Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/670 E. 2022/1026 K. 26.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACILAR : 1- …
2- …
3- …
4- …
5- …
6- …
7- …
8- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan genel kurul kararının iptali (kooperatif genel kurul kararının iptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin haksız yere müvekkillerinin ihracına karar verdiğini, müvekkilleri tarafından açılan Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı, Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı, Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı, Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı, Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı, Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı ve Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı davalarıyla müvekkilleri hakkında tesis edilen ihraç işlemlerinin iptaline karar verildiğini, müvekkillerinin hali hazırda kooperatif üyesi olduklarını, davalı kooperatifin … tarihli genel kurul toplantısı ve alınan kararların usulüne uygun olmadığını, müvekkillerinin davalı kooperatifin üyesi oldukları halde genel kurul toplantısına çağrılmadıklarını, müvekkillerinin bir kısmının genel kurul toplantısının yapılacağını haber alması üzerine bir kısmı şahsen ve bir kısmının da temsilcilerini toplantıya gönderdiklerini ancak genel kurul toplantısına alınmadıklarını, genel kurulda müvekkillerine usulüne uygun çağrı kağıdı ve ekinde genel kurula ilişkin bilgilendirme evrakı gönderilmediğini, haricen toplantıdan haberdar olup toplantıya katılmak isteyen müvekkillerin genel kurulun yapıldığı salona alınmadıklarını, toplantıya katılmayı başaran bir kaç müvekkiline ise toplantıda söz hakkı verilmediğini, yönetim kurulu başkanı olmak üzere tüm organlara seçilen şahısların bir kısmının bu görevlere uygun olmayan adli sicili bozuk kişiler olduğunu haricen öğrendiklerini, kooperatif genel kurulunda alınan tüm kararların kooperatifin geçmişte karışmış olduğu birçok usulsüz işlemin ibrası şeklinde tamamlanmış olup alınan tüm kararlar usul ve yasaya aykırı olduğunu, kooperatifin geçmişine ilişkin tüm resmi ve özel belgelerin kooperatifin yönetim bürosunda hırsızlık olayının gerçekleşmiş olduğu iddiası ile ortadan kaldırıldığını, genel kurulda bu hususa hiç değinilmediğini belirterek davalı kooperatifin … tarihli genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalıların kooperatif üyeliğininden çıkarılmasının söz konusu olmadığını, özellikle kooperatif yetkililerinin, davacıların üyeliklerinin devam ettiğini genel kurulda ve diğer zamanlarda belirttiklerini, müvekkili kooperatifçe … tarihinde yapılan genel kurul toplantısının ve alınan kararların usulüne uygun alınmış kararlar olduğunu, kooperatif üyesi olan herkesin genel kurula davetiye çıkarılarak usulüne uygun bir şekilde çağrıldığını, dolayısıyla genel kurula davet edilmeyen üyenin olmadığını, genel kurul toplantısına gelen her üyenin içeri alındığını, söz hakkı istediklerinde her birinin hem toplantı sırasında hem de toplantı sonrasında dinlendiğini, yine aynı zamanda üyelerden temsilcileri toplantıya gelenlerin de toplantıya katıldıklarını, toplantının büyük bir salonda organize edildiğini ve tüm üyelerin katılımının kolaylıkla sağlanması amacının göz önünde bulundurulduğunu, davacı tarafın dava dilekçelerindeki tüm iddiaların asılsız ve mesnetsiz olduğunu, … tarihinde gerçekleştirilen genel kurul toplantısının ve alınan kararların 1163 sayılı Kanun hükümlerine uygun nitelikte gerçekleştirildiğini belirterek haksız ve kötüniyetli olarak açılan işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacılar tarafından kooperatifin … tarihli genel kurul toplantı tutanağı ile toplantıya dair tüm kayıtlara, kooperatifin kayıtlarına, Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas, … Esas, … Esas, … Esas, … Esas ve … Esas sayılı dava dosyalarına, Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Esas, … Esas, … Esas ve … Esas sayılı dava dosyalarına, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı, … soruşturma sayılı ve … soruşturma sayılı dosyalarına ve tanık anlatımlarına delil olarak dayanılmıştır.
