Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/664 E. 2022/964 K. 05.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2022

Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılıp bitirilen açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili … tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalıların murisi … arasında dava dışı olan asıl borçlu …Sanayi Makinaları Ve İnşaat Malzemeleri Ticaret Ve Sanayi A.Ş. ile imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden kefalet sözleşmesi düzenlendiğini, genel kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığı, borçlunun ödeme sürelerine uymadığını, müvekkili banka tarafından ihtarname keşide edildiğini, yine de ödeme yapılmadığını, akabinde müvekkili bankanın alacağını tahsil etmek amacıyla davacı banka tarafından Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosya üzerinden borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, takip başlatıldıktan sonra borçlu …’nun vefat ettiğini, mirasçılarına usulüne uygun ödeme emirlerinin tebliğ edildiğini, … mirasçılarından olan davalıların takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalıların itirazlarında ileri sürdüğü sebeplerin usule yasaya aykırı olduğunu beyanla Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra takibinin devamına, davalıların alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılara usulüne uygun tebligat yapıldığı halde davalılar tarafından yasal süresi içinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Yargılama safahatı içinde Av. … ve Av. … tarafından davalılar adına vekaletname ibraz edilmiştir. Davalılar vekilleri bilirkişi rapora itiraz dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkillerinin borcuna kefil olduğu …Sanayi Makinaları Ve İnşaat Malzemeleri Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi’nin konkordato sürecinde olan bir şirket olduğunu ve hatta hakkındaki konkordato projesinin mahkemece tasdik edildiğini, müvekkili kefillerin asıl borçlunun faydalanmış olduğu hak ve yükümlülüklerden konkordato süreci dahilinde faydalandığını, bunun aksinin konkordatonun amaç ve ruhuna aykırı bir hareket olacağını, davacı bankanın alacağının adi alacak hükmünde olduğunu ve borcun kaynağının … kredisi olduğunu, … kredilerinde esas olanın firma borcu olduğunu, kefilin zaten kredi … fonu olduğunu, borcun öncelikli olarak asıl borçludan tahsilinin gerektiğini, söz konusu kredi borcunun ödeme planlarında da kefil olarak müvekkillerin imzası bulunmadığını, bankanın bu alacağını genel kredi sözleşmesi kredisine dayandırıyor olsa bile kredinin niteliği olarak bankanın munzam karşılığının bulunmadığını, … kredilerinde Kredi … Fonu’nun bu kredilere kefil olduğunu, söz konusu kredinin bedelinin …’nden tahsil edilmesi gerektiğini, bu ödeme planlarında müvekkillerinin şahsen kefillik imzasının bulunmadığını, davacı bankanın kefalet sözleşmesine istinaden asıl borçluya kullandırdığı her türlü kredide, kredinin ödeme tablosuna kefillerden imza alması ve haberdar etmesinin yüksek yargı uygulamalarında kabul gören hukuki bir zorunluluk olduğunu, oysa davacı bankanın müvekkillerine bu şekilde bildirimde bulunmadığını, ödeme tablolarına imzalarını almadığını, davacı bankanın söz konusu kredi borcu için konkordato sürecinde iki kere yapılandırma yaptığını, yeni kredi ile konkordato komiserleri arasında anlaşmaya varıldığını, bu doğrultuda müvekkillerinin hiç bir imzası veya onayının alınmadığını, önceki kullanılan krediden dolayı sorumluluğu olduğu iddia edilen müvekkillerin bankanın sonradan kullandırmış olduğu ve konkordato sürecinde komiser heyeti ile olan anlaşmasından dolayı müvekkillerinin sorumlu tutulmasının beklenemeyeceğini, müvekkillerinin sorumluluğunun kabul etmemekle birlikte murisleri …’nun sorumluluğu kadar olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına, genel kredi sözleşmesine, kefalet sözleşmesine, hesap kat ihtarnamesine, hesap ekstrelerine, faiz genelgelerine, davacı bankanın defter ve kayıtlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davalılar yasal süresi içinde delil bildirmemiştir.
Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının Uyap kayıtları incelenmek üzere yazı ile istenilmiştir. Bu takip dosyasının incelemesinde; … bank A.Ş. tarafından borçlu …. Makinaları Ve İnşaat Malzemeleri Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi, …, …, …, … mirasçıları; …, …, … ve … hakkında 513.082,16-TL asıl alacak, 58.509,67-TL işlemiş faiz, 854,15-TL BSMV ve 825,22-TL ihtar gideri olmak üzere toplam 573.271,20-TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalıların borca itirazı üzerine icra müdürlüğünün … tarihli kararı ile İcra İflas Kanunu’nun 62. maddesine göre davalıların yaptığı borca itirazının kabulü ile İİK’nun 66/1. maddesi gereğince; takibin durdurulmasın karar verildiği görülmüştür.

Dava dışı asıl borçlu …Sanayi Makinaları Ve İnşaat Malzemeleri Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi’nin hakkındaki mahkememizin … Esas sayılı konkordato dosyasının uyap kayıtlarının bu dosyamıza eklenerek incelenmiştir.
Davacı vekili delil olarak dayandığı genel kredi sözleşmesini, hesap kat ihtarını, bir kısım kayıt ve belgeleri dosyamıza ibraz etmiştir.
