Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/700 E. 2023/184 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : ***
KATİP : ***

DAVACI : ***
VEKİLİ : Av. ***
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av. ***

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit (alım satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça Kayseri Genel İcra Dairesi’nin *** Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin müvekkiline e-tebligat yoluyla tebliğ edildiğini, bu takipten banka hesaplarına bloke konması ile haberdar olduklarını, bu takip nedeniyle mülkiyeti müvekkiline ait araçlara haciz konulmakla birlikte müvekkilinin banka hesaplarına da bloke konulduğunu, taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunmadığını, davalının takibe konut ettiği faturaların karşılığında müvekkili tarafından davalıya; Halk Bankası *** hesap nolu *** çek nolu 30/08/2021*** 150.000,00-TL, Halk Bankası *** hesap nolu ***çek nolu *** 150.000,00-TL bedelli, Halk Bankası ***hesap nolu ***çek nolu ***75.000,00-TL bedelli, Halk Bankası ***hesap nolu ***çek nolu ***100.000,00-TL bedelli ve Halk Bankası ***hesap nolu ***çek nolu ***100.000,00-TL bedelli çekler ile birlikte 38 … plakalı 2016 model Volkswagen marka kamyonetin Kayseri 11. Noterliği’nin *** tarihli 310.000,00-TL bedeli araç *** yevmiye numaralı satış sözleşmesi ile davalıya devredildiğini, yine *** numaralı teslim fişli 5008,09 litre 35.356,45-TL bedelli yakıt, 1541 numaralı teslim fişli 8000 litre 54.000,01-TL bedelli yakıt ve 2544 numaralı teslim fişli 5000 litre 37.000,00-TL bedelli yakıt olmak üzere toplamda 126.356,46-TL bedelli yakıtın müvekkili tarafından davalıya alacaklarına mahsuben teslim edildiğini ve cari hesaptan düşüldüğünü, taraflar arasında cari hesap mutabakatı yapıldığını, nitekim müvekkili tarafından davalıya yakıt, araç devri ve çek ödemeleri ile ödeme yapıldığını, müvekkili firmanın davalıya borcu bulunmadığının müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarında da açıkça görüldüğünü, müvekkilinin davalıya hiçbir borcu olmamasına karşılık davalının kötüniyetli olarak icra takibi başlattığını, icra takibi ile birlikte müvekkilinin hesaplarına bloke konulduğunu, müvekkilinin maaş günü işçilerinin maaşını ödeyemediğini, bununla birlikte müvekkilinin *** tarihli çek ödemesi bulunmadığını, davalının müvekkilinin hesaplarına bloke konulmasının yanı sıra ticari faaliyetlerini devam ettirdiği araçlarına da haciz konularak taşkın haciz yaptığını, müvekkilinin üretmiş olduğu ve taahhüt vererek müşterilerine teslim edeceği ürünlerin sevkini yapamaz hale geldiğini, müvekkilinin ticari faaliyetlerine devam edip çeklerinin ödemesinin yapılabilmesi adına bankalarda bulunan blokenin ve araçlarındaki muhafazalı yakalama şerhlerinin kaldırılması gerektiğini belirterek öncelikle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile icra takibinin durdurulmasına, müvekkili firmanın davalı alacaklıya borçlu olmadığının tespitine karar verilerek Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takibinin iptaline, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı şirket arasında devam eden bir ticari ilişki bulunmadığını, davacı borçlunun müvekkiline olan borcunu uzun süredir ödemediğini, davacı borçlunun borcundan müvekkilinin almış olduğu mal ve yapmış olduğu ödemelerin tek tek hesap edildiğini ve resmi kayıtlar doğrultusunda hesap yapılarak bakiye borç için icra takibi başlatıldığını, davacı tarafın müvekkilinin kötü niyetli olduğunu iddia etmekte ise de müvekkilinin bakiye borcu hesaplarken dava dilekçesinde tek