Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/679 E. 2021/993 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/679 Esas
KARAR NO : 2021/993

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … .
Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 17/09/2019
KARAR TARİHİ : 09/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/11/2021
Mahkememize tevzii olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında yapılan 2017 tarihli sözleşme gereği,davacının faaliyet alanı kapsamında muhtelif malzemeli depo yapım işi, 10.11.2017 fatura tarihli, 63720 lira bedelli, muhtelif malzemeli dış cephe yapım işi, 13.09.2017 fatura tarihli, 29500 lira bedelli, muhtelif malzemeli boya yapım işi, 17.09.2017 fatura tarihli, 26550 lira bedelli, muhtelif malzemeli duvar yapım işi, 18.09.2017 fatura tarihli, 35400 lira bedelli, muhtelif malzemeli sıva yapım işi, 15.09.2017 fatura tarihli, 29500 lira bedelli, muhtelif malzemeli alçı yapım işi, 16.09.2017 fatura tarihli, 18880 lira bedelli, muhtelif malzemeli çatı yapım işi, 17.11.2017 fatura tarihli, 21240 lira bedelli, muhtelif malzemeli köpek klubesi yapım işi, 20.11.2017 fatura tarihli, 1180 lira bedelli, muhtelif malzemeli kanal yapım işi, 13.11.2017 fatura tarihli, 69030 lira bedelli, muhtelif malzemeli toplantı salonu yapım işi, 15.11.2017 fatura tarihli, 63720 lira bedelli işler yapıldığını, yapılan bu işler yönünden her bir iş için kalem kalem hesaplamalar ve faturalandırmalar yapıldığını, işin zamanında ve eksiksiz teslim edildiğinin mahallinde yapılacak olan keşif ile de sübuta ereceğinin davacı müvekkilimce teslim etmiş oldukları işler karşılığında çıkan iş bedeli, faturalar, davalı şirkete teslim-tebliğ edilmiş ve davalı şirket tarafından da tanzim edilmiş olan fatura kaşelenmek sureti ile 2017 yılında onaylandığını ve hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin kabul edildiğini, tarafların küçük bir ilçede faaliyet gösteriyor olması ve özellikle de davalı kooperatifin gerek bazı yöneticileri ve gerekse de bazı üyeleri ile beşeri ilişkilerin iyi olması sebebi ile 2017 teslim ve muacceliyet tarihli eser sözleşmesinin bedelinin, faturanın düzenlenmesinin ve ödenmek üzere davalı kooperatife tebliğ-teslim edilmesinin üzerinden yaklaşık 2 yıl geçmesine rağmen hala ödenmediğini, davalı vekillerince icra takibine karşı verilen dilekçe incelendiği zaman yapılan iş inkar edilmediğini, ikrar edildiğini belirterek itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini, borçlunun kötü niyetli olduğu sabit olduğundan takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava Yeşilhisar’da açıldığını, icra takibinin ise Kayseri’de açıldığını, bu itibarla, İİK’nın 50. maddesi uyarınca davanın Kayseri’de açılması gerektiğini, her ne kadar Yeşilhisar mahkemeleri müvekkilin ikametgahı olarak genel yetkili mahkeme gibi gözükmekte ise de İ.İ.K 50. maddesinde belirtilen yetki kuralının kamu düzeni ile ilgili olduğunu, kaldı ki, Kayseri’de başlayan bir icra takibine itirazın iptaline ilişkin değerlendirmeyi Kayseri mahkemelerince yapılması gerektiğinin her ne kadar, dava hangi mahkemede görülür ise görülsün adalet nihai olarak ortaya çıkacak ise de takibin Kayseri’de yapılmasına rağmen davanın Yeşilhisar’da açılmış olması davalının dikkatini çektiğinin bu itibarla, davaya bakmaya Kayseri mahkemeleri yetkili olduğundan mahkemenin yetkisine itiraz ettiğini, işin esasına gelince öncelikle Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına vaki 01.08.2019 tarihli itiraz dilekçemiz içeriğini aynen tekrar ettiklerini takibe konu edilen faturalar kapalı fatura olduğunu, davacı taraf alacak iddiasında bulunduğuna göre, bunu ancak aksi kanıtlanamayan yazılı belge veya dayanması halinde yemin delili ile kanıtlayabileceğini, daha açık bir deyişle, davacının iddiasını kesin delil ile ispatlamasının gerektiğini, ne var ki, faturaların davalı kooperatifin defterlerine girdiğini ve bedelleri ödendiğini, kapalı fatura olması da dikkate alınarak bedeli davacı tarafa ödendiğinin bu nedenle davanın reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin ve %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacı alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesi nedeni ile düzenlenen faturadan kaynaklı itirazın iptali davasıdır.