Mahkememizce HMK’nun 266. maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 267. ve 268. maddesi gereğince dava dosyasının re’sen seçilecek bir bankacı bilirkişiye tevdine, HMK’nun 268. maddesi gereği bilirkişiye banka defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapması, raporuna esas alacak olup da dosya içinde bulunmayan kayıt ve belgeler olursa birer suretinin raporuna eklemesi için yetki verilmesine, HMK’nun 273. maddesi gereğince kredi sözleşmesinin tarafları, kredi miktarı, kefalet miktarı, hesap kat tarihi, kat tarihindeki ihtar, ihtarın tebliğ tarihi, ihtar ile muhataplara verilen süre, bu sürenin son gününün resmi tatil veya hafta sonuna denk gelip gelmediğinin tespiti ile buna göre temerrüt tarihinin belirlenmesi (ihtarda verilen sürenin son günü hafta sonuna veya resmi tatile denk geliyorsa takip eden ilk iş gününden sonraki gün temerrüt oluşacağı hususunun dikkate alınması), bankanın temerrüt tarihi itibari ile uyguladığı en yüksek akdi faiz oranının belirlenerek sözleşme hükümleri ile kararlaştırılan şekilde davalı tarafın sorumlu olduğu temerrüt faiz oranının tespiti, bu yapılırken davacının icra takibinde talep ettiği oranın göz önünde bulundurulması ve talebe bağlılık kuralı doğrultusunda hareket edilmesi, işlemiş temerrüt faizi miktarı, asıl alacak miktarı, BSMV miktarı, işlemiş faiz miktarı, masraf, olmak üzere takip talebinde ve icra ödeme emrinde yazılı olduğu şekilde talebe konu her bir alacak kalemi yönünden davacının varsa alacak miktarlarının kaçar TL olduğunun tespiti, takip tarihinden dava tarihine kadar olan dönemde yapılan ödeme varsa ödeme tarihi ve miktarı, dava tarihinden bilirkişinin inceleme yaptığı tarihe kadar olan dönemde yapılan ödeme varsa ödeme tarihi ve miktarı, müteselsil kefillerin sorumluluk miktarına ilişkin hususlarda hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Mahkememiz ara kararına binaen görevlendirilen bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli raporda özetle; “Davacı ve davalı arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri ve buna bağlı ekleri Türk Borçlar Kanunu 583. Madde birinci fıkrasına göre incelendiğinde herhangi bir eksiklik olmadığı, davalı …Sanayi Makinaları Ve İnşaat Malzemeleri Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi kaşesi altında münferiden … ve müteselsil kefil olarak …, … Ve … tarafından imzalanan genel kredi sözleşmesi ve bu sözleşmeye bağlı kefalet sözleşmeleri incelendiğinde kefil olarak sorumlu olunan azami miktar ile kefalet tarihi ve müteselsil kefil olarak, bu sıfatla veya bu anlama gelen bir ifadeyle yükümlülük altına girdikletinin dosyada mevcut bulunan belgelerden tespit edilebilmesi, kredi hesabının temerrüt tarihinden itibaren dava tarihine kadar olan anapara, akdi faiz, temerrilt faizi, BSMV olmak üzere toplam borç tutarının 650.459,90 TL olarak hesaplandığı, davacının itirazın iptali ile takibin devamına ve borçlunun icra inkâr tazminatı ödemesine ilişkin takdirin mahkemeye ait olduğu” belirtilmiştir.
Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … ve … tarihleri itibari ile …’nun “T.C. no: …” …Sanayi Makinaları Ve İnşaat Malzemeleri Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi’nin ortağı ve/veya yetkilisi olup olmadığı sorulmuş, ilgili kayıt ve belge örneklerinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize … tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Mahkememizin … Esas … Karar sayılı konkordato dosyasından alacaklılar toplantısından sonra düzenlenen nihai komiser raporunun ve eklerinin uyap sisteminden çıkarılarak dava dosyamız arasına eklenmiştir.
Davacı banka vekiline dava konusu edilen ve takibe dayanak yapılan kredi sözleşmesinin davalı tarafın iddia ettiği üzere yapılandırmasına ilişkin olarak konkordato komiserlerinin de imzası bulunan yapılandırma-ödeme sözleşmesi örneğini ve ödeme planı örneğini sunması ayrıca mahkememizin … Esas sayılı konkordato talep ve davasına ilişkin olarak görülen yargılama sırasında yapılan ikinci alacaklılar toplantısında konkordato projesine evet oyu veya hayır oyundan hangisini verdiklerini, bu toplantıya katılıp katılmadıklarını açıklamak üzere süre verilmiştir.
