Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/733 E. 2022/306 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …,
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan kooperatif genel kurul kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı, dava dilekçesinde özetle; *** günü saat 17:30’da Tasfiye Halinde bulunan … Yapı Kooperatifi’nin 2020 yılı olağan genel kurulu toplantısının Mimarsinan *** Mahallesi, *** Sokak, No:2/A, Melikgazi/ Kayseri adresinde, bakanlık temsilcilerinden …’ın katılımı ile saat: 18:00’da başladığını, fakat diğer bakanlık temsilcisi …’un toplantının başlaması üzerinden yaklaşık 2 saat sonra saat:20:00 gibi toplantı salonuna geldiğini, *** tarihli ve *** Sayılı Yapı Kooperatiflerinin Genel Kurulularında Bakanlık Temsilcisi Görevlendirilmesi İle İlgili 2019/11 Sayılı Genelge’nin 3. Bölümü, 12. maddesinin 7, 8, 9. fıkralarında bu konuların düzenlenmiş olup, “başlayan toplantıya 1 saat geç kalan bakanlık temsilcisi toplantıya katılamaz” hükmüne aykırı bir şekilde bakanlık temsilcisi …’un toplantıya katılarak tutanağa imza attığını, ayrıca imzalanan bu tutanak sanki iki temsilci de saaat:18:00 da hazır olarak başlamış ve diğer iddia edilin hususlar gerçekleşmemiş gibi itirazlarına rağmen tutanağın imza edildiğini, toplantının kanuna uygun olarak çağrı yapılmadığı, çağrıların *** günü postaya verildiği, çağrının toplantı gününden en az 30 gün önce ve en çok 2 ay içinde yapılması, toplantı gün ve saati ile yerinin ve gündem maddelerinin bildirilmesi zorunlu olduğunu, çağrı tarihi ile toplantı gününün bu 30 günlük süreye dahil olmadığını, sürelerin hesabında duyuru ve toplantı günleri hesaba katılmadığını, (Anasözleşme madde 28) bakanlık temsilcisini uyarmasına rağmen toplantıya başladığını, ortaklar cetvelinde yer alan *** isimli ortağın toplantıda bulunmamasına ve toplantıda temsil edilmesine yönelik vekalet vermemesine karşın kooperatifte daha önce bekçilikte yapmış olan …’nin babası … kooperatif başkanı Hatem Sukut tarafından toplantıya çağırıldığını ve yönetim tarafından düzenlenen temsil vekalet evrakına bilgisizliği yüzünden kendine imza attırılarak yönetime destek olma adına usulsüz vekaletle ve ***’un yönlendirmesiyle oğlunu temsil ettiğini ve toplantı tutanağında da Hatem Sukut tarafından …’in denetim kuruluna bilgisizliği sebebiyle yedek üye olarak yazdırıldığını, burada ortaklar cetveli ve vekaletlerin görevlilerce usulüne uygun kontrol edilmediğini, kanunlara aykırı hareket edildiğini, Kooperatif Kanunu’nun 24. maddesinde “Yönetim Kurulunun gelir gider farklarının dağıtım şekli hakkındaki tekliflerini ihtiva eden yıllık çalışma raporu ile bilanço ve denetçilerin 66 ncı madde hükümleri hakkında ne uygun olarak tanzim edecekleri rapor genel kurulun yıllık toplantısından en az 15 gün öncesinden itibaren bir yıl süre ile Kooperatif merkezinde ve varsa şubelerinde ortakların tetkikine amade tutulur. Talep eden ortaklara bilanço ve gelir gider farkı hesaplarının birer suretinin verilmesi mecburidir. Ortakların bilgi edinmek hakkı, anasözleşme veya kooperatif organlarından birinin kararı ile bertaraf edilemez veya sınırlandırılamaz.” şeklindeki hükme aykırı hareket edildiğini, yine bilançonun Kooperatifler Kanunu’nun öngördüğü açık seçik bir biçimde görüşülme şartına aykırı olarak genel kurulun 5. maddesinin 2. defa görüşülmesinde üyelerin bilgisizliğinden ve yönetimin yanlış