Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/781 E. 2022/42 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
(GÖREVSİZLİK)
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 02/11/2015
KARAR TARİHİ : 19/01/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİH : 27/01/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı ile davalılar arasında … vade tarihli 40.000 DM bedelli bonoya dayalı olarak alacak borç ilişkisinin bulunduğunu, buna göre davacının davalılardan alacaklı olduğunu, davalıların bono borçlarını ödememesi üzerine davacı tarafından davalılar aleyhine Kayseri … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, bu takibin kesinleştiğini, daha sonra bu dosyanın işlemden kaldırılması nedeniyle takip dosyası yenilenerek … Esas sayılı aldığını ve bu dosya üzerinden haciz işlemlerinin devam ettiğini, bu dosyada haciz işlemleri devam etmekte iken borçluların ayrı ayrı takibin iptaline ilişkin açmış oldukları davaların Kayseri … İcra Hukuk Mahkemesi’ nin … Esas, … Karar ile Kayseri … İcra Hukuk Mahkemesi’ nin … Esas, … Karar sayılı dosyaları ile sonuçlanarak icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, bu kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini, borç nedeniyle davalıların adına kayıtlı bulunan Kayseri İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın haczedildiğini, ancak takipte icranın geri bırakılmasına karar verildiğinden ve bu durumun davalılarca fırsat bilinebileceğinden mezkur taşınmazdaki hacizlerin kaldırılarak bu taşınmazın başka şahıslara devredilmek üzere olduğunu beyan ederek, davalıların hissedarı oldukları Kayseri İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına 3. şahıslara devri önleyici nitelikte ihtiyati tedbir konulmasına, fazlaya ilişkin bütün hakları saklı kalmak kaydıyla 62.127,10-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin de nazara alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya dayanak olarak gösterilen kıymetli evrakın zamanaşımı nedeniyle kıymetli evrak vasfını kaybettiğini, söz konusu kambiyo senedi ile ilgili başlatılan icra takibi neticesinde kıymetli evrakın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiğini ve bu kararların onanarak kesinleştiğini, bu nedenle taraflar arasındaki borç ilişkisinin davacı tarafından kıymetli evraktan bağımsız olarak ispat edilmesi gerektiğini, davalı müvekkilinin davacıya borcu olmadığını, uyuşmazlığın zamanaşımını uğradığı anlaşılan bono bedelinden kaynaklandığını, zamanaşımına uğramış bonodan dolayı kambiyo hukukuna dayalı hakların yitirildiğini, davacının bonoyu ciro yolu ile eline geçirmiş olduğunu ve taraflar arasında temel ilişkinin bulunmadığını, TTK.’ nın 690 maddesinde 644. madde sayılmadığından zamanaşımına uğramış bonolar yönünden anılan yasa maddesinde yer alan sebepsiz iktisap hükümlerinin uygulanamayacağını, biran için bu davalının davacıya borçlu olduğu varsayımında dahi borcun muacceliyet tarihi 15.01.2002 olacağından, TBK.’ nun 146 maddesi gereği borcun zaman aşımına uğramış olacağı, bu nedenle zaman aşımı itirazında bulunduklarını beyanla davanın ve davada uyuşmazlık konusu taşınmaz olmadığından yasaya aykırı tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Kayseri … İcra Hukuk Mahkemesi’ nin … Esas, … Karar sayılı dosyası ile tespit edildiği üzere davacının “… tarihinden, dosyanın yenilendiği … tarihleri arasında zamanaşımı kesmesi için alacağın tahsiline yönelik icrai işlem yapmamıştır” şeklinde hüküm kurduğunu, en son icrai işlem yapılan tarihin … olduğunu belirlediğini, bu nedenle iddia edilen alacağın Kayseri … İcra Hukuk Mahkemesi’ nin kararı ve mahkememizde ika edilen davanın açılış tarihi itibari ile zaman aşımına uğradığının açıkça ortada olduğunu beyan ederek zamanaşımı itirazları ile birlikte davacı ile müvekkili arasında herhangi bir ticari ilişki veya bu mahiyette birborç ilişkisi ve hiçbir borcunun da bulunmadığından davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER : Taraf vekilleri delillerini bildirmiş, celbi gereken kaıt ve belgeler celp edilerek incelenmiştir.