Davacı vekilince yukarıda sözü edilen konu hakkında … tarihli beyanda bulunduktan ve belgeleri ibraz ettikten sonra … tarihli bilirkişi raporunun denetime ve hüküm vermeye elverişli olmaması nedeniyle yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 266. maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 267. ve 268. maddesi gereğince dava dosyasının re’sen seçilecek bir bankacı bilirkişiye (mümkün olduğu takdirde bilirkişi …’ya) tevdine, HMK’nun 268. maddesi gereği bilirkişiye banka defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapması, raporuna esas alacak olup da dosya içinde bulunmayan kayıt ve belgeler olursa birer suretinin raporuna eklemesi için yetki verilmesine, HMK’nun 273. maddesi gereğince kredi sözleşmesinin tarafları, kredi miktarı, kefalet miktarı, hesap kat tarihi, kat tarihindeki ihtar, ihtarın tebliğ tarihi, ihtar ile muhataplara verilen süre, davalıların murisi …’nun … tarihinde vefat ettiği, dosyadaki hesap kat ihtarlarının tamamının düzenleme tarihlerinin davalıların murisinin vefat tarihinden sonra olduğu, davalılara ayrıca hesap kat ihtarnamesinin tebliğ edildiğine ilişkin belge bulunmadığı, davacının bu yönde iddiasının olmadığı da anlaşılmakla davalıların en erken icra takip tarihinde temerrüte düştükleri gözetilerek, takibe dayanak kredi sözleşmesinin ve kullandırılan kredinin davalıların murisi …’nun vefatından sonra düzenlenip düzenlenmediği ve kredinin vefatından sonra kullandırılıp kullandırılmadığı hususlarının araştırılması, bankanın temerrüt tarihi itibari ile uyguladığı en yüksek akdi faiz oranının belirlenerek sözleşme hükümleri ile kararlaştırılan şekilde davalı tarafın sorumlu olduğu temerrüt faiz oranının tespiti, bu yapılırken davacının icra takibinde talep ettiği oranın göz önünde bulundurulması ve talebe bağlılık kuralı doğrultusunda hareket edilmesi, işlemiş temerrüt faizi miktarı, asıl alacak miktarı, BSMV miktarı, işlemiş faiz miktarı, masraf, olmak üzere takip talebinde ve icra ödeme emrinde yazılı olduğu şekilde talebe konu her bir alacak kalemi yönünden davacının varsa alacak miktarlarının kaçar TL olduğunun tespiti, takip tarihinden dava tarihine kadar olan dönemde yapılan ödeme varsa ödeme tarihi ve miktarı, dava tarihinden bilirkişinin inceleme yaptığı tarihe kadar olan dönemde yapılan ödeme varsa ödeme tarihi ve miktarı, müteselsil kefillerin sorumluluk miktarına ilişkin hususlarda hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli raporda özetle; “Davacı bankanın dava dışı asıl borçludan icra takip tarihi itibariyle … nolu yapılandırma kredisinden kaynaklanan 513.082,16-TL asıl alacak, 5.451,50-TL işlemiş faiz, 272,57-TL BSMV olmak üzere toplam 518.835,39-TL nakit alacağının bulunduğu, davacı banka ile dava dışı borçlu …Sanayi Makinaları Ve İnşaat Malzemeleri Ticaret Ve Sanayi A.Ş. arasında … tarihinde imzalanan K… numaralı genel kredi sözleşmesinin davalıların murisi …tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, davalıların, kefil muris …’nun yasal mirasçıları olduğu ve mirasın reddine yönelik herhangi bir kaydın bulunmadığı görüldüğünden; mirasçı davalılar … ve …’ün icra takip tarihi olan …tarihinin temerrüt tarihi olduğu dikkate alınarak, davacı bankanın dava dışı asıl borçludan icra takip tarihi itibariyle … nolu yapılandırma kredisinden kaynaklanan 513.082,16- TL asıl alacak, 5.451,50-TL işlemiş faiz, 272,57-TL BSMV olmak üzere toplam 518.835,39-TL nakit alacağına mirasçı davalılar … ve …’ün kefil murisleri …’nun yasal mirasçıları olarak sorumlu oldukları, kefilin sorumluluğunun asıl borçludan fazla olamayacağı hususunda takdirinin mahkemede olduğu” belirtilmiştir.
Bu rapora karşı vaki itiraz ve görülen lüzum üzerine, dosyanın … tarihli raporu düzenleyen bilirkişi …’ya tevdine, bilirkişiye davacı bankanın tüm defter ve kayıtları üzerinde gerekli görmesi halinde yerinde inceleme yapması ve dosya içinde bulunmayan ancak ek rapora esas alacağı kayıt ve belgeler olursa bunlardan suret alıp ek rapora eklemesi için yetki verilmesine, HMK’nun 281/2. maddesi uyarınca icra takibine konu edilen ve yapılandırma nedeni ile taksitlendirilen 564.371,54-TL kredi borcunun müteveffa müteselsil kefil …’nun … tarihinde ölümünden önce kullandırılan kredilerden mi kaynaklandığını yoksa ölümünden sonra kullandırılan kredilerden mi kaynaklandığının tespiti, ayrıca önceki kök raporda icra takip tarihinin …olarak kabul edilip bilirkişi hesaplaması yapılmış ise de icra takip tarihinin … olduğu gözetilerek hesaplamanın buna göre yapılması konularında ek rapor tanzimi için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen …tarihli ek raporda özetle; “1-Dava ve takibe konu olan kredinin davacı banka tarafından dava dışı asıl borçlu şirkete … tarihinde kullandırıldığı, kefil …’nun … tarihinde vefat ettiği, dolayısıyla daha sonra yapılandırılan ve takibe konu olan kredinin ilk kullandırım tarihinin murisin vefatından önce olduğu, davacı bankanın dava dışı asıl borçludan icra takip tarihi itibariyle … nolu yapılandırma kredisinden kaynaklanan 513.082,16-TL asıl alacak, 5.130,82-TL işlemiş faiz ve 256,54-TL BSMV olmak üzere toplam 518.469,52 TL nakit alacağının bulunduğu, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu …Sanayi Makinaları Ve İnşaat Malzemeleri Ticaret Ve Sanayi A.Ş. arasında … tarihinde imzalanan K… numaralı genel kredi sözleşmesinin davalıların murisi …tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, davalıların kefil muris …’nun yasal mirasçıları olduğu ve mirasın reddine yönelik herhangi bir kaydın bulunmadığı görüldüğünden; mirasçı davalılar … ve …’ün icra takip tarihi olan … tarihini temerrüt tarihi olarak dikkate alındığında davacı bankanın dava dışı asıl borçludan icra takip tarihi itibariyle … nolu yapılandırma kredisinden kaynaklanan 513.082,16-TL asıl alacak, 5.130,82-TL işlemiş faiz ve 256,54-TL BSMV olmak üzere toplam 518.469,52-TL nakit alacağına mirasçı davalılar … ve …’ün kefil muris …’nun yasal mirasçıları olarak sorumlu oldukları, ancak, takdiri mahkemenizde olmak üzere kefilin sorumluluğunun asıl borçludan fazla olamayacağı dikkate alındığında davacı bankanın dava dışı asıl borçludan icra takip tarihi itibariyle … nolu yapılandırma kredisinden kaynaklanan 513.082,16-TL asıl alacak, 5.130,82-TL işlemiş faiz ve 256,54-TL BSMV olmak üzere toplam 518.469,52-TL nakit alacağına mirasçı davalılar … ve …’ün kefil muris …’nun yasal mirasçıları olarak sorumlu oldukları” belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67/1. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca dava değeri itibarı ile mahkememiz heyeti yazılı yargılama usulüne göre yargılama tarafından yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Davacı banka ile dava dışı borçlu …Sanayi Makinaları Ve İnşaat Malzemeleri Ticaret Ve Sanayi A.Ş. arasında … tarihinde imzalanan K… numaralı genel kredi sözleşmesinin davalıların murisi …tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı tarafların kabulündedir. Müteselsil kefil … … tarihinde vefat etmiştir. Davalıların müteselsil kefil …’nun mirasını reddettiklerine yönelik herhangi bir beyanları ve bunu gösterir delil bulunmamaktadır.
