Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/627 E. 2023/69 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin asansör imalat ve bakım işleriyle iştigal ettiğini, davalı ile yapılan iş neticesinde … tarihli 37.118,13 TL bedelli fatura tanzim e edildiğini, takibe konu fatura ile herhangi bir ödeme yapılmadığını, takibe konu alacaklı olunmasından dolayı fatura bedeli olan 37.118,13 TL bedelin ödenmesi maksadıyla Kayseri … Dairesi’nin … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak davalı şirketin haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, takibin durmasına sebebiyet verdiğini, arabuluculuk başvurusu yapıldığını, davalının görüşmelere mazeretsiz olarak katılmadığını ileri sürerek davanın kabulü ile davalı şirketin Kayseri … Dairesi’nin … sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatın hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın … Mahkemelerinde açılması gerektiğini, yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin takibe konu faturadan dolayı herhangi bir borcu bulunmadığını savunarak davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.

HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair … tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi …’in mahkememize sunmuş olduğu … tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı … Asansör San. Ve Tic. Ltd.Şti.’nin 2019-2020-2021 yıllarında e-defter berat onayına tabi olduğunu, açılış beratlarının süresi içinde oluşturulmadığını, kapanış beratlarının bulunduğunu, Ticari defterlerin geçerliliğinin Takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğunu, Davacının Ticari defter kayıtlarında, davalıya düzenlemiş olduğu fatura ve tahsilatları muhasebe usul ve esaslarına uygun olarak kaydetmiş bulunduğunu, Davacının muhasebe kayıtlarında … tarihi itibariyle, davalının borç bakiyesinin 24.261,77TL olduğunu, Davacının Ticari defter kayıtlarında, İcra takip tarihi olan … tarihinde bakiyenin 31.461,77TL olduğunu, Dava tarihi olan … tarihinden sonra davacının, davalının hesabına … tarihinde 7.200,00TL lik gelen havale kaydı girdiği ve … tarihli bakiyesinin 24.261,77TL olduğunu, Davacının davalı hesabına … tarihinde, İşbankası … Şubesine ait … numaralı … tarih, 63.000,00TL bedelli çek iade kaydı girdiğini, Davacının hesabına davalı tarafça … tarihinde “Kayseri … Müdürlüğü … esas sayılı dosyasına gelen ödeme” açıklamasıyla gönderilen 44.323,00TL banka havalesinin iade edilen çek için gönderildiğinin Takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğunu, Sayın Mahkemece, 44.323,00TL lik ödemenin, … bankası … Şubesine ait … numaralı … tarih, 63.000,00TL bedelli çek’e istinaden yapıldığı yönünde hüküm kurulacaksa; Davacının 31.461,77TL lik (çek hariç … tarihli bakiye) bakiyesinin … tarihli 472,00TL, … tarihli 295,00TL, … tarihli 11.977,00TL, … tarihli 1.498,60TL, … tarihli faturadan kalan 17.219,17TL lik faturalardan kaynaklandığını, İlgili Faturalar için hesaplanan faiz ve asıl alacak toplamının Asıl Alacak: 31.461,77TL , İşlemiş faiz: 9.607,40TL, olduğu,… tarihinde yapılan 7.200,00TL ödemenin düşülmesiyle, Asıl Alacak; 24.261,77TL, İşlemiş faiz 9.607,40TL olduğunu, Sayın Mahkemece, alacağın İcra takibine konu edilen … tarihli 37.118,13 tarihli faturadan kalan 31.461,77TL alacak olduğu yönünde hüküm kurulacaksa, Asıl Alacak; 31.461,77TL, İşlemiş Faiz; 9.639,58 TL olup, … tarihinde yapılan 7.200,00TL ödemenin düşülmesiyle, Asıl Alacak; 24.261,77TL, İşlemiş Faiz ; 9.639,58 TL olduğunu, mahkememize bildirmiştir.
Ayrıca bilirkişi …’ün … … Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtası ile mahkememize sunmuş olduğu … tarihli raporda özetle; Davacı … asansör Tic San Ltd Şti davalı … Asansör San. ve Tic. Ltd. Şti’ye … tarih ve … fatura nolu ve 37.118,13 TL (kdv muaf) bedelli fatura tanzim edilmiştir. Fatura E-arşiv fatura olup, açık olarak imza edildiğini, Davacı bu faturayı tahsil edemediği iddiası ile … tarihinde Kayseri … Dairesi’nin … sayılı dosyasıyla icra takibi başlatmıştır. Davalının itirazı üzerine icra takibi durduğunu, Davalıya ait ilgili vergi dairesinden gelen BA formunda davacıdan … döneminde 4 adet 48.788,00 TL (kdv dahil) fatura aldığını beyan ettiğini, Davalıya ait Ticari defterler sahibi lehine delil olma vasfına haiz olduğunu, Ticari defterlerinde 226.784,77 TL lik 8 adet fatura aldığını, davaya konu faturanın davalının ticari defterinde var olduğu, bu faturalara ilişkin ödemelerin verilen çekler hesabı kullanılarak kapatıldığını, ama ödemeye ilişkin verilen çeklerin hangi çekler olduğu ticari defterlerde görülmediğini, Davalı tarafından davaya konu verilen çeklerin dava dosyasına sunulması gerektiğini, Davalı dosyaya çekleri sunamaz ise davalının başlatmış olduğu … tarihli Kayseri … Dairesi’nin … sayılı dosyasıyla icra takibinin doğru olduğu kanaati hasıl olduğunu mahkememize bildirmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı dava dilekçesiyle, faturadan dolayı alacaklı olduğunu, davalının ödeme yapmadığını belirterek yapılan takibe itirazın iptali dilemiştir.