yönlendirmesinden kaynaklı olarak ibra edilip kabul edildiğini, toplantı gündeminin ilk 7 maddesinin bakanlık temsilcilerinden …’ın gözetiminde başladığını, yönetim kurulu faaliyet ve denetleme raporları, bilanço ve gelir gider cetvellerinin sunulması maddelerinin görüşüldüğünü, yönetim ve denetim kurulunun ibrasının oy çokluğu ile reddedildiğini, başkaca aday olmadığından yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçiminin yapılamadığını, gündemin 7. maddesinin görüşülmesinden sonra diğer bakanlık temsilcisi …’un toplantıya katıldığını ve daha önce görüşülen gündem maddeleri hakkında iki bakanlık temsilcisinin kooperatifin üyelerini yönlendirici telkinlerde bulunduğunu, genel kurulda oy birliği olmamasına rağmen ilk 7 maddenin her birinin tekrar görüşülüp oylandığını, genel kurul gündemin 9. maddesinde yer alan kesin hesapla ilgili ödeme yapmayanların durumunun görüşülmesi maddesinden üyelere yüklenen ağır borçların zaman olarak da esas olarak da hukuksuz olduğunu, zira kesin hesabın yönetimin her istediğinde değil ferdileşme öncesi ön şart olarak çıkarılabileceğini, zaten tapularında teslim edildiği tasfiye sürecinde olunduğu kesin hesabınsa tapu teslimi sonrasında ve tasfiye halindeyken çıkarıldığı, kötü niyetli olduğu, dolayısıyla ilgili madde ile üyelerden kesin hesap adı altında ek ödeme alınmaya çalışıldığını, oysa Kooperatifler Kanunu’nun 52. maddesindeki “Değişik: 8/6/1981 – 2475-1 md.) Ortakların şahsi sorumluluklarının ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümleri ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4’ünün rızası gereklidir.” hükmüne aykırı olduğu belirtmesine rağmen üyelerin bilgisizliği ve temsilcilerin telkiniyle oylama yapılarak kabul edildiğini, yine bu maddenin devamında yer alan ve gündem maddesi olmayan, gündeme bağlılık ilkesinin genel kurul toplantılarında esas olmasına rağmen buna aykırı olarak gündeme ek madde ekleneceği taktirde nisap miktarı aranarak toplantı öncesi önerge verilmesi gerekirken, üye …’un kendi başına 9. maddeye gelindiğinde, 2019/06 yönetim kurulunun 2018 tarihli genel kurulunun 11. maddesi gerekçeli kararı ve noter ihtarıyla üyelikten çıkarılan 28 eski ortağın 2 yıl önce verilen karara rağmen kararın görüşülmesi ve tekrar ortak yazılması hususu maddesinin gündem dışı ve kanuna aykırı olduğunu belirtmesine rağmen oylama yapılarak her iki maddenin de bakanlık temsilcilerinin yönlendirmesi ve oy çokluğu ile kabul edildiğini, kaldı ki, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesinde “3 aylık süre içinde genel kurula ve mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarma kararları kesinleşir” hükmünün açık olduğunu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na, ana sözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olarak düzenlenen bu genel kurul toplantısına üye ve katip üye sıfatıyla katıldığını ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi gereği genel kurulun gündem maddelerine muhalif şerh düşürdüğünü beyanla, *** tarihli Tasfiye Halinde … Yapı Kooperatifi Olağan genel kurulu toplantısının ve alınan kararların iptaline ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin 1 numaralı başlığı altında bakanlık temsilcilerinden … isimli bakanlık temsilcisinin toplantıya başlanıldığı saatten yaklaşık iki saat sonra ve maddeler görüşülmüşken toplantıya dahil olduğu ve sanki toplantıya başından katılmış