Tarafların uyuşmazlık noktalarının ana başlıklarıyla; davacının genel kredi kredi sözleşmesi nedeniyle davalılardan alacaklı olup olmadığı, davalıların icra takibine vaki itirazının haklı olup olmadığı ve bu itirazların iptalinin gerekip gerekmediği ve davacının İİK’nun 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatı talep edip edemeyeceği hususlarında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir. (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219, 223). İcra dosyasında itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ edildiğine ilişkin bir belge bulunmadığından, eldeki davanın bir yıllık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Genel Kredi Sözleşmesi İrdelendiğinde;
Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu …Sanayi Makinaları Ve İnşaat Malzemeleri Ticaret Ve Sanayi A.Ş. arasında … tarihinde 12 sayfadan XI ana maddeden ibaret K… numaralı genel kredi sözleşmesi düzenlenerek imzalandığı, işbu sözleşmenin 1. nolu eki olarak … tarihinde 2.500,000,00-TL ve … tarihinde 1.500.000,00-TL tutarlarında Ek-A cari hesap kredi sözleşmesi düzenlendiği ve dava dışı asıl borçlu tarafından imzalandığı, sözleşmenin eki olarak düzenlenen 3 sayfalık kefalet sözleşmesinin dava dışı …, … ve davalıların murisi … tarafından … tarihinde 2.500.000,00-TL limit ile ve … tarihinde 1.500.000,00-TL limit ile müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığı görülmektedir.
Taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi 12 sayfadan ibaret olup; sözleşmenin 1. maddesinde sözleşmedeki genel tanımların yer aldığı, bu tanımlar içinde; Ek sözleşme, Ek A- akreditif düzenlenmesine ve ithalat kabul ve aval kredisine ilişkin gayrinakdi kredi sözleşmesi, Ek A- cari kıymetli maden kredisi sözleşmesi, Ek A- ihracat, ihracat sayılan satış ve teslim ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetlere ilişkin kredi sözleşmesi, Ek A-Cari hesap kredisi sözleşmesi düzenlenmiştir. Sözleşmenin 9.01 maddesinde “Temerrüt halleri: Aşağıda sayılan bir olayın oluşması temerrüt durumu (temerrüt durumu) olarak kabul edilir.
(a)Kredi alanın, finansman belgeleri ve banka ile akdettiği; türev, hazine işlemlerine ilişkin sözleşmeler dahil; diğer sözleşmeler uyarınca vadesi geldiğinde ödemesi gereken meblağı tüm ferileri ile birlikte tam ve eksiksiz olarak ödememesi;
(g)Kredi alanın; moratoryum, konkordato, ödemelerini durdurması, iflası erteleme, iflas, tasfiye, borçların tasfiye yoluyla ödenmesinin başlatılması, bu yönlerde mahkemeye talepte bulunma yahut benzeri neticeler doğuracak bir davranışta bulunması yahut kredi alanın her türlü alacaklılarının yukarıda sayılanlardan biri ile kredi alan aleyhine işlemlere başlanması;
9.02 Temerrüdün sonuçları: yukarıda sayılan temerrüt durumlarından herhangi birisinin gerçekleşmesi halinde, finansman belgeleri nedeniyle tahakkuk eden anapara, faiz ve sair teferruat ve feriler ile bankaya ödenmesi gereken diğer tüm meblağlar ve diğer ilgili dokümantasyon çerçevesinde doğacak borçların tamamı herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın kredi alan açısından muaccel hale gelecektir.
Kredi alan, işbu sözleşme ve diğer finansman belgelerinden doğan borçları gününde ödemediği takdirde, temerrüdün doğduğu tarihten bunları bankaya ödeyeceği tarihe kadar geçecek günler için yetkili mercilerce veya banka tarafından ödünç para verme mevzuatına göre tespit edilmiş en yüksek kredi faiz oranına veya ileride artırıldığı takdirde artmış en yüksek kredi faiz oranına, bu oranın %50’sinin ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi ve onun gider vergisini ödemeyi kabul ve taahhüt eder.
10.04 Takibe geçme hakkı: banka, alacağının kısmen veya tamamen muacceliyet kazanması halinde, kredi alan tarafından taşınır rehni ile teminata bağlanmış veya teminat olarak verilmiş olan senetlerin henüz vadeleri gelmemiş olsa bile, kredi alana karşı haciz yolu ile veya iflas yolu ile takibe geçebilir ve ayrıca her türlü alacağı için ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararı alıp uygulayabilir. kredi alan, bankanın ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz talebinde bulunması halinde teminat yatırmamasını da kabul eder.” denildiği ve ilgililer tarafından imzalandığı görülmektedir.