Yeşilhisar Asliye Hukuk Mahkemesi; … Esas sayılı dosyada tahkikat devam ediyor iken 20/09/2021 tarihinde dosyayı re’sen el almış, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 K. sayılı kararına ve bu karar ile Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin Kayseri ili mülki sınırları olarak değiştiğine işaret ederek, ayrıca Yelihisar Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari uyuşmazlıklarla ilgili derdest dosyalar dahil yargı yetkisinin sona erdiğini gerekçe göstererek, dosyanın Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 K. sayılı kararı ile, Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yargı çevresi yeniden düzenlenmiş, Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi yönünden de yargı çevresi Kayseri ilinin mülki sınırları olarak belirlenmiştir. Kararın, 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanacağı açıkça belirtilmiştir.
Kararın yayınlanmasından ve özellikle 01/09/2021 tarihinden bu yana farklı yargı çevresindeki mahkemeler dahil mahkememiz yargı çevresindeki mahkemelerde de, 01/09/2021 tarihi itibariyle derdest dava dosyalarının akıbetinin ne olacağı, dosyayı elinde bulunduran mahkemenin yargı yetkisinin sona erip ermediği ve buna göre dosyayı 07/07/2021 tarihli karar ile yargı çevresinde yetkili hale gelen Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderip göndermeyeceği konusunda belirsizlikler oluşmuştur.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararında; Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin Kayseri ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, kararın “01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” ilişkin cümlenin yorumlanması gerektiği, Kurul tarafından bu kararın 01/09/2021 tarihinden önce açılan davalara uygulanıp uygulanmayacağı hususunun açıkça belirtilmediği görülmüştür.
Medeni Kanunun 1.maddesinde; ” Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, buda yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. Hakim karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.” hükmü gereğince, yapılan değerlendirmede yargılamaya egemen olan bir takım ilkelerin bulunduğu, tabii hakim, doğal yargıç ilkesi, usul ekonomisi ilkesi, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi, yargı ayrılığı ilkesi gibi ilkelerin bulunduğu, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi Anayasanın 142. maddesine göre, mahkemelerin kuruluşu, görevleri yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Bu düzenleme kanuni hakim ilkesine atıf yapmaktadır. Kanuni hakim ilkesi Anayasanın 37. maddesinde, “Kanuni hakim güvencesi başlığı altında hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.” hükmü ile düzenlenmiştir. Kanuni hakim; görev ve yetkisi kanunla belirlenmiş olan mahkemenin hakimidir. Bu ilkeyi karakterize eden tek unsur mahkemenin görev ve yetkisinin tayin edilmesi işleminin kanun ile yapılmış bulunmasıdır. Anayasanın yukarıda sayılan maddeleri ve kanuni hakim ilkesi çerçevesinde mahkeme kurma görevi münhasıran yasama organına yani TBMM’ye aittir. İdarenin tüzük ve yönetmelik gibi düzenleyici işlemleri aracılığıyla mahkeme kurması, kurulmuş mahkemenin görevlerini, yetkilerini ve yargılama usullerini değiştirmesi mümkün değildir. Bu ilke yargılamanın adil biçimde tarafsız ve bağımsız hakimlerce yapılmasını sağlamaya yöneliktir.
Tabii hakim ilkesi ise, Mahkemelerin kuruluş ve görevlerinin belirlenmesinde gözetilmesi gereken ilkelerdendir. Tabii hakim yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yürürlükte bulunan kanunlar aracılığıyla görevi ve yetkisi belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabi hakim dendiği, tabii hakim ilkesi, kanuni hakim ilkesinden daha geniş bir anlam ifade ettiği, bu çerçevede tabii hakim ilkesine uygunluğun sağlanması için kanunla mahkemenin görev ve yetkisinin belirlenmesi işleminin yargılanacak olan uyuşmazlığının gerçekleşmesinden önce yapılmış olması şarttır.
Anayasa’nın 141. maddesinde; usul ekonomisi ilkesine atıf yaptığı, bu maddede davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, hakimin görevidir. Ayrıca medeni usul hukukuna egemen olan ilkelerden biri olan usul ekonomisi ilkesi yasalarda öngörülen düzenleme çerçevesinde yargılamanın kolaylaştırılmasını, yargılamada öngörülen olağan zaman süresinin aşılmamasını ve gereksiz gider yapılmamasını amaçlar ve bunu hakime bir görev olarak yükler.