gibi toplantı tutanağına imza attığı gibi gerçek dışı ve mesnetsiz iddiaları kabul etmenin mümkün olmadığını, toplantının çağrısının kanuna uygun olarak yapıldığını, kooperatif üyesi oğlunun vekaleti olmadan genel kurulda oy kullandığı iddiaları hakkında …’nin dinlenmesiyle savunmalarının ispatlanacağını, davacının tüm itirazlarına rağmen bakanlık temsilcisinin genel kurul toplantısına geç katıldığı, yönlendirmeler yaptığı, ilk 7 maddenin tekrar görüşülmeye açılıp yeniden oylandığı iddialarına ilişkin tanıklarının olduğunu, sunulan 10/2021 tarihli olağan genel kurul tutanağında da görüleceği üzere davacının katip üye sıfatı ile hiçbir ihrazi kayıt olmaksızın genel kurul toplantı tutanağını imzaladığını, kaldı ki bakanlık temsilcileri toplantılarının usulüne uygun yapılması amacıyla hazır bulunuyorken, bakanlığı temsilen hazır bulunan temsilcilerin usulsüzlük yaptığının kabulünün mümkün olmadığını, aksini iddia eden davacının iddiasını somut deliller ile ispatlaması gerektiğini, kişilerin bilgisizliklerinden faydalanıldığı iddiaları gerçek dışı olup 11’e 2 oy gibi üstünlükle kişiler bilgilendirilerek ibra edildiğini, davacının asılsız, gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan iddialarını kabul etmediklerini, bakanlık temsilcilerinin genel kurulda toplantı ile ilgili kendisine sorulan soruları cevaplamak, toplantının kanun ve sözleşmeye uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetlemekle yükümlü olduğunu, genel kurulda bakanlık temsilcilerinin yönlendirme ve telkinde bulunduğu, ilk 7 maddenin daha öncesinde görüşülmesine rağmen bakanlık temsilcilerinin yönlendirmeleri üzerine toplantı yeniden başlamış gibi yeniden görüşüldüğü iddialarını kabul edilemeyeceğini, ispat külfetinin davacıda olduğunu, bakanlık temsilcilerinin ihrazi kayıt sunmak isteyen bir ortağın talebini geri çevirmesi mümkün olmadığını, aksine davacının böyle bir ihrazi kayıt sunmak istemediğini, müvekkili konut yapı kooperatifi tarafından ortaklara gönderilen ve davacı dahil diğer ortaklara gönderilen kesin maliyet bedellerini gösterir evraktan da anlaşılacağı üzere ortaklardan ek ödeme değil kesin hesaptan kalan borçlar talep edildiğini, ana sözleşmenin 61, 62 ve 63. maddeleri ve Kooperatifler Kanunu gereğince talep edilen bu meblağda ortakların 3/4’ünün rızasının aranmadığını, davacının genel kurulun iptali ve yok hükmünde olduğunun tespiti ve olmadığı takdirde alınan kararların iptali demek suretiyle taleplerinin ne olduğunun net olarak açıklanmadığını, genel kurulun yok hükmünde olduğuna ilişkin talebin hukuki gerekçeleri ile genel kurulda alınan kararların iptaline ilişkin talebin hukuki gerekçelerinin farklı olup, her iki talebin aynı dava dilekçesinde ve aynı gerekçelerle istenmesinin usule aykırı olduğunu, ayrıca bu taleplerin ön koşulu olan ve genel kurulun devamı esnasında divana verilmesi gereken yani alınan kararlara ilişkin, hangi maddelere ve hangi gerekçelerle itiraz edilip muhalefet şerhinin ayrı ayrı her maddeye ilişkin ayrı ayrı ve her madde açısından itirazlarını içerir şekilde olması gerekirken, davacı ve bir kısım üyelerin genel kurul tutanağına toplu olarak vermiş oldukları dilekçelerin, hangi maddelere ve hangi gerekçelerle muhalefet ettiklerini belirtmediklerini ve sadece “muhalefet şerhi demek” suretiyle açık, hangi maddeye itiraz ettiğinin belirtilmediğini ve itiraz gerekçelerini yazılmadığını, bu davada