Davalılar … ve …’ün Kefaletlerinin İrdelenmesinde;
6098 sayılı TBK’nun “eş rızası” başlıklı 584/1. maddesinde; “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadıkça yasal olmayan ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasına kefil olan olabilir, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.” hükmü düzenlenmiştir. Aynı maddeye 11/04/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 28/03/2013 tarihli 6455 sayılı yasanın 77. maddesi ile eklenen 3. fıkrasında ise “Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak yada yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Dosya içerisine alınan Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevabi yazısının ekindeki sicil kayıt ve belge örneklerinden dava dışı …, … ve davalı …’ün asıl borçlu dava dava dışı …Sanayi Mak. İnş. Malz. Tic. A.Ş.’nin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu, bu davalıların asıl borçlu dava dava dışı …Sanayi Mak. İnş. Malz. Tic. A.Ş.’nin borçlarına müteselsil kefil olduğu, kefil olan …’nun … tarihinde vefatı ile davalılar … ve … ile dava dışı … ve …’nun yasal mirasçıları olduğu, dava dışı …, … ve davalı …’ün ve davalıların murisi …’nun dava dışı asıl borçlu şirketin borçlarına müteselsil kefil olduğu, kefil olunan tutar, kefalet tarihi ve müteselsil kefalet türünün davalı tarafından el yazısı ile yazılıp imzalandığı, davalı …’ün ve ölümünden önce davalıların murisi …’nun dava dışı asıl borçlu şirketin ortağı olması nedeniyle 6098 sayılı TBK’nun 584/1. maddesin 3. fıkrası uyarınca eş rızasının gerekli olmadığı, davalıların sözleşmenin altındaki atılı olan imzalara itiraz etmediği, dolayısı ile kefaletin geçerli bir şekilde alındığı görülmüştür.
Davalıların Sorumluluğu İrdelendiğinde;
Davalılar vekili tarafından verilen dilekçelerde dilekçesinde özetle; kullanılan kredinin … teminatlı olduğunu, bankanın alacağını oradan tahsil etmesinin gerektiği, söz konusu kredi borcunun ödeme planlarında davalıların şahsen kefillik imzalarının bulunmadığını, bu nedenle de davalıların kefaletinin bulunmadığını, asıl borçlu şirketin Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden konkordato talebinde bulunduğunu ve mahkemenin konkordato projesini adi alacaklar yönünden tasdik ettiğini, asıl borçlu yönünden adi alacak sayılan banka alacağına konkordato geçici mühlet kararı ile faiz işletilemeyeceği, asıl borçlunun faydalandığı bu haklardan kefil olan davacıların da yararlanması gerektiği, asıl borçlunun tabi olduğu külfetten daha fazlasının kefil olan davalılara yükletilemeceğini savunmuştur.
Davalıların bu savunmalarıyla ilgili uyuşmazlığın çözümü için öncelikle kefaletin fer’i niteliği üzerinde durulması gerekmektedir. Kefalet sözleşmesi, her zaman mevcut ve geçerli bir esas borcun varlığını gerektirir. Böylelikle, kefilin yükümlülüğü asıl borçtan kaynaklanan yükümlülüğe bağlı olmaktadır. Bu bağlılığı ifade etmek için kefalet sözleşmesinin fer’i bir sorumluluk doğurduğu söylenir. Kefilin sorumluluğunun fer’iliği, hukuki dayanağını, kefalet sözleşmesinin alacaklıya teminat vermek amacıyla yapılmasında bulur. Kefaletin fer’ilik özelliğinin sonuçları özetlemek gerekirse, Kefil asıl borçludan fazla bir mükellefiyet yüklenemez. Sorumluluğu asıl borçludan daha ağır olamaz. Asıl borç şarta bağlı olduğu halde kefilin şartsız olarak borçlanması, asıl borçlu sadece ağır kusurdan sorumlu olduğu halde kefilin asıl borçlunun hafif kusurundan dahi sorumlu tutulması söz konusu olmaz.
6098 sayılı TBK’nun 590/3. maddesinde de “Asıl borcun muaccel olması, alacaklı veya borçlunun önceden süre içeren bildirimde bulunmasına bağlıysa kefalet borcu için bu süre, bildirimin kefile yapıldığı tarihte işlemeye başlar.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, asıl borçlu yönünden borcun muaccel olması ihbar şartına bağlı ise, borcun kefil yönünden de muaccel olması için kefile ihbarda bulunulması gereklidir. Kefalet, fer’i niteliği gereği asıl borca bağımlı olduğundan asıl borçtan ayrı (bağımsız) olarak temlik edilemez. Asıl borcun herhangi bir nedenle ortadan kalkması halinde kefil de borcundan kurtulur (TBK. md. 598/1). Kefil asıl borçluya ait bütün def’ileri ve itirazları (aczi ile ilgili olan belli oranda ödeme, faiz ödememe gibi itirazlar dışında) alacaklıya karşı ileri sürme olanağına sahiptir. Kefaletin fer’iliği, bir anlaşmazlık halinde alacaklının sadece kefaletin değil fakat asıl borcun da varlığını ispat etmesini zorunlu kılmaktadır. Fer’ilik prensibinin yasalarla düzenlenmiş bazı istisnaları bulunmaktadır. Bu istisnalar şu şekilde sıralanabilir. Konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı, konkordato tasdik edilse bile kefile karşı alacağın tamamını talep etme hakkını muhafaza eder (İİK. md. 303/1). Borçlu konkordatoda tespit edilen oranda yükümlü olurken, kefilin asıl borcu aşan nispette ödeme ile yükümlü olduğu görülmektedir (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 14/05/2018 tarihli, 2015/42830 Esas ve 2018/5759 Karar sayılı ilamı).