Davalı tarafından kooperatifin … tarihli genel kurul toplantı tutanağı ile toplantıya dair tüm kayıt ve belgelerine ve tanık anlatımlarına delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri Valiliği Çevre Ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı kooperatifin tadilatlarıyla birlikte ana sözleşmesinin ve tüm genel kurul kararlarının, ayrıca … tarihli genel kurul toplantısı dahil tüm genel kurul kararlarının hazirun cetveli örneğinin istenilmiş, kooperatifin kayıtlı adresi ile … tarihi itibarıyla ve halen ortak sayısının kaç olduğu sorulmuştur. … tarihli yazı ile bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Davalı kooperatife müzekkere yazılarak; a)… tarihi itibarı ile ve halen ortak sayısının kaç olduğu, davacıların kooperatifin ortağı olup olmadığı sorulmuştur, b)Kuruluşundan … tarihine kadar kooperatifin mevcut üyelerinin kimler olduğu, üyelikten ayrılanların üyeliklerinin hangi sebeplerle son bulduğu, üyeliği bitmiş üyelere tapu verilip verilmediği sorularak, buna ilişkin bilgilerin tablo halinde verilmesi istenilmiştir, c)… tarihli genel kurul toplantısına davet için üyelere tebligat çıkarılıp çıkarılmadığı, gündemin ilan edilip edilmediği sorularak tebligat evraklarının ve ilan örneklerinin, ayrıca … tarihli genel kurul toplantı tutanağının ve eklerinin, … tarihli genel kurul toplantısının hazirun cetveli örneğinin, bu toplantıda okunan yönetim kurulu faaliyet raporu ve denetim kurulu raporunun örnekleri istenilmiştir, d) Davacıların üyelik dosyasının örneği istenilmiştir, e) Kuruluşundan bu yana kooperatifin yönetim kurulu başkan ve üyelerinin kimler olduğu, her birinin göreve başladıkları ve görevlerinin sona erdiği tarihlerin belirtilmek suretiyle bilgilerin tablo halinde verilmesinin istenilmiştir, ı)Kuruluşundan bu yana kooperatifin yıl sonu itibari ile hazırlanan ayrıntılı mizanları istenilmiştir, i)Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmasının gerekmesi halinde kooperatif defter ve kayıtlarının bilirkişi incelemesine hazır edileceği açık adresin ve bu adreste defter ve kayıtları bilirkişiye sunacak görevlinin adı, soyadı ve telefon numarasının bildirilmesi istenmiştir. Bu müzekkeremize … tarihli yazı cevap verilmiş ve yazı ekinde istenen bir kısım belgeler ibraz edilmiştir.
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak … soruşturma sayılı dosyanın, … soruşturma sayılı dosyanın ve … soruşturma sayılı dosyanın akıbetleri sorularak bu dosyaların Uyap kayıt örnekleri istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas, … Esas, … Esas, … Esas ve … Esas sayılı dava dosyalarının akıbetleri sorulmuş, karar çıkmış ve kesinleşmişlerse her bir dava dosyasına ait kesinleşme şerhli gerekçeli karar örneğinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Mahkememizin …Esas, … Esas, … Esas, … Esas, … Esas ve … Esas sayılı dava dosyalarının uyap kayıtlarının incelenerek bu dosyalarda karar verilmişse her bir dava dosyasına ait kesinleşme şerhli gerekçeli karar örneğinin çıkartılıp dosyamız içine alınmiştır.
Davacılar vekili tarafından Uyap sistemi üzerinden verilen … tarihli dilekçede “Mahkemeniz mezkur dosyasında tanık olarak …’i bildirmiştik. Müvekiller ile yaptığımız görüşmede bu tanığın davanın uzamasına sebebiyet verdiği kanaati ile tanıklığından vazgeçiyoruz.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı vekili Av. … … tarihli duruşmada “… davacıların tanıkları …’in dinlenmesinden vazgeçmesine bir diyeceğimiz yoktur, bizim bu tanığın dinlenmesine yönelik talebimiz bulunmamaktadır.” şeklinde beyanda bulunmuş ve beyanının doğruluğunu imzası ile tasdik etmiştir. Bu durum karşısında davacılar tanığı … dinlenmemiştir.
Yargılama sırasında davalı tarafından bildirilen tanık usulünce dinlenmiştir.
