Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/659 E. 2022/244 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :…-TC No:…
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … -TC No:… …
VEKİLİ :Av. … –

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
KARAR YAZIM TARİHİ : ***
Mahkememize açılan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında geçmiş tarihlerde masa ve sandalye üretiminden dolayı sözlü bir şekilde aralarında fason ticaretin mevcut olduğunu, bu sözlü ticarete ilişkin olarak tarafların birbirlerine karşı ne fatura ne de irsaliye verdiklerini, ticari güven ilişkisi içerisinde yıllarca davacının davalıya ait atölyede çalıştığını ancak son dönemlerde aralarında ticari anlaşmazlıklar çıkmaya başladığını ve bu durumun iş ilişkisine yansıdığını, özellikle son dönemde davacının davalıdan alacağı olan 17.000,00 TL’lik alacağını alamadığını, durum neticesinde davacının davalının atölyesinden ayrıldığını ve şehir değiştirerek İzmir’e taşındığını ancak davalının davacı İzmir’deyken *** tarihleri arasında birden fazla cep telefonundan numarasından davacıyı arayarak kendisine borcu olduğunu, bunu ödemesi gerektiğini belirttiğini, bu neticede davacı ile davalının telefonda tartıştığını ve davacının davalıya karşı borcu olmadığını tam tersi kendi alacağı olduğunu belirttiğini, bu tartışmanın üzerine tekrardan Kayseri’ye gelen davacının, davalıya ait atölyeye giderek borcu olmadığını tekrardan belirttiğini ancak atölyede davalı ile davacı arasında tekrar tartışma çıktığını, anlaşamadıklarını, bunun üzerine davalı, davacının Kayseri’de yaşayan babasını ölümle tehdit ettiğini ve “…eğer sen borcunu vermezsen ben babandan zorla almasını bilirim, babana karşı neler yapabileceğimi sen düşün…” diyerek davacıyı maddi cebirle kendi yakınına karşı tehdit ettiğini, davacının ise davalı ile geçmişte daha önce çalıştığı için davacının hal ve tavırlarını bildiğinden, davalının ruhsatsız silahıyla atölyede rastgele ateş ettiğini ve babasına karşı zor kullanabileceğini düşünerek babasının ölümle tehdit edilmesinden dolayı davalının kendi el yazısı ile doldurduğu senet metnini imzalamak durumunda kaldığını, davacının hür iradesiyle senet metnini imzalamadığını, davalının korkutması neticesinde imzalamak zorunda kaldığını, bu hususta tanıklarının olduğunu, davalının davacı aleyhine icra takibi başlattığını ve davacı kendisine ödeme emri tebliğ edilir edilmez yasal süresi içerisinde Kayseri 6. İcra Hukuk Mahkemesinin *** Esas sayılı dosyasında borca itiraz ettiğini, İİK md.168 anlamında borca itirazın, takip işlemlerini durdurmadığını, davacı hakkında haksız yere haciz işlemlerine devam edildiğini, davacının yaşanan bu tehdit olayı neticesinde davalıdan şikâyetçi olduğunu ve Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın *** Soruşturma numaralı dosyasında yağma suçundan dolayı soruşturmanın devam ettiğini, davacının maddi manevi zarara uğradığını, davacının haczedilen ve yakalanan 38 *** plakalı aracıyla davacının işini icra edemediğini ve aracını kullanamamaktan ötürü zarara uğradığını belirterek davacının borçlu olmadığının tespit edilerek kötü niyetli davalıdan %20 kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, davalının cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
DELİLLER:
Kayseri 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin *** Esas sayılı dosyasına müzekkere yazılarak dava dilekçesi, tevzii formu, cevap dilekçesi ve duruşma tutanakları celp edilmiştir.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin ***Esas sayılı dosyasını celp edilmiştir.
Kayseri 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin *** Esas sayılı dosyasına müzekkere yazılarak dava dilekçesi, tevzii formu, cevap dilekçesi ve duruşma tutanakları celp edilmiştir.
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın *** soruşturma numaralı dosyasının bir örneği uyaptan celp edilmiş, dosyanın halen derdest olduğu görülmüştür.
Mahkememizin *** tarihli duruşmasında davacı tanıkları *** ve … dinlenilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE:
Davacı dava dilekçesi ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin *** Esas sayılı dosyasına konu keşidecisi … ve lehdarı … olan *** keşide ve *** vade tarihli, 50.000,00 TL bedelli bononun korkutma ile imzaladığından bahisle menfi tespit dilemiştir.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin *** Esas sayılı dosyasının bir örneği uyaptan celp edilmiş, takip alacaklısının … ve takip borçlusunun … olduğu, keşidecisi … ve lehdarı … olan *** keşide ve *** vade tarihli, 50.000,00 TL bedelli senede dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı, bononun malen/nakden kaydının olmadığı, kambiyo senedinden doğan alacaklar ile Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin*** D.İş sayılı ihtiyati haciz dosyasında hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretinin talep edildiği, ödeme emrinin davalıya *** tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
Olayla ilgili Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın *** Esas sayılı dosyası olduğu görülmüştür.