tek sayılan, henüz vaadesi gelmemiş ancak daha önceden verilen çekleri, müvekkiline verilen aracı ve yakıt bedellerini de müvekkilinin alacağından mahsup ettikten sonra kalan borç için icra yoluna gittiğini, davacı tarafın borcunu zamanında ödemediği ve yapılan icra takibine süresi içinde itiraz etmediği, basiretli bir tacir gibi davranmadığı halde dava dilekçesinde müvekkilini suçlamaya devam ettiğini, davacının zamanında ödemediği borç nedeniyle yapılan takipte ve konulan hacizlerde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasına, Türkiye Halk Bankası Mimarsinan OSB Kayseri Şube Müdürlüğü nezdindeki … hesap numarasına tanımlı … numaralı çeklere ve bu çeklerin teslim edildiğine ilişkin tutanaklara, 1838 numaralı teslim fişli 5008,09 litre 35.356,45-TL bedelli yakıt, 1541 numaralı teslim fişli 8000 litre 54.000,01-TL bedelli yakıt ve 2544 numaralı teslim fişli 5000 litre 37.000,00-TL bedelli yakıt ambar teslim fişleri ve ilişkili faturalara, Kayseri 11. Noterliği’nin *** yevmiye numaralı araç satış sözleşmesine, taraflara ait ticari defter ve kayıtlara, tarafların ticari ilişkilerinden kaynaklı tüm fatura ve irsaliyelere, taraflar arasında cari hesaba ilişkin kayıtlara ve tutanaklara, tanık anlatımlarına, bilirkişi incelemesine ve yemine delil olarak dayanılmıştır.
Davalı tarafça Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasına, taraflara ait ticari defter ve kayıtlara, tarafların banka hesaplarına, her türlü belge ve dekontlara, sözleşmelere, faturalara, taraflar arasındaki her türlü yazışmalara, tanık anlatımlarına, bilirkişi incelemesine ve yemine delil olarak dayanılmıştır.
Davacı vekilinin 13/12/2021*** havale tarihli dilekçesi ile birlikte ek1 ve ek5 arasında fotokopilerini sunduğu … nolu çeklerin okunaklı örneklerinin eklenerek Halkbank Mimarsinan OSB Kayseri Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, müzekkeremiz ekinde gönderilen çeklerin ibraz edilip edilmediği, ibraz edilmişse kim tarafından, hangi tarihte ibraz edildiği, çeklerin bedellerinin ödenip ödenmediği ve ödenmişse hangi tarihte, kime, kaç TL ödendiği sorularak, bu çeklerin ön ve arka yüzlerinin okunaklı örnekleri ile ödeme kayıt ve belge örneklerinin gönderilmesi, bu çekler takas sistemi aracılığı ile başka bankalardan ibraz edilmişse ibraz edilen bankanın ve şubesinin adının ayrıca şubesinin bulunduğu yerin bildirilmesi istenilmiştir. *** tarihli yazı ile bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Davacı vekilinin *** havale tarihli dilekçesi ekindeki 1838, 1541 ve 2544 nolu faturaların okunaklı örnekleri eklenerek Kayseri Erciyes Vergi Dairesi Müdürlüğü ve Mimar Sinan Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne ayrı ayrı müzekkere yazılarak, müzekkere ekinde gönderilen faturaların taraf şirketlerce Ba-Bs form belgelerinde kullanılıp kullanılmadığı sorulmuş, varsa buna ilişkin belge ve kayıt örneklerinin gönderilmesi istenilmiştir. Kayseri Erciyes Vergi Dairesi Müdürlüğü’nce *** tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir. Mimarsinan Vergi Dairesi Müdürlüğü’nce ***tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kayseri Genel İcra Dairesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya akıbeti sorulmuş, ödeme nedeni ile icra takip dosyası kapatılmışsa borçlu şirketin hangi tarih veya tarihlerde kaçar TL ödediği sorularak takibe konu borcun ödenmesi ile ilgili tahsilat ve reddiyat makbuz örneklerinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize*** tarihli yazı ile cevap verilmiştir. Ayrıca bu takip dosyası, Uyap sistemi üzerinden dosyamıza eklenilmiştir.