Davalı tanığı … duruşmada; “Ben davalı kooperatifte muhasip üyeyim, kooperatifin üyesiyim. Davacıları tanırım. … tarihli en son yapılan genel kurulda davacı … bizim yaptığımız genel kurula davete binaen kendisi, oğlu ve yeğeni ile birlikte geldi. Kendisi kız kardeşinin yerine vekaleten genel kurula girmek istedi, oğlu da vekaleten …’in yerine genel kurula girmek istedi. Yeğeni ise hiçbir şeye karışmadı sadece yanlarında geldi. Davacı …’ın eşi … genel kurul toplantısına geldi, davacının vekaleti ile eşi toplantıya katıldı. Diğer davacılara da yani davacıların hepsine genel kurula davet yazısı gönderildi ancak davacılar nasıl ikna edildi ise gönderdiğimiz yazılarımızı almadıkları gibi telefon ettiğimizde telefonlarımızı da açmadılar. Adres güncellemesi için bilgi istiyoruz, telefona bakmıyorlar. Genel kurulda toplantıyı canlı yayına çeken vardı, videoya alan vardı. Hatta bunlar hükümet komiseri tarafından iki kere uyarıldılar. Yukarıda ismini söylediğim davacılar dışındaki diğer davacılarında muhtemelen genel kurul toplantısından haberi vardı fakat gelmediler. Genel kurula gelenlerin hepsi oy kullandı. Hazirun cetvelinde imzası olanların oy kullanması engellenemez. Davacılardan genel kurul toplantısına geldikleri halde içeri alınmayan kimse olmadı. Gelen herkes genel kurul toplantısına alındı, aksi yöndeki iddia doğru değildir. Bununla ilgili sorumluluk bizde değil, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ndedir. Hükumet komiserleri hazirun listesini inceler. Katılan ve katılmayanları tespit eder, yoklama yapar ve bu şekilde genel kurulu açarlar. Genel kurulda kararlar oylamaya sunuldu. Ben sırtım dönük olduğu için kimlerin oy verip vermediğini görmedim. Oyları Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü görevlileri olan hükumet komiserleri sayıp genel kurul tutanağına geçirdiler. Bütün kararlar oy birliği ile çıktığına göre mutlaka red oyu veren olmamıştır. Zaten bunlar bizim tasarrufumuzda değil. Oy verenleri dediğim gibi hükumet komiserleri saydılar. Kooperatif üyelerinin genel kurulda yaptığı tek iş yıl içinde yaptığı çalışmalardan bahsetmek ve bilançoları anlatmaktır. Onun dışındaki tüm oylamalar hükumet komiserlerinin gözetiminde yapılır. Toplantıya katılan davacılardan …’ın vekaleten katıldığı eşi ve davacı … genel kurulda alınan kararlara karşı muhalif olmadı. Zaten toplantıyı videoya kayıt ettiler, olsaydı bu ortaya çıkardı. Benim bildiklerim bunlardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı olarak bildirilen …’in davalı kooperatifin halihazırdaki yönetim kurul başkanı başka bir deyimle yasal temsilcisi olduğu anlaşılmış, tarafı sıfatı ile tanıklık birleşemeyeceğinden davalı tarafından tanık olarak gösterilen …’in tanık sıfatı ile dinlenmesi talebinin reddine karar verilmiştir. …, duruşmada davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanı sıfatı ile söz alarak beyanda bulunmuştur.
Davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanı … duruşmada; “Genel kurul toplantısına Çevre ve Şerhicilik İl Müdürlüğü’nün görevlendirdiği iki memur hükümet komiseri olarak katılıyor. Bir de kooperatif üyeliği e-devlet üzerinden elektronik sistem ile direkt Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yapılıyor yani onların sistemine düşüyor. Bu davanın konusu olan … tarihli genel kurul toplantısı başladığında hükümet komiserlerinin ellerinde bulunan hazirun cetveli ile üyelere gönderdiğimiz genel kurul toplantısına davet yazılarının posta listesini karşılaştırıyorlar. Genel kurul başlamadan önce yarım saat bu karşılaştırmayı yapıyorlar. Buna göre genel kurul toplantısı başlıyor. Haber verilmedi denilen davacı üyelerden o gün genel kurul toplantısına … vardı, kız kardeşi … adına vekaleten oy kullandı. … kendi adına da oy kullandı. Bir de davacı … adına vekaleten eşi … gelip genel kurula katıldı ve oy kullandı. Bunlar kendi aralarında bir grup oluşturdukları için genel kurula katılmayanlar da katılanlardan bilgi aldılar. Bu üyeler 2017 yılı sonundan beri kooperatife hiçbir şekilde aidat ödemesi yapmıyorlar. Zannedersem … ile … en son 2018 yılında Haziran veya Temmuz’da ödeme yapmıştı, ondan sonra hiç ödeme yapmadılar. kooperatifte aktif değiller. Biz buna rağmen onları genel kurul toplantısına davet ettik. Verdikleri adreste hiçbiri bulunamıyor, gönderdiğimiz davet mektupları iade geliyor. Üzerilerinden birçok adres geliyor, bizdeki adreslerden iade geliyor.