genel kurul kararlarının iptal davası olan ön koşulu olan, genel kurulu yapılırken divan heyetine müracaat etme şartının gerçekleşmediğini, bu nedenle öncelikle davanın reddini talep ettiklerini, yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarılan ortağın, ortaklıktan çıkarıldığına dair karar genel kurulda onaylanmadığı sürece ortaklıktan çıkarmanın hüküm ifade etmeyeceğini, dolayısı ile ortaklıktan çıkartılanın ancak çıkarma kararı genel kurulda onaylanmayan ortakların da kooperatifin alacaklarında hakkı olduğu gibi borçlarından da sorumluluğunun devam ettiğini, tüm bu belirtilenler karşısında hiçbir hukuki dayanağı olmayan mesnetsiz iddialarla dolu dava dilekçesini kabul etmediklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca *** tarihli Tasfiye Halinde … Yapı Kooperatifi olağan genel kurulu toplantı tutanağına, olağan genel kurul çağrı mektubu ve mektuba ait postaya verildi bilgisine, tanık, yemin ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri Valiliği Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı kooperatifin tadilatlarıyla birlikte ana sözleşmesinin ve tüm genel kurul kararlarının, ayrıca tüm genel kurul kararlarının (*** tarihli genel kurul toplantısı dahil), *** tarihli genel kurul toplantısına ilişkin ilan ve bildirilen gündem maddeleri ile ilgili yazı ve belge örneklerinin, bu genel kuruluna ait hazirun cetveli örneğinin ve genel kurulda vekaleten oy kullananlara ilişkin vekalet örneklerinin gönderilmesi, ayrıca davalı kooperatifin kooperatifin kayıtlı adresinin, *** tarihi itibarı ile ve halen ortak sayısının kaç olduğunun bildirilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize *** tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davalı kooperatife müzekkere yazılarak; a)***tarihi itibarı ile ve halen ortak sayısının kaç olduğu, davacının kooperatifin ortağı olup olmadığı sorulmuş, b)Kuruluşundan *** tarihine kadar kooperatifin mevcut üyelerinin kimler olduğu, üyelikten ayrılanların üyeliklerinin hangi sebeplerle son bulduğu, üyeliği bitmiş üyelere tapu verilip verilmediği sorulmuş ve buna ilişkin bilgilerin tablo halinde verilmesi, c) … tarihli genel kurul toplantısına davet için üyelere tebligat çıkarılıp çıkarılmadığı, gündemin ilan edilip edilmediği sorularak tebligat evraklarının ve ilan örneklerinin, ayrıca … tarihli genel kurul toplantı tutanağının ve eklerinin, *** tarihli genel kurul toplantısının hazirun cetveli örneğinin, bu toplantıda okunan yönetim kurulu faaliyet raporu ve denetim kurulu raporunun gönderilmesi, d)Davacının üyelik dosyasının örneğinin gönderilmesi, e)Kuruluşundan bu yana kooperatifin yönetim kurulu başkan ve üyelerinin kimler olduğunun, her birinin göreve başladıkları ve görevlerinin sona erdiği tarihlerin belirtilmek suretiyle tablo halinde bilgilerin tablo halinde verilmesi, ı)Kuruluşundan bu yana kooperatifin yıl sonu itibari ile hazırlanan ayrıntılı mizanların gönderilmesi, i)Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmasının gerekmesi halinde kooperatif defter ve kayıtlarının bilirkişi incelemesine hazır edileceği açık adresin ve bu adreste defter ve kayıtları bilirkişiye sunacak görevlinin adı, soyadı ve telefon numarasının bildirilmesi istenmiştir.
Davacı, dava dilekçesi ekinde delil olarak dayandığı bir kısım belge örneklerini sunmuştur.
Yargılama sırasında taraflarca bildirilen tanıklar usulünce dinlenmişlerdir.
