Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/78 E. 2021/789 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … -TC NO: …
2- … -TCNO: …
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI :***
VEKİLİ : Av. … –
Av. … –

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/09/2021
Mahkememize açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların Kayseri ilinde alüminyum doğrama işi yaptığını, davalı şirketin talebi doğrultusunda Kayseri İli, ***Mahallesinde bulunan ve davalı şirkete ait olan inşaata alüminyum profil, ısı cam ve aksesuar işini tam ve eksiksiz olarak zamanında yerine getirdiğini, ***tarihli teklif formunda davacı tarafından bu işler için teklif sunulduğu ve davalı şirket yetkilisinin de bu teklif formuna imza attığını, davalılarca söz konusu işlerin karşılığı olarak davalı tarafın ***tarihli faturanın kesildiğini ve davalı şirkete tebliğ edildiğini, tarafların yapılan işler karşılığında toplamda 40.000,00TL üzerinden anlaşma sağlandığını, davalı şirkete borcuna karşılık 31.000,00TL bedelli çeki davacılara teslim ettiğini, davalı şirketin fatura alacağından kaynaklı olarak oluşan bakiye borcunun 9.000,0TL olduğunu, davalı şirketçe bu bedelin hala ödenmediğini, davalı şirketin toplam fatura borcunun bir kısmı için çek verilmesi ve kalanına itiraz edilmesinin aslında davalı şirketçe borcun varlığını ikrarı anlamına geldiğini, davacıların bir çok defa davalı şirketle görüştüğünü ancak ödeme noktasında çözüm sağlanamadığını, akabinde davacıların alacağını tahsil etmek amacıyla icra takibi başlatıldığını ve davalı şirketin itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalı tarafça yapılan itiraz üzerine icra takibinin durduğunu ve davacıların alacağına kavuşması süresinin sürüncemede bırakıldığını, davalı tarafın sözleşmeden doğan bu borçlarını bildiğini, bu yüzden söz konusu alacağın likit olduğunu beyan etmiş, davalı tarafından yapılan haksız ve hukuka aykırı olan borca itirazların iptaline ve takibin devamına, alacak likit olduğundan alacağın %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketçe davacılara ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafı yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın ticari olmadığını ve mahkememizin görevli olmadığını, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, dava dilekçesinde taraflar arasında eser sözleşmesinin bulunduğunu ve bu nedenle borç miktarı ne olursa olsun tanık dinletebileceğine dair Yargıtay kararlarının bulunduğu belirtilmiş ise de taraflar arasında eser sözleşmesi mahiyetinde bir akdi ilişki bulunmadığından, davacının bu yöndeki soyut ve mesnetsiz iddiasını kabul etmediklerini, bu aşamada istisnai hükümlerden faydalanarak tanık dinletilebilmesinin mümkün olmadığını, davacının öncelikle sözleşme ilişkisini ispat etmek zorunda olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan ve şirket yetkilisinin imzasını dahi içermeyen teklif formunun eser sözleşmesi olarak kabulünün mümkün olmadığını, davacının ilamsız icra takibine esas borç sebebinin bu dava ile değiştirilmesine kati surette muvafakat etmediğini, davaya konu ilamsız icra takibine esas teşkil eden borcun sebebinin fatura olarak gösterilmiş olunması ancak diğer yandan dava dilekçesinde bu sefer taraflar arasında bir eser sözleşmesinin mevcut olduğunu ve alacağın bu sözleşmeden kaynaklandığının iddia edilmiş olunmasının usule uygun olmadığını, davacının eser sözleşmesinin mevcudiyetinden bahisle alacak iddiasında bulunmakta olmasının, eldeki davanın konusu olmadığını, itirazın iptali davasında icra takibinde gösterilen borcun sebebi ile bağlılığın söz konusu olduğunu, davalı şirket ile adi ortaklar olduğu anlaşılan davacılar arasında fatura tanzimine esas bir ilişki bulunduğunu, davacılar tarafından faturada gösterilen miktar kadar edim ifa edilmediğini, yani icra takibine konu edilen miktarın karşılığının