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dava konusu edilen genel kurulda, yönetim kurulu yedek üyeliklerine seçilen …, … ve …, denetim kurulu asil ve yedek üyeliklerine seçilen …, …, … ve …’in T.C. kimlik numarası ve açık kimlik bilgilerini mahkememize bildirmesi için davalı kooperatif vekiline süre verilmiştir. Davalı kooperatif vekili tarafından verilen sürede yönetim ve denetim kuruluna seçilenlerin T.C. kimlik bilgileri ve açık kimlik bilgileri bildirildikten sonra, dava dilekçesinde yukarıda sözü edilen yönetim ve denetim kuruluna seçilenler arasında adli sicil kaydı bozuk olan kişiler olduğu iddia edildiğinden bu kişilerin yasa gereği seçilme engeli olup olmadığının araştırılması için bu kişilerin adli sicil kayıtlarının araştırılması için adli sicil bürosuna müzekkere yazılmıştır. Buradan gelen adli sicil kayıtlarının incelenmesiyle tespit edilen mahkumiyet ilamlarının örneğinin celbi için Kayseri … Asliye Ceza Mahkemesi’ne, Kayseri … Asliye Ceza Mahkemesi’ne, Kayseri … Asliye Ceza Mahkemesi’ne ve Kayseri … Asliye Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılmıştır. Bu müzekkerelerimize … , … ve … tarihli yazılar ile cevap verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, davalı S.S. … Konut Yapı Kooperatifi’nin … tarihli genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararlarının iptali istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesine göre davaya bakmaya mahkememiz yetkili ve görevlidir. Zira davalı kooperatifin işlem merkezi Kayseri’dir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca davanın niteliği itibarı ile davanın yargılaması mahkememiz heyeti tarafından yapılarak sonuçlandırılmıştır.
Dava dosyasının tetkikinde dava açılırken davacılardan … adına başvuru ve peşin dava harcının alındığı, eldeki dosyada davacı sayısının 8 olduğu, …’ın dışındaki diğer 7 davacı yönünden başvuru ve peşin dava harcının yatırılmadığı görülmüş, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı olduğu, bu sebepten dolayı her birinin ayrı ayrı başvuru ve peşin harç yatırması gerektiği hususları dikkate alınarak … dışındaki diğer 7 davacı yönünden 7×80,70-TL başvuru harcı ve 7x 80,70-TL peşin maktu dava harcını yatırmak üzere davacı tarafa gelecek kesin süre verilerek, kesin süre içinde eksik başvuru ve peşin dava harcı yatırılmadığı takdirde bunları yatırmayan davacılar yönünden Harçlar Kanunu’nun 30 ve 32. maddeleri ile HMK’nun 150. maddesi uyarınca yasal süresi içinde başvuru harcı ve peşin dava harcı yatırılmak sureti ile yenileninceye kadar davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği davacılar vekiline usulünce ihtar edilmiştir. Kesin süreye ilişkin ara kararı çerçevesinde harç yatırmayan 7 adet davalı adına eksik olan başvuru ve peşin dava harcı yatırılmıştır.
HMK’nun 31. maddesi gereği davacılar vekiline dava dilekçesinde iddia ettikleri üzere hangi davacıların genel kurul toplantısına alınmadığını ve hangi davacıların genel kurul toplantısına katıldıklarını ancak toplantı sırasında kendilerine söz verilmediğini, her bir davacının isimlerinin tek tek bildirmek sureti ile açıklama yapması için kesin süre verilmiş, kesin süreye uyulmadığı takdirde bu konuda açıklama yapmaktan kaçınmış sayılacakları davacılar vekiline usulünce ihtar edilmiştir.
Davacılar vekili Uyap sistemi üzerinden sunduğu … tarihli dilekçesinde “1-) Müvekkil … adına vekaleten kardeşi davacılardan … katılma talebinde bulunmuş kabul edilmemiştir. 2-) Müvekkil … adına vekaleten oğlu …’in toplantıya katılma talebi kabul edilmemiştir. Durum bu şekilde olunca müvekkil … kendi adına asaleten toplantıya katılmış ancak müvekkile toplantı esansında ısrar etmesine rağmen söz hakkı verilmemiştir. 3-)Müvekkiller … ve …’e genel kurula ilişkin hiçbir tebligat ve bildirim yapılmamıştır. 4-)Müvekkil … adına kardeşi vekaleten toplantıya katılmak istemişse de talebi kabul edilmemiş toplantıya girmesi kooperatif yetkilileri tarafından engellenmiştir. 5-)Müvekkil … adına vekaleten eşi … toplantıya katılmış tüm ısrarlarına rağmen …’a söz hakkı verilmemiştir. 6-)Toplantıya katılan müvekkillerin toplantıda yapılan oylamalarda kullandıkları oylar da kooperatif yönetimi ve hazirun tarafından ciddiye alınmamıştır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacıların davalı kooperatifin ortağı olduğu tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık; davacıların … tarihli genel kurula davet edilip edilmediği, genel kurul toplantısının yapıldığı salona davacıların alınıp alınmadığı, toplantıya katılan davacılara toplantıda söz verilip verilmediği, … tarihli genel kurulda alınan kararların kanuna, hukuka, hukukun genel ilkelerine, hakkaniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı, alınan kararların iptali koşullarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar görülmektedir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin ret oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir. Emredici nitelikte olan bu yasal düzenlemenin, davalı kooperatif anasözleşmesinin 38. maddesinde de de aynen tekrarlandığı görülmektedir.