İİK’nun 303/1. maddesine göre, konkordatoyu reddeden (muvafakat etmeyen) alacaklı borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarını muhafaza eder ve alacaklı asıl borçluya kefil olan kimseden sanki konkordato yokmuş gibi alacağının tamamını talep etme hakkına sahip olur. Başka bir deyişle, konkordatonun tasdik edilmesi ile birlikte konkordato projesinde asıl borcun vade veya tenzilat ile ödenmesi öngörülmüş olsa dahi, alacaklı alacağını herhangi bir vadelendirme veya tenzilat yapılmaksızın kefalet borcunun normal vadesinde tam olarak kefilden talep edebilme hakkına sahip olur. Bu durum kefalet borcunun, asıl borç miktarıyla sınırlı olması gerektiği ve kefile asıl borçtan fazla bir sorumluluk yüklenemeyeceği kuralına istisna teşkil etmektedir; çünkü, borçlu konkordatoda projesinde kabul edilen miktarla yükümlü olurken, kefil, bu miktarı aşan nispette ödeme ile yükümlü olmaktadır. O halde alacaklının, İİK’nun 303. maddesine göre kefile karşı başvuru haklarını tam olarak koruyabilmesi için, İİK’nun 302. maddesine göre yapılan alacaklılar toplantısında açıkça konkordato projesine red oyu vermesi gerekir. Bununla birlikte alacaklı, İİK’nun 302/7 maddesine göre, alacaklılar toplantısına katılmaz ve toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde de herhangi bir oy kullanmazsa, yine onun oyunun red şeklinde değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca, alacaklılar toplantısında veya bu toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde alacaklının avukatı tarafından kullanılan oy kabul yönünde olmuş olsa dahi, alacaklı vekilinin HMK’nun 74. maddesine göre, konkordato projesine muvafakat etme veya sulh olma konusunda özel yetkisi yoksa, yine bu kabul yönündeki oy geçerli kabul edilmeyip, reddi yönünde değerlendirilmesi gerekir (…, “Konkordatonun Kefalet Sözleşmesine Etkileri”, İstanbul Hukuk Mecmuası, sayı:78/3, sayfa: 1260-1261). Davacı banka tarafından asıl borçlu şirketin Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden konkordato talebine ilişkin yapılan alacaklılar toplantısında ve iltihak süresi içinde konkordato projesine olumlu oy vermemiş ve muvafakat etmemiştir. Bu nedenle İİK’nun 303/1. maddesi uyarınca alacaklı davacı banka, borçtan birlikte sorumlu olan davalılara karşı bütün haklarını muhafaza etmektedir ve alacaklı asıl borçluya kefil olan davalılardan sanki konkordato yokmuş gibi alacağının tamamını talep etme hakkına sahiptir. Geçici mühlet tarihinden itibaren kefil olan davalılar bakımından da mühlet süreleri içinde faiz işletilemeyeceğine dair davalıların savunması kanuna aykırı olup mahkememizce itibar edilmemiştir.
Yine kredi borcunun yeniden yapılandırması sözleşmesi, varolan ve ödenmeyen borç nedeniyle borcun yeniden yapılandırılmasına ilişkin olarak düzenlenmiştir. Davalı kefillerin çerçeve sözleşme gereği 10 yıl boyunca kefalet sorumluluğu mevcut olup, yeniden yapılandırma sözleşmesinden sorumlu tutulması için ayrıca bu sözleşmede imzasının bulunması gerekli olmadığından, davalılar vekilinin ödeme planlarında davalıların şahsen kefillik imzalarının bulunmadığına ilişkin savunmaları mahkememizce yerinde görülmemiştir (Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi, 26/02/2020 tarihli, 2019/1105Esas ve 2020/303 Karar sayılı ilamı).
Alacağının …’ndan Tahsil Edilmesi Gerektiğine Dair Savunma İrdelendiğinde;
Davacı banka ile dava dışı Kredi … Fonu (…) arasında imzalanan kefalet protokolü kapsamında protokolde; “Kurum (…), müteselsif kefaletiyle kullandırılan kredilerin temerüdü ile birlikte, kredi verene kefalet sorumluluğunu ifada bulunduğu ölçüde, kredi verenin haklarına halef olur..”; yine “Kurumun (…) kullandırılan kredilerin temerrüdü halinde, kurumdan alacağı dahil kanuni takip işlemleri kredi veren tarafından yürütülür.”; yine “Kurumun (…) kredi verene karşı kefaletinin tazmininden doğan alacağı tamamen tahsil edilinceye kadar yararlanıcı ve kefilleri aleyhine başlatılmış bulunan kanuni takibi sürdürmek kredi verenin yükümlülüğündedir..” şeklinde düzenlemelerin bulunduğu, bu düzenlemelere göre, davacı bankanın Kredi … Fonu’nun kefaletinden dolayı kendisine ödediği tazmin ettiği bedelin icra takibi ve süreçlerinden sözleşmesel olarak sorumlu olduğu, başka bir deyişle davacı banka yönünden … A.Ş. tarafından yapılan tazminle kredi borcu tamamen ödenmiş olsa bile, … A.Ş. adına davacı bankanın bu bedeli davalılardan tahsil etmekle yetkili ve yükümlü olduğu belirtilmiştir. Yukarıda belirtilen protokol hükümlerinden de anlaşılacağı üzere … tarafından ödeme yapıldıktan sonra da, kredi veren davacı banka tarafından başlatılan icra takibinin sürdürülmesi bankanın yükümlülüğüdür. Bu durumda … tarafından ödeme yapılmış olsaydı bile, bu ödeme kredi borçluları lehine yapılan bir ödeme vasfı taşımayıp banka ile … arasında akdedilen protokol kapsamında belirlenen özel ödeme rejimine göre, davacı banka … ödemesine ilişkin de alacağın tahsili için icra takibine devam etmekle yükümlü bulunduğundan davalılar vekilinin … kredilerinde Kredi … Fonu’nun bu kredilere kefil olduğunu, söz konusu kredinin bedelinin …’nden tahsil edilmesi gerektiği yönündeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Faiz Hususu İrdelendiğinde;
…tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. ve 120. maddelerinde temerrüt faizine sınırlamalar getirilmiştir. Yürürlük Kanunu’nun 7. maddesine göre söz konusu hüküm …tarihinden önce başlatılmış takiplerde de uygulanacaktır. Ancak 6102 sayılı TTK’nun 8. maddesine göre ticari işlerde faiz serbestisi ilkesi geçerlidir. Ticaret Kanunu Borçlar Kanunu’na göre daha özel bir kanundur. Aynı tarihte yürürlüğe giren bu özel kanunlar arasındaki farklı nitelikteki hükümler söz konusu olduğundan daha özel nitelikteki 6102 sayılı TTK hükümlerinin dikkate alınarak faiz oranının belirlenmesi gerekir. Mahkememizce 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. ve 120. maddesindeki sınırlamaların uyuşmazlıkta uygulanamayacağı taraflar arasındaki kredi sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerekeceği düşünülmüştür.
Bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli raporda davacı banka ile asıl borçlu arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde temerrüt faizi ile ilgili olarak ”… kredi alan, işbu sözleşme ve diğer finansman belgelerinden doğan borçları gününde ödemediği takdirde, temerrüdün doğduğu tarihten bunları bankaya ödeyeceği tarihe kadar geçecek günler için yetkili mercilerce veya banka tarafından ödünç para verme mevzuatına göre tespit edilmiş en yüksek kredi faiz oranına veya ileride artırıldığı takdirde artmış en yüksek kredi faiz oranına, bu oranın %50’sinin ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi ve onun gider vergisini ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” hükmüne göre davacı bankanın krediye uyguladığı akdi faiz oranı % 15,00 olduğu, buna göre: % 15,00 x 1,50 = % 22,50 oranında temerrüt faizi temerrüt faizi talep edebileceğinin hesaplandığı, buna göre takipte talep edilen temerrüt faizi oranının yasaya, sözleşmeye ve yerleşik yargı uygulamalarına uygun olduğu görülmektedir.
Hesap Kat İhtarnamesinin İncelenmesinde;
Davacı banka tarafından dava dışı asıl borçlu …Sanayi Makinaları Ve İnşaat Malzemeleri Ticaret Ve Sanayi A.Ş. ile kefiller …, … ve …’na hitaben gönderilen ihtarnamede, … tarihi itibariyle … tarihinde ödenmesi gereken 18.733,62-TL taksit, … tarihinde ödenmesi gereken 18.733,62-TL taksit, … tarihinde ödenmesi gereken 18.733,62-TL taksit, … tarihinde ödenmesi gereken 18.733,62-TL taksit, … tarihinde ödenmesi gereken 18.733,62-TL taksit, … tarihinde ödenmesi gereken 18.733,62-TL taksit, bu taksitlere işlemiş olan 6.554,40-TL faiz ve 327,72-TL BSMV olmak üzere ihtarname tarihi itibariyle 138.017,46-TL gecikmiş ihtiyaç kredisi borcu bulunduğunu, işbu ticari ihtiyaç kredisinden dolayı tüm ürünlerin muaccel hale geldiğini: CEKKARN toplam 5.230,00-TL, IHTKTIC 31.166,63-TL anapara olmak üzere toplam 31.166,63-TL’nın, IHTKTIC 511.010,82-TL anapara, 48.510,49-TL faiz, 2.425,53-TL BSMV olmak üzere toplam 561.946,84-TL’nın işbu ihtarnamenin tebliğinden itibaren toplam 593.113,47- TL borcun 1 gün içinde ödenmesini aksi halde tüm borcun muaccel hale geleceği ve yasal işlem başlatılacağını bildiren Beyoğlu … Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderildiği, ihtarnamenin dava dışı asıl borçlu firma adına … tarihinde muhtara tebliğ edildiği, muhataba ödeme için verilen bir günlük sürenin cumartesi ve pazar tatil gününe denk gelmesi nedeniyle … pazartesi ödeme günü olup dava dışı asıl borçlu firma yönünden temerrüt tarihinin … (salı) olarak belirlenmiştir. Kefil muris …’na gönderilen ihtarnamenin vefat etmiş notu ile bila tebliğ iade edildiği, … mirasçıları olan davalılar … ve …’e ihtarname gönderilmediği görüldüğünden davalılar açısından temerrütün icra takibi ile başlayacağından, davalılar yönünden temerrüt tarihinin icra takip tarihi olan … olduğu tespit edilmiştir.