yerine getirilmediğini, vekil eden tarafından davacılara yerine getirdikleri edim kadar ödemede bulunulduğunu, bu hususu davacıların da kabul ettiğini, ancak davacının gerçeğe aykırı bir şekilde söz konusu bu ödemeden daha fazla bir edim ifa ettiğini iddia ederek alacak talebinde bulunmasının tamamen haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacıların faturaya konu malların tamamını teslim etmediğini, vekil eden şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı, faturanın tek başına alacağın varlığına delil teşkil etmediğini, davacının bu eldeki usule aykırı dava ile kötü niyetli ve hukuka aykırı bir şekilde mahkemeyi yanıltarak haksız çıkar sağlama amacı gütmekte olduğunu, kötü niyetli hiçbir hareketin hukuk düzeni tarafından korunmayacağını, itirazın iptali ile icra inkâr tazminatı talebine havi davanın reddi gerektiğini beyan etmiş, görev itirazının kabulü ile dosyanın Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine, haksız ve hukuka aykırı icra inkâr tazminatı ile itirazın iptali davasının reddine, davacının kötü niyetli bir şekilde davalı şirket aleyhine icra takibine girişmiş olması nedeniyle asıl alacağının %20 sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin başvuran tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Kayseri ***Dairesi’nin *** Esas sayılı dosyası celp edilmiş, takip alacaklılarının … ve …, takip borçlusunun ***ve Petrol Ürünleri Sanayi ve Ticaret Ltd Şti olduğu, 9.000,00 TL’lik fatura alacağı sebebi ile genel haciz yoluna özgü icra takibi başlatıldığı, takip ekine dava konusu 40.000,00 TL’lik faturanın eklendiği, ödeme emrinin davalıya 25/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 30/12/2020 tarihinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu, işbu davanın süresi içinde açıldığı görülmüştür.
***Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak … vergi numaralı davalı şirketin 05/10/2020 tarihli ***fatura numaralı 40.000,00TL bedelli faturayı Form BA ile beyan edip etmediği hususu sorulmuş, gelen yazı cevabı ile Form Ba ile beyan edildiği bildirilmiştir.
Davacı … ve …’ün tacir olup olmadıklarının araştırılması için ***Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılmış, gelen yazı cevabı ile; … ve …’ün bilanço hesabına göre defter tuttukları, birinci sınıf tacir oldukları görülmüştür.
Tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmış, mali müşavir bilirkişi ***, ***/2021 tarihli raporunda özetle;
1-Davacıya ait ticari defterlerin doğruluğunun teyit edildiğini açılış tasdiklerinin usulüne uygun şekilde ve zamanında yaptırıldığını, kapanış onay süresinin gelmediğini ve ticari defterlerin sahibi lehine delil olma niteliği taşıdığının tespit edildiğini,
2- Dava dilekçesinde bahsi geçen 40.000,00 TL tutar ***numaralı, 05.10.2020 tarihli E – arşiv fatura düzenlendiğini, düzenlenen faturanın davacının ticari defterlerine, 10.10.2020 tarihinde 290 yevmiye madde numarası ile kayıt edildiğinin tespit edildiğini,
3-Davacının dava konusu olan 40.000,00 TL tutarlı E -arşiv fatura ödemesi ile ilgili, davalının 20.02.2021 vadeli ***numaralı 31.000,000 TL. tutarlı çek düzenlendiğini, düzenlenen çekin ***tarihinde ***yevmiye madde numarası ile davacı tarafından kayıtlara alındığını, davacının 40,000,00 TI. – 31,000,00 TL – 9,000,000 TL alacaklı olduğunu dava tarihinden sonra ödeme olmadığını,
4-Davalı borçlunun 05.10.2020 tarihinde temerrüde düşeceğinden takip tarihi olan 18.12.2020 tarihine kadar yıllık 9.613.75 üzerinden 250,89 TL. işlemiş faizden sorumlu olacağı yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı itiraz edilmediği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, davacılar tarafından faturaya dayanarak davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafın süresinde itirazı üzerine İİK 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içinde açılmış itirazın iptali davasıdır.