Davacı tanığı … duruşmada “Ben davalı kooperatifin ortaklarındanım. … tarihinde yapılan genel kurul toplantısına ben de katıldım. Toplantıda Hatem Sukut yönetim kuruluna aday oldu. Davacı …, “Hatem Sukut hakkında devam eden ceza davası vardı, bu nedenle aday olması mümkün değildir” diye itiraz etti. Ancak başka aday da çıkmadı. Toplantı başladı, istiklal marşı okundu, saygı duruşunda duruldu. Bilançolar okundu. Gündemin 6. 7. maddesine kadar gelinmişti. Toplantıya 12 kooperatif üyesi katılmıştı. Ben kooperatifin 82 üyesi var niye az kişi var diye düşündüm. Bu 12 kişiden 7 kişi bilançonun faaliyet raporunun oylanmasında ret oyu verdiler. Ben de ret oyu verdim. O zamana kadar genel kurul toplantısında tek bakanlık temsilcisi vardı. Toplantı başladıktan yaklaşık 1 saat kadar yani gündemin 6. ve 7. maddesi oylandıktan sonra bir başka bakanlık temsilcisi daha geldi. Bu gelen bakanlık temsilcisi “eğer oylamazsanız kooperatife kayyım atanır, şimdi bir bekçi varken kooperatife 3 bekçi atanır bunların maaşı olur, kayyımın maaşı da olur, kayyımın maaşı çok olur, bunun maliyetini de sizler çekersiniz” gibi sözlerle üyelerin oylarını etkiledi, görüşlerini değiştirdi. Tekrar baştan oylamaya geçildi. Herkes yeniden oylamaya geçildiği sırada korktuğu için kabul ettiler. Biz reddedenler azınlıkta kaldık. Ben toplantıya katılan üye sayısının 12 olduğunu saydım. Çünkü kabul ve ret çıkan oylardan da bu belli. Toplantıda bana toplantıya katılan bazı üyeler başkan sen ol dediler, ben freni patlamış kamyonun başına geçmem deyip kabul etmedim. Sonradan yapılan oylama sonucu daha önce ret oyu veren bazı üyelerin görüşünü değiştirip kabul oyu vermesi üzerine ben sinirlendim. Toplantı sonucunu beklemeden toplantı salonunu terk ettim. Toplantıda … vardı ama ben onunla ilgili vekalet konusunda bilgi sahibi değilim. Benim bildiklerim bunlardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … duruşmada “Benim oğlum … davalı kooperatifin üyelerinden biridir. Ben de davalı kooperatifte bekçi olarak çalıştım. 4,5 sene çalıştım. Yaklaşık 3 sene önce bu işten ayrıldım. … tarihli genel kurul toplantısına kooperatif başkanı … beni de çağırdı. Bana sen kooperatifte bekçilik yaptın, benim para yediğimi yemediğimi sen bilirsin, gel toplantıda bulun, dedi. Toplantıya tahminen 12 kişi miydi 15 kişi miydi o kadar insan geldi. Fazla kalabalık değildi. Oğlum … Kıbrıs’da olduğu için gelmedi. Oğlum Zafer, genel kurul toplantısına katılmak için bana vekalet vermedi ama evi satmak için bana vekalet vermişti. Zaten bu evi de … kendisi sattı. Benim ara paramı bana verdi, kalan parayı da kendisi aldı. Ben toplantının başından sonuna kadar bulundum. Önce toplantıya 1 memur geldi yani Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nden bir bakanlık temsilcisi geldi. Oylama başladı. 7’ye 5 oylanan maddeler reddedildi. Arkasından 20-25 dakika kadar sonra başka bir memur daha geldi. Oylamaları tekrar yaptırdı. Bu sefer yapılan oylamada daha önce reddedilen maddeler kabul edildi. … kooperatif başkanı seçildi. Ben bu toplantıda oğlum … adına oy kullandım. Vekaletim yoktu ama kooperatif başkanı Hatem Bey çağırdı, ben de oy kullandım. Oğlum bana evin satış vekaletini vermişti o yüzden kooperatif başkanı da toplantıya çağırınca ben de oy kullandım. Ben toplantıya vardığımda kooperatif başkanı … bana bir imza attırmıştı. O attırdığı imza demek ki dosya içinden bana gösterilen *** tarihli … ve …’nin imza ve isimlerinin bulunduğu vekaletname fotokopisi bu belgeye attırmış. Ben oğlumun yani …’nin kooperatife böyle bir vekaleti ne zaman bıraktığını bilmiyorum. Oğlum 2 senedir Kıbrıs’tadır. Benim bildiklerim bunlardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Davalı kooperatifçe yapılmış olan … tarihli genel kurul toplantısının ve genel kurulda alınmış kararların iptali istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesine göre davaya bakmaya mahkememiz yetkili ve görevlidir. Zira davalı kooperatifin işlem merkezi Kayseri’dir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca davanın niteliği itibarı ile dava, mahkememiz heyeti tarafından sonuçlandırılmıştır.