Dava açma koşulu olarak aranan muhalefetin, oylama öncesinde gündem ve görüşmelere yönelik düşünce açıklamak ve eleştiriyi getirmek suretiyle değil, oylama sonrasında ve oylama sonucuna yönelik olarak yapılması gereklidir. Ret oyu kullanılmasına rağmen, üyenin muhalefet şerhini oylama sonrasında yazdırmaması halinde, HMK’nun 114/2. madde hükmü yollaması ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. ve anasözleşmenin 36. madde hükmünde aranan dava şartlarının gerçekleşmediği gözetilerek, HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği de tartışmasızdır (Yargıtay 23. H.D. 2014/2404 Esas, 2014/5673 Karar).
Yine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 29/09/2014 T., E:2014/1847, K:2014/6026 sayılı kararında da da belirtildiği üzere; oylama öncesi yapılan görüşme sırasında sonradan alınacak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımamaktadır. Muhalefetin, görüşülen öneriye değil, alınan karara karşı yapılması gerekmektedir. Diğer anlatımla, dava açma koşulu olarak aranan muhalefetin, oylama öncesinde gündem ve görüşmelere yönelik düşünce açıklamak ve eleştiri getirmek suretiyle değil, oylama sonrasında ve oylama sonucuna yönelik olarak yapılması gerekmektedir.
Kooperatiflerde genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapılması veya yapılmaması halinin müeyyidesinin bu toplantıda alınan kararların yokluğu mu, yoksa iptal edilebilirliği mi olduğu hususu Türk ve yabancı doktrinde tartışmalı olup, çoğunluk düşüncesi, hukuki işlemlere güvenlik getirme amacı da dikkate alınarak bu nevi sakatlıkların müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğu yönündedir.
Yargıtay 11. ve 23. Hukuk Daireleri’nin yerleşik uygulamasına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. ve anasözleşmenin 28. maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasanın 53. maddesinde, çağrıda usulsüzlük halinin genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun çağrıda usulsüzlük halinde bunun müeyyidesini yokluk olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır.
Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden tarafın, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır.
Öte yandan, genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmaması ve gelmemeleri halinde, toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa bu durum, kararın yok sayılmasını gerektirir. “Yokluk”, hukuki işlemin kurucu unsurlarında eksiklik bulunması halinde söz konusu olabilecek bir haldir. Kurucu unsurları ihtiva etmeyen bir sözleşme kurulmamış, meydana gelmemiş sayılır (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 1998, İstanbul, sf 307). Kanuni nisapla toplanmayan ya da karar alınmayan bir genel kurul toplantısı için bu husus değerlendirilebilir. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi, açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıda bir fazlasına itibar olunur” hükmünü; ana sözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası, “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortaklardan genel kurula katılma hakkına sahip olanların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması gerekir. İlk toplantıda nisap temin edilmediği takdirde ikinci toplantıda nisap aranmaz.” hükmünü; 2. fıkrada ise “Genel kurulda kararlar, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile alınır.” hükmünü içermektedir.
Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, TBK’nun 26 ve 27. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır. Yok hükmünde olan kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. Sonradan icazetle dahi geçerli hale gelmezler. Emredici nitelikteki bu kurallara aykırılık halinde alınan kararlar yok hükmündedir ve süre şartına bağlı olmaksızın her zaman geçersizliği ileri sürülebileceği gibi mahkemece de bu husus re’sen dikkate alınır (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 17/02/2015 T., E:2014/6254, K:2015/915 sayılı, 21/06/2017 T., E:2016/3579, K:2017/1890 sayılı kararları).
Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki, genel kurul kararlarını sakatlayan hukuka aykırılıklar bakımından Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları gereğince kararlar yoklukla malul, mutlak butlanla malul ve iptal edilebilir kararlar olarak üçe ayrılmaktadır. Emredici kurallara aykırı kararlar bakımından kararın şekil ve kurucu unsurları bakımından emredici kurallara aykırılık halinde (örneğin, toplantı ve karar yeter sayılarının bulunmaması) yokluk yaptırımı ile karşı karşıya kalacağı, maddi-öze ilişkin kanunun emredici kurallarına aykırılık halinde ise (örneğin, kararın ahlaka ve adaba aykırı olması, konusunun imkansız olması, kesin hükme ve kanunun emredici madde hukuk kurallarına aykırı olması) alınan kararların mutlak butlanla malul olacağı, kişisel hakları ilgilendiren ana sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı kararların ise iptal edilebilir kararlar olduğu kabul edilmektedir.
Yokluk halinde, hukuki işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeniyle şeklen dahi olsa mevcudiyet (varlık) kazanamamaktadır. Hukuken yok olan bir işleme hiçbir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün değildir. İptali kabil kararlar ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlal edildiği kararlardır. İptali gereken kararlar, baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğururlar.
Bu kapsamda kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak toplantı yeter sayısı oluşmadan alınan kararların yok hükmünde olduğu bu kararlar bakımından taraflarca açıkça ileri sürülmemiş olsa dahi kararların yok hükmünde olduğunun hakim tarafından re’sen nazara alınacağı bu kararlar bakımından dava açan kooperatif üyesinin genel kurula katılmış olması, karşı oy kullanması ve karara karşı muhalefet şerhinin tutanağa yazdırılmasına ilişkin koşulların aranmayacağı, yok hükmünde olan kararların baştan itibaren hukuk aleminde varlık kazanmayacağı kabul edilmektedir. Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı, yine … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı ilamlarında aynı husus vurgulanmıştır.
Bu kapsamda bir genel kurul kararının iptali için gerekli olan ve aşağıda sözü edilen şartlarına bakmak gerekir.
Geçerli bir genel kurul kararının varlığı: Ortada geçerli bir genel kurul kararının olması; kararda hükümsüzlük hallerinin bulunmaması anlamına gelmektedir. Hükümsüzlük hallerini butlan ve yokluk olarak iki kategoride inceleyebiliriz. Kavram olarak yokluk; bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen ve kurucu nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir. Butlan ise bir işlemin kurucu unsurlarında bir eksiklik olmamasına rağmen işlemin konusunun kanuna, ahlaka, adaba, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı ya da, imkânsız olması halidir. Böyle durumlarda söz konusu işlem batıldır. Her iki durumda da kesin bir geçersizlik hali söz konusu olduğu için ortada iptali istenebilecek bir genel kurul kararının varlığından söz edilemez. Bu hallerde kararın yokluk veya butlan sebebiyle geçersizliği hakim tarafından resen dikkate alınabileceği gibi menfaati olan herkes tarafından herhangi bir süreye tabi olmaksızın itiraz veya dava yoluyla her zaman ileri sürülebilmektedir.
Kararın kanuna aykırı olması hali: Kanuni düzenlemelere aykırı kararlar iptal yaptırımına tabidir. Kanuna aykırılık ile kastedilen salt Kooperatifler Kanunu’na aykırılık değildir, özel hukuk ve kamu hukuku alanına giren tüm kanunlardır.
Anasözleşmeye aykırı olması hali: Anasözleşmeye, kooperatifin kuruluş amacı doğrultusunda faaliyetlerini gerçekleştirirken şirket tüzel kişiliği ile pay sahipleri arasındaki ilişkileri düzenler. Kooperatif anasözleşmeye ile emredici olmamak kaydıyla kanun hükümlerinden farklı düzenlemeler ya da kanunun izin verdiği doğrultuda emredici nitelikteki hükümleri daha da ağırlaştıran düzenlemeler yapılabilmektedir. Dolayısı ile kanuna aykırılık teşkil etmeyen bir karar, kooperatifin anasözleşmesine aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu halde söz konusu kararın iptali istenebilmektedir.
Dürüstlük kuralına aykırılık hali: İptal davası imkânının esaslı amacının; genel kurul kararını almaya yetkili çoğunluk pay sahiplerinin bu haklarını kötüye kullanmalarını engellemek olduğunu belirtmiştik. Dolayısıyla genel kurul kararının dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğini iddia eden dava açmaya yetkili kişiler bu şekilde kararın iptalini sağlayabilmektedirler.