Doğal hakim ilkesi Anayasa Mahkemesinin birçok kararlarına konu olmuştur. Anayasa’nın 37. maddesinde; düzenlenmiş olan yasal yargıç güvencesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. ve Anayasa’nın 36. maddelerinde ifade edilen adil yargılanma hakkının en önemli öğesi olan kanuni, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde yargılanma hakkının temelini oluşturmaktadır. Hukuk devletinde yasal yargıç, doğal yargıç (tabii hakim) olarak anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarında da belirttiği gibi doğal yargıç kavramı suçun işlenmesinden veya çekişmenin doğmasından önce davayı görecek yargı yerinin yasayla belirlenmesi diye tanımlanmaktadır. Başka bir anlatımla, doğal yargıç ilkesi; yargılama makamlarının suçun işlenmesinden veya çekişmenin meydana gelmesinden sonra kurulmasına veya yargıcın atanmasına engel oluşturur, sanığın ve davanın yanlarına göre yargıç atanmasına olanak vermez. Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kararlarında doğal hakim kavramını suçun işlenmesinden veya davanın doğmasından önce davayı görecek yargı yerinin kanunla belirlenmesi olarak tanımlamaktadır. Başka bir anlatımla, doğal hakim ilkesi yargılama makamlarının uyuşmazlığın meydana gelmesinden sonra kurulmasını veya davanın taraflarına göre hakim atanmasını engeller. Özetle; Anayasa Mahkemesi doğal hakim ilkesini kanunla ve uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce kurulma şartı ile birlikte ele almakla, bağımsızlık ve tarafsızlığa da vurgu yapılarak adil yargılama hakkının bir parçası olarak kabul etmektedir. Ayrıca bu ilkeyi hukuk devletinin koşullarından biri olarak da değerlendirmektedir. Esasen bireyin temel hak ve hürriyetlerinin teminat altına alınması hukuk devletinin en önemli gereklerinden biridir. Adil yargılanma hakkı da bu kapsamda bireyin temel haklarından biri olduğundan, doğal hakim ilkesinin geniş anlamda hukuk devleti ilkesinin tabii bir unsurunu, dar anlamda ise adil yargılanma hakkının bir parçasını oluşturduğunu ifade etmektedir. (Prof. Dr. Caner Yenidünya).
Avrupa İnsan Hakları mahkemesi kararlarında da; doğal hakim ilkesine atıflar yapılmıştır. Bireylerin yasa ile kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkı AİHS’nin adil yargılanma hakkının düzenlendiği 6. maddesinde; herkes davasını medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar yada cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir denilmek suretiyle güvence altına alınmıştır. AİHS’nde doğal hakim ilkesi adil yargılama hakkına ilişkin 6. maddede; mahkemelerinin yasayla kurulmuş olması ve bağımsız ve tarafsız olması gibi kriterler esas itibariyle doğal hakim ilkesini de kapsar bir nitelik arz etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mahkemelerin yargı yetkisinin ancak yasama organı tarafından kanunla düzenlenebileceğini belirterek içtihat yoluyla da bu kuralın esnetilmeyeceğini açıkça belirtmiştir.
Yukarıda açıklanan kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi bu husustaki Anayasal düzenleme ve Anayasa Mahkemesi kararları, AİHS ve AİHM kararları birlikte değerlendirilip yorumlandığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için yetkili ve görevli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmekte olup, mahkememizce yapılan tüm açıklamalar ışığında, mahkememiz yargı çevresini yeniden belirleyen kararın 0109/2021 tarihinde ve bu tarihten sonra açılan davalarda uygulanması gerektiği, yürürlük tarihi olan 01/09/2021 tarihinden önce açılmış davalarıda istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile gönderilmesine olanak olmadığı sonucuna varılmıştır.
Nitekim, özel kanunlarına göre kurulmuş olan ihtisas mahkemelerinin yargı alanlarının yeniden belirlenmesi ile ilgili bir uyuşmazlığı konu edinen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2019 tarih ve 11-10/401 sayılı kararında da aynı ilkeler benimsendiği gibi bizzat Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararından sonra verilen Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2021/1511 Esas 2021/1353 Karar sayılı kararında da aynı hususlara işaret edildiği görülmüştür.
Bu sebeplerle, 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların mahkememizin görev alanı dışında kaldığı ve bu davalara davanın açıldığı tarihteki görevli mahkemenin bakmaya devam etmesi gerektiği değerlendirilmiş, Yeşilhisar Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20/09/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı gönderme kararının yerinde olmadığı veçhile, davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-H.M.K’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın USULDEN REDDİNE,
2-Hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli YEŞİLHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-HMK.’nun 20. maddesi gereği kararın kesinleştiği tarihten veya kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, HMK’nın 331/2. maddesi gereğince dava dosyanın re’sen mahkememizce ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı ve feri müdahil vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 09/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.