel alacağın mevcut olmaması veya geçersiz olması, kambiyo senedinin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmamakta; buna karşılık temel ilişkideki sakatlık, kambiyo borçlusuna, borçlu olmadığının tespitiyle birlikte, alacaklıya karşı sebepsiz zenginleşme def’îni dermeyan etme hakkını vermektedir.
Kambiyo senedinin düzenlenmesinde en önemli unsur temel alacağın varlığıdır. Ancak temel alacağın senedin tanzimi anında mutlak surette varlığı gerekli değildir. Başka bir deyişle kambiyo senedinin metninde muayyen bir meblağın yazılması gerekli ise de bu husus temel alacağın da muayyen olmasını gerektirmez; temel alacak doğduğu anda, senette yazılı olan miktardan az ise, senet kısmi bedelsizliğe uğrar (İnan, s. 45). Bu itibarla taraflar arasında temel ilişkinin varlığına rağmen, temel alacağı doğmamış ancak doğması mümkün ya da şarta bağlanmış bir alacak için veyahut da cezai şarta ilişkin olarak kambiyo senedi düzenlenebilir. Bu şekildeki bir alacağa bağlı olarak düzenlenen senet, vadesi gelmesine rağmen alacak doğmamışsa, o an için bedelsizdir. Fakat bu bedelsizlik geçici bir süre için olup, alacak doğunca senedin bedelsizliği alacak miktarı kadar ortadan kalkacaktır (Ertekin, Erol/Karataş, İzzet: Uygulamada Ticari Senetler, Ankara, 1998, s. 693). Bu kapsamda kambiyo senedinin teminat amacıyla verildiği iddiası da temelinde bedelsizliğe dayalı bir iddiadır. Ancak kural olarak kambiyo senedinin teminat olarak verilmesi senedin doğrudan bedelsizliğine yol açmaz; teminat altına alınan borcun yerine getirilmesi ve teminat ihtiyacının ortadan kalkması ile senet bedelsiz hâle gelir.
Temel borç ilişkisindeki bir edimin teminatı olarak düzenlenen kambiyo senetlerinde, teminat ettikleri husus gerçekleşinceye kadar geçici bedelsizlik, gerçekleşince kesin bedelsizlik söz konusudur. Eğer teminat ettikleri husus gerçekleşmez ise senette bedelsizlik ortadan kalkacaktır. Bu itibarla kambiyo senedinin teminat amacıyla düzenlenmesi hâlinde borçlu, senet lehtarın elindeyse (ciro görmemişse), teminatı talep etme şartlarının oluşmadığını (riskin gerçekleşmediğini) ya da alacaklının senedin teminatını oluşturduğu borç miktarını aşan bir talepte bulunduğunu kişisel def’î olarak öne sürebilir. Senet ciro edilmişse hamil senedin teminat senedi olduğunu biliyor ve borçlunun zararına hareket ediyorsa, anılan def’înin hamile karşı da öne sürülmesi mümkündür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir.
Çek, 6102 sayılı TTK’nun üçüncü kitabı ile 5941 sayılı Çek Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan tebliğlerle düzenlenen bir kıymetli evraktır. 6102 sayılı TTK’nun 670. ve devamı düzenlemelerine göre çek de poliçe ve bono gibi bir kambiyo senedidir. 6102 sayılı TTK’nun üçüncü kitabında 780-823. maddeleri arasında düzenlenen çeke 818. maddenin yaptığı atıflar çerçevesinde poliçeye ilişkin hükümlerin uygulanması kabul edilmiştir (Bozer, Ali /Göle, Celal: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara, 2018, s.221).
Çek, 6102 sayılı TTK’nda tanımlanmamıştır. Çeke ait hükümler göz önüne tutularak çek şöyle tarif edilebilir: Çek, Kanunun öngördüğü belirli şekil şartlarına bağlı, soyut ve kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi konusunda sadece bankalar üzerine düzenlenebilen, kıymetli evraktan sayılan özel bir havaledir (Tuna, Ergun/ Göç Gürbüz, Diğdem: Ticaret Hukuku Prensipleri Kıymetli Evrak, Ankara 2018, s.268).