Taraflar tanık deliline dayandıklarından *** tarihli ara kararının 8 numaralı bendi ile taraflara kesin süre verildiği halde davacı taraf kesin süre içinde tanık bildirmemiş, davalı taraf ise tanık bildirmiştir. HMK’nun 200. maddesi hükmü, davacının açık muvafakatının bulunmaması ve dosya kapsamı dikkate alınarak davalının tanık dinletme talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekiline icra takibine dayanak yaptıkları faturaların hangi tarihli olduklarını açıklamaları hususunda süre verilmiştir. Davalı vekili *** tarihli dilekçesi ile su konuda bildirimde bulunmuştur.
HMK’nun 222 ve TTK’nun 83. maddesi gereği uyuşmazlık dönemlerine ait tüm ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeleri, ibrazı mümkün değilse nedenleri ile birlikte bilirkişi incelemesine hazır edileceği adresini ve bu adreste ticari kayıtları bilirkişiye sunacak kişinin adı, soyadı ve telefon numarasını bildirmesi hususunda taraflara kesin süre verilmesine, kesin süreye uyulmadığı takdirde HMK’nun 222. Ve TTK’nun 83.maddeleri uyarınca ticari defter ve kayıtlarının ibrazından kaçınmış sayılacaklarını, HMK’nun 94/2. maddesi gereğince ticari defter ve kayıt deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının ve 7251 sayılı kanun ile değişik HMK’nun 222/3. maddesi uyarınca taraflardan birinin ticari defterlerini ibraz etmemesi veya bilirkişi incelemesine hazır edileceği doğru ve açık adresi bildirmemesi halinde karşı tarafın kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinin sahibi ve halefi lehine delil olarak kabul edileceği taraf vekillerine usulünce ihtar edilmiştir. Taraf vekillerince kesin süreye uygun olarak ara kararının gereği yerine getirilmiştir.
İlgili delillerin toplanmasından sonra HMK’nun 266. maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 267. ve 268. maddesi gereğince dava dosyasının re’sen seçilecek bir muhasebeci-mali müşavir bilirkişiye tevdine, HMK’nun 273. maddesi gereğince tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığının, açılış ve kapanış tasdiklerinin olup olmadığı, ibraz edilen elektronik defterlerin GİB sisteminden doğruluğunun sorgulanması, sayfaları çok olduğu için yazdırılmayan ancak uyap sisteminde kayıtlı bulunan Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası, ilgili vergi dairelerinden celbedilen Ba-Bs formlarının uyap sisteminde dosyamız kayıtları içinde mevcut olması nedeniyle buradan incelenmesi, Uyap sistemi üzerinden bu kayıt ve belgelerin incelenmesinde güçlük yaşanması ve gerekli olması halinde bu kayıtların mahkeme kalemine müracaat edilerek mahkeme kaleminde incelenmesi ve/veya ihtiyaç olması halinde sistemden yazdırılarak çıktılarının alınması, iddia, savunma, icra takip dosyası, ticari defter ve kayıtları, Ba-Bs formları, Halkbank’dan gelecek cevabi yazı ve kayıtlar, taraflarca sunulan tüm deliller ve dosyamız kapsamı tetkik edilerek dava tarihi itibari ile icra takibine dayanak yapılan faturalar nedeni ile ve Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası nedeni ile davalının davacıdan alacağı olup olmadığı, varsa asıl alacak miktarının kaç TL olduğu, icra takip tarihi itibari ile takip konusu faturalar nedeni ile davalının davacı temerrüte düşürüp düşürmediği, davacının temerrütü varsa temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faizin kaç TL olduğu, işbu dava tarihi itibari ile asıl alacak, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz ve asıl alacağa takip tarihinden işbu dava tarihine kadar işlemiş faiz miktarı ile birlikte toplam alacağın icra harç, masraf ve vekalet ücreti ile birlikte kaç TL olduğu, faiz hesabı yapılırken icra takibinde talep edilen faiz oranı ve taleple bağlılık ilkesinin göz önünde bulundurulması, yargılama sırasında davacının takibe konu borcu asıl alacak ve ferileri ile birlikte 367.302,46-TL olarak ödediğini bu nedenle menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğünü