Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/718 E. 2022/245 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :…

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/10/2021
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : …
Mahkememize açılan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile dava dışı … arasında kredi sözleşmeleri imzalandığını ve davalı borçlu … ’ın da söz konusu sözleşmeleri müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, söz konusu kredilerin borçlarının ödenmemesi üzerine davalıya ve diğer takip borçlusuna sorumlu olduğu … nolu kredi nedeniyle Beşiktaş … Noterliği’nin … yevmiye numaralı … tarihli ihtarının keşide edildiğini, borçluların söz konusu ihtarlara rağmen ödeme yapmamaları nedeniyle haklarında Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlayan icra takibi davalının/borçlu … ‘ın itirazı nedeniyle icra dairesince durdurulduğunu, davalı-borçlunun, borca kötü niyetle itiraz ettiğini belirterek takibe konu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin de davalıya yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının aleyhinde haksız ve yersiz olarak Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosya numarası ile takip başlattığını, davacıdan çekilmiş olan kredinin borçlusunun … olduğunu, … ’ın davacı kurumdan takibe konu edilen borç miktarı kadar kredi çekmediğini ancak takibe konu edilen miktarın oldukça fahiş olduğunu, kredilerin taksitlerinin çoğunun ödendiğini, borcun kalanının ödenmesi adına davacı ile görüşüldüğünü, kredilerin taksit ile ödenmesi hususunun davacıya teklif edildiğini ancak davacı kurum tarafından talebin ve teklifin red edildiğini, Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe itirazı neticesinde söz konusu takibin durduğunu, takibe konu edilen borcun kefili konumunda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri, masraf ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
Davacı vekilinin … tarihli dilekçesi ile eş muvafakatnamesi suretini sunduğu görülmüştür.
Tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bankacı bilirkişi … … tarihli raporunda özetle;
1-Davacı bankanın dava dışı asıl borçludan taleple bağlılık kuralı gereğince icra takip tarihi itibariyle … nolu taksitli kredi den kaynaklanan 27.880,44 TL asıl alacak + 16.697,07 TL kat öncesi işlemiş faiz + 1.132,88 TL işlemiş faiz + 56,64 TL BSMV ile toplam 35.767,03 TL nakit alacağının bulunduğunu,
2- Davacı Banka ile dava dışı asıl borçlu … arasında imzalanan … tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin davalı … tarafından sözleşme tarihinde 130.000,00 TL’ye kadar müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, görülüğünden davacı bankanın dava dışı asıl borçludan taleple bağlılık kuralı gereğince icra takip tarihi itibariyle … nolu taksitli krediden kaynaklanan 27.880,44 TL asıl alacak + 16.697,07 TL kat öncesi işlemiş faiz + 1.132,88 TL işlemiş faiz + 56,64 TL BSMV ile toplam 35.767,03 TL nakit alacağına davalı Mehmet Kılıçaslan’ın müteselsil kefaletinin bulunduğu yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekilinin itiraz dilekçesi sunduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE:
Davacı taraf dava dilekçesiyle, davalı dışı … ile genel kredi sözleşmesi imzaladıklarını, davalının müteselsil kefil olduğunu, kredi kullanıldığını ve borcun ödenmediğinden bahisle itirazın iptali dilemiştir.
Davalı ise davanın reddini dilemiştir.
Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, takip alacaklısının … Bankası A.Ş. ve takip borçlularının … ve … olduğu, banka alacağı ile genel haciz yoluna özgü icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya … tarihinde tebliğ edildiği, davalının … tarihinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu, işbu davanın süresi içinde açıldığı görülmüştür.
Dosya kapsamında temin edilen belgelerde davacı ile dava dışı … ile 130.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzaladıkları, sözleşme tarihinin … olduğu, davalının ise sözleşmeye müteselsil kefil olduğu ve kafalet limitinin 130.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
TBK’nun 586/1 maddesinde; ”Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” Hükmü yer almaktadır. Somut olayda davacı bankaca kat ihtarına rağmen ödeme yapılmadığı anlaşıldığından davacı taraf kefile yönelmesinde herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır.
İİK’nun 68/b maddesi “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir.
Davacı alacaklı banka tarafından davalıya ve diğer borçluya çıkarılan noter ihbarnamesinin gönderildiği tarihte yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.” hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Ancak kefil 6098 sayılı TBK’nun 589/1.md. gereği kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir.
Somut olayda, davalıya ve dava dışı asıl borçluya çıkarılan … tarihli noter kat ihtarında borçlulara 7 günlük süre verilmiştir, davalıya … tarihinde ve asıl borçluya … tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Anılan gerekçeler uyarınca davalının … temerrüde düşürülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu alacağın dayanağı 2017 tarihli genel kredi sözleşmesidir.
Kullanılan kredi nedeniyle davalının borcunu hesap edilmesi amacıyla bankacı bilirkişiden rapor alınmış, alınan rapordaki hesaplama sözleşmeye ve kanuna uygun olduğu, sözleşmenin 12. maddesine göre %27,60 oranındaki temerrüd faizinin kanuna ve mevzuata uygun olması karşısında bilirkişi raporundan belirlenen rapor uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkememizce kabul kararı verilen miktar banka kayıtlarında ve yapılan sözleşmeler uyarınca bilebilecek durumda iken takibe itiraz etmiş olduğundan hükmedilen miktarın likid bir alacak olduğunun kabulü gerekir. Anılan gerekçelerle icra inkar tazminatı uygundur.
Mahkememizce yukarıda tüm yönleriyle açıklanan gerekçelerle YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, davalının Kayseri … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptali ile takip tarihi itibari ile 27.880,44 TL asıl alacak, 6.697,07 TL kat öncesi işlemiş faiz, 1.132,88 TL temerrüt faizi, 56,64 TL BSMV olmak üzere toplam 35.767,03 TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık %27,60 oranında temerrüt faizi ve işleyecek tüm faizlere %5 oranında BSMV uygulanmasına,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Haksız itiraz nedeniyle 35.767,03 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gerekli 2.443,24 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 449,16 TL’nin mahsubu ile eksik 1.994,08 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul ve red oranına göre 1.190,98 TL’sinin davalıdan alınarak ve 129,02 TL’sinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça yapılan başvurma harcı 59,30 TL, peşin harç 449,16 TL, tebligat ve müzekkere gideri 95,50 TL, bilirkişi ücreti 700,00 TL olmak üzere toplam 1.303,96 TL yargılama harç ve giderinin kabul ve red oranına göre 1.176,50 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafça yatırılan herhangi bir harç ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen kısım üzerinden 5.365,05 TL nısbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.