Davacının davalı kooperatifin ortağı olduğu ve uyuşmazlığa konu … tarihli genel kurul toplantısında davacının “katip-üye” sıfatı ile yer aldığı tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık; … tarihli genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararlarının iptal sebeplerinin mevcut olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar görülmektedir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin ret oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir. Emredici nitelikte olan bu yasal düzenlemenin, davalı kooperatif anasözleşmesinin 36. maddesinde de de aynen tekrarlandığı görülmektedir.
Dava açma koşulu olarak aranan muhalefetin, oylama öncesinde gündem ve görüşmelere yönelik düşünce açıklamak ve eleştiriyi getirmek suretiyle değil, oylama sonrasında ve oylama sonucuna yönelik olarak yapılması gereklidir. Ret oyu kullanılmasına rağmen, üyenin muhalefet şerhini oylama sonrasında yazdırmaması halinde, HMK’nun 114/2. madde hükmü yollaması ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. ve anasözleşmenin 36. madde hükmünde aranan dava şartlarının gerçekleşmediği gözetilerek, HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği de tartışmasızdır (Yargıtay 23. H.D. 2014/2404 Esas, 2014/5673 Karar).
Yine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 29/09/2014 T., E:2014/1847, K:2014/6026 sayılı kararında da da belirtildiği üzere; oylama öncesi yapılan görüşme sırasında sonradan alınacak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımamaktadır. Muhalefetin, görüşülen öneriye değil, alınan karara karşı yapılması gerekmektedir. Diğer anlatımla, dava açma koşulu olarak aranan muhalefetin, oylama öncesinde gündem ve görüşmelere yönelik düşünce açıklamak ve eleştiri getirmek suretiyle değil, oylama sonrasında ve oylama sonucuna yönelik olarak yapılması gerekmektedir.
Kooperatiflerde genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapılması veya yapılmaması halinin müeyyidesinin bu toplantıda alınan kararların yokluğu mu, yoksa iptal edilebilirliği mi olduğu hususu Türk ve yabancı doktrinde tartışmalı olup, çoğunluk düşüncesi, hukuki işlemlere güvenlik getirme amacı da dikkate alınarak bu nevi sakatlıkların müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğu yönündedir.
Yargıtay 11. ve 23. Hukuk Daireleri’nin yerleşik uygulamasına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. ve anasözleşmenin 28. maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasanın 53. maddesinde, çağrıda usulsüzlük halinin genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun çağrıda usulsüzlük halinde bunun müeyyidesini yokluk olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır.
Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden tarafın, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır.
Öte yandan, genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmaması ve gelmemeleri halinde, toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa bu durum, kararın yok sayılmasını gerektirir. “Yokluk”, hukuki işlemin kurucu unsurlarında eksiklik bulunması halinde söz konusu olabilecek bir haldir. Kurucu unsurları ihtiva etmeyen bir sözleşme kurulmamış, meydana gelmemiş sayılır (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 1998, İstanbul, sf 307). Kanuni nisapla toplanmayan ya da karar alınmayan bir genel kurul toplantısı için bu husus değerlendirilebilir. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi, açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıda bir fazlasına itibar olunur” hükmünü; ana sözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası, “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortaklardan genel kurula katılma hakkına sahip olanların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması gerekir. İlk toplantıda nisap temin edilmediği takdirde ikinci toplantıda nisap aranmaz.” hükmünü; 2. fıkrada ise “Genel kurulda kararlar, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile alınır.” hükmünü içermektedir.
Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, TBK’nun 26 ve 27. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır. Yok hükmünde olan kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. Sonradan icazetle dahi geçerli hale gelmezler. Emredici nitelikteki bu kurallara aykırılık halinde alınan kararlar yok hükmündedir ve süre şartına bağlı olmaksızın her zaman geçersizliği ileri sürülebileceği gibi mahkemece de bu husus re’sen dikkate alınır (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 17/02/2015 T., E:2014/6254, K:2015/915 sayılı, 21/06/2017 T., E:2016/3579, K:2017/1890 sayılı kararları).
Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki, genel kurul kararlarını sakatlayan hukuka aykırılıklar bakımından Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları gereğince kararlar yoklukla malul, mutlak butlanla malul ve iptal edilebilir kararlar olarak üçe ayrılmaktadır. Emredici kurallara aykırı kararlar bakımından kararın şekil ve kurucu unsurları bakımından emredici kurallara aykırılık halinde (örneğin, toplantı ve karar yeter sayılarının bulunmaması) yokluk yaptırımı ile karşı karşıya kalacağı, maddi-öze ilişkin kanunun emredici kurallarına aykırılık halinde ise (örneğin, kararın ahlaka ve adaba aykırı olması, konusunun imkansız olması, kesin hükme ve kanunun emredici madde hukuk kurallarına aykırı olması) alınan kararların mutlak butlanla malul olacağı, kişisel hakları ilgilendiren ana sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı kararların ise iptal edilebilir kararlar olduğu kabul edilmektedir.
Yokluk halinde, hukuki işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeniyle şeklen dahi olsa mevcudiyet (varlık) kazanamamaktadır. Hukuken yok olan bir işleme hiçbir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün değildir. İptali kabil kararlar ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlal edildiği kararlardır. İptali gereken kararlar, baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğururlar.
Bu kapsamda kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak toplantı yeter sayısı oluşmadan alınan kararların yok hükmünde olduğu bu kararlar bakımından taraflarca açıkça ileri sürülmemiş olsa dahi kararların yok hükmünde olduğunun hakim tarafından re’sen nazara alınacağı bu kararlar bakımından dava açan kooperatif üyesinin genel kurula katılmış olması, karşı oy kullanması ve karara karşı muhalefet şerhinin tutanağa yazdırılmasına ilişkin koşulların aranmayacağı, yok hükmünde olan kararların baştan itibaren hukuk aleminde varlık kazanmayacağı kabul edilmektedir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 13/12/2018 tarihli, 2016/6131 Esas ve 2018/5820 Karar sayılı, yine 03/10/2017 tarihli, 2015/7915 Esas ve 2015/2501 Karar sayılı ilamlarında aynı husus vurgulanmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede dosya kapsamına göre; … tarihli olan olağan genel kurulu toplantısı için 84 ortağa çağrı yapıldığı, 84 ortaktan 10 ortağın asaleten ve 5 ortağın vekaleten olmak üzere toplantıya toplam 15 ortağın katıldığı görülmektedir. Genel kurul toplantı yeter sayısının ortakların 1/4 oranında toplantıya katılmasıyla ve karar yeter sayısının ise toplantıya katılan ortakların yarısından bir fazlasının oyu ile sağlanabilir olduğu dikkate alındığında, buna göre dava konusu genel kurul tarihi itibarı ile davalı kooperatifin 84 ortağı olduğu tespit edildiğinden toplantı yeter sayısının 21 olduğu, dava konusu genel kurul toplantısına ise asaleten ve vekaleten toplam 15 ortağın katıldığı, bahsi geçen genel kurulda yönetim ve denetim kurulu faaliyet raporu, yönetim ve denetim kurullarının ibrası, yeni yönetim ve denetim kurullarının seçimi ve 2019 yılına ait aidatların tespiti kararların oy çokluğu ile kabul edildiği dikkate alındığında 01/10/2021tarihli genel kurul toplantısında toplantı ve karar yeter sayısının mevcut olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Somut olayda, iptali istenen genel kurul toplantısının ve bu genel kurul toplantısında alınan kararların yukarıda açıklanan nedenler karşında yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davanın kabulü ile Tasfiye Halinde … Yapı Kooperatifi’nin … tarihli olağan genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan tüm kararların MUTLAK BUTLANLA BATIL OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 21,40-TL ilam harcının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 59,30-TL başvurma harcı 59,30-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 240,00-TL tebligat gideri, 60,50-TL posta gideri ve 0,60-TL Kep gideri olmak üzere toplam 301,10-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince taraflarca yatırılan delil avansından artan olması halinde hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacının ve davalı kooperatif vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
18/04/2022

Başkan …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip …
E-imzalıdır