bildirdiğinden icra takip dosyası içindeki ödeme kayıtları incelenerek davacının istirdadını talep edeceği bir miktar olup olmadığı varsa kaç TL olduğu hususlarında hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce ara kararı doğrultusunda görevlendirilen Mali Müşavir Bilirkişi ***tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle; “Davacının 2021 yılına ait ticari defterlerini usulüne uygun olarak tasdik ettirdiği, delil niteliğine haiz olduğu, davalının 2021 yılına ait ticari defterlerini usulüne uygun olarak tasdik ettirdiği, delil niteliğine haiz olduğu, fatura bakiyelerinin 295.506,28-TL olduğunun kabulüyle, davalının alacağının dava tarihi itibariyle asıl alacak 295.506,28-TL olduğu, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz toplamı 5.944,06-TL olduğu, asıl alacak ve faiz toplamının 1.450,34-TL olduğu, takip tarihinden dava tarihine kadar asıl alacak ve faiz taplamı olan 301.450,34-TL için işlemiş faizin 2.766,74-TL olduğu, mahkemece icra harç masraf ve vekalet ücretinin hesabı talep edilmiş olup, bu alacakların uzmanlık alanına girmediğinden hesaplama yapılmadığı, Febims Yapı Malzemeleri Sanayi Ticaret A.Ş. tarafından icra takibine karşılık olarak 367.302,46-TL ödeme yapıldığı, takip tarihinden dava tarihine kadar asıl alacak ve faiz toplamı olan 301.450,34-TL x 2.7665,74-TL = 304.217,08-TL’na icra harç gideri ve vekalet ücretinin eklenmesiyle oluşan alacağın, ödenmiş olan 367.302,46-TL’ dan mahsubuyla istirdadın talep ve miktarının değerlendirilmesi gerekeceği” belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan ilamsız icra takibi nedeniyle İİK’nun 72. maddesine göre açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca dava değeri itibarı ile tek hakim tarafından basit yargılama usulüne göre yargılama yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Davacı dava dilekçesi ile, davalı şirkete borcunun olmadığının tespitine, davalı tarafından Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takibi ile yapılan takibin iptaline ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmektedir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde davacı vekili icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir talep etmiştir. Eldeki dosyada davanın, icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, İİK’nun 72/3. maddesi hükmüne gereği takipten sonra açılan menfi tespit davalarında icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebi kanuna açıkça aykırı olup bu yönde bir karar verilmesi mümkünolmadığı nedeniyle mahkememizce davacının tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Yargılama sırasında davacının icra takibine konu edilen borcu ödemesi nedeniyle menfi tespit istemli dava, istirdat davasına dönüşmüştür.
Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalının davacı hakkında icra takibi yaptığı tarafların kabulündedir.
Taraflar arasında uyuşmazlık konuları; Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına konu edilen nedenlerle davacının davalıya borcu olup olmadığı, menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşüp dönüşmediği ve kötü niyet tazminatının koşullarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı (Kuru-El Kitabı), İstanbul 2013, s. 346).
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Eş söyleyişle; kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233).
Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nun 72/6. maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nun 6. maddesi gereğince davacıya düşer. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372).
Yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde: Davacı, borcun varlığını inkar etmemekle birlikte davalıya yakıt vererek, araç devri yaparak ve çekler vererek yaptığı ödemelerle borcun düşmesinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitini istediğine göre, bu iddiayı ispat yükü davacı borçluya düşer.