Alacak miktarı değerlendirildiğinde;
Kredi sözleşmesine dayanılarak yapılan eldeki davaya konu icra takibinde alacak hesabı yapılırken; takibe dayanak kredi sözleşmelerindeki hüküm nedeniyle davacı bankanın kayıt ve belgelerinin esas alınması hesabın kat edildiği tarih itibariyle davacı banka alacağının belirlenmesi bu miktara kat tarihinden ihtarda verilen ödeme süresinin sonuna kadar geçen sürede borçlunun henüz mütemerrit duruma düşmediğinin kabulü ile akdi (cari=sözleşme dönemi) faiz uygulanmalı; ödeme süresinin dolmasından sonra (temerrüdün gerçekleşmesi üzerine) alacağa temerrüt faizi uygulanmalıdır. Buna göre, temerrüt tarihine kadar akdi faiz ve faizin gider vergisi hesaplanıp kapitalize edilerek temerrüt tarihindeki asıl alacağın bulunması, bu alacağa takip tarihine kadar temerrüt faizi ve BSMV işletilerek takip tarihindeki toplam alacak miktarının bulunması, takip tarihinden sonra yapılan ödemeler var ise bunların öncelikle masraf ve faizlere mahsubunun yapılması ve dava tarihindeki alacak miktarının belirlenmesi gerekir. Mahkememizce aldırılan bankacı bilirkişinin raporunda buna uygun hesaplama yapıldığı görülmekle mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen rapor ve ek raporda yapılan hesaplamalar dosya kapsamındaki delillerle uyumlu, yasaya ve yerleşik yargı uygulamalarına uygun ve denetime elverişli görülerek mahkememizce benimsenerek hükme esas alınmıştır. Bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen …tarihli ek raporunda dava ve takibe konu olan kredinin davacı banka tarafından dava dışı asıl borçlu şirkete … tarihinde kullandırıldığı, kefil …’nun … tarihinde vefat ettiği, dolayısıyla daha sonra yapılandırılan ve takibe konu olan kredinin ilk kullandırım tarihinin murisin vefatından önce olduğu, davacı bankanın dava dışı asıl borçludan taleple bağlılık ilkesi gereği icra takip tarihi ve dava tarihi itibarı ile davacı bankanın dava dışı asıl borçlu firmaya kullandırılan krediler nedeniyle, kullandırılan nakdi krediler yönünden 513.082,16-TL asıl alacak, 5.130,82-TL işlemiş faiz ve 256,54-TL BSMV olmak üzere toplam 518.469,52 TL nakit alacağının bulunduğu, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu …Sanayi Makinaları Ve İnşaat Malzemeleri Ticaret Ve Sanayi A.Ş. arasında … tarihinde imzalanan K… numaralı genel kredi sözleşmesinin davalıların murisi …tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, davalıların kefil muris …’nun yasal mirasçıları olduğu ve mirasın reddine yönelik herhangi bir kaydın bulunmadığı görüldüğünden; mirasçı davalılar … ve …’ün icra takip tarihi olan … tarihini temerrüt tarihi olarak dikkate alındığında davacı bankanın dava dışı asıl borçludan icra takip tarihi itibariyle … nolu yapılandırma kredisinden kaynaklanan 513.082,16-TL asıl alacak, 5.130,82-TL işlemiş faiz ve 256,54-TL BSMV olmak üzere toplam 518.469,52-TL nakit alacağına mirasçı davalılar … ve …’ün kefil muris …’nun yasal mirasçıları olarak sorumlu oldukları, ancak, takdiri mahkemenizde olmak üzere kefilin sorumluluğunun asıl borçludan fazla olamayacağı dikkate alındığında davacı bankanın dava dışı asıl borçludan icra takip tarihi itibariyle … nolu yapılandırma kredisinden kaynaklanan 513.082,16-TL asıl alacak, 5.130,82-TL işlemiş faiz ve 256,54-TL BSMV olmak üzere toplam 518.469,52-TL nakit alacağına mirasçı davalılar … ve …’ün kefil muris …’nun yasal mirasçıları olarak sorumlu oldukları sorumlu olduğu hesaplanmış ve bu konudaki görüş ve kanaatini bildirilmiştir. Mahkememizce dosya kapsamı ile uyumlu, denetime elverişli ve Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın konu ile ilgili içtihatları ile uyumlu bulunduğundan bu ek rapordaki bu hesaplamalar benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Yargılama sonunda dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabulü ile Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalıların vaki itirazlarının kısmen iptali ile 513.082,16-TL asıl alacak, 5.130,82-TL işlemiş akdi faiz ve 256,54-TL BSMV olmak üzere toplam 518.469,52-TL üzerinden icra takibinin devamına, takip tarihinden tahsil tarihine kadar 513.082,16-TL asıl alacağa yıllık %22,50 oranında temerrüt faizi işletilmesine ve takip sonrası işleyecek tüm faizlere %5 oranında BSMV yürütülmesine, sübut bulmadığından dolayı davacının fazlaya ilişkin itirazın iptali isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
İİK’nun 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davalılar hakkında davanın kısmen kabulüne karar verilen alacak miktarının genel kredi sözleşmesinden kaynaklı banka kayıtlarına dayalı likit, yani belirlenebilir bir alacak olduğu kanaati ile, İİK’nun 67/2. maddesi gereğince itirazın iptaline karar verilen toplam 518.469,52-TL’nın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
1-Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalıların vaki itirazlarının KISMEN İPTALİ ile 513.082,16-TL asıl alacak, 5.130,82-TL işlemiş akdi faiz ve 256,54-TL BSMV olmak üzere toplam 518.469,52-TL üzerinden İCRA TAKİBİNİN DEVAMINA,
2-Takip tarihinden tahsil tarihine kadar 513.082,16-TL asıl alacağa yıllık %22,50 oranında temerrüt faizi işletilmesine ve takip sonrası işleyecek tüm faizlere %5 oranında BSMV yürütülmesine,
3-Davacının fazlaya ilişkin itirazın iptali isteminin REDDİNE,
4-İtirazın iptaline karar verilen 518.469,52-TL’nın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 35.416,65-TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 6.923,68-TL harcın mahsubu ile bakiye 28.492,97-TL karar ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) kabul ve ret oranına göre hesap edilen 1.193,82-TL’nın davalılardan müştereken ve müteselsilen ve bakiye 126,18-TL’nın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacı tarafından peşin yatırılan 59,30-TL başvurma harcı, 6.923,68-TL peşin dava harcı olmak üzere toplam 6.982,98-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yapılan 48,50-TL e-tebligat gideri, 277,00-TL tebligat gideri, 0,75-TL KEP gideri, 1.650,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.976,25-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 1.787,33-TL’nın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
11-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 75.031,64-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın reddine karar verilen kısım üzerinden hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalılar vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …

Başkan …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip …
E-imzalıdır