Bu havalenin yazılı şekilde yapılması, belli şekil şartlarını içermesi ve kayıtsız şartsız bir ödeme yetkisi biçiminde olması gerekir. Çek düzenleyen, muhataba belirli bir bedeli lehtara ödeme, lehtara da tahsil yetkisi veren bir kambiyo senedidir. Çek bir ödeme aracıdır. Ancak poliçe ve bonodaki gibi kredi işlevine haiz değildir. Ticarî hayatta yaygın olarak ileri tarihli çek düzenlenerek çekin kredi veya teminat aracı olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu kullanım şeklinin dahi çekin ödeme aracı olma özelliğini ortadan kaldıramayacağı unutulmamalıdır. Çek muhatap banka tarafından görüldüğünde meşru hamil olan kişiye nakden ödenir.
Çeklerin devrinin nasıl yapılacağı 6102 sayılı TTK’nun 788. maddesinde poliçeden ayrı ve özel olarak düzenlenmiştir. Bu maddeye göre açıkça “emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ciro ve zilyetliğin geçirilmesiyle devredilebilir. Keza 6102 sayılı TTK’nın 818. maddesinin göndermesi ile aynı Kanun’un 684. maddesine göre, ciro ve zilyetliğin geçirilmesi ile çekten doğan bütün haklar devrolunur.
Ciro ise 6102 sayılı TTK’nun 683. maddesine göre cironun, çek arka yüzüne veya çeke bağlı olan ve “alonj” denilen bir kâğıt üzerine yazılması ve ciranta tarafından imzalanması ile mümkündür. Bu nedenle cirantanın imzasını taşımayan ciro geçerli ciro sayılmaz. Böyle bir ciro çek üzerinde bulunan hakkın devrini sağlamaz.
Uyuşmazlığın çözümü açısından; ayrıca ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, eş söyleyişle ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusunu düzenleyen kurallar üzerinde de durulması gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesine göre; “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.” Dolayısıyla ceza mahkemesince verilen beraat kararı; kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıyacaktır. Bu doğrultuda maddi vakıanın tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayıcı olup ceza mahkemesince bir maddi vakıanın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-92 E 2018/1362 K sayılı kararı).
Öte yandan, ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması mümkün bulunmamaktadır (Hukuk Genel Kurulu’nun 11/10/1989 tarihli ve 1989/11-373 E., 1989/472 K.; 27/04/2011 tarihli ve 2011/17-50 E., 2011/231 K.; 09/04/2014 tarihli ve 2013/4-1008 E., 2014/490 K.; 07/07/2021 tarihli ve 2017/4-1332 E., 2021/973 K. sayılı kararları).
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Dava, icra takibine konu çekten dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dosya incelendiğinde, davacı tarafın davaya konu … keşide tarihli ve 500.000,00-TL bedelli çekin sahte olduğunu, davacının davalı ciranta ile herhangi bir borç ilişkisi olmadığını belirterek menfi tespit isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davaya konu çekin incelenmesinde, çekin keşidecisinin davacı, lehtarının birleşen dosyada davalı …, cirantanın ise asıl dosyada davalı … olduğu anlaşılmaktadır. Çeke ilişkin olarak davacı tarafın şikayeti üzerine resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan dolayı açılan kamu davasında Kayseri … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dosyası ile davalıların beraatine karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği görülmektedir.
Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği gibi çek bir ödeme aracı olup, bir borcun tasfiyesi için verilir.
Az yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığında Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre çek bir ödeme aracı olup, bir borcun tasfiyesi için verilir. Davacı dava konusu çekin önceden damadı olan davalı …’a kantin işlerinde ödeme için kullanılması amacıyla miktarsız ve tarihsiz olarak teslim ettiğini, davalı …’ın bu çeki müşterilerine verdiğini söylediğini, davalı …’ın daha sonra bu çeki kardeşi olan diğer davalı …’a ciroladığını, dava konusu çek nedeniyle davalılara borçlu olmadığını iddia etmektedir. Davacı, iddialarını ispat edici yazılı delil sunmamıştır. Bu nedenle dava dilekçesinin deliller bölümünde yemin deliline dayanıldığı görülmekle asıl ve birleşen dava dosyasında davacı tarafa asıl ve birleşen dosyanın davalıları olan …’a ve …’a karşı yemin teklif edip etmeyeceğini bildirmesi, yemin teklif edecekse yemin metnini sunması için kesin süre verilmiştir. Davacı tarafından yemin deliline dayanılması üzerine mahkememizce yemin sorusu duruşmada düzenlenerek asıl ve birleşen dosya davalılarına usulünce yeminleri eda ettirilmiştir.