Davacıların gerçek kişi olmaları nedeni ile tacir olup olmadıkları araştırılmış, davacıların tacir olduğu, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği, işbu davanın nıspi ticari dava olduğu ve mahkememizin görevli olduğu anlaşılmış, ***tarihli celsenin (2) numaralı ara kararı ile davalının mahkememizin görevine yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davacılar vekili dava dilekçesinde taraflar arasında eser sözleşmesi kurulduğunu iddia etmiş ise de davalı vekili cevap dilekçesinde taraflar arasında eser sözleşmesi kurulmadığını açıkça beyan etmiştir. İcra takibinin dayanağı olan faturanın incelenmesinde ise fatura içeriğinin yalıtım malzemesi, ısı cam ve kol, kilit gibi aksesuar satımına ilişkin olduğu, fatura içeriğinde işçilik veya hizmet bedeli ifadesinin yer almadığı, taraflar arasındaki ilişkinin satım sözleşmesi olduğu anlaşılmıştır.
İcra takibinin dayanağı fatura olup, faturanın TTK.da tanımına yer verilmemiştir. Vergi Usul Kanunu 229.maddesinde fatura, “Satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesika’ olarak tanımlanmıştır.
TTK’nun 21/1.maddesine göre,”Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir”. TTK 21/2.maddesine göre “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.
27.06.2003 tarihli 2001/1 E.2003/1 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, ‘fatura sözleşmenin yapılmasıyla ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir…” denilmiştir.
Fatura akdin kurulumuna değil, ifasına ilişkin belge olduğundan faturaya dayalı alacak talebinde bulunmak için öncelikle sözleşmesel ilişkinin kanıtlanması gerekir. Bu nedenle faturaya dayalı alacağın ispatı kural olarak davacıya aittir.
Mahkememizce ***tarihli celsenin (5) numaralı ara kararı ile taraf vekillerine müvekkillerine ait ticari defter ve belgeleri ibraz etmeleri aksi takdirde ibrazdan kaçınmış sayılacakları ihtar edilmiş, davacılar vekili müvekkillerine ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yer açıklanmış, davalı vekili açıklama yapmamıştır.
Davacıların ticari defterlerinde yapılan inceleme 40.000,00 TL faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, fatura bedelinin 31.000,00 TL’sinin davalı tarafça çek ile ödendiği, davacı kayıtlarında davacıların davalılardan icra takip tarihi itibari ile 9.000,00 TL asıl alacak bakiyesinin olduğu tesit edilmiştir.
Mahkememizce davalının bağlı olduğu vergi dairesine müzekkere yazılarak takip konusu faturanın davalı tarafından Form BA ile beyan edilip edilmediği sorulmuş ve gelen yazı cevabı ile faturanın davalı tarafça beyan edildiği anlaşılmıştır. Takip konusu faturanın davalı tarafça Form BA ile beyan edilmiş olması, faturada yazılı emtianın teslim alındığına karine teşkil eder. Nitelim Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2014/7040 E-2015/4465 K ve 2014/19083E-2015/8197 K sayılı içtihatları bu yöndedir. Bu karinenin aksini ispat yükü davalı taraf üzerinde olup, davalı taraf, faturanın bakiye tutarını ödediğine veya borcun başka bir nedenle son bulduğuna ilişkin bir iddia ileri sürmediği gibi yazılı belge de sunmamıştır. O halde mevcut delil durumu itibari ile davacının davalıya mal sattığı yani akdî ilişki davacı yararına ispatlanmış durumdadır. Ödeme hususunda herhangi bir delil sunmayan davalı asıl alacak bakımından icra takibine itiraz etmekte haksız bulunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde yemin deliline dayandığı için Mahkememizce ***tarihli celsenin (1) numaralı ara kararı ile davalıya davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış ancak davalı taraf davacıya yemin teklif etmemiştir. İzah edilen nedenlerle davalının 9.000,00 TL’lik asıl alacak bakımından icra takibine itiraz etmekte haksız olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı, icra takibinde 250,89 TL işlemiş faiz talep etmiş ve söz konusu tutara yönelik itirazın da iptaline karar verilmesini istemiştir. icra takibinden önce davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair herhangi bir delil sunmamıştır. Fatura tanzimi tek başına muhatabı temerrüde düşürmeye yeterli değildir. 6098 sayılı TBK’nun 117. maddesinin 1. bendine göre sözleşme ilişkisinden kaynaklanan alacaklara temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp, borçlunun ihtarla temerrüde düşürülmesi gerekir. Ya da aynı maddenin II. bendi uyarınca taraflarca ödeme tarihinin kesin olarak belirlenmesi gerekir. Dosya kapsamında, davacı tarafından icra takibinden önce davalıya gönderilen temerrüt ihtarı olmadığı gibi taraflar arasında kesin vade de belirlenmemiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. Maddesi uyarınca davacıların davalıdan faiz talep etmesi mümkün görülmemiştir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2017/3266 E. 2018/4228 K, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2020/386 E. 2020/477 K., 2020/337 E. 2020/542 K., 2020/525 E. 2020/537 K., Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2017/289 E. 2017/1425 K). Bu durumda yukarıda yer alan yasal düzenlemeler ve emsal kararlar gereğince davalının icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğü davacı tarafça ispatlanmadığından davacının işlemiş faiz alacağına yönelik talebi, mahkememizce haklı görülmemiştir.