GEREKÇE: Dava, zaman aşımına uğramış bonoya dayalı olarak açılan alacak davasıdır.
Dava dosyası Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin … tarih … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilmiştir.
Kayseri … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasının (eski esası … ) aslı bulunamadığı dairesi tarafından bildirilmekle gönderilen suretinin incelenmesinde; alacaklının …, borçluların … ve … olduğu, alacaklının … vade tarihli bir adet bonoya dayalı olarak 35.840,00-TL nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlattığı anlaşılmıştır.
Kayseri … İcra Hukuk Mahkemesi’ nin … Esas … Karar sayılı dava dosyasının incelenmesinde, davacısının …, davalısının … olduğu, davacının zamanaşımı şikayetinde bulunduğu, mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının zaman aşımı itirazının kabulü ile, Kayseri … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyası yönünden icranın geri bırakılmasına karar verildiği, hükmün Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği görülmüştür.
Kayseri … İcra Hukuk Mahkemesi’ nin … Esas … Karar sayılı dava dosyasının incelenmesinde, davacısının …, davalısının … olduğu, davacının zamanaşımı şikayetinde bulunduğu, mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile, Kayseri … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasında zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiği, hükmün Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği görülmüştür.
Davalı …’ ye dava dilekçesi … tarihinde tebliğ edilmiş, davalı … vekili … tarihli cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. HMK.’ nun 141 ve 319. maddesi uyarınca bu davalının zaman aşımı def’ i süresindedir.
Davalı …’ ye dava dilekçesi … tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu davalının vekili … havale tarihli cevap dilekçesinde müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, davadan … tarihinde haricen haberdar olduğunu ileri sürerek zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Bu davalıya yapılan tebligatın usulsüz olup olmadığının öncelikle incelenmesi gerekmektedir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’ nun; “Bilinen adreste tebligat” karar başlıklı 10. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresine yapılır. Bilinen en son adresinin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmünü içermektedir. Aynı Kanun’un “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” karar başlıklı 21. maddesinde “kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiç biri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihtarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yaptırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yaptırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adreste sürekli olarak ayrılmış olsa dahi tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihtarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yaptırır. İhbarnamenin kapıya yaptırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.” denilmektedir.
Tebligat Kanunu’ nun Uygulanmasına Dair Yönetmenli’ğin; “Bilinen adreste tebligat” karar başlıklı 16. maddesinde “Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresine yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın varsa diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılmaması, halinde muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başka adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin 2. fıkrasına göre, renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhataba adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirlenerek, bu adreste tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Tebligat Kanunu’ nun 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun’ la değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Bu değişikliğe göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanun’ nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün eğildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır. Buna göre, ilk defa bildirilen adresin muhatabın (davalının) adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adresi olması arasında fark yoktur. Her iki adres de Tebilgat Kanunu’ nun 10/1. maddesi kapsamında bildirilen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde Tebilgat Kanunu’ nun Uygulanmasına Dair Yönetmenliğin 16/2. maddesi de nazara alınarak muhataba adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu’ nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılır.
Ayrıca Yönetmenliğin 16. maddesinde, Kanun’ un 21/2 maddesine göre çıkarılacak tebligatların açık mavi renkli zarflarla yapılacağı belirtilmiştir.