Aykırılık hali ile karar arasında nedensellik bağı: TTK’nun 446. maddesi ile iptal davası açabilecek kişiler düzenlenirken, maddenin b fıkrası ile “yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,….” denilmek suretiyle varlığı iddia edilen aykırılığın kararın alınmasında etkili olduğunun da ispatının gerektiği vurgulanmıştır. Nitekim Yargıtay … HD, … E. , …. K. , … tarihli kararı ile; “davacıya genel kurul toplantı gününün tebliğ edilmemesi ya da toplantı gündeminin ve üye listesinin tebligat evrakında bulunmaması durumu sonuca etkili görünmediğinden iptal nedeni olarak değerlendirilmediği, davacı tarafça başkaca genel kurul kararının iptalini gerektirir bir sebep de ileri sürmediğine göre, toplantıya çağrıdaki usulsüzlük sebebiyle toplantının iptaline karar verilmesinin mümkün görülmediği” gerekçesiyle, davanın reddine karar veren ilk derece mahkemesinin kararını onamıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede dosya kapsamına göre; davalı kooperatifin … tarihli olan olağan genel kurulu toplantısı için 97 ortağa taahhütlü çağrı yazısı gönderildiği, 35 ortağa çağrının elden tebliğ edildiği ve böylece toplam 127 ortağa çağrı yapıldığı, 127 ortaktan 41 ortağın asaleten ve 8 ortağın vekaleten olmak üzere toplantıya toplam 49 ortağın katıldığı görülmektedir. Genel kurul toplantı yeter sayısının ortakların 1/4 oranında toplantıya katılmasıyla ve karar yeter sayısının ise toplantıya katılan ortakların yarısından bir fazlasının oyu ile sağlanabilir olduğu dikkate alındığında, buna göre dava konusu genel kurul tarihi itibarı ile davalı kooperatifin 127 ortağı olduğu tespit edildiğinden toplantı yeter sayısının 32 olduğu, dava konusu genel kurul toplantısına ise asaleten ve vekaleten toplam 49 ortağın katıldığı, toplantı yeter sayısının bulunduğu açıktır.
… tarihli olan olağan genel kurulu toplantısına ait hazirun cetvelinin incelenmesinde davacı …’in asaleten ve davacı …’ın vekaleten toplantıya katıldıkları, davacılardan …, …, …, …, … ve …’un ise hazirun cetvelinde asaleten veya vekaleten imzalarının olmadığı görülmektedir. Dava konusu genel kurulda toplantı yeter sayısı sayısının 32 olduğu, dava konusu genel kurul toplantısına ise asaleten ve vekaleten toplam 49 ortağın katıldığı göz önüne alındığında toplantıya katılmayan davacı 6 ortağın tamamına genel kurul toplantı gününün tebliğ edilmemesi ya da toplantı gündeminin ve üye listesinin tebligat evrakında bulunmaması durumu toplantı yeter sayısının 32’nin altına düşmesine neden olmadığından dolayı sonuca etkili görülmediğinden iptal nedeni olarak değerlendirilmemiştir. Kaldı ki; davacılar vekili Uyap sistemi üzerinden sunduğu … tarihli dilekçesinde sadece davacılardan … ve …’e genel kurul toplantısına ilişkin çağrı tebligatı veya bildirim yapılmadığını beyan etmekte olup, bu davacılardan …’in anılan genel kurul toplantısına katıldığı aynı tarihli dilekçede davacı tarafın beyanıyla sabittir. Buna göre, … tarihli olan olağan genel kurulu toplantıda toplantı yeter sayısı ve karar yeter sayısı bulunmaktadır.
… tarihli olan olağan genel kurulu toplantı tutanağının incelenmesinde gündemin 1. maddesinin açılış ve yoklama, 2. maddesinin divan heyetinin seçimi, 3. maddesinin 2019 ve 2020 yılı yönetim kurulu faaliyet raporu, 2019 ve 2020 yılı denetim kurulu faaliyet raporu, 2019 ve 2020 yılı dönem bilançosunun okunup müzakere edilmesi ve oylanması, 4. maddesinin 2019 ve 2020 yılı yönetim kurulu ve faaliyet raporunun, 2019 ve 2020 yılı denetim kurulu ve faaliyet raporunun ayrı ayrı ibra edilmesi, 5. maddesinin yönetim kurulu yedek üyelerinin seçilmesi ve görev süresinin tespiti, 6. maddesinin denetim kurulu asil ve yedek üyelerinin seçilmesi ve görev süresinin tespiti, 7. maddesinin firma sahibi vefat eden … Yapı İnşaat Taahhhüt Limited Şirketi ve kooperatife imalat yapan diğer firmaların yaptıkları inşaat işlerinin maliyet borç ve alacaklarının yeniden değerlendirilmesi, hesap çıkartılması ve gerekirse dava konusu yapabilmek için yönetim kuruluna yetki verilmesi, 8. maddesinin kooperatifin önceki genel kurullarında aldığı yetkilerin aynen devam ettirilmesi, 9. maddenin dönem aidatlarının ve gecikme zammı oranlarının tespiti, 10. maddenin yönetim ve denetim kurulunun huzur hakkının tespiti ve 11. maddesinin dilek, temenniler ve kapanış içerikli olduğu, gündemin 4. maddesinin görüşülmesi sırasında yönetim ve denetim kurulu üyelerinin kendi ibraları ile ilgili olarak yapılan oylamada oy kullanmadıkları, gündemin 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10. maddelerinin oy birliği ile kabul edildiği, dilek, temenniler ve kapanış içerikli gündemin 11. maddesinde “Söz alan olmadı. Kapanış maddesinde divan başkanlığınca ortaklara alınan kararlara muhalif kalanlar olup olmadığı soruldu. Genel kurul toplantısı ile ilgili olarak ortaklardan herhangi bir muhalefet eden olmadı…” ifadesinin yazdığı görülmüştür.