Mahkememiz dosya kapsamında davacı tarafın delilleri toplanmış ve tanık dinlemiştir. Tanık beyanları incelendiğinde dava konusu senedin korkutma ile alındığında dair bir beyan bulunmamaktadır.
Davacı taraf dosya içerisinde bulunan *** tarihli beyanında … isimli kişinin kendisine bazı vaatleri olduğunu ve 50.000,00 TL’lik senet imzaladığını ve vaatlerin yerine getirilmediğini beyan etmiş ve anılan beyan incelendiğinde dava konusu senedin korkutma ile alındığına dair beyan bulunmadığı görülmüştür.
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır (6100 sayılı HMK m. 191/1, 4721 sayılı TMK m. 6). Dava konusu bonoda borcun nedeni belirtilmediği görülmüştür.
Bu aşamada, menfi tespit (borçsuzluğun tespiti) konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (5721 sayılı TMK m. 6). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklı üzerinde olup, alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir.
Davacı, davalı tarafından iradesi sakatlanarak, tehditle imzalatıldığını ileri sürerek menfi tespit isteminde bulunmuş ve senetteki imzayı inkâr etmemiştir. Yukarıda da ifade edildiği üzere, bono bağımsız borç ikrarı içeren bir senet olup, senette bedel kaydının mevcut olması hâlinde ispat yükü kaydın aksini savunan tarafa aittir. Açıklanan nedenlerle ispat yükü davacı taraftadır.
Bir sözleşme yapılırken taraflardan birinin işlem iradesinin oluşum veya beyanı aşamasında ortaya çıkan sakatlıklara irade bozukluğu denir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 24. Baskı, Ankara 2019, s. 422). İrade bozukluğu hâlleri, 6098 sayılı TBK’nın m. 30 ila 39 hükümleri arasında “yanılma”, “aldatma” ve “korkutma” başlıkları altında düzenlenmiştir.
İkrahın (korkutmanın) varlığının kabulü için bazı şartların gerçekleşmesine ihtiyaç vardır: Birinci şart “korkutma fiili”dir. İradesi sakatlanan taraf bir tehdide maruz kalmış olmalıdır. İkinci şart; “yapılan tehdit, ağır ve yakında gerçekleşecek bir tehlikenin mevcut olduğu kastını uyandırmalı”dır. Üçüncü şart “tehditte belirtilen tehlike karşı tarafın şahsına ve yakınlarına yönelik olmalı”dır. Dördüncü şart “illiyet bağı” Sözleşme korkutma sonucu, onun etkisi ile yapılmalıdır. Bu korku yaratılmasa idi tehdide maruz kalan taraf sözleşmeyi hiç yapmayacak idiyse bu illiyet bağı mevcuttur.
Korkutmayı (ikrahı) ispat yükü, korkutulan tarafa aittir. Hata, hile ve ikrah iddialarının senede bağlanması mümkün olmadığından senetle ispat edilmesinde maddi imkânsızlık vardır. Bu nedenle hukuki işlemlerdeki irade bozukluğu iddiaları, 6100 sayılı HMK m. 203(1)-ç hükmünde senede karşı senetle ispat zorunluluğunun istisnaları arasında sayılmıştır. Sözleşme resmî senetle yapılmış olsa dahi 4721 sayılı TMK’nın “Resmî belgelerle ispat” kenar başlıklı 7. maddesi “Resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, her hangi bir şekle bağlı değildir” hükmünü taşıdığından, korkutma (ikrah) olgusunun tanık dâhil her türlü delille ispatı mümkündür (Yargıtay HGK’nın 11/02/2021, E. 2017/1-1216, K. 2021/60 tarih ve sayılı kararı).
Yukarıda anılan yasal hükümler ve yargısal içtihatlar ışığında dava konusu somut olay değerlendirildiğinde; korkutma iddiasını ispat yükü davacı tarafa düşmesi, davacının dava dilekçesi ile kollukta beyanının çelişmesi ve tanıkların korkutma ile senet düzenlediği iddiasını doğrulamadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davacının davasının reddine,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama harç ve giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yatırılan herhangi bir harç ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 7.804,03 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/03/2022

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.