Somut olayda davalı …’ ye dava dilekçesinin tebliğine ilişkin görevsizlik kararı veren Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından çıkarılan tebligat evrakının “Belirtilen adreste muhatabın taşınmış olduğu tespit edilmiş, tebligat adresi kişinin mernis adresi olduğundan Teb. K.’ nun 21/2 maddesi gereği mahalle muhtarına azasına tebliğ edilerek 2 nolu ihbar kağıdı belirtilen adresin kapısına yaptırıldığı” şerhi ile … tarihinde yapıldığı görülmektedir. Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesinde “gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder…” hükmü mevcut olup, somut olayda tebligat evrakında mahalle muhtarı veya ihtiyar heyeti azasına teslim edildiği yazılmasına karşılık bunların teslim olduğuna dair adı geçenlerden herhangi birin imzası mevcut değildir. Bu durumda davalı … ‘ ye yapılan tebligat usulsüdür. Usule aykırı tebliğin hükmü ise; Tebligat Kanunu’ nun 32 ve Tebligat Yönetmenliği’ nin 53 maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan maddelerde tebligat usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılır, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Bu durumda davalı …’ye yapılan tebligatın usulsüz olması nedeniyle, borçlunun usule aykırı tebliği öğrenme tarihi olan … tarihi olarak beyan ettiği dikkate alındığında, cevap dilekçesi ve zaman aşımı def’inin süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına göre, Kayseri … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan … tanzim, … vade tarihli 40.000,00 DM bedelli ve imzası inkar edilmeyen bonoya ilişkin takibin işlemsiz bırakıldığı, 3 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu, bu nedenle davanın İİK.’nun 33/a maddesinden yararlanma imkanının bulunmadığı, icra takibinin işlemsiz bırakıldığı bu nedenle de İcra Hukuk Mahkemelerince davalılar hakkında ayrı ayrı icranın geri bırakılmasına karar verildiği ve bu kararların kesinleştiği, senedin vade tarihi olan … tarihinden işbu dava tarihi olan … tarihine kadar 6098 sayılı TBK.’ nun 146. (mülga 818 Sayılı BK.’ nun 125.) maddesi dikkate alındığında 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu, davalıların zaman aşımı def”ilerinin süresinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmış ve davacının davalılar hakkındaki davasının … tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz kararı taraf vekillerince istinaf incelemesi talebinde bulunulmuş olup, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile “Asliye Ticaret Mahkemeleri 5235 sayılı Kanunun üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Bir davanın ticari nitelikte olup olmadığı, bir diğer ifade ile asliye ticaret mahkemesinde görülüp görülmeyeceğinin belirlenmesi işi de Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde gösterilen ilkelere göre yapılmalıdır. Öğretide de benimsenen görüşe göre ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinin 1. bendinin (a) alt bendi uyarınca bu Kanunda düzenlenen hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Nispi ticari davalar ise konusu ne olursa olsun, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıdır. (TTK.m.4/1). Kanuni düzenleme uyarınca sadece mutlak ya da nispi ticari davalar asliye ticaret mahkemesinde görülürken, bunlar dışında kalan davalar (istisnalar saklı kalmak kaydıyla) asliye hukuk mahkemelerinde görülmelidir.
Somut olaya dönüldüğünde davacı yanca davalı aleyhine açılan davada, alacağın kaynağı olarak zamanaşımına uğramış 1 adet 40.000,00.-DM bedelli bonoya dayanılmıştır.
Açılan eldeki davada davacı vekili müvekkilinin dava konusu bonoyu aldığını, davalının keşideci olması nedeniyle zamanaşımı süresinin geçmesi ve zamanaşımına uğramış bonoların alt ilişki bakımından yazılı delil başlangıcı sayılacağının gözetilmesi gerekir.
Gösterilen borç kaynağına, iddia ve savunma içerikleri ile özellikle bonoların zamanaşımına uğradığının taraflar arasında ihtilaflı olmayıp sabit olmasına ve tarafların benimsemesine göre dava konusu alacağın bonoya dayanmayıp, temel ilişkiye dayandığı tartışmasızdır.
Zamanaşımına uğramış bononun medeni usul hukuku anlamında yazılı delil başlangıcı olduğunda tartışma bulunmamaktadır.