… tarihli olan olağan genel kurulu toplantısına katılan davacı …’in ve davacı …’ın oylama sonrasında muhalefet şerhi yazdırmadığından, muhalefet yazdırmalarına engel olunduğu yönünde iddia ve ispat bulunmadığından dolayı HMK’nun 114/2. madde hükmü yollaması ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. ve anasözleşmenin 36. madde hükmünde aranan dava şartlarının gerçekleşmediği gözetilerek, HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacılar vekilinin … tarihli dilekçesinde davacı … adına vekaleten kardeşi olan davacılardan … katılma talebinde bulunduğu ama kabul edilmediği, davacı … adına vekaleten oğlu …’in toplantıya katılma talebinin kabul edilmediği, davacı … adına kardeşinin vekaleten toplantıya katılmak istemişse de talebinin kabul edilmediği ve toplantıya girmesinin kooperatif yetkilileri tarafından engellendiği, davacılardan …’e ve davacı …’a vekaleten eşi … genel kurul toplantısında tüm ısrarlarına rağmen söz hakkı verilmediği iddia edilmişse de soyut iddia dışında bu konu yasal delillerle ispatlanamamıştır. Kaldı ki, bu durum sonuca etkili değildir. Yine yukarıda anılan davacılar vekilinin dilekçesinde “Toplantıya katılan müvekkillerin toplantıda yapılan oylamalarda kullandıkları oylar da, kooperatif yönetimi ve hazirun tarafından ciddiye alınmamıştır.” iddiasının da davaya bir tesiri bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde uyuşmazlığa konu genel kurulda, yönetim kurulu başkanı ve tüm organlara seçilen şahısların bir kısmının bu görevlere uygun olmayan adli sicili bozuk kişiler olduğu ileri sürüldüğünden mahkememizce bu yönden araştırmalar yapılmış ve celp olunan adli sicil kayıtlarının, savcılık ve ceza mahkemesi kararlarının incelenmesinde genel kurulda yönetim kurulu ve denetim kurulu asil ve yedek üyeliklerine seçilen kişilerden adli sicil kaydı olanların dahi seçildikleri görevlerini yapmalarına yasal bir engellerinin bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Mahkememizce yapılan incelemelerde, … tarihli olan olağan genel kurulu toplantısında alınan kararların kanuna, anasözleşmeye ve dürüstlük (afaki iyiniyet) kurallarına uygun olduğu, herhangi bir aykırılık bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Yargılama sonunda mevcut dosya kapsamına ve yukarıda yapılan izahatlara göre, davacıların davasının reddine karar verilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince davalarının reddi nedeniyle alınması gereken 80,70-‘er TL maktu karar ve ilam harcının davacılardan …, …, …, …, …, … ve …’tan peşin olarak alındığından, peşin alınan bu harçların mahsubu ile bu davacılar yönünden başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince davanın reddi nedeniyle alınması gereken 80,70-TL harçtan davacı davacı … tarafından peşin yatırılan 59,30-TL’nın harçtan mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın davacı …’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Kararın mahiyeti gereği davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde ilgili tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
7-Kararın mahiyeti gereği davacılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davacıların davalarının reddi nedeniyle her bir davacı yönünden ayrı ayrı hesap ve taktir olunan 9.200,00’er TL (9.200,00-TL x 8) maktu vekalet ücretinin her bir davacıdan ayrı ayrı alınarak davalıya verilmesine,
9-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. …

Başkan …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip …
E-imzalıdır