Davaya konu Kayseri … Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyası üzerinde yapılan incelemede alacaklısının mahkememize ait işbu dosya davacısı, borçlusunun yine mahkememize ait işbu dava davalısı olduğu alacaklı tarafından borçlu aleyhine toplam 48.473,74 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin dayanağının … tarihli, … … fatura nolu ve 37.118,13 TL bedelli fatura ve buna ait faiz olduğu, ödeme emrinin itiraz üzerine takibin durduğu ve 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içerisinde işbu itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Davacı ticari defter incelemesinde davacının kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olduğu söz konusu faturadan sonra 40.000,00 TL, 50.000,00 TL ve 40.000,00 TL miktarlı çek ödemesi bulunduğu görülmüştür. Davalı defterlerinde ise dava konusu faturanın defterinde yer aldığı ve çek ile ödeme ile ödendiği görülmektedir.
Taraflar arasında var olduğu iddia edilen ilişki faturaya dayandırılmış olmakla, fatura ve faturanın delil olma kuvveti bakımından bir değerlendirme yapmak gerekmiştir.
Faturanın TTK’da tanımına yer verilmemiştir. Vergi Usul Kanunu 229.maddesinde fatura,”Satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesika” olarak tanımlanmıştır. Buna göre fatura, tek taraflı düzenlenmesi her zaman mümkün olan bir belgedir.
TTK 21/1.maddesine göre, “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir”. TTK 21/2 maddesine göre “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.
27.06.2003 tarihli 2001/1 E.2003/1 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, “fatura sözleşmenin yapılmasıyla ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir..” denilmiştir.
Fatura akdin kurulumuna değil, ifasına ilişkin belge olduğundan faturaya dayalı alacak talebinde bulunmak için öncelikle akdî ilişkinin kanıtlanması gerekir. Bu nedenle faturaya dayalı alacağın ispatı kural olarak davacıya aittir.
Akdî ilişkinin ticari defterler üzerinden kanıtlanması halinde alacaklı olduğunu iddia eden kişinin delil olarak ya her iki tarafın defter ve kayıtlarına dayanması ya da münhasıran davalı defter ve kayıtlarına dayanması gerekir.
Somut olayda, davalının defterlerinde dava konusu faturanın yer alması sebebiyle davacı şirketin faturaya konu mal ve / veya hizmetin davalıya teslim edildiğini anlaşılmıştır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK.’nın 102 maddesine göre; “kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmış ise ödeme vadesi önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmiş ise mahsup orantılı olarak; borçlulardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.”
Usulüne uygun tutulsun veya tutulmasın ticari defterler sahibi aleyhine delil teşkil edeceğinden, bir açıklama yapılmadığı sürece yapılan ödemenin 6098 sayılı TBK’nun 102.maddesi gereğince muaccel olan borç için yapıldığının kabulü gerekir. Davalı tarafından daha önce yapılan ödemelerin başka bir borca mahsuben yapıldığını iddia eden alacaklının kanıtlaması gerekir. Alacaklı tarafından yapılan ödemelerin başka bir borca karşılık yapıldığı kanıtlanmadığı sürece, yapılan ödemelerin daha önce muaccel olan borca yönelik kabul edilmesi gerekmektedir. Nitekim Ankara Bölge Adliye Mahkemesi… Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … Esas … Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Özetle davacının dava konusu faturadan sonra davalının yapmış olduğu ödemelerin icra takibinin dayanağı olan fatura bedellerini karşılaması, davacının icra takip tarihi itibari ile davalıdan alacaklı olduğunu yazılı belge ile ispatlayamadığına kanaat edilmiştir.
Yargılamanın nihai aşamasında davacı tarafa yemin teklifinde bulunup bulunmayacaklarına ilişkin kesin süre verilmiş, yemin teklifinde bulunmadıkları görülmüştür. Açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
-Kötüniyet tazminatına ait değerlendirmede;
İcra İflas Kanunun 67/2.maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilemez. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/6546 E., 2019/7768 K. Sayılı ilamı)
Öğretide ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu hâlde, icra takibine girişen alacaklının kötü niyetli olduğu kabul edilmektedir.
Anılan yasa hükmünde düzenlenen ve ‘kötü niyet tazminatı’ olarak adlandırılan tazminat, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde takibe girişmekte kötü niyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir.
Hemen belirtilmelidir ki, alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında ‘haksız’ ise de, ‘kötü niyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.06.1980 tarihli ve 1979/9-82 E., 1980/2073 K.; 10.04.2002 tarihli ve 2002/19-282 E., 2002/299 K.; 27.04.2005 tarihli ve 2005/19-286 E., 2005/268 K., 21.10.2015 tarihli ve 2013/19-2415 E., 2015/2335 K., 01.03.2017 tarihli ve 2015/1048 E., 2017/380 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Başka bir ifadeyle; İİK’nın 67/2. maddesi hükmüne göre, itirazın iptali davasının davalı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması hâlinde, istem varsa, davalı (borçlu) lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Burada takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davalı(borçlu)’nun üzerindedir.
Açıklanan gerekçeler ışığında, dava yönünden davacı kötü niyetli görülmediğinden ve bu hususun davalı tarafından ispatlanamaması sebebi ile davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-Davacının davasının reddine,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 179,90 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 585,45 TL harçtan mahsubu ile artan 405,55 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalı taraf arabuluculuk görüşmelerine katılmadığından davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı taraf arabuluculuk görüşmelerine katılmadığından lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
9-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra İstinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*