Dosya kapsamına göre davacı bonoya bir kambiyo senedi olarak değil bir ispat vasıtası olarak dayanmakta, davalı da bu çerçevede borçlu olmadığı savunmasında bulunmaktadır. Bu durumda somut olay bakımından zamanaşımına uğramış bono ile ilgili Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin tartışılması ve değerlendirilmesi gerekmemektedir. Kaldı ki dava, Türk Ticaret Kanununun 778.maddesi atfıyla bonolar için de uygulanan ve poliçelerde sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen 732.maddesine dayalı bir istemi de içermemektedir.
Bu haliyle somut uyuşmazlık temel ilişkinin tespit edilerek karşılıklı edimlerin ifa edilip edilmediği, uyuşmazlığın çözümünde hakim kambiyo senetlerine ilişkin kuralların tartışılmayacağı, zamanaşımına uğradığı için bono vasfını kaybetmiş belgeyi taraflar arasındaki temel ilişkinin delili olarak değerlendirerek bir sonuca varılması gerekir.
Bu belirlemeye göre uyuşmazlığın münhasıran bonoya dayanmadığı ve davanın da mutlak ticari dava sayılamayacağı sonucuna varılmaktadır.
Tarafların tacir olup olmadığı ve tarafların Türk Ticaret Kanununun 12. maddesinde ifadesini bulan tanıma göre bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işletip işletmediği, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığı, davanın ticari dava olup olmadığı da tespit edilerek görev hususu da değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir (YHGK., … tarih, … Esas, … Karar).
Açıklanan nedenlerle; görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, istinaf nedeni olarak dayanılmasa dahi HMK’nun 355.maddesi gereğince re’sen istinaf incelemesi yapılması gereken bir husus olduğundan, istinaf başvurusunun bu gerekçelerle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, mahkemenin görevli olup olmadığı hususunun tespitiyle gerekli araştırmayı yaparak bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.
Mahkememizce Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … tarih … Esas … Karar sayılı kesin ilamı uyarınca dava yeniden esasa kaydedilerek yapılan yargılama ve değerlendirmelere göre, davacı …’nin
vergi mükellefiyeti bulunmadığı, bildirilmiş, … vergi kimlik numaralı mükellefi İzni
… … tarihinde işe başlayıp … tarihinde resen terk
ettirildiği, 1. sınıf tüccar olduğu ve bilanço esasına
göre defter tuttuğu 2015 yılında
mükellefiyeti bulunmadığı, …’nin ise … tarihinde
işe başlayıp … tarihinde terk ettiği 2015 yılında
mükellefiyeti bulunmadığı bildirilmiştir.
Tarafların her ikisi de tacir değildir. Uyuşmazlık her iki tarafın ticari işletmesiyle de ilgili değildir. Bu haliyle eldeki dava mutlak ya da nispi ticari dava olmayıp davanın görülmesinde Mahkememiz görevli değildir.
Tüm açıklanan nedenlerle öncelikle görev hususu dikkate alınarak, davaya bakmaya Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması ve Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, HMK 21. maddesi gereğince iş bu kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde Kayseri Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı olması nedeniyle görevli mahkemenin tayini (merci tayini) için dava dosyasının Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili merci tayini dairesi başkanlığı’na gönderilmesine, HMK’nun 20. maddesi gereğince Kayseri Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine ilişkin merci kararı verilirse, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini istememesi durumunda HMK’nun 321/2. maddesi gereğince talep halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine, davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama harçları, vekalet ücreti ve yargılama giderinin görevli mahkemede değerlendirilerek hüküm altına alınmasına, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davaya bakmaya Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması ve Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK 21. maddesi gereğince iş bu kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde Kayseri Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı olması nedeniyle görevli mahkemenin tayini (merci tayini) için dava dosyasının Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili merci tayini dairesi başkanlığı’na gönderilmesine,
3- HMK’nun 20. maddesi gereğince Kayseri Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine ilişkin merci kararı verilirse, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini istememesi durumunda HMK’nun 321/2. maddesi gereğince talep halinde davanın açılmamış sayılmasına karailmesine,
4- Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama harçları, vekalet ücreti ve yargılama giderinin görevli mahkemede değerlendirilerek hüküm altına alınmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. …

Katip …

Hakim …