Davacı, icra takip tarihinden sonra asıl alacağa % 13,75 oranında ticari temerrüt faizi işletilmesini talep etmiştir. Kural olarak “ticari temerrüt faizi” adı altında bir faiz türü yoktur ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın uygulamalarında “ticari temerrüt faizi” yasal faiz olarak kabul edilmektedir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/10181 E. 2017/5505 K. sayılı kararı) Ancak davacı tarafça takip talebinde belirli bir oran gösterilmiş ve gösterilen oran, avans faizi veya reeskont faizine denk geliyor ise bu kez bu kez Yargıtay istenen faiz türünün uygulanabileceğini kabul etmektedir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/13494 E. 2018/424 K. sayılı kararı). İcra takip tarihi olan 18/12/2020 tarihinde avans faiz oranı yıllık % 10 ve reeskont faiz oranı yıllık % 9 olup, davacının talep ettiği yıllık % 13,75 oranının, ne avans ne de reeskont faizine denk geldiği görülektedir. İzah edilen nedenle Mahkememizce asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 9 ve değişen oranlarda yasal faizi işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. İİK’nun 67/2.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için İİK 67.maddesindeki itirazın iptaline özgü dava şartlarının yanında, davalının itirazında haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Takip dayanağı fatura alacağı, Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre likit kabul edildiğinden, davalı aleyhinde icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir. Davanın reddine karar verilen 250,89 TL’lik işlemiş faiz kısmı yönünden davacının haksız ve kötü niyetli bir şekilde takibe geçtiği ispatlanmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebi yerinde görülmemiştir.
İzah edilen nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Kayseri ***Dairesi’nin ***Esas sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 9.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar yıllık % 9 ve değişen oranlarda yasal faiz yürütülmesine, davacının fazlaya ilişkin kısımla ilgili itirazın iptali talebinin reddine, itirazın iptaline karar verilen 9.000,00 TL’nin takdiren % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş ve mahkememizce aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile Kayseri ***Dairesi’nin ***Esas sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 9.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına,
2- Asıl alacağa takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar yıllık % 9 ve değişen oranlarda yasal faiz yürütülmesine,
3- Davacının fazlaya ilişkin kısımla ilgili itirazın iptali talebinin reddine,
4-İtirazın iptaline karar verilen 9.000,00 TL’nin takdiren % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Alınması gerekli 614,79 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 111,74 TL’nin mahsubu ile eksik 503,05 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin), davanın kabul ve red oranına göre 1.284,21 TL’sinin davalıdan ve 35,79 TL’sini davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça yapılan başvurma harcı 59,30 TL, peşin harç 111,74 TL, tebligat ve müzekkere gideri 33,00 TL, bilirkişi ücreti 650,00 TL olmak üzere toplam 854,04 TL yargılama harç ve giderinin kabul ve red oranına göre 830,87 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafça yatırılan herhangi bir harç ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen kısım üzerinden 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
10-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca red edilen kısım üzerinden 250,89 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
11-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kabulüne karar verilen kısım için gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere, reddine karar verilen kısım için miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/09/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.