Yargılama sonunda dosya kapsamına göre, dava konusu çekin davacı tarafından imzalanarak davalı …’a verildiği, çekin bir ödeme vasıtası olduğu ve mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verildiği ilkesinin aksinin ve çekin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun davacı tarafından yazılı delillerle usulünce kanıtlanamadığı anlaşılmıştır. Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif eder. Yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkememizce dava dilekçesinde yemin deliline dayanıldığının bildirilmiş olması nedeniyle davacıya asıl ve birleşen dosyadaki davalılara karşı yemin teklifini hatırlatılmıştır. Kendisine yemin teklif edilen taraf, yemin teklifinin kabulünden sonra, usulüne uygun biçimde (HMK m. 233) yemin eder ise, yemin teklif eden tarafın iddia ettiği vakıanın mevcut olmadığı kesin delil ile ispat edilmiş olur. Yemin teklif eden taraf, bundan sonra iddiasını ispat için başkaca delil gösteremez. Asıl ve birleşen dosyada davalıların usulünce yemin etmiş oldukları dikkate alındığında yemin teklif eden davacının iddia ettiği vakıanın mevcut olmadığı kesin delil ile ispat edilmiştir. Tüm bu nedenlerle asıl ve birleşen dosyalarda davacının ispatlanamayan menfi tespit davalarının reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
İİK’nun 72/3-4. maddesinde icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği tazminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği, dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararının kalkacağı, buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış olmaktan dolayı doğan zararını gösterilen teminattan alacağı, alacaklının uğradığı zararın aynı davada takdir olunarak karara bağlanacağı, bu zararın herhalde yüzde %40’tan aşağı tayin edilemeyeceği hüküm altına alınmış, 6352 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle 05/07/2012 tarihinden itibaren %40 oranı %20 olarak değiştirilmiştir.
Bu yasal düzenleme doğrultusunda davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için alacaklı aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekir. Somut olayda, mahkememizce … tarihli ara kararı ile eldeki davanın icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davası olması, iddia edilen hususlar, sunulan beyanlar ile tüm dosya kapsamı birlikte gözetilerek, İİK’nun 72/3. maddesi gereğince taktiren %20 oranında nakdi teminat ya da banka teminat karşılığında davaya konu Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinden dolayı ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmesinin önlenmesine karar verilmiş ve bu ihtiyati tedbir kararı infaz edilmiştir. Bu nedenle ihtiyati tedbir dolayısıyla … Esas sayılı dava dosyasında davalı …’ın alacağını geç almış olmaktan dolayı doğan zararı bulunduğundan İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca takibe konu 550.060,02-TL alacağın takdiren %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine, birleşen … Esas … Karar sayılı dava dosyasında davalı …’ın bu anlamda bir zararı olmaması nedeniyle İİK’nun 72/4. maddesinin yasal koşulları bulunmadığından bu davalının %20’den az olmamak üzere tazminat isteminin reddine karar verilmek gerekmiştir.
Davalı …’ın yargılamanın başında kendisini vekil ile temsil ettirdiği halde vekilin yargılamanın devamı sırasında istifa ettiği ve davalının kendisini yeni bir vekille temsil ettirmediği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı … yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekmiştir (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2020/303 Esas ve 2020/827 Karar sayılı emsal kararı).
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A- … Esas sayılı dava dosyasında:
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca takibe konu 550.060,02-TL alacağın takdiren %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından davacıdan peşin olarak alınan 8.538,75-TL harçtan mahsubuna,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan e-tebligat gideri 22,00-TL, posta gideri 178,00-TL ve istinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10 TL olmak üzere toplam 298,10-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
6-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
7-Kendisini vekil ile temsil etttiren davalı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın reddi nedeniyle hesap ve taktir olunan 42.050,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
8-Kararın mahiyeti gereği davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
B- Birleşen … Esas … Karar sayılı dava dosyasında:
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları bulunmadığından davalının İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca tazminat isteminin reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan ve … Esas sayılı dosyada yapılan mahsuptan sonra kalan 8.458,05-TL’den mahsubu ile bakiye 8.377,35-TL’nın hükmün kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan ve 150,00-TL posta giderinden oluşan yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
6-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
7-Davalı … vekilin yargılamanın devamı sırasında istifa ettiği ve bu davalının kendisini yeni bir vekille temsil ettirmediği anlaşılmakla davalı … lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
8-Kararın mahiyeti gereği davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, asıl ve birleşen dosyada davacı … ve vekili Av. … ve asıl dosyada davalı … vekili Av. …’ın yüzüne karşı, birleşen dosya davalısı …’ın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …

Başkan …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip …
E-imzalıdır