Mahkememizce görevlendirilen Mali Müşavir Bilirkişi *** tarafından düzenlenen *** tarihli açıklamalı raporda özetle; “Davacının ve davalının 2021 yılına ait ticari defterlerini usulüne uygun olarak tasdik ettirdiği, delil niteliğine haiz olduğu, taraflar arasında açık hesap ilişkisinin bulunduğu, davacının ticari defterlerinde dava tarihi itibarı ile davacıdan davalıya 263.660,00-TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğu, davalının ticari defterlerinde açık hesap ilişkisi nedeniyle takip tarihi itibarı ile davalının davacıdan olan alacak bakiyesinin 426.777,00-TL olduğu, davacının davalıya yakıt vererek, araç devri yaparak ve çekler vererek yaptığı ödemeler düşüldüğünde davalının davacıdan 295.506,28-TL alacağı kaldığı, davalının davacıya keşide ettiği fatura bakiyelerinin yani açık hesap ilişkisinden kaynaklanan bakiye alacak tutarının 295.506,28-TL olduğunun kabulüyle davalının alacağının dava tarihi itibariyle davacıdan 295.506,28-TL asıl alacağının olduğu, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz toplamının 5.944,06-TL olduğu, asıl alacak ve faiz toplamının ise 1.450,34-TL olduğu, takip tarihinden dava tarihine kadar asıl alacak ve faiz taplamı olan 301.450,34-TL için işlemiş faizin 2.766,74-TL olduğu, mahkemece icra harç masraf ve vekalet ücretinin hesabının talep edildiğini, bu alacakların uzmanlık alanına girmediğinden hesaplama yapılmadığı, *** Malzemeleri Sanayi Ticaret A.Ş. tarafından icra takibine karşılık olarak 367.302,46-TL ödeme yapıldığı, takip tarihinden dava tarihine kadar asıl alacak ve faiz toplamı olan 301.450,34-TL x 2.7665,74-TL = 304.217,08-TL’na icra harç gideri ve vekalet ücretinin eklenmesiyle oluşan alacağın, ödenmiş olan 367.302,46-TL’dan mahsubuyla istirdadın talep ve miktarının değerlendirilmesi gerekeceği” belirtilmiştir. Tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre düzenlenen bu raporun dosya kapsamındaki delillerle de örtüştüğü, hüküm vermeye ve denetime elverişli olduğu dikkate alınarak mahkememizce benimsenmiştir.
Senetle ispat zorunluluğunu düzenleyen 6100 sayılı HMK’nun 200. maddesinde “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.” düzenlemesi mevcuttur. Dava tarihi itibarı ile kanunda yazılı bu miktar 4.880,00-TL olmuştur.
Yargılama sonunda dosya kapsamına göre, taraflar arasında açık hesap ilişkisinin bulunduğu, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre davalının davacıdan alacaklı olduğu, davacının da borcun varlığını inkar etmemekle birlikte davalıya yakıt vererek, araç devri yaparak ve çekler vererek yaptığı ödemelerle borcun bittiği iddiası ile davalıya borçlu olmadığının tespitini istediği, buna göre davacının davalıya yaptığı ödeme, araç ve yakıt vererek ve çek vererek borcunun bittiği iddiasını ispat yükünun davacı borçluya düştüğü halde davacının ibraz ettiği delillerle bu iddiasını kanıtlayamadığı, davacının kendi ticari defterlerinde dahi davalıya borçlu olduğunun kayıtlı olduğu, bunun davacının aleyhine delil teşkil ettiği anlaşılmış ve davacının ispatlanamayan davasının reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddi ile birlikte davalı lehine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Menfi tespit davasının reddi halinde davalı lehine tazminatı düzenleyen İİK’nun 72/4. maddesine göre; “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” şeklindedir. Buna göre davalının cevap dilekçesinde talep ettiği İİK’nun 72/4. maddesi gereği tazminata hükmedebilmek için de davalı tarafça yapılan takibin tedbiren durdurulmuş olması ve davalının bundan kaynaklanan bir zararının ortaya çıkmış olması gerekir. Mahkememizce icra takibinin durdurulması yönünde bir ihtiyati tedbir kararı verilmediği dikkate alındığında, davalının alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararının bulunmadığından dolayı koşulları bulunmadığından davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminat isteminin reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları bulunmadığından davalının %20’den az olmamak üzere tazminat isteminin reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 179,90-TL maktu karar harcının peşin alınan 5.215,35-TL peşin harcından mahsubu ile fazla yatan 5.035,45-TL’nın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Kararın mahiyeti gereği davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
7-Kararın mahiyeti gereği davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın reddi nedeniyle hesap ve taktir olunan 45.755,02-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya mahkeme arşivine kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/03/2023

Katip ***
E-imzalıdır

Hakim***
E-imzalıdır